“Cihadçı Nusret Cephesi Devrimi Ele Geçiriyor” 13.02.2013 KureselHaber
The Telegraph muhabiri Ruth Sherlock’un 8 Şubat’ta The Telegraph gazetesinde çıkan makalesini Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.
Halep’teki durumu tahlil eden yazıyı siz okurlarımıza sunuyoruz:
Cihadçı Nusret Cephesi Devrimi Ele GeçiriyorRuth Sherlock
Halep bir ümitsizliğe gömülmüş vaziyette. Savaşın paramparça ettiği Suriye’nin en kalabalık şehrinde hayat güçlünün zayıfı yuttuğu kıyasıya bir varlık mücadelesine dönüşmüş durumda. Bereketli tarihi toplanmamış çöplerle kaplı sokaklar ve kaldırımların altında kaybolmuş. Çocuklar hava saldırıları ve topçu ateşi ile yıkılmış binaların yanında oynamakta. Elektrik ve ısınma yok, karanlık çökünce silahlı adamlar sokakları geziyor. Bazıları rejim taraftarlarını arayan muhalifler, bazıları ise adam kaçıran suçlular. Yağmalama yaygın.
Burada, Beşşar Esed’e karşı savaşın ön cephelerinden uzakta yeni bir mücadele başlıyor. Bu ideolojiler savaşı: Muhalif tugayların Esed sonrasını belirlemek için yarıştığı bir rekabet.
Ve bir süredir nüfuz sahibi olan ise Amerika’nın terörist ilan ettiği, Suriye’nin şeriatla yönetilen tavizsiz bir İslam devletine dönüşmesini isteyen radikal cihad grubu Nusret Cephesi.
Grup muhtemelen küresel cihad ağları sayesinde ılımlılara göre daha iyi finanse ediliyor. Demokrasi yanlısı muhalif grupların liderleri ise İslamcılarin korkusundan Batılılardan gelen paranın nerdeyse kuruduğunu söylüyor. Sonuçları ise Suriye devriminin çehresini değiştiriyor.
Nusret Cephesi bir süredir en cesur savaşçılara sahip olmasıyla tanınıyor. Ancak İslamcılar şimdi çok etkili insani yardım programlarına odaklanarak Haleplilerin gönlünü hızla kazanıyor.
Dini inançlarından gelen bir disiplinle donanmış grup fabrikadan mahkemeye kadar hiçbirşeyi olmayan şehirde insanların temel ihtiyaçlarını karşılıyor. Zorlukların en büyüğü ise kesintiye uğrayan ekmek arzı. Ekmek olmadığı takdirde Suriye’de onbinlerce fakir insan açlıktan ölebilir.
Muhalifler Halep’teki buğday ambarlarını ele geçirdiklerinde şehre un sevkiyatı tamamen durdu. Şehir sakinleri Özgür Suriye Ordusu (OSO) üyelerini depoları basıp satmak için buğday çalmakla suçladı. İnsanların günlerce ekmek için kuyrukta beklediği fırın önlerinde kendiliğinden rejim yanlısı gösteriler patlak verdi.
Bir tanesi Telegraph’ın bir ekmek kuyruğuna varışından saniyeler sonra başladı. “Allah, Beşşar, burdaki herkes Beşşar’ı seviyor” diye slogan attılar.Sonra geçtiğimiz haftalarda ÖSO dışındaki Nusret Cephesi diğer muhalif grupları buğday depolarından çıkardı ve muhaliflerin kontrolündeki alanlarda ekmek dağıtımını organize etmek için bir sistem kurdu.
Halep’in Miesseh semtinde fırın bitişiğindeki küçük bir ofiste Ebu Yahya duvara asılı bir haritayı inceliyordu. Sokak isimlerinin karşısına kalemle numaralar çiziktirilmişti. “Ekmek ihtiyacını belirlemek için her sokağın nüfusunu saydık” diyor Ebu Yahya. “Bu bölgeye her iki günde bir 23593 poşet ekmek temin ediyoruz. Bu sadece bir semt, diğer semtlerdeki nüfusu da hesaplayıp aynısını oralarda da uyguluyoruz. Marketlerde fiyat şu anda paketi 125 Suriye lirası (3 TL), bizse iki paketini 50 liraya (1.25 TL) satıyoruz. Ödeyemeyecek durumda olanlara ise ücretsiz dağıtıyoruz.”
İçeride fırın sürekli çalışıyor. Hamur banda konarak yuvarlak şekilde kesiliyor ve dev bir fırına atılıyor. Çalışanlar dumanı tüten ekmeği poşetlere koyuyor.“Ben Nusret Cephesi’ndenim, bütün fırınların yöneticileri öyle” dedi yönetici Ebu Fettah. “Bu kimsenin çalmamasını sağlıyor.”
Ofisin dışında siviller Ebu Yahya’ya müracaat için bekliyor. “Bu ekmek olmasaydı ailemi beslemek için sokaklarda dilenmek zorunda kalacaktım. Kocam yaralandı ve çalışamıyor” dedi bir kadın.
Bu manzaranın aynısı Lübnan ve Gazze’de görülebilir. Hizbullah ve Hamas ihmal edilen halka temel hizmetleri sağlayarak destek kazanmıştı.
Telegraph sivil programı idare eden üst düzey Nusret Cephesi emiri Hacı Resul’e erişme imkanı elde etti. “Özgürleştirilmiş bütün bölgelere yetecek kadar buğdayımız var, Halep’e 8 ay yetecek kadar buğday ayırdık” dedi Hacı Resul. “Çiftçileri sübvanse ediyoruz ki hasat için hazırlansınlar ve buğday depolarımızı doldursunlar.”
Oldukça muhafazakar birisi olan Resul konuşurken arabanın ön koltuğuna oturdu ve kazara kadın muhabire gözü ilişmesin diye aynayı çevirdi. Kelimeleri dikkatlice seçilmişti. Ekmek projesinin de ötesinde Nusret Cephesi olarak işadamlarını fabrikalarını tekrar açmaları için teşvik ediyoruz, hatta Halep sokaklarını temizlemek için bir proje başlatıyoruz dedi.
Resul grubun kan donduran şöhretinden çok uzakta bir resim çizdi. Küresel cihad sitelerinde çok sayıda bombalı araç ve intihar saldırısını üstlenen grubun adı birçok Suriyeli için El Kaide ile eşanlamlı. Bazı savaşçıları yabancı kökenli, bazıları ise Irak’ta El Kaide ile birlikte savaşan kişiler. Resul aşırıcı kişiler olduklarını inkar etti:
“Batı’da Nusret Cephesi’nin Yaralı Yüz (Scarface: Al Pacino’nun başrol oynadığı mafya filmi-Çeviren) olduğuna dair yanlış bir imaj var. Biz normal insanlarız ve kimseden nefret etmiyoruz. Hristiyanlar’dan nefret etmiyoruz. El Kaide değiliz. Bazı üyelerimizin fikirlerini paylaşması onların bir parçası olduğumuzu göstermez.”
Resul Nusret Cephesi’nin Suriye’nin geleceği hakkındaki planlarına girmek istemedi. Fakat Halep’te bir Şeriat mahkemesi hızla şehrin merkezi gücü oluyor. Şeriat mahkemesi bölgede faaliyet gösteren diğer 3 grupla paylaşılıyor: Ahraru’ş Şam, Fecru’l İslam ve Livau’t Tevhid. Fakat liderliği Nusret Cephesi yapıyor.
Önceden rejimle çalışmış hakimleri istihdam etmeyi reddediyor, kararları vermek için dini liderler seçiyor. Hırsızlığa karşı elin kesilmesi gibi bazı şeriat hükümleri savaş zamanında işlevsel değil ancak yerliler diğer prensiplerin katı biçimde uygulandığından şikayetçi.
Mahkemeye çıkarılan bazı kişiler suçlamaların içinde alkol kullanmak ve kadınlarla arkadaşlık etmek olduğunu söyledi. Bu kararlar Halep’teki ılımlı müslümanları öfkelendirdi. “Üstümde uzun bir ceket ve bol kot pantolon vardı, caminin dışında bekliyordum. Birisi gelip bacım, kıyafetiniz İslam’a uygun değil, makyaj yapmamalı ve siyah giymelisiniz dedi” diyor bir kadın.
Diğer muhalif gruplar gittikçe gerginleşen bir birlik içindeler, en azından rejimle savaş devam ettiği müddetçe bu böyle. Çoğu sonraki savaşın cihadçılarla olacağını söylüyor. “Bu savaşı Suriye’yi modern bir devlete dönüştürmek için başlattık fakat Nusret İslami devrim istiyor. Biz Suriyeliler ise radikal İslamcılar değiliz” diyor Halep’te yerel bir tugayın komutanı Ebu Ubeyde.
Ebu Ubeyde cihadçıların insani yardım programlarına eşdeğer projeler üretemeyen kendisi gibi grupların popülarite kaybettiğini söylüyor. Bir Halepli dedi ki:
“Ben Nusret Cephesi’ni sevmem. Fakat size söylüyorum bu adamlar ülkeyi yönetecek. Mesele biz Suriyelilerin kaderimizi kendi ellerimize almamız gerektiğini ne kadar zaman sonra fark edeceğimizdir.”
The Telegraph muhabiri Ruth Sherlock’un 8 Şubat’ta The Telegraph gazetesinde çıkan makalesini Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.