A
Çevrimdışı
Allah'a hamd olsun...
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Suriye hakkında lütfen herkes katılsın!
- Konbuyu başlatan Musluman.
- Başlangıç tarihi
F
Çevrimdışı
Akhiler halk esad'dan vazgeçmedikçe devrim olmuyor.Mübarek,Zeynelabidin,Kaddafi..hepsi gitti bu herif bir türlü geri adım atmıyor.2 yıldır ha gitti gidiyor ne yazık üzülerek söylüyorum gitmiyor.Sorun halkta halk devrime sahip çıksaydı bu iş 1-2 ayda tamamlanırdı.Eee devrime sahip çıkmıyorlar o zaman zillete razı olsunlar.Zorla güzellik olmuyor.Benim müslüman kardeşlerim onlar için kendilerini feda ediyor ama onlar beşar beşar diyor.Sizin de beşarınızın da canı cehenneme.Hiçbir sistem halka rağmen ayakta durmaz.Dünyada tüm muvahhid kardeşlerimiz suriye'ye gitti canlarını seve seve feda ettiler.Ama suriye halk bunun kıymetini bilmediler.Ha şunu unutmasınlar Allah her zaman onlara böyle yardım da etmez.Ben şuna artık kesin inanıyorum ki layık olmayana gereğinden fazla teveccüh israftır.Bir muvahhid 20-30 yılda yetişmez biz binlerce muvahhidi kurban ettik.Suriye halkının canı cehenneme.Beşarları kendilerine mübarek olsun. Bunlar için değmez.
Halk Beşşarı İstemiyor Yanlış Tahlil Etmişsin.Şuan Tehlike bu değil
Allah'ın İzni ile Esad gider sorun değil, Kalsa bile Halk benimsemiyor zorla benimseitorlar bu ikisi birbirinden farklı.
Şuan ki Tehlike Yarın Esad Giderse ; Yerine ESAD da KAFİR BİR ÖSO nun Geçmesi Ve Tamamen İktidar sevdası ile Esad saflarından ayrılan Ve İngiliz- Abd yi arkasına alarak onların Emelleri Doğrultusunda faaliyetler yapmak isteyecklerdir. Hem DEMOKRASİ Denen Lanet sistemi Uygulamaya koymak isteyecktir ÖSO hem de Ülke Kaynaklarını Yabancılara Peşkeş çekecektir.
Şuan ki Tehlike Bu.Buraya Gelip de Esad ı devirmek için Mücadele eden Müslüman kardeşlerimize destek olacak, canları cehheneme gibi bir tavır takınman hoş değil.
Doğrudur gözü kapalı bir şeye atlamamız gerekir.Fakat Şu yaptığın Bu aşamada Mücahidlere Destek Değil Köstek olmaya yönelik bir hareket olarak algılanıyor.
**Dipnot Diğer yorumunu görerek yorum yaptım.Hani şu kafa kesme mevzusu.
M
Çevrimdışı
Ailemin durumu iyi olsaydı ve benim okumama bel bağlamasalardı şu an suriyede cihadda olurdum.Yalnız amerika suriyeye girerse bu sefer hiç bir şey dinlemem direk suriyeye giderim.Zaten suriye yanıbaşımızda.
U
Çevrimdışı
F
Çevrimdışı
Peygamberimiz de savaşlar yaptı ama bugünkü kadar muğlak bir ortam mevcut değildi.Ahiler Esad düşse bile ne olacağı belli değil.Hepimiz bunda hem fikiriz.Yarın ABD'nin desleklediği bir adam başa gelse biz bu kafirlere hizmet etmiş oluruz.Su bulanık.Rıfat Esad Hama da katliam yapacak sonra gelin esadı devirelim diyecek.Bunlarla birlikte olmaz.
E
Çevrimdışı
Ebu & Dücane
Misafir
ABD Her İstismarı Kullanıp Amacına Ulaşmak için Sadece Laik muhalifleri eğitiyor
Suriye'de Esad rejimi ile muhalifler arasındaki çatışmalar tüm şiddetiyle devam ederken, ABD, İngiltere ve Fransa'nın da Ürdün'de iki kampta Özgür Suriye Ordusu militanlarına eğitim verdiği iddia edildi.
2013-03-12
Alman Der Spiegel dergisi, Suriyeli muhaliflerin silahlı kanadı Özgür Suriye Ordusu üyesi militanların Ürdün'de iki ayrı kampta ABD tarafından eğitildiğini yazdı.
Haberde, Ürdün'ün kuzeyinde ve güneyinde yer alan askeri kamplarda, son 3 ayda 200 Suriyeli muhalife eğitim verildiği belirtildi. Der Spiegel, ABD'lilerin Suriyeli muhaliflere daha çok tanksavar füzeleriyle eğitim verdiğini yazdı.
ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriyeli muhaliflere eğitim vererek, Esad sonrasına hazırlık yaptığı belirtildi. Ürdün'deki iki kampta 1200 Suriyeli muhalife askeri eğitim verileceği de ileri sürüldü.
Özgür Suriye ordusu militanlarına eğitim veren ABD'liler askeri uniforma giyiyor. Ancak haberde, söz konusu eğitimcilerin ABD ordusu personeli mi yoksa güvenlik şirketleri mensupları mı olduğu bilgisi yer almadı.
LAİK MİLİTANLAR EĞİTİLİYOR
İngiliz Guardian gazetesi geçtiğimiz Cuma günü yayınladığı bir haberde, Ürdün'de ABD'nin yalnız olmadığını İngiliz ve Fransız askerlerin de, Suriyeli muhaliflere eğitim verdiğini yazmıştı.
Bazı Batı medyalarında yer alan haberlerde ise, ABD, İngiltere ve Fransa'nın Ürdün'de laiklik yanlısı muhaliflere eğitim verdiği iddia edilmişti.
Konuyla ilgili şu ana kadar ABD, İngiltere ve Fransız savunma bakanlarından herhangi bir açıklama yapılmadı.
ABD'den sürpriz Suriye itirafı!
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriyeli muhalifleri eğittiklerini resmen açıkladı. Bu açıklama, çeşitli iddialar dile getirilmesine karşın ABD'nin resmi ağızdan yaptığı ilk açıklama olma özelliğini taşıyor.
Kerry, Katar'ın başkenti Doha'da yaptığı açıklamada detaylara girmek istemediğini ancak Amerika'nın yanı sıra 'birçok ülkenin' bu eğitime destek verdiğini de söyledi.Kendilerinin de bu eğitimin bir parçası olduklarını ifade eden Kerry, Başkan Obama'nın da bu çabalardan haberdar olduğunu belirtti.
Kerry, amaçlarının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in 'savaş makinelerini kısıtlamaya yönelik olduğunu' ifade etti. New York Times da Amerika'nın Suriyeli muhalifleri eğittiğini isim vermediği yetkililere dayanarak ileri sürmüştü.Kerry'in bu açıklamasıyla ABD'nin bu eğitimdeki rolü ilk kez net bir şekilde ortaya konmuş oldu.
Kerry, 'Esed'in bu çabaları doğru okumasını' umduğunu da sözlerine ekledi.
2013-03-12
Alman Der Spiegel dergisi, Suriyeli muhaliflerin silahlı kanadı Özgür Suriye Ordusu üyesi militanların Ürdün'de iki ayrı kampta ABD tarafından eğitildiğini yazdı.
Haberde, Ürdün'ün kuzeyinde ve güneyinde yer alan askeri kamplarda, son 3 ayda 200 Suriyeli muhalife eğitim verildiği belirtildi. Der Spiegel, ABD'lilerin Suriyeli muhaliflere daha çok tanksavar füzeleriyle eğitim verdiğini yazdı.
ABD, İngiltere ve Fransa'nın Suriyeli muhaliflere eğitim vererek, Esad sonrasına hazırlık yaptığı belirtildi. Ürdün'deki iki kampta 1200 Suriyeli muhalife askeri eğitim verileceği de ileri sürüldü.
Özgür Suriye ordusu militanlarına eğitim veren ABD'liler askeri uniforma giyiyor. Ancak haberde, söz konusu eğitimcilerin ABD ordusu personeli mi yoksa güvenlik şirketleri mensupları mı olduğu bilgisi yer almadı.
LAİK MİLİTANLAR EĞİTİLİYOR
İngiliz Guardian gazetesi geçtiğimiz Cuma günü yayınladığı bir haberde, Ürdün'de ABD'nin yalnız olmadığını İngiliz ve Fransız askerlerin de, Suriyeli muhaliflere eğitim verdiğini yazmıştı.
Bazı Batı medyalarında yer alan haberlerde ise, ABD, İngiltere ve Fransa'nın Ürdün'de laiklik yanlısı muhaliflere eğitim verdiği iddia edilmişti.
Konuyla ilgili şu ana kadar ABD, İngiltere ve Fransız savunma bakanlarından herhangi bir açıklama yapılmadı.
ABD'den sürpriz Suriye itirafı!
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriyeli muhalifleri eğittiklerini resmen açıkladı. Bu açıklama, çeşitli iddialar dile getirilmesine karşın ABD'nin resmi ağızdan yaptığı ilk açıklama olma özelliğini taşıyor.
Kerry, Katar'ın başkenti Doha'da yaptığı açıklamada detaylara girmek istemediğini ancak Amerika'nın yanı sıra 'birçok ülkenin' bu eğitime destek verdiğini de söyledi.Kendilerinin de bu eğitimin bir parçası olduklarını ifade eden Kerry, Başkan Obama'nın da bu çabalardan haberdar olduğunu belirtti.
Kerry, amaçlarının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in 'savaş makinelerini kısıtlamaya yönelik olduğunu' ifade etti. New York Times da Amerika'nın Suriyeli muhalifleri eğittiğini isim vermediği yetkililere dayanarak ileri sürmüştü.Kerry'in bu açıklamasıyla ABD'nin bu eğitimdeki rolü ilk kez net bir şekilde ortaya konmuş oldu.
Kerry, 'Esed'in bu çabaları doğru okumasını' umduğunu da sözlerine ekledi.
F
Çevrimdışı
Aslında Çeçenistan,Afganistan gibi yerlerde mücahitlerin safı netti.Ondan dolayı oralarda mücahitler birçok başarıya imza attı.Dünya halklarının teveccühüne mazhar oldu.Alnımız aktı.Öyle Amerika kafiri biz mücahitlere destek veriyoruz diyemiyordu.Anlamadım bu suriye'de bin el devrede.Sanki dünya savaşı.Türkiye,Katar,Suud,İran,İngiltere,Rusya,ABD,Fransa,Ürdün,İsrail,Libya,....liste uzayıp gidiyor.Bir tarafta zalim esed muhalifi amcası rıfat esad.Yani zıt kutuplarda bile eski rejimin bölünmüş eli kanlı adamları.Kimin eli kimin cebinde belli değil.Allah hayır eylesin.
Kardeşim Bak Orada Sayısız Müslüman Var , hicret edemiyorlar, kaçamıyorlar, maddi durumları iyi değil vs....
Bunlar Ne yapsınlar yani ölsünler mi?Sonrasında Kafir Öso gelecek diye Müslümanları Yalnız mı bırakalım.
Doğrudur Çok karışık bir ortam Ama biraz Medyayı takip edersen Esadı sonu Gelilyor Kafir SeferBerlik İlan Etti.
Allahın İzni le Esad Sonrası Mücahidler Şimdi de Olduğu gibi Kafir Öso ya karşı savaşır,Allah En iyisini bilendir.
Ama kalkıp da orda durum karışık o halde mücadele etmesinler gibi bir yaklaşım (En Azından bu aşamada) Mücadeleye darbe vurur.
Peki Müslüman Bu aşamada Ne yapmalıdır?O bildiklerini biraz unutup Allah rızası için Hem Müslümanları Desteklemeyi Hem De Duasını Esirgememesi gerekir.
F
Çevrimdışı
Güzel.O zaman biz esadı devirelim.Sonra muhalif gruplar birbirini temizlemeyle uğraşsın.Sonra batı tüm yüküyle zaten kolu kanadı kırılmış bize bir tekme vursun.
Kayser-Kisra birbirleriyle mücadele etti.Ne oldu.Kolları kanatları kırıldı.Sonra sahabeler bu kolu kanadı kırılan imparatorluklara dokununca bunlar yerle bir oldu.Yani esad sonrası iç savaşta kim yenerse yensin batı için önemli değil.Yenen de zaten bitik olacak ve devlete hükmetme takatı kalmıyacak.Kendimizi kandırmanın da anlamı yok.Akıl var mantık var.Dün sahabeler akıllıca bir siyaset izliyordu kafirler ahmakça bugün tersi olmasın!
Kayser-Kisra birbirleriyle mücadele etti.Ne oldu.Kolları kanatları kırıldı.Sonra sahabeler bu kolu kanadı kırılan imparatorluklara dokununca bunlar yerle bir oldu.Yani esad sonrası iç savaşta kim yenerse yensin batı için önemli değil.Yenen de zaten bitik olacak ve devlete hükmetme takatı kalmıyacak.Kendimizi kandırmanın da anlamı yok.Akıl var mantık var.Dün sahabeler akıllıca bir siyaset izliyordu kafirler ahmakça bugün tersi olmasın!
Mücahidlerin Yaptığına Ahmaklık Dersen Senin Anlını Karışlarım....
Kendilerini Müslüman Olarak Görüp kendi içlerinde dahi beraber oturmakdan aciz, onu polis dinliyor bunu polis dinliyor, takip ediliyoruz, dinleniyoruz, vs.. Onunla Görüşme itidalli ol temkinli ol, onla gezme tozma Ergenekonla bağlantısı var ...vs
Bu kimselerin Ne yarın İslami Hakim kılma gayeleri vardır ne de davalarında Samimidirler Kesinlikle İnanmıyorum...
Sanki Bunlar O kadar Sistemli Düzenli Bir toplum oluştumuşlarda İnsanlar Bu toplumu cemaati bırakarak kendilerini kaosun içine atıyorlar.Allah aşkınıza gözünüzü açın yav Oraya gene adamlar kadar samimi olsaydınız Türkiye de Şimdiye kadar bir şey yapardınız ya da Yapma Potansiyelinizin olduğunu görürdük.
Şimdi Çıkmış Siyasi düşünelim diyorsunuz.Sizin siyasetten Anladığınız Müslümanların Geleceği için,Toplumun alt yapısı oluşması için, Bacılarımız Başörtülerine dokunulmaması için vs... palavralar atarak gidip Akp desteklemenizdir.
Ha diyeceksiniz öyle değil.Ben de diyorum ki İşte Hodri Meydan.Suriye deki Mücadeleyi Boş ve anlamsız görüyorsan kalk burda yap, ha olmuyor mu? zmanı mı var? sayını mı arttırmaya çalışıyorsun? ya da bunların hepsini geç Senin için doğru zman doğru mekan doğru yer neresi?
Ve Allah için Soruyorum.... Ben Basiretsizim Aç benim Ufkumu...İslamı Toplumsal Olarak Yaşabilmemiz içi Gnümüzde ve günümüz coğrafyasında Ne yapayım?
F
Çevrimdışı
Tamam ahi müslüman aklını kullanamaz.O zaman kafamızı kuma görelim,gözümüzü kapatalım.Ben de senin gibi zamanında düşünüyordum.Ama akılın kullanılmamasının ne kadar saçmalık olduğunu anladım.Hiçbir selefi kardeş aklı arkana at dememelidir.Bu tarikatta olur hani o yerden yere vurduğumuz tarikatlarda.Onlar gibi sen de kardeş müslüman olman-selefi olman için önce aklını askıya as sonra içeri gir diyorsan yanılıyorsun.
U
Çevrimdışı
Halep'te Şehid olan 5 Türk'ün cesetleri
I
Çevrimdışı
Bismihi Teala
Selamun Aleykum;
İran'a akıl vermenin dayanılmaz hafifliği
Suriye meselesi İslamcılar için, ama özellikle de Türkiye İslamcıları için turnusol kağıdı vazifesi gördü.
Bu mesele sayesinde İslamcıların derinliğini, çapını, zekasını, kabalıkları ve ‘stratejik aklının’ manipülasyona ne kadar da müsait olduğu görüldü.
Ben şahsen dünya İslamcılarından da İslamcılığından da umudumu kestim.
Ama esas anlatmak istediğim bu değil.
Bir tespitte bulunmak ve eski - yeni İslamcı arkadaşlara birkaç soru yöneltmek niyetindeyim.
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama Türkiye’deki İslamcı arkadaşlar İran’a dış politika ve diplomasi dersi verme çabasındalar.
Çaycı, muhasebeci, köşe yazarı, din adamı, akademisyen, yardım kuruluşu çalışanı, öğretmen, öğrenci, TV yorumcusu, danışman her meslekten insan, her gün varsa köşelerinden, veyahut sosyal medya aracılığıyla İran’ın Suriye’de yanlış bir dış politika izlediğini anlatıyor.
Üstelik İran’ın ‘aslında nasıl davranması gerektiği' konusunda da akıl veriyorlar.
Kime? Asırların diplomasi duayeni sayılan İran’a. Osmanlı’ya boyun eğmemiş, İngilizlere pabucunu ters giydirmiş, neredeyse bölgenin sınırları en uzun süredir değişmeyen tek devleti olan İran’a.
Gerçekten bu tür yazıların, mesajların, konuşmaların barındırdığı sığ cüretkarlığı anlayabilmiş değilim.
Sanırım komik duruma düştüklerinin farkında değiller.
Asırlardır diplomasi ile varlığını ve bütünlüğünü korumuş bir İran var karşımızda. Ama bu arkadaşlara göre Suriye meselesinde iyi dış politika yapamıyor.
Filistin’de, Bosna’da, Keşmir’de ve daha adını yazmadığım Müslümanların zorda olduğu birçok bölgede her zaman tavrını açıktan Müslümanlardan yana koymuş olması bile bu arkadaşların nezdinde bir değere sahip değil artık.
Irak işgali döneminde Irak ile yıllarca savaşmış on binlerce insanını kaybetmiş olmasına rağmen bu işgale destek vermemiş olmasının da bir değeri yok bu arkadaşların gözünde.
Bosna’nın bilge lideri Aliya izzetbegoviç’in Bosna’ya yaptığı yardımlardan dolayı adını vererek teşekkür ettiği neredeyse tek ülke.
Ama nasıl oluyorsa bugüne kadarki bütün meselelerde her zaman bu arkadaşların istediği çizgide tavır alan İran, "Suriye meselesinde katil Esad’ın yanında duruyor."
Peki bunca yıldır 'doğru' yapan bir ülke, niçin Suriye meselesinde farklı davranıyor?
Burada sorgulanması gereken yalnızca İran mı?
işin ilginç yanı aynı arkadaşlar açısından Türkiye’nin Kürecik’e radar sistemine "evet" demiş olması sorun değil. Libya Müslümanlarını bombalayan NATO uçaklarına ev sahipliği yapmış olması da sorun değil.
İstemediğimiz halde patriotların ülkemize kurulmasına izin verilmiş olması da sorun değil.
Hatta ‘İslami devrim’le Mısır’da yönetime gelen Mursi'nin Filistin’in nefes borusu olan tünelleri kapatması da sorun değil.
İran’ın Suriye’de yaptıklarını yanlış görüp diplomasi dersi verenler, bunların her birinde stratejik bir akıl ve hamle görüyorlar.
Mesela İran’a yıllardır uygulanan ambargonun yarısı Türkiye’ye uygulansaydı Türkiye ne halde olurdu? Hiç düşündünüz mü?
Böyle bir yalnızlaştırma politikası Türkiye’ye uygulansaydı AK Parti iktidarı diye bir şey kalır mıydı?
Bu arkadaşların ‘Dünya sistemi’nin tavuğuna kış demediği için iktidarını sürdüren AK Parti’ye değil de ‘Dünya sistemi’nin hesaplarına direnen İran’a öfke beslemeleri sizi de şaşırtmıyor mu?
Peki İran Suriye meselesinde niçin böyle davranıyor?
Türkiye Kürecik'e radar gibi taleplere "evet" diyerek varlığını sürdürüyor. İran ise dünya sisteminin kendisiyle ilgili hesaplarına Suriye'yi cephe yaparak engel olmaya çalışıyor.
Niçin Türkiye'nin yaptığı değil de, İran'ın yaptığı yadırganıyor?
Niçin AK Parti’nin yaptıkları ‘strateji’, vicdan, ahlaki sorumluluk olarak görülüyor da İran’ın yaptıkları ‘ihanet’? Ne karşılığında bu müsamaha? TRT’ye yapılan birkaç belgesel, birkaç film ve birkaç makam için ilkelerden vazgeçmeye değer mi?
Diğer taraftan “Esad bıraksın gitsin” diyen arkadaşlara birkaç sorum var.
Diyelim ki Türkiye’de Suriye gibi 5-10 bin değil 100 bin kişilik bir topluluk gidişattan memnuniyetsziliğini belirtip rejimin değişmesini talep etti.
Bu 100 bin kişinin yanına da dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce İslamcı militan katıldı.
Silahlı bir eyleme kalkıştılar ve Türkiye’de bir ‘İslami devrim’ yapmak istiyorlar.
“Esad’a bırak git” diyenler böyle bir durumda nasıl bir tutum takınacaklar?
Böyle bir talep karşısında iktidarı teslim etmek midir delikanlılık, yoksa ülkesini sonuna kadar korumak mı? Hangisi?
Gerçekten merak ediyorum, böyle bir tablo Türkiye'de yaşansa bu arkadaşlar ülkeyi bu insanlara teslim mi edecekler?
Suriye’de olup bitene "İslami devrim" diye methiye dizenlerin şapkalarını önlerine koyup derin derin düşünmelerinin zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Yüzbinlerce insanın canının, düştüğü sefaletin ve çektiği acının üzerine bina edilmeye çalışılan harekete hangi mantıkla "İslami devrim" dediklerinin izahını yapmak zorundalar.
Hangi hak, hangi zulüm, hangi ideoloji, hangi amaç bu kadar insanın ölümünü, bu kadar insanın sefalete düşmesini haklı ve hedefe ulaşmak için meşru görebilir ki?
Bu arkadaşlara karşı İran'ı da ben savundum ya.. Artık ne derseniz haklısınız.
twitter.com/acikcenk
Levent Gültekin
[email protected]
Selamun Aleykum;
İran'a akıl vermenin dayanılmaz hafifliği
Suriye meselesi İslamcılar için, ama özellikle de Türkiye İslamcıları için turnusol kağıdı vazifesi gördü.
Bu mesele sayesinde İslamcıların derinliğini, çapını, zekasını, kabalıkları ve ‘stratejik aklının’ manipülasyona ne kadar da müsait olduğu görüldü.
Ben şahsen dünya İslamcılarından da İslamcılığından da umudumu kestim.
Ama esas anlatmak istediğim bu değil.
Bir tespitte bulunmak ve eski - yeni İslamcı arkadaşlara birkaç soru yöneltmek niyetindeyim.
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum ama Türkiye’deki İslamcı arkadaşlar İran’a dış politika ve diplomasi dersi verme çabasındalar.
Çaycı, muhasebeci, köşe yazarı, din adamı, akademisyen, yardım kuruluşu çalışanı, öğretmen, öğrenci, TV yorumcusu, danışman her meslekten insan, her gün varsa köşelerinden, veyahut sosyal medya aracılığıyla İran’ın Suriye’de yanlış bir dış politika izlediğini anlatıyor.
Üstelik İran’ın ‘aslında nasıl davranması gerektiği' konusunda da akıl veriyorlar.
Kime? Asırların diplomasi duayeni sayılan İran’a. Osmanlı’ya boyun eğmemiş, İngilizlere pabucunu ters giydirmiş, neredeyse bölgenin sınırları en uzun süredir değişmeyen tek devleti olan İran’a.
Gerçekten bu tür yazıların, mesajların, konuşmaların barındırdığı sığ cüretkarlığı anlayabilmiş değilim.
Sanırım komik duruma düştüklerinin farkında değiller.
Asırlardır diplomasi ile varlığını ve bütünlüğünü korumuş bir İran var karşımızda. Ama bu arkadaşlara göre Suriye meselesinde iyi dış politika yapamıyor.
Filistin’de, Bosna’da, Keşmir’de ve daha adını yazmadığım Müslümanların zorda olduğu birçok bölgede her zaman tavrını açıktan Müslümanlardan yana koymuş olması bile bu arkadaşların nezdinde bir değere sahip değil artık.
Irak işgali döneminde Irak ile yıllarca savaşmış on binlerce insanını kaybetmiş olmasına rağmen bu işgale destek vermemiş olmasının da bir değeri yok bu arkadaşların gözünde.
Bosna’nın bilge lideri Aliya izzetbegoviç’in Bosna’ya yaptığı yardımlardan dolayı adını vererek teşekkür ettiği neredeyse tek ülke.
Ama nasıl oluyorsa bugüne kadarki bütün meselelerde her zaman bu arkadaşların istediği çizgide tavır alan İran, "Suriye meselesinde katil Esad’ın yanında duruyor."
Peki bunca yıldır 'doğru' yapan bir ülke, niçin Suriye meselesinde farklı davranıyor?
Burada sorgulanması gereken yalnızca İran mı?
işin ilginç yanı aynı arkadaşlar açısından Türkiye’nin Kürecik’e radar sistemine "evet" demiş olması sorun değil. Libya Müslümanlarını bombalayan NATO uçaklarına ev sahipliği yapmış olması da sorun değil.
İstemediğimiz halde patriotların ülkemize kurulmasına izin verilmiş olması da sorun değil.
Hatta ‘İslami devrim’le Mısır’da yönetime gelen Mursi'nin Filistin’in nefes borusu olan tünelleri kapatması da sorun değil.
İran’ın Suriye’de yaptıklarını yanlış görüp diplomasi dersi verenler, bunların her birinde stratejik bir akıl ve hamle görüyorlar.
Mesela İran’a yıllardır uygulanan ambargonun yarısı Türkiye’ye uygulansaydı Türkiye ne halde olurdu? Hiç düşündünüz mü?
Böyle bir yalnızlaştırma politikası Türkiye’ye uygulansaydı AK Parti iktidarı diye bir şey kalır mıydı?
Bu arkadaşların ‘Dünya sistemi’nin tavuğuna kış demediği için iktidarını sürdüren AK Parti’ye değil de ‘Dünya sistemi’nin hesaplarına direnen İran’a öfke beslemeleri sizi de şaşırtmıyor mu?
Peki İran Suriye meselesinde niçin böyle davranıyor?
Türkiye Kürecik'e radar gibi taleplere "evet" diyerek varlığını sürdürüyor. İran ise dünya sisteminin kendisiyle ilgili hesaplarına Suriye'yi cephe yaparak engel olmaya çalışıyor.
Niçin Türkiye'nin yaptığı değil de, İran'ın yaptığı yadırganıyor?
Niçin AK Parti’nin yaptıkları ‘strateji’, vicdan, ahlaki sorumluluk olarak görülüyor da İran’ın yaptıkları ‘ihanet’? Ne karşılığında bu müsamaha? TRT’ye yapılan birkaç belgesel, birkaç film ve birkaç makam için ilkelerden vazgeçmeye değer mi?
Diğer taraftan “Esad bıraksın gitsin” diyen arkadaşlara birkaç sorum var.
Diyelim ki Türkiye’de Suriye gibi 5-10 bin değil 100 bin kişilik bir topluluk gidişattan memnuniyetsziliğini belirtip rejimin değişmesini talep etti.
Bu 100 bin kişinin yanına da dünyanın çeşitli ülkelerinden binlerce İslamcı militan katıldı.
Silahlı bir eyleme kalkıştılar ve Türkiye’de bir ‘İslami devrim’ yapmak istiyorlar.
“Esad’a bırak git” diyenler böyle bir durumda nasıl bir tutum takınacaklar?
Böyle bir talep karşısında iktidarı teslim etmek midir delikanlılık, yoksa ülkesini sonuna kadar korumak mı? Hangisi?
Gerçekten merak ediyorum, böyle bir tablo Türkiye'de yaşansa bu arkadaşlar ülkeyi bu insanlara teslim mi edecekler?
Suriye’de olup bitene "İslami devrim" diye methiye dizenlerin şapkalarını önlerine koyup derin derin düşünmelerinin zamanı çoktan geldi de geçiyor.
Yüzbinlerce insanın canının, düştüğü sefaletin ve çektiği acının üzerine bina edilmeye çalışılan harekete hangi mantıkla "İslami devrim" dediklerinin izahını yapmak zorundalar.
Hangi hak, hangi zulüm, hangi ideoloji, hangi amaç bu kadar insanın ölümünü, bu kadar insanın sefalete düşmesini haklı ve hedefe ulaşmak için meşru görebilir ki?
Bu arkadaşlara karşı İran'ı da ben savundum ya.. Artık ne derseniz haklısınız.
twitter.com/acikcenk
Levent Gültekin
[email protected]
F
Çevrimdışı
Bir ülkede İran'ın parmağı varsa malesef orta başkasının borusu ötemiyor.Irak,Suriye,Lübnan,Filistin,Yemen....vallahi adamlar adım adım ilerliyor.Haklı-haksız biryana gerçeklik bu.Tüm dünya Suriye muhalefetine destek verdi fiyosko. İran bu Esada destek verdi adam 2 yıldır tüm dünyaya rağmen kalabiliyor.Şimdi ahiler yok efendim Suriye halkı bu adamı sevmiyor diyerek kendilerini kandıra dursun.Evet sevmiyen azınlık bir grup var.Matematik kurallarına göre bu adam ABD,İngiltere,Fransa,Türkiye,Katar,Suud,Ürdün...bu liste uzuyor bunlara rağmen İran-Suriye Esadın 2 ayda işinin bitmesi gerekiyordu.Gaybi yardımlar sanki Esad'tan yana.Tüm dünya bize destek veriyor ama fiyasko.Biz nerede yanlış yapıyoruz,kendimize de bakmamız gerekiyor.Bizim ne işimiz var şu NATO ile aynı safta olmak.Bu aynı safta olmak beni çıldırtıyor.Bunların Esaddan yana olması gerekmiyor mu.Neden aynı saftayız.NADEN.NEDEN.
I
Çevrimdışı
Kardeşim İran'a okadarda ambargo uygulanıyor birde Türkiye gelecek olursak kendine dini kimlik yapan o kadar adam sarmışki satılmadık bir şeyde bırakmadılar zaten Ama sorun o kadar mezhep tasupçuluğu var ki İran Şiİ'si olduğu için zorumuza gidiyor bazı şeyler bizide inkar tekfir ve muhalefet etmeye kalkışanda da Siyonist ve Empergalisterlde bize kuçak açıyorlar bizdeki din kılıfına bürünmüşler hemen sırtlarını dayıyabiliyorlar.
I
Çevrimdışı
ABD, Suriye için adım atıyorTürkiye’yi de kapsayan Ortadoğu gezisine çıkacak olan ABD Dışişleri Bakanı Kerry, yönetiminin yeni Suriye formülüne destek arayacak. Kerry’nin başta Ankara’yı ikna etmeye çalışacağı çözümü, muhalefetin Esad Rejimi ile barış müzakeresine oturması.
ABD Yönetimi, Obama’nın ikinci döneminde Suriye’de nasıl bir politika izleyeceğini bu hafta net bir şekilde ortaya koydu. Başkan Obama, Birliğin Durumu konuşmasında Suriye’den sadece tek bir cümleyle bahsedip, orada da daha önce Esad’a karşı belirlediği tonu oldukça yumuşatırken, yeni Dışişleri Bakanı John Kerry de Obama’nın konuşmasına atıf yaparak, “Başkan’ın bu konudaki politikası su gibi berrak. Yönetimin tercihi, eğer mümkünse politik bir çözüm” dedi.
Haber Kaynağı: Dünya Haber
Amerika ve Avrupa artık barış yapmak istiyorlar Suriye ile bundan sonra ne olur? Muhalefete o kadar da destek veriyoz dedileer verdiler gazı şimdi kendilerini kurtarma çabalarındalar!
ABD Yönetimi, Obama’nın ikinci döneminde Suriye’de nasıl bir politika izleyeceğini bu hafta net bir şekilde ortaya koydu. Başkan Obama, Birliğin Durumu konuşmasında Suriye’den sadece tek bir cümleyle bahsedip, orada da daha önce Esad’a karşı belirlediği tonu oldukça yumuşatırken, yeni Dışişleri Bakanı John Kerry de Obama’nın konuşmasına atıf yaparak, “Başkan’ın bu konudaki politikası su gibi berrak. Yönetimin tercihi, eğer mümkünse politik bir çözüm” dedi.
Haber Kaynağı: Dünya Haber
Amerika ve Avrupa artık barış yapmak istiyorlar Suriye ile bundan sonra ne olur? Muhalefete o kadar da destek veriyoz dedileer verdiler gazı şimdi kendilerini kurtarma çabalarındalar!
Önceki haberlere bakmanı öneririm.Bak bakalım abd ingiltere kimin arkasında ÖSO nun.Hepsi Nusrete Karşı.Abd Nusreti terör örgütü listesine aldı.
Son olarak yşne önceki sayfalara bak bakalım BM Kime yardım yapmış ? esada...
Tüm dünya muhaliflere Destek veriyor diyorsun.Türkiye deki Müslümanları tutuklayan TC oradakilere yardım mı edecek sanıyorsun.
Özetle bu siteye girme amacın SELEFİLERE LAF ATMA, SURİYE DEKi DİRENİŞİ TERÖR OLARAK LANSE ETME, İRAN I DESTEKLEME DEĞİL Mİ ...???
I
Çevrimdışı
"ABD, Esad'ın Bırakması Koşulundan Çark Etti"
"Amerikan dışişleri bakanının son demecinden açıkça anlaşıldığı üzere, Amerika'nın Suriye krizi çerçevesinde izlediği siyaset, Rusların pozisyonuna çok yaklaşırken ayı zamanda, Körfez bölgesindeki müttefiklerinin siyasetinden uzaklaştı."
John Kerry dün bir basın toplantısında ''Amerika ve dünyanın istediği, Suriye'deki savaşın bitmesidir. İstenen, Cumhurbaşkanı Esad ve muhalefetin, Cenevre sözleşmesi çerçevesinde, geçici hükümet kurmak için müzakere masasına oturmalarıdır'' dedi. Bu da, Amerikan idaresinin, Suriye krizine daha serinkanlı bir şekilde baktığı ve Cumhurbaşkanı Esad'ın dahil olduğu bir siyasi çözüme yakınlaştığını gösteriyor. John Kerry basın toplantısında, herhangi bir çözüm için, Esad'ın bırakması şartını hiç bir şekilde dillendirmedi.
Ayrıca, ''Rejim veya temsilcisi, muhalefet ile müzakere masasına oturmalı'' demediği gibi ''Esad ve muhalefetin masaya oturması gerekir'' dedi ve bu da Amerika'nın rejimi meşru gördüğünün itirafıdır.
Daha da açık ve anlaşılır olmak için hatırlatalım. İki yıldır, Esad'ın meşruluğunu yitirdiğini ve günlerinin sayılı olduğunu söyleyen ve bunu bir kaç defa tekrarlayan Obama, son beş aydır bu sözleri dillendirmiyor. Avrupalı müttefiklerinin çoğu da aynı durumda.
Halep, İdlip, Maarat El Numan, Rakka ve Deyr El Zor'un bir kısmında ''kurtarılmış'' bölgeleri idare etme adı altında çalışmalar yapacak, geçen hafta İstanbul'da kurulması kararlaştırılan geçici hükümet kurma fikrinin ertelenmesi ile John Kerry'nin açıklamalarının eşzamanlı olması tesadüf değildir. Amerika, rejim ve muhalefet arasındaki müzakerelerden sonra iki tarafı da kapsayacak bir geçici hükümet kurmanın, kendisi için daha tercih edilebilir olduğunu düşünmeye başladı.
Suriye muhalefetinin toplantı kulislerinden sızdırılanlara göre, Koalisyon'un içinde ciddi ihtilaflar var. Arap Birliği devletlerinin, Doha'da bu ay sonunda toplanılacak zirve için, Suriye olarak bir koltuk istiyorlarsa muhalefetin geçici hükümet kurması koşulu; taraflar arasındaki ihtilaflardan, kabine koltukları için yapılan yarışlardan ve rejimden ayrılıp saf değiştiren bir sürü ismin göz dikmesi nedeniyle başbakanın kim olacağı konusunda bir anlaşmaya varılamamasından dolayı yerine getirilemedi.
Muaz El-Hatip'in, muhalefetin, önümüzdeki süreçte İstanbul'da yapacağı toplantıda, istifasını vereceğini söylersek çok da gizli bir şeyi ifşa etmiş olmayız. Yok eğer istifasını vermezse, Arapların müdahaleleri ve büyük baskıları olacaktır. El-Hatip, tarafların çatışmasından ve liderliğini yaptığı Koalisyon'dan önemli isimler ile yaşadığı görüş ayrılıklarından dolayı büyük hayal kırıklığı içinde.
Amerika'nın pozisyon değişikliğine neden olan birçok sebep var. En barizi, muhalefet fraksiyonlarını birleştirememek. Avrupalıların ve Amerikalıların, muhalifleri modern ve kaliteli silahlarla silahlandırma çağrılarına karşı muhalefetleri, silahların Nusra'ya varmasından korkmalarındandır.
Önümüzdeki günler, bu hususta sürprizler yaşayabiliriz. Cenevre protokolü, Rus ve Amerikan uzlaşmasını sağlayacak ana zemin olacaktır.
El Quds El Arabi
Çev: Hasan Sivri
medyaşafak
"Amerikan dışişleri bakanının son demecinden açıkça anlaşıldığı üzere, Amerika'nın Suriye krizi çerçevesinde izlediği siyaset, Rusların pozisyonuna çok yaklaşırken ayı zamanda, Körfez bölgesindeki müttefiklerinin siyasetinden uzaklaştı."
John Kerry dün bir basın toplantısında ''Amerika ve dünyanın istediği, Suriye'deki savaşın bitmesidir. İstenen, Cumhurbaşkanı Esad ve muhalefetin, Cenevre sözleşmesi çerçevesinde, geçici hükümet kurmak için müzakere masasına oturmalarıdır'' dedi. Bu da, Amerikan idaresinin, Suriye krizine daha serinkanlı bir şekilde baktığı ve Cumhurbaşkanı Esad'ın dahil olduğu bir siyasi çözüme yakınlaştığını gösteriyor. John Kerry basın toplantısında, herhangi bir çözüm için, Esad'ın bırakması şartını hiç bir şekilde dillendirmedi.
Ayrıca, ''Rejim veya temsilcisi, muhalefet ile müzakere masasına oturmalı'' demediği gibi ''Esad ve muhalefetin masaya oturması gerekir'' dedi ve bu da Amerika'nın rejimi meşru gördüğünün itirafıdır.
Daha da açık ve anlaşılır olmak için hatırlatalım. İki yıldır, Esad'ın meşruluğunu yitirdiğini ve günlerinin sayılı olduğunu söyleyen ve bunu bir kaç defa tekrarlayan Obama, son beş aydır bu sözleri dillendirmiyor. Avrupalı müttefiklerinin çoğu da aynı durumda.
Halep, İdlip, Maarat El Numan, Rakka ve Deyr El Zor'un bir kısmında ''kurtarılmış'' bölgeleri idare etme adı altında çalışmalar yapacak, geçen hafta İstanbul'da kurulması kararlaştırılan geçici hükümet kurma fikrinin ertelenmesi ile John Kerry'nin açıklamalarının eşzamanlı olması tesadüf değildir. Amerika, rejim ve muhalefet arasındaki müzakerelerden sonra iki tarafı da kapsayacak bir geçici hükümet kurmanın, kendisi için daha tercih edilebilir olduğunu düşünmeye başladı.
Suriye muhalefetinin toplantı kulislerinden sızdırılanlara göre, Koalisyon'un içinde ciddi ihtilaflar var. Arap Birliği devletlerinin, Doha'da bu ay sonunda toplanılacak zirve için, Suriye olarak bir koltuk istiyorlarsa muhalefetin geçici hükümet kurması koşulu; taraflar arasındaki ihtilaflardan, kabine koltukları için yapılan yarışlardan ve rejimden ayrılıp saf değiştiren bir sürü ismin göz dikmesi nedeniyle başbakanın kim olacağı konusunda bir anlaşmaya varılamamasından dolayı yerine getirilemedi.
Muaz El-Hatip'in, muhalefetin, önümüzdeki süreçte İstanbul'da yapacağı toplantıda, istifasını vereceğini söylersek çok da gizli bir şeyi ifşa etmiş olmayız. Yok eğer istifasını vermezse, Arapların müdahaleleri ve büyük baskıları olacaktır. El-Hatip, tarafların çatışmasından ve liderliğini yaptığı Koalisyon'dan önemli isimler ile yaşadığı görüş ayrılıklarından dolayı büyük hayal kırıklığı içinde.
Amerika'nın pozisyon değişikliğine neden olan birçok sebep var. En barizi, muhalefet fraksiyonlarını birleştirememek. Avrupalıların ve Amerikalıların, muhalifleri modern ve kaliteli silahlarla silahlandırma çağrılarına karşı muhalefetleri, silahların Nusra'ya varmasından korkmalarındandır.
Önümüzdeki günler, bu hususta sürprizler yaşayabiliriz. Cenevre protokolü, Rus ve Amerikan uzlaşmasını sağlayacak ana zemin olacaktır.
El Quds El Arabi
Çev: Hasan Sivri
medyaşafak
Çevrimdışı
ALLAHU AKBAR...
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi
Esad'a olayların başından bu yana destek veren Suriye'nin önde gelen (SÖZDE) alimlerinden Ramazan el -Buti, camiye düzenlenen bir saldırıda hayatını kaybetti
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi | Ortadoğu | Dünya Bülteni
Bizim Türkiye ' deki belamları anımsatıyor ama bir tek badem bıyığı eksik.
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi
Esad'a olayların başından bu yana destek veren Suriye'nin önde gelen (SÖZDE) alimlerinden Ramazan el -Buti, camiye düzenlenen bir saldırıda hayatını kaybetti
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi | Ortadoğu | Dünya Bülteni
ALLAHU AKBAR...
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi
Esad'a olayların başından bu yana destek veren Suriye'nin önde gelen (SÖZDE) alimlerinden Ramazan el -Buti, camiye düzenlenen bir saldırıda hayatını kaybetti
Ramazan el Buti bombalı saldırıda can verdi | Ortadoğu | Dünya Bülteni
Bizim Türkiye ' deki belamları anımsatıyor ama bir tek badem bıyığı eksik.
Benzer konular
-
Resim Atatürk'ün Suriye'liler Hakkındaki Müthiş Sözleri- Başlatan Abdulmuizz Fida
- Cevaplar: 14
-
Haber Zevahiri’den Suriye’de Biatı Bozanlar Ve Htş Tutuklamaları Hakkında Açıklama- Başlatan Ebu Emir
- Cevaplar: 10
-
-
Haber Suriyeye Yapilan Hava Saldirilari Hakkinda Güncel Haber- Başlatan !sLaM4eVeR
- Cevaplar: 10
-
Haber Cundu’ş Şam Emiri Muslim Şişani’nin Suriye’deki Fitne Hakkında- Başlatan farkındayız
- Cevaplar: 1
-
Müslim Şişani, Suriye'deki Olayların Arka Planı Hakkında Konuştu- Başlatan halidvelid
- Cevaplar: 1
-
Suriyede Yaşanan Son Durumlar Hakkında Açıklama !!!- Başlatan eL_Muhacir
- Cevaplar: 14