Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Suriye Muhalefeti 2.kısım(analiz)

Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Küresel Haber, Suriye hakkında yeni yazılmış bir raporu ilginize sunuyor. The Washington Institute için yazılmış bu bilgilendirici raporu Ekrem Yılmaz sitemiz tercüme etti. Üç gün boyunca devam edecek yazı dizisinin ikincisini bugün sizlere sunuyoruz:

2. KISIM: MUHALEFETİN BİRLİĞİ VE BATI DESTEĞİ
Yazar: Andrew Tabler

Mart 2011’de Suriye devrimi patlak vermeden çok önce şahıslar, ideolojiler ve hizipleşmeler Suriye muhalefetini bölmüştü. Suriye tarihi olarak aynı komşusu Lübnan gibi paylaştıkları kısa veya uzun vadeli hedefler olmayan farklı din ve mezheplerin bir mozaiğidir. Ancak Lübnan’dan farklı olarak Suriyeliler 1963’te Baas Partisi’nin ve 1970’te Esad ailesinin iktidara gelmesinden beri merkezi diktatörlüğün aşırı bir versiyonunu tecrübe ettiler. Bu şekilde bir otorite yaygın psikolojik depresyona ve isyanın geçtiğimiz iki yılı boyunca muhalefet toplantı ve konferanslarında şahısların ön plana çıkmasına yol açtı. Onyıllar boyunca otoriter yönetimlere şartlandırılmış olan Suriyeliler demokratik bir şekilde lider seçme imkanına sahipken ve diğer yandan 30 aydır rejim eliyle yürütülen 100.000’den fazla cana mal olan bir katliamla karşı karşıya iken kendi elleriyle başka bir tek adam liderliği altına girmek istemiyorlar. Neyse ki bu tür ayrılıklar Beşşar Esad rejiminin kellesini alamayacağı başsız bir muhalefet ortaya çıkardı. Ancak aynı zamanda muhalefet için A$il’in topuklarının (zayıf nokta manasında) 1980’lerin Lübnan savaşını çok daha basit ve anlaşılır kılan bir Suriye bataklığının farkına varan uluslararası camiadan destek toplamanın zorluğu olduğunu ispatladı. Bu tür eğilimler Esad sonrası Suriye’sinde birleşik bir muhalefet için de iyi işaretler vermiyor.
SNC ve SOC

Muhalefetteki ihtilaflar Eylül 2011’de kurulan, liberaller, Müslüman Kardeşler, Selefiler ve Kürtleri bir araya getiren bir şemsiye organizasyon olan Suriye Milli Konseyi’nin (SNC) deneme ve yanılmalarında açıkça görülmektedir. SNC Türkiye ve Katar gibi bölge ülkeleri ile yakın ilişkileri olan sürgündeki muhalifler tarafından domine edilirken Suriye içinden temsilciler az sayıda kaldı. Kişisel ve ideolojik farklılıklar üyelerinin kızgınlığı pahasına Burhan Galyun liderliğindeki SNC yetkili komitesinin politik kartlarını göğsüne yakın tutmasına yol açtı. Suriye’nin Dostları konferansları ile birlikte yapılanlar da dahil yapılan çok sayıda SNC toplantısı Esad sonrası döneme geçiş için kararlar almada ve kurumlar oluşturmada başarısız oldu. SNC içindeki ve dışındaki şahıslar kendi insiyatifleri ile iş yürütmeye devam ederek konseyin etkinliğini iyice sulandırdılar. Devrim sürdükçe Suriye içindeki Esad’ın zulmünü büyük oranda göğüsleyen gruplar SNC’nin yardım ve müdahale için Batı ülkelerinde lobi yapma beceriksizliğine öfke duymaya başladılar. SNC’nin Suriye sınırlarında mültecilerin sığındığı alanlarda kurumsal varlığının olmaması Suriye’deki muhaliflerin SNC’yi havaalanı VIP salonları ve otel lobisi muhalifleri olarak nitelendirmesine yol açtı. Hatta önde gelen bir SNC üyesi yazarlardan birine SkyTeam havayolu birliğindeki konumunun dünyadaki en yükseklerden biri olduğunu söyleyerek böbürlendi. (SkyTeam Air France, Alitalia, Aeroflot, Delta vb havayollarının oluşturduğu bir havayolu ittifakıdır. Türk Hava Yolları Star Alliance üyesidir. – Çeviren) Ana parçalarından biri olan Müslüman Kardeşler’le ilişkileri ve diğer katkıları ile SNC’yi kısmen finanse eden Türkiye ve Katar’ın lobi çalışmalarından dolayı Amerika SNC’yi destekledi. Konsey Amerika’nın diplomatik planında önemli rol oynadı: Yemen’de Ali Abdullah Salih’in iktidarı terketmesi gibi müzakereli bir çözüme ulaşmak için Baas rejimi ile yakın ilişkileri olan BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya ve Çin’i ikna etmek. Ondan sonra üst düzey Esad rejimi askeri ve siyasi figürleri bir geçiş dönemine liderlik edecek, bu esnada birleşik bir yapıya kavusacağı ümit edilen sürgündeki SNC Suriye’ye dönerek adil ve özgür seçimlerde iktidar için yarışacaktı. Bu plan çıkmazda yok oldu. Yüzeysel bakıldığında sorun Rusya ve Çin’in Esad’ın açıkça gitmesinin belirtildiği bir plana onay vermemesi, Washington ve Bati’nin ise Esad’a kısmen de olsa kontrol vererek geçiş sürecini manipüle etmesinin altına imza atmamasıydı. Ancak derinlerdeki sebep Güvenlik Konseyi üyelerinin Suriye üzerinde üstesinden gelinemeyecek çatışan çıkarlara sahip olmasıydı. Kofi Annan’ın Suriye için 6 aşamalı planı ateşkesi sağlamada ve rejim güçlerinin şehir merkezlerinden çekilerek politik sürece bir şans tanımasını sağlamada başarısız olunca giderek artan sayıda muhalif kendilerini savunmak ve Esad’ı devirmek için silaha sarılmaya başladı. 2012 başlarında silahlı muhalefet üssel bir hızla büyürken SNC kilitlenmiş durumda kalmaya devam etti. Burhan Galyun yetkilerini selefi Abdulbasit Seyda’ya devrettikten sonra da yetkili komitesi ile üyeleri arasında gerginlikler sürdü. Ancak SNC üyesi Riyad Seyf kendi insiyatifi Suriye Milli İnsiyatifi’ni (SNI) başlatıp SNC başka bir organizasyonun içinde kalma tehlikesi ile karşılaşınca konsey sonunda içine Suriye’den daha fazla üye almaya karar verdi. SNC’nin Kasım 2012’de Doha’da gerçekleştirdiği zirve sandalyelerinin yüzde 40’ı SNC’ye ait olan Suriye Devrim ve Muhalif Güçleri’ni (SOC) doğurdu. Aralık 2012’de Marakeş’deki Suriye’nin Dostları konferansında SOC’un Suriye halkının meşru temsilcisi olarak tanınması sivil muhalefetin ve Esad karşıtı uluslararası koalisyonun evriminde önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak SOC sürgündeki Suriyeliler, seçilmemiş Suriyeli konsey üyeleri ve bazı yerel ileri gelenlerde oluşan test edilmemiş bir kurumdur. Perde arkasında uluslararası camia ülkedeki muhalif gruplara yardımların ulaştırılmasında tek kanalın SOC olmasını düzgün bir biçimde işlemesi şartıyla taahhüt etti. SOC çeşitli yerel sorunlarla ve Esad sonrası idari meselelerle ilgilenmek için komiteler kurmayı başarmışsa da Suriye muhalefetindeki güçlü ayrılıkların üstesinden gelip gelemeyeceği belirsizdir. Fikir ayrılıkları sadece sürgündekiler yada sürgündekiler ve ülke içindekiler arasında değil, maalesef Suriye içindeki gruplarda da yaygındır. Şehirli ve köylü, fakir zengin, dindar seküler, mezhep ve mezhep sınıfları arasındaki tarihi ayrılıklar her eyalet, bölge ve semtte birbiri ile rekabet eden yerel koordinasyon komiteleri, bölgesel konseyler ve devrim konseylerinin kurulmasına yol açtı.1 Devrimin protesto aşamasında (Mart-Kasım 2011) siyaseten ön planda olan bu organizasyonlar artık çoğunlukla insani yardım faaliyetleri ve yerel idari belediyecilik işlerini sürdürmekle ile meşgul olmaktadır. Sahadaki zor durum sivil kontrolüne elverişli değildir. Rejimin vahşi baskısından kurtulmak için aktivistler muhaliflerin kontrolü altındaki alanlarda Özgür Suriye Ordusu (OSO) taburları (ketibe) veya tugayları (liva) etrafında toplanmıştır. Bu sebeple ülkedeki muhalefet giderek tuzlu hale gelmektedir – bölgelerde savaşın gidişatına bağlı olarak faaliyet gösteren sivil ve askeri unsurların bir karışımıdır. Bazı bölgelerde sivil yapılar silahlı mücadelenin öncesine dayanmaktadır, diğerlerinde ise askeri birimler tarafından oluşturulmuştur.

Yüksek Askeri Konsey

Resmi olarak SOC silahlı bir grup içermemektedir. İyi bilinen ancak rapor edilmeyen şey ise Doha’daki bu toplantının yakınlarda Askeri Konsey kurmak için sessizce düzenlenen başka bir toplantı ile tesadüf ettiğidir. Bunu muteakiben Katar ve Suudi Arabistan silahlı gruplara nasıl yardım edeceklerini müzakere ettiler, bu şekilde 7 Aralık 2012’de Türkiye’nin Antalya şehrinde Yüksek Askeri Konsey’in (SMC) kuruluşunun yolu açılmış oldu. 260 üyenin hazır bulunduğu 30 kişilik konseye General Salim İdris’in oybirliğiyle başkan seçilmesi silahlı grupları ehlileştirmek isteyen Katar ve Suudi Arabistan’ın büyük etkisi bulunduğuna işaret ediyor. SMC silahlı grupları destekleyen geçmişteki iki ağın birleşimidir: Suriye’nin beşe bölünmüş Suud destekli bir bölümü (kuzey, güney, doğu, batı-merkez ve Humus) ve Katar destekli 17 üyeli Eyalet Askeri Konseyi. İlk bakışta SMC iyi organize edildiği ve emir-komuta zincirine sahip olduğu için muhalifleri silahlandırmak için her yabancı hükümetin rüyası olan uyumlu ve doğrusal bir muhalefet gibi görunmektedir. Beş cephenin her biri bir yardımcı, beş departman (operasyon, istihbarat, tedarik ve ekipman, idare ve finansman, geçici adalet), iki komite (silahlanma ve finansman) ve altı cephe temsilcisine sahiptir. Yapı Suriye’ye ölümcül yardımları ve sivil meselelerle alakalı adalet gibi yardımları kaldırabilme kapasitesine sahiptir. Ancak politik olarak SMC Suriye ordusundan saf değiştiren seküler askerlerle sınırlı değildir, Kuzey Afrika ve Körfez ülkelerindeki bağışçı şahıslar tarafından finanse edilen, 2012 yılı boyunca ülkenin her yerinde ortaya çıkan daha milliyetçi eğilimli Selefi grupların temsilcileri de katılmaktadır. Mesela SMC’nin Kuzey Cephesi komutanı Albay Abdulbasit el Tavil İdlib merkezli Kuzayif el Hak tugayının lideridir, Ahraru’ş Şam ile çalışmıştır ve Selefilerle olan bağlantıları sebebiyle ılımlılar tarafından kendisine şüphe ile bakılmaktadır.2 Cephenin finans komitesi de Selefilerle bağları olan Ahmed Ubeyd ve ana Selefi gruplardan Sukur eş-Şam’ın komutanı Ahmed İsa Ebu İsa tarafından yönetilmektedir. Sukur eş-Şam ayrıca Suriye İslami Hürriyet Cephesi’ne (SILF) liderlik etmektedir, SILF daha ılımlı olsa da Suriye’de bir İslam devleti kurulmasını savunmaktadır. Ancak Kuzey Cephesi’nin kalan üyeleri çoğunlukla milliyetçi ve seküler eğilimlidir. Selefilerin güçlendiği bölgeler Selefi şahıslar tarafından temsil edilmektedir ve SMC lider kadrosuna benzer bir dağılım izlemektedir. Doğu Cephesi’nin başkan yardımcısı Saddam Cemil aynı zamanda Allahu Ekber Sancağı birliğini kuran bir Selefidir. SMC savunucuları bu bölgelerdeki Selefilerin konseye dahil edilmesinin bir zorunluluk olduğunu ve silahlı muhalefetteki Selefileri kontrol altında tutmak için yapılan bir teşebbüs olduğunu ileri sürüyorlar.3Ancak Selefilerin dahil edilmesi bir yük de olmuştur, özellikle Batılı hükümetler muhaliflerin kontrolündeki alanlarda Selefilerin hızla büyümesinden ve Nusret Cephesi, Irak-Şam İslam Devleti (ISIS) gibi aşırı cihadi hareketlerle koordineli hareket etmelerinden dolayı endişelenmektedir. Şekil 6- Yüksek Askeri Konsey’in Yapısı Batı Yardımı ve Selefiler SMC’ye verilen ve Nusret Cephesi’nin eline geçen herhangi bir Batı yardımı sadece sağlayıcı ülkelerin terör kanunlarını ihlal etmekle kalmayacak, bu ülkelerde muhalefete yardımın tamamıyla kesilmesi yahut yardımı imkansız kılacak yeni düzenlemelerin yapılmasıyla sonuçlanacak tepkilere yol açacaktır. Bununla birlikte, gerçek şudur ki Batı yardımının belli bir kısmı kesinlikle Nusret Cephesi’ne sızacaktır. Yabancıların sağladığı silahlarla alakalı ihtiyat telkin eden bir hadise vardır. Aralık 2012’de Suudiler gizlice Hırvatistan’dan silah satın aldılar ve Ürdün’ün kuzey sınırından Suriye’ye göndermeye başladılar.4 Amaçlardan biri muhtemelen muhalefetteki seküler ve milliyetçi unsurları güçlendirip radikal İslamcıların yükselişini önlemekti (Suud rejimi dindardır ancak El Kaide’nin hedefinde olduğu için Riyad El Kaide ile mücadele için büyük çaba sarfetmektedir). Gönderilen silahlara ne olacağını görmek için bir deneme transferi de olabilirdi. Eğer bu gerçekten bir deneme programı idiyse, sonuçların -özellikle de orijinal plana muhtemelen imza atmış olan Washington’da- programa devam etmek için pek bir heves bıraktığı söylenemez. Silahları Brown Moses bloğu için takip eden Eliot Higgins Hırvat silahlarını teşhis etti ve daha militan unsurların eline geçtiğini doğruladı.5 Washington açısından daha da endişe verici bir şekilde silahların bir kısmının son durağı Nusret Cephesi’ydi.6 Mart ortasında Nusret Cephesi Hırvat silahları kullanırken çekilmiş resimleri gösteren iki açıklama yayınladı.7 Beyanatlarda Ocak, Şubat ve Mart operasyonlarının ilan edilmesi Nusret Cephesi’nin silahları ülkeye sokulmasından sonra bir ay gibi çabuk bir sürede ele geçirdiğini gösteriyor. Raporlarda SMC’nin bir parçası yahut işbirliği içinde olan milliyetçi/seküler birliklerden bahsedilmesine rağmen medya hesapları silahların SMC kanalları vasıtası ile iletilip iletilmediğini belirtmedi.8 Özetle Hırvat silahlarından edinilen tecrübeler Amerika ilımlılara veya İslamcı olmayan muhaliflere silah sağlamaya karar verdiği takdirde bu silahların yalnızca Amerikan destekli savaşçılarla sınırlı kalmayacağını söylemektedir. Hırvat silahları endişe verici tek işaret de değildir. SMC’nin Güney Cephesi liderlerine üstünkörü bir bakışta –bazılarının Hırvat silahlarının temininde rol oynadığı iddia ediliyor- görünürde Selefi yoktur, bu ise silahların Selefi olmayanlar eliyle de sızabileceğini göstermektedir.9 Bu hadise -en azından şu anki yapısıyla- SMC’nin Washington’un Suriye muhalefetini desteklerken eş zamanlı olarak Nusra ve ISIS gibi aşırı unsurları izole etme hedefini yerine getirebilme kabiliyeti hakkında soru işaretleri doğurmalıdır.10
Şekil 7- Nusret Cephesi savaşçıları Hırvat silahlarıyla
Temkinli Orta Yol

SMC ve Suriye muhalefeti hakkında bilinmeyenlerin çok olduğu göz önüne alındığında Washington Dışişleri Bakanı John Kerry Mart 2013’te organizasyonun genişlemesini ilan ettiğinden beri SMC’nin içinde birlikte çalıştığı Selefi olmayan üyeler vasıtası ile daha fazla askeri yardım göndermelidir. Bu kişilerin içinde en çok bilinenleri arasında Halep Askeri Konseyi başkanı Albay Abdulcabbar Akidi11 ve İdlib Askeri Konseyi başkanı Afif Süleyman bulunmaktadır. Amerikan hükümet yetkililerinin kayıtdışı açıklamalarına göre bu kişiler ve tedarik hatları Gaziantep’teki12 SOC Yardım Koordinasyon birimi ile koordineli çalışarak ölümcül ve insani yardımları ulaştırma konusunda güvenilirliklerini ispatlamıştır. (Yazar Albay Akidi’nin Minnig havaalanında ISIS komutanı Ebu Cendel ile basın toplantısı düzenlemesini unutmuş görünüyor- Çeviren). Amerika’nın sağladığı insani yardımlar da tıpkı ölümcül yardımlar gibi Nusret Cephesi ve ISIS benzeri Amerika’nın terörist olarak tanımladığı organizasyonların eline geçmeme şartına tabidir. Bu hatlar vasıtası ile insani ve silah yardımlarını artırmak Selefilerin zararına ılımlıları güçlendirecek ve uzun vadeli Amerikan menfaatlerine aykırı olarak Esad’ı devirdikten sonra Suriye ve Levant’ta İslam devleti kurmak isteyenleri zayıflatacaktır.

Makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etmiştir.
YARIN: 3. KISIM: İKİ CİHADİ GRUBUN PROFİLİ: NUSRET CEPHESİ VE AHRARU’Ş ŞAM
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt