Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Suriye muhalefeti(analiz)

Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Küresel Haber, Suriye hakkında yeni yazılmış bir raporu ilginize sunuyor. The Washington Institute için yazılmış bu bilgilendirici raporu Ekrem Yılmaz sitemiz tercüme etti. Üç gün boyunca devam edecek yazı dizisinin birincisini bugün sizlere sunuyoruz:



SURİYE ASKERİ MUHALEFETİ: NE KADAR ETKİLİ, BİRLEŞİK VE RADİKAL?
Akademik Bir Rapor

The Washington Institute

Yazarlar: Jeffrey White, Andrew Tabler ve Aaron Y. Zelin


İçindekiler:
Giriş: Soruyu Sormak. Yazar: Patrick Clawson
1. Kısım: Sahadaki Askeri Muhalefet. Yazar: Jeffrey White
2. Kısım: Muhalefetin Birliği ve Batı Desteği. Yazar: Andrew Tabler
3. Kısım: İki Cihadi Grubun Profili: Nusret Cephesi ve Ahraru’ş Şam. Yazar: Aaron Zelin.

GİRİŞ: SORUYU SORMAK
Yazar: Patrick Clawson

Suriye muhalefetine yardIm edilip edilmemesi yahut yardımın nasıl olması gerektiği Washington siyaset çevrelerinde oldukça tartışıldı. Bu çalışma silahlı muhalefetin karakteri hakkında sahip olduğumuz bilgileri tartışmaya açıyor: Sahadaki etkinlikleri, cihadi Selefilerin oynadığı roller ve siyasi muhalefet ile olan ilişkileri bu çalışmada ele alınıyor.
Jeffrey White savaşın gelgitlerini keşfediyor. Bir yenişemezlikten ziyade savaş muhaliflerin hızla ilerledikleri dönemlere ve rejimin kendini toparlayıp saldırıya geçtiği zamanlara sahne oldu. Bu değişken durumun devam etmesi muhtemeldir. White askeri muhalefetin güçlü ve zayıf yanlarını inceleyerek net bir sonuca ulaşıyor: Muhaliflerin ilerlemesini engelleyen sebeplerin içinde ağır silah eksikliğinden fazlası vardır. Yetersiz lojistik, zayıf komuta yapıları, derin ideolojik ayrılıklar ve siyasi muhalefetten ayrışmalar da muhalifleri etkiliyor.
Aaron Zelin iki ana Selefi cihad grubunun profilini çıkarıyor: Nusret Cephesi ve Ahraru’ş Şam. Zelin cihadilerin yükselişini sadece yabancı bağışçıların cömertliğine değil, ayrıca ülke çapındaki koordinasyon kabiliyetlerine ve kontrol ettikleri alanlardaki etkili idarelerine bağlıyor. Bununla birlikte başka yerlerdeki cihadçılardan edinilen tecrübeler –belki en açık olarak Yemen’de- ne kadar etkili ve dürüst olurlarsa olsunlar, tahammülsüzlük ve sosyal kısıtlamalarının uzun vadede normal hayata dönmek isteyen Suriyelileri yabancılaştıracağını göstermektedir. (Yazar Clawson bu iddiayı ortaya atmakla birlikte Aaron Zelin analizinde Nusret Cephesi ve Ahraru’ş Şam gruplarının baskıcı olduğundan değil, aksine insanların yaygın beğenisini kazandığından bahsetmektedir – Çeviren).
Andrew Tabler sahadaki savaşçıları kontrol edecek birleşik bir politik sistem oluşturmak için Suriye muhalefetine yapılan dış baskıları ele almaktadır. Belki arzu edilen birşey olmasına rağmen, böyle bir sivil kontrolü Suriye toplumunun bölünmüş karakteri ile uyuşmamaktadır. Tecrübeler göstermiştir ki bölgesel savaşçı grupları yaptıkları yardımların istemedikleri grupların eline geçtiğini gören dış bağışçıların tepkilerine aldırmaksızın birbirleri ile önemli ölçüde işbirliği yapmaktadır.
Sonuç kısmı ihtiyatlı bir orta yol için öneride bulunmaktadır: Diplomatik bir çözüm için girişimlerde bulunurken muhalefete askeri ve siyasi yardımda bulunmak, Beşşar Esad’ın en öldürücü silahlarını kullanmasını engellemek ve sivillerin gelişigüzel katledilmesinin önüne geçmek.

1. KISIM: SAHADAKİ ASKERi MUHALEFET

Yazar: Jeffrey White

Suriye askeri muhalefeti gelişmekte olan bir güçtür. Muhalefet isyan boyunca büyük ölçüde evrildi ve iç savaş devam ettiği sürece de değişmeye devam edecektir. Başlarda iptidai silahlara sahip kasap, fırıncı gibi amatör savaşçılar ve saf değiştiren askerlerden oluşan silahlı muhalefet zaman içinde Suriye’nin önemli bir kısmında toprak ele geçirip ellerinde tutmayı başaran ve rejimin mevcudiyetini tehdit eden önemli bir güce dönüştü.
Rejim ise başlarda büyük avantaja sahipti ancak sendelemeye başladıktan sonra muhaliflerin meydan okumasına ayak uydurdu. Rejimin mi muhaliflerin mi galip geleceği hangisinin değisen şartlara hızlı ve etkili olarak uyum sağlayacağına bağlıdır.

Savaşın Genel Seyri
Savaşın boyutları ve şiddeti artıp rejim savaşmanın etkili yollarını buldukça muhaliflerin karşılaştığı zorluklar arttı. Başarılı olmak için muhalifler rejimin ateş gücü avantajı ile rekabet etmek (topçu, hava gücü, zırhlı araçlar), ana güç noktalarını ele geçirmek, taarruzlarına cevap vermek ve rejimin yeni savaş metodlarına uyum sağlamak durumundadır. Muhalifler büyük bir kararlılıkla savaşsa da artık ara sıra uçak düşürmek ve tecrit edilmiş rejim pozisyonlarını ele geçirmek yeterli değildir. Taarruz ve savunma amaçlı daha büyük ve kompleks operasyonlar planlayıp uygulamak, rejim saldırılarını durdurmak ve güç noktalarını ele geçirmek için ağır silahlar ve güç toplamak, birliklerine tedarik sağlamak için ek ağır silahlar ele geçirmek zorundadır.
Birinci yıl: Savaşın Mart 2011’den yaza kadar süren ilk aşamasında rejim güçleri bir karşı koymayla karşılaşmadan silahsız göstericilere operasyonlar düzenledi. Silahlı direniş 2011 yazında başladı ve Ocak 2012’ye kadar büyük bir tehdit haline geldi. İsyanın ilk zamanlarında rejim silahsız sivillere ve sonra silahlı muhaliflere karşı ağır silahlar (topçu ve zırhlı araçlar) kullandı. Rejim 2012 başlarında Şam kırsalı ve Humus’daki direniş merkezlerinden muhalifleri atmak için büyük operasyonlar düzenledi.
Rejimin 2012 kış taarruzundan sonra muhalifler daha da güçlü bir askeri tehdit olarak ortaya çıktılar. Bahar ve yaz aylarındaki muhalif saldırıları Kuzey Suriye’nin (İdlib, Halep ve Rakka eyaletleri) ve Deyri Zur’un büyük bölümünü kontrolleri altına almaları ile sonuçlandı. Hatta Şam yakınlarındaki bölgeler bile ya muhalif kontrolü altına girdi yahut tartışmalı toprak konumuna geldi. Rejim savaş uçakları ve karadan karaya füzelerle cevap verdiyse de 2012/2013 kışında muhalifler İdlib, Rakka, Halep ve Deyri Zur’un büyük kısımları ile Humus’un bazı bölgelerini halen ellerinde tutuyorlardı. Muhalifler Şam merkezinde savaşıyorlardı ve Şam kırsalında güçlenmişlerdi, Kuneytra, Deraa ve Haseke eyaletlerinde topraklar ele gecirmiş, Hama’da rejimle savaşıyorlardı. Muhalifler Lazkiye’de ve Alevilerin kalbinde bile rejimle savaştılar ve kuzey Lazkiye’yi kontrol ettiler. Sadece Tartus ve Suveyda’da rejim kontrolü tartışmasızdı.
Muhaliflerin bu süredeki başarısını bazı faktörler etkiledi. Bu faktörlerden biri savaş kudretindeki artmaydı, bunun sebepleri arasında savaşçı birim ve personel sayısındaki artış, rejimden ele geçirme yahut ithal etme yoluyla önemli miktarda silah ve cephane temin etme, ve rejimden ağır silahların ele geçirilmesi sayılabilir. Başka bir faktör sivil araçlara ağır silahlar monte edilerek hareketli birimlerin geliştirilmesiydi. Kurumsal olarak muhalifler birbirinden bağımsız ve yerel güçlerden çok sayıda taburu içine alan daha büyük, kabiliyetli birleşik gruplara ve ideolojik tabanlı geniş coğrafi alanlara yayılan “savaş koalisyonları”na dönüştüler. Hava üsleri ve askeri tesisleri ele geçirmek gibi spesifik hedeflere ulaşmak için çoğunlukla savaş koalisyonlarının müdahil olduğu birleşik güçlerle isimli operasyonlar düzenlemeye başladılar.
Muhalifler aksiliklerle karşılaşsa da bu trendler ve kazandıkları savaş tecrübesi rejim tesislerini ele geçirmelerini, rejime büyük zayiat verdirmelerini ve toprak kazanmalarını sağladı. Bu esnada rejim güçleri özellikle taarruz yeteneğinde azalma yaşadı, buna cevap olarak rejim düzensiz ve yardımcı güçlerden faydalanmaya başladı ve Ulusal Savunma Güçleri adı altında organize etti (Şii milisler ve Şebbiha militanları kastediliyor.- Çeviren).
2012 baharına kadar savaş Suriye’nin çoğuna yayılmıştı. Taraflardan birinin kontrolü altında olmak yerine geniş topraklar kontrol için rekabet edilen alanlardır ve iki tarafın da açık bir avantajı yoktur. Savaş çok daha karmaşık ve şiddetli hale gelmiş, iki tarafın da zayiatları ve rejimin ağır silah kayıpları büyük ölçüde artmıştır.

2013 Baharı ve Yazı: 2012 baharı ile 2013 baharı arasında isyan yükselen suya benzetilebilir. Direniş muhalif ve rejim güçlerinin sahada dağılımlarına bağlı olarak bazen hızlı, bazen daha yavaş biçimde Suriye genelinde geniş alanlarda kontrolünü artırdı. Birkaç eyalette rejim güçleri muhalif okyanusu içinde bazı adacıkları kontrol etmeyi başardılar.
Ancak 2013 baharında rejim dalgayı geri çevirmeye başladı ve isyan geriliyor mu sorusunun sorulmasına yol açtı. Savaş açıkca geçiş dönemindeydi. Rejim muhaliflerin Şam eteklerinde olduğu tehlikeli Kasım-Aralık 2012 dönemini atlatmış, saldırıya geçerek Kusayr’da önemli bir zafer kazanmış, Humus, Şam kırsalı, Deraa ve İdlib’de de küçük çaplı kazanımlar elde etmişti.
Rejim diplomatik korunma, silah, cephane, danışmanlar ve Hizbullah’ta olduğu gibi doğrudan askeri müdahale için Rusya, İran ve Hizbullah’ın sarsılmayan desteğinden faydalandı. Bu yardımlar olmaksızın rejimin düşüş trendi devam edecek, muhtemelen de hızlanacaktı. Mayıs 2013’ten itibaren rejim kaybettiği toprakları geri almak için Kusayr kurallarını uygulamaya başladı.

Kusayr Kuralları:
- Güvenilir ve etkili bir savasşçı güç oluşturmak için düzenli, düzensiz ve müttefik birimleri bir araya toplamak.
- Muhaliflerin destek almasını, tedarik ve kaçış yollarını kesmek için bölgeleri tecrit etmek.
- Muhaliflerin savunmasını zayıflatmak ve kapalı kalan sivillerin izdırabını artırmak için hedef alınan bölgeleri varolan tüm araçlarla bombalamak.
- Hedef bölge muhaliflerin ileri karakollarını içeriyorsa savunmacıları sıkıştırmak için bunları içeri doğru sürmek.
- Anahtar bölgeleri ele geçirmek için müteaddit saldırılar düzenleyerek isyancıların stoklarını tüketmek ve zayiat verdirmek.
- Rejimin ateş gücü avantajı ve operasyon koordine etme kabiliyetini kullanmak.

Şu anki askeri durum
Aşağıda belirtilenler şu anki durumu geniş biçimde özetlemektedir:
- Savaşın artan mezhepçi tabiatı, Şiiler ve Alevilerin Sünnileri karşılarına alması.
- İki tarafta da artan ve önemli hale gelen yabancı varlığı.
- Ağır silahların iki tarafça da artan oranlarda kullanılması.
- Rejimin hem askeri hem sivil hedefleri vurmak için hava, topçu ve füze ateşini kullanmaya devam etmesi.
- İki tarafında yüksek tempolu bir savaş yürütme kabiliyetini sürdürmesi.
- İki tarafın da savaş zayiatlarında artış.
Bahar sonu ve yaz başlarında meydana gelen hadiseler çatışmanın bölgesel tabiatının değişmekte olduğunu göstermektedir. Rejimin Kusayr saldırısı Humus eyaletini ele geçirmek için tasarlanmış gözükmektedir. Müttefik güçleri ile birlikte yapılan saldırılardan sonra rejim Telkala’yı ele geçirdi ve Humus’ta kısmi bir başarıya ulaştı. Şam ve Deraa’daki rejim saldırıları, Şam ve güney bölgelerini emniyete alıp Alevi sahil bölgesine giden yolu ele geçirme planının yürütüldüğünü gösteriyor.
Muhaliflerin Kusayr’a cevabı da normalden büyük oldu. Doğu Hama eyaletindeki muhalifler rejim güçlerini oldukları yerde çakılı tutmak ve Humus eyaletinde kullanılmalarını önlemek için Tek Vücut operasyonunu başlattı, Halep ve Rakka’dan birimler Kusayr’daki muhalifleri güçlendirmek için oraya hareket etti. Ağustos’ta Lazkiye’ye saldıran İslami koalisyon Suriye’nin diğer bölgelerinden savaşçı birimleri getirdi. Ancak muhalifler Suriye savaşının geneli için bir genel plana sahip görünmüyorlar. Ne Özgür Suriye Ordusu komutası ne de savaşçı koalisyonlar ulusal çapta operasyonları koordine etmiyorlar. Ortak bir hedefi paylaşıyorlar, rejimi sona erdirmek, o kadar.
Muhalifler bahar aylarında aksamalarla karşılaşmış ve büyük lojistik ve organizasyon eksiklikleri olsa da halen önemli bir askeri gücü ve rejime önemli bir tehdidi temsil etmektedirler. 2012 baharında rejimin başarılarından geri gelip savaşı kalbine götürdüler. Bazıları muhalifleri gözden çıkarıyorsa da bunun için çok erkendir. Rejim için Şam’dan Halep’e giden yol çok uzundur, Rakka ve Deyri Zur ise daha da uzaktır. Muhaliflerin Lazkiye’deki başarıları ve Ağustos’da kuzeydeki Minnig askeri üssünü ele geçirmeleri muhaliflerin halen bazı şartlar altında rejime büyük tehdit oluşturduğunu göstermektedir.
Muhaliflerin Silahları
Suriye muhalefeti artık hafif silahlarla silahlı değildir. Birçok askeri birim ağır makinali tüfekler ve uçaksavarlar, havan topları, geri tepmesiz tüfekler, top ve roket fırlatıcılarına sahiptir. Bazı gruplar tank, BMP zırhlıları, IFV zırhlı piyade savaş araçları, tanksavar füzeleri, orta menzilli toplar ve birkaçı da omuzdan fırlatılan karadan havaya füzelere (MAN-PADS) sahiptir. Bu silahları rejim stoklarından ele geçirdiler ve artan bir etkinlikle rejime karşı kullanmaktalar.
Muhaliflerin elindeki bazı ağır silahlar:

Zırhlı savaş araçları: T-55, T-62, ve T-72 tankları ile BMP ve IFV zırhlı araçları.
Topçu ve dolaylı ateş silahları: 122 mm, 130 mm ve 152 mm saha topları; 82mm, 120mm ve 160 mm havan topları; 107 mm, 122 mm ve çok çesitli “kendi imalatları” (DIY) topçu roketleri.

Uçaksavar silahları: 12.7 mm ve 14.5 mm ağır makinalı tüfekler; 23 mm (ZU-23 ve ZSU-23/4 “Shilka”) ve 57 mm uçaksavar; MAN*PADS (SA-7/16/24 ve Çin üretimi FN-6).

Tanksavar silahları: AT-3 Sag*ger (Malyutka), AT-4 Fagot, AT-5 Spandrel (Konkurs), Metis-M, Milan, AT-14 (Kornet) ve Çin üretimi HJ-8 güdümlü tanksavar füzeleri (ATGM); RPG-7, RPG-22, RPG29 roketleri; M-79, SPG-9, B-10 ve M- 60 geri tepmesiz tüfekleri (RCL).

Birçok video muhalifleri top, uçaksavar, havan topu ve tank cephanesi ele geçirirken göstermektedir. Hem silah hem de cephanenin ele geçirilmesi bu silahların savaşçı birimlere entegre edilmesini sağlamaktadır. Tipik bir muhalif birimi hafif silahlara ek olarak araca monte edilmiş Docka veya ZU-23 silahına sahiptir, bu rejim piyadelerine karşı önemli ateş gücü sağlamakta ve sınırlı bir uçaksavar görevi görmektedir. Havan topları ve bazen iki-dört havan topu bataryası artık muhalif birimlerinde görülmekte, ayrıca rejimden ele geçirilen 122 mm Grad roketleri de rejim tesislerine karşı kullanılmaktadır. Bu silahlara sahip olan birimler rejim güçleri ile daha uzak mesafeden ve daha öldürücü bir şekilde çatışma imkanı bulmaktadır.
Ocak 2013’te muhalifler çoğu Hırvat kökenli olduğu rapor edilen büyük miktarda tanksavar silahı elde ettiler. Bu Yugoslav tasarımı M79 roket fırlatıcıları ve M60 geri tepmesiz tüfekleri tüm muhalif gruplar tarafından etkili olarak kullanıldı ve Suriye’nin çoğuna yayıldı. Ancak bu silahların benzersiz cephane türü savaşta kullanılmaya devam edilmeleri için tedariğin sürdürülmesini gerektirmektedir.
Son olarak muhalifler ev yapımı silahları üretme kapasitesine ulaştılar. Bu kulübe endüstrisi 120 mm havan topları, top roketleri de dahil olmak üzere çok çeşitli silah ve cephaneyi imal etmektedir. Bu silahların isabet oranı ve öldürücülüğü, dolayısıyla askeri kullanışlılığı değişmektedir ancak muhaliflerin ateş gücüne katkı yaptığı gerçektir.
Ağır silahların ele geçirilmesi rejimin bu silahları ve hava gücünü kullanmaya devam etmesi, ve eyaletlerde kontrol sağlamak için iyi savunulan yerel muhitleri kullanmasına bir cevaptır. Ağır silahların muhaliflerce kullanılması başarıları ile orantılı olmuştur ancak savaşçı oluşumların büyümesi, artan koordinasyon ve muhasara durumlarında çatışmayı haftalarca sürdürebilme gibi diğer faktörler de bu başarıda etkili olmuştur.
Ayrıca ağır silahlar muhaliflerin ateş gücünü rejiminkiyle eşitlememiştir. Muhalifler hala iyi savunulan ve hava gücü ve topçu ateşi ile desteklenen yerleri ele geçirmede ve kararlı bir rejim saldırısı altındaki yerleri savunmada zorluk yaşamaktadır. Ağır silahlardan tam ölçüde faydalanamamaları organizasyon ve komuta zayıflıkları, cephane miktarı ve dağılımı, silah ve ateş gücünün yoğunlaştığı yerler ve istihbarat gibi durumlara atfedilebilir.

Muhaliflerin Savaş Kalitesi
Muhalif güçlerin savaşma kalitesindeki büyük değişkenlik performanslarında dengesizliğe sebep olmuştur. Çoğunlukla İslamcı savaşçılardan oluşan bazı birimlerin yüksek cesaret, motivasyon, saldırganlık, uyumluluk, disiplin ve bir derece askeri yetenek sahibi olduğu görülmektedir, bu birimler muhaliflerin rejim tesislerini zaptetmelerinde anahtar rol oynayarak savaşta bir avantaj sağlamıştır. Diğer birimler daha az kabiliyetlidir. Çoğu çatışma tipinde İslamcı savaşçıların daha etkili olduğu gözlenmektedir.



Çatışma Türü
[TD="width: 125"]Örnekler
[TD="width: 125"]Başlatanın Riski
[TD="width: 125"]İslamcı Etkinliği
[TD="width: 125"]Özgür Ordu Etkinliği


[TD="width: 125"]DOLAYLI ATEŞ
[TD="width: 125"]ROKETLER, HAVAN TOPLARI, TOPLARI
[TD="width: 125"]DÜŞÜK
[TD="width: 125"]DÜŞÜK-ORTA
[TD="width: 125"]DÜŞÜK-ORTA


[TD="width: 125"]DOĞRUDAN ATEŞ
[TD="width: 125"]HAFİF SİLAHLAR, TANKSAVAR SİLAHLARI, PUSU, KESKİN NİŞANCI
[TD="width: 125"]ORTA
[TD="width: 125"]ORTA-YÜKSEK
[TD="width: 125"]DÜŞÜK-ORTA


[TD="width: 125"]YAKIN ÇATIŞMA
[TD="width: 125"]DOĞRUDAN TAARRUZ, ŞEHİR SAVASI
[TD="width: 125"]YÜKSEK
[TD="width: 125"]ORTA-YÜKSEK
[TD="width: 125"]DÜŞÜK-YÜKSEK


[TD="width: 125"]UZAK ÇATIŞMA
[TD="width: 125"]MAYINLAR, BUBİ TUZAKLARI, EV YAPIMI PATLAYICI CİHAZLAR
[TD="width: 125"]DÜŞÜK
[TD="width: 125"]YÜKSEK
[TD="width: 125"]ORTA



Genel olarak muhalifler bölgeyi bildiklerinden, çoğunlukla kendi şehirlerini savunduklarından ve gizlenebildiklerinden savunma savaşında daha etkili görünüyorlar. Daha fazla askeri beceri gerektiren ve askeri personelin düşman ateşine maruz kaldığı saldırı savaşlarında daha az etkili görünüyorlar. Bu göreceli saldırı zafiyeti rejim topçusu ve hava saldırılarının muhalifleri püskürttüğü hava üsleri gibi askeri tesislere yapılan saldırılarda çatışmanın haftalarca uzamasına yol açabilmektedir.
Muhaliflerin Taktikleri
Muhaliflerin operasyonel becerileri iyileşen taktiklerle gelişmektedir. Taarruz anlamında muhalifler önemli rejim üslerini (hava üsleri, harp okulları, karargah ve kışlalar, hava savunma alanları) muhasara etmekte, tecrit ederek bombardıman altına almakta ve son olarak saldırmaktadır. Bu taktiklerin etkili olduğu ortaya çıkmakla birlikte çok yavaş olduklarından zaman zaman rejimin kuşatmayı yarmasına veya kuşatılan birimlere destek göndermesine sebep olmuştur. Muhaliflerin sıklıkla gercekleştirdiği rejim kontrol noktalarına saldırılar daha kolaydır ve genelde başarılı olmaktadır. Bu saldırılar rejim güçlerini sürekli yıpratmakta ve muhaliflere silah ve cephane sağlamaktadır.
Ağır silahların ele geçirilip birliklere entegre edilmesi operasyonları kolaylaştırmaktadır. Muhalifler tank, saha topları ve uçaksavarları kuşatmalarda doğrudan çatışmalarda kullanmış, roket, havan topları ve saha topları gibi dolaylı ateş silahlarını ise giderek artan biçimde kullanmaktadırlar. Dolaylı ateş silahları fazla risk almadan rejim pozisyonlarını vurmalarını sağlamaktadır. İnternette yayınlanan videolar en azından bazı birimlerin dolaylı ateş silahları kullanarak rejim pozisyonlarını tam isabetle vurma becerisine sahip olduğunu gösteriyor. Ele geçirilen zırhlı araçlar genellikle teker teker veya küçük gruplar halinde rejimin güçlü noktalarına cevap vermek ve muhalif piyadelerini desteklemek, bazen de rejim zırhlılarına karşılık vermek için kullanılmaktadır. Bazı zırhlı araç mürettebatının zırhlıları kullanmak ve bakımlarını yapmak için gerekli maharete sahip oldukları görülmektedir.
Savunma olarak muhalifler becerikli ve kararlı savaşçılar olduklarını ispatladılar. Etkili savunma hatları oluşturma kabiliyeti gösterdiler, mayınlar ve bubi tuzakları kurma, keskin nişancılar ve tanksavarların etkili kullanımı, sahadaki rejim manevralarına cevap verebilme ve arazi bilgi avantajını lehlerine kullanabilme becerisi gösterdiler. Ağır silahların kullanılması muhaliflerin direnmesine imkan verirken rejimde büyük personel ve ekipman zayiatına sebep olmaktadır. Sadece hafif silahlarla kuşanmış savaşçılarla karşılaşmak yerine saldıran rejim güçleri potansiyel olarak güdümlü tanksavarların da aralarında olduğu sofistike zırh delici silahlarla yüzleşmektedir. Mesela rejimin Şam banliyöleri ve Deraa’da muhaliflerin elindeki bölgeleri geri alma çabaları biraz başarılı olmuşsa da önemli miktarda tank ve BMP zırhlı araç kaybına mal olmuştur. Muhaliflerin yenilgileri ise genellikle tanksavar ve uçaksavar silahlarının, yahut bu silahların cephanelerinin eksikliğine atfedilmektedir.
Çatışmaların büyük çoğunluğu manevra değil pozisyon savaşıdır, yavaş ilerlemeler yapılmakta ve bölgeler defalarca el değiştirmektedir. Muhalifler de rejim de blitzkrieg’e (yıldırım saldırısı) girişmemektedir. Bunun en büyük sebebi çatışmaların çoğunun tabiatı gereği yavaş olan şehir savaşı olmasıdır. Başka bir sebep ise askerleri ağır silahlardan korumak için arazi güçlendirmelerinin yapılmasıdır. Kazı ekipmanları artık rutin olarak hendek ve siper kazmak için kullanılmaktadır.

Savaşçı Güçlerin Zayiatları
Hem rejim hem muhalif güçleri ciddi kayıplar vermektedir. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) verdiği rakamlara göre Mart-Temmuz 2013 döneminde muhalifler günde 52 kişi, rejim düzenli kuvvetleri ise 32 kayıp verdi. Belki bu rakamın 4 katı yaralı sayısı da taraflara eklenirse günlük muhalifler için 260, rejim düzenli kuvvetleri için ise 160 kişilik zayiat rakamı elde edilebilir. (Rejim zayiatlarına Şii milisler ve düzensiz Şebbiha güçleri dahil değildir. Dipnot 44). Rejim ayrıca artan sayıda Ulusal Güvenlik Kuvvetleri mensubu ve Suriye’de savaşan müttefik güçler üyesi kaybına uğramaktadır. (Ulusal Güvenlik Kuvvetleri’ni Şebbiha, müttefik güçleri ise Hizbullah ve Şii milisler olarak okumak gerekir- Çeviren) İki taraf da lider ve komutanlarını savaşta kaybetmektedir. SOHR savaşın başından Haziran 2013’e kadar olan savaş kayıplarını aşağıdaki şekilde özetlemektedir:
13539 muhalif savaşçı
2518 kimliği belirlenemeyen ve Suriyeli olmayan savaşçı (çoğunluğu Suriyeli olmayanlar)
2015 saf değiştiren asker
25407 düzenli rejim askeri
17311 düzensiz şebbiha güçleri, milisler, rejim muhbirleri
169 Lübnan Hizbullah’ı savaşçısı.

Bire dört ölü ve yaralı oranı uygulandığında savaş boyunca 90000 muhalif ve 260000 rejim savaşçısının öldüğü yada yaralandığı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca SOHR rejim kayıplarının belgelenebilenlerin iki katı olduğunu söylemektedir. Buna ek olarak SOHR 2500 rejim askerinin muhaliflerin elinde esir olduğunu tahmin etmektedir. Bunlar yaralılardan bazılarının göreve geri döndüğü hesaba katıldığı zaman bile önemli zayiatlardır ve savaşın ciddiyetini, iki tarafın da zayiat verdirme yeteneğini gözler önüne sermektedir.
Özellikle rejimin maruz kaldığı ekipman zayiatları da büyük miktardadır ancak rejimin operasyon kabiliyetine ciddi etkiler yapmış görünmemektedir. Bu kayıplar aşağıda özetlenmiştir.
Birincisi rejim muhalif hava savunma sistemlerine çok sayıda savaş uçağı kaybetti, muhalifler Aralık 2012’den beri 120 tane uçak düşürdüklerini iddia etmektedirler, bunların arasında Mig-21, Mig-23 Flogger, Su-22 Fitter uçakları ve Mi-8/17 Hip helikopterleri bulunmaktadır. Bu kayıplar doğrulanamamakla birlikte birçok muhalif kurumun raporlarından derlenmiştir. Rejimin hava savunma sistemlerine kaybettiği uçakların gerçek sayısı az görünmekte, bu sistemlerin Mi-8/17 Hip gibi askeri helikopterlere karşı daha etkili olduğu gözlenmektedir.
Rejim muhaliflerin askeri üsleri bombalamaları sonucu da önemli sayıda uçak ve helikopter kaybetti. İdlib’deki Teftenaz havaalanının ele geçirilmesi rejime en az 22 Hip ve bir Mi-25 Hind saldırı helikopterine mal oldu, ve Halep’teki Minnig havaalanına yapılan saldırıda daha fazla Hip helikopteri imha edildi. Bu iki havaalanı savaşları rejimin savaş öncesi envanterindeki Hip helikopter filosunun yüzde 25-30’una mal oldu. Ek olarak kuzeydeki muhalif operasyonları L-39 Albatroslarını (eğitim ve saldırı uçağı) rejimin aktif envanterinden çıkardı. Muhalifler L-39 üssü olan Halep’teki el Jarrah havaalanını ele geçirdiler ve bir diğerini, El Kweiris havaalanını kuşatma altında tutmaktalar. Bu uçak rejim tarafından saldırı görevlerinde kullanılan birincil uçak tipiydi. Yerde imha edilen uçaklar arasında İdlib’deki Ebu Zuhur havaalanında yokedilen Mig-23 Flogger ve Kusayr’daki Dabaa havaalanında imha edilen Mig-21 Fishbed’ler bulunmaktadır. Genel olarak hava üslerine yapılan saldırılar rejimin hava gücünü zayıflatmada hava savunma sistemlerinden daha başarılı olmuştur.
Muhalifler ayrıca rejimin zırhlı araç filosuna büyük zayiat verdirdiler. En ağır kayıpları verenler arasında kara kuvvetlerinin kullandığı en önemli iki zırhlı olan T-72 savaş tankları ve BMP piyade zırhlı araçları bulunmaktadır, ek olarak önemli miktarda daha eski modeller olan T-62 ve T-55 tankı imha edilmiştir. Bazı saha topçu sistemleri ve ZSU-23/4 Shilka seyyar uçaksavar sistemleri imha edildi veya ele geçirildi. Muhaliflerin iddiaları muhtemelen abartılıdır ve indirgenmesi gerekse de her gün internete konulan videolar ana savaş tanklarının ve IFV zırhlılarının vuruluşunu ve rejimin anahtar konumdaki savaş sistemleri kayıplarını göstermektedir.
Rejimin zırhlı araç kayıplarının net etkisi envanterindeki büyük miktarda zırhlı sayısından dolayı az hissedilmektedir. Savaş öncesinde rejimin 1600 T-72, 1000 T-62, 2250 T-54/55 tankı ve 2450 BMP zırhlısına sahip olduğu tahmin edilmekteydi. Zarar gören bazı araçların bakim birimleri tarafından tamir edilmesi muhtemeldir. Rejim tank mürettebatı kaybı da vermektedir ancak bu konuda elde veri yoktur ve tank kaybı ile mürettebatının kaybı aynı değildir. Ancak zırhlı araçların imhası muhaliflerin tanksavar sistemlerini etkili olarak kullanabildiklerini ve daha fazlasına sahip olmaları durumunda daha da etkili olabileceklerini göstermektedir.



[TD="colspan: 4"]Tablo: Rejim zırhlı araç kayıpları, 3/2013–7/2013.


[TD="width: 76"]AY
[TD="width: 76"]TANK*
[TD="width: 76"]BMP**
[TD="width: 76"]#İMHA, TAHRIP, GANİMET TOPLAM


[TD="width: 76"]MART
[TD="width: 76"]74
[TD="width: 76"]15
[TD="width: 76"]89


[TD="width: 76"]NİSAN
[TD="width: 76"]73
[TD="width: 76"]8
[TD="width: 76"]81


[TD="width: 76"]MAY IS
[TD="width: 76"]110
[TD="width: 76"]27
[TD="width: 76"]137


[TD="width: 76"]HAZİRAN
[TD="width: 76"]134
[TD="width: 76"]19
[TD="width: 76"]153


[TD="width: 76"]TEMMUZ
[TD="width: 76"]143
[TD="width: 76"]8
[TD="width: 76"]151


[TD="width: 76"]TOPLAM
[TD="width: 76"]534
[TD="width: 76"]77
[TD="width: 76"]611


[TD="width: 305, colspan: 4"]* Tank modelleri T-72, T-62 ve T-55. T-72 en çok rapor edilen tanklardır. **BMPler bazen muhalif raporlarında tank olarak geçmektedir.


[TD="width: 305, colspan: 4"]Kaynaklar: LCC, SOHR, SNN, YouTube Syria, Suriye muhalefeti siteleri.



#Rakamlar imha edilen, tahrip edilen ve ele geçirilen toplam zırhlı araç sayısını gösterir.

Önemli bir nokta olarak muhalifler rejimin çok büyük olan topçu sistemlerine yalnızca küçük zararlar verebilmiş görünmektedir. Yaklaşık 2500 saha topu, 500 çoklu roket fırlatıcısı ve 1000 havan topundan oluşan bu sistemler rejimin ana askeri varlıklarındandır ve büyük oranda zarar görmemiştir. Buna sahadaki hedeflere karşı doğrudan veya dolaylı ateş açmak için kullanılabilen 2000 uçaksavar topçu silahı da eklenmelidir. Sayı ve kabiliyet olarak artıyor olsa da muhalif topçu sistemleri rejim topçularına eş değildir.




Makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etmiştir.



YARIN: 2. KISIM: MUHALEFETİN BİRLİĞİ VE BATI DESTEĞİ
 
Üst Ana Sayfa Alt