Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tağutları Tekfir Etmemek Küfür müdür? Onları Tekfir Etmeyenleri Tekfir Etmemek İrca mıdır?

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

Tağut kafirdir. Tağutun tağut olup olmamasında nassa dayanan bir subhesi varsa, kişinin bu şubhesi kendisine izah edilir. Kabul ederse tekfir eder. Fakat tağut olduğuna dair delile karşı, kendisi de ilmi olarak tekfirin engeli olabilecek meşru bir delili varsa ve bundan dolayı tekfirden çekiniyorsa, böyle bir kişi tekfir edilemez.
Fakat bu kişi tağut olduğunu onaylıyor fakat tekfirinden çekiniyorsa bu da batıldır. Tağut musluman olmaz. Tekfir etmesine engeli ne ise o şubhesi giderilmelidir.



Tağut kâfirdir. Fakat bizden istenen ve emredilen tağutu tekfirden ziyâde tağuttan sakınmamız, reddetmemiz, içtinab etmemizdir.

وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ
Andolsun ki biz her ummete, Allah’a ibadet edin ve tâğut’tan kaçının diye bir Rasûl göndermişizdir…” (Nahl suresi 36. ayet)


Evet kimilerince tağut olarak kabul edilen birinin diğer görüşe göre tağut olup olmadığında ihtilaf veya şubhe olduğundan tekfirden sakınabilir. Çünkü ilim ehline göre tağutun târifinde dâhi ihtilaflar vardır.

Misal olarak;
Ömer (r.anh), İbn Abbas (r.anhuma), Şâbî, Atâ, Dahhâk, Katâde, Suddî (rahimehumullah) göre tağut, şeytandır.
İmam Mucahid (rahimehullah)'a göre kendisine muhakeme olunan gayr-ı islami mahkeme(kişi)lerdir. (ed-Durru’l-Mensur: 2/22),
Leys, Ebû Ubeyde, Kisâî ve luğat âlimlerince ise Allah (c.c.)'den başkasına ibadet edilen her (kes)şey tağuttur.
Katâde, Said ibn Cubeyr'e göre kâhin tağut iken;
Ebu’l Âliye, İbn Sîrîn gibi alimlerce sihirbazlarda tağuttur.

İmam Beğavî (rahimehullah) şöyle demiştir:
Tağut, insanın tuğyan etmesine sebeb olan her şeydir.(Ferrâ el-Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl: 1/350)

İmam Malik (rahimehullah) şöyle demiştir:
Allah’tan başka kendisine ibadet edilen her şeydir. (İmam Kurtubi, Câmiu li Ahkâmi’l Kur-ân: 5/248)

İmam Taberî (rahimehumullah) ise Bakara suresi 256. ayetin tefsirinde tağutun genel olarak kapsayıcı tarifini şöyle zikretmiştir:
“Benim yanımda Tâğut’un doğru manası şudur; Allah’a (azze ve celle) karşı haddini aşıp, Allah’ın (azze ve celle) dışında ister kendi zorlamasıyla ister insanların kendi isteğiyle ibadet edilen her şeydir. Allah’ın (azze ve celle) dışında ibadet edilen bu varlığın insan veya şeytan veya put veya herhangi bir şey olması hiç fark etmez.”
Allah'a baş kaldıran, O'ndan başka, kendisine tabi olunmasını isteyen kişi. Tağutun sadece insan olması zorunlu değildir. İnsanın yanında başka varlıklar da tağut hükmü altına girebilir. (et-Taberî, Câmiu’l Beyân an Te’vîli Âyi’l Kur’ân, III, 422; Mevdûdî, Ebu'1-Alâ Tefhimu'l-Kur'ân, (çev. Heyet), İst., 1995, II, 543)

İbn Kesir (rahimehumullah)'in Mucâhid'den naklettiğine göre tağut:
"İnsanların idarecisi durumunda bulunan, halkın kendisine danışıp, işlerinin hükme bağlanmasını istedikleri, insan suretindeki şeytanlardır" (İbn Kesir, I, 513)

İmam Kurtubi (rahimehullah) şöyle demiştir:
Tağuttan kaçının demek; yani tapınılan şeytan, kahin, put ve bunlar gibi Allah’ın dışındaki mâbudu ve sapıklığa çağıran her şeyi terk edin demektir.” (İmam Kurtubi, Câmiu li Ahkâmi’l Kur-ân: 10/163)

İbn Cevzi (rahimehullah) şöyle demiştir:
“Tağuttan neyin kastedildiğine dair beş görüş vardır;
Birincisi: O, şeytandır. Bunu Ömer bin Hattab, İbn Abbas, Mucahid, Şâbi, Suddi ve diğerleri demişlerdir.
İkincisi: O, kahindir. Bunu Said bin Cubeyr ve Ebu’l Aliye demişlerdir.
Üçüncüsü: O, sihirbazdır. Bunu Muhammed bin Sirin demiştir.
Dördüncüsü: Putlardır. Bunu Yezid ve Zeccac demişlerdir.
Beşincisi: Ehl-i Kitab’ın azgınlarıdır. Bunu da Zeccac demiştir. (Abdurrahman ibn Cevzi, Zâdu’l-Mesir: 1/231-232)


İbn Kayyim el Cevziyye (rahimehumullah)'de tağutun izahatında genel olarak kapsayıcı bir târifde bulunmuştur:
“Kendisine ibadet edilmede, tâbi olunmada ve itaat edilmede haddi aşan her kul demektir. Her kavmin tâğut’u, Allah’ın (azze ve celle) ve Rasûlu’nun (s.a.v.) dışında kendisine muhakeme oldukları (yani çıkan anlaşmazlıklarda kendisinden hüküm taleb ettikleri), veya ibadet ettikleri, veya Allah’tan delil olmadığı halde tâbi oldukları, veya Allah’a itaat olduğunu bilmedikleri bir hususta itaat ettikleri kimse / şeydir…” (İbn Kayyim el Cevziyye, İ’lâmu’l Muvakkiîn, 1/ 40 - 50)

İbn Teymiyye (rahimehumullah)'a göre Allah'ın kitabına muhalif hüküm veren ve muhakeme edenlerdir:
“…Bu nedenle Allah’ın
(azze ve celle) kitabının dışındaki ile hüküm verene muhakeme olunan kimseyi Allah (azze ve celle) tağut diye isimlendirmiştir. (Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye, Mecmûu’l Fetâvâ, c. 28, sf: 200)

Muhammed bin Abdulwehhab (rahimehumullah)'a göre ise tağutlar pek çoktur, fakat bunların en büyük belli başlıcaları altı adettir:
a) İblis,
b) Kendi isteğiyle insanları kendine ibadet ettiren (insanları kendisine ibadete çağırmaksızın kendisine yöneltilen ibadetten radı olan,
c) Radı olduğu halde Allah’ın dışında ibadet edilen (insanları kendisine ibadete çağırmaksızın kendisine yöneltilen ibadetten radı olarak insanları kendisine ibadete çağıran. Muhammed bin Abdulwehhab, el-Usûlu’s Selâse),
d) Gayb’tan haber veren (Kâhin),
e) Allah’ın indirdiğinin dışındakiyle hükmeden,
f) Allah’ın hükümlerini değiştiren zalim hakim (Muhammed bin Abdulwehhab, et-Tağut)

Şehid Seyyid Kutub (rahimehullah) şöyle demiştir:

Gerçeği çiğneyen Allah’ın kulları için çizdiği sınırı aşan düşünce, sistem ve ideoloji anlamına gelir. Bu düşüncenin, sistemin ve ideolojinin, Allah’a inanmaktan, O’nun koyduğu kanunlara uymak gibi herhangi bağlayıcılığı bir kuralı yoktur. İlkelerini Allah Teala’nın kanunlarından almayan her sistem, her kurum, her düşünce, her davranış kuralı, her gelenek tağut kapsamına girer. Buna göre ancak kim tağutun karşısına çıkar ve sistemindeki kâfirliklerin tümünü kökünden reddederek Allah’a inanır ve yalnızca ona boyun eğerse kurtuluşa erer.” (Seyyid Kutub, Fî Zilâl’il Kur-ân: 2/47)

Gördüğümüz gibi sahabeden, tâbîinden ve selef ve halef alimlerimizden gelen tağutun tarifinde dahi ittifak yok. Genel olarak kavram ve kapsamında birliktelik olsa da tağut sınıfına girebilecek bir kaç sınıf zikredilmiştir. Bir âlime göre tağut kabul edilen, diğer bir muctehide göre tağut kabul edilmeyebilmektedir. Bundan dolayı bir muctehidin delilini alarak sen bu tağutu tekfir etmedin deyip kufre girdin veya sende kâfir oldun demek hatalı olabilir. Çünkü o kişi farklı bir alimin ictihadına göre hareket etmiş olabilir.
Misallendirecek olursak ;
Kâhin; Muhammed bir Abdulwehhab'a göre tağut olduğundan, kâhin kabul edilen tekfir edilir der iken,
İbn Âkil (rahimehullah, Hanbeli ulemâsı mutlak muctehidi)'e göre kâhin kâfir değildir, taksimatı vardır, kendisine huccet ikâme edilir, yaptığı işe bakılır demiştir.
Hiçbir âlim İbn Âkil (rahimehullah)'a kâhini tekfir etmediği için kâfir olmuştur dememiştir. Çünkü kâfirin mertebesi seviyesi olur her kâfir bile aynı değildir, tafsilatı vardır, demişlerdir. Dolayısıyla tağutun tekfiri değil, kâfirin tekfiri vardır.
Bu sebeble Ebu Katâde el Filistini (hafizehullah) şöyle zikreder:
1- Allah'ın kitabında Kafir olduğu zikredilen kişi (ebu Leheb) yada toplulukları (Hırıstiyan, yahudi, mecusii vs) bildiği halde tekfir etmeyen kâfir olur.
2- İslam ummetinin icmâı kat'i ile bir kişinin kufrune hükmetmişlerse. (Misal Salman Ruşdu, Teslime Nesrin, Ataput vs.) tekfir edilmemesi durumunda.
3- Bir insan kâfir olarak kabul ettiği halde tekfir etmezse kendisi kâfir olur.

Günümüzde bâzı alimlerce tağut kabul edilip tekfir ettikleri halde yine bazı âlimlerce tekfirin çeşitli mânileri sebebiyle net şekilde küfrüne hükmedemediklerinden dolayı tağutu tekfir etmediği ileri sürülerek o âlim(ler)i tekfire yönelmek, irca ehli olmakla nitelemek, ilimde taasub veya yetersizliğin âlameti olarak görülür. Tekfir etmemesinin sebebleri , nedenleri sorulur, deliller, huccetler beyyin edilir. Kabul etmesi halinde döner, aksi taktirde kendisi de ilmen delil ileri sunarsa tekfirinden sakınılır. we's Selam



İlgili Konular:

İslam'da Tekfirin Yeri Var mı? Kimler Tekfir Edilir?
Her Küfür İşleyen Tekfir Edilir mi?

Çözüldü - İslam'da Tekfirin Yeri Var mı? Kimler Tekfir Edilir? Her Küfür İşleyen Tekfir Edilir mi?
 
Ebu Hayseme Çevrimdışı

Ebu Hayseme

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Teşekkür Ederim. Yani genel olarak küfür müdür tağutu tekfir etmemek?

Allah razı olsun. Peki bunu kabul etmeyen kişi murcie midir?

Es'selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu. Hocam şimdi musaitseniz biraz daha açabilir misiniz?

Esteğfirullah hassasiyetinizden dolayı Allah sizden razı olsun. Her türlü hakkım helaldir. Ve Aleykum'us Selam ve Rahmetullahi ve Berakatuh.

Güncel.

Abdulmuizz Fida
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Tağut kafirdir.
Kişinin tağutu tekfir etmeme sebebine göre durumu küfür de olabilir


Ayette Tağutu inkar, reddetmemiz emr edilmiş, tekfir etmemiz değil. Bir alime göre göre tağut olan, diğerine göre tağut olmayabilir. Misal sihir yapanlar gibi.
(musait zamanda biraz daha açayım inşeAllah)


Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim
Hakkını helal edesin. Unutmuşum bunu, cumua günü tekrar hatırlat inşeAllah, Cumua akşamı veya cumuartesi bakmaya çalışayım selamun aleykum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Tağut kâfirdir. Fakat bizden istenen ve emredilen tağutu tekfirden ziyâde tağuttan sakınmamız, reddetmemiz, içtinab etmemizdir.
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَسُولًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ
Andolsun ki biz her ummete, Allah’a ibadet edin ve tâğut’tan kaçının diye bir Rasûl göndermişizdir…” (Nahl suresi 36. ayet)

Evet kimilerince tağut olarak kabul edilen birinin diğer görüşe göre tağut olub olmadığında ihtilaf veya şubhe olduğundan tekfirden sakınabilir. Çünkü ilim ehline göre tağutun târifinde dâhi ihtilaflar vardır.
Misal olarak;
Ömer (r.anh), İbn Abbas (r.anhuma), Şa’bî, Atâ, Dahhâk, Katâde, Suddî (rahimehumullah) göre tağut, şeytandır. İmam Mucahid (rahimehullah)'a göre kendisine muhakeme olunan gayr-ı islami mahkeme(kişi)lerdir. (ed-Durru’l-Mensur: 2/22), Leys, Ebû Ubeyde, Kisâî ve luğat âlimlerince ise Allah (c.c.)'den başkasına ibadet edilen her(kes)şey tağuttur. Katâde, Said ibn Cubeyr'e göre kâhin tağut iken; Ebu’l Âliye, İbn Sîrîn gibi alimlerce sihirbazlarda tağuttur.

İmam Beğavî (rahimehullah) şöyle demiştir:
Tağut, insanın tuğyan etmesine sebeb olan herşeydir.(Ferrâ el-Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl: 1/350)

İmam Malik (rahimehullah) şöyle demiştir:
Allah’tan başka kendisine ibadet edilen herşeydir. (İmam Kurtubi, Câmiu li Ahkâmi’l Kur-ân: 5/248)


İmam Taberî (rahimehumullah) ise Bakara suresi 256. ayetin tefsirinde tağutun genel olarak kapsayıcı tarifini şöyle zikretmiştir:
“Benim yanımda Tâğut’un doğru manası şudur; Allah’a (azze ve celle) karşı haddini aşıb, Allah’ın (azze ve celle) dışında ister kendi zorlamasıyla ister insanların kendi isteğiyle ibadet edilen her şeydir. Allah’ın (azze ve celle) dışında ibadet edilen bu varlığın insan veya şeytan veya put veya herhangi bir şey olması hiç fark etmez.”
Allah'a baş kaldıran, O'ndan başka, kendisine tabi olunmasını istyen kişi. Tağutun sadece insan olması zorunlu değildir. İnsanın yanında başka varlıklar da tağut hükmü altına girebilir. (et-Taberî, Câmiu’l Beyân an Te’vîli Âyi’l Kur’ân, III, 422; Mevdûdî, Ebu'1-Alâ Tefhimu'l-Kur'ân, (çev. Heyet), İst., 1995, II, 543)

İbn Kesir (rahimehumullah)'in Mucâhid'den naklettiğine göre tağut:
"İnsanların idarecisi durumunda bulunan, halkın kendisine danışıb, işlerinin hükme bağlanmasını istedikleri, insan suretindeki şeytanlardır" (İbn Kesir, I, 513)

İmam Kurtubi (rahimehullah) şöyle demiştir:
Tağuttan kaçının demek; yani tapınılan şeytan, kahin, put ve bunlar gibi Allah’ın dışındaki ma’budu ve sapıklığa çağıran herşeyi terkedin demektir.” (İmam Kurtubi, Câmiu li Ahkâmi’l Kur-ân: 10/163)

İbn Cevzi (rahimehullah) şöyle demiştir:
“Tağuttan neyin kastedildiğine dair beş görüş vardır; Birincisi: O, şeytandır. Bunu Ömer bin Hattab, İbn Abbas, Mucahid, Şa’bi, Suddi ve diğerleri demişlerdir. İkincisi: O, kahindir. Bunu Said bin Cubeyr ve Ebu’l Aliye demişlerdir. Üçüncüsü: O, sihirbazdır. Bunu Yezid ve Zeccac demişlerdir. Beşincisi: Ehl-i Kitab’ın azgınlarıdır. Bunu da Zeccac demiştir. (Abdurrahman ibn Cevzi, Zâdu’l-Mesir: 1/231-232)

İbn Kayyim el Cevziyye
(rahimehumullah)'de tağutun izahatında genel olarak kapsayıcı bir târifde bulunmuştur:
“Kendisine ibadet edilmede, tabi olunmada ve itaat edilmede haddi aşan her kul demektir. Her kavmin tâğut’u, Allah’ın (azze ve celle) ve Rasûlu’nun (s.a.v.) dışında kendisine muhakeme oldukları (yani çıkan anlaşmazlıklarda kendisinden hüküm talep ettikleri), veya ibadet ettikleri, veya Allah’tan delil olmadığı halde tabi oldukları, veya Allah’a itaat olduğunu bilmedikleri bir hususta itaat ettikleri kimse / şeydir…” (İbn Kayyim el Cevziyye, İ’lâmu’l Muvakkiîn, 1/ 40 - 50)

İbn Teymiyye (rahimehumullah)'a göre Allah'ın kitabına muhalif hüküm veren ve muhakeme edenlerdir:
“…Bu nedenle Allah’ın
(azze ve celle) kitabının dışındaki ile hüküm verene muhakeme olunan kimseyi Allah (azze ve celle) tağut diye isimlendirmiştir. (Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye, Mecmûu’l Fetâvâ, c. 28, sf: 200)

Muhammed bin Abdulwehhab (rahimehumullah)'a göre ise tağutlar pek çoktur fakat bunların en büyük belli başlıcaları altı adettir:
a) İblis, b) Kendi isteğiyle insanları kendine ibadet ettiren (insanları kendisine ibadete çağırmaksızın kendisine yöneltilen ibadetten radı olan, c) Radı olduğu halde Allah’ın dışında ibadet edilen (insanları kendisine ibadete çağırmaksızın kendisine yöneltilen ibadetten radı olarak insanları kendisine ibadete çağıran. Muhammed bin Abdulwehhab, el-Usûlu’s Selâse), d) Ğayb’tan haber veren (Kâhin), e) Allah’ın indirdiğinin dışındakiyle hükmeden, f) Allah’ın hükümlerini değiştiren zalim hakim (Muhammed bin Abdulwehhab, et-Tağut)

Şehid Seyyid Kutub (rahimehullah) şöyle demiştir:

Gerçeği çiğneyen Allah’ın kulları için çizdiği sınırı aşan düşünce, sistem ve ideoloji anlamına gelir. Bu düşüncenin, sistemin ve ideolojinin, Allah’a inanmaktan, O’nun koyduğu kanunlara uymak gibi herhangi bağlayıcılığı bir kuralı yoktur. İlkelerini Allah Teala’nın kanunlarından almayan her sistem, her kurum, her düşünce, her davranış kuralı, her gelenek tağut kapsamına girer. Buna göre ancak kim tağutun karşısına çıkar ve sistemindeki kâfirliklerin tümünü kökünden reddederek Allah’a inanır ve yalnızca ona boyun eğerse kurtuluşa erer.” (Seyyid Kutub, Fî Zilâl’il Kur-ân: 2/47)



Gördüğümüz gibi sahabeden, tâbîinden ve selef ve halef alimlerimizden gelen tağutun tarifinde dahi ittifak yok. Genel olarak kavram ve kapsamında birliktelik olsa da tağut sınıfına girebilecek bir kaç sınıf zikredilmiştir. Bir âlime göre tağut kabul edilen, diğer bir muctehide göre tağut kabul edilmeyebilmektedir. Bundan dolayı bir muctehidin delilini alarak sen bu tağutu tekfir etmedin deyib kufre girdin veya sende kâfir oldun demek hatalı olabilir. Çünkü o kişi farklı bir alimin ictihadına göre hareket etmiş olabilir.
Misallendirecek olursak ;
Kâhin; Muhammed bir Abdulwehhab'a göre tağut olduğundan, kâhin kabul edilen tekfir edilir der iken,
İbn Âkil (rahimehullah, Hanbeli ulemâsı mutlak muctehidi)'e göre kâhin kâfir değildir, taksimatı vardır, kendisine huccet ikâme edilir, yaptığı işe bakılır demiştir.
Hiçbir âlim İbn Âkil (rahimehullah)'a kâhini tekfir etmediği için kâfir olmuştur dememiştir. Çünkü kâfirin mertebesi seviyesi olur her kâfir bile aynı değildir, tafsilatı vardır, demişlerdir. Dolayısıyla tağutun tekfiri değil, kâfirin tekfiri vardır.
Bu sebeble Ebu Katâde el Filistini (hafizehullah) şöyle zikreder:
1- Allah'ın kitabında Kafir olduğu zikredilen kişi (ebu Leheb) yada toplulukları (Hırıstiyan, yahudi, mecusii vs) bildiği halde tekfir etmeyen kâfir olur.
2- İslam ummetinin icmâı kat'i ile bir kişinin kufrune hükmetmişlerse. (Misal Salman Ruşdu, Teslime Nesrin, Ataput vs.) tekfir edilmemesi durumunda.
3- Bir insan kâfir olarak kabul ettiği halde tekfir etmezse kendisi kâfir olur.

Günümüzde bâzı alimlerce tağut kabul edilib tekfir ettikleri halde yine bazı âlimlerce tekfirin çeşitli mânileri sebebiyle net şekilde küfrüne hükmedemediklerinden dolayı tağutu tekfir etmediği ileri sürülerek o âlimleri tekfir yönelmek, irca ehli olmakla nitelemek ilimde taasub veya yetersizliğin âlameti olarak görülür. Tekfir etmemesinin sebebleri , nedenleri sorulur, deliller, huccetler beyyin edilir. Kabul etmesi halinde döner, aksi taktirde kendisi de ilmen delil ileri sunarsa tekfirinden sakınılır. we's Selam


Not: Yazı ilk mesaja alındı.
 
Tevhid Yolunda Çevrimdışı

Tevhid Yolunda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
O zaman rahatlıkla şu anki hükumetin ve Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyen tüm devletlerin, tarikatlerin tağut olduğunu söyleyebiliriz.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
O zaman rahatlıkla şu anki hükumetin ve Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyen tüm devletlerin, tarikatlerin tağut olduğunu söyleyebiliriz.
Kardeşim , tağuti hükümetler, devletler ile tarikatleri aynı kefeye koyman isabetli değildir.
Tağuti hükümetlerin kafirlği, tağutluğu sabittir. Fakat tarikatler hakkında böyle bir nas yok elimizde. Hatta tüm tarikatleri tam olarak da bilmiyoruz. Mevcud bilinen, bildiğimiz tarikatlerin sapıklıkları, şirkleri , bidatleri farklı, tağut olmaları ise çok farklıdır. Veya en azından tarikatlerinden hepsi tağuttur diye bir delil ve iddiamız yoktur, bu konuda duraklıyoruz.


 
Üst Ana Sayfa Alt