Oldukça derin bir anlatım olmuş, 2 kez okudum ve dahasını da hak ediyor.Elbette herkesin zorlandığı durum farklı, ve sınandıkları da kendine has.
Birbirine cok benzer durum gibi gözükse de tepkilerimizin ya da hissiyatlarımızın aynısı olması beklenemez. Robot değiliz neticede.
Ama bazı seyleri biz besliyoruz.
Mesela surekli maĝduru oynayan kisiler ya da surekli haksizliga ugradigini dusunen, alkislanmak isteyen vb. olaylar, kaş yaparken göz çıkartabiliyoruz.
Ben mesela icimdekini tutmak da pek mahir değilim ama her daim oku kendime saplamayi şiar edinmeye de çalışırım.
Bunu sanal icin pek diyemem klavyenin arkasindakini bilmiyorum ispatim yok. Muamma.
Ama reel icin bir sey benim sınırlarımı zorlamişsa, karsimda ne gordum de zorlaniyorum diye sorarim. Gordugum kendimdendir cunku. Bende olani gorurum.
Kendimizde olani gormemek ciddi anlamda hüzünlü bir durumdur ve bu da bizi hep etrafimizda bir suclu aramaya iter.
Duana amin bu arada.
Kendimizde olanı görmek ve/veya herkesten kendimize göre olmasını beklemek... Düşününce gayet insanî bir durum, bununla birlikte herkesin aynı beklentiye sahip olduğu düşünülürse: "doğru olan davranış kiminkidir?"
Bu açıdan genel görgü kuralları, kültür ve evvela dinin sınırlarını korumak çok önemli. Bu sınırların dışındaki her şey haklı/insanî olarak yadırganıyor, dolayısıyla sorun oluşturuyor. Yapmamak lazım ama bir şekilde illaki karşımıza çıkıyor. Bu durumda da sabır çok önemli ama doğrusu çatlamadan sabretmek de her zaman kolay değil.
Arada çatlamak da lazım mı bilmiyorum ama sanki ruh halini korumak için gerekli görünüyor; tut tut nereye kadar )