Mehmed Akif ve Necip Fazıl Ehl-i Sünnet midir? Demiş kardeşimiz; acizane buna Nursi'yi de ekleyerek bildiğimizi buradan paylaşmak isteriz;
Cevap: Ehli Sünnet-i Hasse yani Selefi zaten değiller. Ehli Sünnet-i Amme sınıfına da tam değil ancak kısmen girmektedirler. Bunun sebebi şudur;
Mehmed Akif; Abduh, Reşid Rıza, Efgani vs gibi Mutezile tarzında kimselerle çok bir arada bulunup onlarla dirsek temasında bulunduğundan olsa gerek etkilenmiş, ve Mealci-Mutezile cihetinde kaymalar göstermiştir.. Her meselede fikrini açıklamış olduğunu sanmıyorum ve bilmiyorum, mesela Kader, Mehdi, Mesih, Vahid Haber vs meselelerde akidesi nedir tastamam bilmek mümkün olmasa gerek.. Ama Akif de Nursi de, Sahabe konusunda Sünnidir bu belli.. Ama bu iki zatın en büyük Mealci-Mutezili ve hatta Harici türü usulsüzlüğü, HALİFE aleyhinde yazılar şiirler yazmak ve konuşmak olduğu ortadadır.. Yani hiç bir gerçek Ehli Sünnet Müslüman, Halife aleyhinde insanları kışkırtıcı ve halifenin ve devletin itibarını zedeleyici söz ve hareketlerde bulunmaz! Hele de dahilde ve hariçten yedi düvelin bir olup Ümmete Halifeye ve Devlete düşmanlık ettiği bir dönemde!...
Ulul Emir aleyhinde gizlide bir kahve köşesinde iki müslümanın dedikodu yapması çekiştirmesi dahi haram iken, ulu orta ve medya gazete vs neşriyat vs ile ümmeti halifesine karşı kışkırtıcı şeyler söylemek ve yapmak daha da ahmakça ve haramdır!..
Akif'in de Nursi'nin de yapması gereken Halife Sultan Abdulhamid Rahimehullah'a köstek değil destek olup, Mareşal Yedisekiz Hasan Paşa veya Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa veya Erzurum kahramanı Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Alleme Ahmed Cevdet Paşa Rahimehumullah vs yaptıkları gibi Halifenin yanında ve emrinde yer almak idi..
Şişire şişire bitiremedikleri Said Nursi ve Mehmed Akif, maalesef Halife'nin ve Devlet'in kuyusunu kazmaya çalışan kafir ve münafıklar olan Tevfik Fikret, Ali Suavi, Teodor Herlz, M Kemal, Emmanuel Caroso, gibi bir hal içinde olmuş ve hayatlarının en gafilce hatasını yapmışlar, halife aleyhinde söz ve işlerde bulunmuş ve "istibdatçı" yani "diktatör" gibi bir modern solcu-batılı söylemi dillerine pelesenk edip Ehli Sünnet'i bırakın Müslüman olmanın dahi sınırlarını zorlayan nifak hudutlarında dolaşmış ve belki istemeden de olsa kafir ve münafıkların ve batının ekmeğine yağ sürenlerden olmuşlardır..
Önce 31 mart 1909 düzmece isyanı ve Selanik'ten gelen İttihatçı-Sabatay-Yahudi münafıklarının sözde bastırması ve darbesi ile Halife Sultan Abdulhamid hazretleri bitirilmiş; sonra da 1909-1919 arasında 10 sene içinde devlet resmen tasfiye edilip cephelerde askerimizi bile bile kırdırtmış ve tüm toprakları kaybetmişler; sonra da 1919-1924 arasında sahte kahramanlar üretilip İslam Devleti-Hilafeti tamamen ve resmen bitirilmiştir..
İşte bu ahvalde istemeden de olsa imzası tuzu biberi olanlardan ikisi de Nursi ve Akif'tir.. Ve Halife aleyhinde konuşmalarının bedeli imişçesine en büyük sıkıntıları çekenlerin içinde kendileri de yer almışlar dahası, bindikleri dalı kestiklerini, diktatör diye kızıp durdukları adamın devrilmesi bir yana devletin şeriatın komple yok edildiğini görerek bunun vicdani ızdırablarını yaşamışlardır.. Ba'de harabil Basra!...
Akif'in ızdırabı zannımca Nursi'ye nisbeten daha büyük olmuştur. Ve samimi pişmanlıkla elem duymuş, ve Hicret ettiği Mısır'da İmam Hasan el Benna Rahimehullah ile de görüşmüş ve ona destek vermiş ve himaye görmüştür.. Ali Ulvi Kurucu'nun alakalı hatıralarında bahsi geçer.. Ama ne yapsalar da bir daha bırakın giden koca devleti, onun en küçük bir şehir-site devleti şeklini bile inşa edememiştir ne Akif ne Nursi ne diğerleri..
Necip Fazıl Kısakürek ise; Sahabe konusunda sünnidir şii değildir, mutezili de değildir tam olarak, ama bazı entel fikirleri ve bazı sufi damarı onu bu kısımlarda Ehli Sünnet'den ayırmaktadır..
En çok etkisinde kaldığı iki üstadı vardır direk veya dolaylı takip ettiği Abdulhakim Arvasi ve Erbilli Esad; ikisi de RABITACI Halidi Nakşi Sufi şeyhleridir..
Abdulhakim Arvasi'yi Ferit Aydın eş-Şerifi hocaya sormuştuk ilminin tahsilinin olmadığını söylemişti.. Akıncı ise, Birgivi ve Kadızade şerhini yeniden yaptığı kitabında yeniden temas etti ve bizlere gösterdi; yalancı sahtekar Bedir Yayınevi tarafından tahrif edilen "Kadızade Şerhli Birgivi Vasiyetnamesi" içinde tahrif edilen ve manası başka hatta zıt yerlere kaydırılmak istenen bir meselede, "şeyh ruhlarının hazır nazır oldugu inancının küfür oldugunu" söyleyen Birgivi ve Kadızade'ye ihanet edercesine yayıncı-tercüman'a mektubunda Arvasi, laf kalabalığına boğup hadiseyi tam tersine çevirmeyi beceriyor, ve velhasıl "ruhların imdada gelebildiği veya anıldıklarında hazır olduklarını" iddia ediyor, koskoca İmam Birgivi Rahimehullah ve Müderris Dersi Amm Kadızade Rahimehullah'a ve tüm eski ve yeni Hanefi-Maturudi Ulema'nın aynı sözü tüm Akaid kitaplarında Elfaz-ı Küfr bablarında defalarca ele aldıkları, nakledip küfür dedikleri gerçeğine rağmen!.. Tüm Hanefi Ulemayı red eden, daha doğrusu daha da sinsice; red etmeyip güya tevil ederekten onları adeta yalancı çıkarmaya çalışan Arvasi'nin kendi Sufist-Şirki görüşünde delili ise sadece kendi aklı!...
Erbilli Esad Efendi ise, Ferit Aydın Bey'in de Rabıta'sında kısmen temas ettiği üzere, Halife Sultan Abdulhamid hazretleri tarafından, bir sapık fikri oldugu gerekçesiyle Erbil'e sürülen, ve Halife hazretleri Nursi ve Akif gibi muhaliflerinin de İttihat'çılara katkısıyla (?) devrilene dek asla sürgünü kaldırılmamıştır!.. Ta ki İttihatçılar 1913 senesinde olması lazım; onu affedip hatta taltif ediyorlar, İstanbul'a getirtip baş köşe yer veriyorlar. Ne köşesi mi? Tüm Tarikatlerin Şeriat'a uyup uymadığını ve icazetnamelerini vs bir çok işlerini denetleyen Meclis-üş Şuyuh adlı kurumun başına atıyorlar! (?)
Kısacası; Necip Fazıl'ın çok sevdiği Halidi-Nakşi Erbilli Esad Efendi; Halife Sultan Abdulhamid Rahimehullah tarafından sürülüp, (?) onu hain bir darbe ile deviren ve süren Yahudi-Sabatay-Mason İttihatçılar eliyle de taltif edilmiş olan (?) bir zat maalesef..
Kısacası Necip Fazıl'ın gözde mürşitleri ve hayran olduğu zatların müşterek noktalarından birisi de Halife Abdulhamid Rahimehullah aleyhinde veya onun cezalandırdıkları olmasıdır..
Akif, Nursi, Erbilli.. Yani NFK'nın Ulu Hakan deyip övgüler dizdirdiği Halife Abdulhamid hazretleri ile, diğer sevdikleri yani Akif, Nursi, Erbilli arasında böylesi durumlar ve uçurumlar var!..
Ayrıca, şunu a belirtmeli; Akif kısmen Mealci-Mutezili cephede, Arvasi-Erbilli-Nursi ise Nakşi-Halidi-Sufist cephedendir..
Ehli Sünnet oldukları konular da vardır, Sahabe konusu gibi; Ehli Sünnet olmadıkları konular da vardır; mealci akılcı, veya sufist vahdetçi kehanetçi vs olmak gibi..
Boşver sen Akif ve Nursi veya Nfk'yı kardeş;
Dersi Amm İskilipli Atıf Hoca'ya bak sen! Ahıskalı'ya, yüzüberaber zındık dediğini bizzat Cüppeli anlatmıştı tv ekranlarında.. Atıf Hoca Tekke karşıtı Medrese-Hanefi Ulemasındandır, ve Laik rejim Atıf Hocayı asmış, ama Ahıskalı'yı salmıştır hapis bile vermemiştir?...
Ve Atıf Hoca Dersi Amm'dır, yani şimdiki ordunaryus gibi bir derece.. Ve İbrahim El Halebi Rahimehullah'ın Mülteka'sını terceme etmiştir şerhle. Ki Halebi; Halife Sultan Süleyman Rahimehullah zamanında Fatih Camii imam ve vaizidir. Mülteka adlı şaheseri de sonraki tüm asırlar boyunca Osmanlı'da Kadıların resmi el kitabı olacaktır.. Ve Vahdeti Vücut'a ap açık küfür diyen Halebi M ibni Arabi'yi de -aynen Taftazani gibi- muayyen olarak tekfir eden Hanefi Ulema'dandır.. Ki, Hanefi-Maturudi Ulema, Selefi-Hanbeli'yi aratırcasına sert ve nettir bu meselelerde, sufilerin yalanları bizi aldatmasın..
Said Nursi hakkında ise malum pek çok reddiye ve tenkit yayınlandı, sadece bu sitede bile bir çok şey yazılı çizili, sadece şunu kısaca belirtmek isterim; Nursi'nin Halife'ye yaptığı yanlışta ehli sünnet dışı bir harici-baği tavır olduğu gibi; ayrıca malum sufist ve kısmi az da olsa şii fikirleri vardır. Cifr gibi kehanet işleri, ve Isparta'da hangi taguti Tugay'ın camisinin açılış temel atma töreninde neden bulundugunu da nurcu kardeşlere sorak lazım. Nur Riseleleri denen külliyat sadece birer menkibe ve dağınık konuşmalar ve bol bol kelam ve tasavvuf kitabıdır.. Ehli Sünnet bir eserdeki; "Önce konuyla alakalı Ayetleri, sonra Hadisleri ve sonra Selef ve Halef sözlerini verme, nakil bittikten sonra akli veriler ve fıtri bilimsel ve örfi misallere girilmesi" gibi bir metodda ve herhangi bir konu merkezli özelliğe sahip bir eser değildir bu risaleler.. Yani iki kapak arasındaki tüm sureleriyle Kuran'ın tefsirini konu edinmediği gibi, -mesela Ebu Suud veya Kurtubi tefsirleri gbi- herhangi bir konu merkezli -mesela Birgivi Kabir Ziyaretleri, veya İbni Teymiyye Furkan gibi- birer kitap da değildirler.. Daldan dala, ve menkıbe ve kelam dolu kişisel görüşleri, yorumları tevilleridir.. Akif bile belki Nursi'den daha donanımlıdır tahsil noktasında, bunu da kestiremiyoruz aslında.. Nurcu kardeşlerin asrın müceddidi şusu busu yapmaları komiktir.. Sadece Elmalılı Hami Yazır'ın dehasını bile anlamak için Tefsir'inin sadece Fatiha Suresi tefsirini okumak kafidir.. Tüm Risale-i Nur bir yana konsa Elmalı'nın bir tek kısa sure tefsiri ondan daha ilmi ve de derindir..
Mustafa Sabri Efendi, İskilipli Atıf Hoca, Elmalılı Hamdi Yazır, Ord Prof İsmail Hakkı İzmirli, veya Prof Seyyid Kutub, Dr Abdullah Azzam, Nasıruddin Elbani, Ahmed Şakir, İbni Useymin vs gibi her biri kendi sahasında bir ordünaryüslük arzeden derecelere derinliklere sahip insanlar arasında ne Nursi ne Akif ne de şair Nfk sayılmamaktadır. Sayan da komik olur..
Kısacası; Akif ve NFK, alim değildir, şairdir..
Ehli Sünnet olmadıkları çok yer de mevcuttur...
Sen onlara değil; Atıf Hoca'lara, Sabri Efendi'lere, Seyyid Kutub'lara bak kardeş..
Cevap: Ehli Sünnet-i Hasse yani Selefi zaten değiller. Ehli Sünnet-i Amme sınıfına da tam değil ancak kısmen girmektedirler. Bunun sebebi şudur;
Mehmed Akif; Abduh, Reşid Rıza, Efgani vs gibi Mutezile tarzında kimselerle çok bir arada bulunup onlarla dirsek temasında bulunduğundan olsa gerek etkilenmiş, ve Mealci-Mutezile cihetinde kaymalar göstermiştir.. Her meselede fikrini açıklamış olduğunu sanmıyorum ve bilmiyorum, mesela Kader, Mehdi, Mesih, Vahid Haber vs meselelerde akidesi nedir tastamam bilmek mümkün olmasa gerek.. Ama Akif de Nursi de, Sahabe konusunda Sünnidir bu belli.. Ama bu iki zatın en büyük Mealci-Mutezili ve hatta Harici türü usulsüzlüğü, HALİFE aleyhinde yazılar şiirler yazmak ve konuşmak olduğu ortadadır.. Yani hiç bir gerçek Ehli Sünnet Müslüman, Halife aleyhinde insanları kışkırtıcı ve halifenin ve devletin itibarını zedeleyici söz ve hareketlerde bulunmaz! Hele de dahilde ve hariçten yedi düvelin bir olup Ümmete Halifeye ve Devlete düşmanlık ettiği bir dönemde!...
Ulul Emir aleyhinde gizlide bir kahve köşesinde iki müslümanın dedikodu yapması çekiştirmesi dahi haram iken, ulu orta ve medya gazete vs neşriyat vs ile ümmeti halifesine karşı kışkırtıcı şeyler söylemek ve yapmak daha da ahmakça ve haramdır!..
Akif'in de Nursi'nin de yapması gereken Halife Sultan Abdulhamid Rahimehullah'a köstek değil destek olup, Mareşal Yedisekiz Hasan Paşa veya Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa veya Erzurum kahramanı Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Alleme Ahmed Cevdet Paşa Rahimehumullah vs yaptıkları gibi Halifenin yanında ve emrinde yer almak idi..
Şişire şişire bitiremedikleri Said Nursi ve Mehmed Akif, maalesef Halife'nin ve Devlet'in kuyusunu kazmaya çalışan kafir ve münafıklar olan Tevfik Fikret, Ali Suavi, Teodor Herlz, M Kemal, Emmanuel Caroso, gibi bir hal içinde olmuş ve hayatlarının en gafilce hatasını yapmışlar, halife aleyhinde söz ve işlerde bulunmuş ve "istibdatçı" yani "diktatör" gibi bir modern solcu-batılı söylemi dillerine pelesenk edip Ehli Sünnet'i bırakın Müslüman olmanın dahi sınırlarını zorlayan nifak hudutlarında dolaşmış ve belki istemeden de olsa kafir ve münafıkların ve batının ekmeğine yağ sürenlerden olmuşlardır..
Önce 31 mart 1909 düzmece isyanı ve Selanik'ten gelen İttihatçı-Sabatay-Yahudi münafıklarının sözde bastırması ve darbesi ile Halife Sultan Abdulhamid hazretleri bitirilmiş; sonra da 1909-1919 arasında 10 sene içinde devlet resmen tasfiye edilip cephelerde askerimizi bile bile kırdırtmış ve tüm toprakları kaybetmişler; sonra da 1919-1924 arasında sahte kahramanlar üretilip İslam Devleti-Hilafeti tamamen ve resmen bitirilmiştir..
İşte bu ahvalde istemeden de olsa imzası tuzu biberi olanlardan ikisi de Nursi ve Akif'tir.. Ve Halife aleyhinde konuşmalarının bedeli imişçesine en büyük sıkıntıları çekenlerin içinde kendileri de yer almışlar dahası, bindikleri dalı kestiklerini, diktatör diye kızıp durdukları adamın devrilmesi bir yana devletin şeriatın komple yok edildiğini görerek bunun vicdani ızdırablarını yaşamışlardır.. Ba'de harabil Basra!...
Akif'in ızdırabı zannımca Nursi'ye nisbeten daha büyük olmuştur. Ve samimi pişmanlıkla elem duymuş, ve Hicret ettiği Mısır'da İmam Hasan el Benna Rahimehullah ile de görüşmüş ve ona destek vermiş ve himaye görmüştür.. Ali Ulvi Kurucu'nun alakalı hatıralarında bahsi geçer.. Ama ne yapsalar da bir daha bırakın giden koca devleti, onun en küçük bir şehir-site devleti şeklini bile inşa edememiştir ne Akif ne Nursi ne diğerleri..
Necip Fazıl Kısakürek ise; Sahabe konusunda sünnidir şii değildir, mutezili de değildir tam olarak, ama bazı entel fikirleri ve bazı sufi damarı onu bu kısımlarda Ehli Sünnet'den ayırmaktadır..
En çok etkisinde kaldığı iki üstadı vardır direk veya dolaylı takip ettiği Abdulhakim Arvasi ve Erbilli Esad; ikisi de RABITACI Halidi Nakşi Sufi şeyhleridir..
Abdulhakim Arvasi'yi Ferit Aydın eş-Şerifi hocaya sormuştuk ilminin tahsilinin olmadığını söylemişti.. Akıncı ise, Birgivi ve Kadızade şerhini yeniden yaptığı kitabında yeniden temas etti ve bizlere gösterdi; yalancı sahtekar Bedir Yayınevi tarafından tahrif edilen "Kadızade Şerhli Birgivi Vasiyetnamesi" içinde tahrif edilen ve manası başka hatta zıt yerlere kaydırılmak istenen bir meselede, "şeyh ruhlarının hazır nazır oldugu inancının küfür oldugunu" söyleyen Birgivi ve Kadızade'ye ihanet edercesine yayıncı-tercüman'a mektubunda Arvasi, laf kalabalığına boğup hadiseyi tam tersine çevirmeyi beceriyor, ve velhasıl "ruhların imdada gelebildiği veya anıldıklarında hazır olduklarını" iddia ediyor, koskoca İmam Birgivi Rahimehullah ve Müderris Dersi Amm Kadızade Rahimehullah'a ve tüm eski ve yeni Hanefi-Maturudi Ulema'nın aynı sözü tüm Akaid kitaplarında Elfaz-ı Küfr bablarında defalarca ele aldıkları, nakledip küfür dedikleri gerçeğine rağmen!.. Tüm Hanefi Ulemayı red eden, daha doğrusu daha da sinsice; red etmeyip güya tevil ederekten onları adeta yalancı çıkarmaya çalışan Arvasi'nin kendi Sufist-Şirki görüşünde delili ise sadece kendi aklı!...
Erbilli Esad Efendi ise, Ferit Aydın Bey'in de Rabıta'sında kısmen temas ettiği üzere, Halife Sultan Abdulhamid hazretleri tarafından, bir sapık fikri oldugu gerekçesiyle Erbil'e sürülen, ve Halife hazretleri Nursi ve Akif gibi muhaliflerinin de İttihat'çılara katkısıyla (?) devrilene dek asla sürgünü kaldırılmamıştır!.. Ta ki İttihatçılar 1913 senesinde olması lazım; onu affedip hatta taltif ediyorlar, İstanbul'a getirtip baş köşe yer veriyorlar. Ne köşesi mi? Tüm Tarikatlerin Şeriat'a uyup uymadığını ve icazetnamelerini vs bir çok işlerini denetleyen Meclis-üş Şuyuh adlı kurumun başına atıyorlar! (?)
Kısacası; Necip Fazıl'ın çok sevdiği Halidi-Nakşi Erbilli Esad Efendi; Halife Sultan Abdulhamid Rahimehullah tarafından sürülüp, (?) onu hain bir darbe ile deviren ve süren Yahudi-Sabatay-Mason İttihatçılar eliyle de taltif edilmiş olan (?) bir zat maalesef..
Kısacası Necip Fazıl'ın gözde mürşitleri ve hayran olduğu zatların müşterek noktalarından birisi de Halife Abdulhamid Rahimehullah aleyhinde veya onun cezalandırdıkları olmasıdır..
Akif, Nursi, Erbilli.. Yani NFK'nın Ulu Hakan deyip övgüler dizdirdiği Halife Abdulhamid hazretleri ile, diğer sevdikleri yani Akif, Nursi, Erbilli arasında böylesi durumlar ve uçurumlar var!..
Ayrıca, şunu a belirtmeli; Akif kısmen Mealci-Mutezili cephede, Arvasi-Erbilli-Nursi ise Nakşi-Halidi-Sufist cephedendir..
Ehli Sünnet oldukları konular da vardır, Sahabe konusu gibi; Ehli Sünnet olmadıkları konular da vardır; mealci akılcı, veya sufist vahdetçi kehanetçi vs olmak gibi..
Boşver sen Akif ve Nursi veya Nfk'yı kardeş;
Dersi Amm İskilipli Atıf Hoca'ya bak sen! Ahıskalı'ya, yüzüberaber zındık dediğini bizzat Cüppeli anlatmıştı tv ekranlarında.. Atıf Hoca Tekke karşıtı Medrese-Hanefi Ulemasındandır, ve Laik rejim Atıf Hocayı asmış, ama Ahıskalı'yı salmıştır hapis bile vermemiştir?...
Ve Atıf Hoca Dersi Amm'dır, yani şimdiki ordunaryus gibi bir derece.. Ve İbrahim El Halebi Rahimehullah'ın Mülteka'sını terceme etmiştir şerhle. Ki Halebi; Halife Sultan Süleyman Rahimehullah zamanında Fatih Camii imam ve vaizidir. Mülteka adlı şaheseri de sonraki tüm asırlar boyunca Osmanlı'da Kadıların resmi el kitabı olacaktır.. Ve Vahdeti Vücut'a ap açık küfür diyen Halebi M ibni Arabi'yi de -aynen Taftazani gibi- muayyen olarak tekfir eden Hanefi Ulema'dandır.. Ki, Hanefi-Maturudi Ulema, Selefi-Hanbeli'yi aratırcasına sert ve nettir bu meselelerde, sufilerin yalanları bizi aldatmasın..
Said Nursi hakkında ise malum pek çok reddiye ve tenkit yayınlandı, sadece bu sitede bile bir çok şey yazılı çizili, sadece şunu kısaca belirtmek isterim; Nursi'nin Halife'ye yaptığı yanlışta ehli sünnet dışı bir harici-baği tavır olduğu gibi; ayrıca malum sufist ve kısmi az da olsa şii fikirleri vardır. Cifr gibi kehanet işleri, ve Isparta'da hangi taguti Tugay'ın camisinin açılış temel atma töreninde neden bulundugunu da nurcu kardeşlere sorak lazım. Nur Riseleleri denen külliyat sadece birer menkibe ve dağınık konuşmalar ve bol bol kelam ve tasavvuf kitabıdır.. Ehli Sünnet bir eserdeki; "Önce konuyla alakalı Ayetleri, sonra Hadisleri ve sonra Selef ve Halef sözlerini verme, nakil bittikten sonra akli veriler ve fıtri bilimsel ve örfi misallere girilmesi" gibi bir metodda ve herhangi bir konu merkezli özelliğe sahip bir eser değildir bu risaleler.. Yani iki kapak arasındaki tüm sureleriyle Kuran'ın tefsirini konu edinmediği gibi, -mesela Ebu Suud veya Kurtubi tefsirleri gbi- herhangi bir konu merkezli -mesela Birgivi Kabir Ziyaretleri, veya İbni Teymiyye Furkan gibi- birer kitap da değildirler.. Daldan dala, ve menkıbe ve kelam dolu kişisel görüşleri, yorumları tevilleridir.. Akif bile belki Nursi'den daha donanımlıdır tahsil noktasında, bunu da kestiremiyoruz aslında.. Nurcu kardeşlerin asrın müceddidi şusu busu yapmaları komiktir.. Sadece Elmalılı Hami Yazır'ın dehasını bile anlamak için Tefsir'inin sadece Fatiha Suresi tefsirini okumak kafidir.. Tüm Risale-i Nur bir yana konsa Elmalı'nın bir tek kısa sure tefsiri ondan daha ilmi ve de derindir..
Mustafa Sabri Efendi, İskilipli Atıf Hoca, Elmalılı Hamdi Yazır, Ord Prof İsmail Hakkı İzmirli, veya Prof Seyyid Kutub, Dr Abdullah Azzam, Nasıruddin Elbani, Ahmed Şakir, İbni Useymin vs gibi her biri kendi sahasında bir ordünaryüslük arzeden derecelere derinliklere sahip insanlar arasında ne Nursi ne Akif ne de şair Nfk sayılmamaktadır. Sayan da komik olur..
Kısacası; Akif ve NFK, alim değildir, şairdir..
Ehli Sünnet olmadıkları çok yer de mevcuttur...
Sen onlara değil; Atıf Hoca'lara, Sabri Efendi'lere, Seyyid Kutub'lara bak kardeş..