Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Çağrı Filmindeki Sahneler, Konuşmalar Gerçekle Birebir Aynı mı, Yoksa Senaryo mu?

ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
çağrı filmindeki sahneler, konuşmalar birebir aynı mı yoksa senaryo mu? çağrı filmindeki sahneler, konuşmalar hangi rivayetlere dayanıyor? tüm bu sahnelerin, konuşmaların geçtiği rivayetleri bulabilir miyiz?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Filimde aynı olan yerler de olabilir, olmayan yerler de olabilir. Belli önemli, meşhur yerlerdeki açıklamalar aynı olabilir. Filim yaklaşık 2 saat sürüyor. Komple filimdeki dialog yerine, en çok merak ettiğin bir bölümdeki konuşma metnini buraya aktarırsan daha somut cevab verebiliriz.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Cafer (r.anh) ve Necaşi hakkında bahsi geçen konuşma kaynaklarda şöyledir :


Muhacirlerin dinleri ve canları için emin bir yer bulmaları müşriklere ağır geldi. İçlerinden zeki ve cesur iki adam seçtiler. Bunlar Amr b. As ile Abdullah b. Ebi Rabia idi (sonradan ikisi de müslüman oldular). Kurayş, bu iki temsilci ile birlikte Habeşistan Kralı Necaşi ve patrikleri için değerli hediyeler gönderdi. Patriklerin müslümanları memleketten uzaklaştırmak için durumu Necaşi'ye arzetme konusun- da anlaşmalarından sonra bu temsilciler Necaşi'nin huzuruna çıkarak getirdikleri hediyeleri sunarak şöyle dediler:

"Kral hazretleri! Kavimlerinin dininden ayrılan, senin dinine de girmeyen, ne senin ne de bizim bilmediğimiz yeni icat edilmiş bir din getiren birtakım beyinsiz gençler senin memleketine sığınmış bulunmaktadır. Aralarında bu muhacirlerin babaları, amcaları ve akrabalarının da bulunduğu kavmin ileri gelenleri, bunları kabilelerine geri göndermen için bizi sana gönderdiler. Onlar bu muhacirlerden daha değerli, ayıplayıp kınadıkları şeyleri gayet iyi bilen kimselerdir."

Patrikler de: "Doğrudur, Kral hazretleri! Muhacirleri bu temsilcilere teslim et. Onları kavimleri ve memleketlerine götürsünler." dediler.
Fakat Necaşi meseleyi iyice incelemeyi ve her iki tarafı da dinlemeyi uygun gördü. Müslümanlara da haber gönderip onları çağırdı. Müslümanlar ne olursa olsun doğru söylemek üzere kendi aralarında kararlaştırmışlardı.

Necaşi müslümanlara: -"Kavminizden ayrılmanıza, benim dinimi ve mevcut dinlerden hiçbirini kabul etmemenize sebep olan bu din nedir?" diye sorunca müslümanlar adına söz alan Cafer b. Ebi Talib şöyle konuştu:
-"
Ey Melik! Biz cahiliye içinde boğulan bir millet idik. Putlara tapıyor, ölü hayvan etleri yiyorduk. Fuhuş işliyor, akrabaları ziyaret etmiyor, iyi komşuluk yapmıyorduk. Kuvvetlimiz zayıf olana zulmediyordu. Biz bu durumda iken Allah bize içimizden soyunu, doğru sözlülüğünü, güvenirliliğini, iffet ve namusluluğunu gayet iyi bildiğimiz bir peygamber gönderdi. Bu peygamber bizi Allah'ın birliğine inanmaya ve sadece ona ibadet etmeye bizim ve dedelerimizin Allah'tan başka taptığı taşlara ve putlara tapmayı terk etmeye davet etti. Bize doğru sözlü olmayı, emanete riayet etmeyi, akrabayı ziyaret etmeyi, güzel komşuluk yapmayı, haramlardan ve kan dökmekten el çekmeyi emretti. Bize fuhuş yapmayı, yalan söylemeyi, yetim malı yemeyi, namuslu kadınlara zina iftirası atmayı yasakladı. Bize sadece tek olan Allah'a ibadet etmemizi, ona hiçbir şeyi ortak koşmamamızı, namaz kılmamızı, zekat vermemizi ve oruç tutmamızı emretti...

(Diğer İslami emirleri de zikrettikten sonra)
Biz de onu tasdik ettik. Ona iman ettik. Getirdiği Allah'ın dini üzerine ona tabi olduk. Sadece Allah'a ibadet ettik. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadık. Onun bize "haram" dediklerini haram, "helal" dediklerini helal saydık.
Bunun üzerine. kavmimiz bize düşmanlık gösterdi, acımasızca işkence ettiler. Allah Teala'ya ibadeti bırakıp putlara tapmamız, eskiden helal saydığımız çirkin şeyleri yine helal saymamız için bizi her türlü bela ve işkencelere tabi tuttular.
Bize kahredip zulum de size komşu olmayı arzu ettik ve sizin nezdinizde zulme uğramayacağımız! ümit ettik...

Necaşi bu konuşmayı dinledikten sonra Cafer'e: -"Allah tarafından gelen şeylerden ezberinde var mı?" dedi.
O da: -"Evet!" dedi.
Necaşi de: -"Oku o halde!" dedi.
Cafer (r.anh) Sa'd Suresi'nin başından okudu. Okunan ayetleri dinleyen Necaşi ağladı ve sakalına doğru yaşlar akmaya başladı.
Sonra Necaşi şöyle dedi:
-"Şubhesiz bu sözlerle Hz. İsa'nın getirdiği sözler aynı nurdan çıkıyor. (Sonra Kurayş temsilcileri Amr b. As ile arkadaşına hitab ederek) Gidin, vallahi onları size teslim etmeyeceğim. Onlar işkenceye de uğramayacaklar." dedi.
Kurayş temsilcileri Necaşi'nin huzurundan ayrıldılar.
Amr b. As, Abdullah b. Rabia'ya: -"Vallahi yarın onların hepsini kökünden kurutacak bir fikrim var." dedi.
Abdullah: -"Yapma! Bize muhalif olsalar da soy birliğimiz var." dedi. Lakin Amr görüşünde ısrar etti. Ertesi gün olunca Amr, Necaşi'ye:
-"Ey Melik! Onlar Hz. İsa b. Meryem hakkında kötü bir söz söylüyorlar." dedi. Necaşi onlara haber gönderip Mesih hakkındaki görüşlerini sordu. Müslümanlar önce korktular, ama ne olursa olsun doğru söylemek hususunda kararlıydılar.

Cafer, Necaşi'ye: -"Hz. İsa hakkında Peygamberimiz'in (s.a.v.) bize getirdiği şu sözü söylüyoruz: O Allah'ın kulu ve elçisidir. İffetli bakire Meryem hatuna Allah'ın "ilka'' ettiği ruhu ve kelimesidir." dedi.
Bunun üzerine Necaşi yerden bir çubuk alarak: - Vallahi söylediğin şey ile Hz. İsa arasında bu çubuk kadar bile fark yoktur." dedi.
Bunun üzerine patrikler homurdanmaya başladılar.
Necaşi: -"Siz homurdansanız da Allah'a yemin ederim ki, bu böyledir." dedi. Sonra müslümanlara dönerek:
-"Gidin ... Siz benim topraklarımda güvenliktesiniz. Size kim söverse cezalandırılır. Sizden bir adama eziyet etmem karşılığında bana dağ kadar altın verilse bile istemem." dedi.
Sonra da etrafındakilere hitaben: -"O iki kişiye hediyelerini iade edin. Benim bu hediyelere ihtiyacım yok. Vallahi, Allah bana krallığı verdiğinde benden rüşvet almadı ki ben rüşvet alayım. İnsanlar bana itaat ettikleri müddetçe ben de onlara adil davranırım." dedi.

Bu kıssayı rivayet eden Ummu Seleme diyor ki: "Kurayş temsilcileri Necaşi'ye getirdikleri hediyeler kendilerine iade edilmiş halde, rezil bir vaziyette çıktılar. Biz de orada, hayırlı bir memlekette hayırlı bir komşuyla birlikte oturduk.”
(İbn Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, I/265-266 ;
Safiyyurrahman Mubârak Furi)

 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"Kanunlarımızı insanlar yapıyordu" diye bir cümle söylenmemiş mi yani?
Elimizdeki kaynaklarda bire bir o lafızlarla söylendiğine rastlayamadık. Zaten lâfız olarak da, güncel terimler kullanıldığından o (bire bir olmadığı) intibayı da bize veriyor.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt