Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cehalete Mazeret Olduğuna Dair Delillerden - Hz Aişe R.a'ın Durumu

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
T Çevrimdışı

tewh1d

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Yok arkadaş sen türkçeden anlamıyorsun , türkçeyi anlasan meseleyi çözecektin , Arapçanıda gördük ilk sayfada hadis okuyup bize arapça dersi vermeye kalktın.Sonunuz ortada.Suyu bulandırmasanız ümmette ilim sahibi kimseler daha önemli şeylerle uğraşacaklar ama sizin getirdiğiniz şüpheleri temizlemekten ,hayırlı şeylere vakit bulamıyorlar.
Allah ıslah etsin

Allahtan korkan adalet sahibi kimseler okusunlar diye tekrar yazıyorum

Makdisinin Tekfirde Aşırılıktan Sakındırma Cilt 2 Sayfa 90

Bu nedenle, bu hadisi delil göstererek, bütün peygamberlerin kendisi ile gönderildikleri
ve dinin en açık, en meşhur ve en temel ilkesi olan Tevhid konusunu
reddetmiş ve Allahu Teala’nın yasama hakkını ellerine geçirerek, şeriat
hükümleri yerine beşeri kanunları ortaya koyan ve uygulayan tağutların da,
cehalet sebebi ile mazur sayılacaklarını söylemek mümkün değildir. Allahu
Teala’nın dinini dışlayan, ona alternatif bir rejim uygulayan ve Allahu Teala
yerine kendilerini insanlara ilah ilan eden bu tağutlar acaba imanın ve İslam’ın
hangi meselesi hakkında cahildirler? İmanın hangi ilkesini ve İslam’ın
hangi hükmünü bilmemektedirler?

Makdisinin meseleyle ilgili görüşü GÜNEŞ gibi ortadadır , Makdisi tevhidde ,büyük şirkte cehaleti mazeret görmez ,bu hadisi ibn teymiyenin de yaptığı gibi isim ve sıfat kısmında ele alır ,bu konuyla ilgili bir bab ta açmıştır kitabında , ve bu hadis ile kül hadisinin büyük şirkte cehaletin mazeret oldugu konusunda kullanılmasının caiz olmadıgını bunu böyle kullananları ise şöyle anlatır

Yine 90.sayfada

Allahu Teala’ya yemin olsun ki, hadiste kıssası aktarılan bu
muvahhid kişinin hatası ile tağutların işledikleri ağır suçları ancak insanları
aldatan, sattıklarında eksik, ama aldıklarında tam ölçen, deliller ve bu delillerin
delalet ettiği hükümler ile oynayan hilekarlar eşit tutabilir.



 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Merak ediyorum bu ümmetin ilim sahibi insanları kim? Arapça konusuna gelince sizin delillerini getirdiğiniz kişilerin arapçasınıda biliyorum. Suyu bulandıran biz değil sizlersiniz. Alimlerin sözlerini kafanıza göre yorumluyorsunuz, sizden kesin dille istediğimizde de türkçe bilmiyormusun diyorsunuz. Ümmetin alimleri demek bizim delillerle uğraşıyor hiç gülesim yok ümmetin alimi dediğiniz adam sizin giblerden başkasına hitap edemiyor.

Ya sorulana tam yanıt ver yada sus. Aksi halde sizin bize laf dediğiniz gibi artık susmak biz de konuşuruz.
 
T Çevrimdışı

tewh1d

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Esas benim hiç gülesim yoktu...
Siz Hasan Karakayadan... Biz Müslim Şarihlerinden delil getiriyoruz...

İkincisi ise ben Abdülkadir bin Abdülaziz,Ebu Muhammed,Ebu Meryem gibi alimlerin sadece bize hitap edebilme yeteneği olduğunu düşünmüyorum.

Allahtan korkan adalet sahibi ,taassubtan uzak kimseler için derdimi anlattığımı düşünüyorum...
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
tewh1d edebini takın
Hasan hoca yokkende bu hadis böyle anlaşılmıştır. Siz kibirde o kadar haddi aştınız ki Şeyhulislam İbn Teymiyyeyi bile arabca bilmez, usul bilmez, hadis bilmez ettiniz.

Hadisin metni hakkında ise Makdisi aynen ibn Teymiyye gibi benimsemektedir. zaten böyle olmasa Tekfirde aşırılktan sakındırma hakkında bu hadisi İbn Teymiyyeden alıntılayarak aşırı gidenlere karşı örnek olarak sunmaz, kitabına delil almazdı !

Makdisinin 90 . sayfada dediği, tekfire engel olabilecek, olacak değil , olabilme ihtimali olan konular hakkındadır.
Böyle meselelerde sanki hiç bir risk veya tehlike yokmuş gibi tevhidi reddedenler için zaten böyle bir iddia yoktur.
Üstelik "bu hadisi delil göstererek" dediği ise kül hadisidir, Hz. Aişe hadisi değil!


 
Moderatör tarafında düzenlendi:
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Şimdi tewhed kardeşim , öncelikle yönetim olarak hamdolsun ilme açığız yoksa her türlü anlaşmazlık konusunda diğer ehli sünnet siteleri de dahil onlar gibi konuyu açılmamak üzere kilitler kişiyide banlar bundan dolayıda üyelerden övgü alma yoluna giderdik...

Gelelim bize atfettiğiniz Hasan Karakaya Hoca tutkusuna.

Bakın kaç bin yazım var hiç yok denecek kadar Hasan Karakaya taraftarlığı yapmışımdır. Bu mesele de sadece onu ibn teymiyye'deki delilleri o da anlatıyor diye duyurduk.

İbn teymiyyedeki görüşleri de seneler evvel kullanıyorduk. O görüşleri netleştirdiği için ismen zikredildi. Yani kimsenin herhangibi alimin eteği altına sığındığı yok..

Gelelim alim yada hoca diye onun dediğine bakmaya.

Bakın türkiyeyi dolaşın tekfirci gençler evet tekfirci gençler diyorum çünkü onlar bizim gibi düşünenlere direk kafir demese de bunu açıkca dillendiriyor. Bu gençlerin delillerine bakarsanız sadece dediğiniz alimleri saymaktadır. Mesele hakkında ümmetin üzerinde ihtilaf duymadıkları alimler hakkında görüşlerini ise bilmiyorlar.

Ve nitekim Şeyh Makdisi de bunlardan biriydi ve kendisi gençleri bundan sakındırmak için risale hazırladı. Merak ediyorum Makdisi ortada tekfire kaymış bir gençlik yokken neden durduk yere bu risaleyi hazırladı. Yoksa milletin bize atfettiği tekfirci olmayanlara delilsiz tekfirci diye damga vuruyoruz diye söyleniyorlar Şeyh Makdiside mi yoksa böyle biri.

Çeviriler konusunda daha önce yakaladım, ehli sünnet bir sitede bir şeyhimizin bir yazısı başka başka bir sitede yok efendim öyle değil böyle diye duyuru yapıldı o gün anladım ki insanalr birşeyleri çevirirkende kendi düşüncelerine göre yazıya yön veriyorlar.

Gelelim saydığınız alimlere; bir muassır alimdir tutkusu almış gençlerimizi gidiyor.

Merak ediyorum, Abdullah Azzam denince eskiden akan sular dururdu. Şimdi ise bu konularda itibar edilmiyor.

Son dönem gençlerinin su gibi okuduğu cihad dersleri kitabını okumayan yoktur. Cihadda idol mucahidlerden biridir. Bu Abdullah Azzam neden bu tür konularda delil alınmaz anlamıyorum..

Arapça,fıkıh vs istediğinizi önüne koyun, mesele alimse eğer kimse umum görüşe göre alleme şeyhimiz şeyhulislam ibn teymiyyenin eline su dökemez.

Biz ibn teymiyye r.a ve Abdullah Azzam r.a'dan delil getirdiğimizde bunlar sıradan alimler oluyorda sizinkiler uzaydan gelmiş mualemesi görüyor yani çok farklı oluyor anlamadım.

Gelelim samimiyet konusuna bu tür meseleyi kolay kolay forumda yada nette yazmam. Ama cidden merak ediyorum...

Gerçekden Şeyh Makdisi vs gibiler sizin dediğiniz gibi olsaydı...

Cihada infaklar gidiyor, müslümanlar şehadet arzusuyla gidiyorlar. 2*2=4 eder cihada yardımı en çok yapan sizin gibi gençlerin düşüncesine göre çoğu tevhid kapısından girmemiş yada girmişsede tevhidi bozulmuş insanlar.

Ve gidenler de öyle...

Bir kardeşimiz direk oy veren kafir diyor. Oy vermeyi savunduğum vs yok ama oy veripde cihada katkısı olan binlerce insan var.

!slam4ever nereye gelicen diye soran olabilir. Şeyh Makdisiye geleceğim, eğer dediklerinizde böyle olsaydı eğer neden kendilerine kafir yada tevhidi bozukların yardımının alınmamasına dair fetva vermiyorlar.

Bir zaman tefirci gruplar Allah'ın mescidlerini müslümanlardan başka kimse onaramaz ayetini efendim kafirler camiye yardım ediyor onlar yapıyor diye camide namaz kılmazlardı. İmam arkasından değil camide kendileride kılmazdı.

Onlara tek şey demiştim. O zaman hac ayeti ne olacak. Kafirin başlarından biri haccı organize ediyor,imamlara dua ettiriyor kendine birde. Hacca giden milyonlarca hacı ne olacak? Susuyorlardı. O da zaten geldi geçdi döndüler görüşlerinden.

Demek istediğim bizimle uğraşan cihadda alim varsa çıksınlar açıksa halkı tekfir etsinler, yardımdan yada cihada gelmeden önce önce dine girin desinler sonra yardım gelir desinler.

Ama bu da sizin cihaddaki alimlere attığınız bir çamurdur.

Zira oraya giden bu görüşteki çoğu insan geri dönmekte. Geri dönmesinin bilinen kısmı borç vs, ama gerçek kısmı tekfirle alakalı konular. Orada hiç tutunamamaktalar,çünkü oradaki emir sahipleri ile görüşleriniz ters.

Biri birine sorar nasıl anlaşabildiniz mi bu konularda, evet sordum cevap aldım ancak aldığım cevaplar beni hiç tatmin etmedi der.

Elinden gelse yani cihada karşı saygısı kalmasa emir sahiplerine lafda diyecek aslında diyor ama terbiye sınırları içerinde diyor.

Son olarak ben buraya İbn Teymiyye r.a, Abdullah Azzam r.a gibi alimlerden örnek verirken siz ve sizin gibiler hanzala vs diyordu. Eğer bu sözünüz doğru olsaydı yani yanında lafımı olur sözü kendinizin getirdiği isim devanin yanında pire dahi olamazdı(teşbihde hata olmasın , bunu siz çıkardınız)

Şeyh Makdisi r.a sizin gibi görüşteyse risalenin ismini değişsin, çünkü tekfirden sakındırılacak yeri kalmıyor...
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Allah razı olsun kardeşim açıklamalarından ötürü.
Bu başlığa şimdilik kimsenin bir şey yazması gerekmemektedir.
İnşeallah düşünüp araştıralım, kalbimiz tam bir mutmain haline gelinceye kadar konu üzerine yoğunlaşalım.
Bu başlığa düşünmeden, taasub ile yazmak alimlerin isimlerini döğüştürmeye, şahsi kısır çekişmelere ve nefsi cedelleşmeye gidebileceğinden konuyu ileriki günlerde açılmak üzere şimdilik bitiriyorum.
Rabbim bizlere merhamet etsin.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
B Çevrimdışı

buhari

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
oncelıkle allahın selamı uzerınıze olsun...



bu konuda sadece muasır alimlerden Şeyh Abdulkadir bin Abdulaziz İbn-i Teymiye'nin hatalı rivayet ile istidlalde bulunduğunu söylemiştir bunu dile getirmiştir

Doğru rivayet İmam Müslim’in rivayetinde geçtiği üzere “Evet” cevabını verenin de Hz. Aişe olduğudur. Nitekim bu hadisin şerhinde İmam Nevevi (rahimehullah) şöyle demiştir:

“Aslen sahih olan hadisin bu şekilde rivayetidir. Sanki Aişe (radıyallahu anha) «İnsanlar her ne saklarlarsa saklasınlar Allah onu bilir» demiş ve arkasından da kendi kendisini doğrulayarak «Evet» demiştir.” (Şerhu-n Nevevî Ale-l Müslim, 3/401)



ABDULKADİR BİN ABDULAZİZ

Aişe Radıyallahu Anha Hadisi:

Aişe Radıyallahu Anha şöyle demiştir: “İnsanlar ne saklarsa saklasın, onu Allahu Teala bilir mi?” Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem “Evet” dedi.
Bu hadisi delil getirirken şöyle dediler: “Aişe, Radıyallahu Anha Allahu Teala’nın ilmi konusunda şüphe etti, ancak bununla tekfir edilmedi.”

Cevap olarak şöyle deriz: Hadisin bu şekilde rivayeti yanlıştır. “Evet” diyen Aişe’nin bizzat kendisidir. Müslim’in “Kitabu’l-Cenaiz” adlı bölümün sonunda rivayet ettiği şekliyle şöyledir:
“İnsanlar ne saklarsa saklasın onu Allahu Teala bilir mi? Evet.”

Müslim şerhinde İmam Nevevi: “Usullerde olup ayrıca sahih olan, Aişe(r.a) annemizin sözü söyleyip kendi nefsini tasdik ettiğidir.”

Müslim şarihlerinden, Kadı İyaz “Aişe annemizin nefsini tasdik ettiği rivayeti seçer...” (Mukmil-3/103-104)

Müslim şarihlerindenEbû Abdullah Muhammed binYusuf el-Huseyni: “Usulde olan budur Manası: “Allah bilir demiş, sonra evet diyerek ,sözünü tasdik etmiştir”(Mükmilikmalul İkmel 3/103)

Müslim şarihlerinden Ali bin Süleyman el-Mağribi: “Evet, Aişe (ra) sözünün devamıdır. Kendi sözünü “evet”lafzıyla tasdik eder” (Veşyu ed-diyba 1/103)

Dikkat edilirse Müslim şarihleri, yani hadisin, yollarını,mesakını, inceleyen muhaddisler, Aişe annemizin evet sözünün sahibi olduğunu tercih etmişlerdir. “Usulde böyledirden” kastettikleri Müslim nüshalarının aslında rivayetin bu şekil de olmasıdır
 
B Çevrimdışı

buhari

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
daha rivayetin anlaşılmasında ihtilaf varken nasıl olurda onun üzerinde hiç ihtilaf yokmuş gibi hüküm veriyorsunuz
 
ebuu katade Çevrimdışı

ebuu katade

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum kardeşler ben ilmi olarak hiç bir veri ortaya koymayacak ve hiçbir söz yazmayacağım cehaleti hiçbir şekilde özür saymayan kolayca insanlar hakkında hüküm veren kardeşler için birşerler yazacağım sadece

ASLINDA BAZEN SİZE ÖZENİYORUM BİLİYORMUSUNUZ KARDEŞLER NİÇİN BİLİYORMUSUNUZ BÜTÜN HALKLARI TEKFİR ET DEVLETLERİ CAHİLLERİ, KOLAYA KAÇ NASILMI DAVET ETME ŞİRKİ KÜFRÜ CEHALETİ HEPSİNDEN ÖNCE İMANI İNSANLARA ANLATMA (ÇÜNKÜ BUNLAR NEFSE AĞIR GELİR)
İNSANLARDAN HAKARET İŞİT YERYER ALAYA ALIN DAMGALAN GERİCİ,YOBAZ, DAMGASI YEMENE'DEGEREK KALMASIN TEKFİR ET BİTİR İŞİ SANA SORANLARADA ONLAR KAFİR DE TEBLİĞEDE GEREK YOK ÇÜNKÜ İSLAMI DUYMUŞ OLMASI İNSANA YETERLİDİR.
SONRA ONLARIN YANINDA BULUNMAK BİLE İMANA ZARAR VERİR NİYE YAKLAŞIP TEBLİĞ YAPACAN ONLARLA BİREBİR İLGİLENİP DERRTLERİNİ PAYLAŞ ZAMANINI VAKTİNİ FEDA EDESİNKİ

EVET DAHA ÖNCEDE DEDİĞİM GİBİ BAZEN SİZE ÇOK ÖZENİYORUM BU KADAR KOLAY BİR YOL VARKEN HERŞEY BİR SÖZLE HALLOLACAKKEN BİZ NİYE BU ZOR OLAN YOLU SEÇİYORUZ DİYE

ALLAH SİZEDE BİZEDE HİDAYET ETSİN KARDEŞLER

VE ALLAH İÇİN SİZİN USULÜNÜZLE İLGİLİ BİR TESBİT'İMİ PAYLAŞACAĞIM İNŞAALLAH İBRET ALIRSINIZ

SİZ
EĞER GÖRÜŞÜNÜZÜ DOĞRULUYORSA ALİMLERİN VE YA HOCALARIN GÖRÜŞLERİNİ ALIP DELİL KOYUYORSUNUZ İNSANLARIN ÖNÜNE FAKAT O KONUDA BİR İJTİLAF VARSA KARŞI GÖRÜŞLERE HİÇ DEYİNMİYOR YOKMUŞ GİBİ DAVRANIYORSUNUZ
GÖRÜŞÜNÜZÜ DOĞRULATACAK BİR ALİM VE HOCA BULAMADIĞINIZDA'DA
KURAN VARKEN KİŞİLERE ALİMLERE İTİBAR EDİLMEZ DİYİP SIYRILIYORSUNUZ
BU MESELE BU KADAR KOLAY DEĞİL KARDEŞLER
RABBİMİZ BİZİ SAHİH OLAN TEK BİR GÖRÜŞTE BİRLEŞTİRSİN İNŞAALLAH
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
BUHARİ;139009' Alıntı:
daha rivayetin anlaşılmasında ihtilaf varken nasıl olurda onun üzerinde hiç ihtilaf yokmuş gibi hüküm veriyorsunuz

İhtilaf olduğunu kabul ediyorsan , ihtilaflı konuda kendi anlayışını tek mutlak doğru kabul sayarak ihtilaflı mesele üzerinden mazeret değildir diye Tekfir hükmünü vermek hangi usulde var?

Şeyhulislam İbn Teymiyye, Şeyh ebu Makdisi , Şeyh Abdulkadir b. Abdulaziz, Şeyh Hasan karakaya vs gibi alimlerin görüşünü kabul edip amel ediyorum diyen muvahhidleri yok farklı görüş bildiren alimlerde var diyerek tekfire kayarak, maksadınızın bağcıyı pataklamak olduğunu ortaya koymaktadır.

Hadisin metin tenkidi de bu görüşün hatalı olduğunu ortaya koymaktadır:


Aişe Radıyallahu Anha şöyle demiştir: “İnsanlar ne saklarsa saklasın, onu Allahu Teala bilir mi?
Rasulullah (s.a.v.)Evet” dedi.


Aişe, Radıyallahu Anha Allahu Teala’nın ilmi konusunda şüphe etti, ancak bununla tekfir edilmedi.


----------------------------------

Bu hadisi farklı yorumlayanlar şöyle demektedirler:

Hadisin bu şekilde rivayeti yanlıştır. “Evet” diyen Aişe’nin bizzat kendisidir. Muslim’in “Kitabu’l-Cenaiz” adlı bölümün sonunda rivayet ettiği şekliyle şöyledir:
İnsanlar ne saklarsa saklasın onu Allahu Teala bilir mi? Evet.”


Bu görüşün tenkidi :

Yukarıdaki hadis-i şerifte de hz. Aişe soru sormakta (İnsanlar ne saklarsa saklasın onu Allahu Teala bilir mi? ) ve Rasulullah "Evet bilir" diyerek sorusunu cevaplamış, şüphesini gidermiş olmaktadır.


Hadisin öncesindeki gelen konuşma buna ayrıca bir delildir:

"Rasûlullah (s.a.v) ben yattıktan sonra içeri girdi ve:
Ey Âişe, sana ne oldu da böyle nefes nefesesin ?buyurdu.
Ben: “Bir şey yok” dedim."


Hz. Aişe yukarıdaki cümlede soru sormamış, yani Allah c.c. her gizli şeyi biliyor olduğunu bilmiş olsa burada gizlemeye çalışmazdı, hatta takib etmezdi.
Bu da metin ve anlam yönünden sorduğunu göstermektedir.


Hadisin devamındaki şu cümlelerde cevabı verenin Rasulullah olduğunu, çünkü :

"Rasûlullah (s.a.v):Sen söylemezsen bile Latif ve Alim olan Allah, Bana haber verirdedi.
O zaman ben anam babam senin yoluna feda olsun deyip olanları anlattım
."


Rasulullahın açıklamasından - izahından sonra Allahın gizlediği şeyi bildireceğinden dolayı anlatmaya karar veriyor.

Tekrar tekrar aynı meseleleri illa tekfir etmek için ısıtıp ısıtıp güncellemeyin! Yolladığın yazılar ve cevapları ilk mesajlarda görüşüldü, tartışıldı.
Her halukarda tekfir ederim diyene yapacak bir şeyimiz yoktur.

Rabbim insaf ve basiret versin bize.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
B Çevrimdışı

buhari

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
SİZLER BU BAŞLIĞI DEĞİŞTİRİN ÇÜNKÜ SİZLER DAHA MUTEBER OLAN İHTİLAFI BİLE KABUL ETMEKDE ZORLANIYORSUNUZ...KONUYU HEMEN FARKLI YERLERE KAYDIRIYORSUNUZ...EGER AMACINIZ GERCEKTEN İLMİ MÜNAZARA İSE İNSANLARA SADECE KENDİ GÖRÜŞLERİNİZİ DAYATMAYIN....SADECE SİZİN GİBİ DÜŞÜNENLER YOK

CEHALET MESELESİNE GELİNCE...SÖYLEDİĞİNİZ ALİMLER SİZİN GİBİ CEHALETİ TÜMDEN MAZERETMİ SAYMIŞLAR ACABA...MESELA BİR MAKDİSİ VEYA ALİ EL HUDAYR YADA ABDULKADİR BİN ABDUL AZİZ VEYA IBN TEYMİYYE
 
B Çevrimdışı

buhari

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
VE AYRICA BEN DAHA TEKFİRDEN BAHSETMEDİM......YAZILARI NASIL OKUYORSUNUZ...GÜZEL KARDEŞİM...HEMEN KARALAMAYA GEÇİYORSUNUZ...YAPMAYIN İNŞAALLAH OKUMADAN YORUM YAPMAYIN YADA GERÇEKDEN YAZILANLARA CEVAP VERİN SONUCTA YAZILARI YAZANLARIN MUSLUMANLAR OLDUGUNU EN AZINDAN DUŞUNEREK CEVAP YAZALIM KIZMAYA HAKARET ETMEYE DEĞİLDE DELİLLERLE ALİMLERİN SÖZLERİYLE YADA KENDİ GORÜŞLERİNİZİ YAZIN AMA KONU İLE ALAKALI OLSUN VE BEN HERKES KAFİR BEN MUSLUMANIM İDDİASINDADA DEĞİLİM İNŞAAALLAH BİRDE BU METİN TENKİDİNİ SENMİ YAPTIN ...ALİMİN İSMİ YOK VEYA YAZMAMIŞSIN...
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
BUHARİ;139047' Alıntı:
SİZLER BU BAŞLIĞI DEĞİŞTİRİN ÇÜNKÜ SİZLER DAHA MUTEBER OLAN İHTİLAFI BİLE KABUL ETMEKDE ZORLANIYORSUNUZ...KONUYU HEMEN FARKLI YERLERE KAYDIRIYORSUNUZ...EGER AMACINIZ GERCEKTEN İLMİ MÜNAZARA İSE İNSANLARA SADECE KENDİ GÖRÜŞLERİNİZİ DAYATMAYIN....SADECE SİZİN GİBİ DÜŞÜNENLER YOK

CEHALET MESELESİNE GELİNCE...SÖYLEDİĞİNİZ ALİMLER SİZİN GİBİ CEHALETİ TÜMDEN MAZERETMİ SAYMIŞLAR ACABA...MESELA BİR MAKDİSİ VEYA ALİ EL HUDAYR YADA ABDULKADİR BİN ABDUL AZİZ VEYA IBN TEYMİYYE
Başlığı değiştirip değiştirmemeye sen mi karar vereceksin?
Asıl ihtilafı kabul etmeyip, kendi anlayışını mutlak doğru kabul edip diğer anlayışları eleştiren , hatalı gören buna rağmen o alimlere uyarak amel edenleri tekfir edenler sizlersiniz.
Amacınız sadece bu hadisi böyle de anlayanlar da var olduğunu demek ise o zaman ilk mesajınızı dikkatli yazacak ve böyle de düşünenler var diyecektiniz. Ama siz ise tam bir karalama ve suçlama ile yazılar yazdınız!
Evet sen daha tekfire geçmedim ama gidişatın onlarla paralellik arzediyor. Şeyh makdisinin tekfirde aşırıya kaçanları uyarmak ve ikaz mahiyetinde özel olarak kitabına bu meseleyi almasına rağmen hala onun adını kendinize delil almaya çalışıyorsunuz! O kitabı baştan sona size okuyup izah etsinler.


Saydığın alimlerin yazılarını biz buraya kendi kitaplarından koyduk ve onlar yoldan geçenleri tekfir etmiyorlar. Aksine tekfire mazeret olabilecek durumlardan bahsetmektedirler. Cehalet tümden mazeret olmadığı gibi tümden mazeret değildir de denmez!

Şeyh Makdisi : Tekfirin Şartları, Engelleri ve Sebepleri
https://www.islam-tr.org/konu/seyh-makdisi-tekfirin-sartlari-engelleri-ve-sebepleri.12127/
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
N Çevrimdışı

nesaimuslim

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
selamu aleykum bu siteyi çok uzun zamandan beri takip ederım uzun yıllar once yazılarda yazıyordum.tekrar bende yazmaya karar verdim inşaallah ...

Aişe annemizin ilme dair hadisi ve hadise başka bir usulle yaklaşım
Birinci Şüphe:
Aişe'nin (r.a) ilme dair hadisinden hatalı bir şekilde çıkarılan sonuç.
Müslim'in sahihinde kaydettiğine göre Aişe (r.a) şöyle demiştir:
"Ben size kendim ile Allah'ın Resulü (s.a.v) arasında geçen bir hadiseden bahsedeyim mi? Biz de evet dedik. Ravi diyor ki:
Aişe dedi ki:
Resulullah'ın bende olduğu, sıram olan gecede, Rasulullah uzandı ridasını koydu ve nalınlarını çıkarıp ayaklarının yanına koydu, harının bir tarafını yalağının üzerine yaydı ve uzandı. Benim uyuduğumu zannedecek kadar bir süre kaldıktan sonra ridasını yavaşça aldı. Nalınlarını sessizce giydikten sonra kapıyı açtı ve çıktı. Sonra da kapıyı yavaşça kapattı. Bunun üzerine ben abamı başıma geçirdim başörtümü taktım izarımı başıma geçirdim sonra da onun izi üzere yola koyuldum. Ta ki Bakia 'ya geldi. Orada kıyamda durdu. Çok uzun da durdu. Sonra da ellerini üç kez kaldırdı. Bundan sonra da ayrıldı ve ben de ayrıldım. O hızlandı ben de hızlandım. O koştu ben de koştum. O yetişti, ben de yetiştim ve onu geçerek eve girdim. Ben daha yeni uzanmışken o da girdi. Girerken dedi ki:
Ey Aişe neyin var? Aişe dedi ki:
Ben, bir şeyim yok dedim. O da:
Eğer sen bana haber vermezsen bana, Latiful-Habir olan Allah haber verir dedi. Ben de:
Ey Allah'ın Elçisi (s.a.v) anam babam feda olsun deyip haber verdim. Bunun üzerine dedi ki:
Önümde gördüğüm o karaltı sen miydin? Evet dedim. Bunun üzerine göğsüme beni acıtacak şekilde vurdu. Ve sonra da dedi ki:
Allah ve Resulü'nün sana zulmedeceğini mi sandın? Aişe (r.a) dedi ki:
İnsanların ondan gizlediğini; evet, onları Allah ona bildirir.
Resulullah söyle demişti:
Şüphesiz sen gördüğün o esnada bana Cibril geldi. Bana seslendi. Ben O'nu senden gizledim ve O'na karşılık verdim. Fakat senden bunu sakladım. Çünkü sen kıyafetini çıkardığından dolayı yanına giremezdi. Ben senin uyuduğunu zannederek uyandırmaktan sakınarak senin ürkeceğinden de korktum. Cebrail bana dedi ki:
Şüphesiz Rabbin sana Bakia mezarlığına gelerek onlara istiğfar etmeni emrediyor. Aişe (r.a) diyor ki:
Ben, peki onlara ne diyeyim ya Resulullah, dedim. O (s.a.v) da dedi ki:
De ki: Mümin ve Müslümanların diyarı ehline selam olsun. Allah bizden önceki ve sonrakilere rahmet etsin. İnşaallah biz de size kavuşacağız." (Müslim Terc., 5/251-252)
Nevevi diyor ki:
"Aişe dedi ki: İnsanların O'ndan gizlediklerini, evet tabi ki Allah O'na bildiriyordu."
Usulde böyledir. Bu ise sahihtir. O sanki insanlar O'ndan gizlediğinde Allah O'na öğretiyor derken bunu nefsi tastik etmiş ve devamla evet demiştir. (Nevevi, 7/44)
Bu hadisin başından sonuna kadar Aişe annemizin tavrının neresinde şüphe vardır. Oysa onun insanlar ne zaman gizleselerdi tabi ki Allah O'na bildirirdi ifadesi ilme dair bir takrirdir. Kaldı ki bu Nevevi'nin de dediği gibi usulde (temel ilkelerde) de böyledir.
Söz gelimi eğer Aişe bu nazik hususta şüphede idiyse ki bundan Allah'a sığınırız. Şu halde Nebi (s.a.v), bu durumunu neden düzeltmedi?
Şayet bu, Aişe'nin (r.a) cehaletinden dolayı idi denilecek olsa; biz de cevaben şöyle deriz:
Şüphesiz Nebi (s.a.v) zatı envat hadisinde İslâm'a henüz girmiş bir kavmin yaptıklarını ve isteklerini şiddetle reddetmiştir. Onları, 'onların olduğu gibi bize de bir ilah yap' diyen Beni İsrail'e benzetmiştir. Keza kendisine Allah ve sen dilerseniz diyen kişinin bu dediğini derhal reddederek beni, Allah'a ortak mı kıldın? Sadece Allah dilerse de diye -yahut Resulullah'ın (s.a.v) dediği gibi- söylemiştir. Esasen onları bu duruma sadece cehalet afeti sürüklemişti.
Böyle iken Peygamber (s.a.v) Aişe'yi neden hemen reddetmedi?
Kaldı ki, O nübüvvet evinde büyümüştü. O ev ki içinde kitabın ayetleri ve hikmet okunuyordu. Dahası O, Allah'ın izniyle Mekke döneminden beri Müslüman'dı. Yani daha yeni Müslüman olmuş biri değildi.
Hadiste, onun nefsinin tastik etmiş olduğu sözlerine terettüp edecek en ufak bir levm bulunmamaktadır. Esasen bilindiği gibi gerektiği yerde açıklamanın ertelenmesi -ulema arasında hiçbir ihtilaf olmaksızın- caiz değildir." (Bkz. İbn Hazin, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Said, el-Muhalla, Tahkik: Ahmed Muhammed Şakir, Dar'ut-Turas, Kahire, 11/218 vd.)
 
N Çevrimdışı

nesaimuslim

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
[TD="colspan: 2"]İhtiyaç Anında Gerekli Olan Açıklamanın Geciktirilmesi Caiz Değildir


[TD="colspan: 2"]


[TD="colspan: 2"]İbni Kudame diyor ki:
Gerektiği yerde açıklamanın ertelenmesinin caiz olmadığında ihtilaf yoktur." (Ravdat'un-Nazır ve Cennet'ul-Menazir, 96)
Şevkani de gerektiği andaki beyanın geciktirilmesine dair diyor ki:
Bil ki açıklamaya gereksinim duyulan mücmel, umumi, mecaz, müşterek, muhtelif ve mutlak fiillerden herhangi bir hususun izahı geciktiğinde, iki durum söz konusu olur. (Bu kavramların izahı için bkz. Fıkıh Usulü kitapları)
1 - Açıklamanın ihtiyaç olduğu andan sonraya kalması; bu o vakittir ki açıklama gerektiği andan sonraya kalsa mükellef, hitabın kapsadığı şeyleri öğrenmeye muktedir olamayacaktır. Bu geciktirme durumu, o anda yapılması gereken (fevri) vaciblerde asla caiz değildir. Çünkü kendisi hakkında malumat bulunmayan bir şeyi yapmak mümkün değildir. Nitekim bu, üstesinden gelinemeyecek sorumluluk (teklifi mala yutak) olamaz düşüncesindeki herkese göre olanaksızdır. Teklifi mala yutak'ı tecviz edenler ise bunun sadece caiz olduğunu ve fakat hiç meydana gelmediğini söylüyorlar. Bunun meydana gelmediği hususu ise iki tarafça da kabul edilmiştir.
Bu nedenle Ebu Bekir el-Bakıllani şeriat sahiplerinin bunun imkânsız olduğunda icma ettiklerini nakletmiştir.
İbni Sem'ani diyor ki:
İzahatın, fiilen işleneceği andan sonraya ertelenmesinin uygun olmadığında ve fakat bu açıklamanın ilgili fiilin işleneceği özel vaktine bırakılmasının caiz olduğunda bir ihtilaf yoktur. (İrşad'ul-Fuhul, 173)
Gerektiği vakit ile hitap vakti arasındaki farka gelince:
Ulema şunda ittifak etmiştir:
İzahatın lazım olduğu andan sonraya ertelenmesi caiz değildir. Yani şer'î teklife uymak gerektiği anda. Yalnız anında yapılması gerekmeyen farzlar hakkındaki beyanın, hitap vaktinden işlenme ve yerine getirilme anına kadar tehirini birçok alim tecviz etmiştir. İkisi arasındaki fark ise açıktır.
Apaçık olarak bilinir ki; akideye taaluk eden açıklamanın fevren yani derhal o anda yapılması esastır. Çünkü bu, itikadın bir gereği ve hem de bu dine girmenin ilk anından itibaren imanın bir şartıdır. Elimizdeki hadiste Peygamber'den (s.a.v) Aişe (r.a) Hanımefendi'ye bu dediğinden ötürü bir kınama söz konusu değildir. Bu demektir ki şer'î bir mahzur ifade etmiyordu. Çünkü açıklama gereken anda bunun yapılmaması onun gerekmediğini gösterir. ( ali ferracın cehalet kitabından alıntı)

 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
nesaimuslim;259063' Alıntı:
Bunun üzerine dedi ki:
Önümde gördüğüm o karaltı sen miydin?
Evet dedim.
Bunun üzerine göğsüme beni acıtacak şekilde vurdu. Ve sonra da dedi ki:
Allah ve Resulü'nün sana zulmedeceğini mi sandın?
Aişe (r.a) dedi ki: İnsanların ondan gizlediğini; evet, onları Allah ona bildirir.

Alıntıladığım ve kırmızı renklendirdiğim sözde Aişe (r.anha)nın cevabı, bir önceki Rasulullah (s.a.v.)in sorusuyla ne kadar ilişkili? / alakalı akıl ve izan sahibleri görmekte!
Madem kırmızı renklendirilmiş cevabı Aişe (r.anha) cevab veriyor ve biliyor, neden gizlice takib ediyor ve takib ettiğini Rasulullah (s.a.v)den sorduğu halde gizliyor?



Bu tür iddialara daha önce verdiğimiz cevabı vermekten başka yapacak bir şeyimiz yoktur. Olmadı, konuyu ilk mesajdan itibaren tekrar anlamak için okuyunuz!



ABDULHAK;139016' Alıntı:
İhtilaf olduğunu kabul ediyorsan , ihtilaflı konuda kendi anlayışını tek mutlak doğru kabul sayarak ihtilaflı mesele üzerinden mazeret değildir diye Tekfir hükmünü vermek hangi usulde var?

Şeyhulislam İbn Teymiyye, Şeyh ebu Makdisi , Şeyh Abdulkadir b. Abdulaziz, Şeyh Hasan karakaya vs gibi alimlerin görüşünü kabul edip amel ediyorum diyen muvahhidleri yok farklı görüş bildiren alimlerde var diyerek tekfire kayarak, maksadınızın bağcıyı pataklamak olduğunu ortaya koymaktadır.

Hadisin metin tenkidi de bu görüşün hatalı olduğunu ortaya koymaktadır:


Aişe Radıyallahu Anha şöyle demiştir: “İnsanlar ne saklarsa saklasın, onu Allahu Teala bilir mi?
Rasulullah (s.a.v.)Evet” dedi.


Aişe, Radıyallahu Anha Allahu Teala’nın ilmi konusunda şüphe etti, ancak bununla tekfir edilmedi.


----------------------------------

Bu hadisi farklı yorumlayanlar şöyle demektedirler:

Hadisin bu şekilde rivayeti yanlıştır. “Evet” diyen Aişe’nin bizzat kendisidir. Muslim’in “Kitabu’l-Cenaiz” adlı bölümün sonunda rivayet ettiği şekliyle şöyledir:
İnsanlar ne saklarsa saklasın onu Allahu Teala bilir mi? Evet.”


Bu görüşün tenkidi :

Yukarıdaki hadis-i şerifte de Aişe soru sormakta (İnsanlar ne saklarsa saklasın onu Allahu Teala bilir mi? ) ve Rasulullah "Evet bilir" diyerek sorusunu cevaplamış, şüphesini gidermiş olmaktadır.


Hadisin öncesindeki gelen konuşma buna ayrıca bir delildir:

"Rasûlullah (s.a.v) ben yattıktan sonra içeri girdi ve:
Ey Âişe, sana ne oldu da böyle nefes nefesesin ?buyurdu.
Ben: “Bir şey yok” dedim."


Aişe yukarıdaki cümlede soru sormamış, yani Allah c.c. her gizli şeyi biliyor olduğunu bilmiş olsa burada gizlemeye çalışmazdı, hatta takib etmezdi.
Bu da metin ve anlam yönünden sorduğunu göstermektedir.


Hadisin devamındaki şu cümlelerde cevabı verenin Rasulullah olduğunu, çünkü :

"Rasûlullah (s.a.v):Sen söylemezsen bile Latif ve Alim olan Allah, Bana haber verirdedi.
O zaman ben anam babam senin yoluna feda olsun deyip olanları anlattım
."


Rasulullahın açıklamasından - izahından sonra Allahın gizlediği şeyi bildireceğinden dolayı anlatmaya karar veriyor.

Tekrar tekrar aynı meseleleri illa tekfir etmek için ısıtıp ısıtıp güncellemeyin! Yolladığın yazılar ve cevapları ilk mesajlarda görüşüldü, tartışıldı.
Her halukarda tekfir ederim diyene yapacak bir şeyimiz yoktur.

Rabbim insaf ve basiret versin bize.
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt