A
Çevrimdışı
OĞULDAN ANAYA MEKTUP
Canım anıkom,
Geçen sene gönderdiğin o gıymetli mektubu aldım. Ohudum, ohurken gözlerim yaşardı. Sizlerden uzağa, dişizden dırnağızdan arturup gönderdügüz paranan geçinmek beni çoh üzi. Ama nedem sizlere bi an evvel gavuşam diye gece günüz ders çalışim. Ahan buradaki profesörler ele para canlısı ki, gızlarının ne şırfıntı olduğunu geçen mekdubumda yazmıştım.
Gızlarına yüz vermedim diye çalışim çalışim ama garez edi, sınıf geçirmiler. İnşallah bu sefer geçerim. Gız bi tene başga çocuh buldu, ondan evlenecekler, bende gurtilim.
Canım anıkom, o Ayahcahcıların oğlu Memed’in dedüklerine inanmayın. Benim ders çalışmaduğumu her gün gahvede olduğumu, gızlarnan gezdügümü size sölemiş. İnanmayın, iftira edi.
O gün mektebe gididim, yağmur yağmaya başladı. Bahdım ıslanıp su itine dönecem, hemen bizim Elazığlıların gahvesine girdim. Arhadaşlar da ordadılar. Boş duracağan bi el oyun çevirek dediler. Bende dayanamadım, belki gazanırım da bu ay ki borcumu öderim dedim. İşte oyuna yeni başlamıştım ki size haber yetüştüren boşboğaz oğlu Memed geldi. Yanıma oturdu. Bilürsün ne gader uğursuz milletdür onlar. Hemen şansım gaçtı. Cepteki parayı da verdim gahdım.
Yohsa onun dedügü gibi her gün gahveye getmim. Zaten o da her gün gahveye gelmi ki beni göre. İşte nasıl oldusa bi defa uğradı, hem şansımı bozdu, hem de size laf yetüştürdü.
Yohsa dersden gözümü açamim. Nerde galdı ki gahveye gidem. Bi de mektubunda Sibel adında bi gızdan bahsedisin. Anam eğer sen sevisen ben de severim. Ama gine de bahan bi foturafını gönderin de bi sufatını görem.
Canım anıkom, senin o içli küftene, daş ekmeğine, ağulu muhaşerli erişte çorbana, hele anamaşına ele hasretim ki. Bu sene geldügümde teker teker bişür ki hasretim gide. Ben burda guru fasulye, nohut, mercimek çorbası, bi de makarna ye ye canım çıhi.
Arada bi kebap yem deyim, o da ev kirasını verdükten sona bahan yarım ekmek parası bile galmi. Ahan bu Elazığ’ın yurdu uzadı da uzadı. Neyse bu sene açılimiş deyiler. Ev kiraları da çoh bahallı.
Canım anıkom, seni üzmemek içün çektigim sıhıntıları mekdubumda yazmim. Babamın gönderdigi parayı hemen ev kirasınnan borcuma verdim. Param galmadı anam, sen babama söleki bahan beş-on milyon para göndere. Ben babamdan utanim isteyemim, sen babamı zorla biraz.
Anıkom, senin, babamın, emmimin, bibimin, ezemin ellerinden hasretle öper, dayımın oğlu Hasan’a ve emim oğlu Ali’ye mahsus selam eder, ayrıca mahlede beni soran, mekdubu ohurken yanızda olan bilcümle tanuduh ve gomşulara, ayrıca akrabalara selam edip, böyüklerin ellerinden, güçüklerin gözlerinden öperim.
Mekdubuma son verürken tekrar senin ve babamın ellerizden öperim. Acele bahan para postalayın. Durumum çoğ kötü. Alişam çamuruna batmış camuz gibi borca batmışım. Bu borçlar yüzünden düşinim, heç ohuduğum ahlıma girmi.
Parayı havalenen gönderin ki çabuh elime geçe. Gözüm yolda beklim.
Oğlun
Canım anıkom,
Geçen sene gönderdiğin o gıymetli mektubu aldım. Ohudum, ohurken gözlerim yaşardı. Sizlerden uzağa, dişizden dırnağızdan arturup gönderdügüz paranan geçinmek beni çoh üzi. Ama nedem sizlere bi an evvel gavuşam diye gece günüz ders çalışim. Ahan buradaki profesörler ele para canlısı ki, gızlarının ne şırfıntı olduğunu geçen mekdubumda yazmıştım.
Gızlarına yüz vermedim diye çalışim çalışim ama garez edi, sınıf geçirmiler. İnşallah bu sefer geçerim. Gız bi tene başga çocuh buldu, ondan evlenecekler, bende gurtilim.
Canım anıkom, o Ayahcahcıların oğlu Memed’in dedüklerine inanmayın. Benim ders çalışmaduğumu her gün gahvede olduğumu, gızlarnan gezdügümü size sölemiş. İnanmayın, iftira edi.
O gün mektebe gididim, yağmur yağmaya başladı. Bahdım ıslanıp su itine dönecem, hemen bizim Elazığlıların gahvesine girdim. Arhadaşlar da ordadılar. Boş duracağan bi el oyun çevirek dediler. Bende dayanamadım, belki gazanırım da bu ay ki borcumu öderim dedim. İşte oyuna yeni başlamıştım ki size haber yetüştüren boşboğaz oğlu Memed geldi. Yanıma oturdu. Bilürsün ne gader uğursuz milletdür onlar. Hemen şansım gaçtı. Cepteki parayı da verdim gahdım.
Yohsa onun dedügü gibi her gün gahveye getmim. Zaten o da her gün gahveye gelmi ki beni göre. İşte nasıl oldusa bi defa uğradı, hem şansımı bozdu, hem de size laf yetüştürdü.
Yohsa dersden gözümü açamim. Nerde galdı ki gahveye gidem. Bi de mektubunda Sibel adında bi gızdan bahsedisin. Anam eğer sen sevisen ben de severim. Ama gine de bahan bi foturafını gönderin de bi sufatını görem.
Canım anıkom, senin o içli küftene, daş ekmeğine, ağulu muhaşerli erişte çorbana, hele anamaşına ele hasretim ki. Bu sene geldügümde teker teker bişür ki hasretim gide. Ben burda guru fasulye, nohut, mercimek çorbası, bi de makarna ye ye canım çıhi.
Arada bi kebap yem deyim, o da ev kirasını verdükten sona bahan yarım ekmek parası bile galmi. Ahan bu Elazığ’ın yurdu uzadı da uzadı. Neyse bu sene açılimiş deyiler. Ev kiraları da çoh bahallı.
Canım anıkom, seni üzmemek içün çektigim sıhıntıları mekdubumda yazmim. Babamın gönderdigi parayı hemen ev kirasınnan borcuma verdim. Param galmadı anam, sen babama söleki bahan beş-on milyon para göndere. Ben babamdan utanim isteyemim, sen babamı zorla biraz.
Anıkom, senin, babamın, emmimin, bibimin, ezemin ellerinden hasretle öper, dayımın oğlu Hasan’a ve emim oğlu Ali’ye mahsus selam eder, ayrıca mahlede beni soran, mekdubu ohurken yanızda olan bilcümle tanuduh ve gomşulara, ayrıca akrabalara selam edip, böyüklerin ellerinden, güçüklerin gözlerinden öperim.
Mekdubuma son verürken tekrar senin ve babamın ellerizden öperim. Acele bahan para postalayın. Durumum çoğ kötü. Alişam çamuruna batmış camuz gibi borca batmışım. Bu borçlar yüzünden düşinim, heç ohuduğum ahlıma girmi.
Parayı havalenen gönderin ki çabuh elime geçe. Gözüm yolda beklim.
Oğlun