Timur'un Yesakla hükmettiğini o dönemin alimleri kabul ediyor ama alimlerin hepsi bu durumu biliyor muydu, bilmiyorum. Timur'un hükmünde ihtilaf edilmiş ama bu ihtilaf neye dayanıyor araştırmak lazım muhtemelen tekfirin engellerinden kaynaklanan bir ihtilaf, o dönemki alimlerin Timur'un vakıasını (Yesakla hükmettiğini) bilmediklerini pek zannetmiyorum, Allah en iyisini bilir. Aliyyul Kari (rh) Timur'a rahmet bile okuyor. Yanlış hatırlamıyorsam şeyhulislam ibn Teymiyye'nin öğrencisi ibn Muflih (rh) da Timur'u tekfir etmemiş,
bu nakilleri başka bir siteden almıştım ama site yazıyı sildiği için sadece bunlar var elimde:
Hafız İbn Hacer el Askalani'nin öğrencisi İmam Sehâvî rahimehullah şöyle der:
"Timur, Cengiz Han'ın kaidelerine dayanıyor ve onları temel esas haline getiriyordu. Bundan dolayı birçokları, hükmettiği ülkelerde İslam şiarları zahir olduğu halde onun küfrüne fetva vermişlerdir." (ed-Dav'u'l-Lâmi', 3/49)
İbn-i Arabşâh rahimehullah da şöyle demiştir:
"Timur, Cengiz Han kaidelerine/kanunlarına inanıyordu. Bunlar ise tıpkı İslam dinindeki füru-u fıkıh hükümleri ve Muhammedi yolda kendisine uyulan ahkam mesabesinde görülüyordu. Bu nedenle efendimiz ve hocamız Hafizuddin el-Bezzazî (rh.a), yine efendimiz, büyüğümüz ve hocamız -Allah onu daim etsin- Alâuddin Muhammed el-Buharî ve diğer büyük islam âlimleri, hem Timurlenk'in hem de Cengiz Han'ın kanunlarını İslam şeriatının önüne geçirenlerin küfrüne fetva vermişlerdir."(Acâibu'l-Makdûr fî Ahbari Teymûr, sf. 445.)
Aliyyu'l-Kari Timur hakkında şöyle diyor:
Timur bir gün çok üzülmüş ve kimsenin sorduğu soruya cevap vermemiş. Bu arada Onun fıkracılarından biri huzuruna girip güldürmek için şöyle bir fıkra anlatmış: Falan memleketin kadısının huzuruna girdim. Ramazan ayı başlamıştı. Hakime dedim ki: Falanca Ramazan orucunu yedi. Benim şahitlerim vardır. Kadı da şöyle cevap verdi: Keşki namazı yese de ondan kurtulsak. Emiri güldürmek için söylediği bu söz karşısında Timur o fıkracıya dinî meseleden başka güldürecek bir şey bulamadınız mı? diyerek bu fıkracının boynunun vurulmasını emredip bu noktada, çok sert davrandı İslâm'a saygı gösterenlere Allah rahmet eylesin. [Fıkhı Ekber Aliyyu'l-Kari Şerhi 143]
Timur'un askerleri konusunda ibn-i Arabşah'ın sözleri:
İbn-i Arabşah (rh):
"Timur'un askerleri arasında edip, zeki ve şair kişilerin yanı sıra, fâziletiyle meşhur âlimler, muhakkikler, çeşitli ilimlerde sivrilmiş mudakkikler de vardı. Bazıları tüm ilimlerden haberdar idiler. Mantık ve mefhum usulüyle çeşitli konuları tartışan, tasavvuf ve �ihya-u Ulumiddin'i inceleyen, kitaplar yazan kişilerde mevcuttu. Ayrıca kendi ilmine göre amel edenler, �iman edip sabrı ve merhameti tavsiye edenler� de vardı. Son derece hoş sohbet, kibar, zarif, bilimli, yüzü nurlu ve hoş çehreli kişilerde vardı ki, bunların kalpleri taştan daha katı, fiilleri keskin kılıcın darbesinden daha tehlikeliydi. Onlar Peygamber'den hadis rivayet ederek konuşurlar, ama atılan ok gibi hızlı bir şekilde dinden yüz çevirirlerdi." (Acaibul Makdur sh: 483-484)
İbn-i Arabşah (rh):
Timur ordusunda âlicenap, dindar, takva sahibi, abdestinde namazında, gönlü açık, himmetli kişiler de çoktu. Bunlar iyilik yapmayı, hayır hasenatta bulunmayı severler; esiri azad ederi kusurları bağışlar, yangını söndürür, suda boğulanı kurtarır, darda kalana yardım ederler ve bu işleri ya bizzat kendi imkanlarıyla ya birinden yardım alarak, gerektiğinde bir hileye başvurarak veya şefaatçi olarak araya girmek suretiyle, kısacası tüm imkanlarını seferber ederek yaparlardı. Bunların Timur'un ordusunda bulunmaları bir zaruretten kaynaklanıyordu. Ama yaptıkları güzel işler kendi ihtiyarlarının eseriydi. (a.g.e sh: 458-459)
İbn-i Arabşah (rh):
Timur'un Semerkand'da saltanat günlerinde hizmet veren fakihlerden biri, el-Hidaye adlı eserin yazarı (Burhaneddin Merginani)'nin evladından olan Mevlana Tevhid Ehli idi. Müderrislik yapar, satranç ve tavla öğretir, ayrıca şiir yazardı. Bir diğeri, sözü edilen Abdulcebbar'ın babası Numanuddin Harezmi idi. İkinci Numan (Numan es-Sani) de denilen Numanuddin'in gözleri pek iyi görmezdi (�)Timur'un muhakkik âlimlerinden biri 791 yılının Muharrem ayında Semerkand'da vefat eden Sadettin et-Taftazani, diğeri Şiraz'da vefat eden Seyyid Şerif Muhammed Cürcani idi. Muhaddis âlimlerinden biri Şeyh Semseddin Muhammed İbnu'l-Cezeri idi, bir diğeri Hace Muhammed ez-Zahid Buhari idi. Büyük müfessir, hadisçi ve hafızdı. Yüz ciltlik bir Kur'an tefsiri yazmıştır. Allah rahmet eylesin İmam Buhari 822 yılında Mekke'de vefat etti."(a.g.e sh:466)
Timur'un Semerkand'a getirdiği büyük alimlerden biri, seksenden fazla esere sahip olan dönemin meşhur kıraat ve hadis alimi İbnu'l-Cezeri'dir.. Timur, saygıda kusur etmediği el-Cezeri'yi Keş'te inşa ettirdiği medresede görevlendirmiş ve Cezeri, Timur'un ölümüne kadar burada müderrislik yapmıştır. (Timur ve İslam sh:70)
Timur, Dımaşkı ele geçirmeye çalışıyordu. Dımaşk ahâlisi ile Timur'un askerleri arasında şiddetli çarpışmalar oluyordu. Yapılan barış görüşmelerinde Müslümanları temsilen meşhur Hanbeli fakihi İbn Muflih (rahimehullah) bulunuyordu.