Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Feyzullah Birışık'ın Tuhaf Kâder İnancı !!

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
screenshot_2016-06-20-23-00-47-png.14466


İNSAF İSTEYEN İNSAFSIZ!
İttakullah!


Körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali, kendin çalıp kendin söyleme.
Seni kendinle (videon ve yazınla) yüzleşmeye, foruma ilmi munazaraya davet ettiğimizde "yazıyla olmaz" diyerek uzak duran, fakat face köşelerinde yazılarınla günü kurtarma ve takibçilere teskin yoluna meylediyorsun.
Heyhat ki ibretlik Cebriye kaderini aktaran videodaki dakikası verilen söylemlerin ve alıntılanan yazılarındaki çelişkilere değinemiyorsun. Çünkü foyan, yani kader konusunda cebriye itikadın deşifre olacak. Ama artık dönüş yok. Bunu sen istedin ve seçtin.
Sana ikna olmaya gelen sempatizanların sana yukarıda sorduğum soruları sormadıkça, zaten ikna olmak isteyen sorgulamadan uzak beyinleri seni onaylayacaklardır.

Sen; "Allah insanın dünyada ne yapacağını biliyor, bundan dolayı insanın kaderini böyle yazdı" ehl-i sünnet itikadını 2016 yılına ait videonda (1 saat 7. dakikada) :
"
Şöyle toparlayalım kardeşler : Şu an Allah bize hidayet vermiş, ve ne zaman elimizden alacağını da biz bilmiyoruz. Ama kesin bir hüküm var, adımıza Allah hüküm vermiş. Yani bizim nasıl yaşayacağımızı bildiği için yazmış, bu eski bir kader inancı böyle bir şey yok!"
diyerek reddetmektesin!

Fakat yine sen, 2008'deki linkini verdiğimiz yazında :
"
Sanıldığı gibi Allah yazdığı için yaşamıyoruz… Adil olan Allah-u teala nasıl bir hayat yaşayacağımızı bildiği için yazmış… Kader konusunun özü budur diyebiliriz"
demektesin!


Birbirine zıt bu iki Feyzullah'tan hangisi Cebriye, Hangisi Ehl-i sunnet ?

Yine videoda cuz-i irade ile kulun seçme hakkını ibtal ediyor ve :
"Allahın kulunun kaderi hakkında verdiği hukme, Allah kulunun kaderi hakkında verdiği Hükme, kalbini yönlendiriyor"
diyerek mecburen yapıyor mantığıyla cebriye itikadını ummete zerk ediyorsun.

Ey Feyzullah; sen ne zaman bu itikada kaydın gel itiraf et. Ehl-i sunnetten hangi alim, cûz-i iradeyi, Allah'ın kulu adına hüküm verdiğini, kul da cûz-i iradesiyle bu verilen hükmü yapmak zorunda kaldığına iman etmiştir? Bu itikadın aynısı kitabından buraya koyabilir misin?
Sen de biliyorsun zaten bu itikad ehl-isünnet olsaydı, senin gibi davetten kaçan davetçi, buraya çoktan gelir belgelerdi. Ama sen büyük adamsın ya, bizi ayağına çağır ve Türkçe karikatürize hikayeler ve demagojilerle cebriyeyi ehl-i sunnet diye onaylatma yolunu seç.
Biz, sana daha kafadan teslim olan, kuyruk uydular değiliz. Şunu bilesin ki, Kâder gibi itikad mevzuunda, Kur'an ve sünnet dışında demagog söylemlerine itibar etmiyoruz.
Senin de çok iyi bildiğin gibi bu mevzuuda sıkça uyarılmana rağmen sanki ilk defa yaşıyormuş gibi saflığa vurup iftiraya uğramış pozlarına bürünüyorsun. Face sayfana yukarıdaki çelişkilerini deşifre eden kardeşin yazısını kaldırıp, kendisini engelleyerek takibçilerinin uyanmasını geciktirebilirsin, ama artık fecr-i sâdık doğdu maske görüldü. Biz bir şey yapmadık, herkesin elbisesiz uryan gördüğü adama kral çıplak diyerek kendimizi ortaya attık. Bundan dolayı da mahalle baskısına mâruz kalsak da, Tağutların baskısını göze alanlar için pirincin içindeki beyaz taşlardan yılacak değiliz.
Trübünlere oynamıyoruz, seni kimseye de şikayet etmiyoruz. Gel, kendinle yüzleş!
ve's Selâm
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Konunun linkini koydum, "şuraya dahil olsanız da mesele çözülse rahat bir nefes alsak" yazdım.
Şimdi sayfaya erişemiyorum, bu nasıl iştir ?!?
Sayfasındakileri uyandırıyorsun ondandır. Senden önce de diğer kardeşi de mesajıyla birlikte engelledi. Davetçi ya, sadece kendisini alkışlayan, hocam hocam diye peşinde koşanlara izin veriyor. Hakaret yok, kızma yok, kendi videosundaki kendi sözünü yazıyorsun yine engelliyor. Allah ıslah etsin.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
İNSAF İSTEYEN İNSAFSIZ!
İttakullah!

Körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali, kendin çalıp kendin söyleme.
Seni kendinle (videon ve yazınla) yüzleşmeye, foruma ilmi munazaraya davet ettiğimizde "yazıyla olmaz" diyerek uzak duran, fakat face köşelerinde yazılarınla günü kurtarma ve takibçilere teskin yoluna meylediyorsun.
Heyhat ki ibretlik Cebriye kaderini aktaran videodaki dakikası verilen söylemlerin ve alıntılanan yazılarındaki çelişkilere değinemiyorsun. Çünkü foyan, yani kader konusunda cebriye itikadın deşifre olacak. Ama artık dönüş yok. Bunu sen istedin ve seçtin.
Sana ikna olmaya gelen sempatizanların sana yukarıda sorduğum soruları sormadıkça, zaten ikna olmak isteyen sorgulamadan uzak beyinleri seni onaylayacaklardır.
Sen; "Allah insanın dünyada ne yapacağını biliyor, bundan dolayı insanın kaderini böyle yazdı" ehl-i sünnet itikadını 2016 yılına ait videonda (1 saat 7. dakikada) :
"Şöyle toparlayalım kardeşler : Şu an Allah bize hidayet vermiş, ve ne zaman elimizden alacağını da biz bilmiyoruz. Ama kesin bir hüküm var, adımıza Allah hüküm vermiş. Yani bizim nasıl yaşayacağımızı bildiği için yazmış, bu eski bir kader inancı böyle bir şey yok!" diyerek reddetmektesin!

Fakat yine sen, 2008'deki linkini verdiğimiz yazında "Sanıldığı gibi Allah yazdığı için yaşamıyoruz… Adil olan Allah-u teala nasıl bir hayat yaşayacağımızı bildiği için yazmış… Kader konusunun özü budur diyebiliriz" demektesin!

Birbirine zıt bu iki Feyzullah'tan hangisi Cebriye, Hangisi Ehl-i sunnet ?

Yine videoda cuz-i irade ile kulun seçme hakkını ibtal ediyor ve "Allahın kulunun kaderi hakkında verdiği hukme, Allah kulunun kaderi hakkında verdiği Hükme, kalbini yönlendiriyor" diyerek mecburen yapıyor mantığıyla cebriye itikadını ummete zerk ediyorsun.

Ey Feyzullah; sen ne zaman bu itikada kaydın gel itiraf et. Ehl-i sunnetten hangi alim, cûz-i iradeyi, Allah'ın kulu adına hüküm verdiğini, kul da cûz-i iradesiyle bu verilen hükmü yapmak zorunda kaldığına iman etmiştir? Bu itikadın aynısı kitabından buraya koyabilir misin?
Sen de biliyorsun zaten bu itikad ehl-isünnet olsaydı, senin gibi davetten kaçan davetçi buraya çoktan gelir belgelerdi. Ama sen büyük adamsın ya, bizi ayağına çağır ve Türkçe karikatürize hikayeler ve demagojilerle cebriyeyi ehl-i sunnet diye onaylatmaya çağır.
Biz, sana daha kafadan teslim olan uydular değiliz. Şunu bilesin ki, Kader gibi itikad mevzuunda, Kur'an ve sünnet dışında demagog söylemlerine itibar etmiyoruz.
Senin de çok iyi bildiğin gibi bu mevzuuda sıkça uyarılmana rağmen sanki ilk defa yaşıyormuş gibi saflığa vurub iftiraya uğramış pozlarına bürünüyorsun. Face sayfana yukarıdaki çelişkilerini deşifre eden kardeşin yazısını kaldırıb, kendisini engelleyerek takibçilerinin uyanmasını geciktirebilirsin, ama artık fecr-i sadık doğdu maske görüldü. Biz bir şey yapmadık, herkesin elbisesiz uryan gördüğü adama kral çıplak diyerek kendimizi ortaya attık. Bundan dolayı da mahalle baskısına mâruz kalsak da, Tağutların baskısını göze alanlar için pirincin içindeki beyaz taşlardan yılacak değiliz.
Trübünlere oynamıyoruz, seni kimseye de şikayet etmiyoruz. Gel, kendinle yüzleş!
vesselâm

Sene 2002-2003 de diyordum Türkiyede 5. mezhebi yaymaya basladilar, ancak ne yazik ki bu mezhep cok tehlikeliydi. Zira arka önüne kattigi temiz kavramlarla kendisini satafatli gösterip diger elestirdikdeli 4 büyük mezhebin tirnagi olamayacak yeni bir mezhep doguyordu. Evet siz de biliyorsunuz bu mezhebin adi selefilik idi. Temel bazda kuran ve sünneti aldiklarini sanarlar ancak hizipcilikde, bagnazcilikda, at gözlülükde diger mezhebleri hatta sofileri bile mumla aratan cinsten. Daha önce bu sözümü cogu kez dogrulattilar ve yine dogruladim.

Insanlar selefilik adi altinda senelerce ebu saidci yasadi. Lafa gelince ayet hadis ama laflari ebu saidin laflari. Bu ekolun isi gücü diger cemaatler hakkinda oturup konusmak, onlarin hatalarini yüzlerine saplak atarcasina yapistirmak idi. Devaminda partici, hükümet saksakcilari cikti. Bunlara tabii olmak icin öncelikle kendinizi kuran ve sünnet karsiyida batil yolda görmek vardi. Suan gördügüm bunlar elestirdikleri tekfircilerden bile daha da tehlikeli ciktilar. Zira bir tekfirci bile zamanla tekfirinden dönüp tevbe edip orta yolu bulabilirken, senelerdir bu hizipci kendini dogru gören kesim hala ayni kafayla devam ediyor.

Kendi hocasini, seyhini ayetin , hadisin delilin önüne getiriyor ama bunu göremiyor.

Bakin kader mevzusu diyoruz, bu konuda öyle hata yapilabilecek, kücük günahlar katagorisine girebilecek bir mevzu degil. Bu konu imanin icinde olup, yanlis bir inancda sahibini cehenneme götürecek en ciddi mevzularindan iken gel görki bu kesim yine kendisine yapilacak elestirileri görmezlikden gelip kendisini asla hatali görmeyip bildigini yapabilmekde ve buna da kuran ve sünnetcilerin yolu demektedir.

Bugün Türkiyede adi duyulmamis nice, sapasaglam hocalar, davetciler, ilim talebeleri var iken malesef arka tarafinda medya ve parasi olan kisiler ötmektedir.

Feyzullah birisik bilindigi üzere hoca degildir, eline aldigi bi kac sohbeti bir cok ilde tipatip ayni olmak üzere sohbetler veren arka tarafinda polen yayinlarinin gücünün oldugu bir kardestir. Ve biz bu zamana kadar onun bu sekilde insanlari uyandirma amaciyla yapmis oldugu sohbetleri hep tavsiye ettik ve bunu kendi icimizde bir sevinc bir gurur kaynagi olarak bildik. Rabbim icimizi biliyor.

Ancak gel görki konuyu acan Abdulmuizz hoca da belirttigi gibi, derin sularda yüzmeyeceksin, haddini bileceksin. Hoca degilsin, ilim talebesi degilsin bu konular senin neyine. Yetmiyor bu konulari il il dolasip insanlara asiliyorsun. Ve sekil A da ki koyun sürüsü gibi at bakisli insanlar senin bu cebriye inancindan etkilenip senin gibi düsünmeye basliyor.

Bu saksakci kesim kendisini hala selef üzerine görüp meselelere kuran ve sünnet nazari ile baktigini sanmakta. Zira bu sanmalari hic kesilmemisti.

Bakiyorum elestirdigimiz sofilerden hic bir farklari yok ve hatta daha da ileri gidebilmekteler. En azindan sofiler icinde erkek olanlar, yigit olanlar savunduklari sapik akide de olsa gelip burada karsimiza gecip konusabiliyordu. Ama gel görki, ne Feyzullah Birisik ne de onun at gözlügü bakisli saksakcilari mertce gelip su konuda begendikleri akideyi savunma cesaretinde degiller.

Kaldiki biz kardesimiz olarak görüp meseleyi kendi icimizde cözmek istememize ragmen.

Ama takke düstü kel göründü, kendisi nasil ki her ile gidip insanlari bu konuda zehirleyebiliyor, biz de Allah izni ile sitemiz araciligiyla onun cebriye akidesini her sehirdeki ilim meclislerine tasiyacagiz.

Allah subhane ve teala hizipcilikden, suculukdan buculukdan bizleri korusun. Allah bizlere dogrulari dogru olarak göstersin ve o dogrularla yüzlesip amel edebilme gücü versin.

Son olarak diyorum ki, Feyzullah Birisik , gazatelerde, dergilerde , bir cok ilde sohbetlerinde ve videolarda rahatca cikabilen biri olarak gelip burada kendisine atfedilen cebriye kader inanci sapikligini delilleyerek düzeltme cesaretini gösterememis bunun yerine saksakcilari ile bu inancini düzeltip videosunu sildirmeyerek devam ettirmistir.

Vesselam.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Ayrica mutezileninden kufurde oldugunu yazmis.Ilginc dogrusu ?

Ahim, bir kisinin ya da toplumun ben sundan beriyim, ben böyleyim demesiyle o kisi atfettigi yerde olmaz. Misal bugün türkiyede hangi cemaate sorarsan sor bizim yolumuz kuran ve sünnet yoludur der ( asiri mealci sapiklar haric). Simdi bir nurcu sabahdan aksama kadar benim yolum kuran sünnettir yolu dese, seyhinden, ölmüs abdulkadir geylaniden sabahdan aksama kadar medet uman bir sofi sabahdan aksama kadar benim yolum kuran ve sünnet yoludur dese ne degisir?

Tarihde bak bidatcilere, hic biri bidatci oldugunu kabul eder mi?

Durum bundan ibaret. Allah islah etsin.
 
mhtalbayrak Çevrimdışı

mhtalbayrak

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Haydaaaa ! Kader konusunda kitap yazacakmış Feyzullah abimiz ! Subhanallah ! Bu ne şimdi yahu ? Nereden çıktı bu kitap pat diye ? Ehli sünnet alimlerinin eserleri var onlarca kitap, onlarca açıklama ! Kader konusu zaten ehli sünnette bellidir. Hangi ehli sünnet alimine, hocasına giderseniz gidin aynı şeyi anlatırlar. Fazlada girmeye tartışmaya gerek yok bu kader konusunu. Rasulullah sakındırıyor bizi. Ehli sünnet eksikmi anlatmış yada anlatamamış mı bu konuyu ki birdenbire böyle bir karar almış Feyzullah hocamız ? İlginç ilginç şeyler...

Birde şu dikkatimi çekti ! Yine biz yanlış anlamışız !!!!
"Farklı bir uslupla anlattığımdan dolayı olsa gerek derse katılanlardan gerek videoyu izlenlerden bazıları MÜRCİE akidesine, bazıları da CEBRİYE akidesine sahip olduğumu zannetmişler... Ve bu zanlarını da başkalarıyla da paylaşmışlar..."

Ehli sünnetin kader inancını farklı uslupla anlatmış. Farklı bir uydurma olmasın o ?

Hep aynı şeyler...
Beni yanlış anladılar...
Beni yanlış dinlemişler...
Cebriyye akidesine sahip olduğumu ZANNETMİŞLER ! Başından beri diyorum cebriyye akidesine sahipsin demedik biz ! Cebriyye ile paralel kader inancının adını söylermisin bizlere dedik ! Merak ettik bu kader inancı nereden hortladı böyle diye.

ehli sünnetin kader inancına "eski bir kader inancı, yok öyle birşey diyor" biz bunu yanlış anlıyoruz !

cebriyyenin delillerinden olan "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" ayetinden yola çıkarak başka türlü bu meseleyi nasıl anlatabilir deyip kendi kendine Allah'ın kulları zorla yönlendirdiği kanaatine varıyor yanlış anlayan biz oluyoruz !

"Rus uçaklarını kaldırıp üstümüze Allah gönderiyor" diyor biz yanlış anlıyoruz !

"Coni 50 müslümanı şehit ediyor ne yaptığının farkında değil" diyor biz yanlış anlıyoruz !

"Müslüman beldeleri yerle bir olunca şehre bakıp gülümseyin rahat olun işiniz Allahla" diyor biz yanlış anlıyoruz !

"Müslümanlarıda, kafirleride yönlendiren Allah" diyor biz yanlış anlıyoruz !

"İki takımı yöneten teknik direktör bizdense korkmayın" diyor biz yanlış anlıyoruz !

Yahu ben artık kendisini zerrece takmıyorum ! Ne derse desin bu saatten sonra... İşin içinden çıkamıyor, toparlayamıyor bize çamur atıyor... Kendisine laf etmeyiniz. O doğru anlattı ! Ehli sünnetin kader konusunu işledi ! Feyzullah abimize göre kıt beyinli olanlar biziz, biz yanlış anlamışızdır... Bizde beyin yok beyin ! Hoca "B" diyor. Diyoruzki feyzullah hoca "B" dedi ! Millet haklı olarak sorgulamaya başlıyor hocam niye "B" dediniz diye ! Hayır diyor ben "A" dedim. Onlar benim öyle dediğimiz zannetmişler ! Ohhbeeee ne güzel dünya hocam...
 
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
selamun aleykum bizim dernekte de aynı sohbetı vermişti hoca dinlerken ben de biraz anlayamamıştım ama sonradan düşününce şöyle demek istediğine hükmetmiştim.

bizim hidayette kalmamız veyahutta hidayetin bizden alınması Allah'ın elinde Allah da bunu bizim işlediğimiz amellerin güzelliğine ve çirkinliğine göre belirleyecek. hidayette kalmak istiyorsak amellerimize dikkat edelim. Ama tam tatmin olamadım bilmiyorum vallahi. ben hocanın yanlış bir kader itikadına sahip olmasına çok üzülürüm hatta kahrolurum. İnşallah güzel bir açıklama ile hatalı sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve böyle düşünmediğini söyler. kendisini Allah için seviyorum.
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum bizim dernekte de aynı sohbetı vermişti hoca dinlerken ben de biraz anlayamamıştım ama sonradan düşününce şöyle demek istediğine hükmetmiştim.

bizim hidayette kalmamız veyahutta hidayetin bizden alınması Allah'ın elinde Allah da bunu bizim işlediğimiz amellerin güzelliğine ve çirkinliğine göre belirleyecek. hidayette kalmak istiyorsak amellerimize dikkat edelim. Ama tam tatmin olamadım bilmiyorum vallahi. ben hocanın yanlış bir kader itikadına sahip olmasına çok üzülürüm hatta kahrolurum. İnşallah güzel bir açıklama ile hatalı sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve böyle düşünmediğini söyler. kendisini Allah için seviyorum.

Oyle deyince akhi bir ayet var uzerinde durdugum biz insanin kaderini kendi cabalamasina gore yarattik..
İyi isler yaparsan imana kotu isler pesinde kosarsan kufre yakinlasiyoruz rabbim kullarindan her daim iyi olani istiyor. Ve bize bunu hemen hemen her ayetinde ogretiyor elhamdulillah :)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ayağı Kaydırılan Muslumanların Günahları Boynunuza!
Daha Kuvvetli Vurun Kırılası Alkışlarınızı
Gömün Başınızı Kumlara,
Dikin Lal Olası Ağzınızı


Bilhassa bu meselede şunu da anlamış ve görmüş olduk ki; Kendilerini tevhidi gören ve gördüğümüz kişiler ve cemaatlerin çok büyük oranı imani meselelere vâkıf değiller, bu konuları kalblerinde oturtamamışlar. Bundan dolayıdır ki adam, bir gün anlattığı imani meseleye siyah diye anlatıyor, ertesi defa anlattığı "aynı" meseleyi beyaz diye anlatıyor kimse uyanmıyor.
Sobe diyoruz. Bu sefer de kardeşler tarafından, şahsın olumlu diğer vasıfları öne sürülerek pisikolojik ve mahalle baskısına mâruz kalıyoruz.


Videosunu, yazısını dakikalarla, alıntılamalarla gösterip deşifre ettiğimiz halde; sofilerin şeyhlerine yaklaşımda gösterdiği taassubi karakteristik yapısının aynısıyla hareket ederek, net tavrını koyamıyor, aksine delillere delillerini inanmak istemiyor, kıvırması için, bahane arıyoruz. Adam resmen "Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu" diyerek (dediği halde), ehl-i sünnetin kader itikadını reddedip yerine cebriyenin kader anlayışını oturtuyor. Buna da son yıllarda döndüğünü, bundan dolayı da diyar diyar dolaşıp yeni kader itikadını ehl-i sunnetin okumayan muslumanlarına zerk ediyor, ne var ki bir tane müslüman çıkıp ta "sen ne anlatıyorsun kardeşim" diyemiyor.
Kimse kendisine yakıştıramadığından adeta kendisinde hata görmeyerek sessiz kalıyor, kimisi de son dönemine kadarki ehl-i sunnet hali üzerine sanarak dostluk ve ilişkilerine devam ediyor, söylemlerini beğenip onaylayabiliyor.

Feyzullah kesinlikle buraya gelemez, yazamaz. Çünkü burada demagojiye musade edilmez ki dernektekiler gibi uyuyarak dinleyelim ya da kendisinden feyizlenmek isteyenler gibi hatasızmış gibi görüp dinleyelim. Aksine son hali üzere savunduğu;

İlgili kısım:
2016 yılına ait yukarıdaki 1. Videoda, 1 saat 7. dakika, 20. saniyeden sonraki ifadesinde;
"Şöyle toparlayalım kardeşler : Şu an Allah bize hidayet vermiş, ve ne zaman elimizden alacağını da biz bilmiyoruz. Ama kesin bir hüküm var, adımıza Allah hüküm vermiş. Yani bizim nasıl yaşayacağımızı bildiği için yazmış, bu eski bir kader inancı böyle bir şey yok!"
itikadını Kur'an ve sünnetle delillendirmesini; savunduğu bu kader anlayışı ile Cebriye kader itikadı arasında ne farkı olduğunu delillendirmesini isteriz.
Fakat biz diğer arkadaşlar gibi alkışlamak için bahane arayanlar gibi, bir şey dese de biz yanlış anlamışız diye düşünen arkadaşlar gibi teslimiyetçi ve ikna olmak ister bir yapıda munazara yapmayacağımızdan emin olun!

Aksine Feyzullah bu (son) kader akidesiyle, ehl-i sunnetin kader itikadını sapıklıkla reddetmiş olarak, kardeşleri de sapıklıkla itham ediyor ama yeter ki Feyzullah abileri aklansın, adeta ehl-i sunneti itham altına bırakıldığını fehmedemiyorlar.
Hangi muteber alimin kitabında, kaderimiz hakkında 'Allah bizim dünyadaki amellerimizi bildiği için yazmıştır (yazmaz)' değilde, aksine Feyzullah'ın dediği şekilde, "Allah bizim için hüküm vermiş biz cuz-i irademizle kaderimize yazdığına yöneliriz (mecbur), yaparız. Bu nasıl imtihan, bu nasıl adalet?

Akıl ve insaf sahibi kardeşler duygusallığı bırakın ve bu mevzuda ehl-i sunnetin akidesini okuyub öğrenin, muteber alimlere danışın. Ortalıkta âlim edasıyla arz-ı endam eden demagogların olumlu vasıflarından etkilenerek ağzından her çıkanı vahiy mantığıyla sorgusuz sualsiz tasdiklemeyin!
Bilhassa Allah'ın (c.c.) ana karnında dört aylık cenin iken melek aracılığıyla, o kulun dört hususu (rızkı, eceli, Ameli ve cennetlik ya da cehennemlik oluşu) yazdırılırken, kulun dünyada nasıl amel edeceğini bildiği için mi yazmış, yoksa Feyzullah'ın dediği gibi bilmeden Allah adımıza hükmünü mü vermiş ilimle öğrenin. Öğrenin ki kişilere bakarak Hak'kı tasdiklemeyin!

Ehl-i sunnetin kader anlayışında, Allah'ın kulların dünyada nasıl amel edeceğini bildiğinden dolayı yazdığına delillerinden:

Ebû Abdurrahman Abdullah b. Mes'ûd (r.anh)'dan, dedi ki:

Doğru sözlü ve doğru sözlü olduğu tasdik olunan Rasûlullah (s.a.v.) bize şunu anlattı:
"Sizden her birinizin hilkati annesinin karnında kırk gün süre ile nutfe olarak bir araya getirilir. Sonra bunun kadar bir süre alaka (sülük gibi yapışan ve kan emen bir kan pıhtısı) olur. Sonra bunun kadar bir süre mudga (bir çiğnemlik et) olur. Sonra ona melek gönderilir, melek ona ruh üfler ve şu dört hususu yazmakla emrolunur:
Rızkını, ecelini, amelini, bedbaht mı, mutlu mu olacağını.
Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah hakkı için, hiç şubhesiz sizden herhangi bir kimse Cennet ehlinin ameli ile amel eder. Nihayet kendisi ile Cennet arasında ancak bir arşın kalmışken, kitab (da yazılan kader) onun aleyhine ileri geçer ve o da Cehennemliklerin ameli ile amel eder, böylelikle oraya girer. Ve hiç şubhesiz sizden herhangi bir kimse Cehennemliklerin ameli ile amel eder. O kadar ki, kendisi ile Cehennem arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır da, kitab onun hakkında ileriye geçer, o da Cennet ehlinin ameli ile amel eder ve Cennet'e girer."
(Buhari, Kader, 1, VII, 210; Muslim Şerhi, V, 496)

Rasulullah (s.a.v) hadiste: "Ve ona dört kelime (husus) yazması emrolunur" diye buyurmaktadır. Bunun üzerine o kişinin rızkı, eceli, ameli, bedbaht mı mutlu mu olacağı yazılır. Hadisin bu bölümünde Rasulullah (s.a.v.) kaza ve kader ile ilgili hususa temas etmektedir. Bu mes'ele Yüce Allah'ın kâmil İlmi ile alâkalıdır. O Allah ki olmuşu, olacağı ve nasıl olacağını bilir.

İşte bu kâmil ilmine binaen, Şanı Yüce Allah, Kitab'da (Levh-i Mahfuz) insanın ölünceye kadar hayatı esnasında elde edeceği rızkını, hayır ve şer türünden yapacağı amellerini, bedbahtlardan mı mutlu kişilerden mi olacağını takdir etmiştir.
Bununla birlikte Yüce Allah'ın bu bilgisi kulun ihtiyar (seçim imkânı) ve kastını ortadan kaldırmaz. Çünkü Allah'ın ilim sıfatı muessir değildir.

Nitekim Kitab ve Sünnet'teki birçok nass, insanın belli bir kasıt, irâde ve seçim özgürlüğünün olduğunu tesbit etmektedir.


Abdullah b. Amr b. As’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün elinde iki kitab olduğu halde çıkageldi ve şöyle buyurdu:
Tirmizi Kader 1 .jpg

"Bu iki kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?"
Biz de: Hayır Ey Allah’ın Rasûlu! Sen bize bildirirsen biliriz dedik.
Bunun üzerine sağ elindeki kitab için; "Bu kitab alemlerin Rabb'inden bir kitab olup Cennetlik kimselerin isimleri babalarının isimleri ve kabilelerin isimleri bu kitabdadır. Cennetliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı artırılıp eksiltilmeyecektir."
Sonra sol elindeki kitab için, "Bu kitab da alemlerin Rabbin’den bir kitab olup Cehennemlik kimselerin, babalarının ve kabilelerinin isimlerini içermekte olub, Cehennemliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı da artırılıp eksiltilmeyecektir", buyurdu.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabı: Ey Allah’ın Rasûlu! Durum önceden tamamlanmış ve bitirilmiş ise çalışıp çabalamamız ne işe yarar?
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "
Dosdoğru olun! Hayırlı amellerinizi artırın. Çünkü Cennetlik kişinin ameli hangi işi işlerse işlesin Cennetlik kişilerin ameliyle son bulacaktır. Cehenneme girecek kimse de hangi ameli işlemiş olursa olsun onun ameli de Cehennemlik kişilerin amelleriyle son bulacaktır."
Sonra Rasûlullah (s.a.v.), O iki kitabı elinden bıraktı ve şöyle buyurdu:
Rabb'iniz, kullarının bir kısmını; cennette, bir kısmını ; cehennemde olacak şekilde tamamlamıştır. (Rabb'iniz kulların yapacakları her şeyi bildiğinden dolayı ona göre kaderlerini yazıp bitirmiştir. Bir kısmı Cennetlik bir kısmı da cehennemlik olacaktır.)

(Tirmizi, Kader, Bab 8, Hadis no: 2141; İbn Mâce, Mukaddime: 10)

*****


Şu da bir hakikat ki, Feyzullah Birışık'ın bu yaptığını bir tasavvufcu söylemiş veya yazmış olsaydı, Onun hakkında neler söyleneceğini hepimiz tahmin ediyoruz değil mi?

Biz, diyar diyar dolaşan, çeşitli sanal platformlarda satır satır yazan bu meşhur davetçimiz, kendi sözü (videosu) ve yazısındaki tutarsızlık ve ehl-i sunnete aykırı itikadını delillendirmesini istememize rağmen neden buraya yazamadığını ve yazamayacağını şimdi anlayabildiniz mi?
İftira yok, çarpıtma yok. İşte kendi anlattığı kader videosu ve tam tersi olan ehl-i sunnetin kader itikadını anlattığı geçmiş yıllardaki kader yazısı.
İnsaf ve izan sahibi muslumanlara ...
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ayağı Kaydırılan Muslumanların Günahları Boynunuza!
Daha Kuvvetli Vurun Kırılası Alkışlarınızı
Gömün Başınızı Kumlara,
Dikin Lal Olası Ağzınızı


Bilhassa bu meselede şunu da anlamış ve görmüş olduk ki; Kendilerini tevhidi gören ve gördüğümüz kişiler ve cemaatlerin çok büyük oranı imani meselelere vâkıf değiller, bu konuları kalblerinde oturtamamışlar. Bundan dolayıdır ki adam, bir gün anlattığı meseleye siyah diye anlatıyor, ertesi defa anlattığı "aynı" meseleye beyaz diye anlatıyor kimse uyanmıyor.
Sobe diyoruz. Bu sefer de kardeşler tarafından, şahsın olumlu diğer vasıfları öne sürülerek pisikolojik ve mahalle baskısına mâruz kalıyoruz.

Videosunu, yazısını dakikalarla, alıntılamalarla gösterib deşifre ettiğimiz halde; sofilerin şeyhlerine yaklaşım karakteristik yapısının aynısıyla hareket ederek net tavrını koyamıyor, aksine inanmak istemiyor, kıvırması için, bahane arıyoruz. Adam resmen "Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu" diyerek
(dediği halde), ehl-i sünnetin kader itikadını reddedib yerine cebriyenin kader anlayışını oturtuyor. Buna da son yılda döndüğünü, bundan dolayı da diyar diyar dolaşıb yeni kader itikadını ehl-i sunnetin okumayan muslumanlarına zerk ediyor, ne var ki bir tane musluman çıkıbta sen ne anlatıyorsun kardeşim diyemiyor. Kimse kendisine yakıştıramadığından kendisinde hata görerek sessiz kalıyor, kimisi de son dönemine kadarki ehl-i sunnet hali üzerine sanarak dostluk ve ilişkilerine devam ediyor.
Feyzullah kesinlikle buraya gelemez, yazamaz. Çünkü burada demagojiye musade edilmez ki dernektekiler gibi uyuyarak, kendisinden feyizlenmek isteyenler gibi hatasızmış gibi görüb dinleyelim. Aksine son hali üzere savunduğu;
2016 yılına ait yukarıdaki 1. Videoda, 1 saat 7. dakika, 20. saniyeden sonraki ifadesinde
"Şöyle toparlayalım kardeşler : Şu an Allah bize hidayet vermiş, ve ne zaman elimizden alacağını da biz bilmiyoruz. Ama kesin bir hüküm var, adımıza Allah hüküm vermiş. Yani bizim nasıl yaşayacağımızı bildiği için yazmış, bu eski bir kader inancı böyle bir şey yok!" itikadını Kur'an ve sünnetle delillendirmesini; savunduğu bu kader anlayışı ile Cebriye kader itikadı arasında ne farkı olduğunu delillendirmesini isteriz. Fakat biz diğer arkadaşlar gibi alkışlamak için bahane arayanlar gibi,bir şey dese de biz yanlış anlamışız diye düşünen arkadaşlar gibi teslimiyetçi ve ikna olmak ister bir yapıda munazara yapmayacağımızdan emin olun!
Aksine Feyzullah bu (son) kader akidesiyle, ehl-i sunnetin kader itikadını sapıklıkla reddetmiş olarak, kardeşleri de sapıklıkla itham ediyor ama yeterki Feyzullah aklansın, adeta ehl-i sunneti itham altına bırakıldığını fehmedemiyorlar.
Hangi muteber alimin kitabında, kaderimiz hakkında Allah bizim dünyadaki amellerimizi bildiği için yazmıştır (yazmaz) değilde, aksine Feyzullah'ın dediği şekilde, "Allah bizim için hüküm vermiş biz cuz-i irademizle kaderimize yazdığına yöneliriz (mecbur), yaparız. Bu nasıl imtihan, bu nasıl adalet?

Akıl ve insaf sahibi kardeşler duygusallığı bırakın ve bu mevzuda ehl-i sunnetin akidesini okuyub öğrenin, muteber alimlere danışın. Ortalıkta âlim edasıyla arz-ı endam eden demagogların olumlu vasıflarından etkilenerek ağzından her çıkanı vahiy mantığıyla sorgusuz sualsiz tasdiklemeyin.
Bilhassa Allah'ın (c.c.) ana karnında dört aaylık cenin iken melek aracılığıyla, o kulun dört hususu (rızkı, eceli, Ameli ve cennetlik ya da cehennemlik oluşu) yazdırılırken, kulun dünyada nasıl amel edeceğini bildiği için mi yazmış, yoksa Feyzullah'ın dediği gibi bilmeden Allah adımıza hükmünü mü vermiş ilimle öğrenin. Öğrenin ki kişilere bakarak Hak'kı tasdiklemeyin!


Ehl-i sunnetin kader anlayışında, Allah'ın kulların dünyada nasıl amel edeceğini bildiğinden dolayı yazdığına delillerinden:

Ebû Abdurrahman Abdullah b. Mes'ûd (r.anh)'dan, dedi ki:

Doğru sözlü ve doğru sözlü olduğu tasdik olunan Rasûlullah (s.a.v.) bize şunu anlattı:
"Sizden her birinizin hilkati annesinin karnında kırk gün süre ile nutfe olarak bir araya getirilir. Sonra bunun kadar bir süre alaka (sülük gibi yapışan ve kan emen bir kan pıhtısı) olur. Sonra bunun kadar bir süre mudga (bir çiğnemlik et) olur. Sonra ona melek gönderilir, melek ona ruh üfler ve şu dört hususu yazmakla emrolunur:
Rızkını, ecelini, amelini, bedbaht mı, mutlu mu olacağını.
Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah hakkı için, hiç şubhesiz sizden herhangi bir kimse Cennet ehlinin ameli ile amel eder. Nihayet kendisi ile Cennet arasında ancak bir arşın kalmışken, kitab (da yazılan kader) onun aleyhine ileri geçer ve o da Cehennemliklerin ameli ile amel eder, böylelikle oraya girer. Ve hiç şubhesiz sizden herhangi bir kimse Cehennemliklerin ameli ile amel eder. O kadar ki, kendisi ile Cehennem arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır da, kitab onun hakkında ileriye geçer, o da Cennet ehlinin ameli ile amel eder ve Cennet'e girer."
(Buhari, Kader, 1, VII, 210; Muslim Şerhi, V, 496)

Rasulullah (s.a.v) hadiste: "Ve ona dört kelime (husus) yazması emrolunur" diye buyurmaktadır. Bunun üzerine o kişinin rızkı, eceli, ameli, bedbaht mı mutlu mu olacağı yazılır. Hadisin bu bölümünde Rasulullah (s.a.v.) kaza ve kader ile ilgili hususa temas etmektedir. Bu mes'ele Yüce Ailah'ın kâmil İlmi ile alâkalıdır. O Allah ki olmuşu, olacağı ve nasıl olacağını bilir.

İşte bu kâmil ilmine binaen, Şanı Yüce Allah, Kitab'da (Levh-i Mahfuz) insanın ölünceye kadar hayatı esnasında elde edeceği rızkını, hayır ve şer türünden yapacağı amellerini, bedbahtlardan mı mutlu kişilerden mi olacağını takdir etmiştir.
Bununla birlikte Yüce Allah'ın bu bilgisi kulun ihtiyar (seçim imkânı) ve kastını ortadan kaldırmaz. Çünkü Allah'ın ilim sıfatı muessir değildir.

Nitekim Kitab ve Sünnet'teki birçok nass, insanın belli bir kasıt, irâde ve seçim özgürlüğünün olduğunu tesbit etmektedir.


Abdullah b. Amr b. As’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün elinde iki kitab olduğu halde çıkageldi ve şöyle buyurdu:
"Bu iki kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?"
Biz de: Hayır Ey Allah’ın Rasûlu! Sen bize bildirirsen biliriz dedik.
Bunun üzerine sağ elindeki kitab için; "Bu kitab alemlerin Rabb'inden bir kitab olub Cennetlik kimselerin isimleri babalarının isimleri ve kabilelerin isimleri bu kitabdadır. Cennetliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı artırılıb eksiltilmeyecektir."
Sonra sol elindeki kitab için, "Bu kitab da alemlerin Rabbin’den bir kitab olup Cehennemlik kimselerin, babalarının ve kabilelerinin isimlerini içermekte olub, Cehennemliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı da artırılıp eksiltilmeyecektir", buyurdu.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabı: Ey Allah’ın Rasûlu! Durum önceden tamamlanmış ve bitirilmiş ise çalışıp çabalamamız ne işe yarar? Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Dosdoğru olun! Hayırlı amellerinizi artırın. Çünkü Cennetlik kişinin ameli hangi işi işlerse işlesin Cennetlik kişilerin ameliyle son bulacaktır. Cehenneme girecek kimse de hangi ameli işlemiş olursa olsun onun ameli de Cehennemlik kişilerin amelleriyle son bulacaktır."
Sonra Rasûlullah (s.a.v.), O iki kitabı elinden bıraktı ve şöyle buyurdu: Rabbiniz kulların yapacakları her şeyi bildiğinden dolayı ona göre kaderlerini yazıb bitirmiştir. Bir kısmı Cennetlik bir kısmı da Cehennemlik olacaktır.
(Tirmizi, Kader, Bab 8, Hadis no: 2141; İbn Mâce, Mukaddime: 10)


*****


Şu da bir hakikat ki, Feyzullah Birışık'ın bu yaptığını bir tasavvufcu söylemiş veya yazmış olsaydı, Onun hakkında neler söyleneceğini hepimiz tahmin ediyoruz değil mi?

Biz diyar diyar dolaşan, çeşitli sanal platformlarda satır satır yazan bu meşhur davetçimiz, kendi sözü (videosu) ve yazısındaki tutarsızlık ve ehl-i sunnete aykırı itikadını delillendirmesini istememize rağmen neden buraya yazamadığını ve yazamayacağını şimdi anlayabildiniz mi?
İftira yok, çarpıtma yok. İşte kendi anlattığı kader videosu ve tam tersi olan ehl-i sunnetin kader itikadını anlattığı geçmiş yıllardaki kader yazısı.
İnsaf ve izan sahibi muslumanlara ...

ALLAH razı olsun hocam jazakallahu hayr.
 
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
yok abi bu düşüncenin ve akidenin yanlış olduğuna eminiz fakat feyzullah birışık kesinlikle onu mu demek istedi o konuda şüphelerim var. Allah ayaklarımızı sabit kılsın zor bir devir. akıl almıyor bazı şeyleri.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
yok abi bu düşüncenin ve akidenin yanlış olduğuna eminiz fakat feyzullah birışık kesinlikle onu mu demek istedi o konuda şüphelerim var. Allah ayaklarımızı sabit kılsın zor bir devir. akıl almıyor bazı şeyleri.

1 dakikalik bir cümle olsa tamamdir, kafasi bulanmis, yorgun, sasirmis derdim. Ancak ortada yarim saati asan bir sohbet var ve üstüne basa basa vurgulayarak örnekleyerek aciklamasi acaba denmelerine mahal birakmiyor. Hala acaba diyene kadar adama cok yakinsaniz arayip düzeltmeniz gerek ki adam suana kadar hic bir sekilde videosundan geri adim atmadi tek dedigi sey mürciyeden Allaha siginirim, cehmiyeden Allaha siginirim.

Soruyorum o zaman bu iki sohbeti nereye katacagiz.

Bugün geberen müsrige sorsan o da derdiki ben Allahin kitabina uymakdan baska birsey yapmadim. Yapmadim dersin amma velakin acaba gercekden yapmadin mi derler adama...

Paran varsa, gücün varsa, arkanda cemaatin varsa kendini bir sey saniyorsun ve bu arkandakiler bir de pofpofluyorsa düzelmek zordur gülüm.

Bir hatirlama da ben yapayim kisinin kader inanci bozukda imani da sakattir ve bu durum onu atese kadar götürür, ehli sünnetin temel kaidesidir bu. Meselenin ciddiyetini anlamayanlar itikat kitaplarina bakarlarsa bu durumu cok basit sekilde görebilrler. Saksakci kesim saksak yaparak nelere mahal verdiginin altinda kalacaktir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
yok abi bu düşüncenin ve akidenin yanlış olduğuna eminiz fakat feyzullah birışık kesinlikle onu mu demek istedi o konuda şüphelerim var. Allah ayaklarımızı sabit kılsın zor bir devir. akıl almıyor bazı şeyleri.
Onu demek istedi. Aksine çevresinde kendisine soru soranlara bu akdieyi savunuyor. "Bende eskiden sizin gibi düşünüyordum fakat döndüm" diyerek mevcud akidesini savunuyor. O yüzden iyice (erken) ifşa olmamak için delil getiremiyor aksine sağda solda şikayet ve serzeniş yorum ve yazılarda bulunuyor. Malumdur ki kendisini buraya davet eden kardeşleri, bu davetci(!) yazısıyla birlikte kovmuş, tenkidlerin artması üzerine kendi yazısını kendi face'inden kaldırmıştır!
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Arkadaslar özellikle herhangibi ilde herhangibi dernege giden kardeslerime sesleniyorum. Selef menhecine ait herhangibi dernege gidiyorsaniz lütfen benimle iletisime gecin, bu adamin sapik olan düsüncesini her dernege bizzat ulastirmamiz gerekiyor, eger siz anlatamiyorsaniz derneginizin hocasinin irtibat numarasini verirseniz bizzat arayip görüsecegim.

Bu iyice sapiklasti, kendisini uyaran insaf ehli kardesleri direk siliyor direk engelliyor ve direk yazilari siliyor.

Gördük ki, kuran ve sünnet, selef menheci gibi kelimeler sloganikmis. Beni tutmus 2-3 bin kilometre öteden ayagina cagiriyor, kaciyor münazaradan. 10 dakika video cekmeye eriniyor cünkü videoda son 2 videosundakinden farkli birsey diyemeyecegi icin.

Onu seven at gözlü kör, hizipciligin pis düsüncesi üzerine sirayet eden kendisine ehli sünnet selefi hoca, bilgin, davetci diyenler de malesef kisiye toz kondurumiyorlar.

Anlamiyorum bu kesim her zaman diline su hadisi doluyor ,

“Sizden bir kimse cennet ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse bu sefer cehennem ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cehenneme girer. Yine bir kimse cehennem ehlinin amellerini öyle işler ki, kendisi ile cehennem arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken kitabın hükmü ön plana çıkar ve o kimse cennet ehlinin amellerini işlemeye başlar ve cennete girer.”(Bu hadis, Nesaî hariç bütün kütübü sittede geçmektedir. bk. Kenzu’l-Ummal, h. No: 576).

bu hadise nasil iman etmisler.

Kim yaptiklari ile cenneti garantilemis ya da kim daha önce yaptiklari ile islamda sonrasindan yapacaklarina ya da yapilmislarina garanti alir. Siyer okumuyor musunuz, sahabe tarihine bakmiyor musunuz?

Heyhat...

Allahim sahid olsun.
 
T Çevrimdışı

TheRhorysT

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum;

Bir kaç gündür sosyal medyada ve burada yazılanları takip ediyorum. Videoyu izledim. Vermiş olduğunuz kısma özellikle dikkat ettim. Kesip verdiğiniz cümleden sonrasındaki cümlelerde şundan bahsediyor;

Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu böyle bir şey yok. Eğer öyle bir kader inancı varsa o zaman benim dediğim olur Allah'ın dediği olmaz. Anlaşıldı mı burası? Allah'u teala hiç bir sebep yokken bu bu bu kişilere hidayet vereceğim. Şu an bizi burda(doğru yol üzere) tuttu, Ama bizim nasıl hidayette kalmamız hangi şartlarda hidayette kalacağımızı da bize öğretiyor. Neyle? İhdinassıratel Mustaqim ile. Neyle? Ey Kalpleri eğip büken Allah'ım kalbimi sabit kıl ile. Allah'da diyor ki devamında; Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor. İstediğin kadar ben buradayım de ayak kayar kesin kayar. Çünkü bu şuna benziyor. Bu örneğide vereyim toparlayalım. Yani hidayetin Allah'a ait olduğunu onun dilemesiyle kaldığımızı bilirsek hep yalvarır modda oluruz. Aksi halde vallahi doğru yolda olamayız.

Öncelikle şunu belirteyim Feyzullah ağabeyin savunucusu değilim. Sadece adil olmak adına öğrenmek adına soruyorum. Diyelim ki kesip verdiğiniz kısmı salt okuduğumuzda ehli sünnet inancını terketmiş olsun. Ve cebriyye itikadına göre insanın hiç bir iradesi olmadığını söyleyen birisi olsun. Peki sonrasında "Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor." şeklinde sarfettiği cümleyi irdelediğimizde bir insan eğer cebriyye itikadına sahip ise neden dine hizmet ederseniz yada etmezseniz diye sorusunu sorsun ki? Yani ortaya bir irade koymuş olmuyor mu hizmet edip etmeyerek. Hizmet edip etmeyeceği üzerine Allah'ın takdiri gerçekleşecektir denildiğine göre insanın irade sergileyip sergilememesine göre Allah hüküm verecektir demiyor mu?

Yani eğer kul duasını ibadetlerini bir irade ortaya koymadan yapıyorsa(cebriyye böyle söylüyor) Feyzullah ağabeyde böyle düşünüyorsa neden bizler dua etmeliyiz, Allah'tan yardım dilemeliyiz yada dine hizmet etmeliyizi sorgulasın ki? Bunu yapmazsak yoldan çıkarız demiş değil mi? Yoldan çıkartılırız dememiş. Yani dine yardım etmezsek, dua etmezsek bunun sebebi Allah'tır o böyle dilediği için biz yapmamışızdır dememiş gördüğüm kadarıyla. Evet sözlerinin başında sanki çok başka bişi diyecekmiş gibi söze giriyor ama çok da farklı bir şey demiyor gibi. Ya da ben böyle anladım. Sizlerde bence o gelmedi diye dediğimiz dedik şeklinde gitmeyip bir kez daha sorgulayıp bakmanızı tavsiye ederim. Daha önce 9-10 kez kendisini dinleme fırsatı buldum. Bahsettiğiniz konuda cebriyye görüşünü göremedim.

Ayrıca şunu da söylemek gerekir çok ağır bir üslupla yürüyorsunuz. Direk suçlayıcı tavırla girizgah yapmak doğru değil. El hak eğer kişinin kendisinde bir sorun gördüyseniz ve sohbetlerine katıldıysanız bunun doğru yolu yanına giderek bu videoyu gösterip abi böyle böyle demişsiniz bizim kafamızı karıştırdınız sanki cebriyye inancına sahip gibisiniz bu şöyle olmalı değil mi? diye üslupta bulunsaydınız bence olay bu kadar büyümezdi. Şahsen yaptığınız işin ilmi olarak doğru olsa da üslup ve hareket metodu olarak doğru bir zeminde ilerlemediği düşüncesindeyim. Bu tip olaylar önce kişinin kendisine iletilir(ki müslüman olduğuna daha önce inanıyordunuz) kardeşliğin hükmü yerine getirilir. Kendisine bu sorular sorulur avam arasında değil önce bireyler arasında konuşulur mülahaza edilir daha sonra eğer anlaşılırsa, siz yanlış anladıysanız konu uzamaz. O yanlış anlattıysa ve siz diyince düzeltilmesi gereken bir şey varsa ve farkına varmışsa yeni bir yazı yayınlar ve düzeltir. Yok eğer hiç bir şekilde anlaşamaz ve o kesinlikle yanlışta ise buraya reddiyenizi yazardınız, kendisine ulaştığınızı ve birebir görüşmeden de alınan cevaplar neticesinde evet o kişi böyle bir insandır diye net bir şekilde yazmanızın daha doğru bir yol, bir hareket olacağını ve bir kardeşiniz olarak böyle yapmanızın ümmeti muhammed için daha hayırlı olacağını düşünmekteyim. Keşke önce kendisini telefonla arayarak yada yanına giderek bu durumu bildirseydiniz de sonrasında böyle bir şeye kalkışsaydınız. Şu anda nefis yapılmış durumda. Feyzullah ağabey kendisine sorulmadan ayrıntısını kendisinden öğrenmeden suçlamaya maruz kalınca ister istemez yahu noluyor kardeşler demeye gelmiştir. Sizde ooo sen bize nasıl cevap vermezsin, biz bak senin yanlışlarını bulduk delikanlıysan gel burda yaz tavırlarıyla hiç hoş olmayan bir üsluba girmişsiniz. Bence iki tarafında şu tutumu iyice gözden geçirmesi gerekmektedir. Kendisinin davetçi bir insan olarak kesinlikle buraya gelip sizlerle durumu konuşmasının doğru olacağında hem fikirim. Ama önce biraz sakin ve itidalli olun bence. Kendisine ulaşmayı ve daveti düzgün bir dil ile yapmayı deneyin. Bir kardeşiniz olarak sizden ricam budur. Yoksa bölünmeler ve suçlamalar yaşanıyor ki şu durum hiç de hoş durmuyor dışardan bakıldığında. Üstünüze alınıp bana da savurmayın sakin olmanızı dilerim.
 
ramazantr Çevrimdışı

ramazantr

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum;

Bir kaç gündür sosyal medyada ve burada yazılanları takip ediyorum. Videoyu izledim. Vermiş olduğunuz kısma özellikle dikkat ettim. Kesip verdiğiniz cümleden sonrasındaki cümlelerde şundan bahsediyor;

Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu böyle bir şey yok. Eğer öyle bir kader inancı varsa o zaman benim dediğim olur Allah'ın dediği olmaz. Anlaşıldı mı burası? Allah'u teala hiç bir sebep yokken bu bu bu kişilere hidayet vereceğim. Şu an bizi burda(doğru yol üzere) tuttu, Ama bizim nasıl hidayette kalmamız hangi şartlarda hidayette kalacağımızı da bize öğretiyor. Neyle? İhdinassıratel Mustaqim ile. Neyle? Ey Kalpleri eğip büken Allah'ım kalbimi sabit kıl ile. Allah'da diyor ki devamında; Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor. İstediğin kadar ben buradayım de ayak kayar kesin kayar. Çünkü bu şuna benziyor. Bu örneğide vereyim toparlayalım. Yani hidayetin Allah'a ait olduğunu onun dilemesiyle kaldığımızı bilirsek hep yalvarır modda oluruz. Aksi halde vallahi doğru yolda olamayız.

Öncelikle şunu belirteyim Feyzullah ağabeyin savunucusu değilim. Sadece adil olmak adına öğrenmek adına soruyorum. Diyelim ki kesip verdiğiniz kısmı salt okuduğumuzda ehli sünnet inancını terketmiş olsun. Ve cebriyye itikadına göre insanın hiç bir iradesi olmadığını söyleyen birisi olsun. Peki sonrasında "Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor." şeklinde sarfettiği cümleyi irdelediğimizde bir insan eğer cebriyye itikadına sahip ise neden dine hizmet ederseniz yada etmezseniz diye sorusunu sorsun ki? Yani ortaya bir irade koymuş olmuyor mu hizmet edip etmeyerek. Hizmet edip etmeyeceği üzerine Allah'ın takdiri gerçekleşecektir denildiğine göre insanın irade sergileyip sergilememesine göre Allah hüküm verecektir demiyor mu?

Yani eğer kul duasını ibadetlerini bir irade ortaya koymadan yapıyorsa(cebriyye böyle söylüyor) Feyzullah ağabeyde böyle düşünüyorsa neden bizler dua etmeliyiz, Allah'tan yardım dilemeliyiz yada dine hizmet etmeliyizi sorgulasın ki? Bunu yapmazsak yoldan çıkarız demiş değil mi? Yoldan çıkartılırız dememiş. Yani dine yardım etmezsek, dua etmezsek bunun sebebi Allah'tır o böyle dilediği için biz yapmamışızdır dememiş gördüğüm kadarıyla. Evet sözlerinin başında sanki çok başka bişi diyecekmiş gibi söze giriyor ama çok da farklı bir şey demiyor gibi. Ya da ben böyle anladım. Sizlerde bence o gelmedi diye dediğimiz dedik şeklinde gitmeyip bir kez daha sorgulayıp bakmanızı tavsiye ederim. Daha önce 9-10 kez kendisini dinleme fırsatı buldum. Bahsettiğiniz konuda cebriyye görüşünü göremedim.

Ayrıca şunu da söylemek gerekir çok ağır bir üslupla yürüyorsunuz. Direk suçlayıcı tavırla girizgah yapmak doğru değil. El hak eğer kişinin kendisinde bir sorun gördüyseniz ve sohbetlerine katıldıysanız bunun doğru yolu yanına giderek bu videoyu gösterip abi böyle böyle demişsiniz bizim kafamızı karıştırdınız sanki cebriyye inancına sahip gibisiniz bu şöyle olmalı değil mi? diye üslupta bulunsaydınız bence olay bu kadar büyümezdi. Şahsen yaptığınız işin ilmi olarak doğru olsa da üslup ve hareket metodu olarak doğru bir zeminde ilerlemediği düşüncesindeyim. Bu tip olaylar önce kişinin kendisine iletilir(ki müslüman olduğuna daha önce inanıyordunuz) kardeşliğin hükmü yerine getirilir. Kendisine bu sorular sorulur avam arasında değil önce bireyler arasında konuşulur mülahaza edilir daha sonra eğer anlaşılırsa, siz yanlış anladıysanız konu uzamaz. O yanlış anlattıysa ve siz diyince düzeltilmesi gereken bir şey varsa ve farkına varmışsa yeni bir yazı yayınlar ve düzeltir. Yok eğer hiç bir şekilde anlaşamaz ve o kesinlikle yanlışta ise buraya reddiyenizi yazardınız, kendisine ulaştığınızı ve birebir görüşmeden de alınan cevaplar neticesinde evet o kişi böyle bir insandır diye net bir şekilde yazmanızın daha doğru bir yol, bir hareket olacağını ve bir kardeşiniz olarak böyle yapmanızın ümmeti muhammed için daha hayırlı olacağını düşünmekteyim. Keşke önce kendisini telefonla arayarak yada yanına giderek bu durumu bildirseydiniz de sonrasında böyle bir şeye kalkışsaydınız. Şu anda nefis yapılmış durumda. Feyzullah ağabey kendisine sorulmadan ayrıntısını kendisinden öğrenmeden suçlamaya maruz kalınca ister istemez yahu noluyor kardeşler demeye gelmiştir. Sizde ooo sen bize nasıl cevap vermezsin, biz bak senin yanlışlarını bulduk delikanlıysan gel burda yaz tavırlarıyla hiç hoş olmayan bir üsluba girmişsiniz. Bence iki tarafında şu tutumu iyice gözden geçirmesi gerekmektedir. Kendisinin davetçi bir insan olarak kesinlikle buraya gelip sizlerle durumu konuşmasının doğru olacağında hem fikirim. Ama önce biraz sakin ve itidalli olun bence. Kendisine ulaşmayı ve daveti düzgün bir dil ile yapmayı deneyin. Bir kardeşiniz olarak sizden ricam budur. Yoksa bölünmeler ve suçlamalar yaşanıyor ki şu durum hiç de hoş durmuyor dışardan bakıldığında. Üstünüze alınıp bana da savurmayın sakin olmanızı dilerim.
İnsanlara liderlik yapmak için sadece delillerin güçlü olması yeterli değildir, asıl gerekli olan yumuşaklıktır.
Nebi’nin[sav] delili Kur’an ve yol göstereni Cebrail olmasına rağmen ona şöyle denildi:
Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi)

Şeyh Abdulaziz Et Tarifi
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun aleykum;

Bir kaç gündür sosyal medyada ve burada yazılanları takip ediyorum. Videoyu izledim. Vermiş olduğunuz kısma özellikle dikkat ettim. Kesip verdiğiniz cümleden sonrasındaki cümlelerde şundan bahsediyor;

Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu böyle bir şey yok. Eğer öyle bir kader inancı varsa o zaman benim dediğim olur Allah'ın dediği olmaz. Anlaşıldı mı burası? Allah'u teala hiç bir sebep yokken bu bu bu kişilere hidayet vereceğim. Şu an bizi burda(doğru yol üzere) tuttu, Ama bizim nasıl hidayette kalmamız hangi şartlarda hidayette kalacağımızı da bize öğretiyor. Neyle? İhdinassıratel Mustaqim ile. Neyle? Ey Kalpleri eğip büken Allah'ım kalbimi sabit kıl ile. Allah'da diyor ki devamında; Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor. İstediğin kadar ben buradayım de ayak kayar kesin kayar. Çünkü bu şuna benziyor. Bu örneğide vereyim toparlayalım. Yani hidayetin Allah'a ait olduğunu onun dilemesiyle kaldığımızı bilirsek hep yalvarır modda oluruz. Aksi halde vallahi doğru yolda olamayız.

Öncelikle şunu belirteyim Feyzullah ağabeyin savunucusu değilim. Sadece adil olmak adına öğrenmek adına soruyorum. Diyelim ki kesip verdiğiniz kısmı salt okuduğumuzda ehli sünnet inancını terketmiş olsun. Ve cebriyye itikadına göre insanın hiç bir iradesi olmadığını söyleyen birisi olsun. Peki sonrasında "Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor." şeklinde sarfettiği cümleyi irdelediğimizde bir insan eğer cebriyye itikadına sahip ise neden dine hizmet ederseniz yada etmezseniz diye sorusunu sorsun ki? Yani ortaya bir irade koymuş olmuyor mu hizmet edip etmeyerek. Hizmet edip etmeyeceği üzerine Allah'ın takdiri gerçekleşecektir denildiğine göre insanın irade sergileyip sergilememesine göre Allah hüküm verecektir demiyor mu?

Yani eğer kul duasını ibadetlerini bir irade ortaya koymadan yapıyorsa(cebriyye böyle söylüyor) Feyzullah ağabeyde böyle düşünüyorsa neden bizler dua etmeliyiz, Allah'tan yardım dilemeliyiz yada dine hizmet etmeliyizi sorgulasın ki? Bunu yapmazsak yoldan çıkarız demiş değil mi? Yoldan çıkartılırız dememiş. Yani dine yardım etmezsek, dua etmezsek bunun sebebi Allah'tır o böyle dilediği için biz yapmamışızdır dememiş gördüğüm kadarıyla. Evet sözlerinin başında sanki çok başka bişi diyecekmiş gibi söze giriyor ama çok da farklı bir şey demiyor gibi. Ya da ben böyle anladım. Sizlerde bence o gelmedi diye dediğimiz dedik şeklinde gitmeyip bir kez daha sorgulayıp bakmanızı tavsiye ederim. Daha önce 9-10 kez kendisini dinleme fırsatı buldum. Bahsettiğiniz konuda cebriyye görüşünü göremedim.

Ayrıca şunu da söylemek gerekir çok ağır bir üslupla yürüyorsunuz. Direk suçlayıcı tavırla girizgah yapmak doğru değil. El hak eğer kişinin kendisinde bir sorun gördüyseniz ve sohbetlerine katıldıysanız bunun doğru yolu yanına giderek bu videoyu gösterip abi böyle böyle demişsiniz bizim kafamızı karıştırdınız sanki cebriyye inancına sahip gibisiniz bu şöyle olmalı değil mi? diye üslupta bulunsaydınız bence olay bu kadar büyümezdi. Şahsen yaptığınız işin ilmi olarak doğru olsa da üslup ve hareket metodu olarak doğru bir zeminde ilerlemediği düşüncesindeyim. Bu tip olaylar önce kişinin kendisine iletilir(ki müslüman olduğuna daha önce inanıyordunuz) kardeşliğin hükmü yerine getirilir. Kendisine bu sorular sorulur avam arasında değil önce bireyler arasında konuşulur mülahaza edilir daha sonra eğer anlaşılırsa, siz yanlış anladıysanız konu uzamaz. O yanlış anlattıysa ve siz diyince düzeltilmesi gereken bir şey varsa ve farkına varmışsa yeni bir yazı yayınlar ve düzeltir. Yok eğer hiç bir şekilde anlaşamaz ve o kesinlikle yanlışta ise buraya reddiyenizi yazardınız, kendisine ulaştığınızı ve birebir görüşmeden de alınan cevaplar neticesinde evet o kişi böyle bir insandır diye net bir şekilde yazmanızın daha doğru bir yol, bir hareket olacağını ve bir kardeşiniz olarak böyle yapmanızın ümmeti muhammed için daha hayırlı olacağını düşünmekteyim. Keşke önce kendisini telefonla arayarak yada yanına giderek bu durumu bildirseydiniz de sonrasında böyle bir şeye kalkışsaydınız. Şu anda nefis yapılmış durumda. Feyzullah ağabey kendisine sorulmadan ayrıntısını kendisinden öğrenmeden suçlamaya maruz kalınca ister istemez yahu noluyor kardeşler demeye gelmiştir. Sizde ooo sen bize nasıl cevap vermezsin, biz bak senin yanlışlarını bulduk delikanlıysan gel burda yaz tavırlarıyla hiç hoş olmayan bir üsluba girmişsiniz. Bence iki tarafında şu tutumu iyice gözden geçirmesi gerekmektedir. Kendisinin davetçi bir insan olarak kesinlikle buraya gelip sizlerle durumu konuşmasının doğru olacağında hem fikirim. Ama önce biraz sakin ve itidalli olun bence. Kendisine ulaşmayı ve daveti düzgün bir dil ile yapmayı deneyin. Bir kardeşiniz olarak sizden ricam budur. Yoksa bölünmeler ve suçlamalar yaşanıyor ki şu durum hiç de hoş durmuyor dışardan bakıldığında. Üstünüze alınıp bana da savurmayın sakin olmanızı dilerim.
Âleykum selam we rahmetullah;

Öncelikle konu başlığı altındaki ilk mesaj Feyzullah Birışık'ın kendi video ve yazısı üzerinedir. Diğer mesajlarım üyelerimiz yorumları üzerinedir. Sadece bir mesajım yine Feyzullah Birışık'ın kendisinin bizi eleştirmek üzere Facebook'una koyduğu kendi mesajına cevab olarak yazılmıştır.
Foruma gelip gelmemesi kendisinin bileceği mesele. Kendi videosuna ve yazısına, forumda cevab ver(e)memesi kendi bileceği iştir.

Şimdi şu hadisi okuyalım:



Abdullah b. Amr b. As’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün elinde iki kitab olduğu halde çıkageldi ve şöyle buyurdu:
"Bu iki kitabın ne olduğunu biliyor musunuz?"
Biz de: Hayır Ey Allah’ın Rasûlu! Sen bize bildirirsen biliriz dedik.
Bunun üzerine sağ elindeki kitab için; "Bu kitab alemlerin Rabb'inden bir kitab olup Cennetlik kimselerin isimleri babalarının isimleri ve kabilelerin isimleri bu kitabdadır. Cennetliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı artırılıb eksiltilmeyecektir."
Sonra sol elindeki kitab için, "Bu kitab da alemlerin Rabbin’den bir kitab olup Cehennemlik kimselerin, babalarının ve kabilelerinin isimlerini içermekte olub, Cehennemliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı da artırılıp eksiltilmeyecektir", buyurdu.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabı: Ey Allah’ın Rasûlu! Durum önceden tamamlanmış ve bitirilmiş ise çalışıp çabalamamız ne işe yarar?
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Dosdoğru olun! Hayırlı amellerinizi artırın. Çünkü Cennetlik kişinin ameli hangi işi işlerse işlesin Cennetlik kişilerin ameliyle son bulacaktır. Cehenneme girecek kimse de hangi ameli işlemiş olursa olsun onun ameli de Cehennemlik kişilerin amelleriyle son bulacaktır."

Sonra Rasûlullah (s.a.v.), O iki kitabı elinden bıraktı ve şöyle buyurdu: Rabbiniz kulların yapacakları her şeyi bildiğinden dolayı ona göre kaderlerini yazıb bitirmiştir. Bir kısmı Cennetlik bir kısmı da Cehennemlik olacaktır.
(Tirmizi, Kader, Bab 8, Hadis no: 2141; İbn Mâce, Mukaddime: 10)


Hadisin son kısmındaki altını çizdiğim ifade için "Yok böyle birşey" dediği halde nasıl birşey yokmuş gibi algılar ve diğer normal ifadelerine bakın dersiniz. Zaten konudaki ilk mesajı dikkatli okursanız , yazdıklarının % 95'ine katılabiliriz, fakat kaderin cûz-i irade ve hidayet anlayışlarında kendisine katılmıyoruz. Zira bu noktalarda cebriye anlayışıyla paralellik arzediyor.

Konuyu burada açmamız meselesine gelirsek; Feyzullah Birışık'ın kendisi de bizi suçluyor neden videoyu kaydettiniz, koydunuz, önce bana neden gelmediniz gibi kendince haklı serzenişlerde bulundu. Kendisine dedediğimiz gibi, videoyu biz kaydetmedik, sohbet verdiği yerde çekilmiştir. Videodan anladığım da gizli kayıt da değildir, kendiside yasaklamamışdır. Ne zaman ki konusu ortaya çıkınca videodan şikayetçi olmuştur.
Kader mevzuunda üstelik bu ilk videosu değil, gittiği çeşitli yerlerde video çekildiğini bilmemesine imkan yok. Üstelik youtubda yayınlanıyor, kaldırtmıyor. Utanılacak, savunulamayacak bir mesele mi anlatmış ki videoyu neden görmeyelim?
Ayrıca videoyu kayıt eden dernek görevlileri, uyarı yazımdan sonra mesajımı Feyzullah Birışık'a gönderdiklerini, cevab beklediklerini bana mesajla bildirdiler. Bir ay geçtiği halde hiçbir cevab gelmemesi üzerine konuyu foruma açmak zorunda hissettim. Bu sefer de niye bana ulaşmadınız dendi.

Uslubumuz veya söylemimiz hatalı ise, davetçi kimliğiyle facebooka konu açan, kendisine "Hocam foruma gelip cevab verebilirsiniz diyenleri mesajlarıyla beraber yasaklayanın uslubuna ne demeli?
Neyse cevab vermeniz için sormuyorum, sadece tek yanlı bakmayalım diye yazdım.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamun Aleykum ;

Konu hakkında kardeşlerimizi bilgilendirmek için yazıyorum;


Bugün iftar saatine yakın Feyzullah Birışık beni aradı ve kendisiyle konu üzerine görüştük.
Kendisine sorduğum soruları telefondan ilettim, o da cevabladı. Kendisi 2008 yılındaki kader konulu yazılı

( http://www.habervaktim.com/yazar/5865/eksik-bir-kader-anlayisi-nelere-mal-olur.html )
itikadından döndüğünü itiraf etti. Bende tekrar sordum ve onayladı. En son 2016 yılına ait videodaki kader anlayışı üzerine olduğunu gördüm. Buna rağmen videoyu sanki biz kaydedip yayınlamışız gibi serzenişini yersiz buldum ve kendi davet edildiği yerdeki kardeşlerin kaydettiğini bilerek, youtube'da aynı konulu farklı derneklerdeki konuşmalarının da kaydedildiğini, yayınlandığını, kader akideni neden saklıyorsun, gizli birşey mi anlattın ki diyerek yersiz olduğunu bildirdim. Youtube'da konuşma yaptığı derneklerin, kayıt yapan ve youtube ekleyen kişilerin isimleri belli olduğu halde videolarını kaldırtmak için girişimde bulunmayan, aksine kendisini eleştirdiğimiz için videoyu biz yayınlamışız gibi ithamda bulunması bu konudaki samimiyetini de ortaya koymaktadır!

Neyse meseleye gelirsek; cûz-i irade ve hidayet mevzularında farklı düşüncelere sahib. Bunda da çeşitli rivayetleri bizce hatalı yorumluyor ve algılıyor, kendisine de söyledim. Cuz-i iradeyi de yaptıranın Allah (c.c.) kudretiyle olduğunu söylemekte ise de, kendisine kulun iradesiyle kastederek girişimde bulunmasının (Kulun) "yapmak", fiilin gerçekleşmesinin ise (Allah'ın) "Yaratmak" olduğunu, birbirine karıştırmamak gerektiğini, aksi taktirde kul fiilinin olumlu yada olumsuz olmasına göre ecir veya günah kazanmaması gerekir ki bu yanlıştır. Kul kendi hür iradesiyle yaptıklarından sorumludur (Kul kendi hür iradesiyle seçip karar vermiş olsa da, yaratma noktasında ve kula seçme hakkı olarak en son karar verip yaratan zaten Allah'tır) ve ona göre muamele görür. Uzatmayalım ,,
Bu şekildeki bir kader anlayışında tek kalacağını, 1400 senedir ehl-i sunnet Allahın kulun dünyada ne yapacağını (nasıl amel edeceğini) bildiği için yazdığını itikat etmesini reddediyorsun dediğimde, Kendisi İbn Kayyım ve zamanımızda ise sadece kitabını bastığı Prof. Ömer Aşkar'ın kitablarını delil olarak sundu. Bende kendisine İbn Kayyım'ın böyle itikad edinmediğini, hadisleri ve açıklamalarını zahiri veya zorlama fâsid tevillerle hatalı yorumlayarak algıladığını, zaten kendisinin de baştan dediği gibi klasik ehl-i sunnet kader itikadından döndüğünü söyledim ve inşeAllah delilleri inceleyeceğimi bildirdim. (Delil diyerek yolladığı alıntıları inceledim, hiç biri dediği gibi değil, hatta kendi aleyhinedir!)

Buradan şunu da bildireyim ki; biz kendisini hatalı veya yanlış anlamamışız. Aksine videoyu savunuyor ve Allahın bilerek yazmasını videoda dediği gibi kabul etmiyor.
Kendisinin kader
(bilhassa cuz-i irade ve hidayet) hakkındaki itikadını videodaki gibi bâtıl bulup kabul etmedim, bu konuda fikrimde değişmedi. Kendisine zulmetmeyelim, mota mot Cebriye de demiyorum, fakat bu iki mevzuuda adeta kendileriyle paralellik arzettiğini, ehl-i sunnetten uzaklaştığını söyleyebilirim. Tâbi, kendisi bu değerlendirmelerimizi kabul etmemektedir.

Her ne kadar foruma gel(e)mese de, sıkışık ve kısa zamanda tel üzerinden de olsa kendi ağzından kader anlayışını târif ettiğinden, kanaatim pekiştiğinden konuyu hem mubârak Ramadan Ay'ı ve önümüzün bayram olması, hem Feyzullah Birışık'ın bu zamana kadar ki gayretkâr hizmet ve davet çalışmalarının olması, hem aynı menhec üzere olmamız, hem konunun detayına girmekten sakındırıldığımız Kader mevzuusu olması sebebiyle ;
Kendisinin kader anlayışından sakınmayı önererek fitne yayılmaması için kendisinin de bilgisi dahilinde aşırı yoğunluğumuzdan dolayı konuyu şimdilik sonlandırıyoruz. Bu konuda gelişmeler oldukça bilgilendirme yapılacaktır.
Rabb'im bizleri sırat-ı mustaqimden ayırmasın ve günahlarımızı afv eylesin.


******

Feyzulah Birışık'ın, Cûz-i İradeyi Kabul Etmediği veya Ehl-i sunetin anlayışından farklı yorumlayarak, "Kulun Seçme Hakkını da Allah Yazdığı Kaderi Doğrultusunda Yönlendirdiğine" Dair Aldığı Deliller:

Not: Resimleri Telefon üzeriden kendisi göndermiştir.

2X2LlO2.jpg

EOnbdW4.jpg

KTjHsby.jpg

OpYTBZ2.jpg

g3Wle9b.jpg

dcCKGO5.jpg



Feyzulah Birışık'ın kendi kader anlayışına delil diye aldığı yorumun bulunduğuna dair gönderdiği resimdeki yazıyı inceleyelim:


EOnbdW4.jpg


sayfa34.jpg

Yazıdaki mavi kalemle altını çizdiği ifadeyi alıntılayarak bakalım:


***

"KULLARIN FİİLLERİ YARATILMAKTADIR VE BELİRLENMİŞTİR

Kular ve fiilleri diğer mahlukattan farksızdır. Allah (c.c.) yaratacağı kullarını ve onların neler yapacaklarını bilmiş, bunların tümünü levh-i mahfuzda yazmıştır. Allah onları dilediği şekilde yaratmış ve Allah’ın takdiri onlarda aynı şekilde gerçekleşmiş, onlar herşeyi haklarında dilediği şekilde yapmışlardır. Allah (c.c.) ( ezeli bilgisiyle ) mutluluk yazdığı kimseye hidayet etmiş, mutsuzluk yazdığı kimseleri saptırmıştır. Cennetliklere cenetlik amelleri öğretmiş ve kolaylaştırmış, cehennemliklere de cehennemlik amelleri öğretmiş ve kolaylaştırmıştır."


***

Dikkat edelim kardeşler, kitabdaki altını çizdiği ifadeleri nasıl hatalı yorumluyor görelim.
Altını çizdiği yazıdan önce, görmemizi istemediği ve altını çizemediği yazıyı (ben, yazının kırmızı renklendirib altını çizeceğim) dikkatlice okuyalım ki, Allah kaderimizi dünyada ne yapacağımızı bildiğinden mi öyle yazmış, yoksa Allah (cc) bilmeden, kendisi kaderimizi öyle takdir ettiği için mi biz yaşıyor ve mecburen yazıya (kadere) yönlendiriliyoruz kendi delilinden görelim:


"KULLARIN FİİLLERİ YARATILMAKTADIR VE BELİRLENMİŞTİR

Kular ve fiilleri diğer mahlukattan farksızdır. Allah (c.c.) yaratacağı kullarını ve onların neler yapacaklarını bilmiş, bunların tümünü levh-i mahfuzda yazmıştır. Allah onları dilediği şekilde yaratmış ve Allah’ın takdiri onlarda aynı şekilde gerçekleşmiş, onlar herşeyi haklarında dilediği şekilde yapmışlardır. Allah (c.c.) ( ezeli bilgisiyle ) mutluluk yazdığı kimseye hidayet etmiş, mutsuzluk yazdığı kimseleri saptırmıştır. Cennetliklere cenetlik amelleri öğretmiş ve kolaylaştırmış, cehennemliklere de cehennemlik amelleri öğretmiş ve kolaylaştırmıştır."



Akıl ve izan sahiblerine ithaf olunur.
 
S Çevrimdışı

Salim Suheyb

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum;

Bir kaç gündür sosyal medyada ve burada yazılanları takip ediyorum. Videoyu izledim. Vermiş olduğunuz kısma özellikle dikkat ettim. Kesip verdiğiniz cümleden sonrasındaki cümlelerde şundan bahsediyor;

Allah bizim dünyada ne yapacağımızı biliyordu, bundan dolayı kaderimize böyle yazdı! Yok böyle birşey, eskilerin kader inancı bu böyle bir şey yok. Eğer öyle bir kader inancı varsa o zaman benim dediğim olur Allah'ın dediği olmaz. Anlaşıldı mı burası? Allah'u teala hiç bir sebep yokken bu bu bu kişilere hidayet vereceğim. Şu an bizi burda(doğru yol üzere) tuttu, Ama bizim nasıl hidayette kalmamız hangi şartlarda hidayette kalacağımızı da bize öğretiyor. Neyle? İhdinassıratel Mustaqim ile. Neyle? Ey Kalpleri eğip büken Allah'ım kalbimi sabit kıl ile. Allah'da diyor ki devamında; Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor. İstediğin kadar ben buradayım de ayak kayar kesin kayar. Çünkü bu şuna benziyor. Bu örneğide vereyim toparlayalım. Yani hidayetin Allah'a ait olduğunu onun dilemesiyle kaldığımızı bilirsek hep yalvarır modda oluruz. Aksi halde vallahi doğru yolda olamayız.

Öncelikle şunu belirteyim Feyzullah ağabeyin savunucusu değilim. Sadece adil olmak adına öğrenmek adına soruyorum. Diyelim ki kesip verdiğiniz kısmı salt okuduğumuzda ehli sünnet inancını terketmiş olsun. Ve cebriyye itikadına göre insanın hiç bir iradesi olmadığını söyleyen birisi olsun. Peki sonrasında "Eğer dinime hizmet ederseniz ayaklarınızı sabit kılarım.Etmessen ne olur? O ayakların sabit kalmayacaktır demektir diyor." şeklinde sarfettiği cümleyi irdelediğimizde bir insan eğer cebriyye itikadına sahip ise neden dine hizmet ederseniz yada etmezseniz diye sorusunu sorsun ki? Yani ortaya bir irade koymuş olmuyor mu hizmet edip etmeyerek. Hizmet edip etmeyeceği üzerine Allah'ın takdiri gerçekleşecektir denildiğine göre insanın irade sergileyip sergilememesine göre Allah hüküm verecektir demiyor mu?

Yani eğer kul duasını ibadetlerini bir irade ortaya koymadan yapıyorsa(cebriyye böyle söylüyor) Feyzullah ağabeyde böyle düşünüyorsa neden bizler dua etmeliyiz, Allah'tan yardım dilemeliyiz yada dine hizmet etmeliyizi sorgulasın ki? Bunu yapmazsak yoldan çıkarız demiş değil mi? Yoldan çıkartılırız dememiş. Yani dine yardım etmezsek, dua etmezsek bunun sebebi Allah'tır o böyle dilediği için biz yapmamışızdır dememiş gördüğüm kadarıyla. Evet sözlerinin başında sanki çok başka bişi diyecekmiş gibi söze giriyor ama çok da farklı bir şey demiyor gibi. Ya da ben böyle anladım. Sizlerde bence o gelmedi diye dediğimiz dedik şeklinde gitmeyip bir kez daha sorgulayıp bakmanızı tavsiye ederim. Daha önce 9-10 kez kendisini dinleme fırsatı buldum. Bahsettiğiniz konuda cebriyye görüşünü göremedim.

Ayrıca şunu da söylemek gerekir çok ağır bir üslupla yürüyorsunuz. Direk suçlayıcı tavırla girizgah yapmak doğru değil. El hak eğer kişinin kendisinde bir sorun gördüyseniz ve sohbetlerine katıldıysanız bunun doğru yolu yanına giderek bu videoyu gösterip abi böyle böyle demişsiniz bizim kafamızı karıştırdınız sanki cebriyye inancına sahip gibisiniz bu şöyle olmalı değil mi? diye üslupta bulunsaydınız bence olay bu kadar büyümezdi. Şahsen yaptığınız işin ilmi olarak doğru olsa da üslup ve hareket metodu olarak doğru bir zeminde ilerlemediği düşüncesindeyim. Bu tip olaylar önce kişinin kendisine iletilir(ki müslüman olduğuna daha önce inanıyordunuz) kardeşliğin hükmü yerine getirilir. Kendisine bu sorular sorulur avam arasında değil önce bireyler arasında konuşulur mülahaza edilir daha sonra eğer anlaşılırsa, siz yanlış anladıysanız konu uzamaz. O yanlış anlattıysa ve siz diyince düzeltilmesi gereken bir şey varsa ve farkına varmışsa yeni bir yazı yayınlar ve düzeltir. Yok eğer hiç bir şekilde anlaşamaz ve o kesinlikle yanlışta ise buraya reddiyenizi yazardınız, kendisine ulaştığınızı ve birebir görüşmeden de alınan cevaplar neticesinde evet o kişi böyle bir insandır diye net bir şekilde yazmanızın daha doğru bir yol, bir hareket olacağını ve bir kardeşiniz olarak böyle yapmanızın ümmeti muhammed için daha hayırlı olacağını düşünmekteyim. Keşke önce kendisini telefonla arayarak yada yanına giderek bu durumu bildirseydiniz de sonrasında böyle bir şeye kalkışsaydınız. Şu anda nefis yapılmış durumda. Feyzullah ağabey kendisine sorulmadan ayrıntısını kendisinden öğrenmeden suçlamaya maruz kalınca ister istemez yahu noluyor kardeşler demeye gelmiştir. Sizde ooo sen bize nasıl cevap vermezsin, biz bak senin yanlışlarını bulduk delikanlıysan gel burda yaz tavırlarıyla hiç hoş olmayan bir üsluba girmişsiniz. Bence iki tarafında şu tutumu iyice gözden geçirmesi gerekmektedir. Kendisinin davetçi bir insan olarak kesinlikle buraya gelip sizlerle durumu konuşmasının doğru olacağında hem fikirim. Ama önce biraz sakin ve itidalli olun bence. Kendisine ulaşmayı ve daveti düzgün bir dil ile yapmayı deneyin. Bir kardeşiniz olarak sizden ricam budur. Yoksa bölünmeler ve suçlamalar yaşanıyor ki şu durum hiç de hoş durmuyor dışardan bakıldığında. Üstünüze alınıp bana da savurmayın sakin olmanızı dilerim.


Sosyal medyayi sıkça kullanan birine sosyal medyadan reddiye yapilmasi kadar dogal ne olabilir. Buradaki insanlarin sahisla alakali ne problemleri olsun ki tutup onu elestirsinler. Sadece ve sadece kardesleri gordukleri birinin gunaha girmemesi icin Allah rizasi icin elestirmesi kadar merhametli ne olabilir. Uslubun sertlesmesinin sebebi kaarsi muhatabin muslumanlari kaale almamasi oldugu gibi mesajlarininda sansurlenmesi. Bunun kibirden baska bir aciklamasi yok varsa delilleri ile birlikte savundugunu pekistirir. Kisinin imanini etkileyen kader meselesi ile alakali uslubun sertligi ancak onu ikaz eden muslumanlarin kufur etmesiyle soz konusu olur bunun disindaki her uslub gayet yumusak ve merhametlidir.

Allah teala kotu bir çığır acmaktan bizleri muhafaza etsin.
 
Üst Ana Sayfa Alt