Dün akşam yaşanmıştı ama bugünün konusuydu;
İş dönüşü servisinde iki kişinin "kime oy vereceksin" sorusu üzerine bir minibüs dolusu insanla girdiğim munazarada yine (her seçim dönemindeki gibi zahiren)mağlub olmamın üzerinden 20 saat geçmiş..
Oysa bu soruyu sormadan günler öncesinde de sistemin şirk durumlarına tavrım belliydi, lakin hiç dinlememiş ve duymamış gibiydiler..
Hem sorup hem cevabı dinlememek ve üzerine kendi nefsani yorumlarıyla demagoji yapmak gerçekten insanları çok çirkin gösteriyor..
Ayet okurken yüzleri değişip alaycı tavırla okumamı kesiyorlar.. Bunlar da "Müslümanım" diyenlerdi..
Birisi de çıkıp konuşmamı sevdiğini söyledi ve "hangi tarikattasın" diye sordu, ben de "herhangi bir tarikata bağlı değilim, Allah ve Resulünün bildirdiğiyle yetinen bir Müslümanım" dedim. Daha da sevinip yakınlaştı, ama birazdan konu laikliğe ve betona gelip de onun kâfir olduğunu söyleyince; ayetlerde ve siyerde gördüğümüz muşriklerin aynı hallerine bürünüp uzaklaştı.. Ben "laikim ve Müslümanım" dedi..
Diğerine yönelip "bak adam laik ve betonist" dedim. Ama o da(lambacı) "diyebilir, özgürdür" dedi..
Oradan ayrılırken içimden geçenler;
Allah'ım bu insanlara hidayet vermeyeceksen lanet et..
Resulullah'a (s.a.s) "emin" derken, konu ilahlarına gelince "yalancı, sihirbaz, mecnun vs" ithamlarıyla O'na eziyet edenlerin zihniyeti bugün de aynı şekilde devam ediyor..
Nuh'un (a.s) 950 sene tebliğde bulunduğu kavmin azgınlığına karşı, artık en sonunda Nuh (a.s) şöyle demişti;
"Nuh dedi ki: “Rabb’im! Yeryüzünde kâfirlerden hiçbir kimse bırakma!”
“Şubhesiz ki Sen, onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve ancak günahkârı ve aşırı kâfiri doğururlar.”
“Rabb’im! Beni, anamı, babamı, evime mu'min olarak gireni, mu'min erkekleri ve mu'min kadınları affet. Zâlimlerin de ancak helâkını artır.”
Nuh 26, 27, 28
İş dönüşü servisinde iki kişinin "kime oy vereceksin" sorusu üzerine bir minibüs dolusu insanla girdiğim munazarada yine (her seçim dönemindeki gibi zahiren)mağlub olmamın üzerinden 20 saat geçmiş..
Oysa bu soruyu sormadan günler öncesinde de sistemin şirk durumlarına tavrım belliydi, lakin hiç dinlememiş ve duymamış gibiydiler..
Hem sorup hem cevabı dinlememek ve üzerine kendi nefsani yorumlarıyla demagoji yapmak gerçekten insanları çok çirkin gösteriyor..
Ayet okurken yüzleri değişip alaycı tavırla okumamı kesiyorlar.. Bunlar da "Müslümanım" diyenlerdi..
Birisi de çıkıp konuşmamı sevdiğini söyledi ve "hangi tarikattasın" diye sordu, ben de "herhangi bir tarikata bağlı değilim, Allah ve Resulünün bildirdiğiyle yetinen bir Müslümanım" dedim. Daha da sevinip yakınlaştı, ama birazdan konu laikliğe ve betona gelip de onun kâfir olduğunu söyleyince; ayetlerde ve siyerde gördüğümüz muşriklerin aynı hallerine bürünüp uzaklaştı.. Ben "laikim ve Müslümanım" dedi..
Diğerine yönelip "bak adam laik ve betonist" dedim. Ama o da(lambacı) "diyebilir, özgürdür" dedi..
Oradan ayrılırken içimden geçenler;
Allah'ım bu insanlara hidayet vermeyeceksen lanet et..
Resulullah'a (s.a.s) "emin" derken, konu ilahlarına gelince "yalancı, sihirbaz, mecnun vs" ithamlarıyla O'na eziyet edenlerin zihniyeti bugün de aynı şekilde devam ediyor..
Nuh'un (a.s) 950 sene tebliğde bulunduğu kavmin azgınlığına karşı, artık en sonunda Nuh (a.s) şöyle demişti;
"Nuh dedi ki: “Rabb’im! Yeryüzünde kâfirlerden hiçbir kimse bırakma!”
“Şubhesiz ki Sen, onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve ancak günahkârı ve aşırı kâfiri doğururlar.”
“Rabb’im! Beni, anamı, babamı, evime mu'min olarak gireni, mu'min erkekleri ve mu'min kadınları affet. Zâlimlerin de ancak helâkını artır.”
Nuh 26, 27, 28