Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günün Saçmalaması

A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
CDCdEw3WAAAB4w9.jpg
 
O Çevrimdışı

omermuslim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
seyyar.jpg

.
 
Son düzenleme:
N Çevrimdışı

nereyeboyle

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Fâtıma (r.a.) bir gün Efendimiz Aleyhisssalâtü Vesselâm'a:
"Babacığım, kadınlardan cennete ilk önce girecek olan kimdir?" diye merakla sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
"Falan mahallede, falan evde oturan bir kadın var. Cennete ilk girecek kadın, iste o kadındır." buyurdular. Hz. Fatıma anamız hayretle:
"Babacığım, o kadın cennete, benden de mi evvel girecek?" diye tekrar sordu. Peygamber Efendimiz:
"Evet! Senden de evvel girecek." buyurdu. Ve şayet isterse, gidip o kadınla tanışabileceğini söyledi.
Hz. Fâtıma'nın o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bu kadın ne yapıyor, nasıl bir amel işliyordu ki, cennete ilk olarak girmeyi hak ediyordu. Bir gün o kadınla görüşüp tanışmak ve onunla konuşmak için evinden çıktı. Kadının evini sora sonra buldu ve kapısını tıklattı. İçeriden yaşlı bir kadın: "Kim o?" diye seslendi. Hz. Fakıma anamız da kendisini tanıtarak onunla görüşmek istediğini söyledi. Kadın, Peygamber kızının kendisiyle görüşmeye geldiğini duyunca çok sevindi. Kapıyı açmadan içeriden seslendi:
"Ey Resûlullah'in kızı! Hoş geldin sefalar getirdin! Canım sana feda olsun! Aslında ben de sizinle görüşmeyi çok arzu ediyordum; fakat dışarı çıkmadığım için maalesef ziyaretinize de gelemedim. Simdi sizin gelmeniz beni çok memnun etti. Fakat kocamdan izin almadan bugüne kadar ben kimseye kapı açmış değilim. Onun için sizden çok özür diliyorum. Ben sizin içeri girmeniz için bu akşam eşimden izin alayım ve yarın görüşelim, ne olur, yarın tekrar buyurun." dedi.
Bunun üzerine Hz. Fâtıma geri döndü. Akşam olunca kadın mes'eleyi anlatıp kocasından izin aldı. Ve ertesi gün Hz. Fâtıma o kadınla görüşmek için tekrar geldi. Bu sefer yanında oğlu Hz. Hasan da vardı. Hz. Hasan o sıralar henüz küçük bir çocuk olduğu için rahat durmamış, annesi mecburen onu da yanında getirmek zorunda kalmıştı. Kadının evine geldi ve kapısını çaldı. Tabiî kadın içeriden Hz. Hasan’ın sesini duymuştu. Hz. Fatma’nın yanında bir çocuk bulunduğunu fark edince çok üzüldü. Hz. Fâtıma’ya:
"Ey Fâtıma! Ben kocamdan yalnız sizin için izin almıştım. Çocuk için izin almadığımdan dolayı onu içeri alamam. Ne olur beni affedin. İsterseniz siz buyurun, çocuk dışarıda kalsın. İsterseniz yarın gelin; bu aksam onun için de izin alayım." dedi.
Hz. Fâtıma ikinci defa içeri giremeden geri döndü. Ve üçüncü gün tekrar kadına gitmek üzere çıktı. Hikmet-i ilâhî bu sefer Hz. Hüseyin'i de yanına almak zorunda kalmıştı. Tabiî kapıyı çaldığında, kadın Hz. Hüseyin'in de olduğunu öğrenince Hz. Fâtıma yine dünkü durumla karsılaştı. Kadın kocasından onun için de izin alması gerektiğini söyledi. Hz. Fâtıma bir önceki günkü gibi hiç ısrar etmedi. Ve çocuklarıyla beraber mecburen geri dönmek zorunda kaldı. Bir sonraki gün üçü birden gittiklerinde kadın kocasından her üçü için de izin almıştı. Kapı açıldı ve içeri girdiler. Kadın binlerce özürler diledi, affını istedi ve Peygamber çocuklarını en güzel şekilde karşıladı ve ağırladı.
Hz. Fâtıma içeriden gelen sese göre kadının gayet yaslı bir nine olduğunu zannetmişti. Fakat bir de baktı ki, kapıyı açıp kendisini karşılayan kadın hem çok genç, hem de çok güzel bir hanımdı. Hz. Fâtıma hayretle sordu:
"Sizinle dışarıdan konuşurken sesiniz çok değişik geliyordu. Oysa sesiniz hiç de öyle değilmiş, bu nasıl oluyor?" dedi. Kadın:
"Sizinle konuşurken sesim dışarı çıktığı için sesimi yabancı bir erkek duyar da günaha girerim diye ağzıma küçük bir taş parçası alarak konuşuyordum. Simdi ise o taşı çıkardım." dedi.
Hz. Fâtıma Radiyallahu Anhâ, bu cennetlik kadının sözlerinden dolayı çok memnun olmuştu. Namahrem-den sesini bile böylesine sakınan, kocasına da böylesine itaat eden bu kadının, neden cennete evvelâ gireceğini anladı. Onunla bir müddet sohbet ettiler. Bazı konuları konuştular. Bir ara kadın Hz. Fâtıma’ya:
"Ey Resûlullah'in kızı! Acaba ben kocama karsı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? Onun bendeki hakları sebebiyle Allah Teâlâ kocama itaatsizlikten dolayı beni hesaba çeker mi? Bundan korkuyorum." dedi.
Hz. Fâtıma bu sûali tebessümle karşıladı ve babasının yani Peygamber Efendimizin müjdesini kendisine bildirdi:
"Hayır! Sen bilakis babamın, "cennete ilk girecek kadın" diye müjdelediği kimsesin." dedi.
Hz. Fatıma Radiyallahu Anha, Resûlullah'in cennetle müjdelediği bu mübarek kadınla bir müddete daha sohbet ettikten sonra müsaade istedi ve oradan ayrıldı.



BU UYDURUK HİKAYEYLE BUGÜNLERDE HER YERDE KARSILASIYORYM ....
hatta hikayenin daha aşırı bir versiyonunu başkalarından da duydum ,
o da bu kadın kocası çoban oldugu için kızgın güneşte yanıyor diye kadın evin içinde gün boyu güneşin altında dururmuş, kocası eve gelir cinsi arzuları kabarır diye evde çıplak beklermiş ve yanında bir değnek taşırmış ki kocası sinirlrndiğinde gelip kendisini dövsün !!!!

hayatımda bu uyduruk hikaye kadar sinirlendigim bi hikaye yoktur :mad:

1. İslamiyetin 'Kadının erkeğe itaati' ni buyuran emri bütün dinlerde olan , hangi millet ve medeniyetten gelirse gelsin kadınların hükmedici bir erkeği aradığı sosyo-psikolojik gerçeklerle uyumlu, hatta hayvanlar aleminde dahi görünen şekliyle bu emir tabiat ve sosyal bütün kurallara akla vicdan ve mantığa uygun pür i pak bir emirdir ....

ama bu iğrenç hikayeyi yayarak resmen insanları Islamın bu pür i pak emrini aşağalamaya iten, dinden çıkaran sofi köpeklerin Allah bin belasını versin .... o köpekler ki , Allaha itaat ve kulluğu dahi , 7/24 namaz ve zikirle , taat ve ibadetle toplumdan soyutlanmak inzivaya çekilmek olarak algılarlar Hindu tohumları !

Arkadaslar bu tur hikayeleri aman yaymayalım, bunlar yüzünden insanlar İslamiyetin mükemmel emirlerinin içini boşaltarak anlıyorlar ....
kadının erkeğe bu denli itaatini isteyecek erkek dahi yoktur, sapık sadist ve ağır şizofren hastası bir erkek değilse !

ERKEĞİN KADINA HÜKMETMESINDEN KASIT , erkek kadına 'deve 'deyince kadın zıplayacak, cüce deyince oturacak , cüce ile deveyi karıstırırsa kadının dayak yiyeceği bir emir değildir ....

benim bir karım olsa eve geldiğim zaman yanında değnek olsa , 'Bu nedir ' diye sorsam, sen sinirlendiginde beni dövsün diye yanımda değnek taşıyorum ' diyen kadından TİKSİNİRİM .... evden de atarım onu ... ağır sadist ve sapık olmadıgı sürece hangi adam karısına bunu müstahak görür +

iki gündür bu uydurmayı herkesten duyuyorum tevafuk eseri ... sitede de bi ablam soru olarak sormuş ....

Islamiyet bu değil !
Islamiyet bu değil !
İslamiyet bu değil !

ALLAH ŞAHİDİM OLSUN dinimizin emrini böyle çarpıtan, kadınlardan köpek gibi bahseden bu uyduruk rivayeti yayan birini bir daha görürsem, ağzından gözünden kan akıncaya kadar döveceğim!

iki gündür sinirim zıpladı yav bu soytarı sofilerin rivayetleri yüzünden ... yok kadına kocası tuvalete gitme deyince bile gitmemeliymiş .... Bunu dedi adam , bende tuvalete ne gerek var senin o lağım ağzın dururken dedim :acpsnr::acpsnr:

Afedersiniz kardeşler ...

Hz Adem Havva anamız dan önce çok sıkılıyordu, o onun gözünün aydınlıgıydı,
o yuzdne böyle rivayet ler en nefret ediyorum
 
E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Fâtıma (r.a.) bir gün Efendimiz Aleyhisssalâtü Vesselâm'a:
"Babacığım, kadınlardan cennete ilk önce girecek olan kimdir?" diye merakla sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
"Falan mahallede, falan evde oturan bir kadın var. Cennete ilk girecek kadın, iste o kadındır." buyurdular. Hz. Fatıma anamız hayretle:
"Babacığım, o kadın cennete, benden de mi evvel girecek?" diye tekrar sordu. Peygamber Efendimiz:
"Evet! Senden de evvel girecek." buyurdu. Ve şayet isterse, gidip o kadınla tanışabileceğini söyledi.
Hz. Fâtıma'nın o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bu kadın ne yapıyor, nasıl bir amel işliyordu ki, cennete ilk olarak girmeyi hak ediyordu. Bir gün o kadınla görüşüp tanışmak ve onunla konuşmak için evinden çıktı. Kadının evini sora sonra buldu ve kapısını tıklattı. İçeriden yaşlı bir kadın: "Kim o?" diye seslendi. Hz. Fakıma anamız da kendisini tanıtarak onunla görüşmek istediğini söyledi. Kadın, Peygamber kızının kendisiyle görüşmeye geldiğini duyunca çok sevindi. Kapıyı açmadan içeriden seslendi:
"Ey Resûlullah'in kızı! Hoş geldin sefalar getirdin! Canım sana feda olsun! Aslında ben de sizinle görüşmeyi çok arzu ediyordum; fakat dışarı çıkmadığım için maalesef ziyaretinize de gelemedim. Simdi sizin gelmeniz beni çok memnun etti. Fakat kocamdan izin almadan bugüne kadar ben kimseye kapı açmış değilim. Onun için sizden çok özür diliyorum. Ben sizin içeri girmeniz için bu akşam eşimden izin alayım ve yarın görüşelim, ne olur, yarın tekrar buyurun." dedi.
Bunun üzerine Hz. Fâtıma geri döndü. Akşam olunca kadın mes'eleyi anlatıp kocasından izin aldı. Ve ertesi gün Hz. Fâtıma o kadınla görüşmek için tekrar geldi. Bu sefer yanında oğlu Hz. Hasan da vardı. Hz. Hasan o sıralar henüz küçük bir çocuk olduğu için rahat durmamış, annesi mecburen onu da yanında getirmek zorunda kalmıştı. Kadının evine geldi ve kapısını çaldı. Tabiî kadın içeriden Hz. Hasan’ın sesini duymuştu. Hz. Fatma’nın yanında bir çocuk bulunduğunu fark edince çok üzüldü. Hz. Fâtıma’ya:
"Ey Fâtıma! Ben kocamdan yalnız sizin için izin almıştım. Çocuk için izin almadığımdan dolayı onu içeri alamam. Ne olur beni affedin. İsterseniz siz buyurun, çocuk dışarıda kalsın. İsterseniz yarın gelin; bu aksam onun için de izin alayım." dedi.
Hz. Fâtıma ikinci defa içeri giremeden geri döndü. Ve üçüncü gün tekrar kadına gitmek üzere çıktı. Hikmet-i ilâhî bu sefer Hz. Hüseyin'i de yanına almak zorunda kalmıştı. Tabiî kapıyı çaldığında, kadın Hz. Hüseyin'in de olduğunu öğrenince Hz. Fâtıma yine dünkü durumla karsılaştı. Kadın kocasından onun için de izin alması gerektiğini söyledi. Hz. Fâtıma bir önceki günkü gibi hiç ısrar etmedi. Ve çocuklarıyla beraber mecburen geri dönmek zorunda kaldı. Bir sonraki gün üçü birden gittiklerinde kadın kocasından her üçü için de izin almıştı. Kapı açıldı ve içeri girdiler. Kadın binlerce özürler diledi, affını istedi ve Peygamber çocuklarını en güzel şekilde karşıladı ve ağırladı.
Hz. Fâtıma içeriden gelen sese göre kadının gayet yaslı bir nine olduğunu zannetmişti. Fakat bir de baktı ki, kapıyı açıp kendisini karşılayan kadın hem çok genç, hem de çok güzel bir hanımdı. Hz. Fâtıma hayretle sordu:
"Sizinle dışarıdan konuşurken sesiniz çok değişik geliyordu. Oysa sesiniz hiç de öyle değilmiş, bu nasıl oluyor?" dedi. Kadın:
"Sizinle konuşurken sesim dışarı çıktığı için sesimi yabancı bir erkek duyar da günaha girerim diye ağzıma küçük bir taş parçası alarak konuşuyordum. Simdi ise o taşı çıkardım." dedi.
Hz. Fâtıma Radiyallahu Anhâ, bu cennetlik kadının sözlerinden dolayı çok memnun olmuştu. Namahrem-den sesini bile böylesine sakınan, kocasına da böylesine itaat eden bu kadının, neden cennete evvelâ gireceğini anladı. Onunla bir müddet sohbet ettiler. Bazı konuları konuştular. Bir ara kadın Hz. Fâtıma’ya:
"Ey Resûlullah'in kızı! Acaba ben kocama karsı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? Onun bendeki hakları sebebiyle Allah Teâlâ kocama itaatsizlikten dolayı beni hesaba çeker mi? Bundan korkuyorum." dedi.
Hz. Fâtıma bu sûali tebessümle karşıladı ve babasının yani Peygamber Efendimizin müjdesini kendisine bildirdi:
"Hayır! Sen bilakis babamın, "cennete ilk girecek kadın" diye müjdelediği kimsesin." dedi.
Hz. Fatıma Radiyallahu Anha, Resûlullah'in cennetle müjdelediği bu mübarek kadınla bir müddete daha sohbet ettikten sonra müsaade istedi ve oradan ayrıldı.



BU UYDURUK HİKAYEYLE BUGÜNLERDE HER YERDE KARSILASIYORYM ....
hatta hikayenin daha aşırı bir versiyonunu başkalarından da duydum ,
o da bu kadın kocası çoban oldugu için kızgın güneşte yanıyor diye kadın evin içinde gün boyu güneşin altında dururmuş, kocası eve gelir cinsi arzuları kabarır diye evde çıplak beklermiş ve yanında bir değnek taşırmış ki kocası sinirlrndiğinde gelip kendisini dövsün !!!!

hayatımda bu uyduruk hikaye kadar sinirlendigim bi hikaye yoktur :mad:

1. İslamiyetin 'Kadının erkeğe itaati' ni buyuran emri bütün dinlerde olan , hangi millet ve medeniyetten gelirse gelsin kadınların hükmedici bir erkeği aradığı sosyo-psikolojik gerçeklerle uyumlu, hatta hayvanlar aleminde dahi görünen şekliyle bu emir tabiat ve sosyal bütün kurallara akla vicdan ve mantığa uygun pür i pak bir emirdir ....

ama bu iğrenç hikayeyi yayarak resmen insanları Islamın bu pür i pak emrini aşağalamaya iten, dinden çıkaran sofi köpeklerin Allah bin belasını versin .... o köpekler ki , Allaha itaat ve kulluğu dahi , 7/24 namaz ve zikirle , taat ve ibadetle toplumdan soyutlanmak inzivaya çekilmek olarak algılarlar Hindu tohumları !

Arkadaslar bu tur hikayeleri aman yaymayalım, bunlar yüzünden insanlar İslamiyetin mükemmel emirlerinin içini boşaltarak anlıyorlar ....
kadının erkeğe bu denli itaatini isteyecek erkek dahi yoktur, sapık sadist ve ağır şizofren hastası bir erkek değilse !

ERKEĞİN KADINA HÜKMETMESINDEN KASIT , erkek kadına 'deve 'deyince kadın zıplayacak, cüce deyince oturacak , cüce ile deveyi karıstırırsa kadının dayak yiyeceği bir emir değildir ....

benim bir karım olsa eve geldiğim zaman yanında değnek olsa , 'Bu nedir ' diye sorsam, sen sinirlendiginde beni dövsün diye yanımda değnek taşıyorum ' diyen kadından TİKSİNİRİM .... evden de atarım onu ... ağır sadist ve sapık olmadıgı sürece hangi adam karısına bunu müstahak görür +

iki gündür bu uydurmayı herkesten duyuyorum tevafuk eseri ... sitede de bi ablam soru olarak sormuş ....

Islamiyet bu değil !
Islamiyet bu değil !
İslamiyet bu değil !

ALLAH ŞAHİDİM OLSUN dinimizin emrini böyle çarpıtan, kadınlardan köpek gibi bahseden bu uyduruk rivayeti yayan birini bir daha görürsem, ağzından gözünden kan akıncaya kadar döveceğim!

iki gündür sinirim zıpladı yav bu soytarı sofilerin rivayetleri yüzünden ... yok kadına kocası tuvalete gitme deyince bile gitmemeliymiş .... Bunu dedi adam , bende tuvalete ne gerek var senin o lağım ağzın dururken dedim :acpsnr::acpsnr:

Afedersiniz kardeşler ...

Hz Adem Havva anamız dan önce çok sıkılıyordu, o onun gözünün aydınlıgıydı,
o yuzdne böyle rivayet ler en nefret ediyorum
İlk rivayet uydurma olabilir ama manası güzelmiş akhi.
 
N Çevrimdışı

nereyeboyle

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İlk rivayet uydurma olabilir ama manası güzelmiş akhi.
yok akhi çirkin bir iftiradır bu dinimize....
Allahaskına sende savunma :) ben bu rivayeti savunanlara köpürdüm yazımda , bunu karısından bekleyen adam sapık sadist ve ağır şizofrendir....
eve geldiğimde sinirlendiğinde beni döv diye yanımda değnek le dolasıyorym diyen kadından tiksinirim Allah şahidim olsun evden atarım boşardım....

böyle rivayetlere kanmaualım lütfen

Allahaskına kadınlardan köpek gibi bahseden bu rivayeti bana savunma kardeşim :) kalp kırmayalım lütfen :)
 
E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
yok akhi çirkin bir iftiradır bu dinimize....
Allahaskına sende savunma :) ben bu rivayeti savunanlara köpürdüm yazımda , bunu karısından bekleyen adam sapık sadist ve ağır şizofrendir....
eve geldiğimde sinirlendiğinde beni döv diye yanımda değnek le dolasıyorym diyen kadından tiksinirim Allah şahidim olsun evden atarım boşardım....

böyle rivayetlere kanmaualım lütfen

Allahaskına kadınlardan köpek gibi bahseden bu rivayeti bana savunma kardeşim :) kalp kırmayalım lütfen :)
Ne alakası var akhi? Alt üstü kocasının izni olmadan bir şey yapmak istemiyor. Bunu kocasından korktuğu için yapmıyor ki, takvasından dolayı yapıyor. Bence güzel bir hikaye.
 
N Çevrimdışı

nereyeboyle

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim yazıda dediğim gibi Islamiyet bu değil ....
Bu rivayeti bana bir daha yüzüme aktaran olursa kendisini ağızdan kan gelinceye kadar döveceğime and ettim ....
savunan varsa , kendi karısına tasma takar hatta o tasmanın anahtarını da kadına verir .... Kadın takva (!) sahibiyse anahtar elinde oldugu halde, erkeğine itaati gereği tasmasını çıkarmaz. .. benim suana kadar duyduğum en iğrenç rivayet için bir kardeşle tartışmak istemiyorum. ...

Haz Aişe ve diğer analarımız Peygamberimize naz ettikleri zamanlar olurdu ve bu Peygamberimizin hosuna giderdi çogu zaman ...eğer günaha giriyor olsalardı, Peygamberimizin hosuna gitmezdi, ama Hz Aişe ile aralarındaki sevgi bağını artırıyordu bu aksine , ben aile olmaktan bunu anlıyorum ... Bu sacmasapan rivayeti değil

söyleyeceklerim bunlar ... tartışmak istemiyorum ... s a
 
N Çevrimdışı

nereyeboyle

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
@Ebu Ubeyde bin Cerrah kardeşim , çok sinirli oldugum bir zamana geldin :)
sana şöyle açıklayayım o halde :):

İTAAT ten baslıyacagım öyleyse... Bunlar kendi izlenimlerimdir, benim inandığım şekliyle İslamiyettir...
ayrı bir başlıkta açacagım inşeallah ,
dört çeşit itaat örneği ile karsılastım Kuran ve hadiste

1.Allaha ve Peygambere itaat

Allaha itaat ve ibadeti aşırıya kaçan , Hindu ve Budist dervişlerinin çiftleşmesinden doğan Sofi veledi zinaları , bunu 7/24 ibadet ile uğraşmak olarak okudular ve uyguladılar, manastır hayatını Islamiyet e soktular... Halbuki Allaha itaatte en birincimiz olan Rasulullah günün ü o kadar ibadet ve oruçlu geçirmiyordu

2.Anaya babaya itaat

bunu da bize öyle aktardılar ki ,
7 yaşındaki bir çocuktan 70 yasında çökmüş bir ihtiyar gibi davranmasını bekleyenler var ... çocuk şımarmayacak, mal gibi olacak gülmeyecek kendini yetişkinliğe hazırlayıp çocuk olmayacak .. Ana babası kucaklayıp sevmeyecek...
Peygamberimiz Hz hasan ve Hüseyin i öyle şımartmıştı ki :) hasan hüseyin namazda iken onun sırtlarına çıkarlardı ... Peygamberimiz ikisinin de dudaklarından öperdi ...

3. kadının kocaya itaati
bunu da bize öyle anlatıyor ki ruhsuz hocalar ,
hz Aişe ve diğer analarımızla Peyfamberimizin arasında geçen olayları çogu insan okudugunda şaşırıyor, garipsiyor...
çoğu insan bir adamın hangi koşulda olursa olsun karısının eteklerine sıgınmasını erkekliğe sığmaz bir hareket olarak görür ... Halbuki biricik Rasul vahiy aldığında Hatice nin eteklerinde huzur bulmuş, korkusunu ona sarılarak atmaya ugrasıyordu ... Hz Aişe çogu zmaan naz eder bu Peygamberimizin hosuna gider onu daha çok severdi , diğer annelerimiz de öyle ...

4. lidere, Melike yöneticiye itaat

bunu öyle aktarıyolar ki bazıları Bagdadiye itaate bile getiren var meseleyi...

sunu söyleyeyim , tarihte hiçbir ümmet Sahabe i kiramun kendi liderleri , hem Peygamber hem komutan hem devlet baskan ı olan hz Muhammede gösterdikleri saygıyı göstermemiştir...
ama hiçbir liderde ümmetiyle bu kadar içiçe olmamış onlara yakınlasmamıstır.

Ashab Diyoruz ya :) var mı ötesi ... muhabbet ile aynı kökten ... yani Peyfamberimizin Muhabbet ehli , yani arkadasları :)
tarihte bu denli saygı ve sevgi ortamı oldu mu hiç , Peygamberimizin arkadasları kadar liderlerine saygı kim gösterdi tarihte , ya da hangi lider onlarla arkadas oldu ????

5.kölenin efendisi ne itaati ...

yine Peygamberimizin Zeyd ile efendi köle ilişkisine bakabiliriz... Zeyd babasına efendisini tercih etti .... Peygamberimizin hayatı eşsizdir... benim inanmamın sebebi budur .... benim imanım , dinimi anlama biçimim budur .Velhasıl islamiyet mapushane. duvarı örmüyor bize , fıtratımıza en uygun olan yolu tebliğ ediyor ... Kadın naz etmesin, cocuk şımarmasın, tebaa padişaha kul olsun , günümüz zikir ve ibadet ile geçsin, yok öyle bişey, onlar aşırıya kaçanlardır .. o yuzdne öyle rivayetlere düşmanım ben ... sevgi ve muhabbet ile kal :)
selametle
 
E Çevrimdışı

Ebu Ubeyde bin Cerrah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim benim yazdıklarımdan "karına köle muamelesi yapacaksın" gibi bir anlam çıkardıysan hemen düzelteyim. Benim demek istediğim eğer kadın çok takvalıysa ve (Allah rızası) için kocasının rizası bu şekilde kazanmak istiyorsa bunun neresi kötü? Bu uydurma rivayetten (tabiri caiz ise) daha "sert" rivayetler var bu konuda:

...Kays b. Sa'd'dan demiştir ki: "Ben Hîre'ye geldiğim zaman Hîre'lilerin baş kumandanlarına secde etmekte olduklarını gördüm ve (kendi kendime) Rasulullah, secde edilmeye onlardan daha lâyıktır, dedim. (Bunun üzerine) Rasul-u Ekram'in yanına gelip; Hireye gitmiştim. Onları (Hirelileri) başkumandanlarına secde ederlerken gördüm. Ey Allah'ın Rasulu, sen secde edilmeye (onlardan) daha layıksın" dedim.
Rasul-u Ekram de : "Sen (buna) inanıyor musun? Sen benim kabrime uğramış olsan ona secde eder misin?" diye sordu. ,
Ben de; "Hayır" diye cevap verdim.
Bunun üzerine Rasul-u Ekram ; "(Bunu) yapmayınız, eğer ben (insanlardan) birinin (diğer) birine secde etmesini emredecek olsaydım kadınların kocalarına secde etmelerini emrederdim. Çünkü Allah kadınlar üzerine kocalar için bir hak koymuştur” buyurdu.
(Tirmizî, rada' 10; Ebu Davud, Bab 39 - 40, Hadis no: 2140; İbn Mace, nikâh 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 381; V, 228, VI, 76; Darimî, salât 109)

....

"Husayn b. Muhsan'in halası bir ihtiyacından dolayı Rasul-u Ekram'in yanına gitmişti.
Rasul-u Ekram ona "evli misin?" diye sordu.
O da "evet" diye cevab verdi.
Rasul-u Ekram bu defa "ona karşı hizmetin nasıldır?" dedi.
Kadın: "Gücüm yettiği kadar ona hizmette kusur etmiyorum" deyince, Rasul-u Ekram "sen ona karış hizmetine dikkat et. Çünkü senin cennete girmen de cehenneme girmen de ona yapacağın hizmete bağlıdır." buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, IV 341; el-Hakim, Mustedrak, II, 189; el-Benna A.A. el-fethu'r-Rabbani XVI, 229)

....

"Âişe (r.anha) dedi ki: "Rasulullah (s.a.v.)'e "kadın üzerinde en büyük hakkı olan kimdir?" diye sordum da "kocasıdır" cevabını verdi.
" Erkek üzerinde en büyük hakkı olan kimdir?" dedim. "Annesidir" buyurdu."
(Heysemi, Mecmeu'z-Zevâid, IV, 308)

...

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler.”
(Buhârî, Bed’u’l–halk 7; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40.)

...

Buhârî ile Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:

“Kadın geceyi kocasının yatağını terk ederek geçirirse, melekler sabaha kadar ona lânet ederler.”

...

Ebû Ali Talk İbni Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında, kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin.
(Tirmizî, Radâ` 10; Nesâî, es–Sünenü’l–kübrâ, İşretü’n–nisâ bâbı. )

...


Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kadın kocası yanındayken onun izni olmadan oruç tutamaz. Kocasının izni olmadan bir kimseyi evine alamaz.

(Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 73; Tirmizî, Savm 64; İbni Mâce, Sıyâm 53.)
 
N Çevrimdışı

nereyeboyle

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim hadis kitaplarımı benden yürüttüler yoksa buldugum hadislerden de yazardım :) bu kadar hızlı hadisleri nerden buluyorsunuz onu da bilmiyorum amma :)
lakin hadis kaynagı sunamayacak olsamda yazdıgım şeyler hadislerle alakasız değildir ...biraz da bu emirlerin pratiğine bakmak lazım ... Bu emirlerin pratiği hep Peygamberimiz ve ehli beytinin günlük hayatını anlatan hadislerde açıklanmıştır... bize ilk basta teorikte sert görünen bu emirlerin pratiği hiçte öyle korkutucu değildir .... lidere itaati buyuran hadislerde cok sert görünür ama peygamberimizin pratiğine bakınca öyle olmadığını anlıyorum ben ....
birde şöyle bakmak lazım ç..
erkeğin üzerinde en çok hakkı bulunan annedir diyor , neden ? çünkü anne onu doyuruyor eğitiyor büyütüyor , asıl hizmeti anne yapıyor ...
kadının üzerinde erkeğin hakkı çok neden ? çünkü karsılıklı herşey ... koca çalışıyor Günboyu , karısını doyurmak için .. onu koruyor kolluyor, evi ona emanet ediyor ...
ayrıca bu hadislerin hiçbiri de sert değil ki...
Kadına orucu erkek yasaklasa bu sert mi olur? Adam gün boyu çalısıyor, cinsel ihtiyaçları var , kadın farz olan dısında oruç tutsa, kadınla cima edemiyecek, erkeğe Allah yasaklama hakkı vermese asıl kocaya zulüm olurdu, ayrıca koca da hep oruçlu olamaz mesela , karısını tatmin etmek zorunda, hatta etmese boşanma nedeni sayılır bu ...
ben böyle anlıyorum bu emirlerin pratiklerini ... keşke hadis kitaplarımı benden yürütmeyelerdi, bikaç örnek bulur yazardım ... selametle ..
 
Üst Ana Sayfa Alt