Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günün Sahih Hadis-i Şerif'i

Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Âişe (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.v.)’i: “Şu siyah taneler (çörek otu) Sâm’dan başka her derde devadır” diye buyururken işitmiştir: “Sâm nedir?” dedim: “Ölümdür” buyurdu. Buhari,Tıb:7
 
yağmur@hicret Çevrimdışı

yağmur@hicret

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zer radıyallahu anh den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
'Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa,hiçbir iyiliği küçümseme.'
Müslim,Birr144. Ayrıca bK. Tirmizi,Et'ime 30. Birr 45
 
E Çevrimdışı

Ebu Garib

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu'd-Derda'r.a'dan rivayet edilmiştir:''Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem: -Oruç,Namaz ve Sadaka vermenin kazandıracağı sevabın derecesinden daha üstün olan bir ameli size haber vereyim mi?' buyurdu. Sahabiler Evet, (bildir)' dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: - Müslümanların birbirleriyle aralarının iyi olmasıdır. Çünkü (Müslümaların) aralarının bozuk olması,dini yok edip bitirir' buyurdu.''
Ebu Davud,Tirmizi,Ahmed bin H.
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Ömer (r.a.): Resulullah (s.a.v.) şöyle demiştir:

Bir kadın bir kediyi ölünceye kadar hapsettiği için azap gördü, o yüzden cehenneme girdi. Hapsettiği için ne ona yemek verdi ne su içirdi ne de haşarat yemesine müsaade etti. Müttefekunaleyh
 
yağmur@hicret Çevrimdışı

yağmur@hicret

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Enes radıyallahu anh,çocuklara rastladığı zaman onlara selam verir ve:Resulullah( s.a.v) böyle yapardı, dedi.
Buhari, İsti'zan 15, Müslim, selam 15 Ayrıca bk. Ebu Davud, Edeb 136;Tirmizi,İsti'zan 8,İbni mace,Edeb 14
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Abbas (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’den şöyle dediğini işittiğini söylemiştir: bir erkek, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Kadın yanında mahremi olmayınca sefere çıkmasın. Bir adam "Ya Resulallah, benim karım hacca çıktı; bne de falanca gazaya gitmek üzere yazıldım, dedi. “Git, kadınınla beraber haccet,” dedi. Müttefekunaleyh
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Konu:
Gece Namazı (teheccüt);şeytanın İnsanı Namazdan Alıkoyması;teheccüd
Başlık:
Nâimin Teheccüde Uyanmaması İçin Şeytanın Fitne Ve İhtiyâline Dâir Ebû Hüreyre Hadîsi
Ravi:
Ebû Hüreyre (395)
Hadis:
Resûl-i Ekrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki: Sizin biriniz (gece) uyuyunca Şeytan onun boyun köküne üç düğüm düğümler. Her düğüm (yerine): Senin için uzun bir gece vardır, rahat uyu (diyerek eliyle) vurur. O kimse uyanıp (Kur'ân okuyarak, tesbîh ve tehlîl ederek) Allâh'ı anarsa, bir düğüm çözülür. Abdest alırsa, bir düğüm daha çözülür. Namaz da kılarsa, Şeytânın düğümlerinin hepsi çözülür. Artık o teheccüd sâhibi düğümü çözük ve gönlü hoş ve neş'eli bir halde sabâha dâhil olur. Fakat zikretmez, ve abdest alıp namaz kılmazsa gönlü kirli ve uyuşuk bir halde sabaha girer.
Hadis No:
588

BUHARI
 
E Çevrimdışı

Ebu Garib

Üye
İslam-TR Üyesi
"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. ALLAH'tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaştığınızda ise, sabredin. Bilin ki Cennet kılıçların gölgesi altındadır." (Buhari, Cihad, 22)
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
34-.......Ebû Hazım tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işittim, Peygamber(S): "Ben, yetim işine bakan kimse ile beraber cennette şöyle bulunacağız" buyurmuş da şehâdet parmağı ve orta parmağı ile işaret edip göstermiştir buhari edep
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
Huzeyfe (r.a.): “Resulullah (s.a.v.)’i: “Deccal çıktığında yanında ateş ve su bulunacaktır. Ancak insanların ateş olarak gördükleri serin bir sudur. İnsanların serin bir su olarak gördükleri de yakıcı bir ateştir. Sizden kim ona ulaşırsa ateş olarak gördüğü şey içinde bulunsun, çünkü o gerçekte tatlı ve serindir” diye buyururken işittim” demiştir. Buhari,Ehâdîsü’l-Enbiyâ:50-Müslim,Fiten:107
 
ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Doğruluktan ayrılmayınız! Doğruluk, iyiliğe götürür, iyilik te Cennete götürür. Kişi doğru olduğu ve doğruları araştırıp doğru yolda olduğu sürece Allah katında “Sıddîk” = Dosdoğru kimse Allah’tan gelenleri tasdik eden kimse olarak yazılır. Yalandan sakınıp uzak durunuz. Yalan kötülüklere götürür kötülüklerde Cehenneme götürür. Kişi yalan söylediği ve yalana devam ettiği sürece Allah katında çok yalancı kişiler arasına yazılır.”

(Buhârî, Edeb: 29; Müslim, Birr: 18.Tirmizi Birr.46)
 
islamabagli Çevrimdışı

islamabagli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu hüreyre(r.a)dan Resulullah(s.a)insanlara öyle bir zaman gelirki bu zamanda bir kişi ele geçirdiğinin helalden midir? haramdan mıdır?olduğuna hiç aldırmaz buyurdu demiştir.BUHARİ
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
Enes (r.a.)’ten rivayet edilmiştir:
Resulullah (s.a.v.) şöyle demiştir: Biriniz dua ettiği zaman azim ve kararlıkla istesin; “bana istersen ver” demesin. Zira O’nu zorlayacak kimse yoktur. Müttefekunaleyh
 
Mikdad Çevrimdışı

Mikdad

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cennete en son giren kişi cehennemden çıkarken bazen yürür bazen düşer. Cehennemden kurtulduğu vakit döner ve ‘beni senden kurtaran Allah’ın şanı ne yücedir’ der. Allah bana öncekilere ve sonrakilere yapmadığı ihsanı yapmıştır, der. Ona bir ağaç gösterilir. Derki:
−‘Rabbim beni bu ağaca yaklaştır, gölgesinde gölgeleneyim, suyundan içeyim.’ Allah-u Teâlâ:
−‘Ey Âdemoğlu, bunu sana verirsem umulur ki başka şeyler de istersin.’ Kul:
−‘Hayır, Rabbim’ der ve başka bir şey istemeyeceğini vaad eder. Rabbi, kulunun sabırsızlığını mazur görür ve altında gölgelenmesi, suyundan içmesi için ağaca yaklaştırır. Sonra cennetin kapısının yanında ilkinden daha güzel bir ağaç yükseltilir. Kul:
−‘Rabbim, altında gölgelenmem ve suyundun içebilmem için beni bu ağaca yaklaştır, Senden başka bir şey istemiyorum’ der. Allah-u Teâlâ:
−‘Ey Âdemoğlu, az önce başka bir şey istemeyeceğine dair bana söz vermedin mi? Her halde bu ağaca seni yaklaştırsam başka şeyler de istersin’ buyurur. Kul yine başka bir şey istemeyeceğine dair Allah’a söz verir. Allah-u Teâlâ kulun sabırsızlığını bilir ve mazur görür, kulu ağaca yaklaştırır. Sonra cennetin kapısından ilk ikisinden daha güzel olan başka bir ağaç gösterilir. Kul:
−‘Rabbim, altında gölgelenebilmem ve suyundan içebilmem için beni bu ağaca yaklaştır, Senden başka bir şey istemiyorum’ der. Allah-u Teâlâ:
−‘Ey Âdemoğlu, az önce başka bir şey istemeyeceğini bana vaad etmedin mi?’ buyurur. Kul:
−‘Rabbim, bundan başka bir şey istemeyeceğim’ der. Rabbi kulunun sabırsızlığını mazur görüp onu ağaca yaklaştırır. Kul ağaca yaklaştığı vakit cennet ahalisinin seslerini işitir ve:
−‘Rabbim beni cennetine al’ der. Allah-u Teâlâ:
−‘Ey Âdemoğlu, senin isteklerini ne durdurur. Sana dünya ve bir benzerini vermem seni hoşnut eder mi?’ buyurur. Kul:
−‘Rabbim, sen âlemlerin sahibi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?’ der buyurdu.”
Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anhuma) bu hadisi rivayet ettikten sonra güldü. Sonra:
“Benim neden güldüğümü sormayacak mısınız? dedi. Yanında bulunanlar:
−Neden gülüyorsun? dediler. Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anhuma):
−Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de gülmüştü. Sahabeler:
−Neden gülüyorsun Ya Rasulallah? diye sorduklarında ise Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah Azze ve Celle’de gülmüştür’ buyurmuştu. Kulun bu sorusu üzerine Allah-u Teâlâ:
−‘Ben alay etmiyorum, fakat dilediğimi yapmaya benim gücüm yeter’ buyurmuştur.”
Müslim
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
1452- وعن أَبي واقِدٍ الحارِثِ بن عَوْفٍ رضيَ اللَّه عنْهُ أَنَّ رسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم بيْنَما هُو جَالِسٌ في المسْجِدِ ، والنَّاسُ معهُ ، إِذ أَقْبلَ ثَلاثَةُ نَفَرٍ ، فأَقْبَل اثْنَانِ إِلى رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وذَهَب واحدٌ، فَوقَفَا على رسول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم . فَأَمَّا أَحدُهُما فرأَى فُرْجَةً في الحلْقَةِ ، فجَلَسَ فيها وأَمَّا الآخَرُ ، فَجَلَس خَلْفَهُمْ ، وأَمَّا الثالثُ فَأَدبر ذاهباً . فَلمَّا فَرَغَ رسُول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: أَلا أُخبِرُكم عن النَّفَرِ الثَّلاثَةِ ، أَمَّا أَحدُهم ، فَأَوى إِلى اللَّهِ فآواه اللَّه وأَمَّا الآخرُ فَاسْتَحْيي فاستحيي اللَّهُ مِنْهُ وَأَمَّا الآخرُ ، فأَعْرضَ ، فأَعْرض اللَّهُ عنْهُ » متفقٌ عليه .
1452. Ebû Vâkıd Hâris İbni Avf radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mescid-i Nebevî’de oturmuş, sahâbîler de onun etrafını almışken karşıdan üç kişi çıkageldi. İkisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e doğru yöneldi, diğeri gitti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelenlerden biri cemaatin arasında bir boşluk görüp oraya oturdu. Öteki ise cemaatin arkasına gidip oturdu. Üçüncü adam da çekip gitti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sözünü bitirince (bunlar hakkında) şöyle buyurdu:
“Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi? Onlardan biri Allah’a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (insanları rahatsız etmekten) utandı, Allah da ondan hayâ etti. Ötekine gelince, o (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi.”
Buhârî, İlim 8, Salât 84; Müslim, Selâm 10. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 29
Ebû Vâkıd Hâris İbni Avf
Adının Avf olduğu da söylenen Ebû Vâkıd el-Leysî Medineli sahâbîlerdendir. Ya İslâmiyet’in ilk yıllarında veya Mekke’nin fethedildiği hicretin sekizinci senesinde müslüman oldu. Hz. Ömer devrinde Suriye fetihlerine, Yermük Savaşı’na katıldı. Hayatının son yıllarını Mekke’de geçirdi ve 68 (687-88) tarihinde Mekke’de vefat etti.
Resûl-i Ekrem Efendimiz’den başka Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Esmâ Binti Ebû Bekir’den hadis rivayet etti. Hepsi yirmi dört hadisten ibaret olan rivayetleri Kütüb-i Sitte’de bulunmaktadır.
Allah ondan razı olsun.
Açıklamalar
Mescid-i Nebevî’nin yanından geçmekte olan, fakat kim oldukları bilinmeyen üç kişi içeri şöyle bir gözattılar. Resûl-i Ekrem Efendimiz’in ashâb-ı kirâmın arasına oturmuş onlarla sohbet etmekte olduğunu gördüler. Onlardan ikisi böyle bir fırsatın kaçırılmayacağını düşünerek hemen içeri girdiler. Bazı rivayetlerden öğrendiğimize göre selâm verip oturacak yer aradılar. Biri sohbet halkasının bir yerinde boşluk görüp oraya çöktü. Öteki sahâbî cemaatin arasına sıkışarak onları rahatsız etmekten çekindiği için en arkaya gidip oturdu. Bazı âlimlerin münâfıklardan biri olabileceğini düşündüğü üçüncü kişi ise, bu zikir meclisine önem vermeyip yoluna devam etti.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bu üç kişi mescide geldiğinde devam etmekte olan sohbetini bitirince, onların davranış tarzlarını ashâbına açıklamak istedi. Sohbet halkasında bulduğu boşluğa oturan kimsenin halini Allah’a sığınmak diye değerlendirdi. Allah’ın da onu rahmetiyle ve hoşnutluğuyla barındıracağını belirtti. Oturanların arasına sıkışmak suretiyle onlara sıkıntı verebileceğini veya Resûl-i Ekrem’in dikkatini dağıtarak onu rahatsız edebileceğini düşünerek en arkaya gidip oturan sahâbînin bu nezâketini pek beğenen Efendimiz, onun bu tavrını utanmak diye değerlendirdi; Cenâb-ı Hakk’ın da ona merhamet buyuracağını ve onu günahlarından dolayı hesaba çekerek utandırmayacağını bildirdi. Üçüncü kişinin hiçbir işi ve mâzereti olmadığı halde o zikir meclisinden yüz çevirdiğini belirten Peygamber aleyhisselâm, Allah’ın da ondan yüz çevirdiğini haber verdi veya bunu bir temenni olarak söyledi. Bir başka rivayette bu üçüncü şahıstan söz ederken Resûlullah Efendimiz’in “O iltifat etmedi, Allah da ona iltifat etmedi” buyurduğu belirtildiğine göre, onun bu sözü bir temenni maksadıyla söylemediği, adamın halini haber verdiği anlaşılmaktadır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. İlim, zikir ve sohbet meclislerine devam etmek Allah’ın rızâsını kazanmaya vesiledir.
2. Bu meclislerin ashâb-ı kirâmın yaptığı gibi daireler, halkalar şeklinde olması daha uygundur.
3. Böyle bir meclise gelenler, namazda saf tutarken yaptıkları gibi öncelikle boş yerleri doldurmalıdır. Hem böyle yapan kimsenin hem de oturanları rahatsız edeceğini anlayıp arkalardaki bir yere geçip oturan kimsenin davranışı edebe uygundur.
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebû Eyyûb el-Ensârî(r.a.) ile Abdullah bin Mes’ud(r.a.) ‘den. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kim Lâilâhe illallahu vahdehu laşerike lehü,lehü’l-mülkü ve lehü’l Hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr, sözünü on defa söylerse İsmail neslinden bir köle azat eden bir kimse gibi olur”demişlerdi. Buhari,Deavât:64-Müslim,Zikir ve Duâ:30
 
islamabagli Çevrimdışı

islamabagli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu musa el eşari r.a. rivayet edildiğine göre Rasulullh s.a.v. şöyle buyurmuştur.Kuranı okuyup onunla amel eden mümin ürtüce meyvası gibidir.Tadıda güzel kokusuda güzel dir.Kuranı okumayan fakat onunla amel eden mümin ise hurma meyvası gibidir.Tadı güzel ama kokusu yoktur.Kuranı okuyan münafığın durumuda reyhan çiçeğine benzer kokusu güzeldir,ama tadı acıdır.Kuran okumayan münafığın durumu da ebu cehil karpuzu gibidir.Tadıda acı kokusuda acıdır buyurmuştur.BUHARİ
 
Sûde binti Zem'a Çevrimdışı

Sûde binti Zem'a

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Hureyre (r.a.)’dan. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle demiştir:
Cennette en düşük derecedeki birine Cenab-ı Allah: Dile benden ne dilersen, der. O da çeşitli dileklerde bulunur. Allahu Teala ona: “Diledin mi?” der; o da: Evet, der. Allah Teala ona: Dilediğin senin olsun, bir misli daha, der. Müslim rivayet etmiştir.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
48- (1533) Bize Tahyâ b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve tbni Hucr rivayet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti, dediler, tbni Dinar, tbni Ömer'i şunu söylerken işitmiş :
Bir adam alış verişte aldanırdığuıı Resuliillah (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem)'e andı da Resûlüllah {Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) :
«Kiminle alış veriş yaparsan : Aldatmaca yok! de.» buyurdular. Attık o zât alış veriş yaparken : Aldatmaca yok! derdi.

(...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vekî' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu-hammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti.
Bu râvilerin ikisi de Abdullah b. Dinar'dan bu i sn adla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Onların hadîsinde: «Artık o zât alış veriş yaparken : Aldatmaca yok! derdi.» ibaresi yoktur.
Bu hadîsi Buhârî «Büyü'» ve «Terkü'I-Hıyel» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Büyû'»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Resûlüllah (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) 'e hâlini arzeden zât Habbân b. Münkız el-Ensârî (Raâryallahu anh) 'dır. Uhud ve ondan sonraki harblere iştirak etmiş; Hz. Osman zamanında yüz otuz yaşında vefat etmiştir. Peygamber (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) ile birlikte bulunduğu bir gazada kaleden atılan bir taşla başı yarılmış; bu sebeple aklı ve dili bozulmuşsa da tamamen şuurunu kaybetmemişti. Yalnız dili peltek kaldığı için (JLâ hılâbe) sözünü (Lâ hıyâbe), bir rivayete göre de (Lâ hizâbe) şeklinde söylermiş. Dârekutnî gözlerinin de görmediğini rivayet etmiştir.
«La hılâbe» aldatmak yok! mânâsına gelir. Bundan maksad: Beni aldatman sana helâl değildir, yahud beni aldatman hükümsüzdür, demektir. Bâzıları bu sözü «lâ hıyâne» şeklinde rivayet etmişlerse de Kaadî Iyâz bunun tashîf olduğunu söylemiştir.
Nevevî'nin beyânına göre bir rivayette Peygamber (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) bu zâta satın aldığı her malda üç gün de muhayyerlik vermiştir. Fakat bu rivayet sabit olmamıştır.

Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler


1- Hanefîler'le Şâfiîler'eve cumhura göre alış verişte az veya çok aldanan kimseye muhayyerlik yoktur. îmam Mâlik 'den rivayet edilen iki kavlin esah olanı da budur. Bağdad Mâlikiyye ulemâsı ise: «Alış verişte aldanana muhayyerlik vardır; yalnız bunun için malın üçte biri kıymetinde aldanmış olmak şarttır. Daha az aldanma için muhayyerlik yoktur.> demişlerdir. Hanbelîler 'den Ebû Bekr ile Ebû Musa dahî aldanma miktarını bu suretle tahdîd etmişlerdir. Bazıları aldanmayı malın altıda bir kıymetiyle sınırlandırmışlardır.
Dâvûd-u Zahirî 'den bir rivayete göre böyle bir akid bâtıldır. İmam Mâlik 'den bir rivayete göre ise alış verişi yapan iki taraf satış esnasında malı ve geçer kıymetini bilirlerse aldanma az olsun çok olsun satış bozulmaz. Biri bilmezse satış feshedilir; ancak müşteri razı olursa satış yine bozulmaz. İmam Mâlik aldanma muhayyerliği için müddet ta'yîn etmemiştir. Bağdatlılar 'in delili bu hadîstir.
Cumhuru ulemâ bu hadîsin muayyen bir vak'a ve hâli hikâye ettiğini, hükmünün de ona mahsus olduğunu söylemişlerdir.
İbni'l-Arâbî (468-543) diyor ki: «Bu hüküm tamamiyle sahibine mahsustur; başkasına geçmez, demek îcâbeder. Bu zât alış verişlerde aldanıyormuşsa bu ya maldaki kusura yahut bizzat mala veya yalan söylemeye yahut fiyatta aldanmaya aittir. Umumî bir kaziyye değildir ki, umum mânâsına hamledilsin. O ancak muayyen bir vak'aya mahsus olup hâli hikâyeden ibarettir; binâenaleyh hiç bir kimsenin mezhebine göre onda umum idida etmek doğru değildir.»
Gerçi Dârekutnî 'nin rivayet ettiği bir hadîsten Hz. Ömer (Radiyallahu anh)\n bu hükmü Hz. Habban'a mahsus kabul etmediği anlaşılıyorsa da yine İbni'l-Arâbî 'nin beyanına göre bu hadîs zaîftir.
Cumhurun aklî delilleri de şudur: Alış verişte aldanmak muhayyerlik isbât etseydi Resul Mİ ah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemy'm Hz. Habbana üç gün muhayyerlik tanımasına ve (aldatma yok) demesini tav-Fİye buyurmasına hacet kalmazdı. Filhakika Beyhakî ile Dârekutnî 'nin rivayet ettikleri bazı tarîklerde : «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Üç gtin muhayyerliği şart koştu.» denilmektedir.
2- İmam Şafiî, İmam Ahmed ve İshâk bu hadîsle istidlal ederek, tesarrufâtı beceremeyen sefihin hacr edileceğine kail olmuşlardır. Çünkü Habbân (Radiyallahu anh) 'in ailesi Peygamber (Saüallahü Aleyhi ve SeUemfe müracaat ederek onun alış verişten men'edil-mesini istemiş, o da Habbân'ı çağırarak kendisini bu işten men'et-miştir. Bu ise aynen hacrdir; zira hacr men'etmek demektir.
Hanefîler'e göre Hz. Habbân'm hacri de ona mahsustur; çünkü aklı zayıflamıştı. Bu hüküm âkil baliğ olan bir kimseye teşmil edilemez; edilirse insanlığı heder olur.
3- İmam Âzam'a göre aklı zayıf bir kimse tasarruftan hacr edilmez. Çünkü Hz. Habbân alış veriş yapmadan duramadığını söyleyince Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisine o hâlîle alış veriş yapmağa müsaade buyurmuştur. Bu da hacredilemeyeceğine delildir.
4- Zahirîler 'den İbni Hazm bu istidlal ederek : «Muhayyerlik icâb edecek lâfız yalnız (la hılâbe) dir. Bundan başka hiç bir söz muhayyerlik îcâb edemez; meğer ki dilinde sakatlık olup da bunu söyleyemeye! O takdirde Hz. Habbân'm yaptığı gibi, bu sözü bece-rebildiği kadar söylemeye çalışır. Arapça bilmeyen bir kimsenin bildiği dille söylemesi de bunun gibidir; ona da muhayyerlik sabittir.» demiştir.
5- Bâzıları yine bu hadîsle istidlal ederek hıyar-ı şartın ziyadesiz üç gün olacağını söylemişlerdir. Çünkü bu hüküm aslın hilâfına vârid olmuştur. Binâenaleyh bu bâbta bildirilen en uzun müddete münhasır kalır, ki o da üç gündür. Memesinde süt biriktirilen hayvan meselesinde muhayyerlik üç gün itibâr edilmiştir. Bundan maada birçok meselelerde üç gün nazar-ı itibara alınmıştır. Mamafih bu meselede fukahâ ihtilâf etmişlerdir.
Bir taifeye göre muhayyerlik şartiyle yapılan satış caiz; şart koşulan müddete riâyet lâzımdır. îbni Ebî Leylâ ile Hasan b. Salih, Ebû Yûsuf, îmam Muhammed, İmam Ahmed b. Hanbel, îshâk, Ebû Sevr, Dâvûd-u Zahirî ve îbni Münzir buna kaildirler.
Leys , muhayyerliğin üç gün ve daha az olabileceğini söylemiştir. Ubeydullah b. Hasan ise: «Uzun muhayyerlik şartı hoşuma gitmez; ancak satıcı razı olduğu müddetçe müşteriye muhayyerlik vardır.» demiştir.
İbni Şubrume ile Sevrî satıcıya yahut alanla satanın ikisine de muhayyerlik şart koşulursa satışın caiz olmayacağını söylemişlerdir. Süfyân dahî bu şartla yapılan satışın fâsid olduğunu söylemiş; fakat müşteri için on gün veya daha fazla muhayyerlik şartı konulabileceğine kâiî olmuştur.
İmam Mâlik'e göre elbisede bir iki gün, cariyede beş gün veya bir hafta, hanede bir ay muhayyerlik şartı koymak caizdir. Şartın satıcı veya alıcı nâmına konması hükmen müsavidir. Evzâî , bir ay veya daha fazla şart koşmanın caiz olduğunu söylemiştir.
îmam Azam, İmam Züfer ve İmam Şafiî:. «Satışta üç gün muhayyerlik vardır, fazlası caiz değildir; fazla muhayyerlik şartı konulduğu takdirde satış fâsid olur.» demişlerdir. Bu kavil îbni Şubrume 'den de rivayet olunmuştur. «El-Mühezzeb» şerhinde : «İçlerinde ribâ olmayan satışlarda üç gün muhayyerlik caizdir; fakat sarf ve zahireyi zahire ile satmak gibi içinde ribâ bulunan satışlarda muhayyerlik şartı caiz değildir...» denilmektedir.
 
islamabagli Çevrimdışı

islamabagli

Üye
İslam-TR Üyesi
İbni abbas r.a.şöyle demiştir.rasulullah s.a.v. şöyle buyurdu:içinde (ezberinde)allahın kitabından bir şey bulunmayan kimse harap ev gibidir.(riyazüssalihin)
 
Üst Ana Sayfa Alt