48- (1533) Bize Tahyâ b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve tbni Hucr rivayet ettiler. Yahya b. Yahya (Bize haber verdi) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti, dediler, tbni Dinar, tbni Ömer'i şunu söylerken işitmiş :
Bir adam alış verişte aldanırdığuıı Resuliillah (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem)'e andı da Resûlüllah {Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) :
«Kiminle alış veriş yaparsan : Aldatmaca yok! de.» buyurdular. Attık o zât alış veriş yaparken : Aldatmaca yok! derdi.
(...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vekî' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu-hammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti.
Bu râvilerin ikisi de Abdullah b. Dinar'dan bu i sn adla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Onların hadîsinde: «Artık o zât alış veriş yaparken : Aldatmaca yok! derdi.» ibaresi yoktur.
Bu hadîsi Buhârî «Büyü'» ve «Terkü'I-Hıyel» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Büyû'»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Resûlüllah (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) 'e hâlini arzeden zât Habbân b. Münkız el-Ensârî (Raâryallahu anh) 'dır. Uhud ve ondan sonraki harblere iştirak etmiş; Hz. Osman zamanında yüz otuz yaşında vefat etmiştir. Peygamber (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) ile birlikte bulunduğu bir gazada kaleden atılan bir taşla başı yarılmış; bu sebeple aklı ve dili bozulmuşsa da tamamen şuurunu kaybetmemişti. Yalnız dili peltek kaldığı için (JLâ hılâbe) sözünü (Lâ hıyâbe), bir rivayete göre de (Lâ hizâbe) şeklinde söylermiş. Dârekutnî gözlerinin de görmediğini rivayet etmiştir.
«La hılâbe» aldatmak yok! mânâsına gelir. Bundan maksad: Beni aldatman sana helâl değildir, yahud beni aldatman hükümsüzdür, demektir. Bâzıları bu sözü «lâ hıyâne» şeklinde rivayet etmişlerse de Kaadî Iyâz bunun tashîf olduğunu söylemiştir.
Nevevî'nin beyânına göre bir rivayette Peygamber (Sallaliâhü Aleyhi ve Sellem) bu zâta satın aldığı her malda üç gün de muhayyerlik vermiştir. Fakat bu rivayet sabit olmamıştır.
Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler
1- Hanefîler'le Şâfiîler'eve cumhura göre alış verişte az veya çok aldanan kimseye muhayyerlik yoktur. îmam Mâlik 'den rivayet edilen iki kavlin esah olanı da budur. Bağdad Mâlikiyye ulemâsı ise: «Alış verişte aldanana muhayyerlik vardır; yalnız bunun için malın üçte biri kıymetinde aldanmış olmak şarttır. Daha az aldanma için muhayyerlik yoktur.> demişlerdir. Hanbelîler 'den Ebû Bekr ile Ebû Musa dahî aldanma miktarını bu suretle tahdîd etmişlerdir. Bazıları aldanmayı malın altıda bir kıymetiyle sınırlandırmışlardır.
Dâvûd-u Zahirî 'den bir rivayete göre böyle bir akid bâtıldır. İmam Mâlik 'den bir rivayete göre ise alış verişi yapan iki taraf satış esnasında malı ve geçer kıymetini bilirlerse aldanma az olsun çok olsun satış bozulmaz. Biri bilmezse satış feshedilir; ancak müşteri razı olursa satış yine bozulmaz. İmam Mâlik aldanma muhayyerliği için müddet ta'yîn etmemiştir. Bağdatlılar 'in delili bu hadîstir.
Cumhuru ulemâ bu hadîsin muayyen bir vak'a ve hâli hikâye ettiğini, hükmünün de ona mahsus olduğunu söylemişlerdir.
İbni'l-Arâbî (468-543) diyor ki: «Bu hüküm tamamiyle sahibine mahsustur; başkasına geçmez, demek îcâbeder. Bu zât alış verişlerde aldanıyormuşsa bu ya maldaki kusura yahut bizzat mala veya yalan söylemeye yahut fiyatta aldanmaya aittir. Umumî bir kaziyye değildir ki, umum mânâsına hamledilsin. O ancak muayyen bir vak'aya mahsus olup hâli hikâyeden ibarettir; binâenaleyh hiç bir kimsenin mezhebine göre onda umum idida etmek doğru değildir.»
Gerçi Dârekutnî 'nin rivayet ettiği bir hadîsten Hz. Ömer (Radiyallahu anh)\n bu hükmü Hz. Habban'a mahsus kabul etmediği anlaşılıyorsa da yine İbni'l-Arâbî 'nin beyanına göre bu hadîs zaîftir.
Cumhurun aklî delilleri de şudur: Alış verişte aldanmak muhayyerlik isbât etseydi Resul Mİ ah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemy'm Hz. Habbana üç gün muhayyerlik tanımasına ve (aldatma yok) demesini tav-Fİye buyurmasına hacet kalmazdı. Filhakika Beyhakî ile Dârekutnî 'nin rivayet ettikleri bazı tarîklerde : «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Üç gtin muhayyerliği şart koştu.» denilmektedir.
2- İmam Şafiî, İmam Ahmed ve İshâk bu hadîsle istidlal ederek, tesarrufâtı beceremeyen sefihin hacr edileceğine kail olmuşlardır. Çünkü Habbân (Radiyallahu anh) 'in ailesi Peygamber (Saüallahü Aleyhi ve SeUemfe müracaat ederek onun alış verişten men'edil-mesini istemiş, o da Habbân'ı çağırarak kendisini bu işten men'et-miştir. Bu ise aynen hacrdir; zira hacr men'etmek demektir.
Hanefîler'e göre Hz. Habbân'm hacri de ona mahsustur; çünkü aklı zayıflamıştı. Bu hüküm âkil baliğ olan bir kimseye teşmil edilemez; edilirse insanlığı heder olur.
3- İmam Âzam'a göre aklı zayıf bir kimse tasarruftan hacr edilmez. Çünkü Hz. Habbân alış veriş yapmadan duramadığını söyleyince Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisine o hâlîle alış veriş yapmağa müsaade buyurmuştur. Bu da hacredilemeyeceğine delildir.
4- Zahirîler 'den İbni Hazm bu istidlal ederek : «Muhayyerlik icâb edecek lâfız yalnız (la hılâbe) dir. Bundan başka hiç bir söz muhayyerlik îcâb edemez; meğer ki dilinde sakatlık olup da bunu söyleyemeye! O takdirde Hz. Habbân'm yaptığı gibi, bu sözü bece-rebildiği kadar söylemeye çalışır. Arapça bilmeyen bir kimsenin bildiği dille söylemesi de bunun gibidir; ona da muhayyerlik sabittir.» demiştir.
5- Bâzıları yine bu hadîsle istidlal ederek hıyar-ı şartın ziyadesiz üç gün olacağını söylemişlerdir. Çünkü bu hüküm aslın hilâfına vârid olmuştur. Binâenaleyh bu bâbta bildirilen en uzun müddete münhasır kalır, ki o da üç gündür. Memesinde süt biriktirilen hayvan meselesinde muhayyerlik üç gün itibâr edilmiştir. Bundan maada birçok meselelerde üç gün nazar-ı itibara alınmıştır. Mamafih bu meselede fukahâ ihtilâf etmişlerdir.
Bir taifeye göre muhayyerlik şartiyle yapılan satış caiz; şart koşulan müddete riâyet lâzımdır. îbni Ebî Leylâ ile Hasan b. Salih, Ebû Yûsuf, îmam Muhammed, İmam Ahmed b. Hanbel, îshâk, Ebû Sevr, Dâvûd-u Zahirî ve îbni Münzir buna kaildirler.
Leys , muhayyerliğin üç gün ve daha az olabileceğini söylemiştir. Ubeydullah b. Hasan ise: «Uzun muhayyerlik şartı hoşuma gitmez; ancak satıcı razı olduğu müddetçe müşteriye muhayyerlik vardır.» demiştir.
İbni Şubrume ile Sevrî satıcıya yahut alanla satanın ikisine de muhayyerlik şart koşulursa satışın caiz olmayacağını söylemişlerdir. Süfyân dahî bu şartla yapılan satışın fâsid olduğunu söylemiş; fakat müşteri için on gün veya daha fazla muhayyerlik şartı konulabileceğine kâiî olmuştur.
İmam Mâlik'e göre elbisede bir iki gün, cariyede beş gün veya bir hafta, hanede bir ay muhayyerlik şartı koymak caizdir. Şartın satıcı veya alıcı nâmına konması hükmen müsavidir. Evzâî , bir ay veya daha fazla şart koşmanın caiz olduğunu söylemiştir.
îmam Azam, İmam Züfer ve İmam Şafiî:. «Satışta üç gün muhayyerlik vardır, fazlası caiz değildir; fazla muhayyerlik şartı konulduğu takdirde satış fâsid olur.» demişlerdir. Bu kavil îbni Şubrume 'den de rivayet olunmuştur. «El-Mühezzeb» şerhinde : «İçlerinde ribâ olmayan satışlarda üç gün muhayyerlik caizdir; fakat sarf ve zahireyi zahire ile satmak gibi içinde ribâ bulunan satışlarda muhayyerlik şartı caiz değildir...» denilmektedir.