24-
.......Câbir ibn Semure (R) söyle demistir: Küfe ahâlîsinden bâzilari Sa'd ibn Ebî Vakkaas'i
Umer'e sikâyet ettiler. Umer onu azledip, yerine Ammâr ibn Yâsir'i üzerlerine âmil ta'yîri etti
[29]
.
Kûfeliler sikâyeti o kadar ileri götürmüslerdi ki, namazi bile güzel kildirmiyor, demislerdi,
Umer ona haberci gönderip, getirtti. Ve: Yâ Ebâ Ishâk, bu adamlar sen-namâzi güzel kildirmiyorsun
diye iddia ediyorlar? diye sordu. Sa'd: Vallahi ben onlara Rasûlullah'in namazini kildirip, ondan
hiçbir sey eksiltmezdim. Yatsi namazini -yâhud ögle ile ikindiyi- kildirirken ilk iki rek'atlarda biraz
çokça dururdum, son iki rek'atta hafif tutardim, dedi. Umer: Senin hakkindaki zannimiz da bu idi,
yâ Ebâ Ishâk, dedi. Müteakiben (mes'eleyi tahkik için) birini yâhud birkaç kimseyi kendisiyle
birlikte Kûfe'ye gönderdi. Gönderilen zât Küfe ahâlîsinden Sa'd'm hâlini sordu. Hiçbir mescid
birakmadi ki, oradan Sa'd'in hâlini sormasin. Onlar da hep hayirli övgülerde bulundular. Nihayet
Abs ogullari'na âid bir mescide girdi. Ebû Sa'de künyesiyle anilan Usâme ibn Katâde isminde biri
ayaga kalkti ve: Madem ki bize and verip, bildigimizi söylemeye çagirdin (söyleyelim): Sa'd
askerin basma geçip harbetmez. Mal taksim ederken musâvât gözetmez. Hükümde adalet etmez,
dedi. Bunun üzerine Sa'd da: Madem ki böyle söyledin, ben de vallahi (senin aleyhine) üç duâ
edecegim: Yâ Allah, senin bu kulun yalanci ise, riya ve sum'a olsun diye ayaga kalkti ise ömrünü
uzat, fakirligini çogalt, fitnelere ugrat, dedi. Râvî Abdulmelik ibn Umeyr dedi ki: Sonralari o adama
hâli soruldugu vakit: Kocamis, fitneye ugramis, yasli bir kimseyim. Bana Sa'dJm bedduasi
isabet etti, der idi. Câbir'den bu hadîsi rivayet eden Abdulmelik ibn Umeyr dedi ki: Sonralari onu
ben de gördüm. Yasliliktan kaslari gözlerinin üzerine sarkmis oldugu hâlde, yollarda rast geldigi
kizlara satasir, onlari çimdiklerdi
[30]
10- EBVÂBU SIFATI'S-SALÂT sahihi Buhari
[29]
Umer'in Sa'd'i azletmesi, vâki' sikâyete inandigindan degi], azlinde maslahat gördügündendIr. O siralarda Iran fetihlerine gönderilecek ordularin sevk ve idare mahalli
Küfe idi. Cihâda gidecek ordularda kelime birligi bulunmasi, kumandanin etrafinda kalb birligi olmasi lâzim geldigi için hem bunu te'mîn, hem de yaninda alikoyup
re'y'nden istifâde eylemek maksadiyle bunu yapmisti. Bu azl, fitne maddesini kökünden kazimak için ihtiyatî bir azl idi. Gönderilen tahkik me'muru Muhammed ibn
Mesleme (R) idi. Abdullah ibn el-Erkam da maiyyetine verilmis, Mesîh ibn Avf da yollarda delîl olmak üzere kendilerine refik yapilmisti.
[30]
Bu hadîste son rek'atlarm Ilk iki rek'atlardan daha kisa olmasindan ve bu farkin âdet veçhile sûre zammi farkindan nes'et ettiginden dolayi, bir derecede kiraatin
vücûbuna delâlet vardir.
Namazda kiraatin vücûbu ve vücûb mikdâri hakkinda ayri ayri görüsler vardir: Safiî Ile Ahmed ibn Hanbel'e göre namazin her rek'atinda kiraat vâcib-dir. Ebû Hanîfe'ye
göre yalniz ilk iki rek'atta vâcibdir