Ezan ve Beşeri Sistemler
Ebu Said (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
«Ezanı işittiğinizde siz de onun dediği gibi deyiniz.»
(Buhari-Müslim)
HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ
-Çağımız zıtlıklarla dolu, korkunç olduğu kadar zor anlaşılır bir dönem. Allah'ın kanunlarının yürürlükten kaldırıldığı, bunların yerine bir kişinin veya kişilerden oluşan parlementoların çıkardıkları beşeri kanunların yürürlüğe konduğu, Allah'ın dinini apaçık bir şekilde anlatmanın, islam şeriati için çalışmanın suç kabul edilip böyle davrananların hapsedildiği, her türlü işkencenin bunlara layık görüldüğü ve hatta öldürüldüğü ülkelerde, sadece namaza çağrı manasına gelmeyen aynı zamanda islam'ın temel inancının bir ifadesi olan ezanın, günde en az beş defa minarelerden, hoparlörlerden kulakları çınlatırcasına okunması, bu zıtlıkların en somut örneklerinden sadece birisi. Nasıl mı zıtlık oluyor bu? Bir tarafta, Allah'ın aydınlığa, kurtuluşa sevkeden kanunları ve yasalarına rağmen, insanların kanun koyarak büyüklenmesine, hatta kendisini Allah'tan büyük saymasına izin veren sistemlerin, diğer tarafta: «Allah en büyüktür, en yücedir, O'ndan başka insanlar üzerinde şu veya bu şekilde ibadet ve itaat edilerek kendisinden korkularak yücelmeye hak kazanan hiçbir varlık yoktur» manasına gelen «Allah-u Ekber» kelimesinin minarelerden defalarca haykırılmasına da izin vermesi tezat değil de nedir? Yine bu sistemlerin bir tarafta her vesileyle; radyo, televizyon ve basın gibi her yolla Allah'ın dini olan islam şeriatini alaya alıp küçümsediği, bunun eskiye ait bir nizam olduğunu iddia ettiği, teşri'yi (kanun koymayı) Allah'tan alıp -Ya Rabbi! Seni bundan defalarca tenzih ederiz- bir kişiye, bir meclise ya da millete verdiği ve böylelikle Allah'tan başka ilahların varlığını iddia ettiği halde: «Allah'tan başka hakkıyla ibadete layık hiçbir ilah yoktur, insanlar üzerinde tasarruf hakkına sahip hiçbir merci yoktur» manasına gelen «La ilahe illAllah» kelimesin binlerce caminin minaresinden, defalarca haykırılmasına izin vermesi tezat değil de nedir? Yine bu sistemlerin, getirdiği şeriati hayat pratiğinden kaldırarak, insanları onun dininden, onun sünnetinden uzaklaştırarak; onun ümmeti olan ve Kelimetullah'ın hakim olması için çalışan mü'minlere her türlü saldırıyı yaparak, Allah'ın son rasulü ve islam davasının örnek lideri Muhammed (s.a.s)'e en korkunç hakaretleri yaptıkları halde «Muhammed (s.a.s) Allah'ın insanlara doğru yolu, doğru inancı, doğru ibadet tarzını, doğru siyasi sistemi, doğru ekonomik sistemi, doğru sosyal sistemi bildirmek üzere gönderdiği ve kendisine kıyamete kadar her çağ ve her yerde geçerli ve yürürlükte olmaya layık yegane şeriat, hayat sisteminin verildiği Rasuludur» manasına gelen «Muhammedun Rasulullah» kelimesinin, köylerde ve kentlerde her camiden günde en az beş kere haykırılmasına izin vermesi tezat değil de nedir? Ama bu öyle bir tezat ki, minareden bu sözleri haykıran müezzin ve imamlar dahil, toplumda yok denecek kadar az insanın hissedebildiği bir tezat... Çünkü insanlar artık bunu anlamaz olmuşlar. Çünkü insanlar anlamaz hale getirilmişler. Böyle olunca da, gerçek manasının anlaşılmadığı bu sözlerin, değil günde beş kere hatta sabahtan akşama kadar okunması tağuti sistemlere zarar vermez olmuş. Zira, insanlar «La ilahe illAllah»ı, «Allah-u Ekber»i, «Muhammedun Rasulullah»ı anlamaz, bilmez, hissetmez olmuşlar. Böylelikle, tağuti sistemler, toplumlarda düzenleri daha rahat ve daha etkin yapabilmişler. Böylelikle sahte ilahlar, manasının anlaşılmadığı ezanların okunmasına izin verişlerini; «Biz dine, dini inançlara saygı duyan, değer veren müslümanlarız» iddialarını delil getirebilmişler. Bilmeyen, anlamayan, düşünmeyen halkları daha çok uyutmuşlar, kendilerine daha sadık kul yapabilmişlerdir. Bu böyle olmasaydı, Allah düşmanları hiç kendilerini reddeden ezanların okunmasına, insanların bunu okumasına izin verirler miydi? Hatta bunu okuyan müezzinleri, imamları maaşla, parayla desteklerler miydi? Allah'ın kanunlarını savunanları, Allah'ın dininin hakim olması için savaşım verenleri en tehlikeli düşman ilan edip Allah yandaşlarını ortadan kaldırmak için bütün güçlerini seferber ettikleri halde hiç bunu yaparlar mıydı?