@Usuli
Evela şunu söyleyim, ben içinizde ilim iddia eden bir kardeşiniz değilim. Sadece doğru bildiğimi söyledim o kadar. Allah hepimizi doğru yola iletsin.
1_ Rabbani'ye nisbet ettiğiniz görüş tam olarak nerde geçiyor kaynak verirmisiz
Mektubatında geçiyor. Bu meseleye pek çok yerde değiniyor mektupta değiniyor. Bir kaç pasajı örnek vermek gerekirse:
Yemenli Şeyh Abdulkerim'in "Hak teala gaybı bilmez" sözüne cevaben:
"Ey oğlum, bu fakirin o tür sözleri dinlemeye mecali yok. Elimde olmayarak bunları duyduğumda Faruki damarım kabarmaktadır. Öyleki düşünme, tevil etme ve ondan sonra cevap vermeye fırsat ve ortam dahi bulamıyorum. Bu sözü söyleyen ister Yemenli Şeyh Abdulkerim olsun, isterse Şamlı büyük şeyh(İbni Arabi'yi kastediyor) olsun fark etmez. Bizlere lazım olan Muhammed Arabi'nin sözlerine uymaktır; Muyhiddin-i Arabi'nin, Sadreddin Konevi'nin, Abdurrezzak Kaşani'nin sözlerine uymak değil. Biz naslara yapışırız, faslara değil. Futuhat-ı Medeniyye varken, Futuhat-ı Mekkiye'ye ihtiyacımız yok. Allah Teala, yüce Kur'an-ı Kerim'de gaybı bildiğini açıklıyor ve yalnız kendinin bildiğini ortaya koyuyor. Allah'ın gaybı bilmemesini kabul etmemek çok ciddi ve iğrenç bir sözdür. Gerçekte Allah'ı yalanlamaktır. Gayb kelimesinin başka manalarada geldiğini ifade ederek kurtulmaya çalışmakla bu alçak sözden sıyrılınmaz. Şeriata aykırı bu tür sözleri söylemeye onları teşvik eden şey nedir, ah keşke bir bilsem. Hallac-ı Mansur, 'Ene-l Hak' sözünden dolayı mazurdur. Bayezid-i Bestami 'Subhani' sözünden dolayı aynı şekilde mazur sayılırlar. Çünkü onlar bulundukları manevi ahvale mağlub olmuşlardır. Ama yukarda söylenen söz halin galib gelmesinden dolayı söylenmemiştir. Bilakis sahibinden bilerek çıkmıştır, tevil onları mazur saymaz, özürleri kabul edilmez. Bu makamda asla tevil kabul edilmez. Böyle her diline geleni serhoşlar söyler, başkası değil. Eğer bu sözü söyleyenin gayesi halkı kendinden kaçırmak ve halkı kendinden nefret ettirmekse bu yolda çok çirkin ve çok fenadır. Zira halktan uzaklaşma ve onların kötü söz söylemelerini sağlayacak pek çok yol vardır, hangi zaruret insanı KÜFRE DÜŞÜREN böyle bir şey işlemeye çağırabilir."
(Not: "Faruki damar" dan kastı Hz Ömer'in soyundan gelmesidir)
(Not 2: "Faslar" dediği İbni Arabi'nin "Fusus" kitabıdır)
Başka bir yerde ise:
"Muyhiddin-i Arabi'nin söylediklerine gelince: Yanlış sözlerindedir. Onun Ehl-i Sunnet ilimlerine ters düşen bir çok keşifleri, doğruluktan uzaktır. O tür şeylere yalnız kalbi hasta olanlar veya sırf mukallitler uyar"
Yine vahdet-i vucudculardan basederken:
"Bu cemaat varlığın ve varlıkların birden fazla olduğunu söyleyenlere, Allah'tan başka bir şeye ibadet etmekten kaçınanlara müşrik demekteler. Vahdet-i Vucuda inanlarada muvahhid demekteler. İsterlerse bu kişiler hak tealanın görüntüleri olduğunu hayal ederken bin tane puta tapmış olsunlar, onlara ibadet etmeyi cenabı hakka ibadet etmek olarak görmekteler. İsaflı şekilde düşünmek gerekiyor, bunlardan hangisi öüşrik ve hangisi mü'min muvahhid. Halbuki peygamberler halkı vahdet-i vucuda çağırmamışlardır. Varlığın birden fazla olduğunu söyleyenlerede müşrik dememişlerdir, bilakis peygamberlerin daveti ibadet edilen cenabı Allah'ın birliğine olmuştur. Şirk Haktan başkasına ibadet edilmesine demişlerdir"
Kendisine yazılan bir mektuba verdiği cevapta ise şunu söylüyor:
"Mektupta yine deniyorki: Üzerinde icma olan kelamı bidatla kaldırmak mümkün değil. Biz bidatı şunda görüyoruz 'Hepsi o'"
Hallac-ı Mansur hakkında ise "Onun sözünden kastı 'Ben hakkım' manasınadır. 'Onunla birim' manasına değil. Zira bu küfürdür ve katli vacib kılar. Bilakis onun sözünün manası şudur: 'Ben yokum, mevcud olan hak subhanehu ve teala'"
demiştir.
(Hepsi mektubatta geçiyor)
2_ Ebu Hanzala tam olarak nerde diyor o sözleri
İbni Arabi, İbni Seb’in, İbni Farid gibi vahdet-i vücudçuları tekfir etmiş, bunların Yahudi ve Hristiyanlardan daha kâfir olduğunu söylemiştir. Cüneyd-i Bağdadi, Ebu Yezid El-Bestami, Şibli içinse ya onlara nisbet edilen bu sözlerin yalan olduğuna hükmetmiş ya da bunların sekr/sarhoşluk hâlinde söylenen ve uyanıklık döneminde inkâr edilen sözler olduğunu savunmuştur. Bu hâlin -sekr- bir eksiklik olduğunu, sahabe ve tabiin imamlarında görülmediğini, Müslim’in bunu örnek almayıp zahidlerin ve abidlerin serdarı olan Allah Resûlü’nü (sav) örnek alması gerektiğini belirtse de ‘Cübbemde Allah’tan başkasını görmüyorum’, ‘Subhani (nefsimi eksiklerden tenzih ederim)’ vb. söz sahiplerini mazur saymıştır. (Mecmû’u’l Fetâvâ, 10/59-61, 10/218-225, 10/338-344)
Biz İbni Teymiyye’nin (rh) bu ayrımına katılmıyoruz. Çünkü benzer sözleri söyleyen insanlardan bir kısmını Yahudi ve Hristiyanlardan daha kâfir ilan edip bir kısmını sünnet imamı görmek için çok kuvvetli deliller olması gerekir
Halis Bayancuk Hoca (Ebu Hanzala) Resmi İnternet Sayfası
ebuhanzala.kim
İbn Teymiyye Cüneyd Bağdadi ve onun gibiler hakkında “hidayet imamlarıdır” diyor. Hatta onlara mühalifetin “sapıklık” olduğunu diyor!
Cevabı yukarıda.