CORABA MESH EDILIR DIYENLER SAHIH HADISLERINIZI YAZIN BIRAKIN RIVAYETLERI.....
Mestler Üzerine Mesh Etme
[381]
32. Cerîr b. Abdullah (r. a)'tan rivayet edilmiştir:
Cerîr, küçük abdestini bozdu, sonra da abdest alıp mestler üzerine mesh etti. Ona:
Mestler üzerine mesh etmeyi yapar mısın?' diye soruldu. O da:
Evet, Çünkü Resulullah (s.a.v)'i abdestini bozduğunu, sonra ab dest alıp mestler üzerine mesh ettiğini gördüm
[382] diye cevap verdi.
[383]
A'meş der ki: ibrahim dedi ki: (Cerîr'in) bu sözü, Abdullah'ın arkadaş larının hoşuna giderdi. Çünkü Cerîr'in Müslüman olması, Mâide suresinin inmesinden sonradır."
Ebu Davud'un rivayetinde, Cerîr b. Abdullah şöyle der:
Cerîr, küçük abdestini bozdu, sonra da ab dest alıp mestler üzerine mesh etti. Sonra da: "Resulullah (s.a.v)'i mesh ederken gördüğüm halde (artık) beni (mestler üzerine) mesh etmekten ne alıkoyabilir?' dedi. (Ona
Yalnız Resulullah (s.a.v)'in mestler üzerine mesh etmesi, (galiba) Mâide suresinin inmesinden önce idî.
[384] dediler. O da:
Ben, Mâide suresi indikten sonra Müslüman oldum1 dedi.
[385] Nesâî'nin rivayeti de şu şekildedir:
Cerîr abdest aldı. Mestleri üzerine mesh etti. Ona:
(Mestler üzerine) mesh mi ediyorsun?' diye soruldu. O da:
Resulullah (s.a.v)'i mestleri üzerine mesh ederken gördüm' diye cevap verdi.
Cerîr'in bu sözü, Abdullah'ın arkadaşlannın hoşuna giderdi. Cerîr, Resulullah (s.a.v)'in vefatına yakın bir zamanda Müslüman olmuştu.
[386]
Tirmizî'nin diğer bir rivayetinde ise, Şehr b. Havşeb şöyle der:
Cerîr b. Abdullah'ı, abdest alıp mestlerinin üzerine mesh ederken gördüm. Bu hususu ona sordum. O da:
Ben Resulullah (s.a.v)'i, abdest alıp mestlerinin üzerine mesh ederken gördüm1 dedi. Ona:
Maide (süresindeki a yet) ten önce mi, yoksa sonra mı (Müslüman oldun) diye sordum. O da:
Mâide (süresindeki ayet)ten sonra Müslüman oldum' diye cevap verdi.
[387]
33. Muğîre b. Şu'be (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
Bir seferde Peygamber (s.a.v) ile beraberdim. (Resulullah, bana):
Ey Muğîre! (Yanına) bir su kabı al (benimle birlikte gel)' buyurdu.
Bunun üzerine (yanıma) su kabım aldım. Gözümden kayboluncaya kadar uzağa gitti. (Tuvalet) ihtiyacını giderdi. Üzerinde Şam (kumaşından yapılmış) bir cübbe vardı. Elini, cübbenin yeninden çıkarmaya çalıştı. Fakat cübbenin yeni dardı. Bunun üzerine elini, cübbenin altından çıkardı. (Yanımdaki su kabından) onun eline döktüm. Namaz için abdest aldığı gibi abdest aldı. Mestleri üzerine mesh etti. Sonra namaz kıldı.
[388]
Buhârî'nin bir rivayeti şu şekildedir:
Ben, Peygamber (s.a.v)'in (eline) abdest suyu döktüm. O, mestler üzerine mesh etti. (Sonra da) namaz kıldı.
[389]
Buhârî'nin başka bir rivayeti de şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacı için gitti. (İhtiyacını giderdikten) sonra (dönüp) geri geldi. Onu su (kabı)yla kaşıladım. üzerinde Şam (kumaşından yapılmış) bir cübbe olduğu halde abdest aldı. Ağza ve burna su verdi. Yüzünü yıkadı. Elinin cübbesinin yenlerinden çıkarmaya çalıştı. Fakat cübbesinin yenleri dardı. Ellerini (cübbenin) altından çıkarıp onları yıkadı. Başını ve mestlerini mesh etti.
[390]
Yine Buhârî'nin diğer bir rivayeti şu şekildedir:
Muğîre, bir seferde, Resulullah (s.a.v) ile birlikte bulunmuş idi. Resulullah (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacını gidermek için (gözden uzak bir yere) gitmişti. (Dönüp geri geldiğinde) abdest alırken, Muğîre, onun eline su dökmüştü. İşte bu ab destte Resulullah (s.a.v), yüzünü ve ellerini yıkamıştı. Başına ve mestleri üzerine mesh etmişti.
[391]
Yine Buhârî'nin başka bir rivayeti şu şekildedir:
Peygamber (s.a.v) bir ihtiyacım (gidermek için gözden uzak bir yere) gitmişti. Dönüp geri geldiğinde abdest alırken) -bunu ancak Te-bük gazvesinde
[392] söylediğini biliyorum- Kalktım, onun eline su döktüm. Yüzünü yıkadı. Kollarını yıkamak istedi. Fakat cübbesinin yeni dar idi. Bunun üzerine kollarını cübbesinin altından çıkarıp yıkadı. Sonra da mestleri üzerine mesh etti.
[393]
Yine Buhârî'nin diğer bir rivayeti şu şekildedir:
Ben, bir seferde, Peygamber (s.a.v) ile birlikte idim. Mestlerini çıkarmak için eğildim. (Resulullah, bana): Mestleri bırak! Çünkü ben, onları (ayaklarım) temizken (abdest!iyken) giydim
[394] deyip mestlerinin üzerine mesh etti.
[395]
Müslim'in rivayetin şu şekildedir:
Ben, bir gece Peygamber (s.a.v) ile birlikte yolda idim. Bana: 'Yanında su var mı?' diye sordu. Ben de: 'Evet' dedim. Bunun üzerine hayvanından indi ve gecenin karanlığında gözden kayboluncaya kadar gitti. Sonra (dönüp geri) geldi. Ben, onun eline bir kapdan su döktüm. Yüzünü yıkadı. Üzerinde yünden (yapılmış) bir cübbe vardı. Kollarını bu cübbedcn çıkaramadı. Nihayet kollarını, cübbesinin altından çıkarıp (öyle) yıkadı. Başına mesh etti. Sonra mestlerini çıkarmak için eğildim. (Bana
'Mestleri bırak! Çünkü ben, onları (ayaklarım) temizken (abdestliyken) giydim1 deyip mestlerinin üzerine mesh etti.
[396]
Müslim'in diğer bir rivayeti ise şu şekildedir:
Peygamber (s.a.v) mestlerinin üzerine, başının ön tarafına ve sarıgına mesh etti.
[397]
Müslim'in başka bir Vivayeti de şu şekildedir:
Peygamber (s.a.v) abdest aldı. Alnına, sarığına ve mestleri üzerine mesh etti.
[398]
Ebu Davud'un rivayeti şu şekildedir:
Biz Resulullah (s.a.v) ile birlikte bir deve süvarisi topluluğu içinde bulunuyorduk. Yanımda bir de su kabı vardı. Resulullah (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacı için dışarı çıktı. (İhtiyacını giderdikten) sonra (dönüp) geri geldi. Onu su kabıyla karşıladım. (Yanımdaki su kabından) on(un elinje su döktüm. Ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra da kollarını (cübbesinin yenlerinden) dışarı çıkarmak istedi. Halbuki üzerinde yenleri dar, yünden (dokunmuş) bir Rum cübbesi vardı. Cübbe dar gelince, kollarını cübbenîn altından çıkarıp uzattı. Sonra mestlerini çıkarmak için onun mestlerine eğildim. Bana:
Mestleri bırak! Çünkü ben, onları ayaklarım temizken (abdest-liyken) giydim
[399] deyip mestlerinin üzerine mesh etti.
[400]
Şa'bî der ki: Urve, bu hadisi, babasından bizzat müşahede ettiğini, babasının da Resulullah (s.a.v)'den müşahede etmiş olduğunu kesinlikle ifade etmiştir.
[401]
Ebu Davud'un diğer bir rivayeti de şu şekildedir:
Nebi (s.a.v) mestleri üzerine, alnına ve sangı üzerine mesh ederdi.
[402]
Yine Ebu Davud'un başka bir rivayeti de şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v) mestleri üzerine mesh etti. Ben (de): 'Ey Allah'ın resulü! Yoksa (ayağınızı yıkamayı) unuttunuz mu?' diye sordu. O da: '(Hayır,) bilakis sen unuttun. Yüce Rabbim bana mestleri üzerine mesh etmeyi emretti' diye cevap verdi.
[403]
Tirmizî'nin rivayeti de şu şekildedir:
Nebi (s.a.v) abdest aldı. Mestleri ve sarığı üzerine mesh etti.
[404] Nesâî'nin rivayeti de şu şekildedir:
Peygamber (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacı için çıkmıştı. Döndüğünde, onu su dolu bir kapla karşıladım. Suyu döküp (önce) ellerini yıkadı. Sonra yüzünü yıkadı. Sonra kollarını yıkamak istedi. Cübbesinin yeni dardı. Bu sebeple kollarını cübbenin altından çıkarıp yıkadı. Sonra mestleri üzerine mesh etti ve bize namaz kıldırdı.
[405]
Nesâî'nin diğer bir rivayeti de şu şekildedir:,
Peygamber (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacı için çıkmıştı. Muğîre'de, içinde su bulunan bir kapla arkasından gitti. Peygamber (s.a.v) (tuvalet) ihtiyacını bitirince, Muğîre (içinde su buluna su kabından Peygamberimizin eline) su döküp Peygamber (s.a.v) abdest aldı ve mestleri üzerine mesh etti.
[406]
Yine Nesâî'nin başka bir rivayeti de şu şekildedir:
Bir seferde Peygamber (s.a.v) ile beraberdim. Bana:
Ey Muğfre! Sen (insanlardan) geride kal. Ey İnsanlar? Siz seçip gidin' buyurdu.
Bunun üzerine ben geride kaldım. Yanımda bir su kabı vardı. İnsanlar geçip gitti. Peygamber (s.a.v), (tuvalet) ihtiyacı için uzaklaştı. Dönünce, eline su dökmek için yanına vardım. Peygamber (s.a.v)'in üzerinde, yenleri dar Bizans (malı) bir cübbesi vardı. Elini cübbenin yeninden çıkarmak istedi. Fakat cübbenin yeni dar geldi. Elini cübbenin altından çıkardı. Yüzünü ve kollarını yıkadı. Başını
[407] ve mestleri üzerine mesh etti.
[408]
Yine Nesâî'nin diğer bir rivayeti ise şu şekildedir;
Resulullah (s.a.v) ile birlikte bir seferde idik. Yolda giderken yanındaki asayla sırtıma hafifçe vurup yoldan ayrıldı. Ben de onunla birlikte (yoldan) ayrıldım. Resulullah (s.a.v) filan yere gelince, devesini çökertti. Sonra (tuvalet) ihtiyacı İçin gitti. (Hadisin ravisi der ki
Gözümden kayboluncaya kadar gitti. Sonra gelip:
Yanında su var mı?' diye sordu. Yanımda bir (su) kırbam vardı. Onu Resulullah (s.a.v)'e getirip (eline) dökmeye başladım. Resulullah (s.a.v) ellerini ve yüzünü yıkadı. Kollarım yıkayacaktı. Fakat üzerinde, kollan dar Şam kumaşından yapılmış bir cübbe vardı. Elini, cübbenin altından çıkardı. Yüzünü ve kollarını yıkadı.
(Ravi) Resulullah (s.a.v)'in, mübarek alınlarından ve sangından bahsetti. (Hadisin ravisi) İbn Avn: Bunİan, istenilen şekilde ezberieyedim1 der.
Muğîre (devamla) der ki: Sonra mesh I eri üzerine mesh etti. Sonra da:
(Tuvalet için senin) bir ihtiyacın var mı?1 diye sordu. Ben de:
Ey Allah'ın resulü! (Tuvalet için) hiçbir ihtiyacım yok' dedim.
Sonra diğerlerinin yanma geldik. Abdurrahman ibn Avf,
[409] cemaate imam olup sabah namazından bir rekat kıldırmıştı. Abdurrahman ibn Avf a, Resulullah (s.a.v)'in geldiğini haber vermek istedim. Fakat Resulullah (s.a.v) bana engel oldu.
[410] Sabah namazının farzından yetişebildiğimiz kadarını cemaatle kıldık. Kaçırdığımız rekatı ise kaza ettik.
[411]
Nesâî'nin bir rivayetin de şu ifade yer almaktadır:
Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) (cübbenin yenini) omzuna atıp kollarını yıkadı. Alnına, sarığına ve mestlerine mesh etti.
[412]
Yine Nesâî'nin bir rivayetin de şu ifade yer almaktadır:
Bu sebeple kollarını cübbenin altından çıkarıp yıkadı. Sonra mestleri üzerine mesh etti ve bize namaz kıldırdı.
[413]
Yine Nesâî'nin başka bir rivayetin de şu ifade yer almaktadır:
Resulullah (s.a.v) abdest aldı. Alnına, sangına ve mestlerine mesh etti" ifadesi yer almaktadır.
[414]
[381] İsİam dini, namazın yerine getirilmesini, dini temel veciblerinden saymış olmasının yanı sıra her türlü mükellefiyette zorluğu gidermeye ve kolaylığı temein etmeye de ayrı bir önem vermiştir. Bunun bir örneği de, mükelelfler için mestler üzerine mesh yaparak abdest alam ve böylece üzerine düşen ibadetleri yerine getirme imkanı vermiş olmasıdır. "Mesh": Bir şey üzerinde eli gezdirmek, o şeyi elle silmek demektir. Fıkıh literatüründe; bir çeşit hükmi temizlik İşlemi olup abdestte elin ıslaklığıyla bir uzuv, mest veya herhangi bir şey üzerinde yapılan bir temizlik çeşididir.
Dinimizin, ibadetlerde kolaylığı tercih etmiş olması sebebiyle ayaklara mest yada benzeri bir şey giyildiğinde, abdest için bunun çıkarılması ve ayağın yıkanması İstenmeyip mestin üzerine mesh yapma caiz görülmüştür.
"Mest": Deri ve benzeri maddelerden ayaklara giymek maksadıyla yapılan, ayakları topuklarla birlikte örten, içine su geçinmeyecek veya yere konduğunda kendi kendine dik durabilecek bir ayakkabı çeşididir.
Abdest alıken mestin üzerinde eiin üç parmağı kadar yerin elin ıslaklığıyla bir defa mesh edilmesi gerekir. Bunun için mestin abdestli olarak giyilmiş, mestin ayağın abdestte yıkanması gereken yerlerini tamamen kaplamış olması aranır.
Abdesti bozan durumlar, mest üzerine meshi de bozar. Üzerine mesh edilen mestin ayaktan çıkması veya çıkarılması, mestin içerisine giren suyun bir ayağın yandan fazlasını ıslatmaı, mesh süresinin sona ermesi meshi bozar.
Mestler üzerien emsh etme süresi; yolcu olmayanlar için 24 saat, yolcular için 72 saattir. Bu süre, mestin abdestli olarak giyilmesinden sonra abdesti bozan ilk durumdan baslar. (Ç)
[382] Cerîr b. Abdullah'ın, ayaklarını mesh ettiğini gören bazı kimseler, ona: "Senin bu abdest
alış şeklin, Maide suresi inmeden önce vardı. Maide suresi indikten sonra ayağa mesh etme izni kaldırılmıştır" dediler. Bunun üzerine Cerîr: "Ben Maide suresi indikten sonra Müslüman oldum' der. Cerîr, bu sözüyle; "Ben Resulullah {s.a.vj'in mestli ayağına bu şekilde mesh ederek abdest alışını Maide suresi indikten sonra gördüm. Dolayısıyla sizin, Maide suresi ayaklara mesh etmenin hükmünü kaldırmıştır demeniz yanlıştır" demek istemiştir. (ç)
[383] Buhârî, Salât 25; Müslim, Taharet (272); Ebu Dâvud, Taharet 60 (154); Tirmizî, Taharet 70 (93); Nesâî, Taharet 96; İbn Mâce, Taharet 84 (543); Ahmedb. Hanbel, 4/358, 361
[384] Maİde suresinden kast edilen ise; abdest ayetidir. Bu ayet, Benî Mustalık gazvesi sırasında inmiştir. Cerîr İse, ondan sonra Müslüman olmuştur. Buna göre bu abdest ayetinin hükmü, yani ayakların yıkanması emri, mest giymeyenlerle ilgili genel bir emirdir.
Cerîr'in hadisi İse; ayağında mest bulunan kimselerin ayaklarına mesh edebileceklerini açıklama mahiyetinde meshin hükmünü, yıkamanın genel hükmünün dışına çıkarmaktadır. (ç)
[385] EbuDâvud, Taharet 60 (154}
[386] Nesâî, Taharet 96
[387] Tirmizî, Taharet 70 (94)
[388] Buhârî, Vudû' 35, 48; Müslim, Taharet 75 (274); Ebu Dâvud, Taharet 60 (149, 150, 151); Tirmizî, Taharet 72 (97), 73 (98), 74 (99); Nesaî, Taharet 66, 87, 96, 97; İbn Mâce, Taharet 84 (545); Ahmed b. Hanbel, 4/245,246, 247,251,253,254
[389] Buhârî, Salât 25
[390] Buhârî, Cihad 90, Libâs 10
[391] Buhârî, Vudû1 35
[392] Tebük seferi, hicretin 9. yılında Bizanslılara karşı düzenlenmiş bir seferdir, (ç)
[393] Buhârî, Meğâzî 81
[394] Bu ifade, meshlerin sahih olabilmesi için abdestii iken giyilmelerinin şart olduğuna delalet eder. (ç)
[395] Buhârî, Vudû149
[396] Müslim, Taharet 79
[397] Müslim, Taharet 82
[398] Müslim, Taharet 83
[399] Bu ifade, meshlerin sahih olabilmesi için âbdestli iken giyilmelerinin şart olduğuna delalet eder. (ç)
[400] Bu hadis; Hz. Peygamber (s.a.u)'in, mestler üzerine mesh ettiğini anlatmaktadır. Yalnız Imamiyye, Hariciler ve Davud ez- Zahirî,, Peygamber (s.a.v)'in abdest öğrettiği bir kişiye: "Ayaklarım yıka, yoksa namazın kabul olmaz sözü ile Maide süresindeki abdest ayetlerini ve "Vay o topukların ateşteki haline" hadisini delil getirerek "meshin caiz olduğuna dair gelen hadisler nesh edilmiştir" demektedirler. Bunların bu iddialıma şu şekilde cevap verilmiştir:
a. Hz. Peygamber (s.a.v)'in "ayaklarını yıka" sözündeki emri; "abdest ancak yıkamakla olur" anlamına gelmeyip meshin caiz olduğunu ifade eden hadisler bunu göstermektedir.
b. Yine onların, mesh İle ilgili hadislerin nesh edildiğine dair iddiaları, doğru değildir. Çünkü abdest ayeti, Müğreysİ gazvesi sırasında, hicretin 5. yılında nazil olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v)'in, mestlerini mesh ettiği ile ilgili konumuzla ilgili hadis, Tebük seferinde hicretin 9. yılında meydana gelmiştir.
c. Onların, "mesh, abdest ayetiyle nesh edilmiştir" İddiaları yanlıştır. Abdest ayetlerinin, meshİ nesh edici bir yönü yoktur. Yalnız yıkamak mı, yoksa mesh mi daha faziletlidir meselesi üzerinde ihtilaf vardır. Bu konuda İmam Mâlik, İmam Şâfıî, îmam A'zam Ebu Hanî-fe'ye göre; yıkamanın, daha faziletli olduğu görüşündedirler. Çünkü yıkamak, asıldır.
Halbuk alimlerin büyük çoğunluğu, meshin caiz olduğu görüşündedirler. Örneğin, İmam A'zam Ebu Hanîfe bu konuda şöyle der: "Bana ulaşan mesh hadisleri, gündüz aydınlığı kadar açık, kesin ve parlak olmadıkça onların üzerinde bîr şey söylemedim. Mesh caiz görmeyenlerin küfre düşeceklerinden korkarım. Çünkü mesh ile ilgili hadisler, hemen hemen mütevatir drecesinde kuvvetli (=müstefız) hadislerdir." (ç)
[401] EbuDâvud, TahâretöO (151)
[402] EbuDâvud, Taharet 60 (150)
[403] EbuDâvud, Taharet 60 (156)
[404] Tirmizî, Taharet 75 (100)
[405] Nesâî, Taharet 96
[406] Nesâî, Taharet 96
[407] Abdest alırken baş, boyun ve kulakların mesh edilmesi, abdestin aslî hükmüdür. Mest, nk ve sargı üzerine mesh ise yıkama yerine geçen (=bedej, halef) bir işlemdir, (ç)
[408] Nesâî, Taharet 97
[409] Abdun-ahman ibn Avf, cennetle müjdelenmiş ve sahabenin önde gelenlerinden birisidir. (Ç)
[410] Bu ifade; faziletçe üstün olan kimsenin, kendisinden faziletçe daha aşağı olan kişiye namazda uymasının caiz olduğunu göstermektedir, (ç)
[411] Nesâî, Taharet 66
[412] Nesâî, Taharet 87
[413] Nesâî, Taharet 96
[414] Nesâî, Taharet 87