Şeyh’ul İslam İbni Teymiyye (Allah O'na rahmet etsin) (661-728H)
Bid'at Ehli Tekfir Olunur Mu?
Bu farklı bakış açısı ve grublandırma, diğer bir esasa ve mes'eleye dayanmaktadır. Bu mes'ele de bid'at ehlinin tekfir edilip edilmeyeceği mes'elesidir. Cehmiyye'yi (kâfir olduklarından dolayı) bid'at ehli fırkaların dışında kabul eden kimseler, bu fırkaları kâfir saymamışlardır. Çünkü bu kimseler, Cehmiyye dışındaki diğer bid'at ehlini kâfir saymamakta; ama onları fâsıklar ve âsiler menzilesinde, vâid ehli kabul etmekte; "Onlar, cehennemdedir" sözünü, "Zulüm ile yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına sadece ateş doldurmaktadırlar ve çılgın bir ateşe gireceklerdir" (Nisa 10) âyetinde olduğu gibi, yetim malını yemek ve benzeri diğer günahlar hakkında vârid sözler gibi değerlendirmektedirler.
Cehmiyye'yi bu fırkalardan kabul edenler ise, iki görüşe ayrılırlar :
Bir grub; onların tamamını kâfir kabul etmektedir ki, bu görüşü sadece imamlar ve kelâmcılara müntesib sonraki bazı kimseler ileri sürmüştür.
Selef ve imamlar ise; "tafdil" görüşüne sahip bulunan Şia, Mürcie ve benzerlerinin tekfir edilmemesi konusunda herhangi bir ihtilâfta bulunmamışlardır. İmam Ahmed'den gelen rivayet ve deliller de onun bu grubları tekfir etmediğinde birleşmiştir. Gerçi İmam Ahmed'e veya onun mezhebindeki esaslara aykırı olarak, İmam Ahmed'in ashabı arasında - gerek bu grublar, gerek diğerlerinden- bütün bid'at ehlinin tekfir olunacağını nakledenler çıkmıştır. Hattâ bunlardan bir kısmı, bu ve diğer bid'at grublarının ebediyyen cehennemde olduklarını ifâde etmişlerdir. Ancak bu, İmam Ahmed'in mesnedine ve şeriata atfedilmiş bir yanılgıdır.
Bu konuda diğer grub ise; bid'at ehlini günahkârlar zümresine ilhak ettikleri için, bid'at ehlinden hiçbir şahsı tekfir etmeyenlerdir. Bunlar şöyle derler:
"Nasıl ki bir günah sebebiyle hiç kimseyi tekfir etmemek Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat'ın temel prensiplerinden ise, tıpkı bunun gibi Ehl-i Sünnet hiçbir kimseyi bir bid'at sebebiyle tekfir etmez".
Yalnız seleften ve imamlardan intikal eden sahih rivayetler ilâhî sıfatları inkâr eden "hâlis-muhlîs Cehmiyye"nin tekfiri konusunda bir takım lâfızların kullanıldığına işaret etmektedir. Zaten bu Cehmiyye'nin görüşlerinin gerçek yönü şudur ki, onlara göre:
(Hâşâ) Allah konuşmaz, görmez, mahlûkâttan farklılığı yoktur; O'nun ilmi, kudreti, semi', basar ve hayat sıfatları da yoktur; Kur'an mahlûktur,- cehennem ehli Allah'ı nasıl göremeyecekse Cennet ehli de göremeyecektir... vs... vs...
Hâriciler ve Râfizîlere gelince; bunların tekfiri konusunda İmam Ahmed'den ve diğer imamlardan nakledilen ihtilâf ve tereddütler vardır.
Ama bu kimseler, Cenâb-ı Hakk'ın yazgısını ve ilmini inkâr eden Kaderiyye'yi tekfir etmişler; yalnız Allah'ın ilmini kabul edip kulların fiillerini yarattığını kabul etmeyenleri tekfir etmemişlerdir.
...