Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Imam Ebu Bekir (r.a.) Gibi Ol!

eylemzayi Çevrimdışı

eylemzayi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Bekr (r.a.)… Rasulullah (s.a.s.)’in halifesi… Emirü’l-mü’minin… İmam… İlk iman edenlerden… Rasulullah (s.a.s.)’i tasdik eden, sıddîk… Yegâne hayat nizamı İslâm’ın Mekke dönemindeki zorlu günlerinin sabırlı yiğidi… Mekke günlerinin çilesini çeken, müşrik tağutlardan bir çok zulüm ve işkenceler gören muvahhid şahsiyet… Rabbi Allah Teâlâ’nın kendisine vermiş olduğu servetini, Allah yolunda harcayan, malıyla, canıyla ve diliyle cihad eden mü’min Müslüman bir adam… Allah yolunda hicrette Rasulullah (s.a.s.)’in arkadaşı ve yoldaşı… Sevr mağarasında ikinin ikincisi… Hudeybiye’de yapılan “Rıdvan Bey’atı”nda bulunan ve Allah’ın razı olduğu muvahhid mü’minlerin ilki…

Yegâne Rabbimiz Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
Siz, O’na (Rasul’e) yardım etmezseniz, Allah, O’na yardım etmiştir. Hani kâfirler, iki kişiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı. İkisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah, bizimle beraberdir.” Böylece Allah, O’na huzur ve güvenlik duygusunu indirmişti. O’nu, sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltılmıştı… Oysa Allah’ın kelimesi, yüce olandır. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”(1)

“Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü’minlerden razı olmuştur. Kalblerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine güven duygusu ve huzur indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevab (karşılık) olarak vermiştir.”(2)

“Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu hâlde kim ahdini bozmuş olur. Kimde Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O’da, ona büyük ecir verecektir.”(3)

Vasat ve merhamet olunmuş Ümmetin sıddıkı İmam Ebu Bekr (r.a.), Önderi Rasulullah (s.a.s)’e biat etmiş, biatında sadık kalmış, ahdine vefâ göstermiş, Allah Teâlâ’yı velî edinmiş ve Allah’a velî olmuş bir şahsiyettir.
Darlıkta ve bollukta Rasulullah (s.a.s.)’in yanında bulunmuş, malıyla ve canıyla fedakârlığın zirvesine çıkmış, bütün imkânlarını Allah yolunda seferber etmiştir…

İmam Ebu Bekr (r.a.) anlatıyor:
Biz, (Sevr) mağara(sın)da iken (bizi aramaya çıkan müşrikler bize çok yaklaşmış, üstümüze gelmişlerdi.)
Ben:
-Ya Rasulullah, bunlardan birisi eğilip de ayaklarının altına baksa, bizi muhakkak görecekler, dedim.
Rasulullah (s.a.s.):
“Ya Ebu Bekr, üçüncüleri Allah olan iki kimseyi ne zannediyorsun?” buyurdu.(4)
İmam Ebu Bekr (r.a.), “Üçüncüleri Allah olan iki kimseden biriydi…”
Allah’ın kendileriyle beraber olduğu iki kişi…

el-Hasen (rh.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) ile Ebu Bekr, mağaraya gittiler ve içine girdiler. Peşleri sıra bir örümcek gelerek mağaranın kapısına ağ gerdi. Kureyş (müşrikleri), Rasulullah (s.a.s.)’i aramaya geldiler. Mağaranın kapısında örümcek ağını görünce:
-Buraya kimse girmemiş, dediler.
Rasulullah (s.a.s.), ayakta namaz kılıyor, Ebu Bekr gözetliyordu.
Ebu Bekr (r.a.), Rasulullah (s.a.s.)’e:
-Annem-babam sana fedâ olsun! Bunlar, senin kavmin! Seni arıyorlar. Bak, vallahi! Ben, kendime ağlamıyorum. Lâkin sende hoşlanmadığım bir hâl görürüm korkusu ile ağlıyorum! Dedi.
Rasulullah (s.a.s.):
“Üzülme! Çünkü Allah bizimle beraberdir!” buyurdu.(5)

Rasulullah (s.a.s.)’in Halifesi İmam Ebu Bekr (r.a.)’ın faziletini, dünyadaki ve ahiretteki derecesinin yüceliğini, Ümmet arasındaki çok değerli makamını, yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in beyanlarıyla gündeme getirelim…

1-Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.):
“Bugün sizden kim oruçlu olarak sabahladı?” diye sordu.
Ebu Bekr:
-Ben, cevabını verdi.
“Bugün sizden kim bir cenâzenin arkasından gitti?” diye sordu.
Ebu Bekr:
-Ben, cevabını verdi.
(Rasulullah: )
“Bugün sizden kim bir fakiri doyurdu?” diye sordu.
Ebu Bekr:
-Ben, cevabını verdi.
(Rasulullah: )
“Ya bugün sizden hanginiz bir hastayı dolaştı?” buyurdu.
Ebu Bekr:
-Ben, cevabını verdi.
Rasulullah (s.a.s.):
“Bu hasletler, bir kimsede toplanmaya görsün, mutlaka cennete girer!” buyurdu.(6)

2- Mü’minlerin annesi Aişe (r.anha) anlatıyor:
Ebu Bekr, Rasulullah (s.a.s.)’in yanına girmişti.
Rasulullah (s.a.s.):
“Sen, Allah’ın cehennemden kurtardığı kişisin!” buyurdu.
O günden sonra Ebu Bekr’e “Atîk” ismi verildi.(7)
3- Amr ibnu’l-Âs (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.) Amr’ı, Zâtı Selâsil ordusu üzerine kumandan yapıp göndermişti.
Amr dedi ki:
Bu gazveden döndüğümüzde Rasulullah’ın huzuruna geldim ve:
-İnsanların hangisi sana en sevimlidir? Diye sordum.
Rasulullah:
“Aişe’dir” buyurdu.
Ben:
-Erkeklerden en sevimli olan kimdir? Dedim.
Rasulullah:
“Aişe’nin babası (Ebu Bekr) dır.” Buyurdu.
Ben:
-Sonra kimdir? Dedim.
Rasulullah:
-Sonra Ömer ibnu’l-Hattab’dır.” Buyurdu. Birtakım adamların adlarını saydı.
(Ben, Rasulullah beni onların en sonunda söyler korkusuyla sustum.)(8)

4- Muhammed ibnu’l-Hanefiyye (rh.a.) anlatıyor:
Ben, babam Ali b. Ebi Talib’e:
-Rasulullah (s.a.s.)’den sonra insanların en hayırlısı hangisidir? Diye sordum.
Babam:
-Ebu Bekr’dir, dedi.
Ben:
-Sonra kimdir? Dedim.
Babam:
Sonra Ömer’dir, dedi.
Ben, (Sonra kimdir? Derim de) “Osman” denilmesinden korktum da:
-Ömer’den sonra sensin, dedim.
Babam:
-Ben, Müslümanlardan bir adam olmaktan başka bir şey değilim, dedi.(9)

5- Mü’minlerin annesi Aişe (r.anha) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.), hastalığında bana söyle buyurdu:
“Bana, Ebu Bekr ve kardeşini çağır da bir yazı yazdıracağım. Çünkü ben, bir heveskârın temennî (ve arzuya) düşmesinden ve bir sözcünün de: Ben daha haklıyım, demesinden endişe ediyorum.
Hâlbuki Allah ve mü’minlerin, Ebu Bekr’den başkasına rıza göstermez!”(10)

6-Cabir ibn Mu’tim (r.a.) anlatıyor:
Bir kere Rasulullah (s.a.s.)’in yanına bir kadın geldi. (Giderken) Rasulullah, kadına tekrar kendisine müracaat etmesini emretti.
Kadın, sanki Rasulullah’ın ölümünü ta’rîz ederek:
-Ben, gelir de seni bulamazsam? Diye sordu.
Rasulullah:
“Şayet beni bulamazsan, Ebu Bekr’e müracaat et!” buyurdu.(11)

7- Huzeyfe (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Benden sonra Ebu Bekr ve Ömer’e uyunuz!”(12)

8- Huzeyfe (r.a.)’dan.
Rasulullah (s.a.s.):
“Şübhesiz ben, aranızda ne kadar kalacağımı (yaşayacağımı) kesinlikle bilmem. Bunun için benden sonraki (şu) iki zâta uyun!” buyurdu.
Ve Ebu Bekr ile Ömer’e işaret etti.(13)

9- İrbâd ibn Sariye (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.), bir gün bizde kaldı. Kalbleri titreten, gözleri yaşartan çok korkutucu bir mev’ize ile bize va’zetti.
O’na denildi ki:
-Ya Rasûlallah, vedâlaşan kimsenin yaptığı va’z gibi nasihat ettin. Bize tavsiyelerde bulun.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Takvaya yapışınız ve başınızdaki halife siyah bir köle dahi olsa, onu dinleyip itaat etmeye sarılınız. Siz, benden sonra şiddetli ihtilafı göreceksiniz. Onun için benim Sünnetime ve hidayete mazhar kılınmış olan Hulafâyı Raşîdîn’in Sünnetlerine yapışınız. Bu sünnetleri düşlerinizle sıkıca tutunuz!
İhdas edilen (dinde dayanağı olmayan dine sokulmak istenen) şeylerden sakının! Çünkü her bid’at dalâlettir.” (14)

İmam Ebu Bekr (r.a.)… Yegâne önderimiz ve hayat örneğimizin (15) Rasulullah (s..s.)’in övdüğü, cehennemden kurtulmuş, cenneti hakketmiş, kendisine uymamız emrolunan muvahhid mü’min, muttakî Müslüman şahsiyet… O’na uymak, itaat etmek ve Sünnetiyle amel edip izi üzere hayat sürmek, önderimiz Rasulullah (s.a.s.) tarafından emrolunmuştur… “Benden sonra Onlara uyun” diye emredilen ili Zâttan birisi ve ilkidir İmam Ebu Bekr (r.a.)… Sünnetine tabi olunması gereken “Hulafayi Raşidîn” den ilk olandır Ebu Bekr (r.a.)…

Her muvahhid mü’min, Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ne uyduğu gibi, Rasulullah (s.a.s.)in emriyle İmam Ebu Bekr (r.a.)ın Sünnetine de uyması gerekir… Rasulullah (s.a.s.) böyle emretti!...

Vasat ümmetin her ferdinin kendisine uyarak, Sünnetine sımsıkı bağlanıp azı dişleriyle sıkıca yapışması gereken Rasulullah (s.a.s.)’in Halifesi, Rasulullah (s.a.s.)’den sonra Ümmetin ev faziletli şahsiyeti İmam Ebu Bekr (r.a.)’ın bir Sünneti dile getirerek beyan etmek istiyoruz… Bu sünnet, Aziz İslâm Milleti’nin her ferdinin uyması gerekli olan bir sünnettir… Özellikle zalim tağutların işgali altındaki İslâm topraklarında esaret altında yaşayan mü’min Müslümanların çok daha dikkat etmeleri gereken bir Sünnet!..

Önce, Ebu Mes’ud Ukbe ibn Amir (r.a.)’ın şu sahih haberine dikkat edelim!..
Ebu Mes’ud Ukbe ibn Amir (r.a.), şöyle demiştir:
-Rasulullah (s.a.s.), köpek bahasından, zinâ kazancından, kâhinlik ücretinden nehyetti!(16)
İmam Nevevî (rh.a.), bu hadisin şerhinde şunları beyan ediyor:
“Hadiste geçen fahişenin mihri’nden maksad, onun zinâdan aldığı kazançtır. Bu kazancı, kadınlığını vermek karşılığında aldığı için şekil açısından mehir’e benzer. Çünkü bilindiği gibi nikâhlanan kadın, kadınlığını eşine teslim etmesi karşılığında aldığı mala mehir ve sıdak denilir. Zâniye ve fahişe kadının bu çirkin fiili, büyük günah olduğu gibi onun, fuhuş kazancı da Müslümanların icmâı ile haramdır.
Kâhin ve falcının aldığı ücret de âlimlerin icmâı ile haramdır.
Hadisler, köpek ve bedelini de yasaklamıştır. Bazı rivayetlerde, köpek bedelini de yasaklamıştır. Bazı rivayetlerde, köpek bedelinin en şerr bir kazanç olduğu, bir başka rivayette anılan kazancın habis, yani pis ve çirkin bir kazanç olduğu belirtilmiştir.” (17)
Yegâne hayat nizamı İslâm Dini’nde haram kılınan bu şeylere karşı, Ümmetin her ferdinin, Rasulullah (s.a.s.)’den sonra kendisine uyması emrolunan İmam Ebu Bekr (r.a.)’ın tavrına dikkat edelim!..

Mü’minlerin annesi Aişe (r.anha) anlatıyor:
Ebu Bekr’in bir kölesi vardı. Kazancından Ebu Bekr’in tayin ettiği mikdar haracı, her gün Ebu Bekr’e verir idi. Ebu Bekr, Onun haracından yer idi. O köle, bir gün kazancından bir şey getirdi. Ebu Bekr de ondan yedi.
Köle, Ebu Bekr’e:
-Bu sana getirdiğim şeyin ne olduğunu biliyor musun? Dedi.
Ebu Bekr:
-O nedir? Dedi.
Köle şöyle dedi:
-Ben, cahiliyet devrinde bir insana kâhinlik yapar, gâibden bir takım haberler verirdim. Fakat ben, kâhinliği güzel yapmıyor, sadece o insanı aldatıyordum. O insan, bana kavuştu da bu kâhinlik mukâbilinde bana atiye verdi. İşte şimdi senin yediğin şey, O bana verilen maldır!
Bunun üzerine Ebu Bekr, elini ağzına soktu da karnındaki her şeyi kustu!(18)
Ebu Nuym el-Isfahânî (rh.a.), olayın devamını şöyle kaydediyor:
“Ebu Bekr:
-Beni, az kalsın helâke götürüyordun, dedi ve elini boğazına sokup kustu.
Artık bir şey çıkmıyordu.
O’na:
-Sudan başka bir şey çıkmıyor, yeter artık! Dediler.
Fakat O, bir bardak su istedi. Getirilen suyu içti, tekrar içinde bulunan her şeyi çıkarmak için kusmaya çalıştı.
O’na:
-Allah sana acısın! Bütün bunlar bir lokma yemek için mi? denildi.
O:
-Canım da birlikte çıkacak olsa çıkarırdım.
Rasulullah (s.a.s.)’i şöyle buyururken işittim:
“Haramdan gıdalanan her vücûda cehennem hak olmuştur.”
Ben de, vücûdumun bu lokmadan istifade etmesinden korktum!..(19)

İmam Ebu Bekr es-Sıddık (r.a.)’dan.
Rasullullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Şüphesiz, Allah Azze ve Celle haramla beslenen bir cesede cenneti haram kılmıştır.”(20)

“Kendisine itaat edilmenin, Allah’a itaat olduğu”(21) yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in, kendisine uymamızı emrettiği Halifesi İmam Ebu Bekr’in net tavrı işte böyle idi!.. Muvahhid mü’min Müslümanların selefi, takva konusunda öncüleri, iman ve teslimiyette imamları, İmam Ebu Bekr (r.a.)!..

Bu örnek tavırdan sonra bugünkü işgal altındaki İslâm topraklarında zalim tağutların tağutî hükümleriyle yönetilen ve Müslüman olduklarını beyan edenlerin hâline bakalım!...

Müstevlî tağutların istilâ edip küfür ve şirk hükümleriyle egemen olduğu ve Allah’ın indirdiği hükümlerin hayatta uygulanışını yasak ettikleri İslâm topraklarında, her türlü haram kılınan şeyleri helâl kılmış, yani Allah ve Rasulü (s.a.s.)’in yasakladıklarını serbest bırakmışlardır…

Allah ve Rasulü (s.a.s.)’in haram kıldıklarını helâl kılan egemen tağutî yönetimler, bütçelerini meydana getirirken, bu haram işletmelerden gelen gelirleri esas almaktadırlar… Genelevler, randevu evleri, barlar, pavyonlar, diskolar, meyhâneler, birahâneler, kumarhâneler, faizhâneler ve her türlü haram kılınmış eğlence yerlerinden gelen gelirler… Şirk ve küfür hükümlerinden kaynaklanan ekonomik anlayışla yapılan ticaretten elde edilen kazançlar… Ayrıca esaret altında tuttukları Müslümanlardan zorla aldıkları vergiler… Düzenlerinin temeli ve binası şirk ve haram üzere kurulmuş olan tağutî yönetimlerin, Müslümanlardan taleb edip aldıkları, Müslüman’ın işgal edilen vatanı gibi, gasbedilen malıdır…

Fatıma bint Kays (r.anha)’dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Malda, zekattan başka hiçbir hak yoktur.”(22)
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan
“Malının zekatını verdiğin vakit, şübhe yok ki, üzerine düşeni yapmış oldun.”(23)

Önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in bu beyanlarından apaçık anlaşıldığı gibi, malının zekatını gereği gibi veren mü’min Müslüman, üzerine düşen kulluk görevini yerine getirmiştir… Egemen tağutların, ondan aldığı vergi ise, onun gasbedilen kazancıdır…

İslâm topraklarını işgal edip küfür ve şirk hükümleriyle hükmeden egemen tağutların bütçeleri, böylece tamamıyla haramdan meydana gelmiştir… Onların emrinde ve onların düzenlerinin yaşaması için görev yapanların, bu hizmetlerine karşılık almış oldukları ücretleri bir kez daha gözden geçirip üzerinde iyice düşünmek lazım!.. Hem egemen zalim tağutların şirk ve küfür düzenlerinin devamını sağlıyorlar, hem de her türlü haramdan meydana gelmiş olan bir ücreti alıp yiyor ve bununla hayatlarını devam ettiriyorlar…

Rasulullah (s.a.s.)’in Halifesi İmam Ebu Bekr’in tavrı nerde, O’na uymakla mükellef kılınan "ben Müslümanım” diyenlerin tavrı nerde?..
İbret alın ey akıl sahibleri!..


ABDULLAH DAİ
1) Tevbe, 9/40
2) Fetih, 48/18
3) Fetih, 48/10
4) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedaili Ashabu’n-Nebî; B.1, Hds.5
Kitabu Menâkıbi’l-Ensar, B.44, Hds.137
Kitabu’t- Tefsir, B.144, Hds.183
Sahih-i Müslim, Kitabu fedailu’s- Sahabe, B.1, Hds.1
Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru’l-Kurân, B.10, Hds.3293
İmam Hafız Kadî Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. İbrahim-i Emevî Mervezî, Müsned-i Ebu Bekri’s-Sıddık, çev. Ahmed Davudoğlu, İst.198, sh.186-190, Hds.71-74.
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.1, sh.4
5) İmam Hafız Kadî Mervezî, A.g.e. sh. 189-190, Hds.73
6) Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu’s- Sahabe, B.1, Hds.12 İmam Buhârî, Edebü’l- Müfred, B.234, Hds.515
7) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l- Menâkıb, B.44, Hds.3922
8) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedâili Ashabu’n-Nebî, B.5, Hds.14
Kitabu’l-Mağazî, B.65, Hds.355
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu’s- Sahabe, B.1, Hds.8
Sünen-i İbn Mace, Mukaddime, B.11, Hds.101
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l- Menâkıb, B. Aişe (r.anha)’nın Fazileti, Hds. 4134
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.4, sh.203
9) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedâili Ashabu’n-Nebî, B.5, Hbr.20
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’s-Sünnet, B7, Hbr. 4629
10) Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu’s- Sahabe, B.1, Hds.11
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.6, sh.144
11) Sahih-i Buhârî, Kitabu Fedâili Ashabu’n-Nebî, B.5, Hds.11
Kitabu’l-İ’tisâm, B.24, Hds.88
Kitabu’l-Ahkâm, B.51, Hds.77
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedâilu’s-Sahabe, B.1, Hds.10
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.4, sh.82-83
12) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Menâkıb, B.33, Hds.3904
13) Sünen-i ibn Mace, Mukaddime, B.11, Hds.97
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Menâkıb, B.33, Hds. 3906
14) Sünen-i ibn Mace, Mukaddime, B.6, Hds.42-43
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’s-Sünnet, B.5, Hds.4607
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-İlm, B.16, Hds.2815
Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B.16, Hds.96
İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, çev. Rıfat Oral, Konya, 2003, C.2, sh.13, Hds.7/285
İmam Hafız ibn Hacer el- Askalânî, Metâlibu’l-Âliye, C.3, sh. 457, Hds. 3056 el-Haris b. Ebi Usâme’nin Müsned’inden.
15) Bkz. Âl-i İmrân, 3/31. Ahzab, 33/21
16) Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Buyû, B.113, Hbr. 179
Kitabu’l-İcare, B.20, Hbr. 22
Kitabu’t-Talak, B.50, Hbr.81
Sahih-i Müslim, Kitabu’l- Musâkat, B.9, Hbr.39
Sünen-i Tirmizî, Kitabu’t—Tıbb, B.22, Hbr. 2151
Kitabu’n- Nikâh, B.35, Hbr.1141
Sünen-i ibn Mace, Kitabu’t- Ticare, B.9, Hbr. 2159
Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Buyû, B.65, Hbr.3481
Sünen-i Neseî, Kitabu’l-Buyû, B.91, Hbr.4641
Kitabu’s-Sayd, B.15, Hbr. 4272-4273
Sünen-i Dârimî, Kitabu’l-Buyû, B. 34, Hbr. 2571
İmam Malik, Muvatta, Kitabu’l-Buyû, Hbr. 68
Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.4, sh. 118-120
17) Haydar Hatipoğlu, Sünen-i ibn Mace Tercemesi ve Şerhi, ist. 1983, C.6, sh.133-134
Ayrıca bkz. İbn Hacer el- Askalânî, Fethu’l-Bârî-Muhtasar, çev. Soner Duman, vdğ. İst. 2007, C.5, sh. 110-111
18) Sahih-i Buhârî, Kitabu’l- Menâkıbi’l-Ensar, B.25, Hbr. 62
19) Ebu Nuaym el-Isfahânî, Hilyetü’l-Evliya-Sahabe’den Günümüze Allah Dostları, çev. Said Aykut, vdğ. İst.1995, C.1, sh.143
İmam Cemâleddin Ebu’l-Ferec ibn Cevzî, Sıfatu’s-Saf ve- Rasulullah (s.a.s.)’in Ashabının ve Belde Belde Allah Dostlarının Hayatı ve Faziletleri, çev. Doç. Dr. Abdulvehhab Öztürk, ist. 2006, sh. 111
M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, çev. Ahmed Meylânî, Ank. 1990, C.3, sh.234
20) İmam Hafız Kadî Mervezî, A.g.e. sh. 147-148, Hds. 50
21) Rabbimiz Allah Teâlâ şöyle buyurur:
”Kim Rasule itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.” Nisa, 4/80
22) Sünen-i ibn Mace, Kitabu’z-Zekat, B.3, Hds.1789
23) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’z-Zekat, B.2, Hds.614
Sünen-i ibn Mace, Kitabu’z-Zekat, B.3, Hds.1788
 
Üst Ana Sayfa Alt