Mucahidlerin , savaş esnasında, düşman (askeri) içerisinde karışık durumda olan sivillerin (ihtiyar, kadın , çocuk)kazaen (istemeyerek) öldürülmesi sonucunda bir sorumluluk yoktur.
Mucahidin haksız olarak bir masumun (sivili veya teslim olmuş askeri) öldürmesi ise büyük gunahtır.
Halid b. Velid'in Beni Cezimelere Gönderilmesi
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hicretin sekizinci yılı, şevval ayında Halid b. Velid'i, muhacirlerle ensar ve Beni Suleym'den üç yüz elli kişilik askeri bir birliğin başına geçirerek (Mekke'nin aşağı tarafına bir gecelik uzaklıktaki) Beni Cezimelere gönderdi. Halid b. Velid onlara sadece tebliğ edecek çarpışma yapmayacaktı. Halid b. Velid, askerleriyle birlikte Beni Cezimelerin yurduna geldiğinde Beni Cezimeler silahlandılar ve çarpışmaya hazırlandılar. (Vakidi - Megazi)
Halid şöyle dedi:
"Silahları bırakınız. Çünkü insanların çoğu müslüman oldu."
Beni Cezimelilerden Cehdem şöyle dedi:
"Yazık size ey Beni Cezime! Vallahi o Halid'dir. Silahı bırakırsak esir ediliriz sonra da boyunlarımız vurulur. Vallahi ben asla silahımı bırakmayacağım."
Beni Cezimeliler ona şöyle dediler
"Ey Cehdem, bizim kanlarımızın dökülmesini mi istiyorsun? Çünkü herkes Müslüman olmuştur."
Bunun üzerine silahı bıraktılar. Halid de onları bağladı sonra kılıçtan geçirerek öldürebildiklerini öldürdü.
Beni Cezimelilerden bir adam kurtulup Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi. Başlarına geleni Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haber verdi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ellerini hemen semaya kaldırıp:
"Ey Allah'ım! Halid b. Velid'in yaptığı şeyden uzak ve beri bulunduğumu sana arz ederim." diyerek Allah'a sığındıktan sonra:
"Onu zorlayıp bundan vaz geçirecek kimse yok muydu?" diye sordu. Haberi getiren adam:
"Evet! Vardı: Beyaz, orta boylu bir adam ona karşı koydu. Fakat Halid onu azarladı. O da sustu. Endamı düzgün olmayan, uzun boylu bir adam da bu hususta ona karşı koymak istemişti." dedi.
Hz. Ömer Radıyallahu Anhu:
"Ya Rasulallah! îlki benim oğlum Abdullah'dır. Diğeri ise Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Salim'dir."
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ali b. Ebi Talib Radıyallahu Anhu'yu çağırdı ve şöyle dedi:
"Ey Ali! O kavme git ve onların durumlarına bak, cahiliyet adetlerini ayaklarının altına al."
Ali Radıyallahu Anhu, yanında Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönderdiği mallarla birlikte oraya gitti. Onlara kanlarının diyetlerini ve zarar gören mallarının bedelini ödedi, hatta onlara, köpeklerinin ağaçtan oyulmuş yalağının bedelini dahi verdi. Nihayet kandan ve maldan hiçbir şey kalmaksızın hepsini ödedikten sonra, bir miktar mal arttı. Ali Radıyallahu Anhu işini bitirip onlardan ayrılacağı zaman, onlara :
"Sizin için kan veya maldan ödenmemiş bir şey kaldı mı?" dedi.
"Hayır kalmadı." dediler.
Bunun üzerine Ali Radıyallahu Anhu onlara dedi ki:
"Ben, işte bu maldan artanı da size veriyorum. Böylece bunlar, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in de sizin de bilmediğiniz şeyler yerine geçsin."
Sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip durumu anlattı. O da şöyle buyurdu:
"İsabet ettin ve güzel yaptın."
Sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı ve kıbleye döndü, ayakta durup koltuk altları görünecek şekilde ellerini semaya kaldırdı ve şöyle dedi:
"Ey Allah'ım! Ben Halid b. Velid'in yaptığı şeyden uzağım."
Bunu üç kere söyledi.
Halid'i mazur gösteren bazı kimseler, Halid'in şöyle dediğini iddia ederler:
"Ben onları kesmeyecektim. Bunu bana, Abdullah b. Huzafe es Sehmi söyledi ve; "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, İslamdan imtina ettikleri için onlarla savaşmamızı emrediyor" dedi. Ben de onlarla savaşmaya başladım."
Ebu Amr el-Medeni dedi ki:
Halid onlara geldiği zaman onlar şöyle dediler:
"Biz Sabii olduk(dinimizi değiştirdik.)" (Siyeri İbni Hişam)