Sual: Kadir gecesinin önemi nedir?
CEVAP
Ramazan-ı şerif ayı içinde bulunan en kıymetli gecedir. Bazı âlimlere göre Mevlid gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Kadir Gecesi, Muhammed aleyhisselamın ümmetine mahsus bir gecedir. Başka Peygamberlere böyle bir gece verilmemiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Kadir gecesini ümmetime hediye etti, ondan önce kimseye vermedi.) [Deylemi]
Peygamber efendimiz, daha önceki ümmetlerden bin sene cihad eden insanları düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler diye üzülünce, Allahü teâlâ, (Kadir gecesi senin ve ümmetinindir) buyurup Habibinin kalbini ferahlandırdı. Hem de Kadir gecesi, her Ramazan ayında gelir.
Resulullah efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce, Allahü teâlâ Ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti. (İ. Malik)
Resulullah efendimiz, (Beni İsrail Peygamberlerinden 80 yıl Allahü teâlâya ibadet eden oldu) buyurunca, Eshab-ı kiram hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam gelip; “Ya Resulallah, senin ümmetin bu Peygamberlerin, 80 yıllık ibadetine şaşarlar. Allahü teâlâ sana ondan iyisini gönderdi” diyerek, (Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır) mealindeki âyeti okudu. (Tefsir-i Mugni)
Kadir gecesi hakkındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi]
(İnanarak ve sevabını Allahü teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur.) [Buhari, Müslim]
(Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı kerimi hatmetmekten daha sevabdır. Kadir gecesinde bir tesbih [Sübhanallah], bir tahmid [Elhamdülillah], bir tekbir [Allahü ekber], bir tehlil [La ilahe illallah] söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid, tekbir ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar [az bir zaman] namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.) [Tefsir-i Mugni]
(Kadir gecesi üç defa “La ilahe illallah” söyleyen müslümanın, birincisinde bütün günahları bağışlanır. İkincisinde Cehennemden kurtulur, üçüncüsünde Cennete girer.) [Tefsir-i Mugni]
Sual: Kadir gecesinin kıymeti nedir ve 27. gece olduğu kesin midir?CEVAP
Kadir gecesi ile ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyledir:
(Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayın.) [Müslim]
(Allah indinde en kıymetli gece, Kadir gecesidir.)
(Bin aydan daha kıymetli olan Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.)
(Kadir gecesini, Ramazanın son on gününün 21, 23, 25, 27 ve 29 gibi tek gecelerinde veya Ramazanın son gecesinde arayın. Sevabını umarak Kadir gecesini ibadetle geçirenin günahları affolur.) [İ.Ahmed]
Sual: Kadir gecesinin alametleri nelerdir?
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.) [Taberani]
(Kadir gecesi açık olur, sıcak ve soğuk değildir. Bulut yoktur. Yağmur ve rüzgar yoktur. O gecenin sabahının alameti güneşin şuasız doğmasıdır.) [Taberani]
(Kadir gecesi sabahı güneş şuasız olarak doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir.) [Müslim]
Ramazanın Bağrında Bir Kutlu Gece: Kadir Gecesi
Kadr: “Kudret, değer, şan, şeref, mertebe, takdir, bir şeyin diğerine uygunluğu, aynı ölçüde olması” anlamlarına gelir. Kadir gecesi ise içerisinde Kur’an’ın indirildiği mübarek gecedir.
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Kadir gecesinin önemini belirten 5 ayetten meydana gelen müstakil bir sure vardır. Bu surenin ismi Kadir suresidir. Bu sure Mekke’de Abese suresinden sonra inmiştir.
Yüce Allah, Kur’an’ın bu mübarek gecede indirildiğini değişik ayetlerde şöyle ifade etmektedir: “Biz o (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 1), “Ha, Mim. Apaçık olan Kitaba andolsun ki, Biz onu, mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir buyrukla, her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Doğrusu Biz öteden beri peygamber göndermekteyiz.” (Duhan, 1-5) “Ramazan ayı ki, insanlara yol gösterici, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedip açıklayıcı olarak Kur’an o ayda indirilmiştir.” (Bakara, 185)
Bu gece Allah katında çok değerli bir gecedir. Bu gecenin önemi ve fazileti nereden kaynaklanmaktadır?
Yüce Allah, bu gecenin öneminin nereden kaynaklandığını bizlere Kadir suresinde şöyle açıklamaktadır: “Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?” Yüce Allah, bu soruyla bu gecenin önemini vurguluyor. Sonra Kadir gecesinin faziletini üç madde ile şöyle açıklıyor:
Birincisi, Kur’an-ı Kerim bu gece inmeye başlamıştır.
İkincisi; “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.” Bin ay, yaklaşık olarak 84 yıl eder. İşte bu gece yapılan ibadet, âdeta içinde Kadir gecesi olmayan seksen dört yıl ibadet etmek kadar sevaptır.
Üçüncüsü; “Melekler ve Ruh, o gece Rablerinin izniyle her iş için iner de iner.” Bu ayette meleklerin ve Ruh’un Rablerinin izniyle yeryüzüne inecekleri belirtilmektedir. Ayetteki Ruh’tan kasıt, Cebrâil’dir. “Tan yeri ağarıncaya kadar o gece selamettir.” Yani o gece melekler müminlere selâm verirler. Çünkü melekler, gecenin başından itibaren ta tan yeri ağarıncaya dek grup grup inerler.
Peki Kadir gecesi hangi gecedir?
Yüce Allah, Ramazan ayının hangi gecesinin Kadir gecesi olduğunu kesin olarak bildirmemiştir. Bunun birçok hikmeti vardır. Bunlardan birisi; Müslümanların Ramazan ayının her gecesini Kadir gecesiymiş gibi ibadetle geçirmeleri suretiyle daha fazla sevap kazanmalarını sağlamaktır.
Kadir gecesinin hangi gece olduğu hakkında Peygamber (s.a.s.)’den çeşitli rivayetler vardır. Bunların birinde Hz. Peygamber; “Kadir gecesini ramazanın son on gecesinde arayın” buyurmuştur. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.s.) ramazanın son on gününde i’tikafa girerler ve aile efradına da bunu tavsiye ederlerdi.
Kadir gecesinin hangi gece olduğu hususunda Peygamber (s.a.s.)’den çok çeşitli rivayetler geldiği için Kadir gecesinin hangi gece olduğu hususunda İslâm âlimleri ihtilaf etmişlerdir.
Bazıları, 17. gece, bazıları son on gün içindeki tek geceler, 21-23-25-27-29. geceler olabileceğini söylemişlerdir.
İslâm âlimlerinin çoğu, Hz. Peygamber’den “Kadir gecesinin 27. gece olduğu” hususunda gelen rivayetin daha doğru olduğunda ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla İslâm’ın ilk devirlerinden beri ramazanın 27. gecesi Kadir Gecesi olarak kutlanmaktadır.
İbn Abbas da Kadir gecesinin 27. gece olduğunu söylemiştir.
Bu geceyi nasıl ihya etmeli, bu gecede neler yapmalıyız?
İçerisinde Kur’an’ın inmeye başlamasıyla insanlığı zulmetten nura, sapkınlıktan hidayete, düşmanlıktan kardeşliğe götüren en büyük dünya inkılâbının bu gece vukubulduğunu düşünerek, bu geceyi, huzur ve huşu’ ile Kur’an okuyarak, dua ederek, yapmış olduğumuz günahlarımıza pişman olup, bol bol tövbe ve istiğfar ederek, üzerimize kazaya kalmış namazlarımızı kılarak geçirmeye gayret etmeliyiz.
Hz. Peygamber (s.a.s.), “İbadet için en iyi gece Kadir gecesidir. En korkunç gece de Kabirde kalınan gecedir. En güzel gecede, en korkunç gece için amel edene müjdeler olsun.”, “Kim inanarak ve Allah rızası için Kadir gecesinde kalkar (namaz kılar, ibadet ederse) onun geçmiş günahları affedilir.” buyurmaktadır.
Hz. Âişe validemiz (r.ah.) bu geceyi ihya etme hususunda Hz. Peygamber (s.a.s.)’e; -Ya Rasûlallah, Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim? deyince, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): “Ya Rab! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, affeyle beni” diye dua et, buyurmuştur.
Bu gece önemini Kur’an’dan aldığına göre Kur’an nedir ve nasıl bir kitaptır?
Tirmizî’nin Kur’an’ın faziletleri babında zikrettiği bir hadis-i şerifte, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın Kitabına sarılın. Zira onda, sizden öncekilerin tarihi, sizden sonrakilerin haberi ve aranızdaki meselelerin hükmü vardır. O, hakla batılı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, saçma (anlamsız bir söz) değildir. Her kim zorbalığından ötürü onu bırakırsa, Allah onun belini kırar. Her kim de hidayeti ondan başkasında ararsa, Allah onu sapıtır. O Allah’ın sapasağlam ipidir. O hikmet dolu sözlerdir. O Hakk’a giden dosdoğru yoldur. O arzu ve isteklerin kendisini hakikatten saptıramadığı, dillerin kendisine benzemediği, âlimlerin kendisinden doymadığı, çok tekrarlamaktan dolayı eskimeyen, hayranlık veren tarafları bitmeyen bir kitaptır. O öyle bir kitaptır ki, cinler onu dinledikleri zaman; “Gerçekten biz, şaşılacak bir Kur’an dinledik, doğruya götürüyor ve ona derhal iman ettik.” (Cin, 1) demekten kendilerini alamadılar. Kim onun dediğini söylerse doğruyu söylemiş olur. Kim onunla amel ederse sevap kazanmış olur. Kim onunla hükmederse adaletle hükmeder. Kim ona davet ederse, doğru yola hiyadet etmiş olur.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 14)
Kur’an-ı Kerim niçin indirilmiştir?
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in bu güzel tarifinden sonra Kur’an niçin indirilmiştir? sorusunun cevabına gelelim.
Kur’an, hayatı anlamlandırmak için indirilmiştir. O Allah’ın gökten indirdiği sağlam ve kopmayan ipidir. Kim ona yapışırsa doğru yolu bulmuş olur. Çünkü onda insanları hem dünyada hem de ahirette mutluluk ve saadete eriştirecek prensipler vardır. Kim onu terk eder de hidayeti başka yolda ararsa, hem dünyada hem de ahirette hüsrana uğrayanlardan olur. Nitekim Kur’an, ikinci suresi olan Bakara suresinde indiriliş gayesini şu şekilde belirtmektedir:
«“Elif. Lam. Mim. O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttakîler (Müttekîn kelimesi vikâye kökünden gelir. Vikaye, “korumak”, müttakî “korunan, takvâ sahibi” demektir. Aynı kökten gelen takvâ, Arap dilinde canlı bir varlığın, dışarıdan gelecek tehlikeli bir güce karşı kendini korumasını ifade eder. Bu kelime, daha önce de Arapça’da kullanılıyordu. Fakat Kur’an sistemi içine girince önemli bir anlam kazandı. Kur’an’da takvâ, herhangi bir tehlikeden değil, Allah’ın azabından ve insanı bu azaba sürükleyecek günahlardan korunma anlamını kazanmıştır. Daha sonra inen ayetlerde takvâ, “saf dindarlık” anlamına gelmektedir) için yol göstericidir.” (Bakara, 1-2) Kur’an muttakîlere hidayet kaynağı olarak indirilmiştir.
Yine Yüce Allah, Sâd suresinde Kur’an’ı indiriş gayesini şu şekilde bizlere açıklamaktadır:
“(Ey Muhammed!) Sana bu mübarek Kitabı, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sâd, 29)
Bu zikretmiş olduğumuz ayetten de anlaşıldığı gibi, Yüce Allah, Kur’an’ı düşünerek okumamız, anlamamız ve ondan öğüt alarak hayatımızı ona göre yaşamamız için indirmiştir.
Bugün Müslümanların Kur’an’a karşı görevleri nelerdir?
Kur’an bizden onu;
1- Okumamızı,
2- Düşünmemizi,
3- Anlamamızı,
4- Yaşamamızı istiyor.
Sevgili Peygamberimize inen ilk ayette Yüce Allah: “Yaratan Rabbiyin adıyla oku” (Alak, 1) buyurarak bizlerden onu okumamızı istemektedir. Bazı ayetlerde de “Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf, 2) “Biz, düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur’an yaptık.” (Zuhruf, 3) “Allah size ayetleri, düşünesiniz diye böylece açıklar.” (Nur, 61) buyurarak Kur’an’ı okurken manalarını düşünmemizi istemektedir. Hatta Yüce Allah: “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24) buyurarak, Kur’an’ı düşünmeyenleri yermektedir.
Kur’an, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak ve onları hem dünyada hem de ahirette mutluluğa eriştirmek için indirilmiş bir kitaptır. İnsanlık, evrensel prensipleri içeren Kur’an’ı anlayıp yaşadıkça hasretini çektiği barış ve huzur ortamını yakalamış olacaktır. Zira Kur’an, insanlığın huzuru ve mutluluğu için gönderilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet Soysaldı
Fırat Üniv. İlahiyat Fak.