Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Kafirliğinde İcma Bulunan Birisini Tekfir Etmemenin Hükmü Nedir?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Küfründe (Mutlak Tekfirinde) icma bulunan ve kendisini İslama nispet etmesine rağmen muayyen tekfirinde de icma bulunan birisini tekfir etmemek sırf bidat (irca) midir yoksa küfür olur mu ya da her ikisi de değil tekfir etmemesi sadece hatalı bir ictihad midir? Örneğin Nusayri bir şahsı açık küfürlerine rağmen itikad, amel ve sözlerini tekfir etse de cehalet ve te'vilinden dolayı muayyen tekfir etmeyen birisinin hükmü nedir?
 
A Çevrimdışı

Abdulgaffur

Misafir
Allahın adıyla icmaya karşı gelmek küfür değildir fakat mutlak tekfirinde icma var denilen bir küfür ameli varsa fakat sen bu adamda cehalet görüyorsan bu mesele içtihadi sayılabilir diye düşünüyorum .. Tıpkı sahabenin Kudame b. Mazun'u küfür amelinden dolayı mazur görmeleri gibi ..
Yani şu haktır ki her küfür vasfı taşıyan kafir, her fasık vasfı taşıyan fasık , her dalalet vasfı taşıyan dalalet ehli değildir
Ama yine de bazı küfürler vardır ki sahibini direk kafir kılar . O yüzden bu küfür ameli dediğin amel nedir bir öğrenelim ?
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Misal hulul itikadına inanan icma ile küfür olan bir şeye inanıyor, ibn Hazm böylelerini direk tekfir etmiyor, bu durumda hululculerden bazı şahıslar kafir olmayabiliyor diye anlıyorum ama günümüzdekiler böyle itikadı benimseyen şahısları direk tekfir ediyor, bunu açık bir mesele gördükleri için hatta kimisi buna muhalif olana mürcie diyor
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
20181016_195339.png
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
MÜRCİE HOCA İLE TALEBESİ
----------------
Bir ilim talebesi hocasına sorar:
➖-Talebe: Türkiyede küfür ve şirk işleyip ancak kendine Müslüman diyen insanların hükmü nedir?
➕- Hoca: Onlar cahil müslümandırlar
➖- Talebe: Cehaleti aradan kaldırmak için onlara hakkı anlatsam ne olur?
➕- Hoca: Hakkı tebliğ ettikten sonra kabul etmezlerse kafir olurlar.
➖- Talebe: O zaman niye onlara hakkı tebliğ edeyim ki? Cahil Müslüman olarak kalsınlar, yoksa hakkı kabul etmeseler kafir olacaklar!
----------------------------------
- Meseleye mürcie mantığıyla baksak ilimsiz olmak ilim öğrenmekten daha hayırlıdır.
- Cehalet mazaret olsaydı, ilimden kıymetli olurdu- İmam Şafi
- Cehalet fıkıhta mazaret olabilir(ama yine de kişinin öğrenmesi farz olan ilmi edinmesi gerekir, güç yetiremezse müstesna). Tevhide müteallik mevzularda cehalet asla mazaret olamaz! Çünkü Allah kendi yarattığı insanı güç yetiremeyeceği bir şey ile mesul tutmaz.

Size Allah’ın kitabı ile bu kitabı açıklayan peygember gelmedi mi? (geldi) O halde bu iki hüccetin varlığından sonra hangi cehaletten söz edebiliriz ki? Cehaleti mazeret kabul eden kişiler, kişinin kendisinden hesaba çekileceği Kur’an’ın ve sünnetin gönderilmediği bir toplumu değil aksine, Kuran ve sünnetin mevcut olduğu, bunlara ulaşmanın hiçbir zoruluğunun olmadığı fakat bunlara rağmen dünya hayatına göz dikerek erindiği veya önemsemediği için bu iki kaynağa bakmayan kişilerin cahilliklerinin mazeret olmadığı apaçık ortadadır

Kendisine Kuran ulaşmış herkese hüccet ikame edilmiştir. Allah -HAŞA- kendi kitabı Kuran'ı insanların fehmine uygun hâle getirmemiş mi ki biz Allah'ın kapalı bıraktığı şeyleri insanlara açıklayalım!!! Allah Kuran'ı insanların lehine ve aleyhine hüccet olsun diye indirmiştir.
“Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (hıristiyanlara ve yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik demeyesiniz diye; Yahut “Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz diye (Kur’an’ı indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi.” (Enam: 156, 157)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Bu Kur’an, sizi ve ona ulaşanı kendisiyle uyarmam için bana vahyolundu.” (En’am: 19)

İmam Şafii kendisine İslam daveti ulaşmamış olan kavimlerle savaşmanın caiz olmadığından bahsettiği yerde şöyle demiştir:
“Ben, bugün kendisine davet ulaşmamış hiç kimse bilmiyorum. Ancak bizimle savaşan düşmanlarımızın ötesinde müşriklerden bir topluluk varsa bunlar müstesna. İşte bunlar, kendisine davet ulaşmamış kategorisinde yer alabilir. Mesela Rumların, Türklerin ve Hazarların daha ötesinde bilmediğimiz bir topluluktan olanlar gibi.” (el-Ümm, 4/253)

Kendisine hüccet ulaşmamış olsa bile tevhidi elde edemeyen kafirler dünya hayatında hüccetten önce de sonra da kafir olarak isimlendirilirler. Hüccet ulaşmayan kişilerin ahiretteki durumunu ise Allah bilir. Kendisine hüccet ulaşmayan kişilerin alimler tarafından "kafir değillerdir" hükmü de ahiretteki hüküm ile alakalıdır. Dünyada zahiren kafir hükmündedirler.

Mervezi (v. 294H), “Ta’zimu Kadr’is Salat” adlı eserinde hadis ve sünnet ehlinden bir
cema’atin şöyle dediğini nakletmektedir:
“Allah’u Te’ala’ya dair ilim, iman; O’nun hakkındaki cehalet ise küfür demektir
. Bunun gibi farzlara dair bilgi, imandır; ancak bunlar hakkında
farz kılınışlarından önceki cehalet ise küfür demek değildir.
Çünkü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ashabı; Allah’u Te’ala, elçisini onlara
ilk gönderdiği sırada Allah’u Te’ala’ya imanlarını ikrar ettiler velakin bunun akabinde kendilerine farz kılınan hususları bilemediler.
Buna rağmen gelecek olan farzlara dair bu cehaletleri, küfür olmadı.
Akabinde Allah’u Te’ala onlara farzları indirdi. İşte bu farzları ikrar etmeleri ve onları
yerine getirmeleri iman oldu. Mamafih onu inkâr eden ise Allah’u Te’ala’nın haberini yalanladığı için, kâfir oldu. Şayet Allah’u Te’ala’dan bir haber gelmemiş olsaydı sırf buna dair cehaleti sebebiyle hiç kimse kâfir olmazdı. Bu bağlamda haberin gelişinden sonra Müslümanlardan bunu duymayan olursa bu cehaleti sebebiyle yine kâfir olmamaktadır. Ne var ki Allah’u Te’ala’ya dair bilgisizlik (cehalet) her halükarda küfürdür. Bu, isterh haberin gelişinden önce olsun ister sonra.”
(Mervezi, Tazim’u Kadr’isSalat, 2/520)

Son olarak bir hadisen örnek vereceğim: Peygamberimiz tevbe 31'inci ayeti okurken Adiy bin Hatem Rasulullah'a "biz Haham ve rahiplerimize ibadet etmiyoruz ki" demişti. Yani Yahudi ve Hristiyanlar tevhid ehli olduklarını zannetmelerine rağmen müşriktiler!
Cehalet ile Allah'tan başkalarına ibadet eden veya küfre giren kişilerin aynı zamanda muvahhid olduğu nasıl iddia edilebilir!!! Bu cahil kimseler İslam'ı ve tevhidi bilmiyorlar ki Muvahhid olsunlar! İslamı bilmeyen nasıl Müslüman olsun!!!!
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi

İbn Kayyım (rahimehullah) şöyle demiştir:

“İslam: Allah’ı birlemek, sadece O’na ibadet etmek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak,
Allah’a ve Rasulü’ne iman etmek, Rasulun getirdiklerinde ona tabi olmaktır.Kul bunu yapmadığı sürece Müslüman olamaz. Eğer inatçı ve zorba kafir değilse de, en azından cahil kafirdir.”

Tarikul Hicreteyn 17/411
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
İbn’ul Kayyım, “Tarik’ul Hicreteyn” adlı eserinde mükelleflerin ahiretteki tabakalarını incelediği bölümde 17.tabaka olan cahil kafirlerin durumunu şöyle izah etmektedir. :

“17. Tabaka: Bu tabakayı, kafirlerin cahil ve mukallitleri, tabileri ve onlarla beraber hareket eden eşekleri oluşturur. Bunlar önderlerine tabi olarak şöyle derler:”biz babalarımızı bir din üzere bulduk ve bizde onların izinden gidenleriz”. Fakat bununla beraber bunlar Müslümanları kendi hallerine bırakmış ve onlara savaş açmamışlardır. Örneğin Müslümanlara karşı savaşanların kadınları, hizmetçileri ve onların yaptığı gibi Allah’ın nurunu söndürmeye, dini yıkmaya ve kelimesini kökünden söküp atmaya çalışmayan tabileri gibi. İşte bunlar hayvanlar gibidirler.

Muhakkak ki İslam ümmeti,bunların,kendi lider ve önderlerini taklid eden cahiller olsalar dahi kafir oldukları hususunda ittifak etmiştir.Ancak bidat ehli olan birbirinden şöyle bir görüş hikaye edilmiştir:”Bunların ateşe gireceklerine hükmedilemez.zira bunlar,davetin ulaşmadığı kimseler konumundadırlar.” (Burada bahsedilen bidatçı Mutezile’nin imamlarından Cahız’dır. Onun bu görüşü hakkında az ilerde bilgi verilecektir.)
(Tarikul hicreteyn(İki Hicret yolu)17. Tabaka. sf 411 vd)
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
Kafire Kafir Demeyenler Kafir midir?

Müşrikleri tekfir etmeyenler ve bu müşrikleri Müslüman görenler:
1. Müşrikleri Müslüman görenler onları dinde kardeş edinmişlerdir. Müşriklerden beri olmamış ve velayet bağlarını kesmemişler demektir. Müşrikleri kendi dininden gören o müşriklerin dinindendir. Yani kafirdir.
2. Müşrikleri tekfir etmeyenler müşriklerin yaptıkları amelleri şirk olarak görmemektedirler. Tevhidle şirkin arasını ayıramamaktadırlar ki bu da küfürdür. Tevhid ile şirki, mümin ile kafiri aynı kefeye koyan kafirdir.
3. Allah ve Resulünün kafir ve müşrik dediği kimselere Müslüman diyerek Allah’ı ve Resulünü yalanlamışlardır. Ki bu da küfürdür.

Bu üç illete binaen Kuran ve Sünnette müşrik ve kafir olduğu kesi olarak bildirilen kişileri tekfir etmeyenler, onlara Müslüman diyenler aynı tekfir etmedikleri kafirler gibi kafirdirler. Alimler de bu konuda icma etmişlerdir.

Kadı İyaz rahimehullah şöyle demiştir:
Hristiyan ve Yahudilerden herhangi birisini ve de müslümanların dininden sözle veyahut fiil ile irtidad ederek ayrılan birini tekfir etmeyen, yahut onları tekfir etmede tereddüt edip kararsız kalan veya şüphe eden herkes icma ve ittifakla kâfirdir. Kadı Ebu Bekr der ki; Bu meseledeki hüküm ve bu konudaki icma, onların küfrünü ortaya koymaktadır. Her kim ki bu hususta tereddüt ederse, kitabı ve sünneti yalanlamış veya onlar hakkında şüphe etmiş olur ki, yalanlama ve şüphe de ancak kafir işidir.”
Şifâ-ı Şerîf, Tercüme ve Şerhi Kâdı Iyaz, Rehber Yayınları: 591-597

Kadı Iyaz başka yerde şöyle demiştir:
“Biz, İslam dininden başka dinlere mensup olan veya küfre giren kimseleri tekfir etmeyenleri veya onlar hakkında kararsız kalıp duraksayanları ya da şüphe edenleri yahut onların yollarının (dinlerinin) doğru olduğunu kabul edenleri tekfir ederiz. Böyleleri her ne kadar Müslüman olduğunu ortaya koysa, İslam inancını kabul ettiğini söylese ve İslam’ın dışındaki tüm yolların/dinlerin batıl olduğuna inansa da- içindeki inancın hilafını ortaya koyduğu için kâfir olmuş olur.” (ŞŞifai şerif sf; 707 )

Ebu Hanife'ye "Bir kimse kafiri kafir olarak bilmem derse?" diye soran kişiye, "O kafir gibidir" cevabını vermiştir. (Ebu Hanife'nin Beş Eseri - sf: 40)

Velid b. Raşid es-Sueydân der ki: “Âlimler kâfir ve müşrikleri tekfir etmeyen, onların küfründen şüphe eden veya onların yollarını doğrulayan kimselerin kâfir olacakları hususunda icma‘ etmişlerdir.” El-İcmau’l-Akdî”, sf. 54. 374
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun akhi de şirkin bazı cüzlerinde cehalet ve te'vili mazeret gören alimler var ama ibn Hazmın saydığı küfürler başta cehalet ve tevili mazeret olarak kabul etmediğim meselelerdendi, şimdi ise emin değilim. İbn Hazm'ın şazz bir görüşü mü diye bakmalıyım yoksa Ehli Sünnet vel Cemaatin tekfirdeki usulü acaba böyle miydi. Bunu ilim sahibi bir kardeş cevaplasa iyi olacak.
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
KAFİRE KAFİR DEMEYEN KAFİRDİR! İSLAM TARİHİNDEN ÖRNEK!

Küfür veya şirk işleyen kimseleri tekfir etmeyen kimseler aynı tekfir etmedikleri kafirler gibi kafirdirler. Bu konu ile alakalı olarak son olarak sahabe zamanından(sahabelerden hâlâ yaşayanların oldugu tabiin zamanından) Muhtar bin Ebi Ubeyd es-Sekafi olayını anlatacağız.

Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab bu olayı şöyle anlatmaktadır:
“Muhtar, tabiinlerden biridir. Abdullah bin Ömer (r.a) ve babasının dünürüdür. Irak’ta ortaya çıkmış ve Hüseyin (r.a) ve Ehl-i beytin kanının bedelini talep etmişti. İbn-i Ziyad’ı öldürdü. İbn-i Ziyad’ın zulmettiği ve Ehl-i beytin kanını yerde bırakmak istemeyenler Muhtar’a meylettiler. Irak’ı ele geçirdi ve şeriatin şiarlarını ortaya koydu. İbn-i Mesud’un (r.a) arkadaşlarından kadı ve imamları tayin etti. İnsanlara cuma ve cemaat namazlarını kendisi kıldırıyordu. Lakin sonlara doğru kendisine vahiy geldiğini iddia etmeye başladı. Abdullah bin Zübeyir, onunla savaşması için bir ordu gönderdi. Bu ordu, Muhtar’ı öldürerek askerlerini bozguna uğrattı. Askerlerin komutanı ise Musab bin Zübeyir idi. Muhtar’ın sahabe kızlarından olan bir hanımı vardı. Musab, ona Muhtar’ı tekfir etmesini söyledi lakin kadın bunu yapmadı. Daha sonra Musab, kardeşi Abdullah’a bu kadın hakkında fetva istedi.
Abdullah ona şunu yazdı: ‘Eğer Muhtar’dan beri olmazsa onu öldür.’ Kadın Muhtar’ı tekfir etmedi ve Musab da onu öldürdü.”
(Muhtasaru Sireti’r Resul, Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab, S.43)

Görüldüğü gibi sahabeler ve tabiinler, kendisine vahiy geldiğini iddia eden birini tekfir etmeyen sahabe kızlarından birini öldürdüler. Aynı şekilde sahabeler ve tabiinler Muhtar’ın kâfir olduğuna da icma ettiler.

Mevlana’nın kendi kitabına –haşa- “tanrı vahyidir” dediği, Said Nursi, Mahmut Usta Osmanoğlu ve İbni Arabi’nin de kendi kitaplarının Allah ve Resulü tarafından yazdırıldığını(!) iddia ettiklerini dolayısıyla vahiy aldıkları yalanını insanlara yaydıkları malumdur. Sahabe zamanında vahiy aldığını iddia eden adam öldürülmüş, ona kafir demeyen sahabe kızı da öldürülmüş ve tekfir edilmiştir. Günümüzdeki tasavvufçuların da vahiy aldıklarını iddia etmeleri yanı sıra, ölülerden medet, gaybı bildiklerini iddia etmeleri, vahdet-i vücud, hulul, fenafillah, fenafişeyh, rabıta gibi onlarca küfür ve şirkleriyle beraber, demokrat, laik zihniyetlilerinden mealcilere Müslüman diyenlerine kadar küfüreriyle tüm bu heriflerin kafir olduklarına şüphe yoktur. Bu tasavvufçulara kafir demeyen, bunları tekfir etmeyen ve bunların küfürlerinden şüphe edenler de kafirdirler.
 
Harun el Muvahhid Çevrimdışı

Harun el Muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun akhi de şirkin bazı cüzlerinde cehalet ve te'vili mazeret gören alimler var ama ibn Hazmın saydığı küfürler başta cehalet ve tevili mazeret olarak kabul etmediğim meselelerdendi, şimdi ise emin değilim. İbn Hazm'ın şazz bir görüşü mü diye bakmalıyım yoksa Ehli Sünnet vel Cemaatin tekfirdeki usulü acaba böyle miydi. Bunu ilim sahibi bir kardeş cevaplasa iyi olacak.
Abdullah. Yukarıda İbni Hazm kendisine hüccet ulaşmayan kimseler hakkında konuşuyor. İlk mesajımda bu hüccet meselesine değindim. Ayrıca günümüzde kendisine hüccet ulaşmayan kim var? Günümüzü bırak yüzlerce yıl önce bile kendisine hüccet ulaşmayan kimse bulunamadığı için o zamanın mürciesi "cahız", hüccet ulaşıp da hücceti anlamayanlar kafir olmaz görüşünü savunuyor. Yukarıda da naklettiğim gibi Kadı İyaz da bu yüzden o herifi tekfir ediyor.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Mevlana’nın kendi kitabına –haşa- “tanrı vahyidir” dediği, Said Nursi, Mahmut Usta Osmanoğlu ve İbni Arabi’nin de kendi kitaplarının Allah ve Resulü tarafından yazdırıldığını(!) iddia ettiklerini dolayısıyla vahiy aldıkları yalanını insanlara yaydıkları malumdur. Sahabe zamanında vahiy aldığını iddia eden adam öldürülmüş, ona kafir demeyen sahabe kızı da öldürülmüş ve tekfir edilmiştir. Günümüzdeki tasavvufçuların da vahiy aldıklarını iddia etmeleri yanı sıra, ölülerden medet, gaybı bildiklerini iddia etmeleri, vahdet-i vücud, hulul, fenafillah, fenafişeyh, rabıta gibi onlarca küfür ve şirkleriyle beraber, demokrat, laik zihniyetlilerinden mealcilere Müslüman diyenlerine kadar küfüreriyle tüm bu heriflerin kafir olduklarına şüphe yoktur. Bu tasavvufçulara kafir demeyen, bunları tekfir etmeyen ve bunların küfürlerinden şüphe edenler de kafirdirler.

silsile tekfir olayına bir örnek bilmeyenler için,Bu saymış olduğun kişilerin sevabını günahını bilmeyen müslüman biri kafirdir bu kaideye göre,tabi siz de bunları daha önce tekfir etmediğiniz için siz de kafir idiniz.Çünkü Cehalet mazeret değil !

Konuyu silebilirsiniz, Abdulmuizz Fida hocanın cevabını bekliyorum.

Abdullah el Hanbeli kardeşim siz de üyeler arası soru cevapta soru soruyorsun,Ben Abdulmuizz Fida hocadan cevap bekliyorum diyorsun ?

Bunu defaatle dememize rağmen bu bölümün sorumluluğu Abdulmuizz Fida abi de değil ! Lakin anlatamıyoruz.Cahil biri gelir başlar sana böyle anlatmaya

konu kilit....

https://www.islam-tr.org/konu/forum...arken-dikkat-edilmesi-gereken-kurallar.27837/
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt