Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Kandil Geceleri Bid'atçi Niceleri (kitap)

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hocam benim bir sorum var. Yukarıda Tirmizi de kitabına aldığı hadisin zayıf olduğunu söylemiştir demişsiniz ya, alimler niye zayıf hadisleri kitaplarına alıyor bunu anlayamıyorum izah eder misiniz?

Mesela bu gusülsüz Kuran okumak konusundada böyle. Kaynak gösterilen hadis
( Ibn-i Ömer hadisi) İbn Ömer'den (r.a) rivayet edilmiştir. Rasulüllah (sallâllahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Hayızlı ve cünüp Kur'an'dan bir şey okumasın."
..............
İbn Ömer’den (r.a) rivayet edilmiştir. Rasulûllah (sallâllahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:"Cünüp ve hayızlı Kur'an okumaz.”
..............
İbn Ömer (r.a), Rasûlüllah'ın (sallâllahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini rivayet etmiştir. "Cünüp ve hayızlı Kur'an'danbir şey okumaz."
zayıf olmasına rağmen cumhur "gusülsüz Kuran okunmaz" diye söylüyor biliyorum. Bu konuyu biraz açarsanız iyi olur inşaAllah. Allah svt ilminizi artırsın.

Hayızlı veya Cunûbun Kur'an-ı Kerim Okuması Üzerine




Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Biri, (bizden biri de) zannediyorum Beni Esed'dendi. İki kişi ile birlikte Ali (r.anh)'ın yanına girdim. Onları bir göreve gönderdi ve "Siz kuvvetli kimselersiniz, dininiz uğrunda mucadele edin." dedi. Sonra helâya girdi. Çıktığı vakit su istedi. (Getirdiler). Bir avuç su alıp onunla (elini) temizledi. Sonra Kur'an okumaya başladı. Ali''nin (r.anh) abdestsiz Kur'an okumasını uygun görmediler.
Bunun üzerine Ali: "Rasulullah (s.a.v.) helâdan çıkar, bize Kur'an okutur, bizimle et yerdi. O'nu cunublukten başka hiçbir şey Kur'an okumaktan alıkoymazdı." (Ebu Davud, Kitabu’t-Tahâra, 229) dedi.

Ali’den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Rasulullah (s.a.v.) cunubluk dışında her durumda bize Kur'an okuturdu." (Tirmizi, K. Tahâra, 146)

Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Ben iki kişiyle birlikte Ali’nin (r.anh) yanına girdim. Bize şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v.) helâdan çıkar, Kur'an okur, bizimle et yerdi. O'nu cunublukten başka bir şey Kur'an'dan alıkoymazdı." (Sunen-i Nesei, K. Tahâra,171)

Ali'den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Rasulullah (s.a.v.) cunubluk dışında her durumda bize Kur'an okurdu." (Sunen-i Nesei, K. Tahâra,171)


Abdullah b. Seleme'den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Ben Ali b. Ebî Talib'in yanına girdim.
Buyurdu ki: "Rasulullah (s.a.v.) helâya uğrayıp, ihtiyacını giderdikten sonra çıkar, bizimle beraber ekmek ve et yer, Kur'an okurdu. Cunublukten başka hiçbir şey, O'nu Kur'an okumaktan alıkoymazdı." (İbn. Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 594; Nesaî, Tahâra 170; Ebu Davud, Tahâra, Bab 90, Hadis no: 229 ; Ahmed b. Hanbel, I, 84, 107, 124)

Bu hadisi ayrıca Ahmed, İbn Hibban, el-Hakim, el-Bezzar, Dârakutni, el-Beyhaki tahriç etmişler (Bir hadisi kaynak eserlerden bulmak, çeşitli yönlerden değerlendirmesini yapıp ilk eserlere nisbet ederek kendisinin veya başkasının senediyle rivayet etmek., Sahih-i Buhari Tercemesi İndeksi, çev. Hikmet Tekin, İstanbul 1990, s. 41) , İbnu's Seken, Abdu'l -Hakk ve Begavi sahih, Tirmizi ise hasen-sahih (Hasen-sahih:
a) Senetleri çoğalarak sahih derecesine ulaşan hadis.
b) Birden fazla senedi olup bunlardan bazısı hasen bazısı da sahih olan hadis.
c) Bazı alimlerce hasen, bazılarınca da sahih kabul edilen hadis. Sahih-i Buhari ve Tercemesi İndeksi, çev. Hikmet Tekin, İst.1990, sf: 20) olduğunu söylemişlerdir.


Hadîs-i şerif cunub iken Kur'ân okumanın caiz olmadığına delâlet ediyor. Cumhurun görüşü de budur. Bunlar, üzerinde durduğumuz hadîs ile Tirmizî ve İbn Mâce'in Ibn Ömer'den rivayet ettikleri, "Cunub ve hayızlı olan Kur'ân'dan bir şey okumasın” mealindeki hadîse dayanmışlardır.
Cumhur her ne kadar cünubun Kur'ân okuyamayacağında hem fikir ise de, bazı istisnalarda aralarında görüş ayrılıkları vardır.
Şöyle ki;
Şâfiîlere göre, zikir maksadıyla okunabilir.
İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel, "Cunubun bir âyet kadarını okumasına ruhsat verilir" demiştir,
Hanefilere göre: Duâ ve senâya dâir olan âyetleri, duâ ve sena maksadıyla okumak caizdir.

İbn Munzir, Taberî, İbn Abbas ve Dâvûd ez-Zâhirî'ye göre, cunub iken Kur'ân okumak câizdir. Bunlar Âişe'den rivayet edilen, "Rasûlullah (s.a.v.) her halinde Allah'ı zikrederdi" hadîsine dayanmışlardır.
Cunubken Kur'ân okumanın haram olduğunu söyleyen Cumhura göre, bu zikirden maksat, Kur'ân-ı Kerîm'in dışında olanıdır.

Cunub iken, bir örtü veya çubuk ile de olsa Kur'ân'a dokunmak, imamların ekserisine göre haramdır.

Hanefilere göre; Kur'ân'a bitişik olmayan bir kılıf, bir mahfaza, bir torba veya sandık içinde bulunan bir Mushaf-ı Şerifi tutmak caizdir. Bunların haricinde haramdır. Kur'ân-ı Kerîme cunub iken el sürmenin haram olduğu görüşünde olan ulemâ "Ona (Kurân'a) tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez, (O) âlemlerin Rabbi'nden indirilmedir" (Vakıa 79 - 80) âyeti kerimesine dayanmışlardır.
Dâvud ez-Zâhirî, cunub kimsenin Kur'am Kerîme dokunmasını caiz görür. Delîli, Rasûlullah (s.a.v.), Herakliyus'a yazdığı mektupta Kur'ân-ı Kerîm'den âyet bulunuşudur. Gerek Herakliyus gerekse adamları pis (cunub) oldukları ve Efendimizin onların dokunacağını bildiği halde mektubuna âyet yazdığını söyleyerek görüşünü takviye cihetine gider.

Cumhur bu iddiaya, "Rasûlullah’in mektubundaki bir âyettir, buna da mushaf denmez" diyerek cevab vermiştir.

Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlere göre, abdestsiz olan kişinin de Kur'ân-ı Kerîme dokunması haramdır. Kur'ân'a bitişik olan cildi, kenarındaki beyaz kısım ve satırlarının arası için de hüküm aynıdır. Yalnız, Hanefî ve Hanbelîİere göre, abdestsizin, Kur'ân-ı Kerîm ona bitişik olmayan kılıfı ile veya elbisesinin yeni ile dokunması caizdir.

Cunub veya abdestsiz olan kimse, yanması, suya batması, kâfirin eline geçmesi veya necasete düşmesinden korktuğu takdirde, Mushafı eline alabilir. Eğer eline almaz ve kurtarma imkânı varken yanmasına, suya batmasına veya kâfirin eline geçmesine göz yumarsa günahkâr olur. Necasette bırakırsa kâfir olur.

Netice olarak: Abdestsiz olan kişinin Kur'ân-ı Kerîm'e dokunması ona bitişik olan kapta olsa dahi câiz değildir. Abdestsiz iken ezberden Kur'ân okumak ve dinlemek câizdir.

Cunub iken Kur'ân'a dokunmak ve okumak caiz değildir. Ancak duâ âyetlerinin, duâ maksadıyla ezbere okunması caizdir.

Cunub, hayızlı ve nifaslı kadınların Kur'ân'ı dinlemelerinde bir beis yoktur.


İmam Şafii, hadis ehlinin bu hadisi (İbn Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 594; Nesaî, Tahâra 170; Ebu Davud, Tahâra, Bab 90, Hadis no: 229 ; Ahmed b. Hanbel, I, 84, 107, 124) sahih görmediğini söyler. Beyhâki bunun sebebini şöyle açıklar:
“Hadis Abdullah b. Seleme kanalı ile gelmektedir. O da yaşlılığından dolayı zihni bulanmış, bir manâda bunamıştı. Bu sebeble naklettiği hadisler kabul edilmiyordu. Bu hadisi de yaşlandıktan sonra rivayet etmiştir.”

Şube der ki: Tirmizi bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylüyor, İbn Hibban ve Hakim de bunu sahih görmüştür. Halbuki ne Hakim ne de İbn Hibban Abdullah b. Seleme'yi güvenilir kabul etmezler. Ravisine güvenmedikleri bir hadise "sahih" demeleri çelişkili bir durumdur. (Hattabî, el-Menhelu’l-Azbu’l-Mevrud, y.s 1351, c.2, sf: 305 ; İbn. Humam, Kemâluddîn, Fethu’l-Kadir, Bulak 1315, K. Tahâre, c.1, sf: 116)

Konuya delil olarak zikredilen ikinci hadis:


İbn Ömer'den (r.anhuma) rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hayızlı ve cunub, Kur'an'dan bir şey okumasın.” (Tirmizi, K. Tahâra, Bab 98, Hadis no: 131; Ebû Dâvûd, Tahara: 90; Muvatta, Kur’ân: 15)

İbn Ömer’den (r.anhuma) rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Cunub ve hayızlı Kur'an okumaz.” (Tirmizi, K. Tahâra, Bab 98, Hadis no: 131)

İbn Ömer (r.anhuma), Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiştir. "Cunub ve hayızlı Kur'an'dan bir şey okumaz." (İbn Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 596)

Tirmizî de İbn-i Ömer (Radıyallâhu anhuma)'nın hadîsini 596 nolu metinle rivayet ederek; Bunu ismail bin Ayyaş'in şu senediyle tanırız, demiş ve buradaki senedi zikretmiştir.
Tirmizi bu arada şöyle der:
Cunub ve hayız hâlindeki kadının Kur'an-ı okuyamıyacağı hükmü, Sahâbiler, tabiiler ve onlardan sonra gelen âlimlerin çoğunun kavlidir.
Sufyân-ı Sevri, İbnu'l-Mubârak, Şafii, Ahmed ve İshak'ın dâhil oldukları bu âlimlere göre cunub ve hayz hâlindeki kadın Kur'ân'deın bir âyet dahi okuyamaz. Ancak bir harf ve âyetin bir kısmını okuyabilir diyenler vardır. Âlimler cunub ve hayz hâlindeki kadının teşbih ve tevhid kelimesini çekmelerine ruhsat vermişlerdir. Ben, Muhammed bin İsmail' den şunu işittim :
İsmail bin Ayyaş Hicaz ve Irak ehlinden bir takım munker hadisler rivayet eder.'İsmail bin Ayyâş'ın yalnız olarak bu iki bölge sakinlerinden yaptığı rivayetin zayıflığını belirtmek için Muhammed bin İsmail'in böyle söylediğini sanırım. Bu zat şunu da söyledi: 'İsmail bin Ayyaş'ın, Şam halkından rivayet ettiği hadis, sahihtir.'Ahmed bin Hanbel: İsmail bin Ayyaş, Bakiyye' den iyidir, demiştir.

Tirmizi' nin şerhi Tuhfe yazarı şöyle der:
İbn-i Mâceh de, ibn-i Ömer (Radıyallâhu anh)'in hadisini bu yoldan rivayet etmiştir. Hadîs zayıftır. Çünkü hadîs imamları, İsmail bin Ayyâş'ı Şam halkından yaptığı rivayetlerde sıka saymışlar. Fakat Hicâz'lılardan yaptığı rivayetleri zayıf görmüşlerdir. Kendisi bu hadisi Hicaz halkından olan Mûsâ bin Ukbe' den rivayet etmiştir.»



Hulâsa, bu hadîsin senedi zayıf da sayılsa metni sahihtir. Çünkü bu hususta muteaddit hadîsler bulunur. Bunlar birbirini takviye ettiği için Cumhur, cunub ve hayz hâlindekilerin Kur'an okumalarını haram saymıştır.



****


Cunubun kuran okumasıyla ilgili hadisin zayıflığı mutlak değildir. Sahih kabul edenler de mevcut olduğu anlaşılıyor.
Ayrıca Cumhur-u ulemanın; cunubun Kuran okumaması ile ilgili aldığı delil sadece bu hadis değildir.

Diğer mesele hadisin zayıf olması durumunda amel edilib edilememesi meselesidir ki, yine benimsenen görüşe göre amellerin fazileti mevzularında zayıf hadisle amel edilebileceğidir.







İlgili Konu:

Zayıf Hadisle Amel Olur mu?

https://www.islam-tr.org/konu/zayif-hadisle-amel-olur-mu.11866/
https://www.islam-tr.org/konu/zayif-hadis-delil-midir.41022/
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
Hayızlı veya Cunûbun Kur'an-ı Kerim Okuması Üzerine




Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Biri, (bizden biri de) zannediyorum Beni Esed'dendi. İki kişi ile birlikte Ali (r.anh)'ın yanına girdim. Onları bir göreve gönderdi ve "Siz kuvvetli kimselersiniz, dininiz uğrunda mucadele edin." dedi. Sonra helâya girdi. Çıktığı vakit su istedi. (Getirdiler). Bir avuç su alıp onunla (elini) temizledi. Sonra Kur'an okumaya başladı. Ali''nin (r.anh) abdestsiz Kur'an okumasını uygun görmediler.
Bunun üzerine Ali: "Rasulullah (s.a.v.) helâdan çıkar, bize Kur'an okutur, bizimle et yerdi. O'nu cunublukten başka hiçbir şey Kur'an okumaktan alıkoymazdı." (Ebu Davud, Kitabu’t-Tahâra, 229) dedi.

Ali’den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Rasulullah (s.a.v.) cunubluk dışında her durumda bize Kur'an okuturdu." (Tirmizi, K. Tahâra, 146)

Abdullah b. Seleme'den rivayet edilmiştir: "Ben iki kişiyle birlikte Ali’nin (r.anh) yanına girdim. Bize şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v.) helâdan çıkar, Kur'an okur, bizimle et yerdi. O'nu cunublukten başka bir şey Kur'an'dan alıkoymazdı." (Sunen-i Nesei, K. Tahâra,171)

Ali'den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Rasulullah (s.a.v.) cunubluk dışında her durumda bize Kur'an okurdu." (Sunen-i Nesei, K. Tahâra,171)


Abdullah b. Seleme'den (r.anh) rivayet edilmiştir. "Ben Ali b. Ebî Talib'in yanına girdim.
Buyurdu ki: "Rasulullah (s.a.v.) helâya uğrayıp, ihtiyacını giderdikten sonra çıkar, bizimle beraber ekmek ve et yer, Kur'an okurdu. Cunublukten başka hiçbir şey, O'nu Kur'an okumaktan alıkoymazdı." (İbn. Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 594; Nesaî, Tahâra 170; Ebu Davud, Tahâra, Bab 90, Hadis no: 229 ; Ahmed b. Hanbel, I, 84, 107, 124)

Bu hadisi ayrıca Ahmed, İbn Hibban, el-Hakim, el-Bezzar, Dârakutni, el-Beyhaki tahriç etmişler (Bir hadisi kaynak eserlerden bulmak, çeşitli yönlerden değerlendirmesini yapıp ilk eserlere nisbet ederek kendisinin veya başkasının senediyle rivayet etmek., Sahih-i Buhari Tercemesi İndeksi, çev. Hikmet Tekin, İstanbul 1990, s. 41) , İbnu's Seken, Abdu'l -Hakk ve Begavi sahih, Tirmizi ise hasen-sahih (Hasen-sahih:
a) Senetleri çoğalarak sahih derecesine ulaşan hadis.
b) Birden fazla senedi olup bunlardan bazısı hasen bazısı da sahih olan hadis.
c) Bazı alimlerce hasen, bazılarınca da sahih kabul edilen hadis. Sahih-i Buhari ve Tercemesi İndeksi, çev. Hikmet Tekin, İst.1990, sf: 20) olduğunu söylemişlerdir.


Hadîs-i şerif cunub iken Kur'ân okumanın caiz olmadığına delâlet ediyor. Cumhurun görüşü de budur. Bunlar, üzerinde durduğumuz hadîs ile Tirmizî ve İbn Mâce'in Ibn Ömer'den rivayet ettikleri, "Cunub ve hayızlı olan Kur'ân'dan bir şey okumasın” mealindeki hadîse dayanmışlardır.
Cumhur her ne kadar cünubun Kur'ân okuyamayacağında hem fikir ise de, bazı istisnalarda aralarında görüş ayrılıkları vardır.
Şöyle ki;
Şâfiîlere göre, zikir maksadıyla okunabilir.
İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel, "Cunubun bir âyet kadarını okumasına ruhsat verilir" demiştir,
Hanefilere göre: Duâ ve senâya dâir olan âyetleri, duâ ve sena maksadıyla okumak caizdir.

İbn Munzir, Taberî, İbn Abbas ve Dâvûd ez-Zâhirî'ye göre, cunub iken Kur'ân okumak câizdir. Bunlar Âişe'den rivayet edilen, "Rasûlullah (s.a.v.) her halinde Allah'ı zikrederdi" hadîsine dayanmışlardır.
Cunubken Kur'ân okumanın haram olduğunu söyleyen Cumhura göre, bu zikirden maksat, Kur'ân-ı Kerîm'in dışında olanıdır.

Cunub iken, bir örtü veya çubuk ile de olsa Kur'ân'a dokunmak, imamların ekserisine göre haramdır.

Hanefilere göre; Kur'ân'a bitişik olmayan bir kılıf, bir mahfaza, bir torba veya sandık içinde bulunan bir Mushaf-ı Şerifi tutmak caizdir. Bunların haricinde haramdır. Kur'ân-ı Kerîme cunub iken el sürmenin haram olduğu görüşünde olan ulemâ "Ona (Kurân'a) tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez, (O) âlemlerin Rabbi'nden indirilmedir" (Vakıa 79 - 80) âyeti kerimesine dayanmışlardır.
Dâvud ez-Zâhirî, cunub kimsenin Kur'am Kerîme dokunmasını caiz görür. Delîli, Rasûlullah (s.a.v.), Herakliyus'a yazdığı mektupta Kur'ân-ı Kerîm'den âyet bulunuşudur. Gerek Herakliyus gerekse adamları pis (cunub) oldukları ve Efendimizin onların dokunacağını bildiği halde mektubuna âyet yazdığını söyleyerek görüşünü takviye cihetine gider.

Cumhur bu iddiaya, "Rasûlullah’in mektubundaki bir âyettir, buna da mushaf denmez" diyerek cevab vermiştir.

Hanefî, Şafiî ve Hanbelîlere göre, abdestsiz olan kişinin de Kur'ân-ı Kerîme dokunması haramdır. Kur'ân'a bitişik olan cildi, kenarındaki beyaz kısım ve satırlarının arası için de hüküm aynıdır. Yalnız, Hanefî ve Hanbelîİere göre, abdestsizin, Kur'ân-ı Kerîm ona bitişik olmayan kılıfı ile veya elbisesinin yeni ile dokunması caizdir.

Cunub veya abdestsiz olan kimse, yanması, suya batması, kâfirin eline geçmesi veya necasete düşmesinden korktuğu takdirde, Mushafı eline alabilir. Eğer eline almaz ve kurtarma imkânı varken yanmasına, suya batmasına veya kâfirin eline geçmesine göz yumarsa günahkâr olur. Necasette bırakırsa kâfir olur.

Netice olarak: Abdestsiz olan kişinin Kur'ân-ı Kerîm'e dokunması ona bitişik olan kapta olsa dahi câiz değildir. Abdestsiz iken ezberden Kur'ân okumak ve dinlemek câizdir.

Cunub iken Kur'ân'a dokunmak ve okumak caiz değildir. Ancak duâ âyetlerinin, duâ maksadıyla ezbere okunması caizdir.

Cunub, hayızlı ve nifaslı kadınların Kur'ân'ı dinlemelerinde bir beis yoktur.


İmam Şafii, hadis ehlinin bu hadisi (İbn Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 594; Nesaî, Tahâra 170; Ebu Davud, Tahâra, Bab 90, Hadis no: 229 ; Ahmed b. Hanbel, I, 84, 107, 124) sahih görmediğini söyler. Beyhâki bunun sebebini şöyle açıklar:
“Hadis Abdullah b. Seleme kanalı ile gelmektedir. O da yaşlılığından dolayı zihni bulanmış, bir manâda bunamıştı. Bu sebeble naklettiği hadisler kabul edilmiyordu. Bu hadisi de yaşlandıktan sonra rivayet etmiştir.”

Şube der ki: Tirmizi bu hadisin hasen-sahih olduğunu söylüyor, İbn Hibban ve Hakim de bunu sahih görmüştür. Halbuki ne Hakim ne de İbn Hibban Abdullah b. Seleme'yi güvenilir kabul etmezler. Ravisine güvenmedikleri bir hadise "sahih" demeleri çelişkili bir durumdur. (Hattabî, el-Menhelu’l-Azbu’l-Mevrud, y.s 1351, c.2, sf: 305 ; İbn. Humam, Kemâluddîn, Fethu’l-Kadir, Bulak 1315, K. Tahâre, c.1, sf: 116)

Konuya delil olarak zikredilen ikinci hadis:


İbn Ömer'den (r.anhuma) rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hayızlı ve cunub, Kur'an'dan bir şey okumasın.” (Tirmizi, K. Tahâra, Bab 98, Hadis no: 131; Ebû Dâvûd, Tahara: 90; Muvatta, Kur’ân: 15)

İbn Ömer’den (r.anhuma) rivayet edilmiştir. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Cunub ve hayızlı Kur'an okumaz.” (Tirmizi, K. Tahâra, Bab 98, Hadis no: 131)

İbn Ömer (r.anhuma), Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle dediğini rivayet etmiştir. "Cunub ve hayızlı Kur'an'dan bir şey okumaz." (İbn Mace, K. Tahâra, Bab 105, Hadis no: 596)

Tirmizî de İbn-i Ömer (Radıyallâhu anhuma)'nın hadîsini 596 nolu metinle rivayet ederek; Bunu ismail bin Ayyaş'in şu senediyle tanırız, demiş ve buradaki senedi zikretmiştir.
Tirmizi bu arada şöyle der:
Cunub ve hayız hâlindeki kadının Kur'an-ı okuyamıyacağı hükmü, Sahâbiler, tabiiler ve onlardan sonra gelen âlimlerin çoğunun kavlidir.
Sufyân-ı Sevri, İbnu'l-Mubârak, Şafii, Ahmed ve İshak'ın dâhil oldukları bu âlimlere göre cunub ve hayz hâlindeki kadın Kur'ân'deın bir âyet dahi okuyamaz. Ancak bir harf ve âyetin bir kısmını okuyabilir diyenler vardır. Âlimler cunub ve hayz hâlindeki kadının teşbih ve tevhid kelimesini çekmelerine ruhsat vermişlerdir. Ben, Muhammed bin İsmail' den şunu işittim :
İsmail bin Ayyaş Hicaz ve Irak ehlinden bir takım munker hadisler rivayet eder.'İsmail bin Ayyâş'ın yalnız olarak bu iki bölge sakinlerinden yaptığı rivayetin zayıflığını belirtmek için Muhammed bin İsmail'in böyle söylediğini sanırım. Bu zat şunu da söyledi: 'İsmail bin Ayyaş'ın, Şam halkından rivayet ettiği hadis, sahihtir.'Ahmed bin Hanbel: İsmail bin Ayyaş, Bakiyye' den iyidir, demiştir.

Tirmizi' nin şerhi Tuhfe yazarı şöyle der:
İbn-i Mâceh de, ibn-i Ömer (Radıyallâhu anh)'in hadisini bu yoldan rivayet etmiştir. Hadîs zayıftır. Çünkü hadîs imamları, İsmail bin Ayyâş'ı Şam halkından yaptığı rivayetlerde sıka saymışlar. Fakat Hicâz'lılardan yaptığı rivayetleri zayıf görmüşlerdir. Kendisi bu hadisi Hicaz halkından olan Mûsâ bin Ukbe' den rivayet etmiştir.»


Hulâsa, bu hadîsin senedi zayıf da sayılsa metni sahihtir. Çünkü bu hususta muteaddit hadîsler bulunur. Bunlar birbirini takviye ettiği için Cumhur, cunub ve hayz hâlindekilerin Kur'an okumalarını haram saymıştır.


****


Cunubun kuran okumasıyla ilgili hadisin zayıflığı mutlak değildir. Sahih kabul edenler de mevcut olduğu anlaşılıyor.
Ayrıca Cumhur-u ulemanın; cunubun Kuran okumaması ile ilgili aldığı delil sadece bu hadis değildir.

Diğer mesele hadisin zayıf olması durumunda amel edilib edilememesi meselesidir ki, yine benimsenen görüşe göre amellerin fazileti mevzularında zayıf hadisle amel edilebileceğidir.




İlgili Konu:
Zayıf Hadisle Amel Olur mu?

https://www.islam-tr.org/konu/zayif-hadisle-amel-olur-mu.11866/
https://www.islam-tr.org/konu/zayif-hadis-delil-midir.41022/
Hocam konu disi olacak ozur diliyerek soruyom;
Cumhur-u ulemanin gorusu her zaman evla olup dogruya isabet eden ictihad mi dir ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hocam konu disi olacak ozur diliyerek soruyom;
Cumhur-u ulemanin gorusu her zaman evla olup dogruya isabet eden ictihad mi dir ?
Böyle bir kâide yok. Fakat ehl-i sunnetin âlimlerinin tamamı veya tamamına yakını bir konuda ittifak etmişse, büyük oranda delilleri tek veya şaz kalan görüş sahibinin delillerinden daha muteber delilleri mevcuttur.

Allah bu ummeti (veya Muhammed’in ummetini) dalalette birleştirmez. Allah’ın eli cemaatin üzerinedir. Cemaatten ayrılan ateşe ayrılmış olur.
(Tirmizi, Fiten, 7)


İbn Ömer’den rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Ummetim asla dalalet üzerinde birleşmez. O halde cemaatin (ummetin çoğunluğunu teşkil eden Ehl-i sünnetin) içinde kalmaya dikkat edin. Çünkü Allah’ın eli cemaatin üzerindedir.”
(Taberanî; Heysemi, Zevaid, 5/218 sahih).
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bu hadisler uydurma mı ?


C_fcC8wXgAAGV3P.jpg

Soru resmini koyduğun konunun ilk mesajına baksaydın ilgili rivâyetleri görecektin.

1- Yine Aişe’den gelen bir rivayette şöyle denmektedir: “ALLAH’ın Elçisi’nin Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim.”
(Muslim, Sıyam 175)

Rasulullah (s.a.v.)'in Şaban ayında fazla oruç tutması kandil kutlamaya delil nasıl çıkaracaksın?


2- Zayıf Hadis.

Sebebi ;
Tirmizî’de geçen hadis şöyledir:

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَقَدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةً فَخَرَجْتُ فَإِذَا هُوَ بِالْبَقِيعِ فَقَالَ ‏"‏ أَكُنْتِ تَخَافِينَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ ‏"‏ ‏.‏ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي ظَنَنْتُ أَنَّكَ أَتَيْتَ بَعْضَ نِسَائِكَ ‏.‏ فَقَالَ ‏"‏ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ ‏"‏ ‏.‏

وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَائِشَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الْحَجَّاجِ ‏.‏ وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يُضَعِّفُ هَذَا الْحَدِيثَ وَقَالَ يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُرْوَةَ وَالْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ‏.‏
ANLAMI:
“Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, o şöyle demiştir:
Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve onu Bakî’ mezarlığında buldum.
Allah ve Rasûlunün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun?” Buyurdular.
Ben de dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlu, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.”
Bunun üzerine; Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar buyurdular.”
(Tirmizî, Savm, Bab 739, Hadis no: 739 c. 3, sf: 116, 117)
Tirmizi hadisi kaydettiği yerde zayıf olduğuna işaret , ederek şöyle demektedir :
İmam Tirmizî bu hadisi nakletmiş ama altına da bir açıklama koymuştur. Açıklama şöyledir:
“Ebu İsa (Tirmizî’nin adıdır: Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî) dedi ki:
Aişe’den nakledilen bu hadisi sadece, senedde bulunan Haccac’dan gelen bu yol ile biliyoruz. Muhammed’in (İmam Buhârî’nin adıdır: Muhammed b. İsmail el-Buhârî) bu hadisi zayıf gördüğünü işitmiştim.
O şöyle demişti: “Senette bulunan Yahya b. Ebi Kesir, Urve’den; Haccac b. Ertat da Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.”
(sunen-i Tirmizi: Oruç (savm) bölümü, Bab 39, Hadis no: 739, c.1, sf: 199 - Konya Kitapçılık- hazırlayan Abdullah Parlıyan) ; El-Şevkânî ,El-Fevaid El-Mecû'a adlı eserinde işaret etmektedir. Hadisin zayıf ve senedinin kesik olduğunu söylüyor, El-Fevaid, El-Mecmû'a, s. 51; Suyutî, El-Cami'us-Sağir, c: 1, sf: 297, Hadis No: 1942, Suyuti hadisi “hasen” olarak tanımlamaktadır)

Görüldüğü gibi bu hadisi kitabına nakleden Tirmizî’nin bizzat kendisi, hadisin zayıf olduğunu hocası İmam Buhârî’den nakletmiştir. Açıklama kısmında da görüldüğü gibi senette bulunan raviler bu hadisi birbirlerinden işitmemişlerdir.



3- Zayıf hadis !



حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي سَبْرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ‏"‏ إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا ‏.‏ فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ‏"‏ ‏.
ANLAMI:
Ali b. Ebî Tâlib (Radıyallâu anh)’ten rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur :
Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, o gece ibâdete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe rahmeti ile tecelli eder, (o andan) fecir oluncaya kadar:
Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) mubtela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (Belâdan kurtarayım.) Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? (Onlara da istediğini vereyim) buyurur.”
(İbn Mâce, İkametu's Salat, Bab 191, Hadis no: 1388; Beyhaki, Şuu’bu’l-İman, III, 359)

İbn Mâce’nin Sunen’inin tahkikini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki, hadisin açıklamasında şöyle demektedir:
“el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı kitabında, İsnadı zayıftır! Çünkü senedinde bulunan râvi İbn Ebi Sebre’den (Adı Ebû Bekir bin Abdillah bin Muhammed bin el- Besre'dir.) dolayı bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Muhaddislerden Ahmed b. Hanbel ve Yahya İbn Maîn de bu İbn Ebî Sebre’nin mevzu=uydurma hadis rivayet eder demişlerdir.”

 
kemkem1223 Çevrimdışı

kemkem1223

Üye
İslam-TR Üyesi
Zayıf hadis ayrı, uydurma hadis ayrı. İbn Hacer, Ahmet b Hanbel, Ebu Davud, Süfyân es Sevrî gibi alimler haram veya farz belirtmedikçe zayıf hadisle amel edilebileceğini söylemiştir. İbn Hacer bunun gerekçesini şöyle açıklar: “Eğer hadis hakikatte sahihse gereği yerine getirilmiş olur. Şayet hadis hakikatte zayıfsa, amel etmekle helal bir şeyi haram, haram bir şeyi helal kılma veya hakların zayi olması söz konusu olmayacağı için sakınca bulunmamaktadır”. İstenirse müctehidlerin zayıf hadis ile amel etme konusunda bir çok örnek de verebilirim, Ebu Hanife, İmam Şafi, Askalani, Tirmizi, el-Cevziyye gibi bir çok alim zayıf hadisler ile amel etmişlerdir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Zayıf hadis ayrı, uydurma hadis ayrı. İbn Hacer, Ahmet b Hanbel, Ebu Davud, Süfyân es Sevrî gibi alimler haram veya farz belirtmedikçe zayıf hadisle amel edilebileceğini söylemiştir. İbn Hacer bunun gerekçesini şöyle açıklar: “Eğer hadis hakikatte sahihse gereği yerine getirilmiş olur. Şayet hadis hakikatte zayıfsa, amel etmekle helal bir şeyi haram, haram bir şeyi helal kılma veya hakların zayi olması söz konusu olmayacağı için sakınca bulunmamaktadır”. İstenirse müctehidlerin zayıf hadis ile amel etme konusunda bir çok örnek de verebilirim, Ebu Hanife, İmam Şafi, Askalani, Tirmizi, el-Cevziyye gibi bir çok alim zayıf hadisler ile amel etmişlerdir.
Bahsettiğin isimlerin hiç biri kandil kutlamadı !
Kandil bid'at-i ilk ne zaman çıktı bir onu öğren !

Her zayıf hadisle amel edilmez! Hele ki bid'at söz konusu ise
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Zayıf hadis ayrı, uydurma hadis ayrı. İbn Hacer, Ahmet b Hanbel, Ebu Davud, Süfyân es Sevrî gibi alimler haram veya farz belirtmedikçe zayıf hadisle amel edilebileceğini söylemiştir. İbn Hacer bunun gerekçesini şöyle açıklar: “Eğer hadis hakikatte sahihse gereği yerine getirilmiş olur. Şayet hadis hakikatte zayıfsa, amel etmekle helal bir şeyi haram, haram bir şeyi helal kılma veya hakların zayi olması söz konusu olmayacağı için sakınca bulunmamaktadır”. İstenirse müctehidlerin zayıf hadis ile amel etme konusunda bir çok örnek de verebilirim, Ebu Hanife, İmam Şafi, Askalani, Tirmizi, el-Cevziyye gibi bir çok alim zayıf hadisler ile amel etmişlerdir.

Rasulullah (s.a.v.)'in Şaban ayında fazla oruç tutması kandil kutlamaya delil nasıl çıkaracaksın?
 
Tevhid Yolunda Çevrimdışı

Tevhid Yolunda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Soru resmini koyduğun konunun ilk mesajına baksaydın ilgili rivâyetleri görecektin.

1- Yine Aişe’den gelen bir rivayette şöyle denmektedir: “ALLAH’ın Elçisi’nin Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim.”
(Muslim, Sıyam 175)

Rasulullah (s.a.v.)'in Şaban ayında fazla oruç tutması kandil kutlamaya delil nasıl çıkaracaksın?


2- Zayıf Hadis.

Sebebi ;
Tirmizî’de geçen hadis şöyledir:

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَخْبَرَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ فَقَدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَيْلَةً فَخَرَجْتُ فَإِذَا هُوَ بِالْبَقِيعِ فَقَالَ ‏"‏ أَكُنْتِ تَخَافِينَ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ ‏"‏ ‏.‏ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي ظَنَنْتُ أَنَّكَ أَتَيْتَ بَعْضَ نِسَائِكَ ‏.‏ فَقَالَ ‏"‏ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ لَيْلَةَ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لأَكْثَرَ مِنْ عَدَدِ شَعْرِ غَنَمِ كَلْبٍ ‏"‏ ‏.‏

وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَائِشَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ الْحَجَّاجِ ‏.‏ وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يُضَعِّفُ هَذَا الْحَدِيثَ وَقَالَ يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُرْوَةَ وَالْحَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ‏.‏
ANLAMI:
“Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, o şöyle demiştir:
Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanımda olmadığını görerek çıktım ve onu Bakî’ mezarlığında buldum.
Allah ve Rasûlunün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun?” Buyurdular.
Ben de dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlu, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.”
Bunun üzerine; Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar buyurdular.”
(Tirmizî, Savm, Bab 739, Hadis no: 739 c. 3, sf: 116, 117)
Tirmizi hadisi kaydettiği yerde zayıf olduğuna işaret , ederek şöyle demektedir :
İmam Tirmizî bu hadisi nakletmiş ama altına da bir açıklama koymuştur. Açıklama şöyledir:
“Ebu İsa (Tirmizî’nin adıdır: Ebû İsâ Muhammed b. İsâ et-Tirmizî) dedi ki:
Aişe’den nakledilen bu hadisi sadece, senedde bulunan Haccac’dan gelen bu yol ile biliyoruz. Muhammed’in (İmam Buhârî’nin adıdır: Muhammed b. İsmail el-Buhârî) bu hadisi zayıf gördüğünü işitmiştim.
O şöyle demişti: “Senette bulunan Yahya b. Ebi Kesir, Urve’den; Haccac b. Ertat da Yahya b. Ebi Kesir’den hadis işitmemiştir.”
(sunen-i Tirmizi: Oruç (savm) bölümü, Bab 39, Hadis no: 739, c.1, sf: 199 - Konya Kitapçılık- hazırlayan Abdullah Parlıyan) ; El-Şevkânî ,El-Fevaid El-Mecû'a adlı eserinde işaret etmektedir. Hadisin zayıf ve senedinin kesik olduğunu söylüyor, El-Fevaid, El-Mecmû'a, s. 51; Suyutî, El-Cami'us-Sağir, c: 1, sf: 297, Hadis No: 1942, Suyuti hadisi “hasen” olarak tanımlamaktadır)

Görüldüğü gibi bu hadisi kitabına nakleden Tirmizî’nin bizzat kendisi, hadisin zayıf olduğunu hocası İmam Buhârî’den nakletmiştir. Açıklama kısmında da görüldüğü gibi senette bulunan raviler bu hadisi birbirlerinden işitmemişlerdir.


3- Zayıf hadis !


حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي سَبْرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ ‏"‏ إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ فَقُومُوا لَيْلَهَا وَصُومُوا يَوْمَهَا ‏.‏ فَإِنَّ اللَّهَ يَنْزِلُ فِيهَا لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ أَلاَ مِنْ مُسْتَغْفِرٍ فَأَغْفِرَ لَهُ أَلاَ مُسْتَرْزِقٌ فَأَرْزُقَهُ أَلاَ مُبْتَلًى فَأُعَافِيَهُ أَلاَ كَذَا أَلاَ كَذَا حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ‏"‏ ‏.
ANLAMI:
Ali b. Ebî Tâlib (Radıyallâu anh)’ten rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur :
Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, o gece ibâdete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ dünyaya en yakın göğe rahmeti ile tecelli eder, (o andan) fecir oluncaya kadar:
Benden mağfiret dileyen yok mu? Ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu? Onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) mubtela olan yok mu? Ona afiyet vereyim (Belâdan kurtarayım.) Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? (Onlara da istediğini vereyim) buyurur.”
(İbn Mâce, İkametu's Salat, Bab 191, Hadis no: 1388; Beyhaki, Şuu’bu’l-İman, III, 359)

İbn Mâce’nin Sunen’inin tahkikini yapan Muhammed Fuad Abdulbaki, hadisin açıklamasında şöyle demektedir:
“el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı kitabında, İsnadı zayıftır! Çünkü senedinde bulunan râvi İbn Ebi Sebre’den (Adı Ebû Bekir bin Abdillah bin Muhammed bin el- Besre'dir.) dolayı bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Muhaddislerden Ahmed b. Hanbel ve Yahya İbn Maîn de bu İbn Ebî Sebre’nin mevzu=uydurma hadis rivayet eder demişlerdir.”

Selamun aleyküm, peki bu zayıf hadisler ahirette karşımıza doğru olarak çıkar ve bunlarla amel etmediğimiz ortaya çıkarsa ne yapacağız?
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Bidat neden bu kadar rağbet görüyor anlamış değilim

Yüzünü kıbleye dönmeyenler bile cuma günü oruç tutar hale geldi toplum

Oysa ki ramadan dışında cuma günü oruç tutmayı nehyetmis Allah Rasulü s.a.v
 
KAYA Çevrimdışı

KAYA

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bidat neden bu kadar rağbet görüyor anlamış değilim

Yüzünü kıbleye dönmeyenler bile cuma günü oruç tutar hale geldi toplum

Oysa ki ramadan dışında cuma günü oruç tutmayı nehyetmis Allah Rasulü s.a.v

Kardeşim hakkını helal et cuma günü oruç nehyetmesi hadisdeki onlara benzememekmi ? Yada tutanların cuma ve c tesi tutmasımı. Nehyetmeyi ilk daha duydum ?
 
KAYA Çevrimdışı

KAYA

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Konun başındaki
Buharî ile Muslim'de belirtildiğine göre:
Muhammed b. Abbad b. Cafer bir defasında Kâbeyi tavaf ederken sahabilerden Cabir b. Abdullah'a:“Peygamberimiz, cuma günü nafile oruç tutmayı yasakladı mı?” diye sordu ve Cabir de bu soruyu:“Şu Beytullah'ın Rabb'i hakkı için, evet” diye cevap verdi.
(Muslim, K. oruç, Bab: Cuma Gününü Tek Olarak Oruç Tutmanın Keraheti, Hadis No: 1143, Buhari, c. 4, s. 232, H. No: 1984)

Tek başına Cumua günü nafile oruç tutmayınız” demiştir. (Musned-i Ahmed, c. 1, sf. 288)

Buna daha yeni ulaştım yani tek başına cuma günü nafile oruç tutmayınız .
Daha evvelden onlara benzemeyin birgün ekleyin diye aklımda kalmış Allah razı olsun bunuda öğrenmiş olduk
 
Üst Ana Sayfa Alt