Vatikan'ın servetinin 500 milyar Euro olduğunu haberi yalanlanmadı. Bu serveti Vatikan'ın, dinen günah, ahlaken ayıp, hukuken suç olan eylemlerden kazandığını biliyor muydunuz?Vatikan'ın başına geçen Alman Papa Ratzinger, dünyanın en varsıl bankalarının da başına geçmiş oluyor. Vatikan'ın serveti, altın, döviz ve emlak gibi farklı birimlerden oluşuyor. Alman Der Spiegel dergisi kilisenin servetinin 500 milyar Euro tutarında olduğunu yayımlamıştı. Hiçbir kilise yetkilisi haberi yalanlamadı.
ABD'den sonraki en büyük altın rezervlerine sahip olan Vatikan'ın elindeki altınların değeri, 5.7 milyar Euro olarak hesaplanıyor. Emlak, plastik, elektronik, demir-çelik, çimento, tekstil, kimya, gıda ve yapı sanayilerinde sayısız yatırımı bulunan kilise, dünyanın en büyük toprak zengini olarak da biliniyor.
Alman Papa Ratzinger 'in yönetiminde yeni bir sayfa açan dünyanın tek kilise devleti Vatikan, aynı zamanda dünyanın en zengin devletlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Vatikan'ı yönetecek yeni Papa XVI. Benediktus , dünyanın en büyük dini örgütlenmelerinin ve en varsıl bankalarının da başında bulunacak. Vatikan'nın serveti, altın, döviz ve emlak gibi farklı birimlerden oluşuyor.
ALTIN : İstanbul'un küçük bir mahallesi büyüklüğünde olan Vatikan Devleti dünyanın ABD'den sonraki en büyük altın rezervlerine sahip. Gizliliği temel ilke edinen Vatikan'ın en son 1952'de yaptığı ve İtalyan Oggi dergisinde (1) yayımlanan açıklamada, bu rezervlerin tutarı 7 bin milyar İtalyan Lireti= 3.5 milyar Euro'ydu. O dönemden bugüne faiz gelirleri hariç en az yüzde 650'lik bir artış sağladığı hesaplanmaktadır (5.7 milyar Euro). Aynı tarihte İtalya'nın altın rezervlerinin tutarı ise 400 milyar İtalyan Lireti'ydi.
HİSSE SENETLERİ : Vatikan, dünyanın birçok borsasının yanı sıra en çok Wall Street Piyasası'na yatırım yapmaktadır. Vatikan'ın borsadaki hisse senedi miktarının 100 milyar Euro'dan fazla olduğu hesaplanmaktadır (2). Alman Der Spiegel dergisi (2001/49) kilisenin servetinin 500 milyar Euro tutarında olduğunu yayımladığında, hiçbir kilise yetkilisi bu bilgiyi tekzip etmeye cesaret edemedi.
HOLDİNGLER : Çağımızın en büyük dinsel holdingi olan Vatikan'ın başta emlak, plastik, elektronik, demir-çelik, çimento, tekstil, kimya, gıda ve yapı sanayilerinde sayısız yatırımı bulunmaktadır. Tamamı Vatikan'a ait İtalgas Holdingi'nin İtalya'nın 36 kentinde bağlı şirketleri etkinlik göstermektedir. İtalya'daki 180 kredi kurumunun üçte birinde Vatikan'ın parası çalıştırılmaktadır. Birçok Roma bankasının da doğrudan sahibi olan Vatikan'ın dünyanın dört bir tarafında iştirakleri bulunmaktadır. Alitalia ve Fiat gibi şirketler de Vatikan'ın denetimindedir. (3)
TOPRAKLAR : Kilise dünyanın en büyük toprak zenginidir. Almanya'da 8.25 milyar metrekareyle en büyük toprak sahibidir. Bu yüzey, Almanya'nın Schleswig-Holstein eyaletinin yüzölçümünün yarısına denk gelmektedir. Veya başka bir somutlamayla Bremen, Hamburg, Berlin ve Münih kentlerinin hepsinin toplam mücavir alanlarına eşittir. (4)
İtalya'da 500 bin hektar tarım alanı, İspanya, Portekiz ve Arjantin'deki bütün tarlaların yüzde 20'si, İngiltere'de yüz bin hektar ve Birleşik Amerika'da 1 milyon 100 bin hektar tarım alanı, kilisenin mülküdür. Bu rakamlara çayır, mera ve orman alanları dahil değildir. (5)
EMLAK : Aslında Vatikan'ın taşınmazlarının büyüklüğü dikkate alındığında, emlak sözü yerine kentlerden veya semtlerden söz etmek daha doğru olur. 70'li yılların sonunda Roma'daki Vatikan gayrimenkullerini araştıran İtalyan gazeteci Paolo Ojetti (6) şehrin dörtte birinin Vatikan'a ait olduğunu saptar. Daha sonra Verona kentini de tarayan Ojetti, bu kentin de yarısının Vatikan'a ait olduğunu, diğer İtalyan kentlerinde de durumun farklı olmadığını saptayarak yazılarında kamuoyunun bilgisine sunar. L'Europeo dergisinde yayımlanan yazılara büyük tepki gösteren kilise, dergi direktörünün görevden alınmasını sağlar.
Bu gerçeklerin tekrar gündeme getirilmesini 21 yıl boyunca engelleyen Vatikan, cesur gazeteci Max Parisi 'nin 'La Padania' gazetesinde 21.6.98 yayımladığı haberde, Roma'daki evlerin 1/3'ünün Vatikan'ın mülkünde olduğu bilgisini engelleyemez. Roma'nın tarihsel çekirdeğinin yarısının kilisenin malı olduğuna işaret eden gazeteci Parisi, bu bölgede 2 bin 500 saray bulunduğunu anımsatır. İşin ilginci, kilisenin bütün bu emlaki, tapu-kadastro kayıtlarında statüsü ''yabancı hükümranlık bölgesi'' olarak geçtiğinden, yer almamaktadır. Gazetecinin, ''Hz. İsa 'nın... 160 milyar liretlik değeri olan Roma'nın en lüks konutlarıyla ne ilgisi olabilir'' sorusu, bugüne kadar Vatikan tarafından ne yanıtlanmış ne de tekzip edilmiştir.
Günah üzerine kurulu zenginlik
Kilisenin serveti ve gücünün kaynakları; bugünün değerleriyle dinen günah, ahlaken ayıp, hukuken suç olan eylem ve uygulamalardan oluşmaktadır.
KÖLELİK : Katolik Kilisesi başından beri, köleliği (7) destekleyerek bundan çıkar sağlamıştır. Papa 5. Nikolas 18 Haziran 1452'de yayımladığı ''Divino amore communiti'' (topluma ilahi sevgiden) adlı papalık fermanında (Bulle) köleliğin kabul edilebilir olduğunu ilan ediyor ve dolasıyla bunu uygulayanların günah korkusu duymasının önüne geçiyordu. Papa 6. Gregor 'un kendi mülklerinde çalıştırdığı yüzlerce kölesi bulunuyordu. Aynı Papa, kölelerin hür Hıristiyanlarla evlenmelerini yasaklıyordu. Kiliseler, köleleri mülklerin demirbaşları olarak kabul ediyor, bazı kiliselerin değeri ait olan mal ve mülke göre değil köle sayılarına göre hesaplanıyordu. (8)
Kilise, Toledo Sinodu kararlarıyla kölelerin serbest bırakılmaları halinde servetleriyle kiliseye tazminat ödemeleri koşulunu getiriyordu. Kölelerin vasiyet bırakması yasaktı. Vefatlarında varsa bütün tasarruf ve mirasları kiliseye kalıyordu. Sadece diğer kıtalardan değil Avrupa'dan da savaş tutsağı Slav ve Sarezende (Endülüs Müslümanları) köle olarak kilise manastırlarında çalıştırılıyordu. Din adamlarının evlilik dışı çocukları da 3. Toledo Sinodu kararlarına göre, ömür boyu köle yapılıyordu. Kölelik Avrupa'da Papalık ve rahiplik mülklerinde 11. yüzyıla kadar sürdürüldü.
Protestanlıkta ise Luther 'in köleliği teolojik olarak nedenlendirmesiyle 19. yüzyıla kadar sürdü. Afrika'dan getirilen kölelerin çoğu denizyoluyla Avrupa'ya ulaşamadan hayatını kaybediyordu. Papa 2. Jean Paul , ''mea culpa'' adlı bildirgesiyle, belgeleriyle bariz olmasına rağmen kölelik suçunu kilise adına kabul etmek yerine, ''kilisenin oğulları ve kızları'' na isnat ederek Afrika ve Amerika'nın yerli halklarıyla adeta alay etmiştir.
SERFLİK : Kilisenin bir diğer zenginlik kaynağı da serfliktir. 4. yüzyıldan beri kiliselerin onayıyla yürütülen serflikte, toprağı terk etmek yasaktı. Yüksek faizler ve baskıyla denetim altında tutulan serfler, açlık ve yoklukla boğuşuyor; çocuklarını köle olarak satmak veya fahişeliğe vermek durumunda kalıyorlardı. Serflerin isyanı durumunda ise kilise, itaat ve rızayı telkin ediyor ve feodal beylere arka çıkıyordu.
TAKDİS VE UNVAN : Takdis ve unvan ticareti de kilisenin halen geçerli olan gelir kaynaklarındandır. 1990 yılı Vatikan listelerine göre Papa imzalı takdis belgesi 2 bin 500 Euro'ya alınırken, ''onur doktoru'' unvanı 25 bin Euro'luk bağış karşılığı elde edilebilmektedir. 60 bin Euro'ya bir ''tarikat nişanı'' alınabilirken, 150 bin Euro'ya ''baron unvanı'' elde edebilirsiniz. 1 milyon 200 bin Euro'ya ise ''Prens unvanı töreni'' yaptırabilirsiniz! Eh paranız azsa, 50 sentlik bir Vatikan kartpostalıyla idare etme yoluna da gidebilirsiniz.
PAPALIK AFFI : Papa 4. Sixtus 'un 1467 yılında aldığı bir kararla cehennem ateşinden kurtulmak isteyen her Hıristiyan için geçerli bir yöntem haline gelmiştir. Tam günah affı için Roma'ya gelemeyen Hıristiyanlar bu seyahat giderlerinin 1/3'ünü Papalık temsilcisine ödemeleri halinde, Vatikan'a gelmeden de tam bir günah affı belgesi kazanmışlardır. Manastırlar varlıklı Hıristiyanlarla beraber yoksullardan da yaptıkları dua ve törenler için para toplamışlardır. Corvin 'in araştırmalarına göre ''Papalık affı'' (absolüsyon) ticareti 600 yıl boyunca Vatikan'a 1 milyar Gulden kazandırmıştır. (9)
Absolüsyonlar sadece maddiyat karşılığı dağıtılmadı elbette. Cinayet karşılığı da papalık afları tanınıyordu. Papa 3. İnosens , Albigenserlere karşı açtığı Haçlı seferine asker toplamak için seferi herkese 2 yıl günah indirimi vaat edince toplanan 200 bin kişilik bir Haçlı Ordusu, Beziers kentini yerle bir ederek, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden 20 bin kent sakinini katletmişti. Kent daha sonra bütünüyle yakılmıştı. (10)
Hıristiyanlığı reforme ettiği iddia edilen Martin Luther, ''savaşta isyancı köylülerden birini öldüren taraftarlarından herkese cennet garantisi'' veriyordu. (11)
YAĞMACILIK
Yağmadan payını almasını bilen kilise, kolonyalizm ve ''conquista'' adı verilen Amerika'nın işgali ve sömürgeleştirilmesinin aktif savunucusuydu. Kolomb zamanında Amerika kıtalarında yaşayan halkların yüzde 90'ı, kilisenin çeşitli Papalık kararlarıyla onaylayarak aktif destek verdiği bu tarihin en büyük soykırımında yok oldu. Hıristiyan işgalciler, günah veya suç değil, kendi deyimleriyle bu barbarlara (12) karşı yaptıkları zulümlerle sevap işlediklerine inanıyorlardı. 1500 yılında bügünkü Meksika sınırlarında yaşayan 25 milyon yerliden 100 yıl sonra sadece 1 milyon ''kılıç artığı'' kalıyordu. Misyonerlik bu işgal ve sömürünün ayrılmaz parçasıydı. (13) Kilise ve katedralleri süsleyen altın heykel ve ikonların büyük bölümü tehdit, gasp ve yağmayla çalınan bu altınlardan imal edilmiştir.
ENGİZİSYON VE CADI YAKMAK : Bu da, kilisenin önemli gelir kaynaklarındandı. Engizisyon yargılamaları, dini dava maskesi altında yürütülen gasp ve linç davalarıydı. Avrupa'da ''cadılıkla'' suçlanan 3 milyon kadar kadının işkence ve cinayet kurbanı olması, Papa'nın 1487'de ''cadı kararnamesini'' ilan etmesiyle teolojik temelini bulur. (14) Papa 3. Inosens ''kâfirlerin'' mallarına el konulmasını, mülklerinin kamulaştırılmasını ve ''zındık çocuklarının'' mirastan mahrum bırakılmasını emrediyordu. (15)
Farklı düşünen ve inanan herkesin Papalık tarafından kâfirlikle suçlanması 380 yılında başlamıştı. Papa 3. Aleksander , Tours Konsili'nde farklı dini inanışa sahip bütün prenslerin zindana atılarak mülklerine el konulmasını emrediyordu. Engizisyon tarafından zındıklıkla suçlanan her kimse, yargılama sonucu beklenmeden tutuklanarak mal ve mülküne el konuluyordu. Ülkelere göre, kâfirlikten yargılanarak idam edilenlerin malları, kilise, feodal beylik ve engizisyon makamı tarafından belli oranlarda paylaşılıyordu. Elbette kâfirlik suçlamasından daha çok zenginler nasibini alıyordu. Örneğin İspanya'da ''conversos'' adı verilen sonradan Hıristiyanlığa geçmiş Museviler, ancak büyük paralar karşılığı hayatlarını bir süreliğine kurtarabiliyorlardı. Bunların sayısı idam kararlarıyla tükenince, engizisyon mahkemelerinin de doğal sonu gecikmedi. (16)
Engizisyon vefat etmiş kişileri de suçlayarak, mirasçılarını madden çökertebiliyordu. Kâfirlik suçlamasında zamanaşımı süresi vefat edenlerde 100 yıldı. Yaşayanlarda ise zamanaşımı hakkı yoktu. Gençliğinde ileri geri konuşan biri yaşlılığında bu ifadeleri gerekçe gösterilerek, engizisyon kararıyla odun yığını ateşinde yakılabiliyordu. İşin garibi engizisyon işkenceleri, kurban ve yakınları tarafından belli tarifelere göre ödemeye tabi idi! Bu veriye inan(a)mayanlar Almanya'nın Rüdesheim kasabasındaki İşkence Müzesi'nde ortaçağda Darmtstadt kenti işkence tarifelerini okuyabilirler.
EVRAK SAHTECİLİĞİ : Çoğu insanın okuma yazma bilmediği ortaçağ Avrupası'nda gayrimenkullerini büyütmek isteyen kilise için yaygın bir yöntemdi. Eskiden yaşamış şu veya bu prensin, bu kadar toprağı falanca manastıra bıraktığını belgeleyen sahte ferman ve tapular birdenbire arşivlerde bulunuyor ve buna kimse itiraz edemiyordu. Papa, Roma İmparatoru Konstantin 'in bütün batıyı hediye ettiğini iddia etmiş, bunun aksini iddia edenler ise öldürülmüştü. (17) Bu dev sahtekârlığın 1440'ta Papalık sekreteri ve hümanist Laurentius Valla tarafından ortaya çıkarılmasına rağmen Papalık kurumu bu durumu ancak 19. yüzyılda itiraf edebilmişti. Elbette kilisenin gelir kaynakları bununla sınırlı değildi.
MİRAS KARABORSACILIĞI : Toprak sahibi ve işleyenlerden alınan 10'da birlik aşar.
DİNSEL MAKAMLARIN SATIŞI : Özel izinler karşılığı elde edilen ek gelirler
HAÇLI SEFERİ VERGİLERİ : Devlet sübvansiyon ve teşvikleri de kilisenin servet kaynakları arasındadır. Diğer gelir kaynaklarından fahişelik izinleri ve genelev işletmeciliği ile cinayete Türkiye tarihini ilgilendiren birer örnek vererek belgimizi kapatalım:
1471-1484 yılları arasında hüküm süren Papa 4. Sikstus , Türklere karşı açacağı haçlı seferine ek gelir sağlamak amacıyla Roma'da hem kadın hem de erkeklere hizmet veren lüks bir genelev açtırır. Papa, kendisine çalışan, bu genel erkek ve kadınlardan yılda 26 bin Venedik altını kazanır.(18) Sultan Beyazıd , Vatikan mültecisi kardeşi Şehzade Cem 'in kendisine rakip olmasından ve devletin dirliğini bozmasından çekinmektedir. Tahtına rakip olan kardeşinin öldürülmesi için 40 bin altın gönderen Sultan Beyazıd, Papa 6. Aleksander 'ın bu parayı az bulması nedeniyle amacına bir süre ulaşamaz. Pazarlıklar sonucu 200 bin altın daha gönderilince, halefi Papa 7. Aleksander , kendisine sığınarak canını emanet eden Şehzade Cem'i hemen zehirletir.(19)
1) İtalyan Dergisi 'Oggi' Nr. 42/1952.
2) Deschner Karl-Heinz, Opus Diaboli S. 153. 3) Lo Bello Nino: Vatikan im Zwielicht, Düsseldorf 1983 S. 244. 4) Carsten Frerk, Finanzen und Vermögen der Kirchen, Alibri Verlag, Aschaffenburg 2002, S. 208. 5) Deschner, Karl- Heinz: Und Abermals kraehte der Hahn, Düsseldorf S. 429. 6) İtalyan Dergisi 'L'Europeo' Nrç 1/77 Paolo Ojetti. 7) Deschner, Karl-Heinz: Kriminal Geschichte des Christentums, Bd. 3 S. 524/520. 8) Deschner K.-H. S. 523. 9) Wolf: Neuer Pfaffenspiegel S. 348. 10) E.-H.Schmitz, Die Kirche und das liebe Geld, Münster. 11) Daha ayrıntılı bilgi için www. neo-lutheraner.de internet adresine bakınız. 12) Friedhelm v. Othegraven: Litanei des Weissen Mannes, Struckum 1986 S. 120. 13) Friedhelm v. Othegraven: Litanei des Weissen Mannes, Struckum 1986 S.107/ 108. 14) Otto Rahn, Kreuzzug gegen den Gral, 1985 S.193. 15) Otto Rahn, Kreuzzug gegen den Gral, 1985 S.193. 16) Henry Kamen, die Spanische Inquisition S.158. 17) Hermann Horst, Kirchenfürsten, Hamburg S. 51. 18) Nigel Cawthorne: Das Sexleben der Paepste-Die Skandalchronik des Vatikans, Köln 1999 S.172. 19) Nigel Cawthorne: Das Sexleben der Paepste-Die Skandalchronik des Vatikans, Köln 1999S. 195/196
ABD'den sonraki en büyük altın rezervlerine sahip olan Vatikan'ın elindeki altınların değeri, 5.7 milyar Euro olarak hesaplanıyor. Emlak, plastik, elektronik, demir-çelik, çimento, tekstil, kimya, gıda ve yapı sanayilerinde sayısız yatırımı bulunan kilise, dünyanın en büyük toprak zengini olarak da biliniyor.
Alman Papa Ratzinger 'in yönetiminde yeni bir sayfa açan dünyanın tek kilise devleti Vatikan, aynı zamanda dünyanın en zengin devletlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Vatikan'ı yönetecek yeni Papa XVI. Benediktus , dünyanın en büyük dini örgütlenmelerinin ve en varsıl bankalarının da başında bulunacak. Vatikan'nın serveti, altın, döviz ve emlak gibi farklı birimlerden oluşuyor.
ALTIN : İstanbul'un küçük bir mahallesi büyüklüğünde olan Vatikan Devleti dünyanın ABD'den sonraki en büyük altın rezervlerine sahip. Gizliliği temel ilke edinen Vatikan'ın en son 1952'de yaptığı ve İtalyan Oggi dergisinde (1) yayımlanan açıklamada, bu rezervlerin tutarı 7 bin milyar İtalyan Lireti= 3.5 milyar Euro'ydu. O dönemden bugüne faiz gelirleri hariç en az yüzde 650'lik bir artış sağladığı hesaplanmaktadır (5.7 milyar Euro). Aynı tarihte İtalya'nın altın rezervlerinin tutarı ise 400 milyar İtalyan Lireti'ydi.
HİSSE SENETLERİ : Vatikan, dünyanın birçok borsasının yanı sıra en çok Wall Street Piyasası'na yatırım yapmaktadır. Vatikan'ın borsadaki hisse senedi miktarının 100 milyar Euro'dan fazla olduğu hesaplanmaktadır (2). Alman Der Spiegel dergisi (2001/49) kilisenin servetinin 500 milyar Euro tutarında olduğunu yayımladığında, hiçbir kilise yetkilisi bu bilgiyi tekzip etmeye cesaret edemedi.
HOLDİNGLER : Çağımızın en büyük dinsel holdingi olan Vatikan'ın başta emlak, plastik, elektronik, demir-çelik, çimento, tekstil, kimya, gıda ve yapı sanayilerinde sayısız yatırımı bulunmaktadır. Tamamı Vatikan'a ait İtalgas Holdingi'nin İtalya'nın 36 kentinde bağlı şirketleri etkinlik göstermektedir. İtalya'daki 180 kredi kurumunun üçte birinde Vatikan'ın parası çalıştırılmaktadır. Birçok Roma bankasının da doğrudan sahibi olan Vatikan'ın dünyanın dört bir tarafında iştirakleri bulunmaktadır. Alitalia ve Fiat gibi şirketler de Vatikan'ın denetimindedir. (3)
TOPRAKLAR : Kilise dünyanın en büyük toprak zenginidir. Almanya'da 8.25 milyar metrekareyle en büyük toprak sahibidir. Bu yüzey, Almanya'nın Schleswig-Holstein eyaletinin yüzölçümünün yarısına denk gelmektedir. Veya başka bir somutlamayla Bremen, Hamburg, Berlin ve Münih kentlerinin hepsinin toplam mücavir alanlarına eşittir. (4)
İtalya'da 500 bin hektar tarım alanı, İspanya, Portekiz ve Arjantin'deki bütün tarlaların yüzde 20'si, İngiltere'de yüz bin hektar ve Birleşik Amerika'da 1 milyon 100 bin hektar tarım alanı, kilisenin mülküdür. Bu rakamlara çayır, mera ve orman alanları dahil değildir. (5)
EMLAK : Aslında Vatikan'ın taşınmazlarının büyüklüğü dikkate alındığında, emlak sözü yerine kentlerden veya semtlerden söz etmek daha doğru olur. 70'li yılların sonunda Roma'daki Vatikan gayrimenkullerini araştıran İtalyan gazeteci Paolo Ojetti (6) şehrin dörtte birinin Vatikan'a ait olduğunu saptar. Daha sonra Verona kentini de tarayan Ojetti, bu kentin de yarısının Vatikan'a ait olduğunu, diğer İtalyan kentlerinde de durumun farklı olmadığını saptayarak yazılarında kamuoyunun bilgisine sunar. L'Europeo dergisinde yayımlanan yazılara büyük tepki gösteren kilise, dergi direktörünün görevden alınmasını sağlar.
Bu gerçeklerin tekrar gündeme getirilmesini 21 yıl boyunca engelleyen Vatikan, cesur gazeteci Max Parisi 'nin 'La Padania' gazetesinde 21.6.98 yayımladığı haberde, Roma'daki evlerin 1/3'ünün Vatikan'ın mülkünde olduğu bilgisini engelleyemez. Roma'nın tarihsel çekirdeğinin yarısının kilisenin malı olduğuna işaret eden gazeteci Parisi, bu bölgede 2 bin 500 saray bulunduğunu anımsatır. İşin ilginci, kilisenin bütün bu emlaki, tapu-kadastro kayıtlarında statüsü ''yabancı hükümranlık bölgesi'' olarak geçtiğinden, yer almamaktadır. Gazetecinin, ''Hz. İsa 'nın... 160 milyar liretlik değeri olan Roma'nın en lüks konutlarıyla ne ilgisi olabilir'' sorusu, bugüne kadar Vatikan tarafından ne yanıtlanmış ne de tekzip edilmiştir.
Günah üzerine kurulu zenginlik
Kilisenin serveti ve gücünün kaynakları; bugünün değerleriyle dinen günah, ahlaken ayıp, hukuken suç olan eylem ve uygulamalardan oluşmaktadır.
KÖLELİK : Katolik Kilisesi başından beri, köleliği (7) destekleyerek bundan çıkar sağlamıştır. Papa 5. Nikolas 18 Haziran 1452'de yayımladığı ''Divino amore communiti'' (topluma ilahi sevgiden) adlı papalık fermanında (Bulle) köleliğin kabul edilebilir olduğunu ilan ediyor ve dolasıyla bunu uygulayanların günah korkusu duymasının önüne geçiyordu. Papa 6. Gregor 'un kendi mülklerinde çalıştırdığı yüzlerce kölesi bulunuyordu. Aynı Papa, kölelerin hür Hıristiyanlarla evlenmelerini yasaklıyordu. Kiliseler, köleleri mülklerin demirbaşları olarak kabul ediyor, bazı kiliselerin değeri ait olan mal ve mülke göre değil köle sayılarına göre hesaplanıyordu. (8)
Kilise, Toledo Sinodu kararlarıyla kölelerin serbest bırakılmaları halinde servetleriyle kiliseye tazminat ödemeleri koşulunu getiriyordu. Kölelerin vasiyet bırakması yasaktı. Vefatlarında varsa bütün tasarruf ve mirasları kiliseye kalıyordu. Sadece diğer kıtalardan değil Avrupa'dan da savaş tutsağı Slav ve Sarezende (Endülüs Müslümanları) köle olarak kilise manastırlarında çalıştırılıyordu. Din adamlarının evlilik dışı çocukları da 3. Toledo Sinodu kararlarına göre, ömür boyu köle yapılıyordu. Kölelik Avrupa'da Papalık ve rahiplik mülklerinde 11. yüzyıla kadar sürdürüldü.
Protestanlıkta ise Luther 'in köleliği teolojik olarak nedenlendirmesiyle 19. yüzyıla kadar sürdü. Afrika'dan getirilen kölelerin çoğu denizyoluyla Avrupa'ya ulaşamadan hayatını kaybediyordu. Papa 2. Jean Paul , ''mea culpa'' adlı bildirgesiyle, belgeleriyle bariz olmasına rağmen kölelik suçunu kilise adına kabul etmek yerine, ''kilisenin oğulları ve kızları'' na isnat ederek Afrika ve Amerika'nın yerli halklarıyla adeta alay etmiştir.
SERFLİK : Kilisenin bir diğer zenginlik kaynağı da serfliktir. 4. yüzyıldan beri kiliselerin onayıyla yürütülen serflikte, toprağı terk etmek yasaktı. Yüksek faizler ve baskıyla denetim altında tutulan serfler, açlık ve yoklukla boğuşuyor; çocuklarını köle olarak satmak veya fahişeliğe vermek durumunda kalıyorlardı. Serflerin isyanı durumunda ise kilise, itaat ve rızayı telkin ediyor ve feodal beylere arka çıkıyordu.
TAKDİS VE UNVAN : Takdis ve unvan ticareti de kilisenin halen geçerli olan gelir kaynaklarındandır. 1990 yılı Vatikan listelerine göre Papa imzalı takdis belgesi 2 bin 500 Euro'ya alınırken, ''onur doktoru'' unvanı 25 bin Euro'luk bağış karşılığı elde edilebilmektedir. 60 bin Euro'ya bir ''tarikat nişanı'' alınabilirken, 150 bin Euro'ya ''baron unvanı'' elde edebilirsiniz. 1 milyon 200 bin Euro'ya ise ''Prens unvanı töreni'' yaptırabilirsiniz! Eh paranız azsa, 50 sentlik bir Vatikan kartpostalıyla idare etme yoluna da gidebilirsiniz.
PAPALIK AFFI : Papa 4. Sixtus 'un 1467 yılında aldığı bir kararla cehennem ateşinden kurtulmak isteyen her Hıristiyan için geçerli bir yöntem haline gelmiştir. Tam günah affı için Roma'ya gelemeyen Hıristiyanlar bu seyahat giderlerinin 1/3'ünü Papalık temsilcisine ödemeleri halinde, Vatikan'a gelmeden de tam bir günah affı belgesi kazanmışlardır. Manastırlar varlıklı Hıristiyanlarla beraber yoksullardan da yaptıkları dua ve törenler için para toplamışlardır. Corvin 'in araştırmalarına göre ''Papalık affı'' (absolüsyon) ticareti 600 yıl boyunca Vatikan'a 1 milyar Gulden kazandırmıştır. (9)
Absolüsyonlar sadece maddiyat karşılığı dağıtılmadı elbette. Cinayet karşılığı da papalık afları tanınıyordu. Papa 3. İnosens , Albigenserlere karşı açtığı Haçlı seferine asker toplamak için seferi herkese 2 yıl günah indirimi vaat edince toplanan 200 bin kişilik bir Haçlı Ordusu, Beziers kentini yerle bir ederek, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden 20 bin kent sakinini katletmişti. Kent daha sonra bütünüyle yakılmıştı. (10)
Hıristiyanlığı reforme ettiği iddia edilen Martin Luther, ''savaşta isyancı köylülerden birini öldüren taraftarlarından herkese cennet garantisi'' veriyordu. (11)
YAĞMACILIK
Yağmadan payını almasını bilen kilise, kolonyalizm ve ''conquista'' adı verilen Amerika'nın işgali ve sömürgeleştirilmesinin aktif savunucusuydu. Kolomb zamanında Amerika kıtalarında yaşayan halkların yüzde 90'ı, kilisenin çeşitli Papalık kararlarıyla onaylayarak aktif destek verdiği bu tarihin en büyük soykırımında yok oldu. Hıristiyan işgalciler, günah veya suç değil, kendi deyimleriyle bu barbarlara (12) karşı yaptıkları zulümlerle sevap işlediklerine inanıyorlardı. 1500 yılında bügünkü Meksika sınırlarında yaşayan 25 milyon yerliden 100 yıl sonra sadece 1 milyon ''kılıç artığı'' kalıyordu. Misyonerlik bu işgal ve sömürünün ayrılmaz parçasıydı. (13) Kilise ve katedralleri süsleyen altın heykel ve ikonların büyük bölümü tehdit, gasp ve yağmayla çalınan bu altınlardan imal edilmiştir.
ENGİZİSYON VE CADI YAKMAK : Bu da, kilisenin önemli gelir kaynaklarındandı. Engizisyon yargılamaları, dini dava maskesi altında yürütülen gasp ve linç davalarıydı. Avrupa'da ''cadılıkla'' suçlanan 3 milyon kadar kadının işkence ve cinayet kurbanı olması, Papa'nın 1487'de ''cadı kararnamesini'' ilan etmesiyle teolojik temelini bulur. (14) Papa 3. Inosens ''kâfirlerin'' mallarına el konulmasını, mülklerinin kamulaştırılmasını ve ''zındık çocuklarının'' mirastan mahrum bırakılmasını emrediyordu. (15)
Farklı düşünen ve inanan herkesin Papalık tarafından kâfirlikle suçlanması 380 yılında başlamıştı. Papa 3. Aleksander , Tours Konsili'nde farklı dini inanışa sahip bütün prenslerin zindana atılarak mülklerine el konulmasını emrediyordu. Engizisyon tarafından zındıklıkla suçlanan her kimse, yargılama sonucu beklenmeden tutuklanarak mal ve mülküne el konuluyordu. Ülkelere göre, kâfirlikten yargılanarak idam edilenlerin malları, kilise, feodal beylik ve engizisyon makamı tarafından belli oranlarda paylaşılıyordu. Elbette kâfirlik suçlamasından daha çok zenginler nasibini alıyordu. Örneğin İspanya'da ''conversos'' adı verilen sonradan Hıristiyanlığa geçmiş Museviler, ancak büyük paralar karşılığı hayatlarını bir süreliğine kurtarabiliyorlardı. Bunların sayısı idam kararlarıyla tükenince, engizisyon mahkemelerinin de doğal sonu gecikmedi. (16)
Engizisyon vefat etmiş kişileri de suçlayarak, mirasçılarını madden çökertebiliyordu. Kâfirlik suçlamasında zamanaşımı süresi vefat edenlerde 100 yıldı. Yaşayanlarda ise zamanaşımı hakkı yoktu. Gençliğinde ileri geri konuşan biri yaşlılığında bu ifadeleri gerekçe gösterilerek, engizisyon kararıyla odun yığını ateşinde yakılabiliyordu. İşin garibi engizisyon işkenceleri, kurban ve yakınları tarafından belli tarifelere göre ödemeye tabi idi! Bu veriye inan(a)mayanlar Almanya'nın Rüdesheim kasabasındaki İşkence Müzesi'nde ortaçağda Darmtstadt kenti işkence tarifelerini okuyabilirler.
EVRAK SAHTECİLİĞİ : Çoğu insanın okuma yazma bilmediği ortaçağ Avrupası'nda gayrimenkullerini büyütmek isteyen kilise için yaygın bir yöntemdi. Eskiden yaşamış şu veya bu prensin, bu kadar toprağı falanca manastıra bıraktığını belgeleyen sahte ferman ve tapular birdenbire arşivlerde bulunuyor ve buna kimse itiraz edemiyordu. Papa, Roma İmparatoru Konstantin 'in bütün batıyı hediye ettiğini iddia etmiş, bunun aksini iddia edenler ise öldürülmüştü. (17) Bu dev sahtekârlığın 1440'ta Papalık sekreteri ve hümanist Laurentius Valla tarafından ortaya çıkarılmasına rağmen Papalık kurumu bu durumu ancak 19. yüzyılda itiraf edebilmişti. Elbette kilisenin gelir kaynakları bununla sınırlı değildi.
MİRAS KARABORSACILIĞI : Toprak sahibi ve işleyenlerden alınan 10'da birlik aşar.
DİNSEL MAKAMLARIN SATIŞI : Özel izinler karşılığı elde edilen ek gelirler
HAÇLI SEFERİ VERGİLERİ : Devlet sübvansiyon ve teşvikleri de kilisenin servet kaynakları arasındadır. Diğer gelir kaynaklarından fahişelik izinleri ve genelev işletmeciliği ile cinayete Türkiye tarihini ilgilendiren birer örnek vererek belgimizi kapatalım:
1471-1484 yılları arasında hüküm süren Papa 4. Sikstus , Türklere karşı açacağı haçlı seferine ek gelir sağlamak amacıyla Roma'da hem kadın hem de erkeklere hizmet veren lüks bir genelev açtırır. Papa, kendisine çalışan, bu genel erkek ve kadınlardan yılda 26 bin Venedik altını kazanır.(18) Sultan Beyazıd , Vatikan mültecisi kardeşi Şehzade Cem 'in kendisine rakip olmasından ve devletin dirliğini bozmasından çekinmektedir. Tahtına rakip olan kardeşinin öldürülmesi için 40 bin altın gönderen Sultan Beyazıd, Papa 6. Aleksander 'ın bu parayı az bulması nedeniyle amacına bir süre ulaşamaz. Pazarlıklar sonucu 200 bin altın daha gönderilince, halefi Papa 7. Aleksander , kendisine sığınarak canını emanet eden Şehzade Cem'i hemen zehirletir.(19)
1) İtalyan Dergisi 'Oggi' Nr. 42/1952.
2) Deschner Karl-Heinz, Opus Diaboli S. 153. 3) Lo Bello Nino: Vatikan im Zwielicht, Düsseldorf 1983 S. 244. 4) Carsten Frerk, Finanzen und Vermögen der Kirchen, Alibri Verlag, Aschaffenburg 2002, S. 208. 5) Deschner, Karl- Heinz: Und Abermals kraehte der Hahn, Düsseldorf S. 429. 6) İtalyan Dergisi 'L'Europeo' Nrç 1/77 Paolo Ojetti. 7) Deschner, Karl-Heinz: Kriminal Geschichte des Christentums, Bd. 3 S. 524/520. 8) Deschner K.-H. S. 523. 9) Wolf: Neuer Pfaffenspiegel S. 348. 10) E.-H.Schmitz, Die Kirche und das liebe Geld, Münster. 11) Daha ayrıntılı bilgi için www. neo-lutheraner.de internet adresine bakınız. 12) Friedhelm v. Othegraven: Litanei des Weissen Mannes, Struckum 1986 S. 120. 13) Friedhelm v. Othegraven: Litanei des Weissen Mannes, Struckum 1986 S.107/ 108. 14) Otto Rahn, Kreuzzug gegen den Gral, 1985 S.193. 15) Otto Rahn, Kreuzzug gegen den Gral, 1985 S.193. 16) Henry Kamen, die Spanische Inquisition S.158. 17) Hermann Horst, Kirchenfürsten, Hamburg S. 51. 18) Nigel Cawthorne: Das Sexleben der Paepste-Die Skandalchronik des Vatikans, Köln 1999 S.172. 19) Nigel Cawthorne: Das Sexleben der Paepste-Die Skandalchronik des Vatikans, Köln 1999S. 195/196