Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Komplo Ve Işbirlikçi Nazariyesi

C Çevrimdışı

cendeller

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Komplo ve İşbirlikçi Nazariyesi

Düşmanını yok etmek istediğinde, öncelikle onu casuslukla suçlaman yeterlidir. Sonuçta bu isimlendirme artık her yerde konuşulur hale gelir.

Irak Şam İslam Devleti’nin Musul’a girmesiyle beraber paranoyak aydınların kafalarındaki fantazilerde bilim kurgu düzeyine ulaştı. Sol kesim, düşmanlığından dolayı bu cihadi örgüte saldırırken, sağ kesim de menfaat kaygısından saldırıyor.

Peki tüm bu grupların içinde İslami hareketlere ne oluyor? Onların kaygı ve korkuları ne ola ki, bu kadar İslam Devleti aleyhtarı olmaya sevk etti bu durum onları?

Musul’a girilmesiyle birlikte her yazar-çizer gibi bazıları da şahsi yorum ve kafasındaki ütopik dünyayı, dahası içinde gizledikleri bastırılmış kıskançlık ve gözardı edilme hislerini yazılarına yansıtmaya başladı. Böyle aslı astarı olmayan zanlarla insanların kafasını bulandırıp, IŞİD’i kafa kesen ve şer’i ahkamla uzaktan yakından alakası olmayan terörist bir grup gibi göstermeye çalışan sol kesimi ya da demokrat sağcı zihniyeti anlayabiliyorum.

Ama gel gör ki; hilafet söylemini dillerinden düşürmeyen kimselerin, müslümanlara karşı bu kadar densiz ve cürretkar tutumuna anlam veremiyorum.

IŞİD’in zaferiyle; nereye, nasıl ve hangi yönden saldıracağını bilemeyip, oradan oraya yalpalayan, kafasında ki ütopyada IŞİD için senaryolar yazıp, buna sanki sadece fikir yürütüyormuşçasına siyasi analizler deyip, insanların beynini IŞİD’e karşı en ufak gerçeklik payı olmayan zanlarla dolduran, Hizbut-tahrir ve onun yayın organları ve bu yayın organlarında, zan yapmaya siyasi analiz diyen, müslümanları ve onların verdikleri mücadeleyi kendileri için siyasi malzeme olarak gören yazar ama yazarken beynini ceketinin cebinde unutmuş adamlar!..

Sürekli sadece kendilerinin sahih kitle olduğunu söyleyip, diğer mücahid grupları ise kendi kafalarına göre hareket eden, şer’i ahkamdan uzak, fikri bozuk, akidesi bozuk başıboş sürüler olarak gören bu kimselerin yazdıklarını bu sefer de biz analiz edelim. Ve buna aynı onların koydukları kadar “masum” bir başlık koyalım: “Siyasi analiz.”

Mesele, Allah'ın şeriatının yeryüzünde uygulanması ve hilafet nizamının tekrar sağlanması mı? Yoksa tüm bunları belli bir kesimin yapması mı? Kendi kitlesinden olmayan insanların, onların hayal ettikleri (ya da geveledikleri) şeyleri yapmasının hiçbir kıymet ve ehemmiyeti yok mu? Eğer azıcık samimi bir vicdana ve şeriatın temel kaidelerine vakıf olsalardı, kıskançlıklarından parmaklarını ısırıyor değil, bu zafer kim tarafından sağlanıyorsa sağlansın, sevinmeleri ve desteklemeleri icab ederdi.

Ne yazık ki, insanları yiyip bitiren şey, İslam’ın garipliği değil, kendinden olmayanların zaferidir.

Suriye’de yıllardır verilen mücadele de hiçbir katkıları olmamasına rağmen, oradaki zaferlerin üstüne şiltelerini serip çok güzel oturmayı becermekten başka ne iş yaptılar? Orda burada yaptıkları konferanslar ve paneller kendi içlerindeki kini kustukları ve zanlarını mücahidlere yapıştırdıkları siyasi analizler dışında ne yaptıklarını gerçekten merak ediyorum?

Lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini gayet iyi bilmeniz gerekiyor halbuki. Bedel ödeyen mücahidler hakkında bu kadar gevşek ve lakayt konuşmalarının hesabını elbet Allah (subhanehu ve teala) sizlerden soracaktır.

Ancak İslam’ı dert edinmiş olduğunu iddia eden yazarların birkaç yazısından örnek vermek istiyorum ki, sefil, aklını kaçırmış, kıskançlık damarı kabarmış ve müslümanların zaferini gölgelemek için içindeki tüm kini kağıda kusan bu densizleri iyi tanıyalım.

“İşid Gerçeği ve Terörizm” yazısında;

“...ama Musul meselesinde durum çok farklı. IŞİD, Musul’a hiç çatışmadan girdi. Hem de elini kolunu sallaya sallaya Musul’a girdi ve aldı...
...Peki, zayıflamış bir Baas rejimi, 3 yıldır oluşmuş bir devrim atmosferi ve İslam dünyasından gelen tüm kamuoyu desteği varken IŞİD’in Şam’a değil de Musul’a ilerlemesi ne ile izah edilebilir? Bu sorunun cevabı çok çok önemlidir...”

Karalayacak birşey bulamayıpta insanları karalamaya çalışmanın en ucuz yolu, ucu açık, muğlak cümleler kurmaktır. Ve bu yazarın muğlak ifadeleri IŞİD hakkında onun ajan olduğunu düşündüren ifadelerdir. Halbuki Allah s.w.t.’nın şu ayeti bu zancı kimselerin unuttuğu ve siyasi analiz yaparken akıllarına dahi getirmediği bir ayettir:

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur.” (isra/36)

Bu cümleleri yazan şahıs koltuğunda oturup, elindeki kalemi silah zannediyor, kendini de vakıanın içinde hissettirmekten geri durmuyor. Bizim de merak ettiğimiz ve cevaplamalarını istediğimiz birkaç soru olacak. Allah s.w.t. İsra suresi 36. Ayette bilmediğin şeyin ardına düşme diyor. Vakıadan kilometrelerce uzakta, cihad meydanının kokusunu dahi almadan, nasıl olurda bu tür yorumları mübah görür ve insanların beynini bunlarla kirletmeye çalışırlar. Kıskançlık damarları Allah s.w.t. nin bu ayetlerine gözlerini kapatacak kadar mı kabardı?

İkincisi yine Allah s.w.t. şöyle buyuruyor; “Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat/12)

Bu yazdıkları yazılarla müslümanlar hakkında çeşitli zanlar oluşturmaktan hiç mi korkmuyorlar ? Yoksa nefret ve kinleri yer değiştirip müslümanlara mı yöneldi?

Ebu Katade el-Filistini kitabında bu zihniyet için şöyle diyor ;

“Daha öncede geçtiği üzere, şeytanın günümüzde insanları şer’i hükümlerden uzaklaştırmak için ortaya attığı felaketlerden biri de, siyasi çözüm(tahlil) denilen şeydir. Bu konu garip ve insanların farklı farklı düşündükleri bir konudur. Bazen insanın aklı karışır, bazen de hayrete düşer. Zanna dayanan bu şeytani yolun...

...İlginçtir ki, hayattaki olayları sadece casusluğa, gizli hükümetlere ve dünyadaki kuvvetler arası çatışmaya bağlamaktadırlar. İslami cemaatlerden bu konuya önderlik yapan ise, Hizbut-Tahrir’dir.”

Zan üzere akidelerini bina etmekten imtina eden bu insanlar, zan üzere müslümanlara ajanlık sıfatını yüklemekten en ufak bir şekilde imtina etmiyorlar. Halbuki kullandıkları muğlak ifadelerin neticesinde, tağutu bile tekfir etmeyen bu insanlar müslümanları üstü kapalı çok güzel tekfir edebiliyorlar.

Netice itibarıyla bu insanlar casustur, öyleyse bu insanlar kafirdir. Casusluk bağlılık ve yardımdır. Kafir bir devlete casusluk yapan, yardım ettiği devlet gibi kafirdir ve Allah’ın hükmüne göre cezası ölümdür. Alimlerin cumhuruna göre casusların hükmü budur.

Küfrü güneş gibi açık tağutları tekfir etmeyen insanların, zan üzre, üstü kapalı müslümanları nasıl tekfir ettiğini görebiliyor musunuz? Acaba bu müslümanların zararı tağutların zararından daha büyük müdür? Tağutlara şirin gözükme uğruna haysiyet ve izzetlerini, kendi kitlesini yüceltme adına müslüman kimseleri ne de kolay satabiliyorlar.

Paranoyak kafalarında birçok kimseyi ajanlıkla suçlayan bu insanlar, geçmişte Taliban, Abdullah Azzam ve Usame bin Laden gibi kimselere de bu ithamlarda bulunmuşlardı. Ancak tarih bize bunun böyle olmadığını gösterdi. Geçmişte yapmış oldukları siyasi analizlerle ters düştüklerine dair birçok vakıa olmasına rağmen, hala fikir yürütmekten vazgeçmeyişleri ve bunu mübah saymaları ne ile adlandırılabilir? Cevap bekleyen farazi sorularına karşı, daha gerçekçi sorularla onlardan cevap bekliyoruz?

11 Eylül meselesiyle beraber işgal edilen Afganistan’ın işgalinin müsebbibi olarak el-kaide’yi gören bu kimselerin siyasi tahlillerini de biliyoruz. Şimdilerde ise; hepimiz Nusret Cephesiyiz sloganlarını da biliyoruz!

Taliban ile alakalı, “siyasi meseleler” kitabında yapmış oldukları tahlillerini de biliyoruz. Daha sonraları Amerikan’ın Afganistan’da çıkamayışını ifade eden siyasi tahlillerini de biliyoruz. Siyasi basiretsizlikle itham ettikleri bu müslümanlar kadar keşke, Allah s.w.t. ‘nın yardımına inanmış kişiler olsalardı.

Nedense bir yıl öncesine kadar cihadi gruplara şüpheyle bakan ve menheclerinin sahih olmadığını dillendiren bu kimseler, İslam Devleti’nin ortaya çıkmasıyla Nusret Cephesi’ne rahmet okumaya başladılar.

Peki yaptıkları bu ithamlar bunların yanına kar mı kalacak? Tabi ki hayır! Bazıları da aynı silahı kullanarak, onları İngiltere casusu olmakla suçlamışlar ve böylece sihir, sihirbaza dönmüştür. Şair ne kadar da doğru söylemiştir;

Ben, ona ok atmayı öğrettim;
Güçlenince beni hedef aldı.

Keşke siyasi tahlillere verdikleri önem kadar, İslam’ın ahlaki boyutuna da önem verebilselerdi.
Allah Rasulü’nün (sav) “Müslüman; elinden ve dilinden emin olunan kimsedir” dediğini hiç mi duymadılar? IŞİD’in eliyle insanlara zulmettiğini söylerken, kendi dillerinin zulmünün daha büyük olduğunu neden görmüyorlar? Halbuki el ile eza verilen şeyin ağırlığı kadar dil ile verilen ezada ağırdır.

Bir gün adamın birisi Sufyan b. Uyeyne’nin yanında Müslümanların gıybetini yapıyor ve onları eleştiriyordu. Bunu gören Sufyan, adamın yanına gelerek:

― Acaba doğuda hiç kâfirlerle cihad ettin mi? diye sordu. Adam:
― Hayır, dedi.
― Peki ya batıda? Adam yine:
― Hayır, dedi.
― Güneyde?
― Hayır.
― Kuzeyde?
― Hayır.

Bu cevapları alan Sufyan rahimehullâh, adama:

“Allah’ın düşmanları senin elinden bu kadar emin. Sus da, biraz da Müslümanlar dilinden emin olsunlar!” dedi.

İslam, insanların dillerine sahip çıkmalarını farz kılmıştır. Ağızdan çıkan bir söz insana kimi zaman cennet kazandırırken; kimi zamanda cehennemi zorunlu kılar. Bu nedenle kişinin konuşmadan önce ağzından çıkaracağı her sözü enine boyuna düşünmesi ve telaffuz ettiği cümlelerin nereye gideceğini çok iyi tahlil etmesi gerekir.

Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve selem) buyurur ki:
“Kişi nereye varacağını bilmeden Allah’ın rızasını gerektiren bir kelime konuşur da, Allah bu kelime sebebiyle kendisine kavuşacağı güne kadar o kul için rızasını yazar. Bir kişi de nereye varacağını düşünmeden Allah’ın gazabını gerektirecek bir kelime konuşur da Allah bu kelime sebebiyle kendisine kavuşacağı güne kadar o kul aleyhinde öfkesini yazar.”

Ebu Abdullah Hemmam
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt