Hz. Peygamber (sav) bir yerde veba çıktığını duyanların oraya girmemelerini, bulundukları yerde zuhur etmesi halinde ise oradan çıkmamalarını emretmiştir (Buhârî, “Ṭıb”, 30; Müslim, “Selâm”, 92). Cüzzamlı hastalardan kesinlikle uzak durulmasını isteyen Resûl-i Ekrem (Buhârî, “Ṭıb”, 19), kendisine biat etmek üzere Medine’ye gelmekte olan Sakīf heyetinde cüzzamlı bir hastanın bulunduğunu haber alınca onun geri dönmesini istemiş ve biatının kabul edildiğini bildirmiştir (Müslim, “Selâm”, 126; İbn Mâce, “Ṭıb”, 44). Hz. Peygamber, hastalıklı hayvanların sağlıklı hayvanlardan ayrı tutulması gerektiğini de belirtmiştir (Müslim, “Selâm”, 104-105; Ebû Dâvûd, “Ṭıb”, 24). Suriye’ye gitmek üzere yola çıkan Hz. Ömer’e bölgede veba salgını olduğu haber verilince geri dönmüştür (Buhârî, “Ṭıb”, 30; Müslim, “Selâm”, 98; Taberî, IV, 57-58). Emevî Halifesi I. Velîd cüzzamlıların tecridine yönelik tedbirler almış, yaptırdığı hastahanede onların bakım ve tedavileri için para tahsis etmiştir (Taberî, VI, 437; Makrîzî, II, 405).
( VEBA-KARANTİNA )
EVET ALLAH’IN KADERİNDEN YİNE
ALLAH’IN KADERİNE KAÇIYORUZ!
Hz. Ömer (ra) Şam’a doğru yola çıkmıştı. Serg denilen yere varınca kendisini orduların başkumandanı Ebu Ubeyde bin Cerrah ile arkadaşları karşıladılar. Ona Şam’da veba hastalığı baş gösterdiğini haber verdiler.
Hz. Ömer (ra), ilk önce Muhacirler, daha sonra Ensar’ı çağırarak onlarla durumu istişare etti. Bazıları:
“-Sen belirli bir iş için yola çıktın, geri dönmeni uygun bulmuyoruz.” bazıları da:
“-Müslümanların kalanı ve Hz. Peygamberin ashabı senin yanındadır. Onları bu vebanın üstüne sevk etmenizi uygun görmüyoruz, orada salgın hastalık var.” dediler.
Bunun üzerine Hz. Ömer (ra); Mekke’nin fethinden önce Medine’ye hicret etmiş olan Kureyş Muhacirlerini çağırdı. Durumu onlara danıştığında hepsi birden:
“-İnsanları geri döndürmeni ve bu hastalığın olduğu yere gitmemeni uygun görüyoruz.” dediler. Bu defa Hz. Ömer (ra) herkese seslenerek:
“-Ben sabahleyin dönüş hazırlığına başlıyorum, siz de hayvanlarınıza binmiş olun!” dedi. Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra):
“-Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye sordu. Hz. Ömer:
“-Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz! Ne dersin, senin develerin olsa ve iki tarafı olan bir vadiye inseler, bir taraf verimli diğer taraf çorak olsa, verimli yerde otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış, çorak yerde otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?”
Tam o esnada ortalarda görünmeyen Abdurrahman bin Avf (ra) çıkageldi, meseleyi öğrenince:
“-Bu hususta bende bilgi var, Rasulullah (sav) Efendimizin:
“-Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız” buyururken işittim.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) Allah’a hamd etti ve oradan ayrılıp yoluna devam etti. (Buhari - Müslim.)
NOT: Bu olaydan; hem 1400 sene önceden Efendimiz’in (sav) önemli bir sağlık konusunu açıklığa kavuşturduğunu, hem ‘karantina’ uygulamasının gerekliliğini ve şeklini, hem de ‘kader’ anlayışına nasıl bakmamız gerektiğini anlıyoruz. Şöyle ki; ‘Tedbir olarak sarıldığımız bütün sebepler de Yüce Allah’ın (cc) kaderinden kaçmak değil, bir başka kaderine sığınmaktır.’
~alıntı~