Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kula Kulluğun Pençesinde Gün Sayanlar

M Çevrimdışı

Muvahhid Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ekabirleri, öncüleri vazı hukuk kabul edip; helalı ve haramı onlardan almak, onların indi ve hissi olarak tesbit ve tayin ettikleri helal ve haram hududlarına itaat etmek kula kulluğun pençesinde gün saymaktır. Kula kulluğun pençesinde gün sayanlar; nefsiliği ve keyfiliği hayatlarının temeli haline getirmiş olan öncülerine itaat edenlerdir. Allahü Teala (cc) buyuruyor:

"Üzerine Allah'ın ismi anılmayan şeyi yemeyin çünkü bu fasıklıktır. Gerçekten şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına vahy ederler. Onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklerden olursunuz. (En’am Suresi 121)


"Allah'ı bırakıp hahamlarını rahiblerini ve Meryemoğlu Mesihi rabler edindiler. Oysa tek ilahtan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O bunların ortak koştuklar şeylerden münezzehtir." (Tevbe Suresi 31)


Evet alimlerini, şeyhlerini, hocalarını liderlerini ve üstadlarını ilme ölçü yapanlar, tıpkı hahamlarını, rahiblerini ve Meryemoğlu Mesihi rabler edinenler gibi, kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır.

Bil ki; şer'i şerifi bırakıp beşerin kapasitesi veya görüşlerine mahkum bir özveriye amade olmanın neticesi, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

İpinin ucu başkasının elinde ipini koparmış hocaların, abilerin, üstadların, emir ve liderlerin, iplik pazarında mal olmanın ve onların ipiyle kuyuya inmenin manası da, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Cihad meydanını terk ederek İslam'a hizmet adıyla saf müslümanlardan para toplamakla donanmış bir işleyişi sahiplenenlerin, küpünü doldurma mantığıyla, atıyla Üsküdar'a koşanların ve amme-i davadan zembili yırtanların dünyasında Marko Paşalar arayıp bulmanın ve dert anlatmanın kahrını çekmek de, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Tilkiyi yüzüp kuyruğuna gelmiş her müşriğin, kendine göre bir çapanoğlu çıktısı varken ziftlenmekten, dört köşe koltuk sevdalılarına boyun eğmek de, kula kulluğun pençesinde gün
saymaktır.

Muhallebi yerken dişi kırılan hayrına çok düşkün ve pek nankör bir beşerin, hukuk ve kural belirleyiciliğine teslim olmak da, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Servet sahibi olmak, elinde tağuti mekteplerden alınmış bir diploma taşıma, Fransız ve İngiliz kültürüyle bilgi dağarcığını kirletmiş olmak, cahili rütbe ve 'makamların 'sahibi olma, insan hayatı üzerinde emretme hakkını doğurduğuna inanmak da, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Devlet kuşunu uçurup kendi başına konduran ben bilimci tağutlardan medet ummak, beşeri iradenin egemenliğine minnet ederek bir eziklik kompleksinin içerisine girmek de, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Allah'ın şeriatına rağmen şeriat icad edenlere yaltaklanmak, Allah'ın uluhiyyet hukukuna tecavüz eden şeyhlere, hocalara, üstadlara, abilere, liderlere karşı itaat etmek suretiyle köleleşmek de kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

İnsanoğlunun cahili rütbe ve makamlara kavuşmak için, fıtratından, kişiliğinden, kimliğinden, şahsiyet ve kabiliyetinden vazgeçmesi de kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Mevsimlik din değiştirmeyi itikad haline getirerek şahsi ihtiraslarını ve kişisel heyecanlarını Rabbani davanın stratejisi diye dayatan şeyhlere, hocalara, emirlere, liderlere, üstad ve abilere isyan etmemek de, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Gayesiz hayatı imansız itaat ile devam ettirmek de, kula kulluğun pençesinde gün saymaktır.

Sonuç olarak; bilerek ve inanarak egemenlik ihtiraslarını gidermek isteyenlere sermaye olanlar kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır. Kısacası ilahi iradeyi dışlayarak metruk hale getirmek suretiyle beşeri iradeyi kutsayıp yüceltenler, kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır. Tabii ki, kula kulluğun pençesinde gün sayanlar; ıssız kuruntuların karanlık gölgesinde yaşamaya alışmış yıkık fikirli ve köle ruhlu kimselerdir.

Mustafa Çelik
 
A Çevrimdışı

Aleyna

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Evet alimlerini, şeyhlerini, hocalarını liderlerini ve üstadlarını ilme ölçü yapanlar, tıpkı hahamlarını, rahiblerini ve Meryemoğlu Mesihi rabler edinenler gibi, kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır.

bunu biraz daha açabilir misin ? Muvahhid Hanif.
 
Şimal Çevrimdışı

Şimal

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Evet alimlerini, şeyhlerini, hocalarını liderlerini ve üstadlarını ilme ölçü yapanlar, tıpkı hahamlarını, rahiblerini ve Meryemoğlu Mesihi rabler edinenler gibi, kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır.

bunu biraz daha açabilir misin ? Muvahhid Hanif.

*"Onlar, Allah’ı bırakıp ahbar ve ruhbanları rablar edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de ... Oysa onlar, tek olan bir ilah’a ibadet etmekten başka birşey ile emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (9/31)"

Bu ayeti duyan Adiy bin Hatim Resulullah’a (sav.) şöyle der: “Bu ayet bizi, alimlerimizi ve rahiplerimizi rabler edinmekle suçluyor. Bunun gerçek manası nedir? Zira biz onları kendimize rabler edinmeyiz”. *Resulullah (sav) cevaben: “Siz onların haram kıldığı şeyleri haram, onların helal kabul ettiklerini helal kabul etmiyormusunuz?”* deyince, Adiy: “Evet böyledir.” diye tasdik etti. Hz. *Peygamber (sav.) de: “İşte bu sizin onları kendinize rabler edinmenizdir.” buyurdu.* (Bakınız 3/64)
İnsanlar kendi akillari yerine hocalarinin aklini kullaniyorlar.yanlis dogru onlari kabul ediyorlar.bize dusen hocalar yanlis yaptiklarinda onlara itiraz etmeli,dediklerini arastirarak,koru korune denilenlere inanmamamizdir.insallah yardimci olmusumdur abla...
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Evet alimlerini, şeyhlerini, hocalarını liderlerini ve üstadlarını ilme ölçü yapanlar, tıpkı hahamlarını, rahiblerini ve Meryemoğlu Mesihi rabler edinenler gibi, kula kulluğun pençesinde gün sayanlardır.

bunu biraz daha açabilir misin ? Muvahhid Hanif.

Gerçek özgürlük Allah'tan başkasına kulluk etmemektir. Alemlerin Rabbi'ne aracısız/vesilesiz kulluk etmek muvahhidlik göstergesidir. Gerek Rasulullah'ın, gerek diğer elçilerin mücadelesi ateistlerle değil, Allah'a inanan müşriklerle oldu. Rasullerin müşterek kavgası şirkle mücadele temeli üzerine kurulmuştur. "Rahman bir şey indirmedi" diyen insanlar, Rahman'ın varlığını kabul eden insanlardır. Zira varlığını inkar etselerdi "Rahman bir şey indirmemiştir" demezlerdi. Demek ki problem Allah'a inanmak veya inanmamak değildi. Problem insanların Allah'la aralarına tanrıcıklar/aracılar/şefaatçiler/veliler koymaları ve daha da önemlisi Allah'ın özel ve sosyal hayata müdahale hakkını inkar etmeleriydi.

Şirk, tarihin her döneminde salgın bir hastalık gibi çeşitli coğrafyalarda varlığını hissettirmiştir. Rasullerin görevi müşriklik hastalığına yakalanan kavimleri iyileştirmek, onlara yaratılış amaçlarını ve fıtri özelliklerini anımsatmak, yeryüzünden edindikleri soyut ve somut birtakım ilahları/aracıları etkisiz hale getirmekti. Mensubu oldukları toplumlar tarafından tepkiyle karşılanan, alaylı ifadelerle veya çeşitli ambargolar uygulayarak baskı altına alınmaya çalışılan Rasuller kimi zaman umutsuzluğa düşmüşler, kimi zaman sosyal yaraları sarmak için çeşitli stratejiler uygulamışlar, kimi zaman mensubu oldukları kavimlerin yanlış ve kusurlu din algısını reformize etmeye çalışmışlar, kimi zaman da gerekli şartlar ve ortam oluştuğunda devrim yapmışlardır. Rasulullah bu anlamda en büyük devrimcidir. Zira Mekke oligarşisini devirmek kolay bir iş değildi.

Musa Firavun'un yönetim modelini eleştirmiş, "Nehirler benim altımdan akıyor" diyerek mülkün kendi tekelinde olduğunu iddia eden Firavun'a; tarımcılığı ve hayvancılığı tavsiye etmiş, toplumun genelinin mülkte eşit hakka sahip olduğunu, çalışarak/tabiatın ürünlerini işleterek bütün toplumun nimetlerden faydalanması gerektiğini anlatmıştır. Askerî baskılarla (Haman) ve iplerle (toplumu bağımlı kıldıkları/ kendilerine muhtaç hale getirdikleri baskı unsurları) köleleştirilen bir toplum... Türlü politikalarla halkın gözlerini boyayan göz boyayıcılar... Ve zalimlerin karşısına dikilen Musa...

Örnekler çoğaltılabilir. Rasuller insanları Allah'a davet eden, tutsaklıktan ve boyundruktan kurtarmaya çalışan özgürlük savaşçılarıdır. Kur'an ciddi ve detaylı bir şekilde incelendiğinde, Rasullerin kutsal mücadelesi ekonomik/sosyal ve hatta bilimsel anlamda araştırıldığında, aslında Kur'an'da anlatılan kıssaların günümüzde de aynen yaşandığına şahit oluruz. Bu da Kur'an'ın evrenselliğini ve her çağa hitap ettiğini gösterir. Ümmetimiz maalesef Kur'an'ı ölü kitabı haline getirdi. Kur'an mezarlıklarda ölülere okunan, duvara süs eşyası gibi asılan, özel ve sosyal hayatımızı yönlendirmeyen/şekillendirmeyen bir kitap haline geldi. Ümmetimiz Kur'an'ı terk edilmiş bir halde bıraktı.

Şirk geniş yelpazede değerlendirilmesi ve irdelenmesi gereken bir kavramdır. Psikolojik ve sosyolojik sebepleri araştırılmalıdır. Her şeyden önce eğitim seferberliği başlatılmalı, insanlarımıza tevhidin ve şirkin ne olduğu anlatılmalıdır. Ağaçlara çaput bağlayan, ölülerden/kabirlerden yardım isteyen, Allah'la aralarına aracılar koyan bir toplumu eğitmek çok zor bir iştir. Şamanist unsurlar içeren ibadetlerin müslümanlık zannedildiği, hattâ Hinduizm/Budizm kökenli olan tasavvufun İslam zannedildiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Tevhidi savunduğumuzda, Eski Yunan felsefesinin bir uzantısı olan panteizm inancını eleştirdiğimizde "Sen vahhabi misin?" sorusuyla karşılaşıyoruz.

Rasulullah'ın dönemindeki putlar genel anlamda taştan/tahtadan idi. Eskiden yaşamış ve hacılara un çorpası dağıtan salih bir kişinin heykelinin dikilmesi neticesinde putlaştırıldığını biliyoruz. Günümüzdeki putlar ise din adamlarından/şeyhlerden/mezheblerden/beşerî kanunlardan/veli zannedilen tarikat şeyhlerinden oluşmaktadır.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Umarım sorunuza tatmin edici cevaplar verebilmişimdir.

Saygılar...
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İki farklı din algısı mevcut; uydurulan din ve indirilen din.

Uydurulan dinde din adamları ilahlaştırılmış, her söyledikleri doğru kabul edilmiş, hatta onların fikirlerini eleştirmek imansızlıkla eş tutulmuş. Ruhban sınıfının sözleri/düşünceleri din haline getirilmiş. Bu apaçık şirktir.

Maalesef günümüz müslümanları da yahudileşme ve hristiyanlaşma temayülü gösteriyorlar. Allah'ın ayetlerinin ikinci plana atıldığı, Kur'an'ın terk edilmiş bir halde bırakıldığı bir din. Kur'an'la uzaktan-yakından alakası olmayan uydurulmuş bir din. İndirilen dinle en ufak bir benzerliği olmayan bir din.

Evet, dindar bir toplumu ancak din adına din alimleri kandırabilirdi. Ve öyle de oldu maalesef.

"Allah, aklını kullanmayanları pislik içinde bırakır" diyen bir kitabın mensuplarına "Aklınızı kullanmayın" diyen din adamları... "Ey akıl sahipleri" diye hitap eden bir kitabın mensuplarına "Aklınızı kullanmak küfürdür" diyen din adamları... "Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız" diyen bir kitabın mensuplarına "Sorgulamayın, aklınızı çalıştırmayın, düşünmeyin" diyen din adamları...

Uydurulan din yıkılmalıdır. İndirilen din egemen olmalıdır. Kur'an'ı rehber edinmeliyiz.
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah'ı bırakıp, din alimlerini Rab edinmek yahudilerin, hristiyanların ve onlara özenen bazı müslümanların işidir. Mesela kendilerini yahudilere/hristiyanlara benzetenlere Allah'ın ayetlerini hatırlattığımızda, onlar hemen Rab edindikleri İslam alimlerinin sözleriyle cevap veriyorlar. Onlara göre şeyhlerinin/mezheb imamlarının sözleri Kur'an'dan daha önemli. Şirk rekorları kırıyorlar. Hayatlarını Allah'a şirk koşmaya adamışlar. Şirk koşmayı bir gelenek/alışkanlık/tutku haline getirmişler. Ve bunu yaparken de iyi bir iş yaptıklarını zannediyorlar. Halbuki dünyadaki çabaları boşa gitmiş olanlar, iyi iş yaptıklarını zannedenlerdir. Allah'a şirk koştukları için bütün amelleri boşa gitmiştir ve kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü/tartı tutulmayacak, onlara değer de verilmeyecek.

Lakin bu demek değildir ki kimsenin görüşlerinden faydalanmayacağız. Kişilerin fikirlerini/sözlerini Kur'an'a arz etmek zorundayız. Allah'ın ayetleriyle çelişen/tevhide ters düşen görüşleri varsa kabul edemeyiz. Fakat tevhide uygun/Kur'an'la çelişmeyen sözlerini/görüşlerini destekleriz. Velhasılıkelam, din adamlarının görüşleri Kur'an süzgecinden geçirilmelidir. Kur'an onaylıyorsa ben de onaylarım. Kur'an reddediyorsa ben de reddederim. Yahudileşmekten ve hristiyanlaşmaktan Allah'a sığınırım. İslam alimlerini Rab edinmekten Allah'a sığınırım.

"Onlar Allah'ı bırakıp, alimlerini (din adamlarını) rahiplerini ve Meryem'in oğlu Mesih'i Rabler edindiler. Oysa kendilerine tek olan Allah'tan başkasına kulluk etmemeleri emredilmişti. O'ndan başka ilah yoktur. O, onların şirk koştuklarından münezzehtir." (Tevbe 31)
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yüce Dağ anlamına gelen Tûr'un, birçok yerde sıfatıyla değil, Seyna/Sina adıyla anıldığını, bu sebepten Sina adını parantez içinde zikrettiğini belirtmiş. Dağın yükseltilmesinin, havaya kaldırma manasına gelmediğini söylemiş. Vav bağlaç olarak kullanıdığında cümlenin uğradığı değişikliği anlatmış.Tahrif yok, gerçek anlamını söylemiş.

İnsanlarımıza asırlardır din kisvesi altında uydurma rivayetler, yanlış çeviriler, mitolojik evliya menkıbeleri anlatılıyor. İslam'ı öyle bir hale getirdiler ki; uçanlar- kaçanlar, gözlerinden yeşil ışık saçanlar, sırra kadem basan veliler, duvarın içinden geçen tarikat şeyhleri, bir el işaretiyle yağmur yağdıran erenler ve bunlar gibi bir sürü şamanizm kökenli hikaye...

Kur'an'a mitolojik hikayeler kitabı gibi muamele edenlerin tutumları, Allah'ın ayetlerini duyunca "Bunlar geçmiştekilerin masalları/efsanevî hikayeleri" diyen Mekke müşriklerinin bakış açılarına benziyor. Onlar da "Mucize isteriz, mucize göster bize, uç, kaç, gökten bir hazine indir, sen nasıl peygambersin, neden çarşılarda dolaşıyorsun, uçsana, yanında niye melek yok" diyerek metafizik/doğaüstü belirtiler istiyorlardı. Onların din algısı buydu.

Akıl ve bilim reddedilmiş, Allah'ın ayetleri her çağa hitap eden evrensel mesajlar olmaktan çıkarılıp veli maskesi takarak kendi otoritelerini sağlamlaştıran riyakarların kendilerini ilahlaştırmaları için bir araç haline gelmiş. Kur'an'ı süs eşyası gibi duvara asan toplumumuz, din tüccarlarının yalanlarına inanmış. Coğrafyamız eğitimsiz, bilinçsiz insanlarla dolu. Bilgiye/bilime değer veren Kur'an terk edilmiş. Ayetler yaşadığımız çağa entegre edilmemiş. Aklı ve bilimi savunan, Kur'an'ı akılcı yorumlayanlar zındık/reformist ilan edilmiş. Ve geldiğimiz durum ortada: Teknoloji üretemeyen, bilimde ilerleyemeyen, akılcılığı kafirlik zanneden, bir sürü cahil kişinin "ben şeyhim" diye piyasada dolaştığı, emperyalist devletlerin oyuncağı olmuş bir İslam coğrafyası... Kur'an'la çelişen rivayetleri din haline getiren, akılcı ve bilimsel yorumları kafirlik/zındıklık olarak algılayan din adamları... Bu kafayla devam edilirse İslam coğrafyası hiçbir zaman huzura kavuşamaz. Yaşadığımız çağın gerçeklerini ve şartlarını idrak etmediğimiz, Allah'ın ayetlerini akılcı ve bilimsel metodlarla değerlendirmediğimiz sürece emperyalist devletlerin oyuncağı olmaya devam edeceğiz.

Tek dileğim müslümanların her alanda en iyi olmalarıdır. Ekonomide, sağlıkta, sanatta, teknolojide, bilimde, maddi ve manevi aklınıza gelecek her alanda en iyi, en başarılı, en rahat, en mutlu olmaları...

İslam ülkelerine baktığımda yıkık- dökük evleri, 6 yaşında evlendirilen kızları, aklın ve bilimin dışlandığını, Kur'an'ın yanlış kişilerin eline geçtiğini görüyorum. Ve bunları gördükçe çok üzülüyorum. Rasulullah'ın ümmeti bu durumlara düşmemeliydi. Dünyanın her yerinde İslam sancağı dalgalanmalıydı. Tevhid sancağının dalgalandığı her yer; aklın, bilimin, imanın, ahlakın egemen olduğu bir yeryüzü cenneti olmalıydı. Dünyayı tevhidin ışığıyla cennete çevirmeliydik.

Bu konu hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Başka bir şey yazmayacağım. Çünkü sözlerim yanlış anlaşılıyor. Aşağıdaki başlığa yazdığım yorumlardan dolayı neredeyse kafir ilan edileceğim. Kur'an'ı savunmak, Allah'ın ayetlerini rehber edinmek suç mu?

https://www.islam-tr.org/konu/rasuller-gunahsizdir.11905/

Selametle...
 
Üst Ana Sayfa Alt