çünkü kişiler için "laik kişi" şeklinde bir sıfat tamlaması yapılamaz. Laiklik sıfatı kişiler için değil devletler için kullanılır. Kişilerin bir dini inancı olabilir veya olmayabilir. Devlet kelimesi ile anlatılan kavram ile bir kişiden bahsedilmediği için devletlerin bir dini inancı ise olamaz. Devlet, insanların kurallı yâni adâlete uygun yaşamalarını temin etmek için icat edilmiş bir yönetim aygıtıdır, yöntemidir, sistemidir, tüzel bir varlıktır. Siz daha bunu bilmeden muhakeme yapmaktasınız. Laik kişi zaten yoktur, varsa laik devlet vardır.
İşte bu tanım demokrasi dinini besleyen yanılgıdır! Bu tanım ile insan ancak kendini kandırabilir, Allah'ı swt kandıramaz.. Bu tanım ile niceleri kendilerini ve tabilerini helâke sürükledi/sürüklüyor..
Laiklik din ve dünya işlerinin ayrılmasıdır. Bu tanıma uyan her türlü kişi, yönetim, devlet vs laiktir.. Yani laik olan kişi veya sistem vs bizzat "Allah benim hayat tarzıma karışamaz" demektedir!
Suçu çok kişiye, kuruma veya herhangi bir oluşuma bölüştürerek suçun mahiyeti azaltılamaz veya yok sayılamaz. Bilakis bir şirk on kişiye de, 10 milyar kişiye de bölünse her kişi birer muşrik olmuştur.
Yani "devlet laik olur" demek bizzat devleti oluşturan/ayakta tutan tüm kurum ve şahısları bir bir laik eder.
Müslüman, elinden ve dilinden başkalarına yâni müslüman olsun veya olmasın kimseye zarar gelmeyen kişi ise siz nesiniz?
Konu içeriğinden bağımsız olarak şu cümlenize cevabım şöyledir;
Elbette müslüman şahsiyetinin temel özelliklerinden biri de "haksız yere" hiç bir canlıya veya cansıza zarar vermemesidir. Tırnak içerisindeki kavram dışında kalan kısım ise araştırılması gereken, İslam'ın çeşitli zaman ve mekanlarda sınırlarını çizdiği hukuklarla doludur..
Devlet laik olabilir ama kişilerin islam inancına göre hayat sürmelerinde bir engel var da biz mi bilmiyoruz hele bir açıklayın lütfen.
Bu soruyu sorabilmek için burnunuzun hiç sızlamaması gerekiyor..
Bizi yönetenlerin müşrik olması konusunda haklı olabilirsiniz maalesef, ama yaşadığımız topraklar kim veya kimlerin işgali altıda acaba? Eğer öyle olsaydı bunları yazabilecek miydiniz acaba?
Yönetenlerin muşrik olması işgal altında olduğumuzu göstermiyor mu zaten?
Hangi İslam o acaba, birilerinin kendine göre eğip büktüğün İslam mı yoksa Peygamber Efendimizin (S.A.V.) tebliğ ettiği bozulmamış İslam mı?
Acaba Resulullah s.a.s devletlerin laik olabileceğini mi tebliğ etmiştir?
Ahsen-i takvim üzere yaratılan kişinin "tiksinmek" gibi nahoş ifadeler kullanması mümkün değildir. Hz. Muhammet (S.A.V.) tarafından nahoş ifadeler kullanılmamıştır.
Muhatabının muhatablarını tanımıyorum ama, bu söze de şöyle bir cevab vermem gerek;
Ahseni takvim üzere yaratılıp esfeli safiline gönderilen insanların muşrik olanlarına da bizzat Allah swt "necis" diyor. Necaset gayet tiksinilecek bir şeydir..
Hicret nereye edilecek acaba? Siyonist üst aklın hüküm sürdüğü haydut ve hırsız ABD yönetimi tarafından kurulmuş bir suç örgütü olan DAEŞ'in inlerine mi,
Cihad veya hicret deyince niye bir çoklarının aklına hemen IŞİD geliyor veya öyle lanse edilmeye çalışılıyor? Bu sorunun cevabı bir kaç sayfa tutabilir.. Kendinize yazmaya başlayabilirsiniz.
yoksa perişan Afganistan'a mı?
Afganistan ne yönden perişan? Sizin için izzet mal/sanayi/silah vs zenginliği midir?
Savaşlardan yorulmuş Osmanlı ve Anadolu halkının savaş sonralarında düştüğü durumları da böyle kibirlice küçümsüyor musunuz?
Acaba müslümanlar unuttu da hatırlatmak size mi kaldı?
Hatırlatmak ne zamandan beri haram kılındı!
"Allah sizin suretlerinize bakmaz, fakat kalplerinize ve işlerinize bakar." hadis-i şerifinden? İşte bu müthiş ifade insanın sırrını da barındırıyor fark edenlerce! Siz bu hadis-i şerifi iyice tefekkür ettiniz mi acaba?
Nasıl bir sır arıyorsunuz, dıştan laik demokrat düzene sahib çıkıp içten İslam iddiasında bulunan pırıl pırıl bir kalb çıkacağını mı sanıyorsunuz? Aktardığın hadiste "işlerinize" kelimesi de var. Sizce bu işler kalb işleri mi yoksa zahire göre hükmetmesi gereken müslümanlara da zahir olan ameller mi?
Sizin önce edep öğrenmeniz ve sonra insanlara hitap etmeniz gerekiyor. Siz kimseye had bildirecek durumda değilsiniz, önce "usûl erkân" öğrenin, dilinizi ve kaleminizi düzeltin. Âl-i İmrân Suresi 159. Ayet mealini bir zahmet tekrar okuyun. Allah idrâkinizi çokca artırsın.
Evet edeb hepimize gerekiyor, bunun için birbirimize bolca nasihat ve dua etmemiz çok güzeldir.
Ama önce Allah'ın dinine ve ahkâmına edeb ile de mukellef olduğumuzu asla unutmamamız gerekir..
Not: Konu içeriği hakkında nasihat:
İslami hassasiyetle bile olsa insanlara karşı muamelede İslam'ın uslubunu aşmamak gerek..