Kardeşim La ilahe illallah diyen müslümandır, kardeşimizdir taki onun bir küfrüne şahit olalım işler o zmn değişir.
Namaz kılan birisi ise zahiren müslümandır ve kardeşimizdir fakat onun küfrüne şahit olursak yine işler değişiyor
Her camii imamı tagutu övüyor mu? Her camii imamı ataput ilke ve inkilaplarini övüyor mu? Eğer övüyorsa biz ona zaten müslüman demedik,
Şeyh Makdisi şöyle der:
Zamanımızda tekfir sancağını kaldıran bazı gruplar şöyle derler:
‘La İlahe İllallah demek şirkten beri olmak demektir. Dolayısıyla zamanımızdaki insanlar bu çağın şirkinden (Demokrasi-Laiklik) beri olduklarını göstermedikleri sürece Müslüman sayılmaları için kelime-i şahadeti söylemeleri yeterli değildir.’
Bu gruplara Rasulullah (s.a.v.)in zamanında böyle bir şart olmadığı, kelime-i şahadeti telaffuz etmenin yeterli olduğu söylendiği zaman şöyle diyorlar:
‘Onlar Arab idiler ve La İlahe İllallah demenin her türlü şirkten beri olmak anlamına geldiğini biliyorlardı.' Bu söz dikkatlice söylenmiş bir söz değildir.
Zamanımızın muteber tevhid ve cihad alimleri bu sözü eleştirmişlerdir. Bu alimlerden olan Şeyh Abdulkadir bin Abdulaziz ‘İman ve Küfür’ adlı eserinde bu sözü eleştirmiş ve bu fikre binaen insanları tekfir edenleri Haricilikle vasıflandırmıştır.
İlk olarak bizim ‘La İlahe İllallah’ dan anladığımızla sahabenin anladığının bir olmadığını beyan etmekte fayda vardır. Ancak bizim burada bahsettiğimiz şey; insanlara Müslüman mı yoksa kafir mi hükmü vermektir. Yani insanların kanlarını ve mallarını helal kılmaktan bahsediyoruz. Bu hükümlerin belli ve sınırlı olan sebepleri vardır. Vaz’i ve hamasi ifadelerle ahkam kesmek ilim ehline yakışmaz. Buna rağmen Peygamber (s.a.v.)in zamanında dahi ‘La ilahe illallah’ dedikleri halde şirkin ve ibadetin manasını bilmeyen insanlar vardı. Peygamber (s.a.v.) onların La ilahe illallah demelerini İslam'a girmek için yeterli görmüştü.
1) Mekke fethinden sonra La ilahe illallah deyip 2.000 kişi İslam a girdi ve Müslüman olarak kabul edildi. Ondan sonra o kişilerin bir kısmı ‘Zatu Envat’ edinmeyi istediler. Peygamber (s.a.v.) kızarak onlara şöyle dedi:
‘Allahu Ekber ben-i İsrail’in Musa (a.s.)'a ‘bize bir ilah yap’ dedikleri gibi diyorsunuz.’
Bu insanlar şirki istemişlerdir. Şirki istemek veya şirke niyet etmek de küfürdür. Onları bu talebi önceden La ilahe illallah dedikleri halde şirkin ne olduğunu bilmediklerinin bir göstergesidir. Buna rağmen onların kelime-i şahadeti ikrar etmelerini kabul etti ve zamanımızın aşırılarının yaptığı gibi onları sınava tabii tutmayı gerek görmemiştir.
2) Adiy bin Hatem (r.anh) dan rivayet edilen bir hadiste şöyle geçer:
‘Bayramda boynumda altından bir haç olduğu halde Allah Rasulu(s.a.v.) in yanına geldim.
Allah Rasulu(s.a.v.) bana: ‘Ey Adiyy, şu putu boynundan at' dedi. Ben onu boynumdan attım. Yanından ayrıldığım esnada Allah Rasulu (s.a.v.)in şu ayeti okuduğunu duydum: ‘Allah ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler edindiler’(Tevbe 31)
Bunu üzerine ben: ‘Biz onlara ibadet etmiyorduk.’ dedim. Allah Rasulu (s.a.v.): ‘Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını ise haram sayıyorlar ve sizde bunları helal yada haram kabul etmiyor muydunuz? dedi.
Ben: evet dedim.
Allah Rasulu(s.a.v.) : ‘İbadetin budur’ buyurdu.
Adiy bin Hatem Müslüman olmadan önce Hıristiyan’dı.
Hadisten şunlar anlaşılmaktadır:
A) Adiy bin Hatem(r.anh) cahiliye hayatında sıradan biri değildi. Aşiretinin lideriydi. Buna rağmen: zamanımızın halkı gibi kanun koymanın (helal haram yapmanın) ibadetin bir parçası olduğunu bilmiyordu. İbadetin namaz, kurban kesmek ve secde gibi şeyler olduğunu düşünüyordu.
B) Adiy bin Hatem (r.anh) haç takarak Peygamber (s.a.v.)in yanına geldi. Bunun da şirk olduğunu bilmiyordu. Rasulullah(s.a.v.) ona ‘bu puttur’ diye bahsetti. (Şeyh Ebu Basir bunu söyledi)
3) Sakif aşireti Müslüman olduktan sonra Muğire (r.anh) onların putunu kırmak için Taife gitme hikayesi siyer kitaplarında meşhurdur. Hatta putun Muğire(r.anh) ya zarar vermesinden dolayı Sakif aşiretinde korku bile yaşanmıştır.
4) Peygamber (s.a.v.)in yanında bir cariye def çalarak ‘Yarın ne olacağını bilen bir peygamberimiz var’ dedi.
Peygamber(sav) onu tekfir etmeden ona; ‘bu sözü bırak önceden söylediğin şiirleri söyle’ (Buhari) dedi.
5) Peygamber (s.a.v.)in gazvelerinin birisinde bir bedevi Rasulullah (s.a.v.)'e gelip Ona ‘Müslüman mı olayım, yoksa seninle birlikte savaşayım mı?’
Peygamber (s.a.v.) ‘önce Müslüman ol; sonra savaş’ dedi.
Bu adam o kadar cahildi ki, İslam’ın amellerin kabul edilmesi için ilk şart olduğunu bile bilmiyordu. Buna rağmen Peygamber(s.a.v.) sadece kelime-i şahadeti ikrar etmeyi emretti. İki rekat namaz kılmadan adam şehid oldu. Peygamber (s.a.v.) o zamanın farzı olan cihadı erteleyip Medine‘ye git, dinini akideni öğren demedi.
6) Peygamber (s.a.v.) ‘Rabbe’ adlı putu yıkacağını Sakif lideri olan ibni Abdi Yaleyl’e söylediği zaman; ibni Abdi putun bir zarar verebileceğine inanarak Peygamber (s.a.v.)e şöyle dedi: ‘Ah Rabbe senin kendisini yıkacağını bir bilse ahaliyi öldürür!’
Ömer (r.anh) ona şöyle dedi: ‘Ey ibn Abdi Yaleyl yazıklar olsun sana o bir taştır yarar ve fayda veremez… '
Peygamber (s.a.v.) buna rağmen onu tekfir etmedi. (Zadul-Mead, c.4 s.151)
Örnekler sayılamayacak kadar çoktur. O zaman cehaletleri sebebiyle mescidin ortasına işeyenler bile vardı. Buna rağmen La ilahe illallah’ı telaffuz etmek İslam alameti sayılıyordu.
İmam Ahmed (rahimehullah) zamanında halife, iktidar tabakası, askerler, imamlar, kadılar, müftüler ve halkın büyük bir kısmı ‘Kur'an mahluktur’ diyorlardı. Selefin çoğuna göre bu söz küfürdür.
Şöyle düşünelim; zamanımızın aşırıları gibi düşünen bir adam o zamanda bulunup; ‘Kur'an mahluktur demek küfür bir sözdür. Bu söz asrımızın tagutudur. Dolayısıyla bu zamanda La ilahe illallah demek İslam alameti değildir. Çünkü insanlar La ilahe illallah dedikleri, namaz kıldıkları halde bu küfür sözünü söylemektedirler. Bunun için bu zamanda bir kimse kelime-i şahadeti söylese de namaz kılsa da bu (Kuran mahluktur) beri olduğu açığa çıkmadığı sürece onu Müslüman sayamayız. Dolayısıyla bu toplumda asl olan küfürdür ve ‘Kur'an mahluktur’ sözünden beri olduğunu bilmediğimiz kişiyi tekfir ederiz.' dese imam Ahmed ona nasıl bir cevap verirde acaba!!???
Bir kişi şimdi bize ‘O zamanda ‘Kur'an mahluktur’ diyenlerin tekfir manilerinden olan tevilleri vardı, kimileri cahildi. Selef bu yüzden onları tekfir etmedi.’ dese deriz ki:
‘Bizim zamanımızda oy veren, askere giden, okula çocuğunu gönderen kişilerin arasında cehalet, tevil… gibi manilerden dolayı mazur olanlarda vardır. Bizde selefin yolunu izleyip onları tekfir etmiyoruz.’
Peygamber(s.a.v.)kelime-i şahadeti söyleyene İslam hükmü veriyordu. Kişi bundan sonra küfür fiili işlerse, Rasulullah(s.a.v.) şartlara manilere baktıktan sonra, ya Zatu Envat hadisindeki gibi mazur görüyor yada Museyleme gibi onu tekfir ediyordu..
Muasır âlimlerimiz ve günümüzde cihad eden mucahid liderlerinin arasında görüş ayrılığı olmadan:
İslam ülkelerinde yaşayan halkta asıl olanın İslam olduğu, ayrıntı vermeden Müslüman halkları tekfir etmenin yanlış olduğu ve ayrıntısız tekfir edenlerin aşırı hariciler oldukları açıktır.
(30 Risale, s. 101-04)