Muhammed B. Abdilvehhâb Ve Tekfir

gayet rahat olacaksın akhi
biz insanları cehenneme doldurmakla yükümlü değiliz
adam müslümanım diyorsa akidesini araştırmakla yükümlü değiliz
sofi müslümandır,oy veren müslümandır,
ilaveten inatla ekliyeyimki sofilik şirk doludur ve oy vermek şariate muhalefetdir

metin öztürk' Alıntı:

gayet rahat olacaksın akhi
biz insanları cehenneme doldurmakla yükümlü değiliz
adam müslümanım diyorsa akidesini araştırmakla yükümlü değiliz
sofi müslümandır,oy veren müslümandır,
ilaveten inatla ekliyeyimki sofilik şirk doludur ve oy vermek şariate muhalefetdir

Genişletmek için tıkla ...

Bu ne demek ahi? Şirk işleyen müslüman mı olur? Cehaleti varsa giderilir yoksa basarsın "mümtehine 4'ü"

insanların selamını alırken ''hele bir dur akideni araştırıp öyle selamını alayım'' diyemem

metin öztürk' Alıntı:

insanların selamını alırken ''hele bir dur akideni araştırıp öyle selamını alayım'' diyemem

Genişletmek için tıkla ...

Selam almaktan mı bahsediyom ben be ahi. Senin çevrendeki insanların hepsi mi tağuttan beri insanlar? Bunlarla nasıl ilişki kuracağız diyorum. Hani sen dedin ya "tekfir etmek zorunda değiliz" diye. Ben de ozaman bunların yaptıklarının şirk olduğunu bile bile bunlara müslüman muamelesi mi yapacağiz diyorum?

Ebu Ubeyde bin Cerrah' Alıntı:

Selam almaktan mı bahsediyom ben be ahi. Senin çevrendeki insanların hepsi mi tağuttan beri insanlar? Bunlarla nasıl ilişki kuracağız diyorum. Hani sen dedin ya "tekfir etmek zorunda değiliz" diye. Ben de ozaman bunların yaptıklarının şirk olduğunu bile bile bunlara müslüman muamelesi mi yapacağiz diyorum?

Genişletmek için tıkla ...

akhi soruna soruyla cevap vermiş olyorumda
sence şeyh muhammed ibni arabinin vahdeti vucud olayını şirk olarak görmüyormuydu?
vahdeti vucud yeryüzünün gördüğü en üst düzey küfürdür
fakat ibni arabi bununla kastının batini vs türü saçmalıklar ile açıkladığı için yani şirkini teviller ile desteklediğinden şeyh kendisini tekfir etmiyor
tekfir etmeyişi bu inancın islama uyduğunu söylemeyi gerektirmez

metin öztürk' Alıntı:

akhi soruna soruyla cevap vermiş olyorumda
sence şeyh muhammed ibni arabinin vahdeti vucud olayını şirk olarak görmüyormuydu?
vahdeti vucud yeryüzünün gördüğü en üst düzey küfürdür
fakat ibni arabi bununla kastının batini vs türü saçmalıklar ile açıkladığı için yani şirkini teviller ile desteklediğinden şeyh kendisini tekfir etmiyor
tekfir etmeyişi bu inancın islama uyduğunu söylemeyi gerektirmez

Genişletmek için tıkla ...

Necd ulemasından çok çelişkili rivayetler var akhi. İbni arabiyi tekfir etmediği pek inandırıcı gelmiyor bana.
Eğer tekfir etmediyse bu aynı dönem yaşamadığı için ve hücced ikame edemediği içindir. Allahu alem...

Bu da Ebu Zerka'nın Ubeydullah Arslana verdiği cevaplar:

A. Yolcu alim mi ? Evet.... yani ilmi var, cehalet onda yoktur muhtemelen ...
Oy veren cahillerin tekfir edilmemesini anladım .... gerçekten çok cahil insan var ... gerçi bu kanımca bir tercihdir...
Ama oy vermek vaciptir demek ayrı bir olay ... şimdi oy vermeyince ve bu işi red edince bizim hükmümüz nedir?
şu yanlış tevil olayından kalbim mutmain değil ve bu konuda tutarsız bir durum var Allahu alem ... Çünkü o zaman Cübbeli veya Isyanoğlunu da tekfir etmemek lazım ... ikisi de kendilerince tevil yapıyorlar ...

Ebu Ubeyde bin Cerrah' Alıntı:

Necd ulemasından çok çelişkili rivayetler var akhi. İbni arabiyi tekfir etmediği pek inandırıcı gelmiyor bana.
Eğer tekfir etmediyse bu aynı dönem yaşamadığı için ve hücced ikame edemediği içindir. Allahu alem...

Genişletmek için tıkla ...

akhim bir kişi cahil olmaya bilir(abdullah yolcu gibi) akidede şirk olan bir meseleye vacip de diyebilir ama bu onu tekfir etmemiz anlamına gelmez,neden vacip demiş araştırmak gerekir abdullah yolcu vs kişiler tevil ile oy kullanamanın vacip olduğunu söylüyorlar her nekadar yanlış tevil ediorlarsada tevil varsa tekfir duraksar,imam ahmed diyor ki kuran mahluktur diyen kişi kafirdir ama her kuran mahluktur diyen kişiyi tekfir etmiyor cahil olabilir(ki şeyhin yaşadığı dönemde avam bu konuda cahildi) ikrah altında olabilir(ulemanın büyük çoğunluğu ikrah altındanydı) ve yahutta tevilci ,hatta devletin reisleri (hatırladığım kadarı ile bu fitnenin olduğu dönemde memun,mutasım,vasık iktidardaydı) kuran mahluktur diyordu ama imam ahmed onları tekfir etmemişti hatta onlara dua etmiştir.akhi tekfir konusu çok ciddi bir meseledir ,ulema bu konudan uzak durmayı tavsiye etmiştir,tekfir ile alakalı sana, tekfir meselesi üzerine mülahazalar eşref yılmazın kitabını tavsiye ederim ,kitap mükemmel...

''TEKFİR meselesi üzerine mülahazalar''
eşref yılmaz
küreselkitap
okumanızı tavsiye ederim
birçok alimin tekfir amelleri konusunda gayet rahat oldukları halde kişileri tekfirden ne derece kaçındıklarını göreceksiniz
Allahdan korkmuyormusun sorusuna ''hayır'' cevabı veren kişinin bu hayır ile ''hayır durum senin dediğin gibi değil ben Allahdan korkuyorum'' demek istemiş olabilir diyerek katline fetva verilmeyen vaka olmuş. buna benzer birçok alimin fetvaları var

ibn teymiyye'ye, yahudi ve hıristiyanları rafizilerden üstün tutan bir adam hakkında sorulunca şöyle cevap vermiştir:
elhamdulillah, muhammed sallallahu eleyhi ve sellem'in getirdiklerine iman eden her kimse, O'nun getirdiklerini inkar eden her kimseden daha hayırlıdır. Her ne kadar iman eden bu kimsede bidattan bir tür bulunsada bu böyledir. hatta bu harici,şia,murcie ve kaderiyenin bidatlarından bir bidatda olsa. şüphesizki yahudi ve hıristiyanlar islam dininden zaruri olarak bilinen bir küfürle kafirdirler. bidat ehli ise kendisini resul sallallahu eleyhi ve sellem'e muvaffak biliyor ve ona muhalefet etmediğini düşünüyorsa o bu yaptığından kafir olmaz. eğer bu yaptığıyla küfre girdiği bile varsayılsa, onun küfrü Allah ve Resulü'nü tamamen yalanlayanların küfrü gibi değildir.
mecmuu'l feteva 35/122

biri çıkarda ''ben şeyhulislam ibni teymiyyeden daha sağlam bir akideye sahibim'' derse
o kişiye verilecek cevap ''sen olsan olsan bir cahil olursun'' deriz

Ebu Ubeyde bin Cerrah' Alıntı:

Abiler anlaşılıyor ki sizde aynı benim gibi tam olarak itikadınızın ne olduğunu bilmiyorsunuz.

@EBU HANİFE akhi bu oy verme mevzusu kati değil içtihada açık diyorsan ozaman kimseyi tekfir etmemeni anlıyorum. Ama bu sitenin genel görüşü ve cihadi cemaatlerde yaygın olan görüş bu konunun içtihadi bir konu olmadığı yönünde. Abdulmuiz hocanın yazılarına bakabilirsin. Bu konuyu kati bir mesele olarak kabul ettiğin zamanda tekfir kaçınılmaz. Çünkü senin kati şirk dediğin ameli ümmetin (artik onlar ümmete dahilse) ekseriyeti işliyor. Kimin dostun kimin düşmanın (vela vel bera) olduğunu belirlemen için de tekfir şart oluyor. Benim derdim de bu zaten. Dostumuzu düşmanımızı bilmez olduk artık. Örneğin birine talip olacaksın müslüman mı kafir mi bilemiyorsun vaziyet bu. Onun için bu öyle geçiştirilecek bir konu değil ki. SİYAHLA BEYAZ gibi ayırt etmeye mecburuz ki çevremizi ona göre düzenleyelim.

Benim derdim herkesi tekfir etmek değil yanlış anlamayalım. Ama eğer A. Yolcu gibi hocaları tekfir edilmemesinden yana isek ozaman bu işin içtihadi olduğunu kabul etmeliyiz. Yok eğer bu iş kati bir mesele diyorsak ozaman da akidemizin gereğini yapmalıyız yoksa kendi imanımız tehlikeye girer.

Sitenin oy verme konusundaki fetvası "kati bir mesele" olunca ve sitedeki üyeler bu işe vacib diyen alimleri tekfir ettiği zaman bunlara "aşırı tekfirci" denilince insan ister istemez bu konuya bir açıklık getirilmesini istiyor...

Genişletmek için tıkla ...

Akide kitaplarinda kufur bablarinda Allahin helalini haram,haramini helallestirmek kufurdur. İbaresi gecer.Oy mevzusu ise genel olarak şirk olarak adlandirip konu bireyleri indirgendiginde ise kisinin durumuna gore farklilik gosterebiliyor.Gerek bireyin tekfinin engelleri gerek ise konunun kapaliliginin getirmis oldugu ictihadi cesitlilik.

Iste ben bu noktada dikkatli olmayi konuyu merciyine devredilmesi gorusundeyim.

Tekfir zihniyeti Turkiyede gerek yayin evleri (hak yayinlari,sehadet), cemaat ve kitle iletisim araslari vesilesiyle son yillara kadar tewhidi dusunen muslumanlarda art niyetli veyahut cehaletten kaynaklanan sebeblerden dolayi muslumanlara siret etti Belki bunun en buyuk etkenlerinden biride kaynak kitap olarak gosterilen ve istismar edilen bazi alimlerin eserleri.Ibn teymiyye bu istismarin en buyuk gostergesidir.Turkiyede yeni yeni tercume edilen veyahud bunun gundemi yapan kardesler bu istismari bozmak icin caba gosteriyorlar...

Allah swt bizleri batil goruse karsi ayik kilsin...

EBU HANİFE' Alıntı:

Akide kitaplarinda kufur bablarinda Allahin helalini haram,haramini helallestirmek kufurdur. İbaresi gecer.Oy mevzusu ise genel olarak şirk olarak adlandirip konu bireyleri indirgendiginde ise kisinin durumuna gore farklilik gosterebiliyor.Gerek bireyin tekfinin engelleri gerek ise konunun kapaliliginin getirmis oldugu ictihadi cesitlilik.

Iste ben bu noktada dikkatli olmayi konuyu merciyine devredilmesi gorusundeyim.

Tekfir zihniyeti Turkiyede gerek yayin evleri (hak yayinlari,sehadet), cemaat ve kitle iletisim araslari vesilesiyle son yillara kadar tewhidi dusunen muslumanlarda art niyetli veyahut cehaletten kaynaklanan sebeblerden dolayi muslumanlara siret etti Belki bunun en buyuk etkenlerinden biride kaynak kitap olarak gosterilen ve istismar edilen bazi alimlerin eserleri.Ibn teymiyye bu istismarin en buyuk gostergesidir.Turkiyede yeni yeni tercume edilen veyahud bunun gundemi yapan kardesler bu istismari bozmak icin caba gosteriyorlar...

Allah swt bizleri batil goruse karsi ayik kilsin...

Genişletmek için tıkla ...

Bu ümmetin genel derdi akhi sadece bizde değil ki.

'TEKFİR meselesi üzerine mülahazalar''
eşref yılmaz
küreselkitap

Tekfir Meselesi Üzerine Mülahazalar

Kitap içerisinde Eşref Yılmaz’ın kaleme aldığı ve tekfir meselesi hakkında kısa-özlü ifadelerle izah edilen konular yıllardan beri bu konuda bilgisizce konuşan birçok tekfircinin geri adım atmasını sağlamıştır. Özellikle Şeyhulislam İbn Teymiyye’nin adını kullanarak Müslüman kitleleri ve âlimleri tekfir eden bu kişiler, Şeyhulislam İbn Teymiyye’nin zannettikleri gibi bir âlim olmadığını eser içerisinde açıkça müşahede etmiştir.

Mevzunun ehemmiyeti ve muhalif düşünen kimselerin yalan ve iftira noktasında seri hareket etmesi nedeniyle, Eşref Yılmaz zikrettiği yüzlerce fetvanın Arapça aslını da dipnotta zikretmiştir.

Elhamdulillah… Kitap birçok gencin aşırılığına son verdiği gibi, bu gençleri verdikleri fetvalarla saptıran birçok hocanın da yanlış görüşlerinden rücu etmesine vesile olmuştur.

Bununla birlikte insaf ve basiretten yoksun bazı bidatçılar kitaba ve müellifine hakaret edip iftira atmaktan da kaçınmamıştır. Mesela bu aşırılardan birisi kitabı Şeyh Ebu Zeyd’e (Halid Hüseynan’a) gösterdiğini ve onunda kitabı beğenmeyerek hemen onu yakmalarını söylediğini zikretmiştir. Bununla da yetinmeyip “mücahid şeyhler böyle diyor” diyerek sözü yalanla allayıp pullamışlardır.

Oysa zikri geçen olaydan sonra Şeyh Ebu Zeyd kitabın müellifiyle özel olarak görüşmüş ve müellifin kitap hakkında yaptığı izahattan sonra başını önüne eğerek pişmanlık duymuştur. Zira Şeyh kitabı okumak bir yana, kitabın Arapça nüshasının birkaç satırını okumaktan başka bir şey yapmamıştır. Eşref Yılmaz kendisine kitabı Şeyh Ebu Yahya’nın okuyup dağıtılmasına icaze verdiğini ve bir kitabın muhalif kişilerin dolduruşuna gelip sadece bir iki satırını okuyarak inkâr edilemeyeceğini söylediğinde ise Şeyh mahcup olmuş ve müellife cevap verememiştir. Allah Şeyh’e rahmet eylesin ve şehadetini kabul buyursun.

Yine müellifin Şeyh Ebu Yahya’nın en yakın danışmanı olan Üstad Ebu Ubeyde’ye meseleyi açıp Şeyh Ebu Zeyd’in sözünü zikretmesi üzerine Üstad tebessüm ederek Eşref Yılmaz’a şöyle demiştir: “Müftümüz Şeyh Ebu Yahya’nın icaze verdiği bir kitap hakkında Şeyh Ebu Zeyd söz söyleyemez, sen kitabı dilediğin gibi dağıtabilirsin, ben Şeyh Ebu Zeyd’le görüşeceğim...”

Daha sonra müellif kitabı Şeyh Ebu Zeyd’e gösteren kişileri Üstad Ebu Ubeyde’ye zikrettiğinde o şöyle demiştir: “Biz bu kardeşleri tanıyoruz ama Şeyh Ebu Zeyd onları tanımıyor, kendisiyle görüştüğümde onu bu hususta uyaracağım…”

Böylesi derme çatma sözleri gençler arasında yayan bu arkadaşlara nasihatimiz şudur: Hak güneş gibidir ve balçıkla sıvamakla da örtülemez. Hak güneş gibidir ve ona tükürmekle de zarar verilemez, bunu yapan o tükmüğü gözünün bebeğinde görecektir…

Evet!

Farzı misal Şeyh Ebu Zeyd bu sözü üzerinde ısrar bile etseydi acaba bu neyi değiştirecekti ki? Bizler kör mukallitler miyiz? Özelliklede bu fitneyi yayan arkadaşların yıllarca Türkiye halkını ve İslami cemaatleri hiçbir âlimi kale almadan nasıl tekfir ettiklerini basiretli her kardeşimiz bilmektedir. Şimdi de meseleye tam vakıf olmayan ve yanlış bilgilendirilmiş bir âlimin görüşüne mi uyduklarını iddia ediyorlar! Eğer bu arkadaşlar samimi kişilerse Şeyhin son halini göz önüne almaları gerekmez miydi?

Şeyhulislam’ın Türkçe hiçbir eserde yayınlanmamış fetvalarını müellifin sunması ve bunları usul kaideleri ekseninde diğer yanlış anlaşılan fetvalarıyla cem edip izah etmesi Türkiye’deki hocalar bir tarafa Arap âlimlerinden bile takdir toplamıştır.

İlk baskısı kısa sürede biten kitabı inşaallah ikinci baskıda Ashab Yayınları olarak misafir edecek ve en güzel şekilde ikinci baskısını yapacağız. Eşref hoca bir münazara sonrası bazı aşırılara hızlı bir şekilde yazdığı bu kitabı şuan yeni ilave ve izahatlarla tekrar ele almış bulunuyor. Allah’ın izniyle daha çarpıcı bilgilerle dopdolu bir eser olacak.

Abdulcelil Akcan
(Eşref Yılmaz’ın talebesi)

"Benim dört mezhebin tüm kitaplarını iptal ettiğimi,altıyüz senedir insanların bir hiç üzere olduklarını iddia ettiğimi, müçtehid olduğumu iddia ettiğimi,taklidin dışında olduğumu söylediğimi, ulemanın ihtilafı ceza olduğunu, salihlerle tevessül edenleri tekfir ettiğimi,Busayri'yi 'ey yaratılmışların en keremlisi' dediği içintekfir ettiğimi, eğer Allah Resulu (sallAllahu aleyhi vesellem)'in kabrinin kubbesini yıkmaya gücüm yetseydi elbette onu yıkacağımı söylediğimi, yine güç yetirebilseydim Kabe'nin (altın) oluğunu değiştirip yerine tahtadan bir oluk takacağımı söylediğimi,Nebi(sallAllahualeyhi ve sellem)'in kabrini ziyaret etmeyi haram kıldığımı, anne ve babanın ve diğer insanların kabirlerini ziyaretten menettiğimi, Allah'tan başkası adına yemin edenleri tekfir ettiğimi,İbni Fariz ve İbni Arabi'yi tekfir ettiğimi, 'Delail'ul-Hayrat' ve 'Ravz'ur-Reyahin' adlı kitapları kitapları yaktığımı, 'Ravz'ur-Reyahin' (güzel kokanların bahçesi) isimli kitaba 'Ravz'u'ş-Şeyatin'(şeytanların bahçesi) diye isimlendirdiğimi bana isnad etmiştirler.
Tüm bunlara cevabım şudur: 'Allahım seni tesbih ederim ki, bu bana yapılan büyük bir iftiradır.' Bundan önce de (Yahudiler,müşrikler,hristiyanlar) Muhammed (sallAllahu aleyhi ve sellem)'e İsa bin Meryem'e ve salihlere hakaret ediyor diye iftira ettiler. Böylece yalan isnadında, iftira ve sözde kalpleri birbirine benzedi. Allah(subhanehu ve teala) Nahl Suresi,105. Ayette buyurdu ki:
"Allah'ın ayetlerine iman etmeyenler, ancak yalan uydurur."

Allah Resulu (sallallahu aleyhi ve sellem)'e iftira ederek onun melekler,İsa ve Üzeyr'in ateşte olduğunu söylediğini isnad etmişlerdir. Allah(subhanehu ve teala) bu konuda Enbiya Suresi, 101.ayette şöyle buyurur:

"Kendileri hakkında bizden güzel söz yazılmış olanlar ise, cehennemden uzak tutulacak olanlardır."

Diğer meselelere gelince, benim bir insan la ilahe illAllah'ın manasını bilmeden müslümanlığının tam olmayacağını, bana gelenlere onun manasını öğrettiğimi,biri adadığı adağıyla Allah'tan başkasına yaklaşmayı murad ettiğinde veya böyle bir gaye ile adak adadığında onu tekfir ettiğimi, Allah'tan başkasına kurban kesmenin küfür, kurbanında haram olduğunu söylediğimi yaymışlar.Bu meseleler hak ve söyleyen de benim. Bunlar için benim Allah'ın Kitabı ve Resulu (sallAllahu aleyhi vesellem)'in sünnetinden ve dört mezheb imamları gibi bunlara tabi alimlerden delillerim var. Allah izin verirse bu konuya müstakil bir risale de cevab vereceğim inşeAllah.

Sonra Allah (subhanehu ve teala)'nın şu ayetini öğrenerek üzerinde düşünün, buyurur ki:
"Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, hallerini bilmediğiniz kimselere kötülük etmekten korkarak haberin aslını araştırın; aksi halde yaptığınıza pişmanlık duyanlardan olursunuz."[(Hucurat 6)]

Muhammed bin AbdulVehhab: "ed-Durer es-Sunniyye fi'l-Ecvibet'in- Necdiyye" adlı kitabın 'Kassım Ehline Gönderdiği Mektup'un ikinci kısmıdır. Derleyen: AbdurRahman bin Kasım. Cilt:1.Sayfa:14-17
________________________________
/Okuyunca aklıma bu konu geldi bende yazdım...

Tarık Yıldız' Alıntı:

"Benim dört mezhebin tüm kitaplarını iptal ettiğimi,altıyüz senedir insanların bir hiç üzere olduklarını iddia ettiğimi, müçtehid olduğumu iddia ettiğimi,taklidin dışında olduğumu söylediğimi, ulemanın ihtilafı ceza olduğunu, salihlerle tevessül edenleri tekfir ettiğimi,Busayri'yi 'ey yaratılmışların en keremlisi' dediği içintekfir ettiğimi, eğer Allah Resulu (sallAllahu aleyhi vesellem)'in kabrinin kubbesini yıkmaya gücüm yetseydi elbette onu yıkacağımı söylediğimi, yine güç yetirebilseydim Kabe'nin (altın) oluğunu değiştirip yerine tahtadan bir oluk takacağımı söylediğimi,Nebi(sallAllahualeyhi ve sellem)'in kabrini ziyaret etmeyi haram kıldığımı, anne ve babanın ve diğer insanların kabirlerini ziyaretten menettiğimi, Allah'tan başkası adına yemin edenleri tekfir ettiğimi,İbni Fariz ve İbni Arabi'yi tekfir ettiğimi, 'Delail'ul-Hayrat' ve 'Ravz'ur-Reyahin' adlı kitapları kitapları yaktığımı, 'Ravz'ur-Reyahin' (güzel kokanların bahçesi) isimli kitaba 'Ravz'u'ş-Şeyatin'(şeytanların bahçesi) diye isimlendirdiğimi bana isnad etmiştirler.
Tüm bunlara cevabım şudur: 'Allahım seni tesbih ederim ki, bu bana yapılan büyük bir iftiradır.' Bundan önce de (Yahudiler,müşrikler,hristiyanlar) Muhammed (sallAllahu aleyhi ve sellem)'e İsa bin Meryem'e ve salihlere hakaret ediyor diye iftira ettiler. Böylece yalan isnadında, iftira ve sözde kalpleri birbirine benzedi. Allah(subhanehu ve teala) Nahl Suresi,105. Ayette buyurdu ki:
"Allah'ın ayetlerine iman etmeyenler, ancak yalan uydurur."

Allah Resulu (sallallahu aleyhi ve sellem)'e iftira ederek onun melekler,İsa ve Üzeyr'in ateşte olduğunu söylediğini isnad etmişlerdir. Allah(subhanehu ve teala) bu konuda Enbiya Suresi, 101.ayette şöyle buyurur:

"Kendileri hakkında bizden güzel söz yazılmış olanlar ise, cehennemden uzak tutulacak olanlardır."

Diğer meselelere gelince, benim bir insan la ilahe illAllah'ın manasını bilmeden müslümanlığının tam olmayacağını, bana gelenlere onun manasını öğrettiğimi,biri adadığı adağıyla Allah'tan başkasına yaklaşmayı murad ettiğinde veya böyle bir gaye ile adak adadığında onu tekfir ettiğimi, Allah'tan başkasına kurban kesmenin küfür, kurbanında haram olduğunu söylediğimi yaymışlar.Bu meseleler hak ve söyleyen de benim. Bunlar için benim Allah'ın Kitabı ve Resulu (sallAllahu aleyhi vesellem)'in sünnetinden ve dört mezheb imamları gibi bunlara tabi alimlerden delillerim var. Allah izin verirse bu konuya müstakil bir risale de cevab vereceğim inşeAllah.

Sonra Allah (subhanehu ve teala)'nın şu ayetini öğrenerek üzerinde düşünün, buyurur ki:
"Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, hallerini bilmediğiniz kimselere kötülük etmekten korkarak haberin aslını araştırın; aksi halde yaptığınıza pişmanlık duyanlardan olursunuz."[(Hucurat 6)]

Muhammed bin AbdulVehhab: "ed-Durer es-Sunniyye fi'l-Ecvibet'in- Necdiyye" adlı kitabın 'Kassım Ehline Gönderdiği Mektup'un ikinci kısmıdır. Derleyen: AbdurRahman bin Kasım. Cilt:1.Sayfa:14-17
________________________________
/Okuyunca aklıma bu konu geldi bende yazdım...

Genişletmek için tıkla ...

nasıl yani ibni arabiyi tekfir etmiyormuymuş

ahmet ömer' Alıntı:

nasıl yani ibni arabiyi tekfir etmiyormuymuş

Genişletmek için tıkla ...

evet aynı şekilde,şeyhülislam ibni teymiyye'de,imam zehebide tekfir etmiyor...

Muhammed b. Abdulvahhap İbni Arabi'nin tekfir bir tarafa onun küfründe şüphe edenin bile kafir olacağını söylüyor. Yani sizin ifadenize göre Muhammed b. Abdulvahhap o zaman kendi kendisini tekfir etmiş.

Muhammed b. Abdulvahhap'ın, İbn Teymieyye'nin İbni Arabi ve taifesini tekfir etmediğini söylemek bu alimlere iftiradır. Bu alimlerin bazı kitapları zamanla çeşit çeşit tahrife uğramıştır. Bu alimlerin kitapları çelişkiler ile doludur bu tahriflerden dolayı. Sizler hep bunu göz arda ediyorsunuz. İnsanların Tevhidi öğrenmesinde vesile olan alimlerin büyük şeytan İbni Arabi gibi ümmetin küfründe icma ettiği bir kafiri tekfir etmediğini iddaa etmek akıl bağdaşan bir şey değildir.

Ebû İsmâil el-Muhacir' Alıntı:

Muhammed b. Abdulvahhap İbni Arabi'nin tekfir bir tarafa onun küfründe şüphe edenin bile kafir olacağını söylüyor. Yani sizin ifadenize göre Muhammed b. Abdulvahhap o zaman kendi kendisini tekfir etmiş.

Muhammed b. Abdulvahhap'ın, İbn Teymieyye'nin İbni Arabi ve taifesini tekfir etmediğini söylemek bu alimlere iftiradır. Bu alimlerin bazı kitapları zamanla çeşit çeşit tahrife uğramıştır. Bu alimlerin kitapları çelişkiler ile doludur bu tahriflerden dolayı. Sizler hep bunu göz arda ediyorsunuz. İnsanların Tevhidi öğrenmesinde vesile olan alimlerin büyük şeytan İbni Arabi gibi ümmetin küfründe icma ettiği bir kafiri tekfir etmediğini iddaa etmek akıl bağdaşan bir şey değildir.

Genişletmek için tıkla ...

kardeşim ibni arabiyi tekfir ettiğine dair şeyhülislamdan,veyahutta imam zehebiden nakil getirirmisin,sen tahrife uğramış diyorsun bende derim ki senin getirdiğin,yada getireceğin nakil tahrif edilmiş derim ,sizin bu iddianız ilmi bir temeli varmı?acaba...Size tavsiyem şeyhülislamın ,ibni arabiyi tekfir etmediğinin kaynağını soruyorsanız ,tekfir meselesi üzerine mülahazalar adlı kitabı okumanız orada arapça metni ile beraber verilmiş,aynı zamanda kitabı El Kaidenin Genel Kadısı Şehid(inşallah)Şeyh Ebu Yahya el Libi incelemiş beğenmiş vede dağıtılmasına cevaz vermiştir...

İbni Arabi gibi Allah düşmanı bir kafiri tekfir etmedi ise kimi tekfir etti o zaman ? İbni Arabi tekfir edilmeyecek de kim tekfir edilecek ? Muhammed b. Abdulvahhap kimleri tekfir ederdi ? Sadece Yahudi ve Hristiyanları mı ? Bu Alim kendi daveti ile mi çelişiyor ? Kendi davetinden mi bir haber bu Alim ? Maalesef sizin düşündüğünüz Muhammed b. Abdulvahhap gerçek Muhammed b. Abdulvahhap değil.