İlmi Konu Namazı Terk Etmenin (Kılmayanın) Hükmü

Selamünaleyküm,

şimdi bir kere olaya gelelim. Bir kimse namazı kilmasa Hanbeli ve Selefin doğru ictihadina inanirsan kafirlik öle itham edebilirsin. Eğer kafir değilse, kafir olmasın, bu sadece bir ictihadi meseledir.

İkincisi, kafir olmayana müslüman demek senide kafir eder. Onun için böyle mantık sadece türk Murcia hocalarindan geliyor.

Şimdi o hikâyeyi tanıyorsunuz hepiniz. Ahmed bin Hanbel ve İmam Safi hikayesi.

Bu Hikayenin isnati tam değildir. Ve mantık ile bakilsa, bu hikaye uydurmadir.

İmam Ahmed "Namaz kilmayan kafirdir"

İmam Șafi " Bir kafir müslüman olması için kelimeyi sahadeti getirmesi lazımdır ve kafir namaz kilsa sahih olmas diyor. "

Şimdi bir kimse namaz, ve küfür ve şirkin ayrımıni bilmese böyle uydurduma hikayeler uydurur.

İmam Ahmet namaz kilmayana " Şirk koymuştur " dememiş, ama küfürün başka türünü yapmıştır : Namaz kilmamak Küfürdür ve bir kimseyi ebedi cehenneme götürür.

Ben olsaydım İmam Ahmed o uydurma hikayede, böyle derdim :
" Ey büyük İmam Șafi, ben tekfir ettiğim kişiler kâfirler ve onların küfrü Şirk değil, namazı terk etmeleri. Kafirin namazı sahih olmas, ama eğer bu neden küfür ise, Müslüman oluyor namazı kılmakla ve bundan dolayı namazı sahih olur ey imam Șafi. "

Bu hikaye uydurma bence ve çoğu kişi bunu tasdik ediyor. Yani çocuk konuşması. İmam Safi ve İmam Ahmed böyle çocukça konuştularsa, hiç bir saygım olmasdi, ama bu hikayenin uydurma oldunu yüzde yüz düşünüyor.

Ve bir kimse Hanbeli Mezhebinde bir namazin kilmasa kafir olmaz, beş vakit olması lazım. Yani Namazlari birleştirme var Hanbeli Mezhebinde. Ama eğer birleştirmek senin niyetin değilse, kafir olursun.


Ama öbür mezheblere saygım vardır ve bu konuda Icma yoktur, sadece sahabe icmasi olabilir.

Namazın terki mezheb ve çeşitli alimlere göre delilleriyle.
İnşeAllah sabırla, merakla ve not alarak dinlerseniz faydalanırsınız.

Bunu dedemin forumda buldum ve çok güldüm :

"Sahabelere nisbet edilen bu tür rivayet (namazın terkiyle ilgili),mezheb muctehidlerince de farklı algılanmalara sebeb olabilmiştir. Çünkü "namazı terketmek hariç, hiçbir amelin terkini küfür saymazlardı" ifadesindeki "namazın terkini", (Ahmed bin Hanbel haric) tembelliğe, gevşekliğe değil "inkar edenlere" hamletmişlerdir.
Çünkü, kelime-i şehadet getirdikten sonra bir Müslümanın cehennemde ebedî olarak kalmayacağına dair kesin deliller vardır"

Bir kimse kelime-i şehadet getirdikten sonra küfür türü günah yaparsa ebedi cehemme gider. Bunu kim yazdığısa, yanlış yapmış. İnkar edenler meselesine gelince buna "İstihklal" denir ve Peygamber bunu her günahın hakkında söylebilirdi, ama sadece Namaz kılmak ve öldürmek hakkında söyledi. Bu Günahların ikisi şüpheli günahlar. İkiside ya Küfür veya Kebair Günah arasında. Ama ben katl meselesinde İbni Abbas ve Hz Muaviye taklit ediyorum ve Namaz meselesinde İmam Ahmed.

Ve namaz kilmayan dinden dönmüştür, onun için o kullandıniz hadisler hiç bir engelleme değil.

Hızlı İnternet olan bir yerde Videoyu izleyecem inşallah kardeşler...

Ibn Qayyim al-Jawziyyah' Alıntı:

Arkadaşım adamın birisi misal Hanbeli mezhebine tabi işte o adamın mezhebinde namaz kılmayan da kafir terk eden de kafir. Zaten diğer mezheplerde de terk eden kafirdir. Sen ne içtihadın dan bahsediyorsun ? Selefin genel görüşü de bu değil mi ? Namaz kılmayanın kafir olup olmamadığına dağir ihtilah vardır ama namazı kılıp terk edenin kafir olduğuna dair ihtilah yoktur. Kuran ve Sahih Sünnete göre namaz kılmayanın da kılıpta sonradan terk edenin de kafir olduğu apaçık ortadadır. Kur'an'da namaz kılmayanlar ile ilgili ayetlere bak. Nebi Sav namaz kılmayanlar ve kılıpta terk edenler ile ilgili rivayet ettiği hadislere bak. Tüm kati ve şeri naslar namaz kılmayanın ve kılıpta sonradan tertk edenin kafir olduğuna dair dalalet eden deliller ile doludur. Kuran daki ayetlerden ibret almayıp, sahih sünnetten rivayet edilen hadilserden ibret almayıp İmam Şafinin ya da İmam Ebu Hanifenin (Allah onlardan razı olsun) içtihadına dayanarak namaz kılmayan bir insan dinini önemsemeyen bir insandır. Bunun ikinci bir anlamı yok. Düşün Nebi sav sadece özürsüz ikindi namazını terk edenin bile amellerinin boşa gideceğini yani kafir olacağını söylüyor ki bu sahih bir hadistir. Düşün burada sadece bir vakit namazdan bahsediyoruz. Kaldı ki hiç kılmayan ya da kılıp sonradan terk edenin halini siz düşünün.

Genişletmek için tıkla ...

Kardeşim mesajimda resim paylaştım onu okdudun mu ? "Zaten diğer mezheplerde de terk eden kafirdir" demişin, Ahmed bin hanbel namaz kılmayana kafir demiş ama cumhurun görüşü farklı yönde. bu ihtilaflı bir mesele. Namazin varligini inkar eden icmayla kafir olur ama namazi inkar etmeyip kilmayan kimse hakkinda ihtilaf vardir buyur aşagıdaki yazıyı bir oku inşeallah : Namazı Terk Edenin Hükmü

Müslümanlar namazın farz olduğunu inkâr eden kimsenin kâfir olduğunu ve islâm’dan çıktığını ittifakla kabul etmişlerdir. Fakat farz olduğuna inanmakla birlikte namazı terk eden kimsenin hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Farklı görüşlerin sebebi ise, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den inkâr ederek terk eden ile tembellikten dolayı terkedenin arasında ayırım gözetmeksizin namazı terk edene kâfir adını veren hadislerin gelmiş olmasıdır. Câbir radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”198 Bureyde’den, dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “Bizimle onlar arasındaki ahid namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur.”199 Fakat ilim adamlarına ait görüşlerden tercihe değer olan burada “küfür” ile kastedilenin insanı dinden çıkartmayan “küçük küfür” olduğudur. Bu yolla bu hadisler ile diğer hadisler birarada telif edilmiş olur. Bunlardan bazıları şöyledir: Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivâyet edilmişir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “Beş vakit namazı Allah kullarına farz kılmıştır. Kim bunları yerine getirir, haklarını hafife alarak onlardan herhangi bir şey zayi etmezse o kimsenin Allah nezdinde onu cennete koyacağına dair bir ahdi bulunur. Her kim de onları yerine getirmese onun da Allah nezdinde herhangi bir ahdi olmaz. Dilerse onu azablandırır, dilerse ona günahlarını bağışlar.”200

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in namazları kılmayan kimsenin durumunu Allah’ın meşîetine havale etmesi, namazı terk etmenin küfür ve şirkten aşağı olduğunu göstermektedir. Çünkü Yüce Allah: “Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını asla mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar.” (en-Nisâ, 4/48, 116) buyurmuştur. Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “şüphesiz kıyamet gününde müslüman kulun ilk hesaba çekileceği husus farz namazdır. Eğer onu eksiksiz yapmışsa (mesele yok); aksi takdirde: Bakın, nafile namazı var mı denilir. Eğer nafilesi varsa onun farz namazları nafilesinden tamamlanır. Sonra da diğer farz amellere bunun benzeri uygulama yapılır.”201 Huzeyfe b. el-Yeman’dan dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “islâm bir elbisenin değişik renkleri silinip gittiği gibi silinecektir. O kadar ki oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, sadaka nedir bilinmeyecektir. Yüce Allah’ın kitabı üzerine bir gecede yürünülecek ve yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmayacaktır. İnsanlardan bir kesim geriye kalacak, oldukça yaşlı başlı kimseler diyecekler ki: Biz babalarımızı şu sözü söylerken yetiştik (Onlar) La ilahe illallah (diyorlardı.) Bu sebeble biz de onu söylüyoruz. Bunun üzerine Sıla ona (Huzeyfe’ye): Peki onlar namazın, orucun, haccın, sadakan›n ne olduğunu bilmedikleri halde La ilahe illallah’ın onlara ne faydası olacaktır? Huzeyfe ondan yüz çevirdi. Sıla ona bu sözleri üç defa tekrarladı. Huzeyfe de her seferinde ondan yüz çeviriyordu. Sonra üçüncüsünde ona yönelerek: Ey Sıla, bu söz onları cehennem ateşinden kurtaracaktır, dedi ve üç defa tekrarladı.202

Hadis kaynakları:
(198). Sahih bir hadistir.Sahîhu’l-Câmii’s-Sa¤îr2848; Müslim, es-SahîhI, 8, 82 –lafzı budur– Ebû Dâvûd, es-Sunen –Avnu’l-Ma’bûdile– XII, 436, 4653; Tirmizî, esSunen IV, 125, 2751; ibn Mâce, es-Sunen I, 342, 1078
(199). Sahih bir hadistir.Sahîhu Suneni ‹bn Mâce884; ibn Mâce, es-Sunen I, 342, 1079; Nesâî, es-Sunen I, 231; Tirmizî, es-Sunen IV, 125, 2756
(200)Sahih bir hadistir.Sahîhu Suneni ‹bn Mâce115; Mâlik, el-Muvatta90, 266; Ahmed, Musned–Fethu’r-Rabbânîtertibi– II, 234, 82; Ebû Dâvûd, es-Sunen –Avnu’l-Ma’bûdile– II, 93, 421; ‹bn Mâce, es-Sunen I, 449, 1401; Nesâî, es-Sunen I, 230
(201). Sahih bir hadistir.Sahîhu Suneni ‹bn Mâce1172; ‹bn Mâce, es-Sunen I, 458, 1425 –bu laf›zla–; Tirmizî, es-Sunen I, 258, 411; Nesâî, es-Sunen I, 232
(202). Sahih bir hadistir.Sahîhu Suneni ‹bn Mâce3273; ‹bn Mâce, es-Sunen II, 1344, 4049
Not:burada yazanlar kitabın 1.baskısına aittir, 2. Baskıdakiler paylaştığım resimlerdedir

Icma değil zaten Cumhur Ulema. Bence ama namaz kılmak en iyisidir. Öbür mezheplere saygimiz var.

Abdulmuizz Fida' Alıntı:

Namazın terki mezheb ve çeşitli alimlere göre delilleriyle.
İnşeAllah sabırla, merakla ve not alarak dinlerseniz faydalanırsınız.

Genişletmek için tıkla ...

Abi bunun devamını nereden bulabilirim?

Abi, acaba şeyh Hasan Karakayanin bir mp3 sohbet paketi olsa indirmek için en faydalisi olur. Bütün sohbetlerini dinlemek isterim.

Ibn Qayyim al-Jawziyyah' Alıntı:

Yazdıklarını cevap verceğim ve bazı hadisler üzerinden deliller ile mevzuyu açıklayacağım fakat öncelikle şu sorudan başlamak istiyorum. Ebu Bekir r.a zekat vermeyenlerle savaştığında bu zekatı vermeyenler zekatın farz olduğunu inkar mı ediyorlar dı yoksa farz olduğunu kabul ediyorlardı ama vermek istemiyorlar mıydı ? Cevap verir misin ?

Genişletmek için tıkla ...

Akhi, Hz Ebu Bekirin (ra) zekat vermeyenlerin hepsine kafir muamelesi yaptığına emin miyiz , eğer eminsek mezheb imamlarin büyük çoğunluğu yine aynı şekilde bu konu hakkında niye farklı hüküm verdiler? Eğer hepsine kafir muamelesi yaptıysa sadece zekat vermedikleri için mi kafir muamelesi yaptı yoksa zekatı inkar edenlerin ordusuna katıldıkları için mi kafir muamelesi yaptı. Bu konu bu kadar basit aciklanabiliyorsa mezhep imamları niye ihtilaf etti?

@Ibn Qayyim al-Jawziyyah :
Allah razı olsun senden.

Ibn Qayyim al-Jawziyyah' Alıntı:

Bakınız Şehülİslam İbni Teymiyye diyor ki ;

“Müslüman askerlerden, emir olsun başkası olsun kim tatarların ordusuna katılırsa onun hükmü, tatarların hükmü gibidir. Onlar İslam’dan irtidat etmeyi gerektirecek her ne yapmışlarsa onlar da aynı irtidadı yapmış sayılırlar. Selefi salihin; namaz kıldıkları, oruç tuttukları, müslüman cemaate karşı çıkmadıkları halde zekat vermeyenlere mürted hükmünü vermiştir. Hal böyleyken Allah Subhanehu ve Teala ve Rasulü Aleyhissalatu Vesselamın düşmanlarıyla beraber müslümanlara karşı savaşan kişinin durumu acaba nasıl olur?” (Fetava, 28/530)

Burada bilinmesi gereken şu Hz. Ebu Bekir (r.a) zamanında zekat vermeyenleri Alimlerin bazılar tekfir etmemiştir bunun sebebi de İslam'ın daha yeni yeni yayılmaya başlaması ve bu insanlardan bazılarının bu konuda cehaletlerinden dolayı özürlü olacaklarını düşünmüşlerdir. Ama cehaletleri giderildikten sonra yinede zekat vermemekte direnenleri bu Alimler de kafir olarak görmüşlerdir.

Genişletmek için tıkla ...

Akhi Allahu alem. Konu sapmaya başladığı için sana, zekatı vermeyenlerin hükmünü açıklayan siteyi yolluyorum.

http://www.hadis.resulullah.org/index.php?s=oku&id=2220

Zekat vermeyen murted olur. Bu bedevilerin irtad nedeni Zekat vermemeleri. Namazada aynı.

sehit58' Alıntı:

Abi, acaba şeyh Hasan Karakayanin bir mp3 sohbet paketi olsa indirmek için en faydalisi olur. Bütün sohbetlerini dinlemek isterim.

Genişletmek için tıkla ...

akhi youtuba yazarsan rahatlıkla bulabilirsin ,şu linke bak istersen https://www.islam-tr.org/konu/islam-akaidi-seyh-hasan-karakaya-mp3.30089/

Bedeviler Zekati inkar etmediler, ama Hz Ebubekir onlar ile savaştı. Ozaman o Bedeviler apaçık kafir. Zekat vermeyen kafirdir.

Ama paket olarak indirmek istiyorum. Mesela Timurtas hocanın MP3 vardı, ama youtube'da paket olarak yokta. Ben senin gönderdiğin linke bir bakıcam.

akhi bende mp3 olarak varda buraya atamıyorum..

Sen zaten buraya yüklenmiyorsun, sadece Archive.org sitesine yüklüyorsun.

Sayfullah at-Turki' Alıntı:

Akhi Allahu alem. Konu sapmaya başladığı için sana, zekatı vermeyenlerin hükmünü açıklayan siteyi yolluyorum.

http://www.hadis.resulullah.org/index.php?s=oku&id=2220

Genişletmek için tıkla ...

Bu sitede zaten Hadisler anlatan kişi bütün hadislerde ebed kelimesi çok uzun bir zaman ile açıklıyorlar. Herkes bir kelimeyi kendi kafasına göre değişiyor.

sehit58' Alıntı:

Sen zaten buraya yüklenmiyorsun, sadece Archive.org sitesine yüklüyorsun.

Genişletmek için tıkla ...

akhi onu nasıl becericez acep...

Zekâtı vermeyenin hükmü:

Zekât ümmetin farz olduğu hususunda icmâ’ettiği farzlardandır. Zekâtın farz oluşu o kadar ünlüdür ki bu dinin kesin hükümlerinden olduğu açıkça bilinen bir şeydir. Öyle ki, herhangi bir kimse zekâtın farz olduğunu inkâr edecek olursa islâm’dan çıkar ve küfre girdiği için öldürülür. Ancak yeni islâm’a girmiş birisi olması müstesnâ; ahkâmö bilmemesi dolayısıyla mazur görülür. Zekâtın farz olduğuna inanmakla birlikte zekâtı ödemeyen kimselere gelince; bu kimseler zekâtı ödemediklerinden ötürü günahkâr olurlar. Fakat bundan dolayı islâm’dan çıkmazlar. İslâm devletinin meşru yöneticisi olan kimselerin böyle bir kişiden zekâtı zorla almaları gerekir.800 Ceza olmak üzere de mal›n›n yar›s›n› ondan alır. Çünkü Behz b. Hakim babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivâyet etmektedir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “Kırlarda otlayarak beslenen her kırk devede iki yaşını bitirip, üç yaşına basmış bir dişi deve (zekât) vardır. (Ortak) develerin hesabı ayrı yapılmaz. Zekâtı kim sevap umarak verirse karşılığında ona sevabı vardır. Kim de onu vermezse aziz ve celil olan Rabbimizin haklarından bir hak olarak onu ve malının yarısını muhakkak alırız. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in soyuna ondan bir şey helâl değildir.”801 Eğer belli bir topluluk, zekâtın farz olduğuna inanmakla birlikte, ödemeyecek olurlarsa ve bunların kendilerini koruyacak güç ve imkanları da varsa, onlarla zekâtı ödeyinceye kadar savaşılır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’tan başka hak ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehadet edinceye, namazı dosdoğru kılıp, zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Eğer bunu yapacak olurlarsa kanlarını ve mallarını –islâm’ın hakkı ile olması hali dışında– benden korumuş
olurlar. Hesablarını görmek ise Allah’a aittir.”802 Ebû Hureyre’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat edip, Ebû Bekir halifeliğe getirilip araplardan kâfir olanlar küfre sapınca (Ebû Bekir de onlarla savaşma kararını verince) Ömer ona: insanlarla nasıl savaşırsın, diye sordu. Halbuki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur deyinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Her kim bunu söyleyecek olursa islâm’ın hakkı ile olması müstesnâ, malını ve canını benden korumuş olur. Hesaplarını görmek ise Allah’a aittir, demiştir. Bunun üzerine Ebû Bekir şu cevabı verdi: Allah’a yemin ederim, namaz ile zekât arasında ayırım gözetenlerle mutlaka savaşacağım. Şüphesiz zekât malın hakkıdır. Allah’a yemin ederim eğer Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e vaktiyle ödedikleri bir keçi yavrusunu dahi bana vermeyecek olurlarsa onu vermedikleri için onlarla savaşırım. Bunun üzerine Ömer dedi ki: Allah’a yemin ederim, durum Yüce Allah’ın savaşmak hususunda Ebû Bekir’in kalbine vermiş olduğu bir genişlikten ibaret olduğunu anladım ve onun bu yaptığının hak olduğunu bilmiş oldum.”803


Hadis kaynakları

(800). Fıkhu’s-Sunne, I, 281
(801). Hasen bir hadistir.Sahîhu’l-Câmii’s-Sağîr4265; Ebû Dâvûd, es-Sunen –Avnu’lMa’bûdile– IV, 452, 1560; Nesâî, es-Sunen V, 25; Ahmed, Musned–Fethu’rRabbânîtertibi– VIII, 217, 28

(802). Buhârî, es-Sahîh–Fethu’l-Bârîile– I, 75, 25 –laf›z ona ait–; Müslim, es-SahîhI, 53, 22
(803). Buhârî, es-Sahîh–Fethu’l-Bârîile– III, 626, 1399-1400; Müslim, es-SahîhI, 51, 20; Ebû Dâvûd, es-Sunen –Avnu’l-Ma’bûdile– IV, 414, 1541; Nesâî, es-Sunen V, 14; Tirmizî, es-Sunen IV, 117, 2734