Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Onların Sözleri

hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İmam İbni Teymiyye şöyle diyor:

' Kim, küfür olan bir söz veya fiil yaparsa bu sözü söylerken veya bu fiili yaparken, küfür kasdıyla söylemez veya yapmazsa bile kafir olur. Çünkü ALLAH ’ın dilediği dışında çok az kişi küfür kasdıyla küfür sözü söyler ve küfür ameli işler.'
(Es-sarimul Meslul s: 177-178)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
... Dinin Aslında Cehalet Mazeret Değildir...
İmam Ibnu'l Kayyım el-Cevziyye (Rahmetullahi aleyh) Şöyle Der:

''Kitabın indirilmesi, rasulün gönderilmesi ve ona ulaşma imkanı olmasıyla kullara huccet ikame edilmiştir. Yani; ister onu öğrensin ister öğrenmesin ilme ulaşma imkanına sahip olursa kendisine huccet ikame edilmiş olur. Dolayısı ile kim, Allah (c.c)'ın emirlerini ve nehiylerini öğrenmeye imkanı olduğu halde, bundan geri kalır ve onu öğrenmeye çalışmazsa işte o kimse kesinlikle mazeretli değildir.''

[ Medaricu's Salikin c:1, s: 217 ]
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Muaz b. Cebel(r.a) şöyle dedi: "İlim öğrenin, çünkü Allah için ilim öğrenmek Allah'a saygı ve ibadettir. İlim müzakere etmek tesbih, ilim araştırmak cihaddır. Bilmeyene öğretmek sadakadır. Layık olana bolca bilgi vermek Allah'a yakınlıktır. İlim, gurbette bir arkadaştır, yalnızlıkta seninle konuşandır." (İbn Kudame el-Makdisi: Muhtasar Minhacu'l Kasidîn, s. 24)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İzz b. Abdusselam (rh.a) şöyle demiştir.

"Allah'a yaklaştıran en hayırlı yol; O'nun yüceliği karşısında kendi hakirliğini görme, O'nun gücüne boyun eğme, O'ndan başka güç ve kuvvet sahibi olmadığını kabul etmedir. Bu yol, irfan sahiplerinin yoludur. Ancak cahil ve gaflette bulunan kimseler bu yoldan yüz çevirirler."
(İzz b. Abdusselam / Kavaidu'l Ahkâm - s. 39)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Kulun şirk koşma dışında bütün günah çeşitleri ile Allah'ın huzuruna çıkması, onun kendi görüşüne ve hevesine uyması gibi bir kötü durumla Allah'ın huzuruna çıkmasından daha hayırlıdır." ~ İmam Şafiî ~

İmam Şafiî, Kur'ân ve sünnetin manalarını en iyi bilenlerdendi Kur'ân ve sünnetten en iyi delil çıkaranlardandı. Doğru yol ve ihlaslı olma bakımından da insanların en ileri mertebede olanlarındandı. Şöyle derdi:

"Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahih hadisini gördüğünüz zaman o hadise göre amel edin ve benim kavlimi bir tarafa bırakın. Çünkü siz o sahih hadisi benden duymamış olsanız bile, ben de o hadise göre amel etmek ve ona göre konuşmak mecburiyetindeyim. Beni taklid etmeyin, kavlime iltifat etmeyin. Sahih bir hadisi gördüğünüzde, benim kavlime ters düşüyorsa kavlimi duvara çalın. Çünkü Rasûlullah'ın hadisine karşı benim kavlime itibar edilmez." (El- Bidaye Ve'n Nihaye)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Günahlar ardarda gelince kalbi kapatır. Günah onu kapatınca Allah tarafından kalp mühürlenir ve yol bulamadığı gibi onu küfürden kurtaracak bir kurtarıcı da bulamaz.

(İbni Cerir Taberi)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"(Ey Muhammed!) De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin." (Ali İmran: 31)

İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:

"Bu ayet, Allah-u Teâlâ'yı sevdiğini iddia etmesine rağmen Muhammed aleyhisselam’in gösterdiği yola tabi olmayan kimsenin yalancı olduğunu göstermektedir. Bu kimse, Allah-u Teâlâ'yı sevdiğini iddia etmekle birlikte, Muhammed aleyhisselam’in şeriatine, nebinin dinine bütün söz ve hareketleriyle uymadıkça iddiasında yalancıdır." (İbni Kesir Tefsiri c: 1 s: 366)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"De ki: Namazım, kestiğim kurban, hayatım ve ölümüm Alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Müslümanların ilki olarak bununla emrolundum." (En’am: 162 –163)

İbni Cevzi bu ayetin tefsirinde şöyle dedi:

"Ayetin manası şöyledir:

İbrahim aleyhisselam müşriklere şunu haber verdi:

"Yaptığım işlerin hepsi, hayatımla ilgili her şey sadece Allah-u Teâlâ içindir, O’ndan başkası için değil... Siz ise bu konularda O’na şirk koşuyor ve amellerinizi Allah’tan başkası için yapıyorsunuz." (Zad’ul Mesir c: 3 s: 161)

Namaz, zekat, oruç, hac gibi ameller nasıl sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılıyorsa, hayatın değişik meseleleriyle ilgili diğer ameller de sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılmalıdır. Hatta ölüm bile... Kulun ölümü, zamanımızda adeta putlaştırılmış olan vatan, bayrak veya kafir bir lider için değil, yalnızca Allah-u Teâlâ için olmalıdır.

İslam dininde ibadet; insanların anladığı gibi sadece namaz kılmak, oruç tutmak, haccetmek değildir. Daha geniş bir mana ihtiva eder. Allah-u Teâlâ'nın şu sözü, bu meseleyi net bir şekilde ifade etmektedir:

"Oysa onlar doğruya yönelip her türlü şirkten temizlenmiş olarak yalnız Allah’a ibadet etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. İşte bu, dosdoğru dindir!" (Beyyine: 5)

Bu ayetteki Allah-u Teâlâ'ya ibadet emri, bütün ibadetleri içine almaktadır. Allah-u Teâlâ'nın, ayette namaz ve zekatı ayrıca bildirmesinin sebebi, bu ibadetlerin öneminden dolayıdır.
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"İnsanlardan, Allah’dan başka edindikleri denkleri Allah gibi sevenler vardır. Oysa iman edenlerin Allah’ı sevmeleri daha şiddetlidir." (Bakara: 165)

İbni Teymiye şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ dışındaki varlıklardan hiçbirini zatı için sevmek caiz değildir. Allah-u Teâlâ'dan başka varlıklar zatı için değil, ancak başkası için sevilirler. Zatı için sevilen ise sadece Allah-u Teâlâ’dır. Bu ise uluhiyyetin manalarından bir tanesidir. Allah-u Teâlâ bu konuda şöyle buyuruyor:

"O ikisinde (yerde ve gökte) Allah’tan başka ilahlar olsaydı ifsat olurlardı." (Enbiya: 22)

Allah-u Teâlâ'dan başka bir şeyi zatı için sevmek şirktir. Çünkü bu, uluhiyyetin özelliklerindendir. Bu nedenle bu özelliği hak eden sadece Allah-u Teâlâ’tır. Allah-u Teâlâ dışındakiler Allah-u Teâlâ için sevilmezlerse, bu sevgi batıl olur....

Allah-u Teâlâ ve rasulünün emrine muhalefet ederek emir veren ve yasaklar koyan kimseye itaat edilmesinin gerekli olduğunu söyleyen, hristiyanların Mesih’e yaptıkları gibi yapmış ve onu Allah-u Teâlâ'ya denk kılmıştır. Böyle yapan, Allah-u Teâlâ'nın Bakara: 165 ayetinde zikrettiği, sahibini müşrik yapan ameli işlemiştir:

"İnsanlardan, Allah’dan başka edindikleri denkleri Allah gibi sevenler vardır. Oysa iman edenlerin Allah’ı sevmeleri daha şiddetlidir." (Bakara: 165) (Fetvalar c: 10 s. 267 ve 607)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kayyım şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ, halkı sadece kendisine ibadet etsinler diye yarattı. İbadet; en yüksek sevgiyle birlikte sadece O’nun emrine boyun eğmeyi gerektirir.

İbadetin aslı; sadece Allah-u Teâlâ'yı sevmek, onunla beraber hiç kimseyi sevmemek, Allah-u Teâlâ'dan başkasını ise sadece Allah-u Teâlâ için sevmektir. Tıpkı nebi, rasul, melek ve Allah-u Teâlâ dostlarının sevildiği gibi...

Biz Allah-u Teâlâ'nın nebi, rasul, melek ve dostlarını sadece Allah-u Teâlâ için severiz. Yoksa onları, Allah-u Teâlâ’la birlikte sevmeyiz. Onlara olan sevgimiz, Allah-u Teâlâ'ya olan sevginin tamamındandır.

Bizim; nebi, rasul, melek ve Allah-u Teâlâ'nın dostlarına olan sevgimiz, Allah-u Teâlâ'ya şirk koşanların, Allah-u Teâlâ'ya denk kıldıkları kimseleri sevmeleri gibi değildir. Çünkü onlar Allah-u Teâlâ'dan başka edindikleri eşleri Allah-u Teâlâ'yı sevdikleri gibi severler." (Medaricussalikiyn c: 1 s: 99)

Sevgi, itaat ve tabi olma konusundaki şirki gösteren delillerden bir tanesi de Allah-u Teâlâ'nın, sekarda (cehennemde) bulunan mücrimler hakkındaki şu sözüdür:

"Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: "VAllahi biz apaçık bir sapıklıkta idik. Zira sizi alemlerin Rabbiyle eşit tutmuştuk." (Şuara: 96-98)

Ayetteki söz konusu kimselerin, tabi oldukları reis ve liderlerini alemlerin Rabbiyle eşit tutmaları, yaratma ve kainat kanunlarına tasarruf etme konusunda değil, sevgi, itaat ve tabi olma konusunda idi. Çünkü onlar bir sineği, hatta ondan daha küçüğünü bile yaratmaktan acizdirler.

Tabi olan o kimseler, tabi oldukları kişileri zatları için sevdikleri, onlara itaat ettikleri ve sadece Allah-u Teâlâ'ya verilmesi gereken (özellikleri) hak, sıfat ve yetkileri onlara verdikleri için bu zalim kimseleri Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş, böylece ahirette büyük azaba maruz kalmalarına sebeb olan büyük şirki işlemişlerdir. Cehenneme atıldıklarında bu yaptıklarından pişman olarak birbirlerini suçlayacaklar. Ama bu pişmanlık onlara bir fayda vermeyecektir.
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kayyım bu ayet hakkında şöyle dedi:

"Bilindiği gibi onların, taptıkları varlıkları Allah’a eş tutmaları; yaratma, rızık verme, öldürme, yaşatma, mülke tasarruf etme ve güç sahibi olma konularında değildi. Onları Allah’a eş tutmaları, sevgide, boyun eğmede ve itaatte idi. Bu ise cehalet ve zulmün en üstün seviyesidir. Zira çürüyerek toprak olacak olan bir yaratılmış ile alemlerin Rabbi hiç eşit tutulabilir mi? Köleyle, köle sahibi hiç eşit olur mu?

Onlar, Allah-u Teâlâ'nın fiil ve sıfatlarında onları Allah-u Teâlâ’la eşit tutmadılar. Daha açıkçası onların sıfatlarının Allah-u Teâlâ'nın sıfatları gibi olduğunu söylemediler. Fakat onların Allah-u Teâlâ'ya eşit tutmaları sevgi ve yüceltme konusunda idi.

Onların Allah-u Teâlâ'ya eşit tutmaları, Allah-u Teâlâ'ya eşit tuttukları kimselerin gökleri, yeri, onları ve babalarını yaratma konusunda değil, sevgi konusunda idi. Çünkü bu kimseleri Allah-u Teâlâ'yı sevdikleri gibi seviyorlardı. Zaten gerçek ibadet; sevmek ve boyun eğmektir." (Bedaiut Tefsir İbni Kayyım c: 3 s: 328-329)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin...." (Ali İmran: 31)

İbni Kesir bu ayet hakkında şöyle dedi:

"Bu ayet, Muhammed aleyhisselam’ın yoluna uymadığı halde Allah-u Teâlâ'yı sevdiğini iddia edenin yalancı olduğuna hüküm vermekte ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in şeriatine, nebinin dinine, bütün söz ve fiillerinde tabi olmadıkça Allah-u Teâlâ'yı sevdiğine dair ileri sürdüğü iddianın yalan olduğunu bildirmektedir." (İbni Kesir Tefsiri c: 1 s: 366)

İbni Teymiye şöyle dedi:

"Her kim rasulün getirdiğine bağlanmadığı halde Allah’ı sevdiğini iddia ederse yalan söylemiştir. Çünkü onun sevgisi sadece Allah-u Teâlâ'ya değildir. Şayet Allah-u Teâlâ'yı sever, fakat rasulün getirdiğine bağlanmazsa bu kimsenin sevgisi şirk olan sevgidir. Zira bu kimse rasulün getirdiğine bağlanmamış, kendi heva ve hevesine bağlanmıştır. Böyle bir sevgi iddiası yahudi ve hristiyanların Allah-u Teâlâ'yı sevdiklerini iddia etmelerine benzer. Çünkü onlar Allah-u Teâlâ'yı sevme konusunda gerçekten ihlaslı olsaydılar, sadece Allah-u Teâlâ'nın sevdiğini sever ve ona tabi olurlardı. Bu sevgi ise kişiyi Rasulün getirdiğine bağlanmaya sevkeder. Bu kimseler Allah-u Teâlâ'yı sevdiklerini iddia etmelerine rağmen Allah-u Teâlâ'nın sevmediğini sevdikleri için, Allah-u Teâlâ'ya olan sevgi iddiaları aynı müşriklerin sevgi iddiası gibi olmuştur." (Fetvalar c: 8 s: 360)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kayyım şöyle dedi:

"Allah-u Teâlâ'yı sevmek; Allah-u Teâlâ'ya ibadetin gerçeği ve sırrıdır. Bu sevgi, ancak Allah-u Teâlâ'nın emrine boyun eğmek ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir. Allah-u Teâlâ'nın emrine tabi olunur, boyun eğilir ve yasaklarından kaçınılırsa işte o zaman sevgi ve kulluk Allah’a olmuş olur. Bu sebeble Allah-u Teâlâ, rasulüne bağlanmayı kendisini sevmeye alamet ve delil kılarak şöyle buyurmuştur:

"De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin." (Ali İmran: 31)

Bu ayette Allah-u Teâlâ, insanların kendisini sevmesinin alameti ve kendisinin de onları sevmesinin şartı olarak rasule bağlanmayı zikretmiştir. Bilindiği gibi, bir meselede koşulan şart tahakkuk etmezse o mesele gerçekleşmez. Bu nedenle rasulün getirdiklerine bağlanmadığı görülen kimsenin, Allah-u Teâlâ'yı da sevmediği anlaşılır. Zira rasulün getirdiklerine bağlanmadan Allah-u Teâlâ'ya sevginin ispatı imkansızdır.

Rasule bağlanmak ise ancak Allah-u Teâlâ ve rasulünü sevmek ve onların emirlerine itaat etmekle olur.

Allah-u Teâlâ'ya ibadet etmek ancak Allah-u Teâlâ ve rasulünü herşeyden fazla sevmek, hiçbir şeyi Allah-u Teâlâ ve rasulünden daha fazla sevmemekle olur.
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbn-i Teymiyye şöyle demektedir: “Her kim Allah-u Teâlâ’yı bırakıp kendisine itaat edilmesini isterse, bunun durumu tıpkı Firavun’un durumu gibidir. Her kim kendisine Allah (c.c.) ile beraber itaat edilmesini isterse, bu kimse de insanların kendisini Allah(c.c.)’a denk tutmalarını ve Allah (c.c.) gibi sevmelerini istemiş olur. Oysa Allah (c.c.), yalnızca kendisine ibadet edilmesini, dinin tamamen kendisine has kılınmasını, dostluk ve düşmanlığının sadece kendisi için olmasını emretmiştir. (Mecmuu’l Fetâva, c. 14, sf. 328)
 
Üst Ana Sayfa Alt