İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
''Başımızı sokup huzur bulacağımız mekanlar olması gereken evlerimizde, neredeyse mobilyalardan ayağımızı sokacak yer bulamaz hale geldik.'' Nureddin YILDIZ
"Ben her Çeçen gibi dinim ve ülkem adına savaşmak için Allah'a söz verdim. Sizin pazarlık teklifinizi elimin tersiyle itiyorum. Allah'la pazarlık yapan, insanların pazarlık tekliflerine aldırış etmez." Aslan Maskhadov
“Sizden kim birini örnek edinmek isterse, Rasulullah (a.s)’ın ashabını örnek edinsin. Çünkü onlar bu ümmetin kalp bakımından en iyileri, ilim bakımından en derin olanları, tekellüf (yapmacıklık, iki yüzlülük) bakımından en az olanları, yol bakımından en doğru olanları ve hâl bakımından en güzel olanlarıdır.
Onlar Allah (c.c)’ın Nebi (a.s)’sine arkadaş olmak ve dinini ikâmet etmek için seçtiği bir kavimdir. Onların üstünlüklerini anlayıp uyun. Çünkü onlar dosdoğru yol üzereydiler.” (İbn Kudame / Zemmu’t Tev’il - s. 78, 79)
"Hikmet sahibinin sözleri, kalplere hayat verir.
Göklerden inen yağmur gibi insanlara rahmettir.
Hikmet sahibinin sözü karanlığı aydınlatır.
Onun susması bir hikmet gereğidir.
Hikmet sahibinin hayatı, kalplerinin parlaklığıdır.
Tıpkı karanlığı aydınlatan gün ışığı gibi. "
İbni Cerir et-Taberi(İctihad seviyesine çıkmış bir alimdir. Diğer müctehid imanları gibi onun da tabiileri vardır. Onlara el-Ceririye ismi verilir.)
Allah-u Teâlâ'nın:
"Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah’la arasında bir bağlantısı kalmamıştır. Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır. Allah kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş Allah’adır." (Al-i imran 28) ayetinin manası hakkında şöyle dedi:
Bu ayetin manası şöyledir:
"Ey müminler! Kafirlere dinleri konusunda yardımcı olmayın; mü’minleri bırakıp da müslümanlara karşı kafirlere destek olmayın; mü’minlerin gizli hallerini onlara anlatmayın! Sizden her kim böyle yapacak olursa Allah-u Teâlâ'dan bekleyeceği hiçbir şey yoktur. Çünkü o Allah-u Teâlâ'dan, Allah-u Teâlâ da ondan beri olmuştur. Böylece dininden irtidat etmiş ve küfre girmiştir.
"Ancak onlara (karşı) takiyye uygulamanız müstesnadır." (Al-i İmran: 28)
Yani; kafirlerin hükmü altında bulunduğunuzda onlardan size bir zarar gelmesinden korkarsanız, kalbinizin onlara karşı düşmanlıkla dolu olması şartıyla dilinizle zahiren onlara dostluk gösterisi yapabilirsiniz. Fakat böyle bir durumda onların küfürlerine destekçi olunmamalı ve hiçbir fiille müslümanlara karşı onlara yardım edilmemelidir." (İbni Cerir Tefsiri c:3 s:228)
"Asker emirlerinden veya bunlardan başka her kim tatarların safına geçerse işte o kimse tıpkı onların hükmünü alır. Onlar İslam şeriatinden her ne kadar uzaklaşıp irtidat etmişlerse o kimse de aynen onlar gibi irtidat etmiştir. Sahabeler zamanında namaz kılan, oruç tutan ve müslüman cemaate şavaş açmayan bir topluluğa sırf zekat vermemeleri sebebiyle sahabeler mürted hükmü vermişlerdir. Buna göre Allah-u Teâlâ ve rasulünün düşmanlarıyla beraber müslümanlara karşı çarpışan ve müslümanları öldüren kimselere nasıl davranırlardı acaba?" (Fetvalar c:28 s: 530)
"Savaşmak, elle ve dille olmak üzere iki türlüdür. Aynı şekilde bozgunculuk da elle yapılabildiği gibi dille de yapılabilir. Üstelik, dilin dinde yaptığı bozgunculuk, elle yapılan bozgunculuktan çok daha fazladır." (Es sarimul Meslul s: 385)
"Heva ve hevesine ibadet eden kimse, heva ve hevesini ilah edinmiştir. Bu kimsenin ilahı heva ve hevesleridir. Bu sebeble, ilahlığı gerçekten hakedeni ilah edinmez. Onun ilah edindiği sadece ve sadece heva ve hevesidir.
İşte heva ve hevesini ilah edinen bu kimse aynen müşriklerin ilahlarını sevmeleri veya buzağıya ibadet edenlerin buzağıyı sevmeleri gibi heva ve hevesini sever. Bu sevgi Allah-u Teâlâ’la beraber olan bir sevgidir. Yoksa Allah-u Teâlâ için olan sevgi değildir. Bu ise şirk ehlinin sevgisidir.
Nefisler Allah-u Teâlâ'yı sevdiğini iddia edebilir. Bununla beraber heva hevesin sevdiğini de sever. İşte bu, sevgi de şirktir. Zira heva ve hevesin sevgisini Allah-u Teâlâ'nın sevgisiyle bir yapmış, dolayısıyla sevgide şirk işlemiştir." (Fetvalar c: 8 s. 359)
"Tagut; kendisine ibadet edilme, bağlanılma ve itaat edilme konusunda haddini aşan kul demektir.
İnsanların tagutu; Allah-u Teâlâ ve rasulünün kanunlarıyla hükmetmeyen, Allah-u Teâlâ'dan başka kendisine muhakeme olunan, ibadet edilen ve Allah-u Teâlâ'nın emrine dayanmaksızın ve Allah-u Teâlâ'ya itaat etmeksizin zatı için tabi olunanlardır. İşte alemlerin tagutu bunlardır.
Bunları düşünür ve insanların durumuna bakarsan, insanların çoğunun Allah-u Teâlâ'ya değil, tagutlara ibadet ettiğini, Allah-u Teâlâ ve rasulünün hükümlerine değil tagutların hükümlerine muhakeme olduğunu, Allah-u Teâlâ ve rasulüne değil, taguta itaat edip tabi olduklarını görürsün." (A’lamu’l Muvakkiin c: 1 s: 50)
"Tagut Fa’lut kalıbında olup tugyandan türemiştir. Tugyan ise haddi aşmaktır. Bu ise zulüm ve haksızlıktır. Allah-u Teâlâ'dan başka kendisine ibadet edilen kişi, eğer buna razıysa tagut olmuştur.
(Tagutun tarifiyle ilgili burada sınır konulmasının sebebi Allah-u Teâlâ'dan başka kendilerine ibadet edilen nebi ve salih kişileri istisna etmek içindir. Zira onlar, hiç bir şekilde kendilerine ibadet edilmesine razı değildirler. Bu sebeble onlar tagut olarak isimlendirilmezler. Fakat bu kimselere ibadet eden kimseler reddedilir ve tekfir edilirler.)
Bu sebeble Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, putları tagutlar olarak isimlendirmiştir. Sahih bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
- Kitab ve sünnete muhalif olarak; kendisine itaat edilip, bağlanılan her yol taguttur.
Bu sebeble Allah-u Teâlâ'nın kitabı dışında hüküm veren ve kendisine muhakeme olunan kişiye tagut ismi verilmiştir. Firavun’a da işte bu sebeble tagut denilmiştir." (Fetvalar c: 28 s: 200)
"Bana göre taguta verilecek en doğru mana; Allah-u Teâlâ'ya karşı haddini aşan ve Allah-u Teâlâ'dan başka kendisine zorla veya gönüllü itaat edip bağlanılarak ibadet edilendir. Kendisine ibadet edilen bu varlık bir insan olabileceği gibi şeytan, put veya herhangi bir şey de olabilir." (Taberi Tefsiri)
"Bana göre taguta verilecek en doğru mana; Allah-u Teâlâ'ya karşı haddini aşan ve Allah-u Teâlâ'dan başka kendisine zorla veya gönüllü itaat edip bağlanılarak ibadet edilendir. Kendisine ibadet edilen bu varlık bir insan olabileceği gibi şeytan, put veya herhangi bir şey de olabilir." (Taberi Tefsiri)
Orda zorladan kasıt nedir anlamadım. Yukarıda ki ibni Teymiyye'nin sözlerinden de anlaşıldığı gibi kişinin buna razı olması gerekmiyor mu?
Burda benim anladığım gibi ise bir çelişki söz konusu değil mi?
"Tagut; kahin, şeytan ve sapıklıkta öncü olan kimselerdir." (Kurtubi Tefsiri c: 3 s: 282)
Kurtubi bir başka yerde şöyle dedi:
"Tagutu reddedin", demek; "şeytan, kahin, put ve bunlar gibi Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilen ve sapıklığa çağıran her şeyi terkedin" demektir." (Kurtubi tefsiri c: 9 s: 10)
"Vakti zayi etmek ölümden daha kötüdür. Çünkü vaktin zayi olması, seni hem Allah'tan ve hem de âhiret yurdundan koparır. Ölüm ise, seni ancak dünya ve ehlinden koparır."
"Onlar dilleriyle 《Lâ ilâhe illallah 》diyorlar, sonra da ruhlarında hiçbir sıkıntı duymadan Allah'tan başkasının buyruklarına uymaktan çekinmiyorlar. Bu nadir rastlanan yepyeni bir cehalet türüdür. "