Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Onların Sözleri

H Çevrimdışı

Hatve

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Üç çeşit anne vardır:

1- Çocuğuna bir çorap alsa, "söyle bakayım sana bu çorabı kim aldı?" diye sorar. Kendini gösterir, evladını Kendine yönlendirir. Kendine bağlar.

2- Çocuğuna hediye aldığında "evladım, bunu ben aldım ama aslında baban sağolsun, o çalışıp kazandı" der, çocuğunu babasına yönlendirir ona bağlar.

3- Çocuğuna hediye aldığında "evladım, bunu ben almış olsam da baban kazanmış olsa da aslında Allah yarattı, Allah nasib etti, her şey O'nun sayesinde" diyerek Allah'a bağlar. Ona yönlendirir. Ona minnet ettirir. İman ve ibadete sevk etmek için ciddi bir temel atmış olur.

Birincisi sadece annedir, ikincisi vefalı insani annedir, üçüncüsü vefalı insani ve İslami annedir. Bu üçüncüsü Hem anne hem öğretmen hem hocadır, mürşiddir.

Allahu Teala bizleri evlatlarımıza mürşid ve muallim anne, baba olmaya muvaffak eylesin.

-alıntıdır-
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tuhaf konulardan birisi; bir şeyi bilmen, sonra da sevmeyip istememendir.

Çağıranı dinlemen ve sonra da icabet etmekte geç kalmandır.

Alışverişte kârda olduğunu bilmenle beraber başkasını tercih etmendir.

Kızgınlığının derecesini bildiğin kimseye saldırmayı göze almandır.

Günah işlediğinde aynı zamanda vahşeti arzulaman, sonra da Allah'a itaat ederek Ona dönüş yapmamandır.

O'nun sözüne kulak vermediğin ve kalbini başkalarının sözlerine daldırdığında ve bundan haz aldığında, O'nu (c.c.) zikretmeyi ve O'na nida etmeyi kalbinin özlememesidir.

Başkasına kalbinin meyletmesinden dolayı bunun seni helâka götürmesiyle bile seni zevklendiren bu şeyden kaçınmaman, Allahu Teâlâ'ya yönelmemen ve cennetine koşmamandır.

İşte bunlardan bile daha tuhafı var ki, o da;

O'nsuz (c.c.) bir şey yapamayacağını ve her şeyde O'na ihtiyacının olduğunu bildiğin hâlde O'ndan yüz çevirmen ve O'ndan seni uzaklaştıracak şeylere rağbet etmendir.


(İbnul Kayyım el-Cevziyye - El-Fevaid )
 
İbn Akil Çevrimdışı

İbn Akil

Üye
İslam-TR Üyesi
20170415_204259.jpg
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
TEŞRİNİN Allah’A AİT OLMASININ İSLAMDAKİ YERİ

Teşri (kanun koyma) imani bir meseledir.Yani, doğrudan doğruya akide ile ilgilidir. İşte bu sebeble bu meselenin Allah’a iman konusunda ele alınması gerekir.

Ahmed Şakir, Allah’ın şeriatinden olan, hırsıza verilen ceza hakkında şöyle diyor:

“Hırsıza verilen el kesme cezası biz müslümanlar için akidenin ve imanın temelindendir. İslam şeriatinin koyduğu el kesme cezasını inkar eden veya bunun yerine başka bir ceza isteyen ve üstelik müslüman olduklarını iddia eden bu kimselere soralım:
“Siz Allah’a ve bu kainatı O’nun yarattığına inanıyor musunuz?”
Evet” diyeceklerdir.
“Allah’ın geçmişte olanları ve gelecekte olacakları bildiğine inanıyor musunuz?”
Evet” diyeceklerdir.
“Allah’ın bizi ve bize zarar verecek şey ile bize fayda verecek şeyi bizden daha iyi bildiğine inanıyor musunuz?”
Evet” diyeceklerdir.
“Allah’ın Muhammed (s.a.s)’i, doğru yolu göstermek ve hak dini tebliğ etmek için gönderdiğine, ona Kur’an’ı indirdiğine inanıyor musunuz?”
Evet” diyeceklerdir.
“Kur’an’ın hem din, hem de dünya işlerinde bir rehber, bir yol gösterici olarak gönderildiğine de inanıyor musunuz?”
Buna da:
Evet” diyeceklerdir.
Bu sorulara “Evet” cevabını veren sizler! Sizlerin bu cevabınız Allah’ın hükmünden başka bir hüküm istemenizle tezat teşkil etmektedir ve sizlerin müslümanlık iddianıza zıttır.
Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde bu soruları “Hayır” şeklinde cevaplandıranlara gelince; onların kafir olduklarına hükmederiz. Alim olsun, cahil olsun, kültürlü olsun, okumamış olsun her müslüman yukarıdaki soruları “Hayır” şeklinde cevaplandıranın mürtedleştiğini, küfrün uçurumuna yuvarlandığını kesinlikle bilir.
Fakat, “müslüman” olduklarını iddia etmeyenler ile bu mesele hakkında kesinlikle tartışmaya girmeyiz. Çünkü onlar bizim inandığımız gibi inanmıyorlar. Biz onların istediklerine uymadıkça onlar bizden asla razı olmazlar. Onların isteklerine uymaktan Allah’a sığınırız.” (Umdet-ut Tefsir c:4, s:14 6-l47)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyhul İslam Mustafa Sabri(Şeyhül İslam Mustafa Sabri: Osmanlı İmparatorluğunun son şeyhül İslam’ıdır. Miladi 1860 yılında Tokat’da doğmuş. Osmanlı imparatorluğu yıkılınca son otuz yılını Mısır’da ilimle uğraşarak geçirmiştir. 1954’te vefat etmiştir.), Allah’ın indirdiği şeriati yürürlükten kaldırmak gayesiyle ortaya atılan planlardan olan, din ile devlet işini birbirinden ayırma (laiklik) konusuyla ilgili olarak şöyle diyor:

“Laiklik, yani din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması hususunu yaygınlaştırmak isteyen devlet adamları ve yazarlarının bu düşüncesi, Kur’an ve sünnette açıklanan hükümlerin Allah tarafından gönderildiğine iman ile bağdaşmaz.”
(Mevkıf el Akl vel İlm min Rabbil Alemin c:4, s:294)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Kayyım(Muhammed b. Ebi Bekir b. Eyyub b. Sa’d Ed-Dimeşki: H. 691’de Dimeşk’te doğmuştur. İbn-i Teymiye’nin talebesidir ve Hanbeli alimlerindendir. H. 751 senesinde vefat etmiştir.) şöyle diyor:

“Allah (c.c); Rasulullah’ın getirdiği şeylerin dışında herhangi bir kanun veya ilyle muhakeme olmanın taguta muhakeme olmak anlamına geldiğini bildiriyor.

Tagut; ibadet, ittiba veya itaat konusunda haddini aşan mahluk demektir.

Her kavmin tagutu; Allah ve rasulü dışında kendisine muhakeme olunulan veya Allah’ın dışında kendisine ibadet edinilen veya Allah’ın izin vermediği konularda kendisine tabi olunulan varlıklardır.” (A’lamul Muvakkıin c:1, s:50)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyhul İslam Mustafa Sabri, Allah’ın kitabı ve rasulün sünneti dışında birşeye muhakeme olmaki bunun günümüzdeki pratik şekli laiklik yani din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır ve bunun toplumda meydana getirdiği korkunç sonuçlar hakkında şöyle diyor:
“Aslında din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak, dini ortadan kaldırma planından başka birşey değildir. Batıdan gelen veya batı bağlılarının ortaya attıkları bid’atlerin hepsi İslam’ı yıkmak ve müslümanları İslamdan uzaklaştırmak içindir. Fakat bu amaçla ortaya çıkarmış oldukları şeylerin en korkuncu din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak anlamına gelen laikliktir.
Laiklik hükümet tarafından halkın dinine indirilmiş bir darbedir. Oysa devrimler adet üzere halktan iktidarlara yöneliktir. Burada hükümetlerin halka rağmen halkın aleyhine devrim yaptığını görüyoruz.
Laiklik ilkesini kabul eden bir siyası rejim İslam hükümlerine başkaldırmış demektir. Dolayısıyla öncelikle bu hükümet irtidat etmiş sonra da buna itaat edenler mürtedleşmiş sayılır. Siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted hükmünü aldıkları gibi bu hükümete itaat eden kitleler de irtidada düşmüş olur. Bu kestirmeden toplu küfre giriş kadar korkunç bir olay tasavvur edilemez.
Birimiz, fert olarak İslam’ın herhangi bir hükmünü kabul etmediğimiz, dinin sultasını reddettiğimiz, helal ve haramdan, emir ve nehiyden birini inkar ettiğimiz takdirde küfre girmiş oluruz. Peki, toptan Allah’ın sultasını, emir ve nehiylerini helal ve harama ilişkin ölçülerini reddeden dolayısıyla mürted olduğu şüphe götürmeyen bir idarenin üyeleri hakkındaki hükmünüz ne olacaktır? Cevap: Yalnızca “mürted olmak”, değil mi?”
(Mevkıf el Akl vel İlm Vel Alem Min Rabbil Alemin c: 4, s: 280)

Laiklik (din ile devlet işlerini birbirinden ayrılması) düşüncesine göre namaz, oruç, hac gibi ibadetler konusunda başvurulan merci, Kur’an ve sünnet olmasına karşın hayat pratiği ile ilgili işlerde, beşeri münasebetlerde başvurulan merci, Kur’an ve sünnet dışında insanların kendi heva ve hevesleridir. O halde namaz, oruç, hac gibi ibadetlerimizi Kur’an ve sünnetten başka bir kaynağa dayandırmak kesin bir küfür ise bunlar gibi birer ibadet olan diğer işlerimizi Kur’an ve sünnetten başka bir kaynağa dayandırmak da aynı şey olmaz mı?

وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّهِ ۚ ﴿١٠﴾

““İhtilafa düştüğünüz her meselede hüküm verecek olan Allah’tır.” (Şura: 10)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi


Muhammed Emin Şankıtiy
: Şura:10 ayetini zikrettikten sonra diyor ki:
“Bu ayetten anlaşılıyor ki; Allah’ın kitabı ve rasulünün sünnetinden başka hiçbir şeye muhakeme olmak caiz değildir. Allah, Allah ve rasulünden başka şeylere muhakeme olanları azarlayarak onların şeytan tarafından derin bir sapıklığa itildiklerini belirtiyor.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُوا بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَنْ يَتَحَاكَمُوا إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُوا أَنْ يَكْفُرُوا بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالًا بَعِيدًا ﴿٦٠﴾

“Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmak istiyorlar. Oysa şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek ister.” (Nisa: 60)
(Edvaül Beyan c: 1 s: 92)

وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا ﴿٢٦﴾
“Allah hüküm koymada kendine ortak kabul etmez.” (Kehf: 26)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kesir(Ebu’l Fida İsmail İmadud’din b. Ömer b. Kesir b. Zer El-Kureşi: Busra’ya ait Mecdel köyünde doğmuştur. Sonra Şam’a gitmiş ve orada H. 774 senesinde vefat etmiştir. İbn-i Teymiye’nin talebesi ve hanbeli alimlerindendir.) bir başka eserinde şöyle diyor:

“Kim Muhammed (s.a.s)’e inen şeriati bırakıp bunun dışında neshedilmiş (iptal edilmiş Tevrat ve İncil gibi) şeriatlere bağlanırsa küfre girer. Kur’an ve sünnete muhakeme olmayıp da Ye’sak’a (Yes’ak: Cengizhan’ın Kur’an, Tevrat, İncil ve Kendi düşüncesinin bir sentezi olarak ortaya koyduğu bir yasadır) muhakeme olanın hükmü nedir? Şüphesiz ittifakla küfürdür.”
(El-Bidaye V’en-Nihaye c: 13 s: 119)
 
Melhame-i kübra Çevrimdışı

Melhame-i kübra

Erkek
İslam-TR Üyesi
Gâyemiz Allâh,
Önderimiz Resulullâh,
Anayasamız Kur’ân,
Yolumuz Cihâd,
En büyük arzumuz; Allâh yolunda şehîd olmaktır.
Allâh en Yücedir ve Hamd Allâh’a mahsustur.
Şehid Hasan El-Benna (ra)
 
H Çevrimdışı

Hatve

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hariciler, haram konusunda hassas ama Müslüman kanı dökme konusunda cömerttiler. Bununla ilgili rivayet edilen olaylar arasında en korkuncu büyük sahabe, Hz. Resulullah (S. A. V.)’ın muhibbi Hz. Habbab bin Eret’in oğlu Abdullah’ın başına gelenlerdir.

Abdullah bin Habbab, hamile cariyesi ile birlikte onlarla karşılaşır; onu şehid etmekle kalmazlar, cariyesinin karnını deşerek onu ve karnındaki çocuğunu da şehid ederler. Bir süre sonra bu topluluk bir Hristiyan’a ait bir hurma bahçesine denk gelir, onlardan biri oradan bir hurma alır, ağzına koyar, arkadaşı “Allah’tan kork, o bir zimminin hurmasıdır” deyince hurmayı ağzından atar, hatta bir habere göre bir domuza denk gelir ve onu vurmak isterlerken onun yabani değil, bir Hristiyan’a ait olduğunu anlayınca onu öldürmekten vazgeçerler.

Yine kimi âlimlerin onlara denk gelince onların şerrinden korunmak için “Ben, müşrikim, henüz Müslüman olmadım” diyerek ellerinden kurtulduğu rivayet edilir.


Kaynak: İbn-i Kesir Tarihi , İbn-i Esir Tarihi , Diyanet İslam Ansiklopedisi
 
Üst Ana Sayfa Alt