İbn Kayyım (ra) :
"Şu dört şeyi koruyanın dinini koruyacağı söylenmiştir: Bakışlar, zihne uğrayan düşünceler, konuşmalar ve adımlar...
Onun için kulun bu dört kapının bekçiliğini yapması, gediklerinden hiç ayrılmaması icap eder. Çünkü düşman onun yanına buralardan girer.
Bakışlar şehvetin elçisi ve öncüsüdür. Onu korumak ırzı korumanın temelidir.
Bakmak insanın başına gelen olayların ve belâların büyük çoğunluğunun kaynağıdır. Çünkü bakmak, zihinde hayalî doğurur...
...hayâl düşünceyi, düşünce şehveti, şehvet iradeyi doğurur. Sonra irade güçlenir ve kesin karara dönüşür.
Bu hususta şöyle denmiştir :
"Gözü bakıştan engelleme de sabretmek, bakış sonrasındaki acıya sabretmekten daha kolaydır"
Akla gelip geçen fikirler ise bakışlardan daha zordur. Bunlar hayır ve şerrin başlangıcıdırlar. İradeler, kasıtlar, kararlar bundan doğar.
Fikirlerine - vesveselerine hakim olan kişi nefsinin dizginini eline almış ve heva-hevesini dize getirmiştir.
Her kim fikir ve vesveselerini kale almazsa bunlar onu helaka sürükler. Fikirler kalbe sürekli gelir, sonra boş temenniler haline dönüşür.
İnsanların en düşük gayretlileri ve en bayağı nefislileri gerçekler yerine asılsız temennilere razı olan, onlarla avunmaya çalışan kimsedir.
Acizlik, tembellik, tefrit, pişmanlık ve keder bundan doğar.Temennici kişi fiziksel olayı gercekleştiremeyince kadını hayal eder.
Buna sığınmak ve bunu celbetmek nefsin bayalığına ve iflasına delâlet eder. Çünkü nefsin ve aklında bir izzeti vardır.
Nefsin ve aklın izzeti ,akla gelen çirkin düşünceleri silmek ve onun aklına gelmemesine razı olmamak, ondan iğrenmektir."