«Ömer b. Hattab'a: "Bize sıkıntı zamanının (Tebük gazvesinin) durumunu anlat," denilince o, şöyle cevab verdi:
Çok sıcak bir zamanda Tebük yolculuğuna çıktık. Bir menzile varıp konakladık. Orada aşırı derecede susadık. Öyle ki, boyunlarımızın kopacağını sandık. Bizden biri devesini aramaya gidipte geri döndüğünde neredeyse boynunun kopacağım sanıyordu. Bazı adamlar develerini boğazlıyor, dışkısını sıkıyor, ondan süzülen suyu içiyor, kalan kısmım da ciğerinin üzerine koyuyordu. Ebu Bekir es-Sıddık dedi ki:
- Ya Rasûlallah, Allah seni hayır dua yapmaya alıştırmış tır. Bizim için Allah'a dua et.
- Ey Ebu Bekir, sen bunu ister misin?
- Evet.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), ellerini göğe kaldırdı. Yağmur yağmcaya kadar ellerini havada tuttu. Hafif bir yağmur yağdı. Sonra yağmur sağanak halinde yağmaya başladı. Ashab beraberlerindeki kablarına su doldurdu. Sonra gidip baktık ki, yağmur nerelere düşmüş. Ordugahın dışına yağmur yağmadığım gördük.»