Bu oy vermek - rey kullanmak mevzuu ile ilgili şunları bilmek gerekiyor. yazacaklarım genel, bu siteye yeni üye oldum. 2 kısımda yazacagım birincisi ayet hadis çerçevesinde gidecek 2.si daha mantıkî ve güncel mevzular üzerinden...
Taviz tavizi doğurur düşüncesiyle olaya bakınca daha ilk anda bir yıkım olmuş bile.. Yani ortada ayet ve hadis çerçevesi varsa artık yeni bir kısım açıp bir de adını "daha mantıkî ve güncel" diye süslemeye yer yoktur! Ayrıca genele ve ilk defa yorum atacakken bir selam beklerdik..
Evvela "rey kullanmak " imanî bir mevzuu değil, fıkhi bir mevzuu. Rey vermek yada saltanat yada farklı başka bir yol ancak idareci tayin biçimidir , yani bu konuyu şahsın, toplumun imanı ile ilişkilendirmek ya kötü niyetli yada zahirde alim ama hakikkatte cahil insanların kârıdır. Olsa olsa yaşar nuri öztürk gibi insanlardır.
Mesele zaten oy kullanmanın kendisi değil bunu bildiğine de eminim! Mesele Allah'ın indirdiği ile hukmetmeyen bir düzene oy/cevaz vermektir! Allah swt "sizden olan ulu'l-emre(itaat edin)" diye buyuruyor ama nankör, câhil, yobaz ve ırkçı insanlar maalesef "sizden" kıstasını mu'min olmaya değil de aynı vatan millet bayrak çatısına duhuliyet olarak tahrif ettiği için kendini bu çarka dişli olmaya mecbur hissediyor! Ayrıca bunu yapanların her biri tek tek alim olmayıp câhil olduğu için toptan tekfîr etmiyoruz! Asıl kötü niyet kendisine ilim geldikten sonra yüz çevirenlerdedir!
Zaten birçok alimin ittifakı üzere kuranı kerim sadece bir iktisat kitabı olmadıgı gibi bir idare yönetim metni de değildir. öğüttür, emirdir, ahlak çerçevesidir.... ve "Allahı seviyorsanız rasule itaat edin" emrini içerir. Bunlardan sebep - zaten- hiçbir ayeti kerime meali, hiçbir tefsir, hiçbir hadisi şerif dogrudan " şu şu yonetimlerde rey verin, şu şu yonetimlerde rey vermeyin , şu şu vakıtlerde rey caiz, aksi değil" gibi bir mana cıkarılamaz. burada yada başka mecralarda bu konu ile ilgili belli ayeti kerimeler paylaşılıp duruluyor ya kasıt başka yada mevzu anlaşılmamış.
Burada apaçık Allah'a ve Resûlullah'a iftira vardır çünkü Allah swt "Sonra seni de din hususunda bir şeriat üzere kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. (Casiye 18)" diye emrederken, Resûlullah sas "Benim sunnetime ve Raşid halifelerimin sunnetine uyun" diye emrederken hangi cur'etle "sadece idare metni değildir" diye vurguladıktan sonra "ayet ve hadislerde hiçbir yerde yönetimle alakalı emir ve yasak olmadığı" zırvalığını dayatabiliyorsunuz!!
Hz peygamber'in hayatına baktıgımız zaman
- Yeri gelmiş kafirlerle hudeybiye antlaşmasını yapmış, zahirde "Allah'ın rasulune ve ümmetine karşı çok agır ifadeler içeren onları zul durumuna düşüren " bir metin. ancak o vakıt o şekilde davranmak gerekiyormuş o şekilde davranmış Allah'ın rasulu.
Bu antlaşma bizzat Allah swt nın emri doğlutusunda gerçekleşip ve sonucunda hayır verileceği Allah swt tarafından garantilenmiş bir antlaşmadır, bugün: kafirlerle ta'viz vererek(başka seçenek(cihâd) mevcud olduğu halde) yapacağın antlaşmalarda hayırlı bir sonuç alacağına dair Allah swt nın emri ve garantisi olduğu vahyini sen de alabilirsen yap! Var mı böyle bir emir ve garanti?
- Sonra Rasulallah s.a.v , taiften dönerken mekkeye tek girmekten çekindiği için bir müşrikin himayesinde mekkeye girmiştir. Adiyy oğlu Mut'im isimli müşrik allah rasulunu himayesine alarak mekkeye girmesine yardımcı olmuştur.
Resûlullah'ın sas muşrik himayesinde Mekke'ye girmesi sırasında yolda muşriklerle içki içtiğine, onlarla beraber kadınlara yanaştığına, kumar oynadığına vb vs veya bunları yapmayıp sadece olur verdiğe şahit misin? Verdiğin bu örneğin Allah'ın indirdiğiyle hukmetmeyen kâfirlerin meşruiyetiyle ne alakası var!?
- Abdullah bin Huzafe r.a. bizans kralına bir şekilde esir düşer sonra çeşitli teklifler ve tehditlerden sonra kral ona " alnımdan öpersen burada bulunan bütün Müslüman esirleri serbest bıraktığın takdirde dediğini yaparım.” o da kralı alnından öper. ve kurtulurlar. uzun hikaye bakarsınız...
Yine aynı şekilde alnını ikrah ile öpmekten başka tuğyana olur fetvası var mı ortada!?
Tabii bu şekilde vukuatın hikmeti çoktur. Allah en dogrusunu bilir belki bir hikmeti " ümmet yeri gelir herzaman güçlü durumda olmaz, her zaman muktedir olmaz. iktidar olur ama muktedir olmaz, askeri manada guclu olmayabilir o zaman kafirle de şu şu şekilde antlaşma yapmak durumunda kalabilir" i göstermek içindir.
Bunun cevabı yine üstteki açıklamalarda..
Zaten rasulullah 'ın her yaptıgı " ancak bu şekilde yapacaksınız" değildir. mesela 4 eş ile evlenmek te boyle. " sünnet o zaman sünnete uyalım 4 eş alalım" diyen birçok insan kendi hayatını da başka hayatları da dagıtmıştır. bu bir cevazdır.
Yine Allah swt ve Resûlullah sas e iftira var!! Resulullah'ın sas din adına yaptığı herşey "eğer din adına yapacaksan böyle yapacaksın" emridir" 4 evlilik ile konunun zerre alâkası yoktur, meseleyi sulandırmaktan öteye gitmez!!
yine hz. peygamber, peygamberliğinin ilk zamanlarında da, o müşrikler içinde 39 mümini idare etti, hz ömer müslüman olduktan sonra da farklı şekilde idare etti, hicrete kadar farklı şekilde idare etti, hicretten sonra medinede farklı şekilde idare etti. yani "ibn ül vakt" oldu. bu kavrama bir kısmınız aşinadır. ayrıntısına girmeyeceğim.
Resûlullah sas "Sunnetime ve Raşid halifelerimin sunnetine uyun" diye emretti, onlardan sonra farklılaşan yönetimlere değil!! Senin dediğin farklar ise tamamen Kur'an ve Sunnet ile kaynaklı emir ve ruhsatlar içermektedir demokrasiye cevâz değildir!!
Allah azim üş şân hz. peygamberine , ilk andan itibaren "ömrün boyunca sana tabii olanlara ve olmayanlara şu şekilde muamele edeceksin, aralarında şu şekilde hükmedeceksin herkese aynı davranacaksın" demedi, ancak " merhametli ol" ve "adil ol" şeklinde emretti, zaten buradan da anlıyoruz bunu: ’Andolsun içinizden size öyle bir peygamber geldi ki gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz O’na ağır gelir. Üstünüze titrer. Müminlere gayet (Rauf ve Rahim) şefkatli ve merhametlidir.’( et-Tevbe 9/128. )
Yine Allah'a swt iftira var! Bilakis Allah swt "Sonra seni de din hususunda bir şeriat üzere kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. (Casiye 18)" diye emretti!! Şeriat ile merhametin çelişkisi yoktur bilakis şeriatın kendisi adalet ve merhamettir! "Zinâ eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer sopa vurun. Eğer Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dini hususunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onların cezalarına şahit olsun. (Nur 2)"
2. kısım olarak ise; ülkemizin, dünyanımızın ve günümüzün gerçekleridir.
Bugün bildiğiniz üzere Hz ebubekir r.a. yok, Hz ömer , osman ve ali r.a. efendilerimiz de yok, onlara layık bir millet te yok ancak bu hz ebubekir'in de rey ile seçildiği , rey kullanmanın bir irade beyanı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Yine tekrar ediyorum şûra ile demokrasinin alâkası yoktur! Yönetici seçmek ile helâl harâm belirleyen ilâh seçmek aynı şey değildir!!
780 bin km^2 olan bu vatan topragında bu 80 milyon insanın bir şekilde yönetilmesi ve yönetici ihtiyacı var. birşekilde kahir ekseriyetin kabul edeceği bir tarzda - yani bu topluma karşı adil bir şekilde- bir yönetici seçmemiz mecburi. ancak mevcut şartlarda kahir ekseriyet malumunuz islami hayat içinde değiller, arzu ve talepleri de ekseriyetle islami değil, hatta aynı tornadan, aynı aileden, aynı medreseden aynı mahalleden çıkanlar dahi aynı düşünmeyebiliyor, yaşamayabiliyor. Bü yüzden bu "idareci tayin tarzı" ve "idareci kıstasları" tam manası ile islami olmayacaktır.
Rey ile olabilir, bir aile içinde babadan oğula geçsin denebilir, kurra çekelim denebilir ama "el açıp allahtan bu toplumu ıslah etmesini daha sonra da bize gökten bir idareci indirmesini bekleyelim " denmez. Rey bir irade beyanıdır. " ben şu şahıs burayı daha islami, daha adil daha mantıklı yonetir diye düşünüyorum" demektir.
İşte ipin koptuğu nokta; kim size 80 milyonu yöneteceksiniz diye vahyetti? Kim size vatan millet bayrak mefhûmunun İslam'dan üstün ve korunması gereken kudsallar olduğunu vahyetti? Hemen amarikaya getirmeyin konuyu şimdiden uyarayım..
Bakınız bugun suriye ve mısırdakı muslumanların tek mücadelesi "serbest ve hür irade beyanı - rey kullanmaktır" başka hiçbir şey değildir. eger esad rejiminde yada mısırdakı rejimde en azından buradakı kadar gerçekçi seçimler olsa idi bu kadar kan akmayacaktı.
Şimdi de mucâhidlere iftira!! Allah swt yolunda Allah'ın dini/kelimesi/şeriatı yücelsin ve yeryüzüne hukmetsin diye savaşıp şehid olanlar ile "meyhanelerin helâl ya da harâm olma kararını ben veririm" kibrindeki bir özgürlük anlayışını bir mi tutuyorsun!?!?
Ve Allah swt; "Eğer kâfirlerin dinine uymazsan senden asla razı olacak değillerdir", "Eğer kâfirler güç yetirebilse sizi dininizden döndürmek için savaşmaktan asla geri durmazlar" ayetlerine rağmen küfür yöntemi ile ancak kanın durabileceğini iddiâ ediyorsun!?!?
Cevâbını yine Allah swt veriyor;
Ey iman edenler! İnkâr edib de ve kardeşlerine yeryüzünde sefere veya savaşa çıkanlar oldukları zaman: “Eğer yanımızda olsalardı ölmezler ve öldürülmezlerdi” diyenler gibi olmayın. Onların bu sözleri, Allah’ın kalblerinde bir pişmanlık meydana getirmesi içindir. Dirilten de öldüren de Allah’tır. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Al-i İmran 156
Onlar ki kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için: “Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi” dediler. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi kendinizden ölümü uzaklaştırın.”
Al-i İmran 168
bizim buradakı durumun değerini bilmemiz lazım. bu mevzu "demokrası"vs mevzuu değil. irade beyanı mevzuudur. batıdakıler bu sisteme "demorkası" diyor diye "irade beyanı rey" onlara ait bir kavram olmuyor.
Biz mu'minler hiçbir kâfirin minneti altında yaşamaya ve öyle alışmaya mecbur ve memnun değiliz, ancak onlara ve nefsine gönüllü köle olanlar bu sistemden râzı olur!!
son olarak, bu memleket müslüman memleketi, eğer "islam düşmanları burada rey kullansın irade beyan etsinler ben etmem biz etmeyiz" diyorsa birisi o zaman o farklı bir yontem vaaz etmek mecburiyetindedir. etmiyorsa ya cahil yada kötü niyetlidir. aksi halde rey harici yollar hepimizi hepinizi üzebilir, forumlardan yazmak gibi de olmaz sonucları...
Yöntem zaten dunya kuruluşundan beri vaz'edilmiştir; "Yemin olsun ki, her ummete: “Allah’a kulluk edin, tağuttan kaçının” diye bir peygamber gönderdik. İçlerinden bir kısmını, Allah doğru yola sevk etti. Diğer bir kısmının üzerine ise sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezip dolaşın da, yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (Nahl Suresi 36)"
Yani eğer gücün yetiyorsa elinle bu düzeni/düzensizliği değiştireceksin, elinde güç yoksa dilinle değiştireceksin, dilinle de güç yetiremiyorsan kalbinden buğz edip ondan beri olacaksın, bu en sondaki hâl ise imânın en zayıf derecesidir!! Buna rağmen siz eli bıraktınız, dili bıraktınız, kalbimizle buğzetmeyi bıraktınız ve bize bunların aksine bel'am olmayı öğütlüyorsunuz subhânAllah..
"Üç kişi yolculuğa çıktığında içlerinden birisi imam olsun. " h.ş.
Buraya tek cevâbım şudur; "içlerinden birisi(mu'min)".