Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sebe Suresi İniş Sebebi

Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
34- SEBE' SÛRESİ


Sebe' Sûresi Mekke'de ve Lokman Sûresinden sonra nazil olmuştur.

6. Ancak "Kendilerine ilim verilmiş olanlar görürler ki sana Rabbından indirilmiş olan, hakkın ta kendisidir ve Azîz, Hamîd olanın dosdoğru yoluna iletmektedir." âyet-i kerimesinin Mekkî veya Medenî oluşunda ihtilâf vardır. İbn Abbâs bunun da Mekkî olduğunu ve burada kastedilenlerin Peygamber'in (sas) ashabı olan mu'minler olduğunu söylerken Mukâtil de Medenî olduğunu ve bunlarla Medine-i Munevvere'de musluman olan Abdullah ibn Selâm ve onun gibilerin kastedildiğini söylemiştir. Katâde de iki görüşün arasını cem' eylemek üzere kastedilenlerin; ister Mekke'de musluman olsun, ister Medine'de, ister başka bir yerde, Peygamber’in (sas) ummeti olan mu’minler olduğunu söylemiştir.[1]

el-Bahr'de Sûrenin nuzûl sebebi olarak şöyle denilmektedir: "Allah'ın munâfık erkeklerle munâfık kadınlara, muşrik erkeklerle muşrik kadınlara azâb etmesi için..." (Ahzâb, 33/73) âyet-i kerimesini duyunca Ebu Sufyân, Mekkeli kâfirlere: "Sanki Muhammed bizi, öldükten sonra azâbla tehdit edip yeniden diriltilmekle korkutmak istiyor. Lât ve Uzzâ'ya yemin olsun ki asla kıyamet kopmayacak ve biz asla diriltilecek filân da değiliz." demişti. İşte bunun üzerine Allah Tealâ (cc): "De ki: Hayır, ğaybı bilen Rabbıma andolsun ki o (kıyamet) saati muhakkak size gelecektir..." buyurdu ve Sûrenin kalan kısmı da zaten onları bir tehdit ve korkutmadan ibarettir.[2]

Sûrenin Mekkî olduğu görüşü yanında onun bazı âyetlerinin Medine-i Münevvere'de nazil olduğunu gösteren rivayetler de vardır. Bunlardan birisi de Ferve ibn Museyk el-Murâdî (el-Ğutayfî) hadisidir. O şöyle anlatıyor: Peygamber'e (sas) geldim ve: "Ey Allah'ın elçisi, kavmimden benimle gelenlerle (iman edenlerle) birlikte onlardan geride kalanlarla (veya dinden dönenlerle) savaşayım mı?" diye sordum. Onlarla savaşmama izin verdi ve kavmimden musluman olanlar üzerine beni emir tayin etti.

Ben O'nun yanından çıktıktan sonra beni sormuş ve "Ğutayfî ne yaptı?" demiş. Kendisine benim yürüdüğüm, yani Medine'den ayrıldığım haber verilmiş. Peşimden birisini gönderip beni çağırttı, geri geldim, ashabından bazıları ile birlikte oturuyordu. Bana: "Kavmini (geride kalanları) İslâm'a davet et; onlardan her kim musluman olursa muslumanlıklarını kabul et. Musluman olmayanlar hakkında da sana bir kötülük yapmadıkça acele etme." buyurdu ve bu konuda Sebe' Sûresinden nazil olan âyetler nazil oldu..."[3] Kİ biraz Sonra yerinde ve tekrar gelecektir.[4]



15. Sebe'liler için yurtlarında bir âyet vardı. Sağlı sollu iki bahçe. Rabbınızın rızkından yiyin ve O'na şukredin. Güzel bir belde ve bir Rabb-ı Ğafur.

İbn Ebî Hâtim'in Ali ibn Rebâh'tan rivayetinde o şöyle anlatıyor: Bana birisi anlattı ki Ferve ibn Museyk el-Ğatafânî, Rasûlullah’a (sas) geldi ve: "Ey Allah'ın elçisi, Sebe'liler cahiliye devrinde izzet sahibi bir kavim idiler. Korkarım İslâm'dan dönerler. Eğer İslâm'dan dönerlerse onlarla savaşayım mı?" dedi. Peygamber (sas): "Henüz bu konuda bana bir emir gelmedi." buyurdu. İşte bunun üzerine Allah Tealâ (cc) bu "Sebe'liler için yurtlarında bir âyet vardı..." âyetlerini İndirdi.[5]

25. De ki: "Bizim işlediğimiz suçlardan siz sorumlu olmazsınız, biz de sizin yaptıklarınızdan sorumlu olmayız.

Bu âyet-i kerimenin "âyetu’s-Seyf=cihâdı emreden kılıç âyetinden önce nazil olduğu söylenmiştir.[6]

31. Kufretmiş olan o kâfirler dediler ki: "Biz, kesin olarak ne bu Kur'ân'a, ne de ondan öncekine inanırız." Bir görseydin hani zalimler Rablarının huzurunda dikilmişler, bir kısmı bir kısmına söz atıyordu. Güçsüz sayılanlar, büyüklük taslayanlara diyorlardı ki: "Siz olmasaydınız, biz muhakkak mu’minler olurduk."

İbn Cureyc der ki: "Biz, kesin olarak ne bu Kurân'a, ne de ondan öncekine inanırız." diyen Ebu Cehl'dir ve hadise şöyle olmuştur: Mekke muşrikleri, Peygamber’in (sas) durumunu sormak üzere ehl-i kitaba birilerini göndermişler ve onlar da: "Biz o son peygamberin vasıflarını kitabımızda buluyoruz.

Muhammed'e şöyle şöyle sorun bakalım." demişler, muşrikler de onların öğrettiklerini Peygamber’e (sas) sormuşlar ve aldıkları cevab ehl-i kitabın kitablarında geçen vasıflara uymuştu. İşte bunun üzerine Ebu Cehl veya muşrikler: "Bu kitaba da inanmayız, ondan önce indirilmiş olan Tevrat ve İncil'e de inanmayız." deyip kufrlerinde ısrar etmişlerdi.[7]

Bu hadise herhalde İsrâ 85 âyet-i kerimesinin inmesine sebep olan ve orada anlatılan hadise ile aynı olmalıdır. Dolayısıyla bu âyet-i kerime de o olay üzerine inen âyetler cumlesindendir.[8]

34. Uyarıcı gönderdiğimiz her kasabanın varlıklıları dediler ki: "Biz, sizin gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz.

İbn Ebî Hatim'in Ebu Razîn'den rivayetle tahricine göre o şöyle anlatıyor: Ortak iki kişi vardı. Bunlardan birisi ticaret için sahil tarafına (veya Şam'a) doğru çıkıp gitti, diğeri de Mekke'de kaldı. Muhammed (sas) peygamber olarak gönderilince bu Mekke'de kalanı, ortağına yazdı ki "Burada şöyle şöyle birisi çıktı, bunun hakkında ne dersin?" Sahil tarafına ticaret yapmaya çıkıp giden de cevaben: "O ne yaptı, ne yapıyor?" diye hakkında biraz daha bilgi vermesini istedi. Mekke'de kalanı: "Kureyş'ten kimse ona tabi olmadı, hep zayıflar ve yoksullar ona tabi oldular." diye yazdı. Sahil tarafına çıkıp giden ticaretini bırakıp geri döndü, arkadaşına geldi. O, bazı kitapları okurdu. Arkadaşına: "Bana o adamı (peygamberi) göster." dedi ve onun delaletiyle Peygamber’e (sas) geldi, ona: "Neye çağırıyorsun?" diye sordu. Peygamber de (sas) "Şuna şuna çağırıyorum." diye davetini ona anlattı. Adam: "Ben şehadet ederim ki sen Allah'ın Rasûlü'sün." diye şehadet getirip musluman oldu. Arkadaşı: "O'nun Allah'ın elçisi olduğunu nereden bildin?" diye sordu. O: "Allah her ne zaman bir peygamber gönderdiyse hep kavimlerinin güçsüzleri ve yoksulları onlara iman etmişlerdir." dedi. İşte bunun üzerine Allah Tealâ (cc) bu: "Uyarıcı gönderdiğimiz her kasabanın varlıklıları dediler ki: "Biz, sizin gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz." âyet-i kerimesini indirdi. Rasûlullah (sas) o kişiye haber gönderip çağırttı ve ona: "Allah, senin söylediğinin tasdiki olarak bana şu âyeti indirdi." buyurdu.[9]

50. De ki: "Eğer ben sapacak olursam ancak kendi aleyhime sapmış olurum. Şayet hidayete erersem Rabbımın bana vahyetmesinden ötürü ererim. O Muhakkak ki Semî'dir, Karîb'dir.

Mekke muşriklerinin Peygamber’e (sas): "Atalarının dinini terketmekle sapıttın, dalâlete düştün." demeleri üzerine nazil olmuştur.[10]

51. Bir görsen hani onlar korkmuşlardı. Artık kaçacak yerleri de yoktur. Yakın bir yerden yakalanmışlardır.

52. “O'na iman ettik." demişlerdir ama uzak bir yerden imana kolayca nasıl ulaşılır?

53. Halbuki daha önce onu inkâr etmişlerdi. Uzak bir yerden ğayba atıp tutuyorlardı.

54. Daha önce benzerlerine yapıldığı gibi onlarla arzuladıkları şeylerin a-rasına bir engel konmuştur. Şubhesiz onlar şiddetli bir tereddut ve şubhe içindedirler.

Bu âyet-i kerimelerde anlatılanlar Bedr Ğazvesinde öldürülen muşriklerdir ve âyet-i kerimeler onlar hakkında nazil olmuştur.[11]


[1] Râzî, age. XXV,238; Kurtubî, age. XIV,166.
[2] Alûsî, age. xxıı,102-103.
[3] Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, Sebe', 34/1, hadis no: 3222; Ebu Davud, Hurûf, 1, hadis no: 3988.
[4] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/740-741.
[5] Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl. 11,84.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/741.
[6] Kurtubî, age. xıv,191.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/741.
[7] Kurtubî, age. xrv,193.
[8] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/741-742.
[9] İbn Kesîr, age. VI.508.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/742.
[10] Beğavî, Meâlimus-Sunen,111,563.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/743.
[11] Taberî, age. xxn,72.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/743.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt