Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Şeriatın Devlet/Toplum İdaresinde Tatbiki İçin Nasıl Bir Yol İzlenmeli?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
A Çevrimdışı

ahmetalper

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Çoğunlukla demokratik araçların yanlış bir yol olduğu, etkin olmadığı, nebevi metoda ters düştüğünün ifade edildiğini bu forumda ve benzer platformlarda okudum, gördüm. Peki İslam ahkamını her yönüyle hakim kılmak için neler yapılabilir/yapmalıyız?
 
طالب بن عايد Çevrimdışı

طالب بن عايد

انا لله وانا اليه راجعون
Süper Moderatör
Şu konuya bakabilirsin;
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi
Modern devletlere baktığınızda: Onun karmaşası ve gelişmişliği sebebiyle devleti anlamak mümkün olmaz. Devleti en eski formu ilkel hali ile nereden oluştuğuna bakmalısınız. Bu şekli ile İslam - devlet meselesi daha iyi anlaşılır.

İlkel devletler, kabileler zamanında insanların bir araya gelme halidir. İnsanları devlet kurmaya bir araya getiren şeyde nedir? Açlık, barınma, korunma gibi temel ihtiyaçlar dır.

Herhangi bir insanı doğada ormanda, kutuplarda, okyanusun ortasında, çöllerde vahşi hayatla baş başa bırakırsanız kısa sürede ölür. Ancak insanlar bir araya geldiklerinde doğa ile mücadele edebilirler. İşte ilkel devletler ilk devletler bu şekilde kurulmuştur. Ve hala aynı amaç doğrultusunda var olmaktadırlar. Yani devletler doğaya karşı ondan korunmak için bir araya gelinen yapılardır.

Allah, "devlet-doğa" meselesinde doğayı yaratan yüce yaratıcı ve tek ilahtır. Bunun bir çok örneği Kuran da verilir. Nuh tufanı, Lut kavmi vb. hep bir helak olma durumu vardır. Devletler ve insanların bir araya gelmesi azgın toplumların olağan dışı doğa olayları ile helak olması...

Çünkü, İslam dininde Allah hem doğanın yaratıcısı hemde tarafıdır. Ne demiştik devletler doğaya karşı insanların bir araya gelme şeklidir. Demek ki devletler ile islam inancının çelişkisi var.

Bu durumu rahatlıkla hayata bakarak gözlemleyebilirsiniz: Allahın bize emanet ettiği nehirleri, ağaçları, hayvanları, denizleri birer birer devletler eliyle yok ettik. Şehirler nefes alınamaz durumda. Ozon tabakasını deldik. Dünya 3 derece daha ısınıyor ve büyük kuraklıkla karşı karşıyayız. Buzullar eriyor.

Yüce yaratıcının verdiği yüzlerce türü yok ettik. Denizleri atıklarla doldurduk her yer müsülaj. Tabiat o kadar kötü hale geldi ki, yediğimiz sebze ve meyveler ilaç dolu. Tavuklar ve kasap etleri antibiyotikli.

İşte devletlerin bir araya gelip oluşturduğu dünya bu. Diğer tarafta ise Allahın yarattığı muhteşem doğamız.

Özetle, İslamda bir devlet düzeni veya demokratik bir sisteme uygunluk olamaz. Çünkü devletler zaten temel olarak Allahın yarattığına karşı bir biraraya gelme biçimidir.

İslamın temeli devletler değil doğadır. Misal bir nehir dolusu su aksa sen abdest alırken bile azıcık su harcaman öğütlenir. Ama devletler kapital nehirlere barajlar kurar etrafına evler yapar vs...

Benim düşünceme göre İslam devlete karşıdır. (tabi bu anarşizm olarak değil kavramsal olarak)
 
A Çevrimdışı

ahmetalper

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Modern devletlere baktığınızda: Onun karmaşası ve gelişmişliği sebebiyle devleti anlamak mümkün olmaz. Devleti en eski formu ilkel hali ile nereden oluştuğuna bakmalısınız. Bu şekli ile İslam - devlet meselesi daha iyi anlaşılır.

İlkel devletler, kabileler zamanında insanların bir araya gelme halidir. İnsanları devlet kurmaya bir araya getiren şeyde nedir? Açlık, barınma, korunma gibi temel ihtiyaçlar dır.

Herhangi bir insanı doğada ormanda, kutuplarda, okyanusun ortasında, çöllerde vahşi hayatla baş başa bırakırsanız kısa sürede ölür. Ancak insanlar bir araya geldiklerinde doğa ile mücadele edebilirler. İşte ilkel devletler ilk devletler bu şekilde kurulmuştur. Ve hala aynı amaç doğrultusunda var olmaktadırlar. Yani devletler doğaya karşı ondan korunmak için bir araya gelinen yapılardır.

Allah, "devlet-doğa" meselesinde doğayı yaratan yüce yaratıcı ve tek ilahtır. Bunun bir çok örneği Kuran da verilir. Nuh tufanı, Lut kavmi vb. hep bir helak olma durumu vardır. Devletler ve insanların bir araya gelmesi azgın toplumların olağan dışı doğa olayları ile helak olması...

Çünkü, İslam dininde Allah hem doğanın yaratıcısı hemde tarafıdır. Ne demiştik devletler doğaya karşı insanların bir araya gelme şeklidir. Demek ki devletler ile islam inancının çelişkisi var.

Bu durumu rahatlıkla hayata bakarak gözlemleyebilirsiniz: Allahın bize emanet ettiği nehirleri, ağaçları, hayvanları, denizleri birer birer devletler eliyle yok ettik. Şehirler nefes alınamaz durumda. Ozon tabakasını deldik. Dünya 3 derece daha ısınıyor ve büyük kuraklıkla karşı karşıyayız. Buzullar eriyor.

Yüce yaratıcının verdiği yüzlerce türü yok ettik. Denizleri atıklarla doldurduk her yer müsülaj. Tabiat o kadar kötü hale geldi ki, yediğimiz sebze ve meyveler ilaç dolu. Tavuklar ve kasap etleri antibiyotikli.

İşte devletlerin bir araya gelip oluşturduğu dünya bu. Diğer tarafta ise Allahın yarattığı muhteşem doğamız.

Özetle, İslamda bir devlet düzeni veya demokratik bir sisteme uygunluk olamaz. Çünkü devletler zaten temel olarak Allahın yarattığına karşı bir biraraya gelme biçimidir.

İslamın temeli devletler değil doğadır. Misal bir nehir dolusu su aksa sen abdest alırken bile azıcık su harcaman öğütlenir. Ama devletler kapital nehirlere barajlar kurar etrafına evler yapar vs...

Benim düşünceme göre İslam devlete karşıdır. (tabi bu anarşizm olarak değil kavramsal olarak)
Devlet lafzı tek başına iyi veya kötü bir mana ortaya koymaz. Keza para da, Silah da... Bunların kontrol ve idaresine malik olanların fiilleri, bu gibi manaların sübut bulmasında etkendir. Ordusuyla, yargısıyla, hazinesiyle vesair, insanlık için iyiliklerin ,güzelliklerin membaı olan, Peygamber (s.a.v.) devrinde teşekkül eden bir devletin varlığı mümkün olduğu gibi, insanlık için zulüm ve Istırap kaynağı olan firavunların idaresinde bir devletin varlığı da ihtimaller dahilindedir.

İslam dini, münferit yaşamımızı tanzim eden hükümler ihtiva ettiği gibi, (namaz, oruç, zekat hac vb.) müşterek yaşamımızı tanzim eden hükümleri de içerisinde barındırmaktadır. (ceza hukuku, miras hukuku, ticaret hukuku, nikah hukuku vb.) bunların tahakkuk etmesi için, bir otorite veya devlet teşkilatının varlığına duyulan ihtiyaç, öncelikli önem arz etmektedir. Müslümanlar olarak, ferdi bağlayıcı mahiyetteki hükümlere itaat üzerimize farz olduğu gibi, cemiyete müteallik olan hükümlere itaat de üzerimize farzdır. Peygamber (s.a.v.) devrini tahkik ettiğimizde, islam ahkamının bireylerin, ve toplumun idaresinde hakkıyla ihya edildiğini somut surette görmekteyiz.

Bizim vazifemiz Allah'ın bütün buyruklarına istisnasız itaat etmektir. İtaat noktasında abdest alıp, vakit namazına icabet etmek, nasıl ki mükellefiyetlerimizden ise, devlet teşekkül ettirip Kur'an da yer alan miras payını taksim ettirmek de, şartları oluştuğunda can alan katilin infazını gerçekleştirmek de, mükellef olduğumuz hususlardan birkaçıdır.

Yaşadığımız topraklara hükmeden devletin, Türkiye'nin anayasasında 1928 yılına kadar, kağıt üstünde de olsa, ''devletin dini islamdır.'' ibaresi yer alıyordu. Yakın gelecekte de İslam ahkamı, devletimizin yazılı hukukunun özünü teşkil etmekle birlikte, icra noktasında da hakkıyla ihyasını Rabbim bizlere nasip eylesin.
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi
Devlet lafzı tek başına iyi veya kötü bir mana ortaya koymaz. Keza para da, Silah da... Bunların kontrol ve idaresine malik olanların fiilleri, bu gibi manaların sübut bulmasında etkendir. Ordusuyla, yargısıyla, hazinesiyle vesair, insanlık için iyiliklerin ,güzelliklerin membaı olan, Peygamber (s.a.v.) devrinde teşekkül eden bir devletin varlığı mümkün olduğu gibi, insanlık için zulüm ve Istırap kaynağı olan firavunların idaresinde bir devletin varlığı da ihtimaller dahilindedir.

İslam dini, münferit yaşamımızı tanzim eden hükümler ihtiva ettiği gibi, (namaz, oruç, zekat hac vb.) müşterek yaşamımızı tanzim eden hükümleri de içerisinde barındırmaktadır. (ceza hukuku, miras hukuku, ticaret hukuku, nikah hukuku vb.) bunların tahakkuk etmesi için, bir otorite veya devlet teşkilatının varlığına duyulan ihtiyaç, öncelikli önem arz etmektedir. Müslümanlar olarak, ferdi bağlayıcı mahiyetteki hükümlere itaat üzerimize farz olduğu gibi, cemiyete müteallik olan hükümlere itaat de üzerimize farzdır. Peygamber (s.a.v.) devrini tahkik ettiğimizde, islam ahkamının bireylerin, ve toplumun idaresinde hakkıyla ihya edildiğini somut surette görmekteyiz.

Bizim vazifemiz Allah'ın bütün buyruklarına istisnasız itaat etmektir. İtaat noktasında abdest alıp, vakit namazına icabet etmek, nasıl ki mükellefiyetlerimizden ise, devlet teşekkül ettirip Kur'an da yer alan miras payını taksim ettirmek de, şartları oluştuğunda can alan katilin infazını gerçekleştirmek de, mükellef olduğumuz hususlardan birkaçıdır.

Yaşadığımız topraklara hükmeden devletin, Türkiye'nin anayasasında 1928 yılına kadar, kağıt üstünde de olsa, ''devletin dini islamdır.'' ibaresi yer alıyordu. Yakın gelecekte de İslam ahkamı, devletimizin yazılı hukukunun özünü teşkil etmekle birlikte, icra noktasında da hakkıyla ihyasını Rabbim bizlere nasip eylesin.
Benim düşüncelerim size biraz radikal gelebilir. Ama fikirlerim sarsıcı da olabilir. Lütfen dikkatle okuyunuz.

Devletin bir araç oluşu ve kimin elinde olduğu ile ilgili düşüncenize hak veriyorum. Ama katılmıyorum. Çünkü devletin yapı itibari en çekirdeğinin hatalı olduğunu düşünüyorum.

Örneğin eski kızırderelilerde devlet yoktur. Kimsenin toprağı kimsenin toprağı ile sınır olamayacak kadar geniş değildir. Sınır olmadığı için mülkiyyet hakkı yoktur. Ve binlerce yıl boyunca kızıldereliler de sadece tek bir kanun maddesi vardır. Oda adam öldürme hakkı, kısasa kısas gibi bir yasa onun dışında hiç bir kanun olmamıştır. Çünkü hiç kimse binlerce yıldır suç işlememiştir.

Burada İslami bakış açısı:
"hep devletin dini" ve "devletin laikliği" gibi şeylere bakmaktadır. Oysa büyük hatalarla dolu bakışa sahiplerdir. Şöyleki,

Hristiyan alemi, her daim İslam aleminden örnek almış kopyalamıştır. Bunlardan ilki medeni kanunlardır (kanuni dönemi) bizden alınmıştır. Diğeri ise laikliktir.

"Raşidin devleti dünyadaki ilk laik devlettir."
Hz. Muhammet (sav) din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmuş, Müslüman olmayanlara haklar vermiştir.

Bu daha önce olmayan bir gelenektir. Diğer devlerde fetih ve hakimiyet sonrası yaşam ve inanç hakkı tanınmamıştır. Özellikle hristiyanlar tamamen katliamla, özellikle de yahudileri katlederek ülkeleri yönetmişlerdir. Oysaki ilk İslam devletinde bırakın yaşam hakkını, dinlerin ve devlete karşı eşit hakların olduğunu görüyoruz.

Bunu en basitinden mısır fethinden anlayabilirsiniz. Hristiyanlar mısırı feth ettiklerinde ünlü kütüphaneyi yakmış, yahudi ve Helenistik kılıç zoruyla Hristiyan yapmış yada öldürmüştür. Oysaki Emeviler yıllarca süren büyük emeklerle yakılan kütüphaneyi kurtarmak için uğraşmıştır. Kütüphaneyi çevirerek ibni Sina gibi yüzlerce dünyaya alim, bilgi ve teknoloji sağlamışlardır.

Oysaki bizim İslam alimleri 6. Yy beri bize ait bir düsturu ancak Fransız ihtilalinden sonra uygulayabilen batı toplumuna ait zannetmektedir. Ve sürekli şeriat-laiklik ikilemi ile korkakça davranmaktadır. Yalnış bilgilendirmektedir.

Daha da vahimi:

İslamda devlet:
Bir dine ait devlet
Bir devlete ait din
İkileminde "bir devlete ait din" olarak şeriatı benimsemektedirler. Osmanlı'da ve diğer tüm Türk-islam devletlerinde şeriat uygulamasının esası budur. Yani devlete ait İslamdır. Ne şeriat ne İran rejimi nede laiklik sorunun kök kısmı buradadır.

Raşidin devletinde yani ilk İslam Devleti
Şeriat devleti değildir. Laik bir devlettir ve daha önemlisi
"İslam dinine ait bir laik devlettir"
oysaki bu gün ki İslam alimleri ve bu forum da da sıkça bize dayatılan
"devlete ait bir İslam şeriatı" dır.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
ilk İslam Devleti
Şeriat devleti değildir. Laik bir devlettir
Dün demiştin ya, küfür olması için sövmem gerekirdi diye şu dediğinin sövmekten bir farkı yok. Afyon tarlasını ateşe verip bütün dumanını çeksen bile şöyle bir kafayı elde edemezsin. Aşmışsın kendini
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Benim düşüncelerim size biraz radikal gelebilir. Ama fikirlerim sarsıcı da olabilir. Lütfen dikkatle okuyunuz.

Devletin bir araç oluşu ve kimin elinde olduğu ile ilgili düşüncenize hak veriyorum. Ama katılmıyorum. Çünkü devletin yapı itibari en çekirdeğinin hatalı olduğunu düşünüyorum.

Örneğin eski kızırderelilerde devlet yoktur. Kimsenin toprağı kimsenin toprağı ile sınır olamayacak kadar geniş değildir. Sınır olmadığı için mülkiyyet hakkı yoktur. Ve binlerce yıl boyunca kızıldereliler de sadece tek bir kanun maddesi vardır. Oda adam öldürme hakkı, kısasa kısas gibi bir yasa onun dışında hiç bir kanun olmamıştır. Çünkü hiç kimse binlerce yıldır suç işlememiştir.

Burada İslami bakış açısı:
"hep devletin dini" ve "devletin laikliği" gibi şeylere bakmaktadır. Oysa büyük hatalarla dolu bakışa sahiplerdir. Şöyleki,

Hristiyan alemi, her daim İslam aleminden örnek almış kopyalamıştır. Bunlardan ilki medeni kanunlardır (kanuni dönemi) bizden alınmıştır. Diğeri ise laikliktir.

"Raşidin devleti dünyadaki ilk laik devlettir."
Hz. Muhammet (sav) din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmuş, Müslüman olmayanlara haklar vermiştir.

Bu daha önce olmayan bir gelenektir. Diğer devlerde fetih ve hakimiyet sonrası yaşam ve inanç hakkı tanınmamıştır. Özellikle hristiyanlar tamamen katliamla, özellikle de yahudileri katlederek ülkeleri yönetmişlerdir. Oysaki ilk İslam devletinde bırakın yaşam hakkını, dinlerin ve devlete karşı eşit hakların olduğunu görüyoruz.

Bunu en basitinden mısır fethinden anlayabilirsiniz. Hristiyanlar mısırı feth ettiklerinde ünlü kütüphaneyi yakmış, yahudi ve Helenistik kılıç zoruyla Hristiyan yapmış yada öldürmüştür. Oysaki Emeviler yıllarca süren büyük emeklerle yakılan kütüphaneyi kurtarmak için uğraşmıştır. Kütüphaneyi çevirerek ibni Sina gibi yüzlerce dünyaya alim, bilgi ve teknoloji sağlamışlardır.

Oysaki bizim İslam alimleri 6. Yy beri bize ait bir düsturu ancak Fransız ihtilalinden sonra uygulayabilen batı toplumuna ait zannetmektedir. Ve sürekli şeriat-laiklik ikilemi ile korkakça davranmaktadır. Yalnış bilgilendirmektedir.

Daha da vahimi:

İslamda devlet:
Bir dine ait devlet
Bir devlete ait din
İkileminde "bir devlete ait din" olarak şeriatı benimsemektedirler. Osmanlı'da ve diğer tüm Türk-islam devletlerinde şeriat uygulamasının esası budur. Yani devlete ait İslamdır. Ne şeriat ne İran rejimi nede laiklik sorunun kök kısmı buradadır.

Raşidin devletinde yani ilk İslam Devleti
Şeriat devleti değildir. Laik bir devlettir ve daha önemlisi
"İslam dinine ait bir laik devlettir"
oysaki bu gün ki İslam alimleri ve bu forum da da sıkça bize dayatılan
"devlete ait bir İslam şeriatı" dır.

Naptin yeniçag gazetesi filan mi okudun
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Raşidin devleti dünyadaki ilk laik devlettir."
Hz. Muhammet (sav) din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmuş, Müslüman olmayanlara haklar vermiştir.
Raşidin devletinde yani ilk İslam Devleti
Şeriat devleti değildir. Laik bir devlettir ve daha önemlisi
"İslam dinine ait bir laik devlettir"


Dün bu iletinin altında konuşmamıza rağmen bugün hala aynı şeyleri söylüyor olman bana trollük gibi geldi.İnandığın sapık görüşleri din edinmişsin ve üstte attığım dün konuştuğumuz linkteki delillere ve iddialara hiç bir cevap veremeyip sonrasında bu kadar direnmenin sebebini de anlamış değilim.Bi kulaktan girip birinden çıkıyor.Duvara mı konuşuyoruz insana mı belli değil.


Küfrün yetmiyormuş gibi bide utanmadan peygambere ve ilk islam devletine iftira atarak laik bir devlet kurduklarını yazmışsın.

Şeriat İslâm’a ait dini,ahlâkî ve hukukî hükümlerin bütününe denir.Laiklik ise din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir.Dolayısıyla şeriat ile laiklik tamamen zıt şeylerdir.Allah hükümleri ve kanunları; ayetleri ve peygamberin uygulamasıyla bize bildirdiki bunu hayata geçirip uygulayalım.Kur'an ve sünnet sadece okunup hayata geçirilmeyen bir şey değildir.Örneğin Kur'anda:

Hırsızın elinin kesilmesi,bekar zina edene 100 sopa,evli zina edene recm(hadiste geçiyor),kısasa kısas,miras hukuku vb. onlarca hukuksal konu var.
Misal birini ayetle örnek verecek olursam:

Hırsız erkek ve kadının, işledikleri (kötülüğün) karşılığı ve Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.

(Mâide, 38)

Örneğin bu ayette Allah subhanehu we teala hırsız erkek ve kadının elinin kesilmesini belirtiyor.Yani ayet bize pratik bir örneklik göstererek suçu ve cezayı belirtiyor."Kesin" diyerekte bunun uygulanması gerektiğini söylüyor.Bu sadece bir örnek bunun gibi yukarıda belirttiğim gibi Kur'anda ve hadislerde onlarca hukuksal,toplumsal,dini hayata uygulanması gereken emirler var işte tüm bu emir ve uygulamalar bütününe şeriat diyoruz.

Laiklikte ise bunlar yok.Çünkü din ve devlet işleri birbirinden ayrıldığı için din devlet yönetiminde olmadığı için Allahin emrettiği bütün bu hükümler uygulanmayacaktır.İşte bu sebeple laiklik Allahın tüm emirlerine isyan ve küfürdür.

Şeriat ile ilgili bazı ayetleri sıralayacak olursam:

1-(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

(Maide 48)

2-Biz her ümmet için uyacakları dinî kurallar koymuşuzdur. Boşuna bu konuda seninle tartışmasınlar ve sen rabbinin yoluna çağrıda bulunmaya devam et! Sen hakka götüren doğru bir yol üzerindesin.

(Hac 67)

3-O, Nûh’a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda ayrılığa düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi. Allah (dini tebliğ için) dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.

(Şura 13)

4-Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şayet (azaplarının kıyamete erteleneceğine dair) kesin bir söz olmasaydı elbette, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır.

(Şûrâ, 21)

5-Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma.

(Câsiye, 18)
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi
Dün demiştin ya, küfür olması için sövmem gerekirdi diye şu dediğinin sövmekten bir farkı yok. Afyon tarlasını ateşe verip bütün dumanını çeksen bile şöyle bir kafayı elde edemezsin. Aşmışsın kendini
Teşekkürler
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi

Dün bu iletinin altında konuşmamıza rağmen bugün hala aynı şeyleri söylüyor olman bana trollük gibi geldi.İnandığın sapık görüşleri din edinmişsin ve üstte attığım dün konuştuğumuz linkteki delillere ve iddialara hiç bir cevap veremeyip sonrasında bu kadar direnmenin sebebini de anlamış değilim.Bi kulaktan girip birinden çıkıyor.Duvara mı konuşuyoruz insana mı belli değil.


Küfrün yetmiyormuş gibi bide utanmadan peygambere ve ilk islam devletine iftira atarak laik bir devlet kurduklarını yazmışsın.

Şeriat İslâm’a ait dini,ahlâkî ve hukukî hükümlerin bütününe denir.Laiklik ise din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demektir.Dolayısıyla şeriat ile laiklik tamamen zıt şeylerdir.Allah hükümleri ve kanunları; ayetleri ve peygamberin uygulamasıyla bize bildirdiki bunu hayata geçirip uygulayalım.Kur'an ve sünnet sadece okunup hayata geçirilmeyen bir şey değildir.Örneğin Kur'anda:

Hırsızın elinin kesilmesi,bekar zina edene 100 sopa,evli zina edene recm(hadiste geçiyor),kısasa kısas,miras hukuku vb. onlarca hukuksal konu var.
Misal birini ayetle örnek verecek olursam:

Hırsız erkek ve kadının, işledikleri (kötülüğün) karşılığı ve Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir.

(Mâide, 38)

Örneğin bu ayette Allah subhanehu we teala hırsız erkek ve kadının elinin kesilmesini belirtiyor.Yani ayet bize pratik bir örneklik göstererek suçu ve cezayı belirtiyor."Kesin" diyerekte bunun uygulanması gerektiğini söylüyor.Bu sadece bir örnek bunun gibi yukarıda belirttiğim gibi Kur'anda ve hadislerde onlarca hukuksal,toplumsal,dini hayata uygulanması gereken emirler var işte tüm bu emir ve uygulamalar bütününe şeriat diyoruz.

Laiklikte ise bunlar yok.Çünkü din ve devlet işleri birbirinden ayrıldığı için din devlet yönetiminde olmadığı için Allahin emrettiği bütün bu hükümler uygulanmayacaktır.İşte bu sebeple laiklik Allahın tüm emirlerine isyan ve küfürdür.

Şeriat ile ilgili bazı ayetleri sıralayacak olursam:

1-(Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları denetleyici olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

(Maide 48)

2-Biz her ümmet için uyacakları dinî kurallar koymuşuzdur. Boşuna bu konuda seninle tartışmasınlar ve sen rabbinin yoluna çağrıda bulunmaya devam et! Sen hakka götüren doğru bir yol üzerindesin.

(Hac 67)

3-O, Nûh’a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda ayrılığa düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi. Allah (dini tebliğ için) dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.

(Şura 13)

4-Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şayet (azaplarının kıyamete erteleneceğine dair) kesin bir söz olmasaydı elbette, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır.

(Şûrâ, 21)

5-Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma.

(Câsiye, 18)
Benimle yazışmak istemenden çok heyecan duydum. @ahmetalper in konusunu kirletmemek için cevap yazmıyorum. Bir önceki konu kapandığı çözüldüğü veya benzer bir şey yazım yapılamıyor. O yüzden cevap yazmadım. İstersen yeni konu aç orda ne istiyorsan yazışırız.
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Benimle yazışmak istemenden çok heyecan duydum.
?
Ne alaka.Kim seninle yazışmak istemiş? Yukarıda ki cevaptan nasıl öyle bir çıkarım yaptın?

İstersen yeni konu aç orda ne istiyorsan yazışırız.
Ben niye yeni konu açıyorum.Ya sabır.Sen trol falan mısın?

"Raşidin devleti dünyadaki ilk laik devlettir."
Hz. Muhammet (sav) din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmuş, Müslüman olmayanlara haklar vermiştir.

Raşidin devletinde yani ilk İslam Devleti
Şeriat devleti değildir. Laik bir devlettir ve daha önemlisi
"İslam dinine ait bir laik devlettir"

Peygambere ve ilk islam devletine attığın iftiralardan dolayı üstteki cevabı yazdım.Kimse seninle tartışmaya meraklı değil.Bu forumun amacını sen yanlış anlamışsın.Burası keyfi tartışmaların,trol sohbetlerin yeri değil.Çok meraklıysan kahvehaneler senin gibilerle dolu (iyileri tenzih ediyorum) orda bol bol konu açıp insanlarla cedel yapabilirsin.Benim senin gibi meseleleri anlamaktan ziyade cedel yapmaya çalışanlarla işim olmaz.Ki onu da beceremezsin orası da ayrı.Bundan sonra cevap yazmazsan sevinirim çünkü senin kadar boş vaktim yok.
Selametle.

. => (NOKTA)
 
A Çevrimdışı

ahmetalper

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Örneğin eski kızırderelilerde devlet yoktur. Kimsenin toprağı kimsenin toprağı ile sınır olamayacak kadar geniş değildir. Sınır olmadığı için mülkiyyet hakkı yoktur. Ve binlerce yıl boyunca kızıldereliler de sadece tek bir kanun maddesi vardır. Oda adam öldürme hakkı, kısasa kısas gibi bir yasa onun dışında hiç bir kanun olmamıştır. Çünkü hiç kimse binlerce yıldır suç işlememiştir.
Kızılderili toplumunun devlet teşkilatlanmasına sahip olmaması gibi, çağın gerekliliklerine uyum sağlayamamış olması; milyonlarca insanının katledilmesine, kültürlerinin yok olma noktasına gelmesine ve dünyanın en büyük ekonomilerini oluşturmaya elverişli yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kaybetmesi ile sonuçlanmıştır. Sadece burada ifade edilenler çerçevesinde bile, devlet yapısından yoksunluğun; toplumları varlık ve değerler bakımından nasıl yok olmanın eşiğine getirdiği rahatlıkla anlaşılabilir.
"Raşidin devleti dünyadaki ilk laik devlettir."
Hz. Muhammet (sav) din işlerini devlet işlerinden ayrı tutmuş, Müslüman olmayanlara haklar vermiştir.
Kitle yönetiminin en kompleks araçlarından biri olan devlet, ve bunun organları tarafından icra edebilecek hükümler ortaya koyması bakımından, İslamiyetin ve bunun tebliği ile memur olan Resulünün (s.a.v.) laik politikalar yürüttüğü savı, en hafif tabiriyle cahilliktir.
Laiklik kavramı içerisinde: herhangi bir dinin, inancın, dogmanın kurallarının devletlerin ve toplumların idaresinde esas alınmamasını ortaya koymaktadır. Dinimiz ise müslim/gayrimüslim olsun, toplum idaresinde mutlak kurallar bütünü deklare etmesi itibariyle, laiklik ile kesin bir şekilde zıtlık teşkil etmektedir. Bu çerçevede Gayrimüslimlerin hakkının gözetilmiş ve gözetilecek olmasını da, laiklik ile değil! İslamın adalet anlayışı ile ilişkilendirmek doğru olacaktır.
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi
Kızılderili toplumunun devlet teşkilatlanmasına sahip olmaması gibi, çağın gerekliliklerine uyum sağlayamamış olması; milyonlarca insanının katledilmesine, kültürlerinin yok olma noktasına gelmesine ve dünyanın en büyük ekonomilerini oluşturmaya elverişli yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kaybetmesi ile sonuçlanmıştır. Sadece burada ifade edilenler çerçevesinde bile, devlet yapısından yoksunluğun; toplumları varlık ve değerler bakımından nasıl yok olmanın eşiğine getirdiği rahatlıkla anlaşılabilir.

Kitle yönetiminin en kompleks araçlarından biri olan devlet, ve bunun organları tarafından icra edebilecek hükümler ortaya koyması bakımından, İslamiyetin ve bunun tebliği ile memur olan Resulünün (s.a.v.) laik politikalar yürüttüğü savı, en hafif tabiriyle cahilliktir.
Laiklik kavramı içerisinde: herhangi bir dinin, inancın, dogmanın kurallarının devletlerin ve toplumların idaresinde esas alınmamasını ortaya koymaktadır. Dinimiz ise müslim/gayrimüslim olsun, toplum idaresinde mutlak kurallar bütünü deklare etmesi itibariyle, laiklik ile kesin bir şekilde zıtlık teşkil etmektedir. Bu çerçevede Gayrimüslimlerin hakkının gözetilmiş ve gözetilecek olmasını da, laiklik ile değil! İslamın adalet anlayışı ile ilişkilendirmek doğru olacaktır.
Büyük çelişkiler ve hatalarla dolu. Anlamıyorsunuz... Ben size diyorum ki,

İslam büyüktür devletten ve uygulama laiktir.


Sizin sunduğunuz ise devlet büyüktür İslamdan dolayısı ile uygulama şeriat olmak zorunda oluyor. Ve bu sebeple laiklik ile İslamın zıttı görüyorsunuz.

Madem sizin dediğiniz gibi o zaman laiklik yok diyelim hangi ülke var olmuş böyle? Ben size söyleyeyim krallıklar döneminden sonra ilk laik olmayan devlet Sscb dir. Sscb laik değildir. Çünkü Sscb ye göre din diye bir şey yoktur. Devlet dinsizdir. Din diye bir şey yoksa din ve devlet işlerini ayırmaya da gerek yoktur. Gördünüz mü? Laiklik olmadığında ne olurmuş oysa size göre laiklik dinsizlikti.

Çünkü bizlere dayatılan zihniyette: devlet dinden üstün tutuluyor. Ve bu sebeple doğa kurallarından çok insan yaşam kanunları her şeyin önüne atılıyor. Önce İslam geldi sonra sözleşmeyle devlet onun alt kümesi olarak vardı.

Ben şimdi burada avagadro sayısı bilmeyen, heisenbergin belirsizlik ilkesinden bir haber, mendeli mandalina zanneden bir grup insan tarafından kafir küfür baz ilan ediliyorum. Neden? Çünkü onlar için insan yaşam kuralları bir set halinde İslamdan ibaret. Lütfen siz bari azıcık yazdıklarımı okuyun düşünün...
 
A Çevrimdışı

ahmetalper

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Büyük çelişkiler ve hatalarla dolu.
İslamiyet, toplumların hukukunu düzenleyen pek çok alanda kurallar sunmasına rağmen, İslam vb. inançları, toplum yönetimi açısından kısıtlama fonksiyonu görmesi için ihdas edilen ve batı menşeili bir ideoloji olan laiklik ile bağdaştırmak; burada asıl çelişki ve hata bundan ibarettir.
Madem sizin dediğiniz gibi o zaman laiklik yok diyelim hangi ülke var olmuş böyle? Ben size söyleyeyim krallıklar döneminden sonra ilk laik olmayan devlet Sscb dir. Sscb laik değildir. Çünkü Sscb ye göre din diye bir şey yoktur. Devlet dinsizdir. Din diye bir şey yoksa din ve devlet işlerini ayırmaya da gerek yoktur. Gördünüz mü? Laiklik olmadığında ne olurmuş oysa size göre laiklik dinsizlikti.
Devletlerin zayıflaması ve nihayetinde varlıklarının sona ermesi laikliğin tahakkümü ile alakalı bir durum değildir. Kaldı ki devletleri emsalleri ile tahkik edecek olursak, Kur'an'ın emirlerine binaen İslam ahkamını tatbik etmeyi ilke edinen devletlerin uzun yıllar varlıklarını sürdürmekle birlikte, sosyal refahı ve adaleti nasıl tahakkuk ettirdikleri de açıkça görülecektir. Sovyetlerin veya başka bir devletin başarılı sonuçlar elde edememesi, inananlar nezdinde ölçü kabul edilebilecek bir durum teşkil etmez. Aynı sovyetlerin Afganistan' da Şeriat için savaşan Taliban' a da nasıl mağlup olduğunun da üzerine düşünmeni isterim. Keza Amerika'nın da
Ben şimdi burada avagadro sayısı bilmeyen, heisenbergin belirsizlik ilkesinden bir haber, mendeli mandalina zanneden bir grup insan tarafından kafir küfür baz ilan ediliyorum. Neden? Çünkü onlar için insan yaşam kuralları bir set halinde İslamdan ibaret. Lütfen siz bari azıcık yazdıklarımı okuyun düşünün...
Bahsettiğin kavramları kişileri ben de bilmiyorum. Lakin bunları bilmek, tanımak kişiyi İslami konular başta olmak üzere, ve bundan farklı konularda da koşulsuz haklı kılan bir pozisyon sağlamaz. Burada pek çok olsa gerek; ben de islamı düşünce merkezime alarak, ve İslamın, müslümanların çıkarlarını gözeterek, fikirlerimi bu doğrultuda ifade ediyorum.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Ben şimdi burada avagadro sayısı bilmeyen, heisenbergin belirsizlik ilkesinden bir haber, mendeli mandalina zanneden bir grup insan tarafından kafir küfür baz ilan ediliyorum. Neden? Çünkü onlar için insan yaşam kuralları bir set halinde İslamdan ibaret. Lütfen siz bari azıcık yazdıklarımı okuyun düşünün


Oy mendeli mendeli
Mandalina sandim hep seni
Avagadro sayisini bilmeden
Heisenberg ettim kendimiiii :unsure:
 
Rhodium Çevrimdışı

Rhodium

Üye
İslam-TR Üyesi
@ahmetalper @Hanbeliyye @Alketa


Anlamamakta ısrar ediyorsunuz:

Ben diyorum ki,

İslam devletten büyüktür. Bu uygulama da ilk İslam devletinde vardır.

Örneğin bir okulda olduğunuzu ve okulun İslam okulu olduğunu düşünün. Bu durumda fizik dersi, tarih dersi, coğrafya dersi gibi bir çok ders alıyorsunuz. Ve aldığınız dersler de din dersi almıyorsunuz. Çünkü zaten İslam okulundasınız. Dolayısı ile Müslüman olmayana İslam dışı dine de belli bir saygı adalet içinde oluyorsunuz (bu durumu batı laiklik demiş ve bizden çalmış diyorum)

Sizde şunu savunuyorsunuz (neyi savunduğunuzu nehrin içinde olduğunuz dan nehre bakamıyorsunuz ve görmüyorsunuz)

Devlet büyüktür İslamdan. Bu uygulamada ilk İslam devletinden ayrılıyorsunuz. Çünkü Türk devlet geleneğindesiniz.

Tıpkı bir devlet okulu gibi. Artık derslere din dersini ekliyorsınuz. Bu laiklik az değip hadis, kuran, fıkıh vb. Hepsi bir ders de olsun diyorsunuz. Özetle bir şeriat ve bunun Allah kanunları olduğunu iddia ediyorsunuz.

Bütün bunların sonucu olarak da:

Bir insanın evlenmesi, yaşaması, nasıl giyindiği gibi "insan yaşam kurallarının kanunları" nı İslam olduğunu iddia ediyorsunuz.

Oysaki İslamiyet, doğadır, fiziktir, sosyolojidir, psikolojidir, bilimdir, sanattır vs. O kadar hadsizce davranıyorsunuz ki belirsizlik ilkesi ile bile alay edebiliyorsunuz. Belirsizlik ilkesinin "lailahe illalahın" temeli olduğu ile ilgili bir başlık açıp makale yazacağım.

Kuranda Allah doğanın yaratıcısı ve tarafıdır. Nuh tufanı mesela. Tufanı yaratan Allahtır! Tufana karşı insanların bir araya geldiği yapı "devlettir" ısrarlı bir şekilde Allahın tarafını değil devletin tarafını seçiyorsunuz.

Siz hiç bir deniz yıldızını suyun içinde sevdiniz mi? Parmaklarınıza suyun içinde tüyleri ile cevap verir. İşte doğa ve Allahın yarattığı muhteşem dünya budur. Şükür bunadır. Şükür sizin malınıza, kanunlarınıza değildir.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Dolayısı ile Müslüman olmayana İslam dışı dine de belli bir saygı adalet içinde oluyorsunuz (bu durumu batı laiklik demiş ve bizden çalmış diyorum)
Hoşgörülü, güzel ahlâklı olmak ile şeytanlaşmış insanların Allah'ı aradan çıkarıp kendi hevalarına göre yasa yapmak üzere çıkardığı bir sistem arasında nasıl bağ kurdun?

Ayrıca laiklikte herkes (sözde) eşittir. İslâm'da inananlar üstündür!

Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. (Al-i İmran 139)

Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. (Tevbe 29)

Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. (Tevbe 28)

Özetle bir şeriat ve bunun Allah kanunları olduğunu iddia ediyorsunuz.
Sen şu sözde defalarca uyarmamıza rağmen inat ettiğinde biz de sana kâfir dediğimiz zaman tekfirci olmuyoruz. İman esasları, İslâm esaslarını kabul ettiğini söyleyip Kur'ân'ı ve Sünneti bütün halinde inkâr ediyorsun. Şeriat başka ne demektir ki zaten?
Sen Allah'ın hükümlerini kabul etmiyorsan daha da lafı uzatmanın anlamı yok.

Bir insanın evlenmesi, yaşaması, nasıl giyindiği gibi "insan yaşam kurallarının kanunları" nı İslam olduğunu iddia ediyorsunuz.
Muhattabın insan olması, Allah'ın kanunu olduğu gerçeğini değiştirmez. Yaratmak da, yönetmek de Allah'a ait değil midir?


Oysaki İslamiyet, doğadır, fiziktir, sosyolojidir, psikolojidir, bilimdir, sanattır vs. O kadar hadsizce davranıyorsunuz ki belirsizlik ilkesi ile bile alay edebiliyorsunuz. Belirsizlik ilkesinin "lailahe illalahın" temeli olduğu ile ilgili bir başlık açıp makale yazacağım.
Sen La ilahe illaAllah'ı bilseydin 2 gündür İslâm'a bu kadar sövüp küfretmezdin! Bilmediğin şey hakkında bu kadar uyarıdan sonra öğrenmemeye ve konuşmaya meraklıysan bir saptırıcı olarak ateşini arttırmaya devam etmek tabii ki senin kararın.
İslâmiyet her şeyden önce TEVHİD'tir. Allah'ın birliği, ibadetin sadece Allah'a yapılması, hakimiyet mefhumu gibi şeyler, söylediklerinden önce gelir. Evvela tevhidi oturtmak gerekir. Tevhid olmadan hepsi boşa gider çünkü.

2 gündür şeytanın ağzıyla İslâm'a demediğini bırakmayıp belirsizlik ilkesini mi müdafaa ediyorsun?
Biz Elhamdulillah dinin de, ilmin de kıymetini senden iyi biliyoruz. En basitinden bilmediğimiz mesele hakkında konuşmamakla biz onlara gereken değeri gösteriyoruz.


Kuranda Allah doğanın yaratıcısı ve tarafıdır.
Yaratmayı kabul ettiğin gibi yönetmeyi de kabul etsen mesele kalmayacak.


Allahın tarafını değil devletin tarafını seçiyorsunuz.
Allah'ın düşmanı olan her şeyin düşmanı; O'nun hoşnut olduğu her şeyden hoşnutuz. Buna Allah'ın hükmü de dahildir. Allah'ın hükmüne, insan hükmü diyerek küfreden de sensin, biz değiliz.

Şükür sizin malınıza, kanunlarınıza değildir.
Allah'ın laneti, uyarılmasına rağmen küfürde inat edenlerin üzerine olsun. Allahümme Âmin.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
@ahmetalper @Hanbeliyye @Alketa


Anlamamakta ısrar ediyorsunuz:

Ben diyorum ki,

İslam devletten büyüktür. Bu uygulama da ilk İslam devletinde vardır.

Örneğin bir okulda olduğunuzu ve okulun İslam okulu olduğunu düşünün. Bu durumda fizik dersi, tarih dersi, coğrafya dersi gibi bir çok ders alıyorsunuz. Ve aldığınız dersler de din dersi almıyorsunuz. Çünkü zaten İslam okulundasınız. Dolayısı ile Müslüman olmayana İslam dışı dine de belli bir saygı adalet içinde oluyorsunuz (bu durumu batı laiklik demiş ve bizden çalmış diyorum)

Sizde şunu savunuyorsunuz (neyi savunduğunuzu nehrin içinde olduğunuz dan nehre bakamıyorsunuz ve görmüyorsunuz)

Devlet büyüktür İslamdan. Bu uygulamada ilk İslam devletinden ayrılıyorsunuz. Çünkü Türk devlet geleneğindesiniz.

Tıpkı bir devlet okulu gibi. Artık derslere din dersini ekliyorsınuz. Bu laiklik az değip hadis, kuran, fıkıh vb. Hepsi bir ders de olsun diyorsunuz. Özetle bir şeriat ve bunun Allah kanunları olduğunu iddia ediyorsunuz.

Bütün bunların sonucu olarak da:

Bir insanın evlenmesi, yaşaması, nasıl giyindiği gibi "insan yaşam kurallarının kanunları" nı İslam olduğunu iddia ediyorsunuz.

Oysaki İslamiyet, doğadır, fiziktir, sosyolojidir, psikolojidir, bilimdir, sanattır vs. O kadar hadsizce davranıyorsunuz ki belirsizlik ilkesi ile bile alay edebiliyorsunuz. Belirsizlik ilkesinin "lailahe illalahın" temeli olduğu ile ilgili bir başlık açıp makale yazacağım.

Kuranda Allah doğanın yaratıcısı ve tarafıdır. Nuh tufanı mesela. Tufanı yaratan Allahtır! Tufana karşı insanların bir araya geldiği yapı "devlettir" ısrarlı bir şekilde Allahın tarafını değil devletin tarafını seçiyorsunuz.

Siz hiç bir deniz yıldızını suyun içinde sevdiniz mi? Parmaklarınıza suyun içinde tüyleri ile cevap verir. İşte doğa ve Allahın yarattığı muhteşem dünya budur. Şükür bunadır. Şükür sizin malınıza, kanunlarınıza değildir.

Sen, sana yazılanlari tam olarak okuyup anlayamadığın için, kendince çikarimlar yapiyor sonra bunlari biz soylemişiz gibi lanse ediyor, ustune de bilgi eksikliğinin ustunu kapatarak avagadro sayisini bilmeyen cuhelalar bana kafir diyoo komşular deyip,
sapsaçma bi yere getiriyorsun.

Kendi kurdugun cumlelerdeki hadsizliginin farkina var once.

Fikir alişverisi, beyin firtinasi bilmem ne cart curt yapmak istiyorsan, once karsindaki muhattabina saygi duyacaksin. Bilir kişi edasi ile ahkam keseceksen once bilgi suzgecini kesip parçala ve sana yazilanlari mabadindan anlama.

Saygi duyup, biyik altindan hakaret etmeden, manipule etmeden, çığırtkanlık yapmadan yorumlaşacaksan yorumlaş. Yoksa git deniz yildiziyla oyna.
 
Umm Hureyre Çevrimdışı

Umm Hureyre

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
SubhanAllah daha neler duyacağız SubhanAllah..kardeşler okadar anlatmış umarım birseyler ekler sana..Suslu laflarla iki üç Heisenberg vs den baslayip akıl oyunu misali yazdigin entellektuel salatalarla çok havalı mi olduğunu düşündüm simdi..burda akıl bulandirmaya calisma..senin dinin sana,bizim dinimiz bizedir..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt