Bazı arkadaşlar toplumları tekfir etme konusunda konuşmuşlar. Toplumlara İslam veya küfür hükmü verme meselesi fıkhın konusudur. Bu yüzden duygusal çıkarımlarla belirlenecek bir şey değildir. Ne insanın şiddeti yüzünden bir toplum kafir ilan edilir, nede diğerinin yumuşaklığı sebebiyle o topluma İslam hükmü verilir.
Peki böyle bir fıkıh neden önemlidir? Bunun birçok sebebi vardır ki en önemlisi insanlarla muamalat noktasındadır. Eğer bir insan bir topluma İslam toplumu diyorsa, küfrünü görmediği müddetçe onlara Müslüman muamelesi yapar. Kızlarıyla evlenir, kestiklerini yer, arkasında namaz kılar, selam verir vb. ameller. Eğer o topluma küfür hükmü veriyorsa, İslam'ına bir işaret ve alemet görünceye kadar o kimselere kafire uygulanan muameleyle muamele eder.
Peki toplumlara hüküm verirken ki ölçü nedir? Toplumlara İslam ve küfür hükmü neye göre verilir?
Bu konuda Şeyhulislam İbn Teymiyye diyor ki:"Bir ülkenin darul küfür, darul iman yada darul fısk olması, halkların değişmesine göre değişken bir özelliktir. Yani Allah’tan korkan imanlılar yaşıyorsa o zamanda dar evliyaullah olur. Kafirlerin içerisinde yaşadığı bir ülke ise o zamanda darul küfür, fasıkların yaşadığı bir ülke o zamanda darul fısk hükmünü alır. Eğer halklar değişirse o ülkenin yeni sakinlerine göre ülkenin hükmü de değişir." Mecmu’al Fetava 18/282
Yine diyor ki:"Bir yerin Müslümanların olup olmaması, değişken yani sürekli aynı olmayan özelliklerdendir. Yani bir beldenin, darul islam, darul küfür, darul harb, darul eman, darul ilm, darul iman yada darul cehl ve münafıklık beldesi olması, o beldenin halkının ve o halkın özelliklerine göre değişir." Mecmu’al Fetava 27/53
Buda bize gösteriyor ki, bir belde ve halkı Müslüman olduktan sonra o toplumda şirk ve küfür yaygınlaşır, halkın dini değişip insanlar Allah'a şirk koşmaya başlarlarsa, bu belde darul islam olmaktan çıkar. Ama şirk ve küfür çok yaygın değilse durum değişir.
Mesela İran'ı ele alalım. İran İslam diyarıydı fakat kafir şii-rafıziler o toprakları ele geçirdiler. Ve yüzlerce yıldır toplum açık bir şekilde küfrü ve şirki kendine din edinmiş durumda. Kabirlere ibadet, 12 imam inancı, Müminlerin annelerine zina iftirası atmaları, Sahabeye sövmeleri açık bir şekilde ve çoğunluk tarafından yapılıyor. Ve bu şirk inançları devlet tarafından da kabul ediliyor. İşte böyle bir belde darul küfürdür. Özetlemek gerekirse: İran toplumu kafir bir toplumdur. İran darul küfür beldesidir. Bir Müslüman oraya gittiği zaman onların arkasında namaz kılmaz, kestiklerini yemez, kızlarıyla nikahlanmaz. Velev ki namaz, oruç gibi bazı İslam alametleri onlarda görünse dahi.
Yine bir zamanlar İslam beldesi olan İspanya'da darul küfürdür. Orada yaşayan insanlara kafir muamelesi yapılır. Velev ki içinde Müslüman olsa bile. Kişi kafir diyarında, bir Müslümana -imanını görmediği sürece- kafir muamelesi yapmasında hiçbir beis yoktur. Ki olması gerekende budur.
Hammad bin Atik bu meseleyi çok güzel bir şekilde, yaşanmış bir vakıayla anlatıyor. Ahsa beldesinde küfür ve şirk yaygınlaşınca Müslümanlar Hammad bin Atik'e bu toplumun durumu hakkında soru soruyorlar. Çünkü Ahsa'nın halkı namaz kılan, kelime-i şehadet getiren fakat şirk işleyen bir toplumdu.
Sorulan sual üzerine Hammad diyor ki:"Sizin el-Ahsa’nın halkından ganimet olarak zorla alınan malların ticaretini yapan kişileri azarladığınızı işittim. Ve bu beni üzdü. Bu kişileri, sadece "her La ilahe illallah diyenin hiç bir zaman kafir olamayacağı"nı düşünen, dalalette olan kimseler azarlayabilir. Ulemanın sözlerini araştıran herkes, bir ülkede büyük şirkin yaygınlaştığını, yasak amellerin açıkça işlendiği ve İslam’ın inançlarının saklandığı zaman, bu ülkenin daru'l küfür olduğunu, o halkların mallarının ganimet olarak alınabileceğini ve onların kanlarının helal olduğunu bilir." Durerus-Seniyye el-Ecvibe en-Necdiyye 6/402
Bizim yaşadığımız topluma gelince, devletin kafir olduğu apaçık bir şekilde ortadadır. Halkın durumu konusunda ise, yukarıdaki nakiller doğrultusunda herkes kendi nefsinde muhasebe yapmak, ilim ehli bir kimseye bu meseleyi danışmak, buna gücü yoksa kendi imkanlarıyla araştırmak zorundadır.
Rabbim görmek isteyen gözlere basiret versin.
Amin.