Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tekfir Hakkında Ebu Muaz'a Sorulan Sorular ve Cevapları

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben konuya karışırsam kilitlenme tehlikesi olduğundan karışmıyorum. De hadi sizi göriyim. Fiemanillah.
 
E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Buruç !

sana tekrar yazıyorum. ve tekrar soruyorum. Yazdığın yazıların farklı cümlelerinde bile kendinle çelişiyorsun. Bir insana tekfirci demek ne demek ??? bir insana tekfire özendiriyor ne demek. Şeyh makdisi risalesini yazarken yanındamıydın ki onun özendirici olduğu kanısına vardın. Senin, ümmetin dik duruşlu alimlerine olan tavrın bu mu ???

Bak aşağıya mavi yazıda senin kullandığın cümleyi yazıyorum. Sence bu çelişki değil mi ?

Bundan sonra kendisini Allah'ın affetmesini dilediğim insanlara fitne salmış katı tekfirciler gibi olmasa da tekfirci Makdisi'den bir alıntı: ( Buruç'dan alıntıdır )

Ayrıca dikkat etmişsen ben konu ile alakalı birşey yazmadım. Ben sadece hüküm cvermede , ahkam kesmede aceleci olmayın , kendinize yazık etmeyin dedim. Beni senin ne olduğun ilgilendirmez. Ki ben sana ne harici ne mürcie nede bilmem ne bela demedim. Ben sadece kullandığın kelimelerin nereye gideceğini iyi tartmanı ve dikkatli olmanı söyledim.

Şimdi son kez Şeyhin tekfirci olduğunu söylediğin gib kanıtla. Şeyhin yalan yere yanlış yere kimleri tekfir ettiğini ve özendirici olduğunu kanıtla. Şayet bu olmazsa gereken yaptırımla karşı karşıya kalacaksın. Umarım bu peşin hükümlü ağzı bırakırsın. Ve dahası ubeydullah hoca veya hanzala vb.. kimselerin söylediğin doğrultuda akideleri olması ne seni ilgilendirir nede bu tür yalama olmuş ağza gerekçe olur.
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
size ne oluyor ki
biz ihtilafta olduklarımızın fikirlerini en ince ayrıntısına kadar düşünürken siz birden kestirip atıyorsunuz ?
bid at ehlinin özelliği değil mi bu karşıdakini anlamadan kestirip atmak?

ne elbaniye ne bize zararınız dokunmuyor.ancak kendinize.
istediğiniz gibi yüzünüzü çevirebilirsiniz.

Sakin olun!

fakat el makdisi nin tekfire bkışıyla şeyh elbani ye ibn useymin e bin baz a aykırı durması ve hele ki şeyh elbani ye kendi hocası olduğu halde o kadar ağır konuşması bizim el makdisi ye tekfirci dememizin yanında çok büyük cürüm yer tutuyor.

Sadece sunu sormak istiyorum. Elbani, Bin Baz ve 'Utheymiine tekfir konusunda aykiri duranlara ve baska fikirler ortaya atanlar tekfirde asiriya kacan insanlar midir? Tekfirde ölcü Elbani, Bin Baz ve 'Utheymiin midir?
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bunlarda benden olsun:



Elbani bu videoda Mücahid Halid El Islambulinin Enver Sedata karsi gerceklestirdigi saldiriyi FITNE olarak vurguluyor.

Bin Baz ise Suudi Arabistanda Tagutlara karsi gerceklestirilen saldiriyi yine FITNE olarak görüyor ve Mücahidlerin Öldürülmelerine Fetva veriyor,...

Eger assagidaki yazinin tümünü okursan o zaman bu gerceklersi göreceksin, ...


ÇAMURA BATMIŞ İLİM EŞEĞİ

Ebu Muhammed el-Makdisî

Hamd ancak Allah’a özgüdür. Salât ve selam O’nun Resulünün ve dostlarının üzerine olsun.

16 Safer 1417h. (2-7-1996m.) tarihli “er-Re’yul Ürdünî” gazetesinde “Suud Alimlerinin ileri gelenlerinden bir heyet bombalama eylemlerini kınıyor” başlıklı bir yazı okudum.

Haber şu şekildedir: “Suudî Arabistan’daki büyük alimler heyeti dün ülkedeki gazetelere verdikleri beyanda bombalama olayını kınadılar.

Dün Taif’te Suudi Arabistan müftüsü Abdulaziz bin Baz başkanlığında olağan üstü toplanan heyetin açıklaması şöyle:

“Heyet konuyu bütün detayları ile inceleyerek üzerinde düşündükten sonra görüş birliği ile şu karara vardı: Bu yapılan bombalama eylemi Müslümanların icmasıyla şer’an haram olan büyük bir cürümdür.”

Heyet açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Bu bombalama eylemi İslam’ın zorunlu olarak koruma altına aldığı malum kutsallarına karşı bir tecavüzdür. Masum insanların can, mal dokunulmazlıklarına ve yine emniyete, istikrara ve evlerinde sakin bir şekilde yaşayan insanların yaşam güvenliklerine karşı bir tecavüzdür. Allah’ı haram kıldıkları şeylere karşı gelen, O’nun kullarına zulmeden, Müslümanları ve onların arasında yaşayan kimseleri korkuya sokan kimselerin işlediği bu suç ne kötü ve iğrenç bir suçtur. Yazıklar olsun böyle kimselere… Allahu Tealâ böylelerinden ve onları bu suça teşvik edenlerden intikam alsın. Allahu Tealâ’dan bu kimselerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmasını dileriz.”

Ben (Ebu Muhammed el-Makdisî) derim ki: Ey dalalet alimleri! Allah sizin işlerinizdeki bütün pislikleri ortaya çıkarmış, maskelerinizi düşürmüştür. Allah’a yemin olsun öyle günler oldu ki; sizin saptırmalarınıza karşı bir şeyler söylemekten dilimiz yoruldu. Davet ettiğimiz esaslardan sapma endişesiyle sizin aldatmacalarınızla ilgilenmek istemiyorduk. Sizin bizleri tekfir etmenize rağmen size cevap bile vermedik. Sadece gençleri sizin dalaletlerinize karşı uyarıyorduk.

Dönmenizi, kendinizi değiştirmenizi, tevbe etmenizi, utanmanızı umduk. Ancak siz maalesef… Tüm uyarılarımıza rağmen sizin ancak cehaletiniz despotluğunuz arttı. Tağutlara, şirke ve putlara daha bir yakınlaşarak hak yoldan saptınız, Tevhidden iyiden iyiye uzaklaştınız.
Bugün sizin dost edindiğiniz, kendilerine biat ettiğiniz ve işlerini üstlendiğiniz yöneticilerinizin ne olduğunu herkes biliyor. İşledikleri küfürleri, gerek doğuda gerekse batıda din düşmanları ve tağutlarla dostlukları, muvahhidlere karşı harp etmeleri artık o kadar aşikâr ki, körlere bile bu durum gizli kalmamıştır.

Tüm bu eylemlerine rağmen sizler tağutları Müslümanların imamı olarak adlandırıyor, onları ve diğer tağutları şer’i işlerin yöneticisi kabul ediyor, her türlü sorunlarınızın çözüm mercii görüyorsunuz. Tağutlarınıza karşı çıkanları ise, kafir, harici, tekfirci, haddi aşanlar olarak isimlendiriyorsunuz.

İşte siz… Her geçen gün Allah’ın dinine ve dostlarına karşı daha bir cüretkâr oluyorsunuz. Din düşmanlarına yardım etmek konusunda daha bir heveslisiniz. Onların yanlışlarını ve hatalarını Müslümanlara yutturmak için… Yaptığınız açıklamada şöyle diyorsunuz: “Bu bombalı eylem Müslümanların icması ile şer’i açıdan haram olan bir suçtur.”

Çamura batmış ilim eşeğinin zilleti… Bu bahsettiğin icma hangi icma? Sözünü ettiğiniz Müslümanlar hangi Müslümanlar acaba?

Biz ve yeryüzünde tağutlara karşı duran diğer kardeşlerimiz sizin iddia ettiğiniz icmayı bozuyoruz.

Ya siz bizi Müslüman kabul etmiyorsunuz ya da siz iddia ettiğiniz bu icma konusunda dürüst değilsiniz. Mezhebine (sözde) mensub olduğunuz Ehli Sünnet ve’l Cemaat imamı Ahmed bin Hanbel (Allah ona rahmet etsin) şöyle derdi. “İcma olduğunu iddia eden kimse yalan söylemiştir. Başka insanların ihtilaf ettiklerini nereden bilecek ki.”

Sizin iddia ettiğiniz bu icmada sözde icmadır. Çünkü o Clinton’un, Şirak’ın, Fahd’ın, Esad’ın, Hasan’ın Hüsnü’nün alimlerinin icmasıdır. Tağutların ve beşeri kanunların, şirkin koruyucuları olan kimselerin alimlerinin icmasıdır…

Sözde icmanız da diyorsunuz ki: “Allah’ı haram kıldıkları şeylere karşı gelen, O’nun kullarına zulmeden, Müslümanları ve onların arasında yaşayan kimseleri korkuya sokan kimselerin işlediği bu suç ne kötü ve iğrenç bir suçtur.”

Ey kalpleri kör olan sizler! tağutunuz Fahd ve Allah’ın koyduğu haramları çiğneyen, insanlara zulmeden, Müslümanları korkutup müşriklere güven veren, kafirlerin içine su serpen kardeşleri sizin bu sözlerinize çok daha fazla layıktır. Onların küfürlerini, suçlarını, yanlışlarını anlatmaya bu kağıtlar yetmez.

Siz ey köyü niyetli alimler…! Daha önce Cüheyman ve beraberindeki bir gurup arkadaşının öldürülmesini onaylamıştınız. Sizin fetvalarınızla bugüne kadar suçlarınıza şahit olan (birçok kişi) öldürüldü. Bununla birlikte Cüheyman ve arkadaşlarını öldürürken verdiğiniz fetvada şöyle diyordunuz: “Bunların eylemleri büyük bir fitneye sebep olmuştur. Haremde silah taşımak, huzursuzluk, (kaos) ve masumların öldürülmesi… İşte bunlar büyük bir fitnedir.”

Tağutlarınıza kanun koyma izni veren, onların içki içmesine ruhsat tanıyan sizler değil misiniz? Tağutunuz Fahd hac taktı; “bu bir armadır hac değildir” dediniz. Sonra ABD’nin Cezireye (Arap Yarımdasına) girmesine, orada kalmasına ve Saddam’a karşı onun desteklenmesine yönelik fetvalar verdiniz. Daha önce ise Saddam ve ordusunu tekfir etmiyordunuz. Hatta İran’a karşı savaşıyor diye onun çığırtkanlığını yapıp, alkışladınız bile. Daha sonra ise; “Kuveyt’i işgal etti” diyerek onu tekfir ettiniz. “Saddam tağuttur. Suçludur. Kuveyt ile olan sınırına uymadı” diyerek kafirlerin savaşında onlara yardımlaşmanın caiz olduğuna dair fetvalar verdiniz. Sizler haya perdesini bütünüyle yırtmış durumdasınız. Müslüman muvahhid gençlerin öldürülmesine izin vererek, müşrik hrıstiyan kafirleri sevindiriyorsunuz. Riyad’da meydana gelen büyük patlamanın ardından dört muvahhid gencin ölümüne fetva verdiniz.

Sizler bu tür eylemlerin günah olduğuna dair icma olduğunu iddia ediyorsunuz. Fakat tağutlarınızın işlediği günahları unutuyorsunuz. Bütün bunlar bizi şaşırtmıyor. Sizin bu yaptıklarınız basiret sahibi olmayan kimseleri şaşırtabilir ancak bizleri şaşırtmıyor.

Ey dalalet alimleri! Eğer tevbe etmezseniz ümmet sizi lanetleyecektir.

Tevbe edin… Kendinizi düzeltin… Gerçeği Allah için ilan edin. Tağut sizi ne kadar övse de fetvalarınızı ne kadar süslese de, size ne kadar unvanlar verse de, eğer Tevbe etmezseniz, varacağınız yeri Allahu Teala şöyle haber vermektedir:

“Ama âyetlerimizi inkar etmiş ve kâfir olarak can vermiş olanlara gelince, işte Allah'ın laneti, meleklerin laneti ve insanların laneti hep onların üzerine olsun. Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.” (2, Bakara/160-161)

Simdi El-Makdisinin tutumunu belki anlarsin, ...

 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Muaz a küfürle alakalı sorular sormuşlar oda cevab vermiş....
buna benze tüm hocalara isterse büyük küfür olsun soru sorun hepsinin ortak özelliği kıvırmaktır...
Bunların samimi olmadıklarını şu şekilde anlamanız mümkündür arkadaşlar
Bunlar parası olan zengin ve güc sahiplerine karşı çok şevkatli ve merhametlidirler.
ama fakir kariyeri olmayan bir musluman gence karşı cok siddetlidirler en ufak bir hata yaptıgında ajan damgası fasık damgası vurmaktan imtina etmezler
bunlar o kadar fena insanlardırki mesela sigara ıcın yanlarında sanki Allah'a küfür etmis muamelesi yaparlar veya ne bilim dinen caiz olmayan bir yerde görsünler hemen husnu zan beslemeden karılarla geziyor dyebilirler..!!1
ama güc sahipleri Allah güclerini ellerinden alsın. onlar insanlara göstere göstere haram küfür sirk büyük sirk kücük sirk islerler onların olaylarını hep tevil ederler.
bide anlamadıgım sey sudur arkadaslar bunlar öyle habisdirki
Kücük sirk derler ve bunu da degersiz görürler...
yani bir insanda karakter olmassa isminın bası ister ebu olsun ister hoca olsun ister hafız olsun ister alim olsun....
gerçekleri görelim....
Allah sapıkların hesabını görsün!
Amin
 
B Çevrimdışı

BuRuC

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ebuhasanelmakdisi;

Lütfen öncelikle bir önceki iletide ne demek istediğimi anlamaya çalışır mısınız?

Sonra sorularınıza yeniden cevap vereceğim.
 
O Çevrimdışı

omer.hattap

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ebuhasanelmakdisi;

Lütfen öncelikle bir önceki iletide ne demek istediğimi anlamaya çalışır mısınız?

Sonra sorularınıza yeniden cevap vereceğim.

allah sana rahmet etsin senin başka işin yokmu burası cedel yapma yeri değil sen hakkı batıllamı değiştirmek istiyorsun anlayamıyorum hala bir yerlere sataşıyorsun
maksadın ne
 
karafi Çevrimdışı

karafi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
inşeALLAH konuya dair yine bazı alimlerin görüşleriyle devam edelim:
"Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44) ayetinin nüzul sebebinden, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü terkeden ve uygulamayan kimsenin kafir olduğu anlaşılmaktadır. Tıpkı yahudilerin yaptığı gibi...
Bu ayete göre; her kim Allah-u Teâlâ'nın hükmüyle hükmetmezse, velev ki başka hükümlerle de hükmetmesin, kafir olur.
Buna göre her kim Allah-u Teâlâ'nın hükümlerine muhalif hükümler icad eder, onları insanlara uygular ve insanları onlara uymaya zorlarsa, kafir olur.
"Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?" (Şura: 21)
Bu ayete göre; her kim Allah-u Teâlâ'nın izin vermediği bir konuda insanlar için teşri (kanun) koyarsa, işte o kimse kendisini rububiyyette Allah-u Teâlâ'ya ortak koşmuş olur. Her kim de bu kimseye teşri (kanun koyma) hakkını verir ve itaat ederse, o kimseyi Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş ve Allah-u Teâlâ'dan başka rab edinmiş olur.
İbni Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle dedi:
"Bu kimseler Allah-u Teâlâ'nın şeriatine değil, cin ve insan şeytanların şeriatine uyuyorlar. Böylece bu insan ve cin şeytanlarının onlara haram kıldığı bahira, saibe, vasile ve ham’ın haram ve onlara helal kıldıkları ölü eti, kan, kumar ve bunlar gibi cahiliyede uydurdukları batıl sapıklıkların ise helal olduğu konusunda onlara itaat ederler. Senin dininin hükümlerine ise asla tabi olmazlar." (İbni Kesir tefsiri c: 4 s: 111)
İbni Teymiye bu ayet hakkında şöyle dedi:
"Bu ayete göre her kim delili olmaksızın kendisini Allah’a yaklaştırması için bir amel uydurur veya Allah’ın şeriatine bakmaksızın bir ameli eli veya diliyle farz kılarsa, işte o kimse Allah’ın izin vermediği bir şeriat uydurmuş olur. Her kim de bu konuda ona tabi olursa onu Allah’a eş koşmuş olur."(İktidau Sırati Mustakim s: 267 Medeni baskısı...)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." (Kehf: 26)
Bu ayete göre her kim Allah-u Teâlâ'nın izni dışında insanlara bir kanun koyarsa işte o kimse, kendisini Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş olur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"(Haram aylarının) yerlerini değiştirmek ancak inkarda bir artıştır. Bununla kafirler şaşırtılıp, saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine "çekici ve süslü" gösterilmiştir. Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet vermez." (Tevbe: 37)
Haram ayların yerlerini değiştirmek, Allah-u Teâlâ'nın izin vermediği yeni bir teşri koymaktır. Allah-u Teâlâ bu yeni teşriye küfür ismini vermiştir. Bu ayete göre Allah-u Teâlâ'nın şeriatine muhalif teşri yapan bir kimse kafir olur.
İbni Hazm Tevbe: 37 ayetini zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Kur’an’ın indiği arapça dilinin gereği olarak, bir şeyin fazlası, o şeyin cinsinden olması gerekir. Bu (yani; ayetteki:"(Haram aylarının) yerlerini değiştirmek ancak inkarda bir artıştır" lafzı) ise haram ayların yerlerini değiştirmenin küfür olduğunu göstermektedir. Haram ayların yerlerini değiştirmek bir ameldir ve bu amel Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını helal kılmaktır. Bu sebeble her kim Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını bildiği bir meseleyi helal kılarsa, yaptığı bu fiille kafir olur." (El-Fasl İbni Hazm c. 3 s: 245)
İbni Hazm’ın sözünden; büyük küfre girmenin sadece inançla değil, amelle de olabileceği anlaşılmaktadır. İşte bu sebeble, bir şeyi Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını bildiği halde helal kılan kişi kafir olur. Bu kimsenin, o fiilin haram olduğuna inanması, onun küfrüne engel değildir.
İmam Şatıbi’nin bu konuyla ilgili çok sözü vardır. Onlardan bazısı:
İmam Şatibi bidat ehli hakkında konuştuktan ve:
"Ey iman edenler! Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın! Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez." (Maide: 87) ayetini zikrettikten sonra bu ayetin nüzul sebebini de zikretti ve sonra bazı sahabelerin; evlenmeyi ve et yemeyi terketmekle ilgili düşüncelerini zikretti. Sonra da şöyle dedi:
"Bu mevzuyla ilgili şu meseleler vardır:
1 - Helali haram kılmak bir kaç şekilde olabilir.
a - Gerçek Manada Haram Kılmak: Bu haram kılma ameli kafirlerde olur. bahira, saibe, vasile, ham’ı haram kılmaları gibi.. Bunlar dışında, kendi görüşlerine uyarak haram kıldıkları meseleler de buna girer.
Allah-u Teâlâ'nın şu sözü de bu konu ile alakalıdır:
"Diliniz yalana alıştığı için: "Bu haram, bu helal demeyin. Zira Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler." (Nahl: 116)
İslam’a bağlı olan kişilerin kendi görüşleriyle yaptıkları bunlara benzer haram kılma fiilleri de bu bölüme girer...." (Şatıbi sonra diğer meseleleri zikretti.) (El’itisam c. 1 s: 328)
İmam Şatibi bu sözleriyle, cahiliye ehlinin kendi arzularına göre helal olan bazı şeyleri haram kılması ile insanın zühd için bazı şeyleri terketmesinin arasını ayırmak istemiştir. Yani; kafirlerin, Allah-u Teâlâ'nın helal kıldığı şeyleri kendi görüşleriyle haram kılmaları veya İslam’a nispet edilen bazı kimselerin sırf kendi görüşlerine dayanarak Allah-u Teâlâ'nın kesin helal kıldığı meseleleri haram kılmalarıyla, dünyevi bazı amelleri zühd (takva) sebebiyle terketmenin arasını ayırmıştır. Bu amellerden birincisi apaçık bir küfürdür, ikincisi ise küfür değildir.
Zamanımızda İslam şeriatinin yerini alan beşeri kanunların birinci bölüme girdiğinde hiçbir akıl sahibi şüphe etmez.
İmam Şatıbi bir başka yerde şöyle dedi:
"Bidatlere bakıldığında, mertebelerinin değişik olduğu görülür. Bidatlerin bazıları apaçık küfürdür.
"Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah’a pay ayırıp zanlarınca: "Bu Allah’a, bu da ortak koştuklarımıza (putlarımıza) dediler. Ortak koştukları için ayrılan Allah’a geçmiyor, fakat Allah için ayrılan ortak koştuklarına geçiyor! Ne kötü hüküm veriyorlar!" (En’am: 136)
"Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da buna ortaktırlar." Allah, (bu) uydurduklarının cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir." (En’am: 139)
"Allah bahira, saibe, vasile, ham diye birşey kılmamıştır. Fakat kafirler yalan yere Allah’a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz." (Maide: 103)
Allah-u Teâlâ'nın: bu ayetlerde zikrettiği cahili bidatler, açık birer küfürdür. Yine münafıkların kendi nefis ve mallarını korumak amacıyla uydurdukları küfürler de böyledir. Bunlara benzer her amel, apaçık küfür olan amellerdir ve bunların açık bir küfür olduğunda asla şüphe edilmez." (El-İtisam c: 2 s: 37)
İmam Şatıbi’nin "bunlara benzer" sözüne, şüphesiz zamanımızda uygulanan beşeri kanunlar da girer. Çünkü bu kanunlar, cahiliyide uydurulan kanunlar gibi Allah-u Teâlâ'nın izni olmaksızın uydurulan yeni birer kanundur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler. Oysa tek olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından münezzehtir." (Tevbe: 31)
Adiyy b. Hatem radiyallahu anh boynunda gümüşten bir hac takılı olduğu halde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’ın yanına girdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem o esnada Tevbe: 31 ayetini okuyordu. Adiyy radiyallahu anh bu ayeti duyunca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’a şöyle dedi:
"Onlar haham ve papazlarına tapmıyorlardı."
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
"Bu doğru değil, onlar onlara tapıyorlardı. Zira onlar haramı helal, helali haram yaptıklarında onlara tabi oldular. İşte onlara ibadet etmek böyledir!" (Ahmed Müsnedinde, İbni Cerir, İbni Teymiye hasen dedi.)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu hadiste ibadeti, teşride (helal ve haram yapma konusunda) itaat ve tabi olmak olarak açıklamıştır.
İbni Kesir şöyle dedi:
"Suddi bu ayet hakkında şöyle dedi:
"Allah-u Teâlâ'nın kitabını arkalarına atarak adamların görüşlerini aldılar. Onun için Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:
"Oysa Allah, onları bir ilaha tapmaya davet etmiştir." Yani; sadece "Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığı haram, helal kıldığı helaldir" hükmüne tabi olunur ve bu konudaki hükmü uygulanır. Ondan başka ibadete layık ilah yoktur. O ortak koştuklarından münezzehtir." (İbni Kesir Tefsiri)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ey Kitab ehli! Yalnız Allah'a kulluk etmemiz, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamamız, Allahı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere sizinle bizim aramızdaki müşterek bir söze gelin! Eğer yüz çevirirlerse "bizim müslüman olduğumuza şahit olun", deyin!" (Ali İmran: 64)
Kurtubi, Ali İmran: 64 ayetinin tefsirinde şöyle dedi:
"Allah’tan başka birbirimizi rabler edinmemek üzere..." Bu ayet; "Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapma konusunda birbirimize tabi olmayalım" demektir. Bu ayetin manası,
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler..." ayetinin manası gibidir. Bu ayet ise; Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram yapan kimselere tabi olanlar, o kimseleri Rab seviyesine çıkardılar" manasındadır." (Kurtubi Tefsiri)
Bu ayetlerin hepsine göre; her kim Allah-u Teâlâ'nın izin vermediği bir meselede insanlar için bir hüküm verirse, kendisini Allah-u Teâlâ'ya eş koşmuş ve Allah-u Teâlâ'dan başka rab ilan etmiş demektir. Her kim de bu kimseye itaat eder ve ona tabi olursa, onu Allah-u Teâlâ'ya şirk koşmuş ve itaat ettiği kişiyi rab edinmiş olur.
Buna göre her kim, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü bir kenara bırakır ve başka kanunlarla hükmederse, kafir olur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Üzerine Allah’ın ismi zikredilmeyenleri (hayvanları) yemeyin! Çünkü o bir fısktır. Muhakkak ki şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmeleri için vahyeder. Eğer onlara itaat ederseniz muhakkak müşrik olursunuz." (En’am: 121)
"Sana ve senden öncekilere indirilenlere iman ettiklerini iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emir olunmuşken taguta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor." (Nisa: 60)
İslam geldiği zamandaki müşrikler, hayatlarını Allah-u Teâlâ'nın şeriatine göre değil, cahili adetlere ve tagutlarının hükümlerine göre düzenliyorlardı. Kitab ehli olan yahudi ve hristiyanlar ise din adamlarının ve hakimlerinin heva ve heveslerinden uydurduklarına uyar ve bu kimselerin belirlediği hükümleri hayatlarında uygularlardı. Zaten Maide: 44 ayeti de yahudiler hakkında inmiştir. Zira bu Kur’an ayetleri, müslümanlar da kitab ehli ve müşrikler gibi yapmasınlar diye onları uyarmak için iniyordu. Bu sebeble müslümanlardan hiçbir kimse ne Mekke’de ne de Medine’de, İslam şeriatinden başka bir şeriate asla muhakeme olmamıştır. İslam şeriati dışındaki kanunlara muhakeme olanlar, ancak münafık olan kimselerdir. Çünkü taguta muhakeme olma isteği münafıkların en önemli özelliğidir. İşte bu sebeble münafıkları ortaya çıkarmak için bu ayetler inmiştir.
Müslamanlar şunu çok iyi bilmekteydiler:
Müslüman olabilmek ve tevhidi sağlayabilmek için sadece Allah-u Teâlâ'nın kanunlarına bağlanmak ve sadece O’nun kanunlarına muhakeme olmak gerekir. İşte bu sebebledir ki eski alimler, lâ ilâhe illallah’ı açıklarken bu meseleye de değiniyorlardı. Bütün İslam taifeleri, sapık olanları dahil, hüküm verenin ve hükmüne muhakeme olunması gerekenin sadece Allah-u Teâlâ olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.

Aynı şekilde İslam şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları uygulayan kişinin büyük küfür işleyerek İslam milletinden çıktığı konusunda alimler icma etmişlerdir. Alimlerin bu konuda icma ettiklerini İbni Teymiye, İbni Kayyım ve İbni Kesir söylemiştir.
İbni Teymiye şöyle dedi:
"Bir kimse, haram olduğu icma ile sabit olan bir şeyi helal yaparsa veya helal olduğunda icma olan bir şeyi haram yaparsa veya icmayla sabit olan Allah-u Teâlâ'nın şeriatini değiştirirse bu kişi alimlerin ittifakıyla kafirdir." (Fetvalar c: 3 s: 267)
İbni Teymiye bir başka yerde şöyle demiştir:
"Allah-u Teâlâ'nın rasulleriyle gönderdiği emir ve yasakları iptal eden kişi, müslümanların, yahudilerin ve hristiyanların ittifakıyla kafirdir." (Fetvalar c: 8 s: 106)
İbni Kayyım şöyle diyor:
"İslam dininin önceki bütün dinleri neshettiği Kur’an ve alimlerin icmasıyla sabittir. Buna göre her kim Kur’an’a bağlanmayıp Tevrat ve İncil’e bağlanırsa, kafir olur. Zira Allah-u Teâlâ, sadece İslam şeriatine uyulmasını farz kılmıştır. Bu nedenle sadece İslam şeriatinin haram kıldığı haram, farz kıldığı farzdır." (Ahkamu Ehlizzimme c: 1 s: 259)
İbni Kesir radiyallahu anh:
"Cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar?" (Maide: 50) ayetinin tefsirinde şöyle dedi:
"Allah-u Teâlâ, her hayrı kapsayıcı ve her şerri yasaklayıcı olan hükümlerinden yüz çevirip bunun yerine cahiliyede olduğu gibi kişilerin görüşlerine, dalalet ve sapıklığı ifade eden değer yargılarına ya da çeşitli dinlerin karışımı ve beşeri görüşlerden meydana gelen Cengiz Han’ın vazettiği Yesak gibi İslam dışı hükümlere yönelenin imanını kabul etmiyor.
Yesak; Cengiz Han’ın Kuran, Tevrat, İncil ve kendi görüşlerine dayanarak ortaya koymuş olduğu kanunları ihtiva eden bir kitaptır. Cengiz Han öldükten sonra yerine geçen çocukları (İslam’a girdikleri halde) bu kitabı bir anayasa kitabı olarak gördüler. Allah-u Teâlâ'nın kitabı ve Rasulullah’ın sünnetini bir kenara atarak bu kitabtaki hükümlerle Tatarlara hükmetmeye başladılar. İşte böyle davranan kimseler kafirdir. Bunlarla, büyük küçük her meselede yalnız Allah-u Teâlâ'nın hükmüne dönünceye kadar savaşmak farzdır." (İbni Kesir Tefsiri c: 2 s: 67)
İbni Kesir radiyallahu anh devamla şöyle dedi:
"Bu yapılanların hepsi Allah-u Teâlâ'nın nebilerine indirdiği şeriate muhaliftir. Kim nebilerin sonuncusu Muhammed aleyhisselam’e inen şeriati terkederek daha önceki nebilere inen mensuh olmuş şeriatlere muhakeme olursa, Allah-u Teâlâ'nın bildirdiği gibi kafir olur. Durum böyleyken Yesak’a (Cengiz Han’ın koyduğu kanunlara) muhakeme olup onu Allah-u Teâlâ'nın şeriatinden önde tutan kişinin hükmü nasıl olur acaba? Her kim böyle yaparsa bütün müslümanların icmasıyla kafirdir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanan bir kavim için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardır?" (Maide: 50)
"Hayır! Rabbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı kalplerinde hiçbir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa: 65) (İbni Kesir Tefsiri)
İbni Kesir radiyallahu anh’in, neshedilmiş şeriatlere muhakeme olan kişiye nasıl da küfür hükmü verdiğine dikkatle bak!
Zamanımızda İslam şeriatinin yerine tatbik edilen beşeri kanunlar, neshedilmiş şeriatlerden daha tehlikeli ve bu kanunlara muhakeme olmak, daha büyük küfürdür.
İbni Kesir şöyle dedi:
"Her kim mensuh olan şeriatlere muhakeme olur, nebilerin sonuncusu Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e inen şeriate muhakeme olmazsa, muhakkak kafir olur. Durum böyleyken acaba İslam şeriatini terkederek yesağa muhakeme olan, yesağın kanunlarını İslam kanunlarından daha önde tutan kişinin durumu nasıl olur acaba? Bilinsin ki, böyle yapan kimse müslümanların icmaıyla kafirdir." (Elbidaye vennihaye c. 13 s. 119)
Şöyle bir soru sorulabilir:
İbni Teymiye, İbni Kayyım ve İbni Kesir; Allah-u Teâlâ'nın şeriatini bir kenara atarak onun yerine beşeri kanunları uygulayan hakimin İslam milletinden çıkaran büyük küfür işlediği konusunda alimlerin ittifak ettiğini söylemişlerdir. Acaba bu konuda, bu alimlerden önce yaşayan alimlerin hiç görüşleri yok mudur? Şayet yoksa, neden bu konuda görüş bildirmemişlerdir?"
Bunun cevabı şudur:

İslam tarihinde, İslam şeriatini bir kenara atarak yerine beşeri kanunları koyma ameli, tatarların zamanına kadar görülmüş bir şey değildir. Çünkü o zamana dek, ne kadar zalim olurlarsa olsunlar, hiçbir İslam hakimi Allah-u Teâlâ'nın hükmünü değiştirmeye yanaşmamış ve zamanımızda olduğu gibi Allah-u Teâlâ'nın hükmüne muhalif kanunlar koyarak insanları bunlara uymaya zorlamamıştı. O günkü hakimlerden herhangi biri İslam’a muhalif bir hareket yapmak istediğinde, bunu ya gizlice veya tevil ederek yapardı. Bu nedenle, bu hakimlerin zamanında yaşayan alimler, Allah-u Teâlâ'nın şeriatini bir kenara atarak yerine başka şeriatler koyan kimseler hakkında görüş bildirmemişlerdir.
Fakat tatarlardan önce, İmam Cüveyni zamanında şöyle bir hadiseye rastlanmıştır:
İmam Cüveyni zamanında laik düşünceye sahip zındıklar ortaya çıkınca İmam Cuveyni, bunun tehlikesini o zamanın hakimine derhal bildirdi. İmam Cuveyni, Abbasi bakanı olan Nizam’ul Melik’e şöyle bir mektub yazdı:
"Şehirlerin ve yerlerin haberlerini öğrendikten sonra, size dinin aleyhine ortaya çıkabilecek bir fitneyi haber veriyorum. Eğer bu fitneye karşı çıkılmazsa bu fitne, bütün müslümanların zararına olacak, tehlikesi çok daha büyüyecek ve onu yok etmek zorlaşacaktır.
Biliniz ki, bu fitne ve tehlikesi gerçekten büyüktür. Bu sebeble Allah-u Teâlâ'nın, dinini korusunlar diye hükümdar kıldığı kimselerin bu fitneyi yok etmek için çalışmaları gerekir.
İslam diyarının bazı bölge ve şehirlerinde bir takım zındıklar ve muattılalar çıkmış, insanları, doğru yolu gösteren İslam şeriatini terke çağırmakta ve varlıklı kimselerden de destek almaktadır. Bu varlıklı ve üstün kimseler de onları müdafa etmekte ve yardımlarıyla desteklemektedir.
Netice öyle bir hale geldi ki, varlıklı olan bu kimseler dinle alay etmeyi ve İslam şeriatine laf atmayı eğlence haline getirdiler. Bunlar, kendilerini taklid eden kişileri de etkilediler. Müslüman halk arasında bu fitne, bu fitnenin doğal bir sonucu olarak da din hakkındaki şüpheler yayılmaya ve bu dine laf atmalar çoğalmaya başladı." (Elgıyasi İmamul Harameyn El cuveyni s. 381-382)
(İmam Cüveyni Hicri 419 yılında doğmuş ve hicri 478 yılında vefat etmiştir. Maliki imamıdır. İmam’ul Harameyn olarak tanınır.)
İmam Cuveyni bu sözleriyle kimi kastetmektedir acaba?
Zındıkları mı, batınileri mi yoksa başkalarını mı?
Bu konuyla ilgili olarak söylediği sözlere dikkatle bakılırsa, bu sözlerle batınileri kastetmediği, bilakis halka uygulanması gereken kanunların, İslam şeriatinden değil, beşer aklının ürünü olan ve hakimlerin koyduğu kanunlardan olması gerektiğini söyleyen kimseleri kastettiği anlaşılır.
İmam Cüveyni bir başka yerde onlar hakkında şöyle dedi:
"Her kim halka uygulanacak kanunların, akılların iyi gördüğü ve hakimlerin görüşünden alınabileceğini söylerse, o kimsenin İslam’ı reddetmiş ve İslam şeriatinin yok edilmesine yol açacak sözleri söylemiş olduğunu bil!
Şayet bu görüş doğru olsaydı, evli olmayan zinakarların recmedilmesinin, tehlikeli durumlarda şüphe edilen veya tehlikesinden korkulan kişinin öldürülmesinin, ya da aidatların artması sonucu zekat miktarının da artırılmasının caiz olduğu görülürdü.
Yine, İslami kaideler şayet akla göre konulsaydı, o zaman herkesin aklı şeriat olurdu. Böylece herkes aklına göre yasaklar koyar, heva ve heves vahyin yerini alır, zaman ve mekanın değişmesiyle kaideler de değişir ve şeriat için bir sabitlik ve yerleşebileceği bir zaman söz konusu olmazdı." (El Gıyasi -İmamul Harameyn El Cuveyni s: 220-221)
İmam Cuveyni’nin bu sözleri, İslam şeriatini yürürlükten kaldırmak isteyenlere ve halka uygulanan kanunların insanların heva, heves ve düşüncelere dayanması gerektiğini söyleyenlere yazılan bir reddiyedir.
O zamanki alimler ve müslümanlar, bu tür fitnelerin tehlikesini çok iyi bildikleri için bu tür fitneleri ortaya atanlar, bu amellerinde başarıya ulaşamadılar ve İslam şeriati hakimiyetini sürdürdü.
Bu durum, tatarlar gelinceye kadar böyle devam etti. Tatarlar, müslüman olmalarına rağmen Cengiz Han’ın İslam’dan, hristiyanlıktan, yahudilikten ve kendi fikirlerinden uydurduğu ve yesak adını verdiği kanunları uygulamaya başlayınca o zamanki İslam alimleri, böyle yapan kimselerin hükmünü insanlara anlatmaya başladılar. Böylece müslümanları bu tehlikeden korudular ve tatarların yesağının etkisi çok çabuk yok oldu.
Müslümanların bu heybetli durumu, İslam düşmanı ve batının kuyrukları olan şimdiki sefih idareciler gelerek Osmanlı hilafetini kaldırıncaya kadar sürdü. Bu sefih idareciler (Allah onları yok etsin) İslam ümmetinin gafil, çocuklarının ise İslam konusunda cahil oldukları bir zamanda başa geçtiler ve hayırlı olanı alçak olanla değiştirdiler. Allah-u Teâlâ'nın şeriatini bir kenara atarak onun yerine adi ve küfür olan beşeri kanunları uyguladılar. Tıpkı, müslüman ülkelere hakim oldukları zaman Tatarların, kralları Cengiz Han’ın "Yesak’ı" nı uyguladıkları gibi...
Makrizi şöyle dedi:
"Cengiz Han, Tatarların kralı Onkhan’ı yendikten sonra Doğu ülkelerinde bir devlet kurdu ve bu devlet için kanunlar yaptı. Bu kanunları, "Yasa" veya "Yesak" ismini verdiği bir kitabta topladı. Daha sonra bu kanunları çelik levhalara işleterek onları kavminin uyacağı bir şeriat haline getirdi. Kavmi de bu kanunlara uydu. Cengiz Han, hiçbir dine bağlı değildi."(El Makrizi, El Mevaid vel İ’tibar, ElHıtat c: 2 s: 120)
El Kal Kaşandi, Alaeddin El Cuveyni’den şöyle nakletti:
"Cengiz Han’ın ve kendisinden sonra çocuklarının bağlandığı din, Cengiz Han’ın koyduğu yesak kanunlarıdır. Yesak ise, Cengiz Han’ın kendi kafasından uydurduğu kanunlardır. Bu yesak içerisine bir takım hükümler ve cezalar koymuştu. Yesak içerisindeki hükümlerin çoğu İslam şeriatine muhalif idi. Ancak çok az bir kısmı Muhammed aleyhisselam’in şeriatine uygundu. Cengiz Han, koymuş olduğu bu kanunları, "Büyük Yasa" olarak isimlendirdi ve bu kanunları yazdırdı. Sonra da bu kanunlar kendisinden sonra gelecek olan nesillere miras olsun ve böylece her bir aile onları gerek kendileri öğrensin ve gerekse çocuklarına öğretsin diye, kendisine ait kasada saklanmasını emretti." (Tarih Fatihil Alem Cihank Şay c: 1 s: 62- 63)
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bana elbani nin içkinin caiz olduğuna dair de delil getirmen gerekiyor.aksi halde sende senin gibi düşünenlerde kul hakkına girdiniz.

Bakiniz, ...

BEN "elbani icki caiz'dir(helal'dir) diyor" diye birsey söylemedim, bunu nerden cikariyorsun ?

bizim hüccetimiz şer'i delillerdir.kişiler değil.
burada kastettiğim ''el makdisi'' ye tekfirci denilince alınılmaması gerektiğidir.çünkü o gereğinden fazla ağrı bir dille kendi hocalarını eleştirmiştir.
Size göre hocalarini elestirmekte hakli degil mi ?

Taassub gercekten BÜYÜK bir illettir.


tabiki size göre hacı boynuna takınca direk tekfir edilmeli bir insan.elbette rıza göstererek hac takmak büyük küfürdür.fakat o kişinin aklında nasıl bir tevil var ki o hareketi yapmış.Allahualem siz bunun ayırdımını yapamasanız da o alimler bunun ayırdımını yapıyordur.
Adiy b. hatem der ki: Boynumda haç asılı olduğu halde Resulullah (s.a.v)ın yanına vardım. Resulullah (s.a.v): “Ey adiyy! Şu putu boynundan çıkar at” buyurdu. Bu sırada Resulullah (s.a.v) Tevbe suresini okuyordu. “Allah’ı bırakıp hahamlarını (bilginler) ve rahiplerini rabler edindiler…” ayetine gelince: “Ey Allah’ın Resulü! Biz onlara ibadet etmiyoruz ki” dedim. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hayır dediğin gibi değildir. Allah’ın haram kıldıklarını helal, helal kıldıklarını da haram kıldıklarında siz de itaat etmiyor muydunuz?” dediğinde “Elbette” dedim. “İşte bu onlara ibadet etmektir” dedi…

ayrıca
eğer büyük günah sahibi olup da büyük küfre girmemiş kişileri bir takım ileri tekfirci kişiler öldürmüşlerse onların da kısasa kısas olarak öldürülmeleri caiz olur.
Büyük bir günahtan dolayi (büyük sirk ve küfür haric) bir insani tekfir edip öldüren haricidir.


buradaki iddialara bizzat o şahıslar tarafından delil getirmen gerekir
2.ağızdan ben bir konunun sıhhatinden emin olamam.
böyle demiş ise neyi kastettiğine bakılır.

Sonra ABD’nin Cezireye (Arap Yarımdasına) girmesine, orada kalmasına ve Saddam’a karşı onun desteklenmesine yönelik fetvalar verdiniz.
[Suudi Arabistan Kralligi'nin Radyohizmetleri, Riyadh; 21.01.1411/13.08.1990]

Daha önce ise Saddam ve ordusunu tekfir etmiyordunuz. Hatta İran’a karşı savaşıyor diye onun çığırtkanlığını yapıp, alkışladınız bile. Daha sonra ise; “Kuveyt’i işgal etti” diyerek onu tekfir ettiniz. “Saddam tağuttur. Suçludur. Kuveyt ile olan sınırına uymadı” diyerek kafirlerin savaşında onlara yardımlaşmanın caiz olduğuna dair fetvalar verdiniz.
[„Al-Muslimun“, Jiddah; 07.1411/01.1991]

Müslüman muvahhid gençlerin öldürülmesine izin vererek, müşrik hrıstiyan kafirleri sevindiriyorsunuz. Riyad’da meydana gelen büyük patlamanın ardından dört muvahhid gencin ölümüne fetva verdiniz.
1996, Suudi Arabistan, Khubar'da Amerikan üssüne karsi gerceklestirilen saldiriya katilan Mücahidlere Bin Baz ölüm fermanini vermistir.

[Majmu‘ al-Fatawa wal-Maqalat 9/253]



vidyo gözükmüyor bende.
Buyur videoyu farkli yerlerden tekrar ekliyorum, ...

Bu videoda Misirda Mürted Sedata karsi gerceklestirilen saldiriya ve Mekkede Amerikan Üssüne gerceklestirilen saldiriya fitne diyor ve bu gencleri harici ve tekfirci olarak adlandiriyor.




Dikkat edilirse burda elbani önce "islami bozan seyler ögrenilmeli" diyor. Bu sözü takdirle karsiliyorum ve bunda hak veriyorum, ki bu gercekten böyledir. Ama bu Müslüman ülkelere yerlesmis tagut ve mürted askerlere Muvahhidler tarafindan saldiri gerceklesmesine mani degildir. Tek cepheli hareket ederek sadece tevhidi anlatmak dogru degildir. Bilakis cok cepheli olmasi lazim ve mevcut düsman unsurlar ortadan kaldirilmasi lazimn ayni zamanda. Elbani hicbir sekilde burda mücahidleri fitneci, harici, tekfirci olarak adlandirmaya hakki yoktur.
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben sana makdisinin sözleri altinda o "seyhlerin" bunlari nerde söylediklerine dair kaynaklari verdim, ...
Merak ediyorsan, arastirip bakabilirsin.

Nedense seyhlerin rusyaya karsi, saddama karsi kolayca cihad fetvasi verebiliyor ve mücahidlerin ölümlerine fetva verebiliyorlar, ama sira BÜYÜK ABD'ye geldimi o zaman bu cesur fetvalari hicbiryerde göremiyoruz nedense, ... ?!

Neyse. Ben yazacagimi yazdim, delilleri verdim.

Cihad ve mücahidler hakkinda forumda o kadar yaziyorsun ve cihada o kadar cok tesvik ediyorsun KAFIRLERE karsi, ...
Ama bin baz abd üssüne saldiri gerceklestiren mücahidlere ölüm fermanini yazdimi nedense seyhinin yaninda duruyorsun, ...
Senin cihad anlayisini da anlamis degilim dogrusu, ...

Ben önce tevhid, önce sirke karsi mücadele, sirke karsi düsmanlik dedigim ve actigim konularda gelip her zaman cihaddan bahsediyorsun ve bizi "aldatan ve oturan" kisi olarak itham ediyorsun, sonra elbani "önce tevhid, önce islami bozan seyleri ögrenelim" dediginde yine seyhine tabi oluyorsun, ...

Bu yazdkilarimi iyi düsün ve ne garip ve büyük bir celiski icinde oldugunu gör, ...

Gercekten cok üzülüyorum su halimize, ...

Not: Saldirilar hakkinda elbanin görüsleri o videodadir, makdisinin aciklamalarai altinda delillerini sundugum "seyh" bin bazin görüsleridir ve adi gecen kaynaklarda makdisinin söyledigini söylemektedir, ...
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yukarida verilen videoda kesinlikle kotu anlasilabilecek bir durum yoktur elbani ile ilgili soylenebilecek seyler olailir ama bu videoda ki konu odur cihad olayinin nasilbaslamasi nasil yapilmasinin temellerini veriyor insanlara vede oyle olmasi gerekiyor....daha nasil anlatilabilirki sonucta o din adami ve acik araziye gidip hazir ol rahat gibi sacmaliklari yapmasini bekleyemeyiz bireylerin kendilerini duzeltemedigi toplumlarda cihadi yapamazsiniz eger cihadtan murad zafer ve ALLAH celle celaluhu nun nizamini yerlestirmedikce...bunun gercegini soyle aciklamadan gecemiyecegim sonradan ISLAMA giren kafirlere sorun hic birisinden su adami ornek aldim ve sevdim vede bu islami sectim diye hepsi KUR'AN i okuyup anlayip oyle ISLAMA girmislerdir. biz ornek olabilip nesillerimizide oyle yetistirebilirsek silaha gerek kalmadan insanlar yigin halinde ISLAMA gireceklerdir..ALLAH celle celaluhunun izni ile.....
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
yukarida verilen videoda kesinlikle kotu anlasilabilecek bir durum yoktur elbani ile ilgili soylenebilecek seyler olailir ama bu videoda ki konu odur cihad olayinin nasilbaslamasi nasil yapilmasinin temellerini veriyor insanlara vede oyle olmasi gerekiyor....daha nasil anlatilabilirki sonucta o din adami ve acik araziye gidip hazir ol rahat gibi sacmaliklari yapmasini bekleyemeyiz bireylerin kendilerini duzeltemedigi toplumlarda cihadi yapamazsiniz eger cihadtan murad zafer ve ALLAH celle celaluhu nun nizamini yerlestirmedikce...bunun gercegini soyle aciklamadan gecemiyecegim sonradan ISLAMA giren kafirlere sorun hic birisinden su adami ornek aldim ve sevdim vede bu islami sectim diye hepsi KUR'AN i okuyup anlayip oyle ISLAMA girmislerdir. biz ornek olabilip nesillerimizide oyle yetistirebilirsek silaha gerek kalmadan insanlar yigin halinde ISLAMA gireceklerdir..ALLAH celle celaluhunun izni ile.....

Akhi ben zaten elbaninin "islami bozan seyler ögrenilmeli" vs. dedigi seylere katiliyorum ve takdir ediyorum. Ama ABD üssüne karsi gerceklestirilen saldirilardaki mücahid muvahhidleri fitneci ve tekfirci olarak adlandirmasini kiniyorum. Diger deliller ise bin baz hakkindadir ve bunlar zaten cok aciktir. Bin Baz bu saldiriyi gerceklestiren mücahidlerin 4'üne ölüm fetvasi veriyor ve mücahidler feci bir sekilde can veriyor ve sehid oluyorlar (insha'Allah), ...
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
bizleri ilgilendiren sahislar olmamali zaten heleki vefat edenlerle hicmi hic isimiz olmaz olamazda bizleri ilgilendiren tek sey alt yapi denilen temellerin saglama atilmasi ile olan ilgili yapilanmalardir her bir mumin nin kendi icindeki enerjiyi teknik,teknolojik,maddi,manevi hepsin bir butun olarak ele alinip yapilmali yoksa 400 yil sonra hala gazzede tas ile savunnma yaparsak bunu yapamamamisiz demektir.iyi bir mumin kolay yetismiyor yillari aliyor kolay degil ..ANLATABILDIMMI.....
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt