Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Türkçe Ezan Zulmu Ve Felah Kelimesi‏

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
I Çevrimdışı

izminçik

Üye
İslam-TR Üyesi
ezan-artik-arapca.jpg


Aralarında Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi isimlerin bulunduğu komisyonun çevirisini yaptığı "Türkçe ezan" metni şöyleydi:
''Tanrı uludur, Tanrı uludur
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed.
Haydin namaza, haydin namaza
Haydin felâha, haydin felâha
Tanrı uludur, Tanrı uludur
Tanrı'dan başka yoktur tapacak.''



Ezanı türkçeleştirme girişimin kısa tarihi: Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kurulduğu dönemde Arapça orijinalinin yerine, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile ezanın Türkçe okunmasına karar verildi. CHP'nin tek parti iktidarı döneminde uygulamada kaldı.
1931 yılının Aralık ayında, Mustafa Kemal’in emriyle dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı’nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başladı.
Kuran’ın Türkçe tercümesi ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde İstanbul’da Yerebatan Camii’nde Hafız Yaşar (Okur) tarafından okundu. Bundan 8 gün sonra, 30 Ocak 1932 tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rifat Bey tarafından Fatih Camii’nde okundu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi’nde de, Ayasofya Camii’nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu.

1933 tarihinde, müftülüklere ezanı Türkçe okumalarını, buna uymayanların kati ve şedid (kesim ve şiddetli) bir şekilde cezalandırılacaklarını bildiren bir tamim gönderildi.
8 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet İşleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. Takip eden günlerde, yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.
Türkçe ezan ilk olarak 1932 yılında İstanbul Fatih Camii'nde okundu.
18 sene boyunca ezan Türkçe okunmuş, daha sonra Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi ile 16 Haziran 1950'de ezanın Arapça da okunabilmesine izin verilmiştir.
Kısacası 1932-1950 döneminde Türkiye'de minarelerde ve camilerde "Allah" demek yasaktı. Kazara "Tanrı" yerine "Allah" dediniz mi, soluğu önce nezarethanede, sonra mahkemede, nihayet hapishanede alıyordunuz.
Türkiye'nin güneydoğusunda da garip olaylar yaşandı. Mesela Türkçe bilen tek bir kişinin bile bulunmadığı Siirt ili, Eruh ilçesine bağlı Bağköze köyüne [Kürtçe adı Ayne] devlet, hizmet olarak yalnız Türkçe ezanla gelmiş! Devlet, sağlık ocağı olmayan, böylelikle doktoru, hemşiresi, okulu, öğretmeni, çeşmesi dahi olmayan bir köye Türkçe ezan yolu ile günde 5 defa uğruyormuş!

images


VE O GÜN ......
Biliyor muydunuz, Türkçe ezanda ALLAH kelimesi dâhil her kelimeyi değiştirmişler, sadece bir kelimeye dokunmadan olduğu gibi bırakmışlardı.
Hangi kelime olduğunu izah edeceğim. Ama önce gelin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, 18 Temmuz 1932 tarih ve 636 sayılı genelgesiyle ezan ve kametin Türkçe
okunacağını bildiren kararının ardından, tam 18 yıl boyunca Türkçe okunan ezanın ilk defa Arapça okunduğu gün Edirne’den Artvin’e, Sinop’tan İskenderun’a
kadar tüm Türkiye’yi gözyaşlarına boğan günün hikâyesine bir göz atalım.

Tarih 16 Haziran 1950.

Yani tam 57 yıl öncesi.

Yer Sultanahmet Meydanı.
images

Bir dönem Diyanet İşleri Başkan Vekilliği de yapan, 2006 yılı mayıs ayında kaybettiğimiz Yaşar Tunagür Hoca verdiği bir röportajda o günü şöyle anlatıyor:
“Ezanın Türkçe okunduğu günlerdi. Cuma namazlarını Sultanahmet Camisinde kılmayı kendime adet edinmiştim. Cuma namazlarını meşhur Hafız Saadettin Kaynak
kıldırırdı. Yani ilk defa Türkçe ezanı okumuş olan Hafız…
Yine böyle bir Cuma günüydü ve Sultanahmet camisine namaz kılmaya gidiyordum. Fakat her zamankinden farklı olarak caminin avlusunda büyük bir kalabalık
ve telaş vardı. Ben ve yanımdaki arkadaşım, merakla cami avlusuna doğru ilerledik. Baktık ki caminin içinden çok, avluda insan var. Onlar bir şeyler duymuşlar
ama biz henüz bilmiyoruz. Girdik içeri. Avluda baktık ki herkes yukarı bakıyor. Camiye giren falan yok. Herkes yukarı bakıyor. Birden cami minarelerinin
bütün şerefelerinden, “ALLAHu Ekber! ALLAHu Ekber!” diye Arapça Ezan okunmaya başladı. Meğer caminin imamı olan Saadettin Kaynak, her bir şerefeye bir
müezzin yerleştirmiş, birbiri ardına nasıl ezan okuyacaklarını da onlara güzelce tembihlemişti. Durumdan haberi olmayan caminin içindeki cemaat da Arapça
Ezanı duyar duymaz kendilerini dışarı attı.
Avlu hıncahınç doluydu. Herkes İstanbul semalarını inleten Arapça Ezanı dinliyordu. 14 müezzin 6 minarenin 14 şerefesinden biri başlıyor, öbürü bitiriyor,
yarım saate yakın sürdü ezan. Bunu, İstanbul’un diğer camileri takip etti… İstanbul’un bütün minarelerinden, yıllardır özlemini çektiğimiz ezan sedaları
yükseliyordu göklere… Bir an için rüyada olduğumu sandım. Fakat bu bir rüya değil, gerçekti. Minarelerden Arapça Ezan okunuyordu. (Duygulandı ve gözlerinden
akan yaşları sildikten sonra devam etti): Arapça Ezan sesini duyan herkes olduğu yerde durmuştu. Sanki yere çivilenmiştik; ben ve Sultanahmet Meydanı’nı
dolduran bütün insanlar… Sokakta oynayan çocuklar bile oyunlarına ara verip, ALLAHu Ekber, ALLAHu Ekber’leri dinler oldular… O an anlatılmaz, yaşanır ancak…
Büyük bir daüssıladan sonra, öz vatanımıza kavuşmuş gibiydik… ALLAH bir daha göstermesin o günleri…”

Türkiye ayakta…

O gün ülkenin dört bir yanında benzer manzaralar yaşandı.
Ezanın Arapça okunmasına imkân kılan Meclis kararı o gün radyolardan ilan edilince, Türkiye'nin dört bir yanında halk sevinçten sokaklara döküldü. Tüm
gözler minarelere çevrildi ve ilk ezan sesi beklenmeye başlandı. Halk sevinçten çılgına döndü. Gözyaşları tüm Türkiye'de sel olup aktı. Yasanın 17 Haziran
1950 tarihli resmi gazetede yayınlandığı gün, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk günüydü. Bu durum halktaki duygu yoğunluğunu daha da artırdı.

Gelelim yazıya başlık olan ayrıntıya.

İşte o kelime!
Ezanın Türkçeye çevrilmeyen tek kelimesi ‘felâh’ oldu.
Sebebi, halkın felah kelimesinin ‘kurtuluş’ anlamına geldiğini bilmemesini sağlamak ve ezan okunurken, “haydin kurtuluşa” manasına gelecek bir çağrıda
bulunmamaktı.



sun-sky-lg.jpg
images

ALLAH’a ulaşmak özgürlüklerin en güzelidir. O an tüm dünyevi ayak bağlarından sıyrılır ve başka bir boyuta geçer insan. Namaz bu duygunun en yoğunluklu
yaşandığı andır. O an kendine gelir ve her şeyiyle Rabbine döner insan. Kula kul olmaktan kurtulur. Hani Milli Şairimiz Mehmet Akif, “O rükû olmasa dünyada
eğilmez başlar…” der ya… İşte namaz insana, ALLAH’tan başka kimseye boyun eğmemeyi talim ettirir.
İşte ezanı Türkçeye çevirenler, ‘felah’ kelimesini de Türkçeye çevirip “haydi kurtuluşa” anlamına gelen bir çağrıya zemin hazırlamamakla, namazın temel
fonksiyonunu acaba nasıl etkisizleştirebiliriz düşüncesinde olmuşlardır.




Türkçe okunsun” diyenlerin amacı milletin anlaması değil, değerlerinden kopmasının kapısını aralamaktır.
Milletin değerleriyle cebelleşmeyi kendine vazife edinen dünyanın başka neresinde bu tür insanlar vardır acaba? Çok yazık. Çok şükür o günler geride kaldı

 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
m.haber7.com/haberDetay.php?id=1051577

Cep tel den girdigimden haberi yapistiramadim.
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
"türkçe ezan zulmü" mü? niye zulüm olsun? eğer ortada bir zulüm varsa o da arapça ezandır. ezanın arapça olması gibi bir şart yok. önemli olan insanları çağırmaktır. ezan da çağrı demektir. türkiye'de türkçe konuşan insanları arapça ezanla çağırmak, türkçe dersinde ingilizce konuşmak gibi bir şeydir. bence acilen türkçe ezana geçilmeli.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Lan oğlum sen ya kafirsin yada kafir gibi görünmeye çalışıyorsun.
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"türkçe ezan zulmü" mü? niye zulüm olsun? eğer ortada bir zulüm varsa o da arapça ezandır. ezanın arapça olması gibi bir şart yok. önemli olan insanları çağırmaktır. ezan da çağrı demektir. türkiye'de türkçe konuşan insanları arapça ezanla çağırmak, türkçe dersinde ingilizce konuşmak gibi bir şeydir. bence acilen türkçe ezana geçilmeli.

ozaman bütün müslümanların vahdeti nasıl sağlanacak ortak dil olmazsa birlik olmaz kaldıki türkçe arapçayıda tam karşılamamaktadır ve başka bir dil lütfen artılarnı ve eksilerini düşün
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim farklı dilleri konuşan insanların olduğu bir ortamda ortak dil olarak arapça okuyabilirsin ancak sadece tek bir dili konuşan insanların olduğu bir ortamda arapça okumak şart değil. hele arapça bilmeyen insanların olduğu bir ortamda arapça hiç okumamak lazım.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Şimdi delilin nedir diye sorsak aklını gösterir. Hadi koçum başka kapıya burdakiler senin aydınlığına kılavuzluğuna muhtaç değil.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hangi beyinle turkcelestirmeyi savunuyor lar anlamiyorum.
Ayni beyinlere sorsan egitim dili ingilizce olsun derler
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Her gün uğradıkları alış veriş merkezlerini, sokaklarını ingiliz bırakıyorlar ama bir gün bile uğramadıkları caminin ezanını türkçeleştiriyorlar bak sen.

Allah bizi milliyetçilerin şerrinden korusun. Allah bizi aklı naklin önüne geçiren şerlilerden korusun...

Yazık... diyeceğim ama yazık değil... Kendine sapık ilahiyatçıların yolunu düstur edinmiş olanlar, görüyorsunuz işte...

Sanki din yeni inmiş de bize dini öğretmeye çalışıyorlar. Sen ve ve ezanı türkçe okutan ama namaz kılmayan Atatürk, ismet inönü'yle haşrolunacaksın. Hiç mi ürperip allahtan korkmazsın? Atatürk gibi bir kafirle aynı safta haşrolunmak hiç mi ürperttirmiyor seni?

Allah hidayet versin...
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Ezanı türkçeleştirmek ve anlamlarıyla oynamak,dinin şiarları ile alay etmek yada değiştirmektir.Çünkü ezan bütün islam aleminde bir bayrak gibi değişmeyen simge ve şiardır.Bunu aslından kopardığın vakit,kabe yerine çankayayı tavaf etmek ile aynı olur.
 
R Çevrimdışı

Rebi3

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Arapçıları kafatasçı yapan sebep yok mu? Ezanı Arapça okumaları kafatasçı olmalarından mı ileri gelmektedir?

İhsan Eliaçık'ın müridisin galiba. Sizin gibi kemalist ırkçı faşistler bu siteye neden gelir anlamıyorum. Oysa bir ton ateist,komünist,kemalist siteler mevcutken.
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bunlar şimdi de kabe yerine anıt kabiri tavaf edelim derler.
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Ezanı Arapaça okuyorlar ve öyle okunmasını istiyorlar çünkü o ilk Arapça okundu,çünkü o en güzel Arapça okunuyor.Arapçılar Arapçayı seviyorlar çünkü Resulullah (sav) Arap.Arapçılar Arapçayı seviyor çünkü Kuran Arapça.Arapçılar bu yüzden seviyorlar.Bunun için Arapçı olacaksak tamam Arapçıyız.Peki sen Türkçü isen ne için Türkçüsün ne deyi Türkçüsün ? Biz Arapa türke değil,müslüman mı kafir mi ona bakarız.Irıkını,milletini dinin önüne geçirenlerle konuşcak fazla lafımız yok.

Söyle o Arapçılara: o çok sevdiklerini iddia ettikleri peygamberi inkar eden, tahkir eden ve öldürmeye yeltenenler de Araptı. Onların söyledikleri küfür-şirk-tahkir ve tehdit edici sözler de Arapçaydı.

Ben Türkçü değilim, Türküm. Peki neden Türklüğü savunuyorum? Çünkü biliyorum ki insanların ırkları ve dilleri Allah'ın işaretlerindendir. Bu yüzden bir ırkı ve dili asimile etmeye, yok etmeye çalışmak küfürdür; Allah'ın yarattığını değiştirmektir, ırkın ve dilin üzerini örtmektir.

Madem insanların Arap ya da Türk olmasına değil de müslüman ya da kafir olmasına bakıyorsun o halde neden Arapçılık yapıyorsun? Sana göre daha takvalı olan ancak dinini bir Türk gibi yaşayan, yakarışını Türkçe yapan biri mi daha değerlidir yoksa dinini bir Arap gibi yaşayan, yakarışını da Arapça yapan ancak daha az takvalı olan mı?
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Hangi beyinle turkcelestirmeyi savunuyor lar anlamiyorum.
Ayni beyinlere sorsan egitim dili ingilizce olsun derler

Şu beyinle savunuyorum; Türkçenin konuşulduğu ve Arapçanın anlaşılmadığı bir ülkede, insanların ne söylendiğini anlayabilmesi için Türkçe şarttır. Bugüne kadar, eğitim dilinin İngilizce olması gibi bir isteğim olmadı. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum.

"Ey inananlar, zandan tümüyle sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız? Elbette ondan iğrenirsiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH tevbeleri kabul edendir, Rahimdir."


 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Her gün uğradıkları alış veriş merkezlerini, sokaklarını ingiliz bırakıyorlar ama bir gün bile uğramadıkları caminin ezanını türkçeleştiriyorlar bak sen.

Allah bizi milliyetçilerin şerrinden korusun. Allah bizi aklı naklin önüne geçiren şerlilerden korusun...

Yazık... diyeceğim ama yazık değil... Kendine sapık ilahiyatçıların yolunu düstur edinmiş olanlar, görüyorsunuz işte...

Sanki din yeni inmiş de bize dini öğretmeye çalışıyorlar. Sen ve ve ezanı türkçe okutan ama namaz kılmayan Atatürk, ismet inönü'yle haşrolunacaksın. Hiç mi ürperip allahtan korkmazsın? Atatürk gibi bir kafirle aynı safta haşrolunmak hiç mi ürperttirmiyor seni?

Allah hidayet versin...

Her gün sokağa çıkmam ve her gün alışveriş merkezlerine de takılmam ancak uzun zamandır camiye gitmediğim doğrudur.

Allah bizi Türkçü ırkçıların da, Arapçı ırkçıların da kötülüklerinden korusun. Allah bizi akılsız naklin kötülüklerinden korusun.

Ben belki cehennemliklerle haşrolunurum, Allah bilir. Ancak bunların Mustafa Kemal ve İsmet İnönü olacağını düşünmüyorum.

Mustafa Kemal gibi Türkçe'yi savunmaktan neden korkayım ki? Mustafa Kemal Türkçe'yi savunuyor diye benim Türkçe'yi savunma gibi bir hakkım yok mu? Mustafa Kemal "Allah birdir" dedi diye de "Allah üçtür" mü demeliyim yoksa?

Mustafa Kemal doğru bir iş yapmışsa elbette bu konuda onu savunur ve desteklerim. Hak kimden gelirse gelsin kabulümüzdür. Firavun'dan da gelse, Nemrud'dan da gelse kabulümüzdür. Batıl ise kimden gelirse gelsin reddederiz. Ebu Hanife'den de gelse, Fatih Sultan Mehmed'den de gelse reddederiz.

Allah, bizleri bir topluluğa olan kinleri yüzünden adaletsizliğe düşenlerden eylemesin ve böylelerine doğru yolunu gösterip o yolunda yürütsün.

"Ey inananlar, zandan tümüyle sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız? Elbette ondan iğrenirsiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH tevbeleri kabul edendir, Rahimdir."
 
ي Çevrimdışı

يَعْقِلُونَ

Üye
İslam-TR Üyesi
Ezanı türkçeleştirmek ve anlamlarıyla oynamak,dinin şiarları ile alay etmek yada değiştirmektir.Çünkü ezan bütün islam aleminde bir bayrak gibi değişmeyen simge ve şiardır.Bunu aslından kopardığın vakit,kabe yerine çankayayı tavaf etmek ile aynı olur.

Ezanın Türkçeleştirilmesini, anlamlarıyla oynamak olarak değerlendiriyorsanız o halde siz meale de, tefsire de karşısınızdır. Hepiniz anadiliniz gibi Arapça biliyor olmalısınız. Öyle olsa bile herkes sizin gibi değil, bu dili bilenlerden çok bilmeyenler var. Bunlar dini nasıl anlayacaklar? Yoksa dini öz kaynağından (Allah'tan) değil de falanca şıhın, falanca hocanın ağzından mı öğrensin? Allah'ı değil de alimleri mi rab edinsinler?

Ezanın Türkçe konuşulan bir ülke sınırları içerisinde Türkçeleştirilmesi dünya çapında Arapça okunmasına engel değil ki. Dünya'da yine ortak dil olarak Arapça kullanılabilir ancak neden ortak dil Arapça değil de Türkçe olmasın?

Ezanı Türkçeleştirmek ile Çankaya'yı tavaf etmeyi aynı kefeye koyan zihniyete göre, Arapça yapılan bir Çankaya tavafı Türkçe yapılan bir Kabe tavafından daha değerli olsa gerek.

"Ey inananlar, zandan tümüyle sakının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın ve birbirinizi arkadan çekiştirmeyin. Ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız? Elbette ondan iğrenirsiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH tevbeleri kabul edendir, Rahimdir."
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt