Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Kim müşrik bir kimse ile beraber (haşır neşir) olur ve (müşrik diyarında) onunla beraber ikâmet ederse, o da müşrik gibidir.” [(SAHÎH HADÎS): Ebû Dâvud (2787); Taberânî (el-Kebîr: 7023)…]
Şeyh Abdurrahmân bin Hasen rahîmehullâh, şöyle demiştir: “Tevhîdi bozan mes’elelerin en büyüğü üç tanedir… Bunlardan üçüncüsü: Müşriklere karşı dostluk göstermek, onlara meyletmek, onlara elle, dille veya malla yardımcı olmaktır.” [el-Mevrid el-Adebu’z-Zulal: 237-238.]
İmâm İbn Cerir et-Taberî rahîmehullâh âyetin tefsîri hakkında şöyle demiştir: “Bu âyetin mânâsı şöyledir: Ey mü’minler! Kâfirlere dînleri (ve sistemleri) konusunda yardımcı olmayın. Mü’minleri bırakıp da Müslümanlara karşı kâfirlere destek olmayın, mü’minlerin gizli hallerini onlara anlatmayın! Sizden her kim böyle yapacak olursa Allâh’u Teâlâ’dan bekleyeceği hiçbir şey yoktur. Çünkü o Allâh’u Teâlâ’dan, Allâh’u Teâlâ da ondan beri olmuştur. Böylece dîninden irtidat etmiş ve küfre girmiştir.” [Taberî, Camiu’l-Beyân: 6/313.]
İmâm el-Münâvî rahîmehullâh, hadîste geçen “O da müşrik gibidir” cümlesini şöyle açıklamıştır: “Allâh’u Teâlâ’nın düşmanıyla haşır neşir olmak, onunla dost olmak Allâh’u Teâlâ’dan yüz çevirmeyi gerektirir. Her kim Allâh’u Teâlâ’dan yüz çevirirse şeytân onun dostu olur ve onu küfre götürür. Zemahşeri şöyle demiştir: Bu akla uygun bir açıklamadır. Çünkü hem bir zatla hem de onun düşmanıyla dostluk kurmak birbirine zıttır ve aynı anda bir kişide bulunması mümkün değildir.” [Münâvî, Feydu’l-Kadir: 6/144.]
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye rahîmehullâh kendi zamanında İslâm düşmanlığı yapan kâfir Tatarlar’a yardım edenler hakkında şöyle demiştir: “Asker emirlerinden veya bunlardan başka her kim tatarların safına geçerse işte o kimse tıpkı onların hükmünü alır. Onlar İslâm şeriatından her ne kadar uzaklaşıp irtidat etmişlerse o kimse de aynen onlar gibi irtidat etmiştir.[Mecmûu’l-Fetâvâ: 28/530.]
İmâm Kurtubî rahîmehullâh ise şöyle demiştir: “Kim Müslümanlara karşı kâfirleri (el, dil, mal ve can ile) desteklerse hükmü onların hükmü gibidir, yani mürdet olmuştur.” [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân: 6/217.]
Şimdi Ben Sana delillerimi sundum umarım anlarsın.! Eğer Bu delilleri görüp sonra yok ben tek başına cihad etmeni kastetmiştim dersen sana cevabım şöyle olacaktır:
Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır: (Kendinizi öldürmeyiniz!) [Nisa 29]
(Bir şeyle canına kıyana, Cehennemde onunla azap edilir.)[Buhari]
(İple boğazını sıkarak intihar eden, boğazı sıkılarak azap görür. Herhangi bir bıçakla intihar eden, Cehennemde bıçaklanarak azap görür.) [Buhari]
Bunlarda seni tatmin ettimi Allah azze ve celle ayetinde kendini bilerek öldürmeyi (İntihar etmeyi) Yasaklamıştır.Sahih Hadiste İse defalarca buyrulmuştur.!
Ve Hatap amedi Tek başına savaşa gitmek intihar etmenin ta endisidir.!
Birde unutmadan lütfen dürüst ol sorduğun sorulara Allahın izni ve dilemesiyle cevab verdim.Ama sen neden kayırıyorsun şimdide yukarıda sorduğum soruya cevab ver bakalım.!
Welhamdulillahirabbil alemin.
Kendi c3sedini kule cevirmesini vasiyet eden adam.hakkindaki hadiste;
bn-i Teymiye Rahimehullah, bu adamın olayını el-Fetava’nın başka bir yerinde de belirterek şöyle der:
“Adam bu şekilde kül olup dağıldıktan sonra, Allahu Teala, onu tekrar diriltmeye güç yetiremez, tekrar eski haline döndüremez zannetti.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/224)
“Bu kişi Allah’ın sıfatlarının hepsini tam olarak bilmediği için O’nun “Kadir olma” sıfatını da bilmiyordu. Mu'minlerden çoğu da bu kimse gibi,
Allah’ın sıfatlarını bilmemektedir. Bundan dolayı onlar kafir olmazlar.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/225)
Daha sonra ise, Aişe’nin Radıyallahu Anha geceleyin Baki’ mezarlığına çıkan Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem farkında olmadan izlemesi ve farkına varınca ise Aişe’ye Radıyallahu Anha; “Allah’ın sana ve Rasulü’ne haksızlık yapacağını mı sandın?” demesi, Aişe’nin de O’na “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye sorması üzerine, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Evet” diye cevap verdiği hadisi (Muslim) aktararak şöyle der:
“Mu’minlerin annesi olan Aişe Radıyallahu Anha, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem; “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye soruyor, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem “Evet” diye cevab veriyor. Bu, Aişe’nin Radıyallahu Anha bunu bilmediğini ve insanların gizledikleri her şeyi Allahu Teala’nın bildiğine dair gerekli bilgiye sahip olmadan önce kafir olmadığını gösterir.
Halbuki bu, hüccet ikame olunduktan sonra kabul edilmesi gereken imanın asıllarındandır ve Allahu Teala’nın her şeyi bildiğini inkar etmek, O’nun her şeye gücünün yettiğini inkar etmek gibidir.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/226)
İbn-i Teymiye Rahimehullah, bunları aktardıktan sonra asıl soruya (“Kişinin kendisini yetiştirmeye (Riyadat) devam ederek cevher olması halinde, kendisinden emir ve yasaklar kalkar mı?” şeklindeki soru.) cevab olarak şöyle demektedir:
“
Böylece anlaşılmaktadır ki bu söz, küfürdür. Ancak sahibinin kafir olması için, terkedenin küfre gireceği huccetin kendisine ulaşması ve açıklanması gerekir.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/224-226)