Alıntı: elif şafak / Uzak Bir Çokeşlilik Hikayesi (Köşe Yazısı)
BUGÜNLERDE Amerika'da ilginç bir hukuksal süreç yaşanıyor. Dünya basınının bir kenardan merakla izlediği çok boyutlu bir polemik.
Din, evlilik, özgürlük, devletin müdahale alanının sınırları ve kişisel haklar üzerine yoğun bir tartışmadır gidiyor. Konunun odağında aşırı dindarlıklarıyla ve farklı din yorumlarıyla ün salmış Mormonlar var.
Hakkında çok konuşulan ama pek fazla sağlıklı bilgi edinilemeyen kapalı kutu bir cemaat. Mormon olmayanlar, Mormon tapınaklarına giremiyorlar.
Hiç bu kadar gündemde olmamıştı Mormonlar. İlk defa bu sene uluslararası kamuoyunun gözü üzerlerine çevrildi. Cumhuriyetçi Parti adayı Mitt Romney'in kimliğinden ötürü birçok insan dönüp cemaate yakından bakma gereği duyuyor.
Bu siyasi gelişmeler olurken, benim ilgimi çeken ise Utah Eyaleti'nde yaşayan hem gayet sıradan hem de meşhur bir Mormon ailenin serüveni.
Söz konusu ailenin "reisi" Kody Brown'un dört eşi var: Meri, Janelle, Christine ve Robyn. Onlar bir süredir Amerikan televizyonunda hayli fırtına koparan bir reality-show'da ("Sister-Wives": Kız Kardeş-Eşler veya Bacı-Eşler) boy gösteriyorlar.
Aslında Kody sadece ilk eşiyle resmen evli, diğerleriyle "ruhani evlilik" yapmış. Kadınlar birbirleriyle iyi anlaştıklarını, böyle hep bir arada çoluk çocuk mutlu olduklarını iddia ediyorlar ama gerçekten ne hissettiklerini kim nasıl bilebilir?
Tek arzularının bu şekilde kabul görmek ve rahat bırakılmak olduğunu ifade ediyorlar. Şimdi aynı aile, Mormonların yoğun şekilde ikamet ettiği Utah Eyaleti'ne dava açmış durumda. Eyalet yasaları çokeşliliği bir suç olarak tanımlıyor ve beş yıla kadar hapisle cezalandırabiliyor.
Kody Brown açıklamasında çokeşliliğin yasallaştırılmasını beklemediklerini, sadece bireysel hayat tercihlerine karışılmamasını istediklerini söylüyor.
*Hatırlayanlar olacaktır, Amerikan TV izleyicisi aslında bundan seneler evvel tanışmıştı Mormonlarla. Hayali bir Mormon aileyi ekrana taşıyan "Big Love-Büyük Aşk" dizisi epey tartışılmıştı.
Oradaki karakterin üç karısı vardı. Şimdi yepyeni bir dizi izler gibi mahkeme sürecini izlemeye hazırlanıyor kamuoyu. Peki bireylerin, yani yetişkin, bilinçli ve özgür bireylerin kendi hayatlarını çizme özgürlükleri nerede başlar, nerede biter?
Mahkemenin seyri birkaç açıdan önem taşıyor: Dinin modern hayattaki rolü, siyaset felsefesinin yüzyıldır tartıştığı devlet/birey ilişkisinin tanımlanması, kadın-erkek eşitliğinin çiğnenip çiğnenmemesi... Hem felsefi, hem politik, hem sosyolojik açıdan yankılar uyandırabilir bu dava.
Umut ediyorum, Amerika'daki bu tartışma Türkiye'ye hiçbir şekilde yansımaz. Yani birileri çıkıp da "Bakın koskoca Amerikan demokrasisi bile bugün çokeşliliği tartışıyor, biz de konuşabiliriz!" demeye kalkmaz.
Türkiye gibi daha kadın-erkek eşitliğini sağlayamamış, kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın ne yazık ki yoğun olarak yaşandığı bir ülkede "poligami"yi bırakın meşru görmeyi, hafife almayı, sempatik yahut arzulanası göstermeyi bile son derece tehlikeli ve tedirgin edici buluyorum.
Hani şimdiden yazalım da, ne olur ne olmaz: Aman özenmeyelim!
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ‘olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (49/11)
Allah mormonlara hidayet nasip etsin. Onları eleştiren ve çokeşlilikten ödü kopacak olan kadının da ödünü koparsın.
BUGÜNLERDE Amerika'da ilginç bir hukuksal süreç yaşanıyor. Dünya basınının bir kenardan merakla izlediği çok boyutlu bir polemik.
Din, evlilik, özgürlük, devletin müdahale alanının sınırları ve kişisel haklar üzerine yoğun bir tartışmadır gidiyor. Konunun odağında aşırı dindarlıklarıyla ve farklı din yorumlarıyla ün salmış Mormonlar var.
Hakkında çok konuşulan ama pek fazla sağlıklı bilgi edinilemeyen kapalı kutu bir cemaat. Mormon olmayanlar, Mormon tapınaklarına giremiyorlar.
Hiç bu kadar gündemde olmamıştı Mormonlar. İlk defa bu sene uluslararası kamuoyunun gözü üzerlerine çevrildi. Cumhuriyetçi Parti adayı Mitt Romney'in kimliğinden ötürü birçok insan dönüp cemaate yakından bakma gereği duyuyor.
Bu siyasi gelişmeler olurken, benim ilgimi çeken ise Utah Eyaleti'nde yaşayan hem gayet sıradan hem de meşhur bir Mormon ailenin serüveni.
Söz konusu ailenin "reisi" Kody Brown'un dört eşi var: Meri, Janelle, Christine ve Robyn. Onlar bir süredir Amerikan televizyonunda hayli fırtına koparan bir reality-show'da ("Sister-Wives": Kız Kardeş-Eşler veya Bacı-Eşler) boy gösteriyorlar.
Aslında Kody sadece ilk eşiyle resmen evli, diğerleriyle "ruhani evlilik" yapmış. Kadınlar birbirleriyle iyi anlaştıklarını, böyle hep bir arada çoluk çocuk mutlu olduklarını iddia ediyorlar ama gerçekten ne hissettiklerini kim nasıl bilebilir?
Tek arzularının bu şekilde kabul görmek ve rahat bırakılmak olduğunu ifade ediyorlar. Şimdi aynı aile, Mormonların yoğun şekilde ikamet ettiği Utah Eyaleti'ne dava açmış durumda. Eyalet yasaları çokeşliliği bir suç olarak tanımlıyor ve beş yıla kadar hapisle cezalandırabiliyor.
Kody Brown açıklamasında çokeşliliğin yasallaştırılmasını beklemediklerini, sadece bireysel hayat tercihlerine karışılmamasını istediklerini söylüyor.
*Hatırlayanlar olacaktır, Amerikan TV izleyicisi aslında bundan seneler evvel tanışmıştı Mormonlarla. Hayali bir Mormon aileyi ekrana taşıyan "Big Love-Büyük Aşk" dizisi epey tartışılmıştı.
Oradaki karakterin üç karısı vardı. Şimdi yepyeni bir dizi izler gibi mahkeme sürecini izlemeye hazırlanıyor kamuoyu. Peki bireylerin, yani yetişkin, bilinçli ve özgür bireylerin kendi hayatlarını çizme özgürlükleri nerede başlar, nerede biter?
Mahkemenin seyri birkaç açıdan önem taşıyor: Dinin modern hayattaki rolü, siyaset felsefesinin yüzyıldır tartıştığı devlet/birey ilişkisinin tanımlanması, kadın-erkek eşitliğinin çiğnenip çiğnenmemesi... Hem felsefi, hem politik, hem sosyolojik açıdan yankılar uyandırabilir bu dava.
Umut ediyorum, Amerika'daki bu tartışma Türkiye'ye hiçbir şekilde yansımaz. Yani birileri çıkıp da "Bakın koskoca Amerikan demokrasisi bile bugün çokeşliliği tartışıyor, biz de konuşabiliriz!" demeye kalkmaz.
Türkiye gibi daha kadın-erkek eşitliğini sağlayamamış, kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın ne yazık ki yoğun olarak yaşandığı bir ülkede "poligami"yi bırakın meşru görmeyi, hafife almayı, sempatik yahut arzulanası göstermeyi bile son derece tehlikeli ve tedirgin edici buluyorum.
Hani şimdiden yazalım da, ne olur ne olmaz: Aman özenmeyelim!
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ‘olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (49/11)
Allah mormonlara hidayet nasip etsin. Onları eleştiren ve çokeşlilikten ödü kopacak olan kadının da ödünü koparsın.