Evet abla,
Buradaki kız kardeş bana bazı sorular soru ve taklidi imanda ne kadar ileri seviye olduğumu fark ettim.
+Takip ettiğin herhangi bir hoca sana yarın oy kullan derse kullanır mısın ?
-Evet.
Birebir olmasa da cümleler böyleydi. Zaten beni son zamanlarda yoran konu buydu. Selefi olurken de Kelamcı bazı kardeşler ile karşılıklı sohbet ettik (maturidi-eşarinin doğru olduğu konusunda ikna etmeye çalıştılar) karşı taraf ya da kelam kitapları isim ve sıfatları açmaya çalışıp tevil ettikçe yoruluyordum. Burada Selefi izlemek kalbe daha rahat geliyordu. 'Tevil' meselesi yani.
Örneğin tarikat dönemlerinde; Fatiha suresinde "Yalnız senden yardım dileriz" ayetine geldiğimde bunu beynimden direkt tevil etmeye, anlamından başka anlamlar da vermeye başlıyordum. HAŞA HAŞA 'medet' meselesi vardır biliyorsunuz. Bu çelişkiyi kalp fark ediyor (ama yalnızca senden yardım dilemiyorum ya Rab gibi) ama beyniniz o kadar yıkanmış oluyor ki, medet dilemeye binbir anlam vererek bir şekilde usulüne uyduruyor.
Velhasıl Selefi olduktan sonra ilk başta imanın tadına varmaya başladım çünkü Kur'an'ın gerçek anlamını kabul ediyordum. Her ayet parıldıyordu. Beni harekete geçirmişti. Ardından yine halkın cahil olduğu meselesi gibi durumlar benim tüm gayretimi aldı. Zaten mazeret varsa tebliğe gerek yok düşüncesine girdim. Ayetlerin anlamına bakıyordum arka planda yine bunun başka bir bağlamı vardır diye düşünüyordum böylece yine tüm ayetler gözümde canlılığını yitirmişti.
Dün bunu fark ettim. Taklidi imanda o kadar ileri seviyeyim ki hocanın imanına göre iman ediyorum. ALLAH Teala hem bana hem sizlere, hepimize gerçek imana ulaşmayı nasip etsin. Artık hocalara göre değil, Kur'an ve sünnete göre hareket etmek istiyorum. Bunu da nasıl başaracağım bilmiyorum. Nitekim tefsirlere de insan düşüncesi karışıyor ve kusurlu, sünnetlerin sahihliğini ya da sünnetten ahkam çıkacak bilgim de yok.
ALLAH Teala kendisine nimet verdiklerinin yoluna, dosdoğru yoluna iletsin. Amin.
"Ey o insan! Sen cidden rabbına doğru çabalar da çabalar nihâyet ona mülâkî olursun"
(İnşikak Suresi-6.ayet)
Tüm bunların özet olarak yanlış tarafları:
Hoca dinlenilir, ancak körü körüne peşinden gidilmez; nitekim hoca hata yaparsa siz de ardınca yapmış olursunuz.
Bu sebeple hocaları dinlemeli, ancak farklı olduğunu sezdiğiniz yerlerde işkillenip o konuyu derin araştırmalısınız.
Ve araştırma yaparken de, "bir ayet buldum, bir hadis buldum, işte bu net delil" şeklinde değil; Kur'an-ı Kerim'deki konuyla ilgili tüm ayetleri ve sahih sünnetteki konuyla ilgili tüm hadisleri bir araya getirerek "ortalama olarak çıkan anlam"dır yol.
Ve bu arada, bunu da doğrudan kendiniz yapmak zorunda değilsiniz, bunları bizlerden önce düşünüp tartışan, ortaya koyan alimler var. Araştırınca bir şekilde herbirine ulaşabiliyoruz elhamdülillah, kaç görüş varsa hepsine bakın ve en tutarlı, en kapsayıcı, Allah'ın adaleti ve merhametine en uygun görüş hangisi geliyorsa, kalbiniz ve mantığınız hangi görüşün üzerinde birleşiyorsa orada kalın.
Ve bu derecede samimiyetle çabaladıktan sonra, hâlâ hata yapıyor olma endişesini de içinizde duymayın. Siz size düşeni yapıp, kalanını Allah'a bıraktıktan sonra, yine de hataen bir görüşte devam ediyor olsanız da "bu hatada ne ihmal, ne kolaya kaçma, ne bilinçli yanlılık/taraf olma" olmadığı sürece, Allah katında size vebal yoktur. Nitekim araştırmış, ölçmüş tartmış, kalbiniz ve mantığınızla size Allah için en doğru görünen yola uymuşsunuz.
İnsanın sorumluluğu bunun ötesinde değildir, yanlış bile olsa Allah bunun böyle olmasını o an istediği içindir. Bu şekilde kimimiz dönem dönem yanlış akımlarda ilerleriz ve kimilerinin bize tebliğ imkânı doğar. Sonra biz ilerleriz ve biz başkalarına tebliğ eder oluruz. Hiçbir zaman aynı anda herkes aynı doğru bilgiye sahip değildir ve dünya sınavı bu şekilde "birbirimizle sınanmaya" zemin hazırlar.
Son olarak toparlamam gerekirse: "Samimiyetle araştırdığı halde ulaşamadığı ilimden kimse mesul değildir", ilmin birine ulaştırılması doğrudan Allah'ın takdiridir. Bu yolda Rabbimizin bilenlerden istediği, bilmeyene ulaştırmasıdır. Ve bilmeyenin sorumluluğu da, bilmediği bir şeyi duyduğunda araştırmasıdır. Tam olarak yukarıda dediğim şekilde, bütüncül olarak ve taraflılık yapmadan.
Bu şekilde olursa, kim hangi ilim derecesinde Allah'a dönecek olursa olsun, ahirette Allah'ın merhameti ile karşılaşır elhamdülillah. Nitekim kişi gücünün yettiğinden sorumludur, ötesinden değil.