tağuta sistem yönetim biçimi gibi anlamlar verenler ne zaman çıktı tam araştırmadım ama 70 lerden öncesine gitmez kesin adamlar öyle karmaşıklaştrmışlar ki meseleyi 2 saatlik video yapıyor yine anlatamıyor anlattığını kendi de anlamıyor halbuki mesele çok basit youtubdan araştırmak yerine basit düşünseniz yeterli
tağut bildiğimiz şeytan anlamına geliyor Kuran'da kullanıldığı tüm yerlerde böyle tağut'a muhakeme olmayı şeytana tapmak meselesi gibi anlayabilirisiniz puta tapan adamın aslında şeytana tapmış olması gibi yaşayan bir peygamber dururken onu hakim görmeyip de ona anlaşmazlıkta ona muhakeme olmayan da aslında şeytana muhakeme olmuştur
demokrasi meselesinde de ebu hanzalanın 20 saat videosunu izledikten sonra buraya gelen birini düzelteceğimi sanmıyorum ama iki laf da olsa yazayım belki düşünür
demokrasi bizim cumhuriyet değimiz şeyin yunancası aslında daha sonra daha felsefi bir hale getirilmiş daha derin anlamlar yüklenmiş ama özünde bildiğimiz cumhuryettir
ve tüm yönetim biçimleri aslında cumhuriyet ve krallık diye iki ismin altında toplanabilir bu ikisinden başka yönetim biçimi yok şeriat diye hiç yok çünkü o bir hukuktur yönetim biçimi değil yani demokrasi mi şeriat mı diye bir soru olamaz ama roma hukuku mu yoksa şeriat mı yahudi halakası mı yoksa şeriat mı diye olabilir.
cumhuriyet şirk olmadığı gibi krallık da tevhid değildir krallıkda da hükümdar kanun koyar cumhuriyette de koyar yani kanunlar yapan insanlardan hiçbir yönetim biçimnde kaçış yok devlet varsa kanun koyan insanlar da vardır siz kanun diyince galiba dini kanuna gidiyor aklınız domuzun haramlığı gibi ama meclisde dini meseleleler tartışılmaz ama tartıştıklarını varsayalım siz de doğru tarafta olursunuz olur biter günümüzde ceza hukukunda islam kanunlarının uygulanmamasına gelirsek de cumhuriyet ya da demokrasi buna engel değil sadece baştaki yöneticlerin gayretsizliği, eğer baştaki adam islamı gönülden kabul etmemişse hilafette bile islamın ceza hukuku uygulanmaz eğer yöneticiler müslümansa günümüz türkiyesinde bile uygulabilir hiçbir engel yok.
Lugavi anlamda tağut, haddi aşan herkestir, Anayasası İslam olan bir devlette Allah’ın hükümleri dışında hükümlerle hükmederek küçük küfre, fıska, zulme bulaşan da bu manada tağuttur ama (eğer yaptığını haram ve yanlış kabul ediyorsa) imanın aslı kendisinde mevcut olup fasık veya zalim müslümandır ancak şer’i anlamda tağut; şeytan, Allah’tan başkasına ibadet edilen sahte ilahlar, kahin, sihirbaz, put gibi anlamlara gelir.
Benim sorduğum ise yaptığını haram kabul edip Allah’ın hükmüne muhalif kanun koyarak Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyen hakimlerin hangi tür tağut olduğudur, lugavi anlamda mı, şer’i anlamda mı? Bu küçük küfür müdür yoksa bu büyük küfür müdür?
Bir devlet halk seçimi yaparken şeriatı şart koşmayıp anayasayı ve kanunları yöneticinin takdirine bırakırsa bu seçim islami bir seçim, bu cumhuriyet islami bir cumhuriyet olmaz. Heva ve heves üzerine kurulmuş bir devlet olur. Yani bu şu demek; halkın tercihi şeriattan yöneyse şeriatla yönetilir, değilse yönetilmez halbuki şeriat insanların tercihine bırakılmaz, Allah bir şeye hükmetmişse insanlara o konuda seçim hakkı yoktur, ayrıca böyle bir seçimi şeriatçı müslümanlar kaybettiklerinde onların bu seçimin sonuçlarına razı olmasını ve cihadın iptal edilmesini gerektirir, bu aldatıcı seçimler bu yüzden yapılır, buna kananlar vardır ama biz bu tuzaklara düşmüyoruz. Sahabe antlaşmaları olmayan küfür devletlerine seferler düzenlerken kafirlere üç seçenek bırakıyordu, ya müslüman olacaklar ya devlet yönetimini müslümanlara bırakıp kafirler de bu devlete cizye ödeyecek ya da fitne ortadan kalkıncaya ve Allahın dini yani şeriat hakim oluncaya kadar cihad.
İbn-i Kayyım der ki:
“Tağut, ibadet edilen, tabi olunan veyahut da itaat olunan olsun, kulun haddini aşmasına vesile olan her şeydir. Her kavmin tağutu, Allah ve Rasülü dışında onun hükmüne başvurdukları, Allah’ı bırakıp ibadet ettikleri, basiretsizce Allah’ın dışında tabii oldukları veyahut da Allah’tan başka itaat ettikleri kimselerdir. Kim Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in getirdiğinin dışında bir şeyin hükmüne başvurur veya o şeyle hüküm veririse, tağut ile hükmetmiş ya da tağuta muhakeme olmuş demektir.”
Şeyhu’l İslâm İbn-i Teymiyye der ki:
“Allah’a isyanı gerektiren hususlarda, hidayet ve hak dine uymamakta, kendisine itaat olunan her şey tağuttur. İşte Allah’ın kitabından başkası ile hükmeden ve bu maksatla hükmüne başvurulan kimseye tağut adının verilişi bundan dolayıdır.”
İmam Taberi şöyle der:
“Bana göre tağuta verilecek en doğru mana; Allah’a karşı haddini aşan ve Allah’tan başka kendisine zorla veya gönüllü olarak itaat edip bağlanılarak ibadet edilendir. Kendisine ibadet edilen bu varlık bir insan olabileceği gibi şeytan, put veya herhangi bir şey de olabilir.”
Abdurrahman el- Batın şöyle der:
“Tağut; Allah’tan başka ibadet edilenlerin, sapıklıkta öncü olanların ve batıla çağıran ve onu iyi gösterenlerin hepsidir. Allah ve Rasülüne zıt olan hükümlerle insanlar arasında hüküm verenler, kâhin ve sihirbazlar, sapık ve yalan hikâyeler uydurarak insanları mezarlara ibadet etmeye çağıran mezar bekçileri, hizmetçileri ve koruyucuları aynı şekilde birer tağuttur. Bu tağutların asıl ve en büyüğü ise şeytandır. Şeytan en büyük tağuttur.”