Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Bir Başka Sapık : Mustafa İ.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
medre kardeş Kader konusu Allah cc ilmidir bizim işimiz iman etmek okadar ama şunu söylemek istiyorum Allah cc firavunun iman etmesini dilemiştir ( ki kendisine musa as göndermiştir ) ama firavun iman etmemiştir ozaman ortaya şu sorun çıkıyor firavunun iradesi Allah cc iradesine üstün gelmiştir ki firavun kafir kalmıştır ikincisi hadislerde gelen kişi cennetlik amel işler cennetle arasında 1 karış mesafe kalır ama kaderi galip gelip cehenneme gider ve tam zıttı bunu nasıl izah edeceğiz
 
R Çevrimdışı

rebel

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kader konusu yeterinden fazla konuşulmuş, Ehli sunnetin ve ehli beyt mektebcilerin anlayışı ortadadır. Bundan fazlası hadiste belirtildiği üzere tehlikeli ve yasaktır.

Allah razı olsun akhi...
tartışamanın bu nokta üzerinden yürümesi gerçekten çok tehlikeli...
helak olma nedenidir, Allah muhafaza.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Mustafa i. : Cennet Ebedi Değildir!




13 Aralık 2011 / 16:02

Cennet ve Cehennemin Ebediyeti


342.jpg

Selamunaleykum değerli hocam, Allah’ın selamı sizin ve bu hayatı örnek olarak yaşayan, geçmişten bugüne kadar yüce Mevla’ya bir vesile için çalışan tüm Resûller ve Nebi’ler çağımızın âlimlerine selam olsun; bir kere değil bin kere… Bize, modern çağın Müslümanı nasıl olacağı konusunda ışık tutan değerli hocam M. İslamoğlu’na sonsuz teşekkür ediyorum.

Değerli hocam, size bir sual sormak istiyorum, amacım; size karşı olan sevgim bir meseleye bakış açınızdan dolayı burukluk yaşadı. Bu mesele üzerinden yaklaşık olarak dört sene geçmiş olmasına rağmen dayanamadım internet yoluyla sorma ihtiyacım duydum. Hocam, bir gün tefsir dersinde şöyle bir açıklamada bulundunuz, “Cennet sonradan yaratılmıştır, sonradan yaratılan yok olmaya mahkûmdur, baki olan Allah’tır, cennet de yok olacaktır” bunu söylerken tefsir müdavimlerinde kıpırdanmalar oldu, siz “O zamana kadar kalın yeterdir” dediniz.
Sevgili hocam, inanın siz bunu söylerken benim kafamdan bir ton kaynar su dökülmüş gibi oldu. Tefsir bittikten sonra acaba ben mi yanlış anladım, -inşallah öyledir- dedim ama diğer müdavimlere sordum onlar da aynı şekilde anladıklarını söyledi. Sonra ben, konuyla alakalı tefsir kitaplarını araştırdım. Birçok kişiye de danıştım ve meğer toplumda Mustafa İslamoğlu cennetin geçici olduğunu savunuyor diye biliniyormuş. Hatta bir gün müşterimle giderken konu İslam’dan açıldı, müşterim bana kime takılıyorsun dedi. Ben Mustafa İslamoğlu deyince o, “Git işine o cennetin geçici olduğunu söylüyor” dedi. O, bunu bana söyleyince ikinci bir şok daha geçirdim.

İslam tarihini araştırdım, bu görüşü savunan sadece bir kişi çıktı, fakat o İslam ulemasına hiç itibar edilmemiş. İsmini biliyordum şimdi unuttum. Sevgili hocam, bu bakış kişisel bir bakışın mıdır, kişisel bir bakışın ise dayanağın nedir? Kur'an’da ebedî olduğuna yönelik âyetlere ne demeli? Geçici olan bir cennet geçici bir ahiret demek, geçici bir ahiret demek geçici bir cehennem demektir. O zaman reenkarnasyona inananları burada hakkı çıkarmak lazım. Kur'an’da geçen ebeden ebedî kavramı mecaz mıdır, kinayeli midir? Elbette her şey yok olmaya mahkûmdur ama Allah, bir şeye ol dediği zaman da oluverir ebedî kal dediğinde ebedî kalacaktır. Buna itiraz eden mi var?
Cevap verirseniz memnun olurum.


Mustafa İ.Aziz Talib,
Aleyküm selam

1) "Cennet cehennem yok olacaktır" görüşü benim görüşüm değildir. Bir Kur'an talebesi olarak Kur'an’daki "huld" ves "ebed" kelimelerini tahlil ettim. Cennet ve Cehennemin ebediliğinin nasıl anlaşıldığını sahabenin olayı nasıl yorumladığını söyledim. Hz. Ebubekir'in, Hz. Ömer'in, Hz. Abdullah b. Mes'ud başta olmak üzere birçok güzide sahabinin bu konudaki günümüz yaygın kanaatinin aksine olan görüşlerini serdettim. Cehennemin sonsuz olmadığını söylediklerini naklettim. Buna da İbn kayyım el-Cevziyye’nin yazdığı Hadi'l-Ervah İla Biladi'l-Efrah adlı eserini kaynak gösterdim. Bu eser Arapça olarak piyasada var. Her yerde satılıyor. Bakmak isteyen açıp bakar. İbn Kayyım'ın ilmî yetkinliğinin derecesini siz bilmezseniz bilen birine sorabilirsiniz.
Siz yanlış adrese kızıyorsunuz. Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Abdullah b. Mes'ud'a kızmanız, onlara hesap sormanız lazım. Onlara hesap sormanız gerekirken bana hesap sormanız adil değildir. Hak değildir. Zulümdür. Allah razı olmaz.

2) Bakara Sûresi’nde Cennet ve nar’ın ilk geçtiği yerde bu konudaki farklı görüşleri bir müfessirin ilim namusu gereği zikrettim. Bir önceki kasette/CD'de başkalarının görüşünü naklettim. Bir sonraki derste kendi görüşümü naklettim. O da şuydu: Cennet ve cehennemin zamanı ğaybi bir konudur. Bu konuda konuşmak ğaybı taşlamaktır. Bunu Allah bilir. Bize düşen cehennemden sakınmak cenneti hak etmektir.
Bu orada şahidim olarak öylece durduğu halde, başkalarının görüşlerini bana yazmamanız ve öyle takdim etmeniz,
a. Söz emanetine sadakat değildir.
b. Kul hakkıdır.
c. İftiradır.

TIKLA :MUSTAFA ?SLAMO?LU



Mustafa İ. ; Cennet ve Cehennemin ebediliği konusunda İbn kayyım el-Cevziyye ve yazdığı esere iftira atarken, yine cennetle mujdelenmiş sahabelere ( Hz. Ebubekir'in, Hz. Ömer'in, Hz. Abdullah b. Mes'ud başta olmak üzere birçok güzide sahabi) dahi delilsiz mesnedsiz iftiralar atabilmiştir! Cennetin cehennemin ebediliği görüşünü kaynaksız şekilde bunlardan aldığını söyleyerek kenara çıkmaya çalışması başka bir edebsizliğidir!




Ehli sunnet : Ne Cennet , Ne de Cehennemin sonu yoktur! Ebedidir! (Sonsuz)



Cennetin Ebediliği :

جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Rab'leri Katı'nda onların mukâfatı, altlarından nehirler akan adn cennetleridir, orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah onlardan razı ve onlar O'ndan (Allah'tan) razıdır. İşte bu, Rabbine huşû duyan kimseler içindir. (Beyyine Surasi 8. ayet)




Cehennemin Ebediliği :

إِلاَّ طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللّهِ يَسِيرًا

Ancakcehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır. (Nisa Surasi 169. ayet)




CEHENNEM - SONSUZ AZAB YURDU
images
images



7298



CENNET :yale CEHENNEM:kafaçakma

cennetvecehennem_thumb.jpg



1006



 
R Çevrimdışı

rebel

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Yüzümü islam’a döndüğüm ilk zamanlarda atalarımdan gördüğüm gibi değil de Allah’ın emrettiği biçimde dinimi yaşamak için büyük bir araştırma çabası içine girmiştim. Kur’an ı kerimi ve hadisleri okuyordum fakat yine de insan kendisine rehberlik edecek, yol gösterecek bir alim arıyor. Ben de henüz üzerimdeki cahilliye aklıntılarını atamamış biri olarak at izinin it itine karıştığı, kabirperestlerin, gelenekçilerin, bid’atçi sapıkların, yoz tasavvufçuların kol gezdiği bir ortamda sınırlı çabalarım sonucu aklıma en yatkın piyasadaki alimlerden Mustafa i. nu görmüştüm. Diğerlerine kıyaslayınca bu daha mantıklı geliyordu bana. Öyle ki bir süre sonra neredeyse sadece Mustafa i. na itibar ediyordum. Bilinen, göz önünde olan f. Gülenler, cübbeliler, Adnanlar, e. Coşanlar a göre Mustafa i. bence tam bir alimdi.(şimdi bakınca komik geliyor ama o zaman öyle idi. ) tabii kimse bize gerçek alimleri göstermiyordu. Hatta bazı sitelerde adları sapıklar listesinde yer alıyordu. Bunlardan birisi de şehid seyyid kutuptu. Adını çokca duymuştum fakat hiç okumamıştım.

Bir gün –boşlukta olduğum zamanlardan birinde- kitapçıya gittim ve aralarında seyyid kutup’un, mevdudi’nin de kitaplarının bulunduğu birkaç kitap aldım.

Ve Allah’ın lûtf û keremiyle “yoldaki işaretler”i okumak bana nasip oldu. O andan sonra resmen beynime bir format yedim. Yüzümü islam’a dönmüştüm ama tevhid bilincim hala zayıftı. O kitabı okuduktan sonra artık tevhidi daha iyi anlamaya başladım inşaAllah. Artık Mustafa i. larından ve diğer tüm modernist, gelenkçi, sisteme angaje olmuş hacılardan, hoclardan ve diğerlerinden yüz çevirdim inşaAllah. Peki şu an tam bir muvahhid miyim? Hayır, değilim ama Allah’ın izniyle putlarımı teker teker yıkıyorum. Ve anladım ki hayattaki en önemli hazine” iman”mış. Bu bilinci bahşettiği için her gün Allah’a şükrediyorum. Bundan büyük nimet olabilir mi?
Ve’lhamdulillahi rabbil alemin…
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ehli sunnet : Ne Cennet , Ne de Cehennemin sonu yoktur! Ebedidir! (Sonsuz)



Cennetin Ebediliği :

جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Rab'leri Katı'nda onların mukâfatı, altlarından nehirler akan adn cennetleridir, orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah onlardan razı ve onlar O'ndan (Allah'tan) razıdır. İşte bu, Rabbine huşû duyan kimseler içindir. (Beyyine Surasi 8. ayet)




Cehennemin Ebediliği :

إِلاَّ طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللّهِ يَسِيرًا

Ancakcehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır. (Nisa Surasi 169. ayet)




CEHENNEM - SONSUZ AZAB YURDU
images
images



7298



CENNET :yale CEHENNEM:kafaçakma

cennetvecehennem_thumb.jpg



1006



 
Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
bir başka örnek...


SORU:Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'an-ı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor. Kesin delilleri nerede geçmektedir?

CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı âyetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkârın konusu değildir.

MUSTAFA ?SLAMO?LU
 
M Çevrimdışı

musab99

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Yüzümü islam’a döndüğüm ilk zamanlarda atalarımdan gördüğüm gibi değil de Allah’ın emrettiği biçimde dinimi yaşamak için büyük bir araştırma çabası içine girmiştim. Kur’an ı kerimi ve hadisleri okuyordum fakat yine de insan kendisine rehberlik edecek, yol gösterecek bir alim arıyor. Ben de henüz üzerimdeki cahilliye aklıntılarını atamamış biri olarak at izinin it itine karıştığı, kabirperestlerin, gelenekçilerin, bid’atçi sapıkların, yoz tasavvufçuların kol gezdiği bir ortamda sınırlı çabalarım sonucu aklıma en yatkın piyasadaki alimlerden Mustafa i. nu görmüştüm. Diğerlerine kıyaslayınca bu daha mantıklı geliyordu bana. Öyle ki bir süre sonra neredeyse sadece Mustafa i. na itibar ediyordum. Bilinen, göz önünde olan f. Gülenler, cübbeliler, Adnanlar, e. Coşanlar a göre Mustafa i. bence tam bir alimdi.(şimdi bakınca komik geliyor ama o zaman öyle idi. ) tabii kimse bize gerçek alimleri göstermiyordu. Hatta bazı sitelerde adları sapıklar listesinde yer alıyordu. Bunlardan birisi de şehid seyyid kutuptu. Adını çokca duymuştum fakat hiç okumamıştım.

Bir gün –boşlukta olduğum zamanlardan birinde- kitapçıya gittim ve aralarında seyyid kutup’un, mevdudi’nin de kitaplarının bulunduğu birkaç kitap aldım.

Ve Allah’ın lûtf û keremiyle “yoldaki işaretler”i okumak bana nasip oldu. O andan sonra resmen beynime bir format yedim. Yüzümü islam’a dönmüştüm ama tevhid bilincim hala zayıftı. O kitabı okuduktan sonra artık tevhidi daha iyi anlamaya başladım inşaAllah. Artık Mustafa i. larından ve diğer tüm modernist, gelenkçi, sisteme angaje olmuş hacılardan, hoclardan ve diğerlerinden yüz çevirdim inşaAllah. Peki şu an tam bir muvahhid miyim? Hayır, değilim ama Allah’ın izniyle putlarımı teker teker yıkıyorum. Ve anladım ki hayattaki en önemli hazine” iman”mış. Bu bilinci bahşettiği için her gün Allah’a şükrediyorum. Bundan büyük nimet olabilir mi?
Ve’lhamdulillahi rabbil alemin…

Hocam bende islama ilk girdigim yillarda m. islamogulunun kitaplarini okumaya baslamistim. Islamla tanismam vesile olan bir abim vardi Allah c.c. kendisinden razi olsun. Bana islamogulunun kitaplarini yasaklamisti. Ve bir daha akabe vakfina gidersem yanima gelme demisti.

Tabi sozunu dinledim ama icten ice kizmistim. Ama simdi dusunuyorumda gercekten cok hakliymis
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
KABİR AZABI HAKTIR, HADİSLER MUTEVATİRDİR


Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz veya ölü kabre konulunca simsiyah mavi gözlü iki melek ona gelir onlardan birine münker diğerine nekîr denilir. O iki melek şöyle derler:
Bu Muhammed denilen adam hakkında ne dersin? O kimse ise ölmeden önce söylediğini aynen tekrar ederek: O Allah’ın kulu ve Rasûludür. Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Muhammed’de onun kulu ve elçisidir. O iki melek derler ki: Senin böyle söyleyeceğini biliyorduk. Sonra o kabir yetmiş arşın kadar genişletilir ve aydınlık hale getirilir ve rahatça yat uyu burada denilir. O kimse bu durumu benim aileme dönüp haber verebilir miyim? Deyince o iki melek; gelin güvey gibi rahatça uyu gelin güveyi olan kimseyi ailesinden en çok sevdiği kimse uyandırır derler. O kişi o kabirde mahşer için diriltilinceye kadar rahat rahat uyur.

O kabre konulan kimse münafık ise Muhammed (s.a.v.) hakkında sorulan soruya; İnsanların peygamber dediklerini duydum bende aynen öyle söyledim, gerçek midir? değil midir? bilemiyorum diyecek. Bunun üzerine o iki melek; senin böyle söyleyeceğini biliyorduk derler. O kabre, sıkıştır onu denilir, kabirde onu sıkıştırır da kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Allah onu böylece mahşer günü uyandırıncaya kadar azab etmeye devam eder.”
(Nesâî, Cenaiz: 114; Buhârî, Cenaiz: 86)

* Bu konuda Ali, Zeyd b. Sabit, İbn Abbâs, Berâ b. Âzib, Ebû Eyyûb, Enes, Câbir, Âişe, Ebû Saîd’den de kabir azabıyla alakalı hadis rivâyet edilmiştir.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bir kimse öldüğü zaman ahiretteki kalacağı yer sabah akşam kendisine gösterilir o kimse Cennetliklerden ise Cennet’ten, Cehennemliklerden ise Cehennem’den olan yeri gösterilir ve ona işte senin oturacağın yer burasıdır, kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek denilir.”
(Buhârî, Cenaiz: 89)

* Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.

el-Berâ b. Âzib -Radıyallahu anh-dan rivayete göre o şöyle demiştir :
Mümin kula :
Ona iki melek gelir, onu oturturlar ve ona Rabbin kimdir? derler. O da: Rabbim Allah’tır der, dinin nedir? diye sorarlar. O da, dinim islam’dır der. Ona, şu aranızda peygamber olarak gönderilen adam nedir? diye sorarlar, o da: O Allah’ın Rasûlüdür, der. Yine iki melek ona: Senin bilgin nedir? diye sorarlar, o: Ben Allah’ın Kitabını okudum, ona iman edip tasdik ettim. Bunun üzerine sema’dan bir münadî; Benim kulum doğru söylemiştir, ona cennetten bir döşek yayınız ve ona cennetten bir kapı açınız, diye seslenir. Bunun üzerine cennetin hoş ve güzel kokuları ona gelir ve gözünün alabildiği kadar bir mesafe kabrinde ona genişlik verilir. Güzel yüzlü, güzel elbiseli, hoş kokulu bir adam ona gelir. Bu adam ona: Seni sevindirecek şeylerin müjdesini sana veriyorum. İşte bugün sana vadolunan gündür, der. Ona: Sen kimsin? Yüzün hayır ile gelen kimsenin yüzüne benziyor, diye sorar. Ona, ben senin salih amelinim der. Bu sefer o kişi: Rabbim kıyameti kopart ki ben de aile halkımın yanına ve malıma geri döneyim, diye yakarır.

Kafir Kula :
Yanına iki melek gelir, onu oturturlar ve ona Rabbin kimdir? derler. O da; hah, hah bilmiyorum der. Bu sefer ona: Aranızda peygamber olarak gönderilen bu adam ne idi? derler. O yine, hah, hah bilemiyorum der. Bunun üzerine semadan bir münadî: O yalan söyledi. Ona cehennemden bir döşek yayınız ve ona cehennem ateşine giden bir kapı açınız, diye seslenir. Cehennemin o yakıcı ve kavurucu sıcağı ona gelir. Kabri üzerine öyle bir daralır ki kaburga kemikleri birbirine girer. Son derece çirkin yüzlü, çirkin elbiseli, pis kokulu bir adam ona gelerek; Senin hoşuna gitmeyecek şeyleri müjdelemeye geldim. İşte (dünyada iken) sana vadolunan günün budur, der. Sen kimsin? diye sorar. Senin yüzün kötü şeyler getiren birisinin yüzüne benzer, der. O da: Ben senin kötü amelinim, der. Bu sefer o kimse: Rabbim kıyameti kopartma! der.
Musned, IV, 287, 295-296; Ebû Davûd 4753./ Bu hadisi İmam Ahmed ve Ebu Davud rivayet etmişlerdir. Nesaî ve İbn Mace onun baş taraflarını rivayet ettikleri gibi, Hakim ile Ebu Avane el-İsferayinî, Sahih’lerinde ve İbn Habban da rivayet etmiştir.

Bütün ehl-i sünnet ve hadis ehli bu hadisin gereğini kabul etmişlerdir. Bu hadisin Sahih(-i Buharî)de de destekleyici rivayetleri vardır.


عن عائشة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان للقبر ضغطة ولو كان أحد ناجيا منها نجا منها سعد بن معاذ
{ …. Aişe r.a dan. Rasulullah s.a.v buyurdular ki :
Muhakkakki kabrin bir sıkıştırması vardır. Eğer ondan kurtulacak olan olsaydı, Sa’d bin Muaz olurdu. }
AHMED : 6 / 55 – 23762.N , HEYSEMİ : 3 / 46 – 4255.N , S.SAHİHA : 1695.N

{ … Enes İbni Malik r.a dan :
Peygamber s.a.v buyurdular ki :
Eğer ölülerinizi defnetmeme endişesi olmasaydı, kabir azabından sizlere işittirmesi için muhakkak Allah’a dua ederdim. }
MUSLİM : 8.C.2868.N , AHMED : 6. 21149 , İBNİ EBİ ASIM ES-SÜNNE : 868.N , İBNİ EBİ ŞEYBE MUSANNEF : 3/373


{ … İbni Abbas r.a şöyle demiştir :
Peygamber s.a.v iki kabrin üzerine uğradı da :
- Bu iki kabrin içerisindekiler muhakkak ki azab olunuyorlar. Halbu ki büyük bir şeyden dolayı da azab olunmuyorlar,buyurdu. Sonra da :
- Bunlardan birisi koğuculuk ederdi, diğeri de idrarından sakınmazdı, buyurdu.

Ravi dedi ki : Bundan sonra rasulullah s.a.v bir yaş çubun aldı,onu iki parçaya böldü, sonra o parçalardan her birini bir kabrin üzerine dikti. Sonra da : Bunlar yaş kaldıkları müddetçe umulur ki bu kabir sahiplerinden azab hafifletilir, buyurdu. }
BUHARİ : 3.C.1300.S , İBNİ MACE : 1.C.347.N ,MUSLİM : 1.C.292.N


﴿ سُؤَال الَمَلَكَيْنِ الْمَيِّتِ فِي الْقَبْرِ وَهُوَ فِتْنَتُهُ ﴾

“İki meleğin, kabirde, ölüye sorguya çekmesi ve bunun, ölü için bir fitne olması ile ilgili hadisler"
Bu iki melek, insanlara, bilmedikleri ve görmedikleri bir şekilde göründüklerinden “Münker” ve “Nekir” isimleriyle isimlendirilmişlerdir.

Konu ile ilgili hadisler için : Buhârî, Cenaiz 66, 85, 86, Meğazi 44; Muslim, Küsuf 3, Cennet 70 (2870), 73 (2871); Ebu Dâvud, Cenaiz 72, Sunnet 27; Tirmizî, Cenaiz 70; Nesâî, Cenaiz 109-110, 113, 115; İbn Mâce, Zuhd 32; Musned: 2/146, 172, 3/3, 4, 126, 233-234, 346, 4/63, 139-140, 352, 6/252; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Hâkim, Mustedrek, 1/370; Bezzâr; Beyhakî, Kitabu azabi’l-kabr, s. 21, 26, 38; İbn Ebi Dunya; İbn Ebi Hâtim


Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.Enes
2.Esmâ’ bint. Ebi Bekr
3.Amr ibnu'l-Âs
4.Berâ’ b. Âzib
5.Hz. Osmân
6.Ebu Hureyre
7.Câbir b. Abdullah
8.Abdullah ibn Amr
9.Ebu Saîd el-Hudrî
10.Hz. Aişe
11.Abdullah ibn Abbâs
12.Abdullah ibn Mes’ud
13.Hz. Ömer
14.Ebu’d-Derdâ’
15.Ebu Râfi’
16.Ebu Musa el-Eş’arî
17.Atâ’ ibn Yesâr (mürsel olarak)
18.Temîm ed-Dârî
19.Ubâde b. es-Sâmit
20.Beşîr b. Ekâle
21.Ebu Umâme
22.Sevbân
23.Hamza b. Hubeyb (mursel olarak)
24.Abdullah ibn Ömer
25.Muâz b. Cebel
26.Ebu Katâde
Toplam, 26 kişi.

Derim ki: Suyûtî (ö. 911/1505) “Şerhu’s-Sudûr”da aynen şöyle der:
“Kabrin fitnesi, iki meleğin (ölüyü) sorguya çekmesidir. İki meleğin kabir de ölüyü sorguya çekmesi ile ilgili Enes, Berâ’ b. Âzib, Temîm ed-Dârî, Beşîr b. Ekâle, Sevbân, Câbir b. Abdullah, Abdullah ibn Revâha, Ubâde b. es-Sâmit, Huzeyfe, Hamza b. Hubeyb, Abdullah ibn Abbâs, Abdullah ibn Amr, Abdullah ibn Ömer, Abdullah ibn Mes’ud, Hz. Osmân, Hz. Ömer, Amr b. el-Âs, Muâz b. Cebel, Ebu Ümâme, Ebu’d-Derdâ’, Ebu Râfi’, Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu Katâde, Ebu Hureyre, Ebu Musa el-Eş’arî, Esmâ’ bint. Ebi Bekr, Hz. Aişe’den naklen gelen hadisler, tevatürdür.”
Suyûtî, bu sahabilerin naklettiği hadislerin hepsini (bu kitapda) aktarmıştır. Dolayısıyla da (bu konuda daha geniş bilgi için) bu kitaba bakabilirsiniz.

İbn Teymiyye (ö. 728/1327) ise ‘ölünün, meleklerin; Rabb, Din ve Peygamber ile ilgili sorularına cevap vermesi şeklinde meydana gelecek kabir fitnesi’ hakkında aynen şöyle der:
“Bu fitne hususunda Berâ’ b. Âzib, Enes b. Mâlik, Ebu Hureyre ve daha bir çoklarının, Hz. Peygamber(s.a.v)’den naklettiği hadisler, tevatürdür.”

İbn Kayyim (ö. 751/1350) “Kitâbu’r-Rûh”da derki:
“Kabir azabı ve Münker ile Nekir adlı meleklerin (kabirde ölüyü) sorguya çekmesi ile ilgili Hz. Peygamber(s.a.v)’den gelen hadisler, pek çok olup (bunlar) mütevatirdir.”
Daha sonra İbn Kayyim, bu hadislerin bir kısmını nakletmiştir. (Bu konuda daha geniş bilgi için) bu kitaba da bakabilirsiniz.

Zebîdî “Şerhu’l-İhyâ’”da derki:
“Kabir fitnesiyle ilgili hadisler, tevatürdür.”
Daha sonra Zebîdî, bu hadisleri rivayet eden 25 sahabinin ismini saymış, bu sahabilerin naklettiği hadislerin lafızlarını aktarmış ve bu hadislerin tahricini yapmıştır.

Gülşânî’de “Şerhu’r-Risâle”de derki:
“Kabir fitnesi ve azabı hakkında gelen haberler, tevatür derecesine ulaşmıştır.”
Yine Ubbî (ö. 827/1424) “Şerhu Muslim”de, Kabir azabından Allah’a sığınma ile ilgili hadislere dair yerde, “İrşâd” şarihinden naklen kabir fitnesi ve azabından (Allah’a sığınma) ile ilgili bütün hadislerin, mütevatir olduğunu ve bu konuda Hak Ehlinin icma’ ettiğini belirtmiştir.

Sa’d et-Taftazânî (ö. 792/1389)’de “Şerhu’n-Nesefî”de derki:
“Kabir azabı, kafirler ve bazı asi müminler için haktır. Yine kabirdeki nimetlendirme ise, -Allah’ın bildiği ve dilediğ şekilde- itaat ehli için haktır. Münker ile Nekir’in (kabirde ölüyü) sorguya çekmesi haktır. Bütün bunlar, Sem’i (ve Nakli) Delillerle sabittir.

﴿ عَوْد الرُّوحِ لِلْبَدَنِ وَقْت السُّؤَالِ ﴾
“(Kabirde ölüyü) sorguya çekme sırasında ruhun bedene geri dönmesi ile ilgili hadisler
Suyûtî (ö. 911/1505)’nin “Şerhu’s-Sudûr” da, İbn Teymiyye (ö. 728/1327)’nin konu ile ilgili olarak şöyle söylediğini nakletmiştir:

(Kabirde ölüye) soru sorulması sırasında ruhun bedene geri dönmesi ile ilgili hadisler, mütevatirdir.”

﴿ عَذَاب الْقَبْرِ وَنَعِيمه ﴾

“Kabir azabı ve nimetleri” ile ilgili hadisler
Konu ile ilgili hadisler için : Buhârî, Cenaiz 32, 45, 66, 84, 85, 86, 87, 88, Sehv 64, Rikak 42; Müslim, Mesacid 35, Cenaiz 4, 9, 12 (924), 26, 61 (950), 72 (957), Cennet 65 (2866), 67 (2867), 68 (2868), 69 (2869), 76 (2873); Tirmizî, Cenaiz 24, 70, 71, Zühd 5 (2309); Ebu Dâvud, Taharet 11, Cenaiz 73 (3221), Cihad 27 Sünnet (4751, 4750); Nesâî, Taharet 25, Cenaiz 10, 12, 20, 21, 23, 44, 48, 49, 69, 78, 110, 114, 115, 116, 117; İbn Mâce, Taharet 26 (346), Salat 6, İkame 26, Cenaiz 53 (1589), 54 (1594); Dârimî, Rikak 94; Müsned: 2/172, 441, 3/3-4, 38, 259, 296, 353, 4/287-288, 295, 6/364; Hâkim, Müstedrek, 1/35; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; İbn Mende, Kitabu’t-Taharet; Bezzâr; Ebu Musa el-Medini, et-Terğib ve’t-Terhib

Kabir azabı ve nimetleri konusunda Sa’d et-Taftazânî (ö. 792/1389) ile bir çoklarının görüşü daha önce geçmişti.
el-Fâsî (ö. 1052/1642)
“Şerhu’t-Tesbît”de (konu ile ilgili olarak) aynen şöyle der: “Kabir fitnesi ve azabı, bir grup sahabeden rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1.Enes b. Mâlik -Bu hadis, Enes’ten çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
2. Ebu Hureyre -Bu hadis, Ebu Hureyre’den çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
3. Abdullah ibn Amr ibnu’l-Âs
4. Esmâ’ bint. Ebi Bekr -Bu hadis, Esmâ’ bint. Ebi Bekr’den çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
5. Hz. Aişe -Bu hadis, Hz. Aişe’den çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
6. Berâ’ b. Âzib - Bu hadis, Berâ’dan çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
7.Hz. Ömer


1.Abdullah ibn Mes’ud
2.Zeyd b. Erkam
3.Meymûne bint. Sa’d
4.Hz. Peygamber (s.a.v)’in hanımı Meymûne
5.Zeyd b. Sâbit
6.Ebu Eyyûb el-Ensârî
7.Abdullah ibn Abbâs
8.Ebu Saîd el-Hudrî- Bu hadis, Ebu Saîd’den çeşitli yollardan rivayet edilmiştir.
9.Abdurrahman b. Semure
10.Ebu Katâde el- Ensârî
11.Abdullah ibn Ömer
12.Sa’d
13.Ebu Bekre
14.Hz. Ali
15.İbn Ebi Eyyûb
16.Ümmü Hâlid
17.Câbir b. Abdullah
18.Ummü Mübeşşir
19.Abdurrahman b. Hasene” (el-Fâsî’nin sözü burada bitmektedir.)

(Aynî) ”Umdetu’l-Kârî”nin “Bâbu men kâle fi’l-hutbeti ba’de’s-senâ emmâ ba’d” (Hutbede Hz. Peygamber (s.a.v)’e övgüde bulunduktan sonra “emmâ ba’d = Bundan sonra” ifadesini söyleyen kimse hakkındaki bâb) da derki:
“Anlatıldığına göre; kabir azabı, bir grup sahabeden rivayet edilmiştir.”
Daha sonra Aynî, bu sahabilerin isimlerini saymış ve daha sonra da (yukarıdakilere ek olarak) bunlardan birisini de şöyle saymıştır:
20.Esmâ’ bint. Yezîd
Aynî, bir başka yerde ise bu sahabilerin bazılarının isimlerini şöyle saymıştır:
21.Ubâde b. es-Sâmit
22.Ebu Musa el-Eş’arî
23.Ebu Ümâme
24.Ebu Râfi’
25.Hz. Osmân
Ubbî (ö. 827/1424) ise “Şerhu Müslim”de, ‘Kabir üzerine yaş dal dikilmesi ile ilgili hadislere dair yerde aynen şöyle der:
“Bu tutum, kabir azabından (Allah’a) sığınma ile ilgili bir meseledir.
(Derim ki ) Bu, mütevatirdir. Ehli Sünnet de, bu meselede icma’ etmiştir.”



﴿ اَلْإِسْتِعَاذَة مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ﴾
“Kabir azabından Allah’a sığınma” ile ilgili hadisler

Bir çok kimsenin anlattığına göre; bu hadisler, mütevatirdir.
Fâsî (ö. 1052/1642) “Şerhu’t-Tesbît”de (konu ile ilgili olarak) aynen şöyle der: “Raesulullah (s.a.v)’in, kabir azabından Rabbine sığınması ile ilgili haberler, mütevatirdir. Rasulullah (s.a.v), bu konuda nakledilen dualarda sözü uzatmıştır. Bir çok kimse de, bunu, sahabeden rivayet etmiştir.”


KABİR AZABINA DELALET EDEN AYET’İ KERİMELER


فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ النَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوّاً وَعَشِيّاً وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْن أَشَدَّ الْعَذ

“ Allah onu – yani Musa’yı – onların kurdukları tuzakların kötülüğünden korudu ve Fravn ailesini azabın en kötüsü kuşattı.Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet koptuğu gün de,Fravn ailesini azabın en çetin yerine sokun denir.”
(Mu'min 45-46)

Bu Ayet’i kerimelerde zikredildiği gibi, Fravn ailesi kıyametten önce kabirlerinde sabah akşam azaba sunulmaktadırlar. Kıyamet koptuktan sonra ise ikinci bir azabtan ve bunun da şiddetinden bahsedilmektedir.

Bu ayetin tefsirinde İbni Kesir r.h birkaç rivayetle , zikredilen bu Ayet’i kerimelerin kabir azabı ile alakalı olduğunu anlatmaktadır.
İbn'i Kesir :C.13 , S. 7000

Allah’u Azze ve Celle yine bir Ayet’i celilesinde şöyle buyurmaktadır :
وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى

“Kim de benim zikrimden yüz çevirirse,onun için dar bir geçim vardır.Kıyamet gününde de onu kör olarak haşrederiz. (Ta ha 124)


{ … Ebu Hureyre r.a dan. Dedi ki : Rasulullah s.a.v “ …. Onun için dar bir geçim vardır…. “ Ayet’i hakkında ; “ Bu kabir azabıdır“ buyurmuşlardır. }

Ebu Zura kanalıyla : Bezzar :
{ … Ebu Said el-Hudri r.a dan.Dedi ki : Rasulullah s.a.v : Allah’u Teala’nın "Onun için dar bir geçim vardır…." ayet’i hakkında ; "Bu kabir azabıdır" buyurmuşlardır. }
Ebu Zura kanalıyla : İbni Ebu Hatim :
İbn'i Kesir : C: 10, S. 5280

Allah’u Azze ve Celle yine bir Ayet’i celilesinde şöyle buyurmaktadır :

يُثَبِّتُ اللّهُ الَّذِينَ آمَنُواْ بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللّهُ مَا يَشَاءُ

"Allah iman edenlere dünya hayatında da ahirette de o sabit sözde daima sebat ihsan eder.Allah zalimleri ise şaşırtır.Allah dilediğini yapar". (İbrahim 27)


{ … Bera İbni Azib r.a dan : Peygamber s.a.v :
“ Allah iman edenlere dünya hayatında da ahirette de o sabit sözde daima sebat ihsan eder.Allah zalimleri ise şaşırtır.Allah dilediğini yapar. “ Ayet’i kabir azabı hakkında indi.
Kabirde ölüye : Rabbin kimdir ? diye sorulur. O da : “ Rabbim Allah ve Peygamberim Muhammad s.a.v dir “ der. İşte bu,Aziz ve Celil olan Allah’ın : “ Allah iman edenlere dünya haya-tında da ahirette de o sabit sözde daima sebat ihsan eder…. “ Ayetindeki sabit kavlin delalet ettiği sözdür“ buyurdu. }
Muslim : C.8 ; Hadis no : 2871



{ … Rasûlullah'ın zevcesi mü'minlerin annesi Aişe R.A'dan şöyle haber verdi : Rasûlullah s.a.v namaz'ın sonunda :

" Allah’ım ! kabir azabından sana sığınırım. Mesih deccalin fitnesinden sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allahım ! günahtan ve borçlanmaktan sana sığınırım “ diye dua ederdi. Biri kendisine :
" Yâ Rasûlullah borçtan ne de çok istiaze ediyorsun " dedi. Bunun üzerine :
" İnsan borçlandığı vakit söz söyler de yalan uydurur, söz verir de sözünde durmaz " buyurdu. }
Buhari : C 2 , Hadis No 820 ; Muslim : C 2 ; Hadis No 589

Ehli Sünnet de, bu meselede icma’ etmiştir.”








"Firavûn ve adamları sabah akşam ateşe arzedilirler. Kıyametin kopacağı (koptuğu) gün de denilir ki, Firavûn hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (El-Mu'min Sûresi: 46)

Bilindiği gibi Firavûn'un (denizde boğulduğu için) kabri mevcût değildir. Fakat sabah-akşam arzedildiği haber verilmiştir. Ehl-i sünnet alimlerinin bu ayetten istinbat ettikleri hüküm şudur: Kıyamet kopmadan önce (Berzah aleminde) Firavûn ve adamları, kendilerine hazırlanan azabın keyfiyetini, sabah-akşam idrak edeceklerdir. Mu'tezîle fırkasına mensub bazı müfessirler "Bu azabın sadece Fir'avn ve adamlarına (hanedanına) mahsus olabileceğini" ileri sürmüş ve ayetin hükmünü tahsis etmişlerdir.
(İmam-ı Zemahşerî -El Keşşaf- Beyrut: 1947 C: 2 Sh:36 )

Ancak bu tahsisin; habere dayananbir tefsir değil, şahsî bir tevil olduğu sabittir. Zira Hz. Abdullah Ibn-i Ömer'den (ra) rivayet edilen Hadis-i Şerif'te, Peygamber Efendimizin (sav) şöyle buyurduğu bilinmektedir:
"Sizden birisi öldüğü zaman, sabah-akşam ahiretteki makamı (cennet veya cehennemdeki yeri) kendisine arzolunur ve kendisine şöyle denilir: "Bu senin makamındır."
(Sahih-i Buhârî -Ist: 1401 C: 2 Sh: 102 K. Cenâiz: 90, Ayrıca Sahih-i Müslim Ist:1401 C: 3 Sh: 2199 K. Cenâiz: 17)

İslam tarihinde ilk defa "Kur'an'ın Mahlûk" olduğunu ileri süren ve kabir azabının mümkün olamıyacağını iddia eden Cehm b. Safvân ve talebeleridir. İmam Ebû Muin En-Nesefî "Tebsîratû'l-Edille" isimli eserinde;
"Cehmiyye ve bazı Mu'tezile fırkasına mensub kimseler, hayat sahibi olmayanlara soru sorup, cevap almak imkansızdır. Dolayısıyla kabir azabı sözkonusu değildir. Onlara göre hayat olmadan ilimden, beden olmadan da hayattan söz edilemez. Mezara konan ve bölünemeyecek kadar küçük parçalara ayrılan cesetlerde hayatın olmadığı, akli ve nakli delillerle sabittir. Bu sebeble onlar için elem ve lezzet gibi duygulardan söz edemeyiz" iddiasını ortaya attıklarını belirtmiş ve şu tesbitte bulunmuştur:
"Hayat için mutlaka bedenin bulunması şart değildir. Zira herhangi bir sıfatın bir mahalde bulunabilmesi için, onun bir zat ile birlikte bulunmasından başka bir şart yoktur. Mu'tezile bu görüşünü, zatın canlı olabilmesi için, özel bir bedeni şart gören filozoflardan almıştır. Bu felsefî anlayış doğru değildir. Eğer bu iddia doğru olsaydı; Allah (cc) için beden (cisim) imkansız olduğuna göre, O'nun hayat sahibi olmasının imkansız olduğunun ileri sürülmesi gerekirdi. Bunun doğru olmadığı, yani Allahû Teâlâ'nın (cc) mutlak hayat sahibi olduğu malumdur"
(Imam Ebû Muîn en-Nesefî -Tebsirâtû'l Edille- Şam: 1993 C: 2 Sh: 763).

Mu'tezile fırkasına mensup alimlerin büyük çoğunluğu; kabir azabının hak olduğunu ve bu azabın hem beden, hem ruhla hissedileceğini belirtmişlerdir. "Tebsîratû'l-Edille"de zikredilen görüşler, Mu'tezile'den Dırar b. Amr ve talebelerinin görüşleridir. Imam-ı Eş'arî "El-Ibâne" isimli eserinde; kafirler için, kabir azabının hak olduğunu ayetlerle izah etmiştir.( Imam-ı Eş'arî -El Ibane- Beyrut:1994 Sh: 164 )

Ehl-i sünnet ulemasına göre; dinde inanılması zaruri olan hükümlerin kaynağı Kur'an-ı Kerim ve mütevatir sünnettir. Hesap gününe hazırlanan her müslümanın; hem Allahû Teâla'ya (cc), hem O'nun Rasûlüne (sav) itaat etmesi farzdır. Usûl alimleri, mütevatir hadisi şöyle tarif etmişlerdir: "Yalan üzere birleşmeleri aklen ve adeten mümkün olmayacak kadar çok kimsenin, senedinin başından sonuna kadar birbirinden rivayet ettikleri hadistir."
(El Accac -Usûl-i Hadis- Beyrut: 1981 Sh: 301)

Bir hadisin mütevatir olabilmesi için, öncelikle yalan üzerinde birleşme ihtimali bulunmayan bir cemaat tarafından nakledilmiş olması şarttır. Mütevatir hadisler, zaruri bilgiyi ifade ederler. Eğer bu bilgi; iman edilmesi gereken bir hususu ifade ediyorsa, tasdik etmek farzdır. Amelle ilgili bir meseleye taalluk ediyorsa, onunla amel edilmesi şarttır. Zira mütevatir haberler âyân (görünen, sarih olarak bilinen) menzilesindedir ve bizzat Rasûl-u Ekrem'den (sav) işitilmiş gibi kabul edilir. İnkar eden kimse, kasden Peygambere (sav) muhalefet ettiği için küfre düşer."
(Imam Abdulaziz el-Buhârî -Keşfû'l Esrâr- Ist: 1307 C: 3 Sh: 688 vd, Ayrıca Molla , Hüsrev - Mir'at el Usûl Şerhû Mirkat el Vusûl- Ist: 1308 C: 2 Sh: 8. Şeyh, Nizamuddin ve Heyet -Feteva-i Hindiyye- Beyrut: 1400 C: 2 Sh: 265 )

Bu hakikati dikkate alan bir mükellefin, mütevatir sünnetin teşri değerini bilmemesi mümkün değildir. Kütüb-ü Sitte'de; berzah hayatı ve kabir azabıyla ilgili mütevatir, meşhûr ve haber-i vahid hükmünde olan hadislerin varlığı malumdur. Münker ve Nekir'le ilgili hadis-i şerif'ler; mütevatir vasfına haiz oldukları için, akaid kitaplarında zikredilmişlerdir.

Peygamberimiz Efendimiz'in (sav) "Kabir hayatının iman eden ve salih amel işleyen kimseler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kafirler için de cehennem çukurlarından bir çukur" olacağını haber verdiği malumdur.
(Sunen-i Tirmizî Ist: 1401 K. Kıyamet: 26 )

Dolayısıyla başta Allah (cc) yolunda savaşırken ölen şehidler olmak üzere; muttakî, muhlis ve muhsin vasfına haiz olan mü'minler, berzah aleminde ilâhi nimetlerle mükafatlandırılacaklardır. Tuğyan eden müşriklerin, münkirlerin, zındıkların ve kafirlerin büyük sıkıntılarla ve azapla baş-başa kalacakları mütevatir haberlerle sabittir.
( Imam-ı Taftazânî , -Şerhu'l Akâid- Sh: 251; Ayrıca Imam-ı Münâvî-Feyzû'l Kadîr- Beyrut: 1972 C: 3 Sh: 29 vd)

İstisnasız bütün Akaid kitaplarında "Kabir azabı haktır" hükmü yer almıştır. Tarih boyunca bütün islâm alimlerinin "dalâlette ittifak ettiklerini" söylemek mümkün müdür?



-------------

النَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ أَشَدَّ الْعَذَابِ
O ateş ki sabah akşam ona arz olunurlar. Ve o saatin (kıyâmetin) vuku bulacağı gün: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun!" (denir). (Mu'min Surasi 46. ayet)


Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak kabrin bir sıkması vardır ki, eğer ondan kimse kurtulacak olsaydı Sa'd b. Mu'âz kurtulurdu."
(Ahmed b. Hanbel, Musned, c. VI, s. 55, 98; Suyûti, Ş. Sudur, v. 177 a; Rodosîzâde, Muhammed b. Muhammed, Ahval-i Alemi Berzah v. 73 a; Hasan el-Idvî, Meşarikul Envar Fi Fevzi Ehlil İtibar, s. 30, Mısır, 1316 h.)


Rasulullah (s.a.v.): "...Sonra onun (kâfir veya munafığın) ense köküne öyle bir vurulur ve o (o vuruşun acısıyla) öyle bir feryad eder ki, onun feryadını, insan ve cinler hariç, kendisine yakın olan her mahluk duyar."
(Buhârî, Sahih, Cenâiz, 66, c. II, s. 92; Cenâiz, 85, c. II, s. 102; Nesâi, Sunen. Cenâiz, 110, c. IV, s. 98; Ebû Davud, Sunen, Sunnet, 27, c. IV, s. 329; A b. Hanbel, Musned, c. II, s. 126, 234.)





ÖLÜMDEN SONRA

olumdensonra.jpg
images



1639





https://www.islam-tr.org/tevhid/11508-kabir-azabi-suali-daralmasi-haktir-hadisler-mutevatirdir.html
 
gavsazam Çevrimdışı

gavsazam

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abdulmuizz Fida : "Kardeşim; Kader konusu kapandığından , yazın, ilk mesajına aynen kopyalandı."
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
--------------------------------------------------------------------------
bizler sizin gibi düşünen gafillerden daha fazla göz yaşı döktüğümüzden eminiz ve vijdanlarımız rahat elhamdulillah....Rabbim bu uğurda aramızdan şehitler alarak da bizi onurlandırıyor hamdolsun....

kardeşler fikri değil akidevi ayrılıklarla savaşıyorlar...szin fikir olarak düşündüğünüz şey akidevi mevzular...akide ise müslümanlığın olmazsa olmaz bir şiarıdır....

bizler her daim allahın dinini tebliğ ediyoruz...diyarbekirde de kardeşlerimiz islami teblilerini yapıyorlar vanda da vs. diğer bölgelerde de....bizim kürt kardeşlerimizde var göçmen kardeşlerimizde laz kardeşlerimizde...rabbim hidayeti kime dilerse....

gaybı taşlayan biz miyiz toksa senmi ....bu insanlar internet başında sabahlamıyorlar...kalplerdekini ve yapılan tüm amelleti Rabbimiz görüyor kullar görmesede olur..

sen hiçbirşey anlamıyorsun.....Allah Azze ve cele Din günü kim haklı kim haksız ayan beyan artaya koyacaktır... ırakta tecavüze uğrayan bacılar ,
 
İ Çevrimdışı

İnsaf

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abdulmuizz-fida .. kardeşim insaf etde kendimi ifade edebileyim. neden sapık diyip banlıyorsun , yakışıyor mu ? hangi yazımda sana sapık dedim ki kendinde bu hakkı görüyorsun. Yazdıklarım seni korkutmuyorsa elinde bulunan imkanı adil kullanda banlama işine son ver.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Abdulmuizz-fida .. kardeşim insaf etde kendimi ifade edebileyim. neden sapık diyip banlıyorsun , yakışıyor mu ? hangi yazımda sana sapık dedim ki kendinde bu hakkı görüyorsun. Yazdıklarım seni korkutmuyorsa elinde bulunan imkanı adil kullanda banlama işine son ver.
Edebsizce, haddini aştığın, alay, hakaret, aşağılama ifadelerine girdiğin sürece siteden atılırsın, yazılarında silinir!

Kapanmış Kader konusu hakkında yazmayasın, eğer sen burada yazdığımız, ehli sunnetin imanın şartı olan kader anlayışını kabul ediyor isen, bunu kabul ederim fakat Mustafa İ. nin bunu inkar ettiği kendi açıklamalarından anlaşılmaktadır. kendisinden aksi bir açıklama (Kader imanın şartıdır) şeklinde olmadığı sürece kendisinin bu konudaki düşüncemiz bellidir.!
 
İ Çevrimdışı

İnsaf

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Açıklama : sitenizde medre,medreII,medreIII ve son olarak insaf rumuzları altında a dan z ye yazdığım herşey şahsımı bağlar. Mustafa İ. de böyle düşünmektedir ayrı bir konu o nun adına burada konuşmak gibi bir lüksüm olmadığı gibi böyle birşeye cesaretde edemem. kendi fikirlerimi kendi ellerimle kendi pc mden yazıyorum. M.i ile yüzyüze gelmişliğim yoktur kalbi bir muhabbetim sözkonusudur. ben sizleri de seviyorum bu benim fıtratım. ama sizler başkalarını uyarma lüzumunu nasıl ki kendinizde görüyorsanız bende sizleri tefrika bataklığında çırpınan çiçekler olarak gördüğüm için uyarmak istedim. ben sadece ümmetin vahdetinden tarafım birliğimiz zaten ince halkalar ile mevcutken dahada yontmayalım diyorum. başka amacım yoktur. hata ediyor isem Rabbimden bağışlanma diliyorum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Mustafa İ. de böyle düşünmektedir
ayrı bir konu o nun adına burada konuşmak gibi bir lüksüm olmadığı gibi böyle birşeye cesaretde edemem. kendi fikirlerimi kendi ellerimle kendi pc mden yazıyorum. M.i ile yüzyüze gelmişliğim yoktur kalbi bir muhabbetim sözkonusudur.

1- Ehli sunnetin itikadı olan Kaderin imanın şartını kabul ediyor musun?

2- Senin buradaki kader hakkındaki yazdıkların, Mustafa İ. söylemleriyle tezatlık arzetmektedir. Aşağıdaki Mustafa İ. açıklamalarını kabul (altına imza) ediyor musun? Kısa ve net cevap bekliyorum.
“Kadere iman” hicri ilk yüzyılda muslumanların birbirlerinin boynuna kılıç düşürdükleri siyasi bir tartışmaydı!
Amentunun Kur'andaki karşılığını biliyormusunuz? Kur’anda iki tane ayet var.
“Amene billahi, ve melaiketihi, ve kutubihi ve rusulihi” Orada Kadere İman maddesi var mı? Bakın bakayım?
Yani; amentunun tamamı var, ama kadere iman yok Kur’anda! Niye aceba hiç düşündünüz mü?
İman kitabını 17 sene evvel yazdım, ordada bunu kayda geçirdim. Bu aslında ummetin Tarihindeki bir polemiğin, rivayetin içine girmişidir!!! Anlatabiliyor muyum?
Yoksa amentunun karşılığı Kur’anda iki ayette var, fakat bu yok.” Mustafa İ.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
ben islami şuuar kavuştuğum ilk dönemlerde hocamın tavsiyeleri üzerine m.i yi çok dinler sevr hayranlıkla seyrederdim hatta en başta onun hakkında konuşan kardeşlere kızardım hala bazen kızıyorum ayarları yok ama ben onların telkinleri ile değil kendi izlenimlerimle tespit ettim bu şahıs değişti benim tanıdığım m.i ile şu anki m.i aynı kişiler değill. bin hilali izlemeye başladığımda çok farklıydı şimdi çok farklı....kıravatlı adamlar çıkıp dini sohbetlerde bulunuyorlar satanist pankçı görünümümlü hanımlar çıkıp islami sohbet yapıyorlar..gitarlı çalgılı programlar yapıyorlar...samanyolunu ve k 7 yi kendilerine model alıyorlar gibi heliyor bana...çizgileri gittikce n. cemaatine doğru kayıyor...hepimizin malumudu referandum döneminde oy kullanana neden kullanıyorsun demem şeklinde açıklamaları da vardı....nasıl olurda şuurlu bir müslüman parlementoya giren ilahlık ve rablik iddasında bulunan bir mevkiyi destekler ya da önderler destekletir...biraz feh...inş. cezeekallahu khayran
 
İ Çevrimdışı

İnsaf

Üyeliği İptal Edildi
Banned
1- Allah'ın (c.c) ilmi herşeyi kuşatmıştır, o herşeyin başını ve sonunu (o yaratılan her ne ise ) ortada yokken bilir. Allah adildir yarattıklarına zulmetmez. Cennet yada cehennem yolunda ki hesaba dair fiillerimiz " kendi yaprıklarımızdır " Allah bu fillerimizi bilir lakin işlediklerimiz irademizle ortaya koyduklarımızıdr. Annem ve babam kaderim hesaba çekileceğim mevzular ise kaderim değil yaptıklarımdır. diyorum . bu ehli sünnet itikadi değil mi ?

2- Bize ezberletilen amentünün tam metni ve karşılığı daha önce zikrettiğim amentünün geçtiği ayetlerde mevcut değil. mevcut olmayan bir şeyi kuranda var demem doğru olur mu ? Bu konuda hocanın görüşüne katılıyorum lakin izahı eksik buluyorum.
 
İ Çevrimdışı

İnsaf

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ben islami şuuar kavuştuğum ilk dönemlerde hocamın tavsiyeleri üzerine m.i yi çok dinler sevr hayranlıkla seyrederdim hatta en başta onun hakkında konuşan kardeşlere kızardım hala bazen kızıyorum ayarları yok ama ben onların telkinleri ile değil kendi izlenimlerimle tespit ettim bu şahıs değişti benim tanıdığım m.i ile şu anki m.i aynı kişiler değill. bin hilali izlemeye başladığımda çok farklıydı şimdi çok farklı....kıravatlı adamlar çıkıp dini sohbetlerde bulunuyorlar satanist pankçı görünümümlü hanımlar çıkıp islami sohbet yapıyorlar..gitarlı çalgılı programlar yapıyorlar...samanyolunu ve k 7 yi kendilerine model alıyorlar gibi heliyor bana...çizgileri gittikce n. cemaatine doğru kayıyor...hepimizin malumudu referandum döneminde oy kullanana neden kullanıyorsun demem şeklinde açıklamaları da vardı....nasıl olurda şuurlu bir müslüman parlementoya giren ilahlık ve rablik iddasında bulunan bir mevkiyi destekler ya da önderler destekletir...biraz feh...inş. cezeekallahu khayran

---
hocam merak ediyorum ; müslümanların oy kullanmadığı bir ülke de laiklerin iktidara gelmesi daha mı evladır ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
1- Allah'ın (c.c) ilmi herşeyi kuşatmıştır, o herşeyin başını ve sonunu (o yaratılan her ne ise ) ortada yokken bilir. Allah adildir yarattıklarına zulmetmez. Cennet yada cehennem yolunda ki hesaba dair fiillerimiz " kendi yaprıklarımızdır " Allah bu fillerimizi bilir lakin işlediklerimiz irademizle ortaya koyduklarımızıdr. Annem ve babam kaderim hesaba çekileceğim mevzular ise kaderim değil yaptıklarımdır. diyorum . bu ehli sünnet itikadi değil mi ?

2- Bize ezberletilen amentünün tam metni ve karşılığı daha önce zikrettiğim amentünün geçtiği ayetlerde mevcut değil. mevcut olmayan bir şeyi kuranda var demem doğru olur mu ? Bu konuda hocanın görüşüne katılıyorum lakin izahı eksik buluyorum.

1- Allahın her şeyi ezelde Lehvi mahfuzda yazmış olması ve bu bilgilerin içinde İnsanların Kaderinin olmadığına mı inanıyorsun ki ; Kadere iman Kur'anda yok diyebiliyorsunuz?

2- Hadislere bir kininiz mi var ? Ehli sunnetin kabul ettiği sahih hadislerdeki Kadere iman sizin için bir şey ifade etmiyor mu?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt