E
Çevrimdışı
Ebu & Dücane
Misafir
Tekfir konusunda,kişinin küfre sebep olduğu açık bir ameli sebebiyle,kişinin cahilliğinden,tevilinden,taklidinden bir hatası olduğu ortaya çıkarsa,hemen tekfir edilmez,kişiye bu konuda delilleriyle birlikte uyarılarak tebliğ yapılır,tebliği yada tebliğ edeni red ederse,tekfir edilir.Çünkü mümin kimsenin kalbinde kibir olmaz.Kişinin tebliğ ve tebliğciyi red etmesi kibir ile ilgilidir.Tebliğ edilmeden önce kişi küfür itikat ve ameli üzerindeyse kafir olmuş olur ama,cahillik,tevil yada taklidi özürleri olabileceği varsayılarak,yumuşak bir söz ile uyarı yapılmalıdır.Bu kişiye daha önce bu konuda tebliğ yapılmış olup olmadığı sorulmamalıdır.Tebliğ edecek kadar sabırlı,tekfir edecek kadar ilim sahibi olmak gerekir.Müminin ilk görevi tekfir değil tebliğ olmalıdır.
Ne red ne kabul olunuyorsa ikisi arasına bir süre koyulabilinir.Kişi ikisi arada bir karar vermeyip muallakta kaldığı sürece ve tebliğ yapıldıktan sonra tebliğe muhalif bir küfür amel işlemediği sürece,küfür ameli işleyinceye,koyulan süre sonunda da bir kabul görmeyinceye kadar tekfir edilmemeli.
Bir de kişileri tek tek değil umumi hükümler konusunda tekfir var ki,şeraita muhalif hükümler ortaya atan kişiler ve ortaya attıkları hükümlere kişiye tebliğ yapmadan tekfir edilebilinir diye düşünüyorum.Çünkü bu kişiler,umumi olarak kendisine tebliğ edileni zaten red ettikleri için kendi hükümlerinin kabulü,diğer hükümlerin red olması için bu fetvaları ortaya atmışlardır.Genellikle bu kişiler kendini alim sınıfına koyan kişiler olmaktadır.
Muaz Bin Cebel radıyallahu anh dedi ki; “ Şu üç şeyden sakının! Alimin sürçmesi, münafığın Kur’an ile (Kur’anı alet ederek) mücadelesi ve boyunlarınızı koparan dünya.Alimin sürçmesine gelince; hidayet üzere olsa bile onu dininizde taklid etmeyin! Lakin ondan ümidinizi de kesmeyin Münafığın Kur’an ile mücadelesine gelince, şüphesiz Kur’an, yolu aydınlatan bir fener gibidir Bildiğinizi alın, bilmediğinizi alimine havale edin Boyunlarınızı koparan dünyaya gelince, Allah kimin kalbini zengin kılmışsa işte gerçek zengin odur!”
Temîmu'd-Dâri r bir sohbetinde "Âlimin (ayağının) kaymasından sakınınız!" dediO sırada orda bulunan Ömer ve İbn Abbas r daha sonra kendisine "Alimin ayağının kayması nedir?" diye sordularO da şöyle dedi:
"Âlim, insanlarla birlikte kayar (hata eder) ancak insanlar ona tutunurlarÂlimin, hatasından dönüp tevbe etmesi mümkündürAncak insanlar o yanlışa tutunmaya devam ederler"
Ubeydullah b Ebi Ca'fer'den r:"meryem oğlu İsa'ya a:
"ey Allah'ın Rûhu ve Kelimesi!Fitne bakımından insanların en şiddetli olanı kimdir?" diye soruldu
O da şöyle dedi:
"Âlimin (ayağının) kaymasıdır (Hata etmesidir)Âlim kaydığında onun kayması sebebiyle birçok âlim de kayar
Kişileri bu konuda bu muameleye tabi tutacakların bir alim olması konunun hassasiyeti bakımından daha doğru olur.Lakin bu alimler bu konularda korkaksa yada kendileri belli bir fırkanın sözcüleri olmuşsa söylediklerine itibar edilmez.Zaten tekfir meselesinin şu zamanda herkesin elinde salladığı bir kılıç olmasının nedeni,bu konuda görevli alimlerin ya korkak yada belli bir rejimin yada fırkanın sözcüsü olmalarından dolayıdır.
Ne red ne kabul olunuyorsa ikisi arasına bir süre koyulabilinir.Kişi ikisi arada bir karar vermeyip muallakta kaldığı sürece ve tebliğ yapıldıktan sonra tebliğe muhalif bir küfür amel işlemediği sürece,küfür ameli işleyinceye,koyulan süre sonunda da bir kabul görmeyinceye kadar tekfir edilmemeli.
Bir de kişileri tek tek değil umumi hükümler konusunda tekfir var ki,şeraita muhalif hükümler ortaya atan kişiler ve ortaya attıkları hükümlere kişiye tebliğ yapmadan tekfir edilebilinir diye düşünüyorum.Çünkü bu kişiler,umumi olarak kendisine tebliğ edileni zaten red ettikleri için kendi hükümlerinin kabulü,diğer hükümlerin red olması için bu fetvaları ortaya atmışlardır.Genellikle bu kişiler kendini alim sınıfına koyan kişiler olmaktadır.
Muaz Bin Cebel radıyallahu anh dedi ki; “ Şu üç şeyden sakının! Alimin sürçmesi, münafığın Kur’an ile (Kur’anı alet ederek) mücadelesi ve boyunlarınızı koparan dünya.Alimin sürçmesine gelince; hidayet üzere olsa bile onu dininizde taklid etmeyin! Lakin ondan ümidinizi de kesmeyin Münafığın Kur’an ile mücadelesine gelince, şüphesiz Kur’an, yolu aydınlatan bir fener gibidir Bildiğinizi alın, bilmediğinizi alimine havale edin Boyunlarınızı koparan dünyaya gelince, Allah kimin kalbini zengin kılmışsa işte gerçek zengin odur!”
Temîmu'd-Dâri r bir sohbetinde "Âlimin (ayağının) kaymasından sakınınız!" dediO sırada orda bulunan Ömer ve İbn Abbas r daha sonra kendisine "Alimin ayağının kayması nedir?" diye sordularO da şöyle dedi:
"Âlim, insanlarla birlikte kayar (hata eder) ancak insanlar ona tutunurlarÂlimin, hatasından dönüp tevbe etmesi mümkündürAncak insanlar o yanlışa tutunmaya devam ederler"
Ubeydullah b Ebi Ca'fer'den r:"meryem oğlu İsa'ya a:
"ey Allah'ın Rûhu ve Kelimesi!Fitne bakımından insanların en şiddetli olanı kimdir?" diye soruldu
O da şöyle dedi:
"Âlimin (ayağının) kaymasıdır (Hata etmesidir)Âlim kaydığında onun kayması sebebiyle birçok âlim de kayar
Kişileri bu konuda bu muameleye tabi tutacakların bir alim olması konunun hassasiyeti bakımından daha doğru olur.Lakin bu alimler bu konularda korkaksa yada kendileri belli bir fırkanın sözcüleri olmuşsa söylediklerine itibar edilmez.Zaten tekfir meselesinin şu zamanda herkesin elinde salladığı bir kılıç olmasının nedeni,bu konuda görevli alimlerin ya korkak yada belli bir rejimin yada fırkanın sözcüsü olmalarından dolayıdır.